Arama

Güneş Dil Teorisi

Güncelleme: 27 Mayıs 2008 Gösterim: 7.349 Cevap: 3
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Nisan 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Güneş Dil Teorisi
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Güneş-Dil Teorisi, 1930'lu yıllarda Mustafa Kemal Atatürk tarafından desteklenen ve bizzat geliştirilen, ancak çağdaş dilbilim tarafından kabul görmeyen dil kuramıdır.

Kuramın Gelişimi
Bu teorinin kaynağı Atatürk tarafından not olarak hazırlanmış olan Etimoloji, Morfoloji ve Fonetik Bakımdan Türk Dili isimli kitabın 7. sayfasında da söylendiği üzere Dr. Phil. Hermann F. Kvergić'in La Psychologie de Quelques Éléments des Langues Turques (Türk Dillerindeki Bazı Unsurların Psikolojisi) isimli, Fransızca yazılan 41 sayfalık basılmamış eseridir.
Bu tez, yazarı tarafından 1935 yılında Viyana’dan önce Türk Dil Kurumu'ndan Ahmet Cevat Emre'ye gönderildi. Emre'nin kıymetsiz bulduğu mektubuna cevap alamayan Kvergić, bu kez eserini doğrudan Atatürk’e gönderdi. Kuramdaki esas fikir bizzat Atatürk tarafından geliştirildi ve sunuldu.

Türk Dili Tetkik Cemiyeti
12 Temmuz 1932'deki Tarih Kongresi'nin hemen ardından, Atatürk, 'Türk Dili Tetkik Cemiyeti'ni kurdurmuş, dilde de birlik sağlanması için adım atılmasını sağlamıştır. I. Türk Dil Kurultayı, 26 Eylül 1932 tarihinde Dolmabahçe Sarayı'nda toplanmıştır.
Türk Dili Tetkik Cemiyeti kurulduğu zaman Atatürk’ün önünde yakın geçmişin iki dosyası duruyordu; 1928 yılında yapmış olduğu Yazı Devrimi ve Kubilay olayı.
Dolayısıyla Atatürk yazı devriminin güçlenmesi ve köklenmesi için belirli bir kültür hareketinin olmasını istemekteydi:
"Dil bir iletişim aracıdır ve her dil, kendisini oluşturan topluluğun iletmek ihtiyacında olduğu anlamları iletmeye yeter. İletilecek yeni anlamlar belirirse, dil de, kendi bünyesi içinde, bu anlamları taşıyacak yeni biçimler bulabilmektedir."
Bu kongrede, dildeki Arapça ve Farsça kelimelerin yanı sıra bölgeler arasındaki lehçe farklılıklarının da ortadan kaldırılması için İstanbul Türkçesi örnek alınarak çalışmalara başlanmıştır. Yapılan çalışmalar Belleten adlı dergide yayımlanmıştır.

Kuramın İçeriği ve Siyasi Hedefleri
Hermann Kvergić'in teorisinin ana fikri Türk dilinin dünyada esas bir dil olduğu ve dünya dillerindeki birçok kelimenin de Türkçeden türediğiydi.
Güneş Dil Teorisinin tarih içerisinde oynadığı rol, Atatürk Devrimleri'nin ideolojik hattını anlamak açısından önemlidir. Ümmetten millete geçme aşamasında olan ve Batı karşısında kendisini aşağılanmış hisseden Türk milletine özgüven aşılamak Teorinin amaçları arasında görülmüştür. Atatürk Devrimleri'nin yıktığı düzenle ve Avrupa merkezci tarih teorileriyle hesaplaşma çabası olarak değerlendirilmektedir. Teori, bilimsel nedenlerden çok siyasi nedenlerle desteklenmiştir.
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
14 Nisan 2008       Mesaj #2
nünü - avatarı
Ziyaretçi
GÜNEŞ DİL TEORİSİ
Atatürk öncülüğünde geliştirilen, Türk dili ile ilgili kuram (1935). Türkçenin en eski dil olduğunu; Hint-Avrupa, Hami-Sami vb. dil ailelerinin kaynağında Türkçenin bulunduğunu kanıtlama amacından yola çıkıldı. Diğer yandan, Türk dilinin özleştirilmesi sırasında, yabancı kökenli sözcükleri atmak yerine bunların aslında Türkçe kökenli olduğu, bunu kanıtlamak gerektiği öne sürüldü (örneğin; botanik, bitki; sosyal, soy; afrodit, avrat; elektrik, yıltırık; Amazon, amma uzun; Niyagara, ne yaygara). Türkiye’de Güneş Dil Teorisi’ne yol açan ilk çalışmalar 19.yüzyıl ortalarında başladı. Türk ve yabancılar bu konuda çeşitli eserler yazdılar. 1935’te psikanaliz çözümlemelerden yararlanan Avusturyalı Dr. Phil H. F. Kvergic’in, “La Pyschologie de Quelques des Langues Turques” (Türk Dillerindeki Kimi Unsurların Psikolojisi) adlı kitabını temel alan Atatürk, Güneş Dil Teorisi’ni geliştirdi. Teoriye göre, ilk insanlar her şeyin aslı olarak düşündükleri Güneş’e, ağ adını vermişlerdir. Güneş, zihinlerde birtakım soyut ve somut kavramlar oluşturmuştur. Her sözcüğün etimolojik çözümlemesinde bu ağ ya da onun değişmiş biçimleri (ığ, iğ, ey, iy) ortaya çıkmaktadır ve bütün dillerin ilk aşamalarındaki hecelerdir. 2 Kasım 1935’ten başlayarak Ulus gazetesinde yabancı sözcüklerin Türkçeymiş gibi etimolojik açıklamaları yer almaya başladı. Güneş-Dil Teorisi, Türk tarih tezine uygun olarak, en eski uygarlığı kuran Türklerin, göç yoluyla Türkçeyi de tüm yeryüzüne yaydıklarını öne sürüyordu. Ancak bu teori, bilimsel bir temele dayanmadığından sonradan terkedildi.
Sponsorlu Bağlantılar
gokhansayram - avatarı
gokhansayram
Ziyaretçi
10 Mayıs 2008       Mesaj #3
gokhansayram - avatarı
Ziyaretçi
Iyi günler,
"botanik, bitki; sosyal, soy; afrodit, avrat; elektrik, yıltırık; Amazon, amma uzun; Niyagara, ne yaygara"

Bunlarin, özellikle de son ikisinin GDT (Günes Dil Teorisi) ile dalga geçmek için uydurulmus oldugunu saniyorum

GDT ortaya atildigi tarihlerde, eski yazinin yerine Latin alfabesi kullanilmaya baslamis, dilde bir Ari Dil akimi baslatilmisti. Bunun, tekke ve zaviyler etrafinda toplanan eski toplum taraftarlarinin kültürü yerine yeni toplumun ileriye yönelik, dinamik ve bilimsel kültürünün konulmasi amaciyla yapilan kültür devriminin bir parçasi oldugunu düsünüyorum. Türkçe ezan da öyle.

Yeni toplumun varolus nedenlerini açiklamak için tarih, dil, kültür alaninda destekler aramasi normaldir. Zaman içinde bu kanitlarin bir kisminin gerçek olmadigi, ise yaramadigi anlasilip terkedilmistir.

Bu durum, çikarlarini eski toplum yapisi içinde görenlerin hosuna gitmedigi için, bu devrimlerle dalga geçen hikayeler türeterek, halkin aklina kusku düsürmek çabalarini anlamamizi, beklememizi saglar. Bu, psikolojik savasin bir parçasidir.

Bu savasin bir parçasi olarak, Dilaçar gibi dilcilerin Ermeni oldugu ortaya atilmistir. Dogrudur, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasina katkida bulunmus, istiklal savasimiza destek olmus, kendisine Türk diyen bir çok Ermeni vatandasimiz vardir. Onlara vefa borcumuzu inkar edemeyiz. Bu bize yakismaz.

Bunlari söyledikten sonra, GDT'nin kendisinin de bilimsel olarak dayanaktan yoksun oldugu farkedilmis (batik Mu kitasi gibi) ve terkedilmistir. Ama önce kanit aranmistir.

Bununla birlikte, ortaya çok ilginç bulgular çikmistir. Mesela Meksika kentinin yakinlarindaki tepenin adinin Çapultepek oldugunu duyunca, Atatürk, çapul kelimesinin çekirge anlamina geldigine dikkati çekerek bu adin çekirge tepesi anlamina geldigini ve dolayisiyla Türkçe olmasi gerektigini savunmustur.

"Gidin bakin, o tepenin çekirge dolu oldugunu göreceksiniz."

Bu öngörünün dogru oldugunu gören Meksika maslahatgüzarimiz Tahsi, Tahsin Mayatepek ismini almistir.

(Çapul kelimesi günümüz dilinde çapulcu sürüsü deyiminde yasamaktadir. Çekirge sürüsü gibi yagmalayan basibozuk sürüsü çapulcu sürüsü olarak adlandirilir.)

Tabi, isin en hayret uyandirici tarafi, bu tahminin dogru çikmasidir. Nahuatl dilinde çapultepek çegirge tepesi demektir. (Wikipedia) Bu gün Çapultepek'in simgesi çekirgedir!

capultepecnc2

Tepe sözcügü Venezuela'da tepui denilir. Bunlar üstü düz masa daglardir..

gran sabana

Orta Amerika'da Ispanyollar glmeden önce yasayan bir baska uygarliktan, Maya uygarligindan bahsedeyim. Maya takvimi bir yili 365.242 gün (günümüzdeki hesaplarimiza göre
365.242198 yani tamamen kesin) ve ayin dünya etrafindaki bir dönüsünü 29.5308 gün (29.53059 ile tipatip ayni!) hesaplamislar.

Iste bu Maya'larin takvimlerinin temeli olan bir güne verdikleri ad ne biliyor musunuz? Kün (ingilizce metinlerde kin diye geçer)

Tabi bütün bunlari rastlanti olarak dikkate almamak da mümkün.

Saygilarimla
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Mayıs 2008       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Güneş-Dil Teorisi , 1930'lu yıllarda Mustafa Kemal Atatürk tarafından desteklenen ve bizzat geliştirilen dil teorisidir.
Bu teorinin kaynağı Atatürk tarafından not olarak hazırlanmış olan Etimoloji, Morfoloji ve Fonetik Bakımdan Türk Dili isimli kitabın 7. sayfasında da söylenildiği üzere Dr. Phil. Hermann F. Kvergić'in La Psychologie de Quelques Elements des Langues Turques (Türk Dillerindeki Bazı Unsurların Psikolojisi) isimli, Fransızca yazılan 41 sayfalık basılmamış eseridir. Bu tez, yazarı tarafından 1935 yılında Viyana’dan Atatürk’e gönderilmiştir. Teorideki esas fikir bizzat Atatürk tarafından geliştirilmiş ve teori olarak sunulmuştur.


Türk Dili Tetkik Cemiyeti

12 Temmuz 1932'deki Tarih Kongresi'nin hemen ardından, Atatürk, 'Türk Dili Tetkik Cemiyeti'ni kurdurmuş, dilde de birlik sağlanması için adım atılmasını sağlamıştır. I.Türk Dil Kurultayı, 26 Eylül 1932 tarihinde Dolmabahçe Sarayı'nda toplanmıştır.
Türk Dili Tetkik Cemiyeti kurulduğu zaman Atatürk’ün önünde yakın geçmişin iki dosyası duruyor. Bir tanesi 1928 yılında yapmış olduğu Yazı Devrimi. Bir tanesi de Kubilay olayı, yani gerici ayaklanması. Dolayısıyla Atatürk yazı devriminin güçlenmesi ve köklenmesi için belirli bir kültür hareketinin olmasını istemekteydi.
Dil bir iletişim aracıdır ve her dil, kendisini oluşturan topluluğun iletmek ihtiyacında olduğu anlamları iletmeye yeter. Iletilecek yeni anlamlar belirirse, dil de, kendi bünyesi içinde, bu anlamları taşıyacak yeni biçimler bulabilmektedir.
Bu kongrede, dildeki Arapça ve Farsça kelimelerin yanı sıra bölgeler arasındaki lehçe farklılıklarının da ortadan kaldırılması için İstanbul Türkçesi örnek alınarak çalışmalara başlanmıştır. Yapılan çalışmalar Belleten adlı dergide yayımlanmıştır.

Güneş-Dil Teorisi - Amaç

Güneş-Dil Teorisi, adından da anlaşılacağı gibi bir teoridir ve hangi şartlarda ortaya atıldığına bakmak gereklidir.Bugünden Güneş-Dil Teorisi’ne bakarsak, birtakım yanlış değerlendirmelere sapılabilir. Bu tür çalışmalar aslında Osmanlı döneminde başlamıştır. Mustafa Celalettin Paşa’nın , Samih Rifat’ın, TDK’nin kurucu başkanının da, böyle çalışmaları olmuştu.
Hermann Kvergitsch’in teorisinin ana fikri Türk dilinin dünyada esas bir dil olduğu ve dünya dillerindeki birçok kelimenin de Türkçeden türediği şeklindedir.Çok iyi Fransızca bilen Atatürk Bu teoriyi okuduğu zaman tamam aradığımı buldum madem ki Türk dili dünyanın temel dillerinden birisidir, ki gerçek de budur. Dünya dilllerindeki birçok kelime bu teoriye göre Türkçeden çıkmıştır. O hâlde bizim dilimizin içerisinde kullanılan ve yabancı asıllı olduğu iddia edilen kelimeleri atmamıza gerek var mı? Yok. Onlar da dilde kullanılsın düşüncesine hasıl olmuştur.
Dil, bir halkın veya ulusun sahip olduğu yaşam tarzını ve kültürünü tanımak için önemli bir etmendir. Güneş Dil Teorisinin tarih içerisinde oynadığı rol ve anlam Atatürk Devrimleri'nin ideolojik hattını anlamak açısından çok önemlidir. Türk Tarih Tezi'ni ve Güneş Dil Teorisi'ni basit bir milliyetçi hezeyan olarak değil Atatürk Devrimleri'nin yıktığı düzenle ve Avrupa merkezci tarih teorileriyle hesaplaşma çabaları olarak değerlendirmek gerekiyor. Böylelikle hem ümmetten millete geçilmek hem de Batı karşısında kendisini ezik hisseden mazlum bir millete özgüven aşılanmak istenmiştir.

Güneş Dil Teorisi-Süreç

Türkçenin diğer dillere kaynaklık ettiği düşüncesi 1932’deki Birinci Türk Dil Kurultayı’nda adı konmadan bazı bildirilerde ortaya atılmıştı. Dil devrimi başladığında, önce dildeki bütün yabancı sözcüklerin atılması gerektiği gibi bir düşünce hâkimdi. Dilin söz varlığına girmiş, anlamını herkesin bildiği ve kullandığı, ama kökenini bilmediği, günümüzde de kullandığımız pek çok sözcüğün atılması gerektiği dile getirilmiştir.
1935 yılına gelindiğinde, yine herkesin anlayamadığı bir dil ortaya çıktı. Zaten Osmanlı Türkçesinden şikayet şuydu: Yazılıp da konuşulamayan bir edebi Türkçe, bir de konuşulup yazılmayan halk dili vardı. Bunun birleştirilmesi gerekiyordu. Dil devriminde de amaç buydu zaten. Bunda da büyük ölçüde başarı sağlandı.
III. Türk Dil Kurultayı 24-31 Ağustos 1936 tarihleri arasında yapılmıştır. Yurtdışından gelen 13 dil bilgininin de katılımıyla gerçekleşen kurultayda, cemiyetin adı Türk Dil Kurumu olarak değiştirilmiştir. Bu kurultayda, çalışma esasları, diğer iki kurultaydakinden farklı olmuştur: Artık Güneş Dil Teorisi (özleştirmeye ret, yaşayan dile dönüş) üzerinde durulmaya başlanmış, yabancı kelimelere Türkçe karşılık aranmasına son verilerek yaşayan dil kabul edilmiştir.

Benzer Konular

21 Temmuz 2013 / ahmetseydi Akademik
1 Temmuz 2011 / Misafir Psikoloji ve Psikiyatri
11 Haziran 2016 / tersinim Akademik
29 Kasım 2006 / BrookLyn Taslak Konular