Arama

Tanrıyı veya Dini Reddeden Akımlar - Panteizm (Tümtanrıcılık)

Güncelleme: 27 Kasım 2005 Gösterim: 19.752 Cevap: 0
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Kasım 2005       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Panteizm

Ad:  panteizm-370x337.jpg
Gösterim: 1344
Boyut:  51.7 KB
(Yunanca pan: “tüm” ve theos: “tanrı”), bir bütün olarak kavranan evrenin Tanrı ile özdeş olduğu ve evrende açığa çıkan bileşik töz, güçler ve yasalar dışında Tanrı olmadığı öğretisi. Benzer bir öğreti olan panenteizmde ise Tanrı’nın,varlığının tümüyle değil, ancak bir bölümüyle evreni içerdiği görüşü savunulur.

Sponsorlu Bağlantılar
Panteist sıfatını ilk kez usçu düşünür John Toland Socinianism Truly Stated (1705; Gerçek Yönleriyle Socinus Tarikatı) adlı kitabında kullandı. Ad olarak panteizm ise birkaç yıl sonra onun karşıtlarından biri tarafından ortaya atıldı. K. C. F. Krause 1828’de kendi felsefesini betimlemek için panenteizm terimini kullandı. Daha sonra Doğu ve Batı düşüncelerindeki çeşitli görüşler bu terimlerle adlandırıldı ya da nitelendi.

Panteizmin çok çeşitli biçimleri vardır. Bunlar bir bütün olarak doğaya bilinç atfeden panpsişizmden dünyanın yalnızca bir görünüş ve temelde gerçekdışı olduğunu ileri süren akozmik panteizme, ussal Yeni Platoncu ya da türümcü görüşlerden sezgici ve gizemci görüşlere kadar değişir. Hindu ve Budacı öğretilerde (Vedalarda, Upanishad'larda ve Bhagavadgita'da) çeşitli panteist görüşlerin karışımlarına rastlanır. Başta Ksenophanes, Herakleitos, Anaksagoras, Platon, Plotinos ve stoacılar olmak üzere birçok eski Yunanlı filozof Batı panteizminin temellerini atmıştır.

Panteizm geleneği Yeni-Platonculuk ve Yahudi Hıristiyan mistisizmi aracılığıyla Johannes Scotus Erigena, Eckart (Üstat), Nikolaus von Cusa, Giordano Bruno ve Jakob Böhme tarafından ortaçağ ve Rönesans’ta da sürdürülmüştür. Batı felsefesinin yakın dönemlerinde panteizm düşüncesini en yetkin biçimde dile getiren Spinoza’dır . Sonsuz niteliklere sahip bir tek sınırsız varlığın olabileceğini öne süren Spinoza’ya göre Tanrı ve doğa aynı gerçekliğe verilen iki ayrı addan başka şeyler değildi. Tersi durumunda Tanrı ve dünya birliğinin Tanrı’dân daha büyük bir bütünlüğü olurdu. Spinoza Tanrfmn gerekliliğinin dünyanın gerekliliğini içerdiğini, özgürlük olanağının bulunmadığını belirtti. Panteizm dogmalara bağlı Hıristiyan ilahiyatçılar tarafından yaratıcı ile yaratılan arasındaki ayrımı yok ettiği, Tanrı’yı belirsizleştirdiği, aşkın yerine bütünüyle içkin bir tanrı kavramı öne sürdüğü, insanın ve Tanrı’nın özgürlüğü düşüncesini dışladığı gerekçeleriyle reddedildi.

Panenteizm ise, panteizmin birçok türünde görülen bireysel özgürlüğün ve yaratıcılığın dışlanması ile klasik tanrıcılık görüşünün özünü oluşturan Tanrı'nın ulaşılmazlığı düşünceleri arasında orta bir yoldur. Panenteizme benzer görüşlere Platon’ un Nomoi (Yasalar) adlı yapıtında rastlanırsa da öğreti 19. yüzyıl Alman İdealizmi (Fichte, Schelling, Hegel) ve 20. yüzyıl süreç felsefesi (Whitehead) ile bütünlüğe ulaştı.Panenteizmin ilahiyat açısından kesin çözümlenmesi Whitehead’in izleyicilerinden Charles Hartshorne tarafından gerçekleştirildi. Hartshorne bu çözümlemesinde Tanrı’yı organizmaya benzeterek gerçekliğin bilinen ve bilinmeyen tüm öğeleri olan bireysel ve yarı özerk hücrelerin bu organizma tarafından içerildiğini öne sürdü.
Kaynak: Ana Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

8 Mayıs 2014 / asla_asla_deme Din/İlahiyat
2 Ekim 2006 / Misafir Din/İlahiyat
26 Ocak 2007 / Misafir Din/İlahiyat
13 Ekim 2014 / Mira Din/İlahiyat
4 Eylül 2015 / Safi X-Sözlük