Arama

Necib Mahfuz

Güncelleme: 11 Ocak 2013 Gösterim: 4.689 Cevap: 2
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
10 Ekim 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Necib Mahfuz
MsXLabs.org & Vikipedi, özgür ansiklopedi
Ad:  244770cg5.jpg
Gösterim: 789
Boyut:  16.1 KB
Sponsorlu Bağlantılar
Necib Mahfuz (11 Aralık 1911 - 30 Ağustos 2006), 1988 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Mısırlı yazardır. Nobel ödülü kazanan ilk müslüman ve tek Arap yazardır. "Ortadoğu'nun Balzac'ı" olarak tanınır.

Hayatı

Mahfuz, Kahire'nin Cemaliye bölgesinde 6 çocuklu bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya geldi. Bir tüccarın oğlu olan Mahfuz, adını kendisini doğurtan Profesör Necib Paşa Mahfuz'dan aldı. 70 yıllık kariyeri boyunca 34 roman, 350 küsur kısa hikâye yayımladı. Kitaplarının çoğunda, hayatının tamamını geçirdiği ve Nobel ödülünü almak için bile ayrılmadığı Kahire'nin tarihi mahallelerindeki yaşamı; modern ve geleneksel yaşam arasında denge kurmaya çalışan sıradan insaları anlattı; pek çok kitabı Arap fimlerine konu oldu.
Edebiyata olan ilgisi, 1920'lerde Mustafa Lutfi el-Manfuluti'nin makale ve şiirlerini okumasıyla başlanıştı. Abbas Mahmud el-Akkad, Taha Hüseyin, İbrahim el-Mazinî, M. Hüseyin Heykel, ilk dönemde kendilerinden en çok etkilendiği yazarlar arasındadır.
Yazı hayatına, 1928'de Selame Musa'nın çıkardığı el-Mecelle el-Cedide dergisinde yayımladığı değini yazıları ve öykülerle başladı. Kahire Üniversitesi'nde felsefe öğremi gören Mahfuz'un ilk romanı "Abes el-Akdar" 1939'da yayımlandı. 1957'de yazdığı "Kahire Üçlemesi" ile Arap edebiyatının tanınmış bir ismi oldu. Bu üçlemede Kahire'de yaşayan bir ailenin üç kuşağının 1. Dünya Savaşı ve 1952'deki Nasır darbesine kadar olan dönemde yaşadıklarını ve Mısır toplumununu değişimini anlattı.
Değişik kurumlarda çalışan Mahfuz, en son Kültür Bakanlığında müsteşar olarak görev yaptı. 1971'de söz konusu görevinden emekli olmasından sonra, el-Ahram gazetesinde yazar olarak çalışmıştır.
Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat'a İsrail ile yaptığı barış antlaşmasında verdiği açık destekten ötürü birçok Arap ülkesinde kitapları yasaklandı. 1988 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldıktan sonra bu yasaklar kalktı.
1989 yılında Mısırlı köktendinci Ömer Abdülrahman tarafından hakkında ölüm fetvası çıkartılan Mahfuz, 1994 yılında Kahire'deki evinin önünde bıçaklı saldırıya uğradı. Saldırıdan yaralı kurtulan Mahfuz, sağ kolundaki sinirler zedelendiği için yazmakta büyük güçlük çekmeye başladıysa da ilerleyen yaşına rağmen edebiyattan kopmadı ve kısa hikâyeler yazmaya devam etti.
2006 Temmuz'unda düşerek kafasından yaralandı. 30 Ağustos 2006 günü Kahire'de 95 yaşında vefat etti. Mahfuz ülser, böbrek ve kalp rahatsızlıklarından mustaripti.

31 Ağustos 2006 günü Kahire'de devlet töreniyle uğurlandı.

Eserleri

  • Old Egypt (1932)
  • Whisper of Madness (1938)
  • Mockery of the Fates (1939)
  • Rhadopis of Nubia (1943)
  • The Struggle of Tyba (1944)
  • Modern Cairo (1945) - Yeni Kahire, Savrulan Kahire adıyla Türkçe'ye çevrildi. Ayrıca, Kahire-30 adıyla Mısır'da sinemaya uyarlandı.
  • Khan al-Khalili (1945)
  • Midaq Alley (1947) - Midak Sokağı, 1988 Nobel Edebiyat Ödülü aldığı eseri
  • The Mirage (1948)
  • The Beginning and The End (1950)
  • Cairo Trilogy (1956 - 57) - Kahire Üçlemesi
  • Palace Walk (1956) - Saray Gezisi (Kahire Üçlemesi 1)
  • Palace of Desire (1957) - Şevk Sarayı (Kahire Üçlemesi 2)
  • Sugar Street (1957) - Şeker Sokağı (Kahire Üçlemesi 3)
  • Children of Gebelawi (1959) - Sokağımızın Çocukları
  • The Thief and the Dogs (1961) - Hırsız ve Köpekler
  • Quail and Autumn (1962) - Bıldırcın ve Sonbahar
  • God's World (1962)
  • Zaabalawi (1963)
  • The Search (1964)
  • The Beggar (1965) - Dilenci
  • Adrift on the Nile (1966)
  • Miramar (1967) - Miramar
  • The Pub of the Black Cat (1969)
  • A story without a beginning or an ending (1971)
  • The Honeymoon (1971)
  • Mirrors (1972)
  • Love under the rain (1973)
  • The Crime (1973)
  • al-Karnak (1974)
  • Respected Sir (1975)
  • The Harafish (1977)
  • Love above the Pyramid Plateau (1979)
  • The Devil Preaches (1979)
  • Love and the Veil (1980)
  • Arabian Nights and Days (1981)
  • Wedding Song (1981)
  • One hour remains (1982)
  • The Journey of Ibn Fattouma (1983)
  • Akhenaten, Dweller in Truth (1985)
  • The Day the Leader was Killed (1985) - Başkanın Öldürüldüğü Gün
  • Fountain and Tomb (1988)
  • Echoes of an Autobiography (1994)
  • Dreams of the Rehabilitation Period (2004)
  • The Seventh Heaven (2005)

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Biyografi Konusu: Necib Mahfuz nereli hayatı kimdir.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
10 Ekim 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Arap Edebiyatının dev ismi Necib Mahfuz
Romanlarında bütün ömrünü geçirdiği kent olan Kahire'nin tarihi mahallelerindeki yaşamı konu alan Mahfuz, eserlerinde geleneksellikle modernite arasında denge kurmaya çalışan sıradan insanı anlattı. Babası tüccar olan Mahfuz, 1911'de Kahire'de doğdu. Altı kardeşin en küçüğüydü. Kahire Üniversitesi'nde İngiliz Dili okuyan Mahfuz'un 1959 yılında Mısır gazetelerinde tefrika edildikten sonra kitap halinde yayımlanan "Sokağımızın Çocukları" isimli romanı Mahfuz'a büyük şöhret kazandırdı.

Sponsorlu Bağlantılar
Hakkında Ölüm Fetvası
Aynı kitap yüzünden 1989 yılında Mısırlı köktendinci şeyh Ömer Abdülrahman tarafından hakkında ölüm fetvası çıkartılan Mahfuz, 1994 yılında Kahire'deki evinin önünde bıçaklı saldırıya uğradı. Saldırıdan yaralı kurtulan Mahfuz, sağ kolundaki sinirler zedelendiği için yazmakta büyük güçlük çekmeye başladıysa da ilerleyen yaşına rağmen edebiyattan kopmadı ve kısa hikayeler yazmaya devam etti.
Ünlü yazarın Midak Sokağı, Bıldırcın ve Sonbahar, Hırsız ve Köpekler, Nil'in Üç Çocuğu, Dilenci, Miramar, Binbirinci Geceden Sonra ve Sokaktakiler gibi birçok eseri Türkçeye de çevrildi.
Necib Mahfuz'un özgeçmişi
Roman, öykü, oyun ve senaryo yazarı olan Necib Mahfuz, Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan ilk Arap yazarı ünvanına sahip.
Edebiyatçılar, Mahfuz'u 'Firavunlar döneminin eski Nil Deltası'ndan bugünkü Kahire'nin arka sokaklarına kadar çok çeşitli ortamlarda insana özgü değerleri ortaya koydu' diye tanımlıyorlar.
1930-1934 yılları arasında Kahire Üniversitesi'nde felsefe öğrenimi gören yazar daha sonra Mısır'da Diyanet İşleri Başkanlığı'nda ve Kültür Bakanlığı Sinema Dairesi'nde çalıştı.
1971'de Kültür Bakanlığı müsteşarlığından emekli olarak el-Ahram gazetesinde yazmaya başladı.
Genç yaşta edebiyata ilgi duyan Mahfuz, öğrencilik yıllarından başlayarak İngiliz ve Fransız yazarların yapıtlarını okudu.
Dergilerde yayımlanan öykülerinden iki tarihsel romanlarından sonra 1941'de "Hanü'l-Halili" ve 1945'te "el-Kahira el-Cedide'de", Kahire halkının yaşamını gerçekçi bir biçimde betimledi.
1947'de Zukakü'l-Midak Midak Sokağı adlı romanının yayımlanmasıyla Mısır'ın tanınan yazarları arasına girdi.
1949'da el-Bidaye ve'n-Nihaye'yi (Başlangıç ve Son) yayımladı.
Beyne'l-Kasreyn (Saray Yürüyüşü), Kasru'ş-Şevk (Özlem Sarayı) ve es-Sükkeriyye adlı romanlarından oluşan Sülasiyye adlı üçlemesinde (1956-57) toplumsal sorunları büyük bir başarıyla dile getirdi.
Mahfuz 1959'dan sonra simgeciliğe yöneldi.
O yıl el-Ahram gazetesinde yayımlanan "Evladü Haratina" (Semtimizin Çocukları) adlı dinsel ve toplumsal alegorisiyle İslâm geleneğinin kalesi el-Ezher Üniversitesi'nin şiddetli eleştirisine uğradı ve yasaklanan kitabını Lübnan'da bastırmak zorunda kaldı.
El-Liss ve'l-Kilab (1961; Hırsız ve Köpekler), Sersera Fevka el-Nil (1966; Nil'de Gevezelikler) ve Miramar (1967; Miramar, 1989) adlı kitaplarında da 1952'de Nasır'ı iktidara getiren askeri darbeye karşı çıktı; kadınların konumu, siyasal tutuklular gibi toplumsal sorunları ele aldı.
Mahfuz'un kırka yakın romanından başka yedi öykü kitabı, 30'u aşkın senaryosu ve oyunları da bulunuyor.
Hakikat sırrını arayan derviş
Romanın duayeni; Mısır'ın Balzac'ı, Arap Shakespeare'i, eski ile yeni arasındaki sanat köprüsü, çağdaş Arap romanının öncüsü... İşte, Mısırlı yazar Necip Mahfuz'u (Aralık 1911-29 Ağustos 2006) tanımlayan sıfatlardan birkaçı.
Kahire doğumlu Mahfuz, on yedi yaşında yazmaya başladı. İlk eseri 1939'da basıldı. Kırk kadar roman, yüz kadar öykü ve otuzu aşan senaryo kaleme aldı. Kahire Üçlemesi (İki Saray Arasında, Özlem Kasrı, Şekerevi manasına gelen El Sukkariye) 1955-57 arasında tamamlandı. Eserlerinin yarısına yakını filme çekildi. Öykülerinin büyük çoğunluğu İngilizceye çevrildi.

Durmadan yazardı
Mısırlı kitlelerle dünya arasındaki karmaşık ilişkilere değinen Mahfuz, bu evrensel niteliğinden ötürü, 1988'de Nobel ödülü alan biricik Arap yazarı oldu. Arap roman sanatının temelini atabilmek için, Batılı klasikleri okurdu. Ancak o, bu ekole mensup olmadığını, Arap geleneklerine bağlı kaldığını söylerdi. Düşündüğü gibi yazar; tecrübesini aktarırdı. İlk özgün Arap roman ve öykü yazarıdır. 'Edebiyatın incisi' sayılan eserleriyle, çağdaş Mısır romanın temelini attı, sanat kurallarını belirledi. Aydın belagati yerine, halk diline dayanan basit bir üslup kullanırdı.
Durmadan yazardı, çünkü hayat onun için yazmanın ta kendisiydi. Yazmak, hayatı onarmak ve yeniden inşa etmek demekti. Ömrünün son demlerinde yazmak ise, kendisini fırtınalı denizlerden kurtaracak bir tahta parçası gibiydi. Hayat, yazmanın öteki yüzü; yazmak ise yaşamın yansımasıydı onun için.
Edebi ürünleri, modern Mısır'ın tarihinin sadece aynası değil, aynı zamanda bu tarihin yapımcısı gibidir. Tanık olduğu 20. yüzyılın ülkesindeki yansımalarını romanlarına aktarırken kuru belgeselcilikten ziyade; kişiliğine de yansıyan aşkın, metafizik, tasavvufi bir felsefi üslup denerdi. Hakikat sırrını keşfetmeye çıkan bir dervişti o.
Politik yazar sıfatı taşırdı ama siyaset onun eserlerinde felsefi, insani ve toplumsal bir anlamdan öteye gitmezdi. O, siyaseti edepli kıldı; ona edebi ve felsefi bir boyut kazandırdı. Eserlerinde insanlık değerleri, özellikle hoşgörü işlenir. Mahfuz bağnazlıktan, hele İslami fanatizmden hiç hazzetmedi.

Bir yazarın katli için fetva
1943'e kadarki yazılan kitapları İngiliz işgaline karşı tepkileri yansıtır; 1952'ye kadar olanlarında 'toplumsal' gerçekçilik egemendir; bu tarihte askeri darbeyle krallık devrilmiş yerine cumhuriyet kurulmuştur. (Askeri) Devrim sonrası Kahire Üçlemesi Arap dünyasında ünlenmesinin yolunu açmakla kalmaz; aynı zamanda yazarın roman sanatında niteliksel bir sıçramayı temsil eder. Mısır olgusunu işlerken, toplumsal analiz ile eleştirinin sentezini oluşturur. 1959, Mahfuz'un sanat hayatının üçüncü aşamasıdır, ki bu 'yeni olgu' diye adlandırılabilir. Yeni olgu, El Ehram gazetesinde yayımlanan 'Mahallemizin Çocukları' adlı dizi romanla birlikte zirveye çıkar. İslam dünyasının en eski dini kurumu sayılan El Ezher uleması tarafından 'dini aşağılıyor' diye Başkanlık Sarayı'na şikâyet edildi. Yasak kitap, 1967'de Beyrut'ta basıldı. Yasak günümüzde sürüyor. İslami köktendinciliğin yayıldığı 1980'lerde, bu kitap iyice 'sorunlu' hale geldi.
Fanatikler (İslami Cemaat örgütü mürşidi meşhur Kör İmam), 'dine hakaret ediyor' bahanesiyle yazarın katli için fetva çıkardılar. 1994'te bir İslamcı fanatiğin bıçaklı suikaste uğrayan Mahfuz, ölümden kıl payı kurtuldu. Gariptir; suikaste karışan on kişiden hiçbiri kitabı okumamıştı. Bazıları, "tutukevindeyken kitabı okuduklarını hiç te kendilerine anlatıldığı gibi dine hakeret sayılan şeyleri içermediğini" mahkeme ifadelerinde belirttiler. Nobel Vakfı, bu kitapta, simge ve imalarla gizlenmiş politik bir sorgulamanın izine rastladığını ve bu damarın yazarın sanat hayatının ikinci dönemine egemen olduğunu belirtmişti.
İlginçtir; 1960'lardan beri yasaklı kitabın Beyrut nüshaları korsan biçimde Mısır sokaklarında satılabiliyor. Dar-ül Şark Yayınevi basım için geçen yıl girişimde bulununca, kanuni engelin dışında, Mahfuz şu şartı öne sürdü:
"El Ezher Uleması, kitabı yasaklayan fetvasını kaldırmalı; fetvaya imza atmış din adamı Muhammed Gazali, yeni basıma önsöz yazmalı."

Batıcı değil, aydınlanmacı
Biyografi yazarı Raymond Stock, "Mahfuz, Doğu-Batı sentezini yaratmanın öncüsüdür. O bazen bir Mısırlı bazen de bir Alman gibi gözlemliyordu halkını" demişti. Ona göre, üçleme romanını okumakla yetinenler Mahfuz'u 19. yüzyıl edebi üslubuna yatkın bulurlarsa da, gerçekte o Batılı akranlarını aşmış bir konumdadır. Bir paragrafta, kapsamlı bir romanı aktarabilecek düzeyde yoğun bir edebi anlatı yeteneği kazandı. Son derece düzenli ve disiplinli bir hayatı vardı Mahfuz'un.
Eserleri düalist bir denklem üzerine kuruludur: Adalet-zulüm, özgürlük-kulluk, bilim-din, savaş-barış, iyi-kötü. İşlediği rüyalar ve düşler, bir bakıma ütopyalar, kadife yumuşaklığında, akzambaklar kadar gibi gözalıcı ve engin deryalara açılan türdendir. Mahfuz, okurlarını adeta kaçırıp esir alır; onlara keşfedip fethetme, teşhir ve icat etme duygusunu aşılar. Okudukça, soruların arkası bir türlü gelmezdi. Batıcı değil, aydınlanmacıydı; kitaplarını okuyan, 'modernizmin cenneti'ni keşfederdi.
1967 savaşında Mısır, İsrail karşısında bozguna uğrayınca; Mahfuz, roman yerine öykü yazımına koyuldu. Çünkü Arap tarihinin bir yere çakılıp kaldığını sezinledi. 1952 Devrimi'ni gözden geçirdi; ülkesinin efsane lideri Cemal Abdülnasır'ın başarı ve kusurlarını analiz etti. Devlet Başkanı Enver Sedat'ın İsrail ile yaptığı Camp David anlaşmasını destekledi; rivayete göre, Nobel Ödülü'ne layık görülmesi bundandır. İsrail'e hakkını verirken, Filistin davasının sıkı bir savunucusuydu. Nobel armağanının dörtte birini, Filistinli kuruluşlara bağışladı.
Romanlarında Mısır'ın, başkent Kahire'nin kenar mahallelerindeki hayatı konu edinir. Mahfuz, başkentin dört bir yanına yayılmış salaş kahvelerde Kahire'nin o telaşlı hayatını betimlerken, aynı zamanda Mısırlı Arap kimliğinin oluşmasına büyük bir katkı yaptı. Ölümünden birkaç hafta önce, Mahfuz ilham kaynağı ve hayat pınarı niteliğindeki o ünlü (Vişawi) kahveye şöyle bir uğrayıp, eski dostlarıyla hasret gidermişti. Bu satırların yazarı, birkaç yıl önce Mahfuz'un mekân tuttuğu kahvelerde inceleme yapınca, işin sırrına ermişti. Sıkça kullandığı deyimle, Mahfuz 'orta tabaka' insanıydı; ilk gözağrısı El Cemaliye semtindeki bu tabakanın esiri oldu; öykü, roman, nükte, mizah ve dramalarında hep bu kesimi konu edindi. Ülke olaylarına, 1919'da bağımsızlığı temsil eden el Wafd Partisi'yle İngiliz işbirlikçisi yerli gericiler arasındaki mücadeleye ve dünyadaki gelişmelere mahallelisinin gözüyle baktı.

Geveze, salon aydınları
Eleştirel romanlarındaki kahramanları da salon aydınlarıydı; İngiliz sömürgeciliğine direnen, varoluş nedenini sorgulayan, kötülerden intikam almayı deneyen; hayır ile şer arasında gidip gelen ve Nil kıyısında gevezelik eden aydınlar...
Eve yürüyerek gider; yolda gördüğü herkesle haşır neşir olurdu. Ancak kitabından ötürü 1990'larda basında kendisine yönelik 'din düşmanı' kampanyası başlayınca, en yakın iki dostundan biri olan, bir gazetecinin arabasıyla gidip gelir oldu. "Bir aydını, korumasıyla sokakta yürürken düşünemiyorum" diyor ve halktan bir saldırı da beklemiyordu. Fanatik saldırı gerçekleşince, 'sıkı bir koruma'ya alındı; bir daha sokağa çıkamadı, çok sevdiği Kahire insanlarıyla uluorta görüşüp birkaç kelam edemedi. Hakiki bir Mısırlı ve Kahireliydi. Doksan beş yıllık ömrünü eski Kahire'de, kadim şehirde geçirdi. Çünkü burası edebi konular açısından bir hikmet ve halk hazinesi gibiydi. Zorunlu haller dışında, yeni kente uğramadı.
1940'larda özel hayatında önemli yeri olan, vaatlerle dolu kültürel ve fikirsel projelere damgasını vuran, gelişmelere ayak uydurmayı beceren küçük aydın kümesiyle hep birlikte oldu. Haftanın ilk üç gününü kitap yazmaya, perşembeyi çocukluk arkadaşlarına, cumayı daha geniş sanat çevresine ve cumartesi gününü ise ailesine ayrmıştı. Onlar için, tarihi Erabi ile Vişawi kahveleri bulunmaz iki sanat/sohbet ortamıydı.



Derlemedir.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
11 Ocak 2013       Mesaj #3
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
MAHFUZ, Necip (1911 Kahire)
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

Mısırlı yazar. Felsefe eğitimi gördü. 1934-1954 yılları arasında Diyanet İşleri Başkanlığı yaptı. İlk öykülerini, öğrencilik yıllarında çeşitli dergilerde yayımlamıştır. Yapıtlarında doğrudan, modern ve gerçekçi bir üslupla, toplumsal ve psikolojik analizler yapar. 1988 yılı Nobel Edebiyat Ödülü'ne lâyık görülen Mahfuz, bu ödülü alan ilk Arap yazardır.

Başlıca Yapıtları
  • "Abasü'l-Akdar" (1939, Kaderin Oyunu)
  • "Radubis" (1943)
  • "Kifah Tiba" (1944, Teb İçin Mücadele)
  • "Hanü'l-Halili" (1941)
  • "el-Kahira el-Cedide" (1945, Yeni Kahire)
  • "Zakakü'l-Midak" (1947, Ara Sokak)
  • "el Bidaye ve'n-Nihaye" (1949, Başlangıç ve Son)
  • "Beyne'l Kasreyn" (1956, İki Saray Arasında)
  • "Kasrü'ş - Şevk" (Özlem Sarayı)
  • "es-Sükkeriyye" (1957)
  • "El-Liss ve'l Kilab" (1961, Hırsız ve Köpekler)
  • "Sersera Fevka el-Nil" (1966, Nil'de Gevezelik)
  • "Miramar" (1967).
theMira

Benzer Konular

13 Nisan 2010 / SUNU Soru-Cevap
11 Ekim 2015 / _VICTORY_ Asker ww
3 Ocak 2016 / LaSalle X-Sözlük