Arama

Tersinim Teorisi Nedir? Tersinim Teorisi Hakkında Genel Bilgiler

Güncelleme: 11 Haziran 2016 Gösterim: 17.353 Cevap: 16
tersinim - avatarı
tersinim
Ziyaretçi
6 Ekim 2010       Mesaj #1
tersinim - avatarı
Ziyaretçi
Evrimleşen Tek Şey Bilimdir.
Sponsorlu Bağlantılar


TERSİNİM TEORİSİ TANITIMI

Tersinim teorisi Türk düşünür ve yazarlarından Hüdai ÇAKMAK’ın ortaya attığı teoridir. Teorinin kurgulayıcısı Hüdai ÇAKMAK bu konuda şunları yazıyor.
-Varoluş insanoğlunun var edildiği ilk anlardan beri ilgisini çekmiş, konusunda pek çok teoriler üretilmiştir. Bu teoriler çok ve çeşitli olmasına rağmen varoluş bir yaratıcının eseridir ya da değildir, rastlantılarla oluşmuştur cevaplarına uygun olmak üzere iki büyük grupta toplanır.
Bir teori gerçek olduğu kuvvetle inanılan bir varsayım üzerine kurulur, ayrıntılanır ve kanıtlanmaya çalışılır. Ulaşılan bilimsel sonuçlar genelde doğru olduğu kuvvetle inanılan varsayıma uygun olarak yorumlanır. Temel varsayımın yanlış olabileceği hiç bir zaman düşünülmez. Bu da bilimin olması gereken tarafsızlığına gölge düşürdüğü gibi pek çok hata ve yanlışlara yol açar, teorileri bilim dışına iter.
Örneğin evrim teorisinin doğruluğu kuvvetle inanılan varsayımı milyonlarca tür ve cinste olan tüm canlıların rastlantılarla oluşmuş bir canlı hücresinin zamanla evrimleşmesi sonucu oluştuğudur.
Bir evrim teorisi taraftarı hiç bir zaman bu temel varsayımın yanlış olabileceğini düşünmez. Bilimsel bulguları bu temel varsayıma uygun yorumlanmaya çalışır. Bu yorumların temel kanun ve ilkelerle çelişip çelişmediğine pek dikkat etmez. Kimileri görmezlikten, bilmezlikten gelinir.
Tersinim teorisinin kurgulanma yöntemi bu uygulamanın tamamen tersidir. Önce bilimsel sonuç daha sonra ulaşılan sonuca göre varsayım ilkesine dayanır. Bu nedenle bilimin ortaya koyduğu tüm kanun ve ilkelerle uyumludur, hiç biriyle çelişmez.
Tersinim teorisi herhangi bir teoriye karşıt ya da destek olmak amacıyla ortaya konulmuş değildir. Tamamen kendine özeldir.
Tersinim teorisi maddenin sakımı, entropi, yapmanın zor bozmanın kolay olduğu ilkesi gibi tüm doğal kanun ve ilkeleri temel alır. Karşıtı olan diğer teorilerin bilimsel yöntemlerle doğruluğu onaylanmış esaslarını da temel almaktan çekinmediği gibi. olmayana ergi metoduyla yanlışlıkları kanıtlanmış olanlardan da yararlanır. Bu nedenle tersinim bilim dışına kaymadığı gibi konusundaki tüm teorilerin bilimle doğrulanmış temellerinin birleştiği bir sentez, bir odak durumundadır.

Tersinim teorisi özet olarak bilimsel araştırmaların sonuçları olan şu esasları temel alır.

1)-Evrenimizin bir sınırı vardır. Gitgide genişlemektedir ve barındırdığı madde miktarı belirlidir. Yani yaratıktır.

2)-Tersinim teorisine göre evrenimiz, evrenimize benzeyen ya da benzemeyen sonsuz sayıda oluşumların olduğu, ezelden gelip ebede giden saf enerjiden (nurdan) oluşmuş, Bir Büyük Bütünün içinde yüzmektedir. Büyük Bütün tarafından çepeçevre kuşatılmıştır. Tersinim bu görüşüne kanıt olarak maddenin sakımı kanununu gösterir.

3)-Varoluşun değişmez kanun ve ilkelerle kurgulanmış kompleks bir bütün oluşu bir eser olduğunu gösterir. Eserler ise bilgi, irade, güç, madde ve yeterli zaman beşlemesinin sonucudur. Bilgi ve güç sahibi bir Yaratıcı İrade vardır ve eserin dışındadır. Diğer ifade ile Büyük Bütün mutlak bilgi, mutlak güç ve mutlak irade sahibidir.

4)-Art arda gelen olaylar dizimi olarak tarif edilen zaman değişim içinde olan evrenimize ve diğerlerine özeldir. Ezelden gelip ebede gittiğinden durağan, bu nedenle değişmez olan Büyük Bütün için söz konusu değildir.

5)-Değişim, varoluşun herhangi bir olgusundaki düzen sahibi sistemlerde bozunum (tersinim) şeklindedir.

6)-Tersinim teorisine göre Varoluş, tüm evreni kapsayan kompleks bir bütündür. Canlılık ve cansızlık olarak ayrılmaz.


7)-Varoluş (evrenimiz) canlılığın oluşum ve devamlılığı amaçlıdır. Her şey bu amaca uygun planlanmış ve var edilmiştir.

8)-Canlılar evrim teorisi iddiasının aksine gelişim değil, tersinim gösterir. Canlılar tersinime engel olmak için savunma, korunma, bağışıklık gibi mükemmel sistemlerle korunmaya çalışılmıştır.

9)-Her canlı türünün mükemmel ve eksiksiz yaratılmış bir arı ırkı vardır. Diğer tür ve çeşitler arı ırkların tersinimi sonuçlarıdır.

10)-Tersinime uğramış arı ırklardan kimi özelliklerini yitirmiş ya da zayıflatmış diğer ırklar oluşur. Canlı yaşam avantajlarını büyük ölçüde zayıflatmış yada yitmiş ise hayat sahnesinden silinir.

11)-Hiç bir canlı varlığını tersinime uğramamış olarak geleceğe aktaramaz.

Teori sekiz ciltle kitaplaştırılmıştır ve tamamen bilimseldir. Tek kitaplık özeti mevcuttur.

Sorular ve irtibat: tersinim@gmail.com


tersinim - avatarı
tersinim
Ziyaretçi
6 Ekim 2010       Mesaj #2
tersinim - avatarı
Ziyaretçi
Evrimleşen Tek Şey Bilimdir.

Sponsorlu Bağlantılar
TERSİNİM TEORİSİ MEKANİZMALARI

Tersinim teorisinin belli başlı mekanizmaları özetle şunlardır.
1)-Tersinimsel değişim: Tersinim teorisi varoluşu canlılık ve cansızlık olarak ayırmaz bir bütün olarak kabul eder. Canlılık ise düzenli sistemlerin bütünselliğidir. Entropi kanunları ise doğal şartlara bırakılmış düzen sahibi sistemlerin zaman içinde bozuma (tersinime) uğrayacağını, düzenlerin düzensizliğe doğru gideceğini belirtir.

Maddeler moleküllerden, moleküllerde atomlardan oluşur. Atom ve moleküller ise sistem ve düzen sahibi oluşumlardır. Maddeler de doğal şartlarda ve zaman içinde değişimler gösterir. Örneğin bir granit kaya zamanla çürür kimi metaller oksitlenir. İster canlı ister cansız olsun tüm varlıklar zaman içinde değişim gösterirler.
Daha kompleks düzen sahibi cansız oluşumları örneğin son model bir arabayı doğal şartlara bıraktığınızda kullanmadığınız halde ciddi şekilde tersinimsel değişime uğradığını (bozulduğunu) görürsününüz.

Tersinimsel değişimler düzen sahibi sistemlerin kompleksliği, hassaslığı ve zamanla doğru orantılıdır.

2)-Canlılarda tersinimsel değişim: Dış ve iç etkenlerin canlılar üzerinde meydana getirdikleri değişimlerdir. Bir irade tarafından kontrol edilmeyen bu değişimler rastlantısal olduklarından negatiftir, bozum (tersinim) yönündedir.

3)-Doğal elenme (elenim): Doğal elenme evrim teorisinin doğal seleksiyon mekanizmasının tersini ifade eder.
Doğal seleksiyon zaman içinde daha çok evrimleşen canlıların diğerlerini elemine ettiğini, hayat sahnesinden sildiğini, daha güçlü canlıların ortaya çıktığını, bu yolla evrimleş-menin gerçekleştiğini savunur. Fakat tersinim teorisi aynı fikirde değildir.
Canlılar mükemmel ve eksiksiz var edilmişlerdir. Fakat tersinim sonucu kimi yaşam avantajlarını azaltabilirler ya da tamamen kaybedebilirler.

Yaşam avantajlarını azaltanlar (örneğin ihtiyarlayanlar hastalar) gerektiği kadar sahip olamayanlar (örneğin gerektiği gibi korunamayan yavrular) yaşam avantajlarını tamamen kaybedenler (örneğin bacakları kırılmış hayvanlar kanatları kırılmış kuşlar) ekolojik sistem içinde elemine edilirler. Avantajlarını koruyabilenler yaşamlarını devam ettirir. Elenenler bu avantajlarını zayıflatanlar ya da kaybedenlerdir. Doğal elenme (elenim) budur.

4)-Tersinimsel çeşitlenme: Tersinimsel değişimler çeşitlidir. Bunun nedeni canlıların yaşamsal şartlarının farklı olabilmesidir. Eğer tersinimsel değişimlerden bir kısmı gen bilgilerine etkilerse ayrıntı yönünden atalarından farklık bireyler oluşur. Buna tersinimsel çeşitlenme denilir. Örneğin mavi ya da yeşil gözlülük ten rengi farklılıkları tersinimsel çeşitlenme sonuçlarıdır.


5)-Dar alanda tersinimsel çeşitlenme: Evrim teorisinin allopatrik varyasyon teriminin karşılığıdır. Genelde dar bir alanda sıkışıp kalmış türdeşleriyle bağlantıları kopmuş küçük topluluklarda meydana gelir. Bu topluluklarda yakın akraba evlilikleri yaygındır. Yakın akraba genlerinde ise farklılıklar az, benzerlikler çoktur. Yavrular anne ve baba genlerinin karışımları olduğundan kombinasyonu zenginliği oluşmaz. Benzerlikler çoğalır ve diğer nesillere aktarılır. Dolaysıyla gen rahatsızlıkları daha kolay diğer nesillere geçer.
Bu tür toplumlarda tersinimsel değişimler (negatif değişimler) son derece güçlü ve çeşitlidir.


6)-Seksüel seçilim: Evrim teorisi dişilerin gösterişli erkekleri seçtiklerini bu erkeklerin döllerini diğerlerine göre diğer nesillere daha kolay daha çok aktardıklarını savunur ve bu seçimi evrim mekanizmalarından biri sayar.
Fakat irade sahibi olmayan bu tür canlıların güzelle çirkini nasıl ayırt ettikleri güzelliklerden zevk alabilme melekesini nasıl sahip oldukları konusunda herhangi bir bilgi veremezler kanıt da gösteremezler.
Tersinim teorisi bu konuda güzelliğin gençlik sağlık güç, kuvvet sembolü olduğunu dişi bir hayvanını sadece bunu anladığını nesillerini güçlü bireylerle aktarma isteği ve içgüdüsüyle güzel erkekleri seçtiğini söyler ve kabul eder.
Her zaman olduğu gibi evrim teorisi doğal bir içgüdünün sonucu olan bu olayı kendi görüşüne uygun yorumlamayı tercih etmiş teorilerine bir evrim mekanizması olarak koymuştur.

Bu doğal olayın evrimle uzaktan yakından ilişkisinin olmadığı sadece varoluşlarında kendilerine verilen mükemmel yapılarını diğer nesillere aktarma içgüdüsünün doğal bir sonucu olduğu açıktır.





tersinim - avatarı
tersinim
Ziyaretçi
6 Ekim 2010       Mesaj #3
tersinim - avatarı
Ziyaretçi
Evrimleşen Tek Şey Bilimdir.


TERSİNİM TEORİSİ VE DOĞAL İLKELER

Varoluş dediğimiz muazzam sistem tam bir düzen içindedir. Nice milyar yıllardan beri değişmeden var ve işler olan doğal kanun ve ilkeler bu düzenin inkâr edilemez kanıtlarıdır. Düzensizliklerde kanun ve ilkeler bulunmaz. Bu nedenle düzensizdirler. Kanun ve ilkelerin ortaya konulması, işlerlik kazanması bilgi, irade ve kudret üçlemesinin ürünleridir. Doğal kanun ve ilkeler pek çoktur. Çoğu hakkında henüz bilgimiz bulunmamaktadır. Aşağıda evrim ve tersinimle ilgili bir kaçından bahsedeceğiz. Teorilere uygunluğu konusunu okuyucuya bırakıyoruz.

Dollo kuramı: Bilindiği gibi canlılarda kullanılmayan organlar zamanla körelir, işlevlerini yitirmeye başlar. Evrim teorisi bu kuramı kedine bir kanıt gibi gösterirse de gerçekte bu bir tersinimdir.
Düzenleri (sistemleri) bozmanın kolay, yapmanın zor oluşu ilkesi: Bir şeyi yapmak, ortaya koymak her zaman zordur. Doğa ise daima basit ve kolay olanları seçer. Bu da eser olan düzenli sistemlerin rastlantılarla oluşmaların mümkün olmadığının bir başka kanıtıdır.
Eserler ne kadar ayrıntılı, hassas ve kompleks ise ortaya koymak o kadar güç olur. Ortaya konulan eserleri bozmak ise son derece kolay ve basittir. Eğer o düzen ya da yapı ayrıntılı ve hassas bir komplekslik gösteriyorsa bozmak o kadar kolay olur. Bir bakıma eserlerdeki incelik, hassaslık ve komplekslik yapmakla doğru, yıkmakla ters orantılıdır.
Bir sanatkâr yıllar süren çabalarla göz nuru dökerek bir eser örneğin bir heykel meydana getirir. Bu sanat eserini bozmak için bilinçsizce yapılacak bir darbe yeterde artar bile. Yıllar süren emek ve çabalarla sırçadan bir saray yapabilirsiniz ama atılacak bir taş bu sırça sarayı kırıp yıkmaya yetecektir.
Nice mühendislerin, işçilerin yıllarca emek, güç ve zaman harcayarak ortaya koyduğu mükemmel planlanmış bir şehri bir deprem ya da bir kıvılcım bir kaç dakika, bir kaç saat içinde yerle bir edebilir. Bir bakıma bir eser ortaya koyabilmek için bilinç, bilgi, kudret, madde ve yeterli zaman gerekli olduğu halde bozup yıkmak için kaba kuvvet ve kısa süreçler yeterlidir.
Termodinamiğin ikinci (entropi) kanunuyla bozmanın kolay, yapmanın zor olduğu ilkesi rastlantıların örneğin canlılık gibi basite indirgenemez kompleks oluşumları meydana getirebileceğini savunan materyalizm ve uzantısı olan teorilerin önünde diğer doğal kanun ve ilkelerle birlikte aşılması mümkün ol-mayan sıra dağlar gibi durmaktadır.
Materyalizm ve uzantısı olan teorilerin bu konuda canlı yapılarının basite indirgenemez kompleks yapılarını inkar etmekten başka seçenekleri yoktur.
Kompleks düzenlerin oluşumunda bilgi, irade, güç, madde ve zaman beşlemesinin gerekliliği ilkesi: Düzenleri yapmanın zor; yıkmanın kolay olduğu ilkesi aynı zamanda (düzenlerin bir amaca yönelik olması gerektiği göz önüne alındığında) yeterli bilginin, gücün ve her ikisini amaca uygun harekete (eyleme) geçiren bir iradenin olması gerektiği gerçeğini ortaya koyar. Diğer ifade ile bir yapıda bir amaç ve bu amaca uygun düzenlilik varsa o yapı bilgi, güç ve iradenin eseridir. Asla rastlantılar sonucu değildir.
Örneğin bir çölde güneş, rüzgâr gibi doğal etkenler art arda dizilmiş estetik görünümlü, göz zevkimizi okşayan minik tepecikler, şekiller meydana getirebilir. Art arda dizilişlerine ve estetik görünümlerine bakarak bu oluşumların bir düzenlilik (bir eser) olduğu iddia edilebilir. Fakat bu oluşumlar bir amaca yönelik değildir. Eser sahibi olması gereken doğal etkenler estetik görünüşlü tepecikler meydana getireceklerini bilmezler, bu amaç için hareket etmezler.
Örneğin çölde esen rüzgârların, dört bir yanı kavuran güneş ışıklarının, radyasyonların zaman içinde estetik görünümlü tepecikler oluşturduğunu gördüğümüz ve bildiğimiz halde bir adım daha ileri giderek; ayni etkenlerin evler, saraylar, yollar, köprüler, fabrikalar, enerji santralleri oluşturarak modern ve güzel bir şehir meydana getirebileceğini hiçbir zaman düşünmeyiz. Bunun nedeni ise bu tür oluşumların bir amaca yönelik kompleks sistemler oluşudur.
Bilinç dışı rastlantısal etkenler estetik görünümler verdikleri yerleri rahatlıkla kirletip bozabilirler. Çünkü bunlar tıpkı modern bir şehri yerle bir eden depremler benzeri kontrolsüz kaba güçler gibidir. Bu nedenle ortaya çıkan oluşumlar gözlere okşayan estetik görünümde olsalar dahi bilgi, irade, güç, madde ve zaman beşlemesinin sonucu olmadığından eser değildir.
Fakat aynı çölde basit bir kulübe, çadır ve hatta üst üste konulmuş taş yığınlarından ibaret harabeler görsek; estetik olmasalar, göz zevkimizi hitap etmeseler bile bunların emek, bilgi, irade madde ve zaman beşlemesiyle meydana getirildiğini, rastlantılar sonucu oluşmadığını kesinlikle biliriz. Rastlantılarla oluştuklarını düşünmeyiz. Bu konuda en küçük şüphemiz olmaz. Fakat estetik görünümlü tepecik dizimleri çok güzel görünümleri olsa dahi aynı şeyi düşünüp söyleyemeyiz.
Sonuçta şunu belirtmek istiyoruz. Eğer bir oluşumda bir amaç ve bu amaca uygun düzenlilik ya da düzenlilikler varsa o oluşum bilgi, irade, enerji, madde ve zaman beşlemesinin sonucudur. Asla rastlantıların eseri değildir.

Doğa Gücü ya da Tabiat Ana…Eserlerin Eser Sahibi Olamayacağı İlkesi: Materyalizm varoluşta bilgi, kudret ve irade sahibi bir Yaratıcının varlığını ret ve inkâr eder. Fakat varoluş ret ve inkâr edilemeyen bir düzenlikler bütünlüğüdür. Bu bütünlüğe ekoloji diyoruz.
Düzenlilikler ise kurallar ve yasalar sonucudur ve bir amaca yöneliktir. Düzenlerin düzenliliği ise yasaların, kuralların eksiksiz işlemesine bağlıdır. En küçük bir hata ya da aksaklık bu muazzam makineyi durdurabilir. Bu nedenle kuralların, yasaların işlemesi son derece karmaşık, kompleks ve şaşırtıcı bir oto kontrol sistemiyle yapılır. Hiç bir şey rastlantıya bırakılmamıştır. Hiç bir şeyin rastlantıya bırakılmaması devrede eyleme geçmiş bir iradenin varlığını açık şekilde gösterir. İnkar etmek ya da etmemek bu gerçeği değiştirmez.
Materyalizm bu sistemsel bütünlüğe Doğa Gücü ya da Tabiat Ana der. Materyalizme göre doğa gücü doğal kuralların, yasaların bileşkesidir. Bu nedenle doğaüstü bir güç değildir. Belki de doğanın ta kendisidir.
Gerçek ise ifade edilmek istenen doğa gücünün ekolojik düzenin bir sonucu olduğudur. Ekolojik düzen ise madde ve yaşam dünyasını içine alan yaşamsal uygunluklarla kurulmuş kompleks düzenlerin, sistemlerin bütünlüğüdür. Yaşamın varlığına ve devamlığına yöneliktir.
Termodinamiğin ikinci kanuna göre zaman düzenleri düzensizleştirir, karmaşa ve anarşi oluşturur. Bu nedenle eğer bir yerde bir amaç; bu amaca uygun düzenler, düzenlilikler varsa bilgi ve o bilgiyi eyleme geçiren bir irade söz konusudur.
Doğa gücü konulmuş kural ve yasaların bileşkesi (sonucu) olduğundan kendini meydana getiren yasaların, kuralların oluşturucusu, koyucusu olamayacağı açıktır. Hiç bir şey rastlantılarla kendi kendini meydana getiremez. Doğa gücü ve varoluşun dışında bilgi kudret ve irade sahibi bir Varlık gerekir. Bu nedenle eserler eser sahibi değildir. Eser sahibi eserin dışındadır, eserden başkadır.

Gerçeklerin Birbirleriyle Çelişmeyeceği İlkesi: Varoluş muazzam bir büyüklük ve bütünlük içindedir, çeşitli kanun ve ilkelerle korunup idare edilir. Bu kanun ve ilkeler “genişim evresinin“ (Planck dönemi) ilk anlarından itibaren kademeli olarak devreye girmiş olup, değişmeden yaklaşık on dört milyar yıldan beri etkinliğini sürdürmektedir.
Düzen ve sistemleri kontrol edip sürdüren kanun ve ilkelerin oluşu aynı zamanda “düzen ve sistemleri oluşturan bir iradenin” de var olduğunu gösterir. Bunun neden ise düzen ve sistem sahibi oluşumların birer eser olduklarıdır. Eserler ise bilgi, irade, güç, madde ve yeterli zaman beşlemesinin sonuçlarıdır. Asla rastlantısal değildir.
İlginç olan ise binlerce olan bu kanun ve ilkelerin asla birbiriyle çelişmemesi, birinin yaptığını diğerinin bozmamasıdır.
Öne sürülen teorilerin doğru ve yanlışlıkları bu kanun ve ilkelere uyumlu olup olmadıklarına bakılarak kolaylıkla tespit edilebilir. Eğer bir teori doğal kanun ve ilkelerin kimileriyle uyumlu kimileriyle çelişiyorsa o teorinin içinde bazı tutarsızlıklar, temelden çürüklükler, gerçek dışılıklar var demektir.

Deneme ve yanılmalarda doğrunun seçilebilmesi için bir İradenin var olması gerekliliği ilkesi: Yukarıdaki kuram eserimizin başlarında belirttiğimiz kompleks düzenlerin yapılanmalarında amacın en baştan bilinmesi gerekliliği ilkesine dayanır. Eğer amacı en baştan bilmezseniz rastlantısal seçimlerde doğru ya da yanlışı tespit edemezsiniz. Fakat evrim teorisi savunucuları böyle düşünmez.
Evrim teorisi taraftarlarının en çok başvurdukları bir başka varsayımda doğanın deneme yanılma yoluyla sonuçta doğruyu bulacağıdır. Yani bir şeyin oluşması imkânsızdır ama zaman öylesine uzun ve deneme yanılma o kadar çoktur ki doğa bir gün imkânsızı başarır; rastlantılarla doğruyu bulup seçebilir ve saklar.
Fakat burada evrimcileri yanıltan basit bir mantık hatası vardır.
Deneme yanılma sonuçta bir seçim olacağı için bilinçle gerçekleşebilecek işlemlerdir. Bu nedenle her şeyden önce evrimciler şu sorulara yanıtlar vermek durumundadırlar.
Deneme yanılma yapan doğa bilinç sahibi olmadığından yanıldığını ya da yanılmadığını nasıl bilecektir? Bilinçsizlik yanıldığını ya da yanılmadığını bilmeme demektir.
Doğada böyle bir bilinç mekanizması var mıdır?
Doğada var olan böyle bir bilinç bir Var Edicinin varlığını kanıtlamayacak mıdır?
Belki de bu konuda doğal seleksiyona sığınılabilir. Fakat doğal seleksiyonun bilinç gibi bir özelliği olmadığı, sadece canlıların var oluşlarındaki mükemmel yapılarını (yaşam avantajlarını) korumaya yönelik olduğunu, dıştan gelen zararlı etkenleri savunma sitemleriyle defederek bir bakıma zararlıları seçilebildiği, kompleks yapıların oluşumu için gerekli olan bilinçli planlamaların yapılamayacağı evrimciler tarafından da kabul edilen gerçeklerdir.
Uzun süreçli işlemler dizisi sonucunda bir amaca ulaşılmak isteniyorsa her şeyden önce o amacın belirlenip bilinmesi gerekir ki işlem sonuçlarının amaca uygun olup olmadığına karar verilebilsin; uygun olanlar saklanıp biriktirilebilsin. Eğer amaç bilinmiyorsa oluşum sonuçlarının faydalı olup olmadığı bilinemeyecek, faydalıyla faydasız, zararlıyla zararsız arasında fark olmayacak; canlılar tarafından kabul edilip biriktirilmeyecek ve korunmayacaktır.
Trilyonlarca yıl geçse katrilyonlarca kez deneme yanılma yapılsa da; yanılma ya da yanılmama, faydalı veya faydasız bilinmediğinden evrimcilerin iddia ettiği türden bir sonuca ulaşılması kesinlikle mümkün olmayacaktır.

Doğanın tasarruf ilkelerine riayet ettiği, asla israfta bulunmadığı ilkesi: Doğada ekoloji denen öylesine muazzam bir sistem vardır ki hiç bir şey israf olmaz. Her şey yerli yerindedir ve kullanılmaya hazırdır.
Ayrıca canlılar faydalı olmayan hiç bir şeyi vücutlarında barındırmazlar. Atmanın ya da tahrip etmenin bir yolunu ararlar ve bulurlar. Canlı vücutlarında kullanılmayan organların zamanla güdükleşmesi bu oluşuma bir örnektir.
Bu ilke evrim teorisinin en büyük handikaplarından biridir. Henüz faydası olmayan ancak milyonlarca yıl süren evrim süreci sonunda faydalı olacak bir oluşumun canlı vücutlarında bu kadar uzun süre varlıklarını sürdürüp evrimleşmeleri mümkün değildir.





tersinim - avatarı
tersinim
Ziyaretçi
6 Ekim 2010       Mesaj #4
tersinim - avatarı
Ziyaretçi

Evrimleşen Tek Şey Bilimdir.

EVRİM TEORİSİ VE TERSİNİM TEORİSİ

Henüz doğruluğu kanıtlanmamış, kanıtlanması da hayli şüpheli bir teoriyi insan aklının bir zaferi gibi takdim etmek en hafif tabiriyle bilimsel tarafsızlığa görmezlikten gelmek, taraf tutmaktır. Evrim teorisi temelini teşkil eden bir canlı hücresinin rastlantılarla nasıl oluştuğu sorusunu bile tatmin edici bir cevap verememektedir. Bu konudaki verdiği cevaplar bilimin gerektirdiği deney ve gözlemlerle sınanarak ortaya koyma yerine derin bir hayal gücüne dayanır.
Gerçektende evrim teorisinin kurgulanma yöntemi de hatalıdır. Doğruluğu kuvvetle inanılan; bir canlı hücresinin rastlantılarla meydana geldiği, zamanla evrimleşerek bu gün hayranlıkla görüp incelediğimiz canlılar dünyasını meydana getirdiği temel varsayımına dayanır.
Temel varsayım en baştan doğru kabul edildiğinden ayrıntılar buna uygun yorumlanır. Gerektiğinde en bilinen ve tartışılmayan doğal kanun ve ilkeler bile görmezlikten, bilmezlikten gelinir. Hiç bir zaman temel varsayımın yanlış olabileceği düşünülmez. Bunun nedeni ise temel varsayımın doğru olduğunu kabul etme mecburiyetidir.
Bir bakıma gidilmesi gereken mecburi istikamettir.
Tersinim teorisi doğruluğu kuvvetle inanılan bir varsayım yerine bilimsel bulguların ortaya koyduğu sonuçların sentezlerini temel alır. Bu nedenle karşıtı gibi görünen teorilerin doğruları ve temelleri tersinim teorisinin doğruları ve temelleri olur. Örneğin maddenin sakımı kanunu, entropi kanunları, canlıların zaman içinde değişmesi, mutasyonlar, varyasyonlar, doğal seleksiyon tersinim teorisinin bilimsel bulgulara uygun yorumlanmış mekanizmalarıdır.
Bilimsel bulgular enerji girişleri ve zamanın düzen sahibi sistemlerde bozuma (tersinime) neden olduğu sonucuna ulaşmıştır. Bu sonuçlar entropi kanunları ve bozmanın kolay yapmanın zor olduğu ilkesiyle de tamamen örtüşür.
Tersinim düzen sahibi sistemlerde bozunum diğerlerinde değişim anlamına gelir. Zaman içinde canlılardaki değişim savunma, korunma, bağışıklık sistemlerinin izin verdiği ölçüde tersinim yönündedir. Pozitif bir değişim söz konusu değildir.
Mutasyonlar gen bilgilerini etkilemiş ise diğer nesillere aktarılır. Mutasyonlar daima tersinim yönündedir. Bu nedenle canlılarda gelişim değil bozunum (tersinim) söz konusu olur.
Tersinim için bilgi, irade ve uzun zaman gerekli değildir. Kaba güç (enerji girişi) yeterlidir. Canlılar tersinim sonucu bazı özelliklerini zayıflatabilir, değiştirebilir ya da tamamen yitirebilir. Bu değişimler diğer nesillere aktarılırsa çeşitlenmeler oluştuğu gibi canlının zayıflayıp hayat sahnesinden silinmesine de neden olabilir.


Her canlı türünün mükemmel var edilmiş bir arı ırkı vardır. Diğer tür ve çeşitler arı ırkın tersinimi sonucu oluşur. Fakat çeşitlenmeleri oluşturan değişimler asla türlerden türlere geçişe neden olmazlar.
Doğal seleksiyon canlıların savunma korunma mekanizmalarıyla var edilişlerindeki mükemmel yapılarını koruma ve nesillerini devam ettirme gayretlerinin sonucudur.
Canlılar arasında bitip tükenmek bilmeyen bir yaşam savaşı yerine ekolojik düzen dediğimiz mükemmel bir dayanışma vardır. Canlılar arasında amansız bir yaşam savaşının olduğunu savunan evrim teorisiyle bu konuda da çelişir.
tersinim - avatarı
tersinim
Ziyaretçi
6 Ekim 2010       Mesaj #5
tersinim - avatarı
Ziyaretçi
Evrimleşen Tek Şey Bilimdir.

Tersinim Teorisiyle İlgili
SORULAR VE CEVAPLARI



Soru - 1- Tersinim nedir?
Cevap-1- Tersinim enerji giriş ve çıkışları sonucu oluşan değişimlerdir. Bunlara “tersinim değişimleri” denilir. Tersinim değişimleri daima negatiftir. Düzen sahibi sistemlerde tersinim değişimleri sistem ayrıntılarının, hassaslığının çokluğu, enerjinin çeşitliliği, gücü ve zamanla doğru orantılı olarak azalır veya çoğalır.

Soru - 2- Tersinim tüm varoluş için geçerli midir?
Cevap-2- Evet, tersinim canlı cansız tüm var oluş için geçerlidir. Evrenimiz genişlemekte, temel madde olan hidrojen gazı gitgide azalmaktadır. Hidrojenin ve diğer maddelerin değişimi kimilerinin azalması ya da yok olması birer tersinim olayıdır. Sonuçta tüm evren (eğer çökmez ise) ağır metaller yığını haline gelecektir.

Soru - 3-Evren çökecek mi?
Cevap-3- Dengelerin bozulması durumunda evrenin içe doğru çökeceği tahmin edilmektedir. Enerji giriş ve çıkışının bitmesi tersinimin de sonu, bir bakıma maddenin ölümü demektir. Maddenin ölümü değişimler sonucu ulaşabileceği en ağır şeklidir.

Soru - 4- Canlılıkta tersinim var mı?
Cevap-4- Canlılıkta tersinim çok güçlü bir şekilde gözlemlenir. Fakat canlılar varoluşlarında sahip oldukları korunma, savunma, bağışıklık vb. gibi sistemlere tersinim etkilerini en aza indirmeye çalışırlar. Fakat sıfıra indirmek mümkün değildir. Sonuçta canlılar tersinimden az ya da çok etkilenirler yani ihtiyarlarlar. İhtiyarlamada yeninin eskimesi gibi doğal bir tersinimdir.

Soru – 5-Tersinimle evrim arasındaki fark nedir?
Cevap-5-Tersinim teorisine göre tersinimsel değişimlerin canlıların üzerindeki etkisi negatiftir, gerileme yönündedir. Evrim ise bilindiği gibi canlıların zaman içinde geliştiklerini iddia eder. Tersinimle evrim anlam olarak birbirinin karşıtıdır.

Soru - 6-Tersinim teorisini kanıtları nedir?
Cevap-6-Tersinim teorisi tüm doğal kanun ve ilkelerle uyum içindedir. Hiç biriyle çelişmez. Bu nedenle tüm doğal kanun ve ilkeler tersinim teorisinin kanıtları olur.

Soru - 7-Mutasyon nedir?
Cevap-7-Mutasyonlar dış etkenlerin canlılar üzerinde yaptıkları etki ve değişimlerdir. Eğer canlılar mutasyonlardan faydalanma mekanizmalarına sahip değillerse mutasyonların hepside tersinime neden olurlar.

Soru - 8-Doğal elenme nedir?
Cevap-8-Canlılar sahip oldukları mekanizmalarla yapılarını tersinimsel değişimlerden korumaya çalışırlar fakat tam anlamıyla başaramazlar. Bu nedenle tersinimsel değişimlerin etkisi farklıdır. Kimi canlılar yaşam avantajlarını büyük ölçüde kaybedebilirler. Ekolojik sistemde yaşam avantajlarını kaybeden canlılar elemine edilir. Buna doğa elenme denilir. Diğer ifade ile canlılar arasındaki mücadele yaşam avantajlarını kaybedip kaybetmeme mücadelesidir.

Soru - 9-Canlılar arasında bitip tükenmek bilmeyen yaşam savaşımı var?
Cevap-9- Kesinlikle hayır. Her canlı ekololoji dediğimiz büyük düzenin parçasıdır. Her birinin bu düzende bir görevi vardır. Tüm canlılar bir savaştan çok tam bir dayanışım içindedirler.

Soru - 10-Tersinim DNA bilgilerin etkiler mi?
Cevap-10-Güçlü tersinimsel etkiler DNA bilgilerini etkileyip bozabilir. Bu nedenle diğer nesillere aktarılır. Devam ederse sonuçta türün en zayıf ırkı ortaya çıkar. Bu durum genelde dar alanda tersinimsel değişimlerin sonucudur.





tersinim - avatarı
tersinim
Ziyaretçi
17 Aralık 2010       Mesaj #6
tersinim - avatarı
Ziyaretçi



Evren - Entropi ve Tersinim Gerçeği


Tersinim teorisi doğal kanunlar ve ilkeler gibi bilimsel gerçeklerle çelişmez. Yapılmış gözlem ve deneylerin sonuçlarını gruplandırarak sentezler, doğru yanlış olarak ayırıp gerçeklere ulaşmaya çalışır. Bu nedenle tüm doğal kanunlar ve ilkeler Tersinim Teorisinin kanıtlarıdır.
Tersinim teorisi karşıtı gibi görünen teorilerin öngörülerini çöpe atmaz. Olmayana ergi metoduyla değerlendirip sonuçlarını kanıt olarak kullanır.
Maddenin sakımı kanunu bizi Bir Büyük Bütüne götürür. Evrenimiz ve diğerleri bu Büyük Bütünün içinde irili ufaklı hava kabarcıkları gibidir ve sonsuz sayıdadır. (Maddenin sakımı kanunu bizi Bir Büyük Bütüne götürür başlıklı makalemizi okuyunuz)

Ezelden gelip ebede giden, bu nedenle sonsuz olan Büyük Bütünün tümü ak enerji (saf enerji)den meydana gelmiştir. Evren ak enerjinin minik bir parçasının genişimi sonucu ortaya çıkmıştır. Evren Büyük Bütünle tamamen kapatılmış, kuşatılmış olduğundan KAPALI BİR SİSTEM OLUŞTURUR.

Bu gün evren genişlemekte, bu nedenle yoğunluğu ve sıcaklığı azalmaktadır. Son yapılan ölçümlerde mutlak sıfırın (-276C) sadece birkaç derece (-270C) üzerinde olduğu görülmüştür. Bu nedenle evren içi boşluklar ak enerjinin en düşük seviyesi olan kara enerji (kimi kaynaklarda kara madde) ile dolu olmalıdır. Zannedildiği gibi hiçlik, boşluk değildir.

Genişim evresinin (Big Bang) başlamasından sonra atom için parçacıkların oluşmaya başladığı fakat fizik kurallarının henüz geçerli olmadığı dönemlerde (Planck döneminde) ortam sıcaklığının yüzlerce milyar (kimi kaynaklarda üç yüz milyar) derecelerde olduğu göz önüne alınırsa ak enerjinin trilyonlarca derece sıcaklığa sahip olması gerekecektir. Diğer ifade ile ak enerji sonsuzdur. Evrenin temeli olan enerji zerresinin sınırlılığı ak enerjiden seçilip alınmış olması nedeniyledir.

Kapalı bir sistem olması termodinamiğin ikinci (entropi) kanununa göre evrenin zaman içinde bozuma, düzensizliğe, anarşiye doğru gidiyor anlamına gelir. Bu ise tersinimdir.

Diğer ifade ile evrenin kapalı bir sistem oluşu ve termodinamiğin ikinci kanunu (entrropi) tersinim teorisinin temel kanıtlarından sadece bir kaçı olur. Bu nedenle tersinim evrenseldir.

Evren içi bazı sistemlerin açık olması, evren içi kaynaklardan enerji alması bu gerçeği değiştirmez. Evren içi açık sistemlerde tersinimin etkisindedir.

Enerji girişlerinden yararlanma ancak yararlanma mekanizmalarına sahip olmakla gerçekleşir. Fakat bu yaralanma hiç bir zaman tersinimin etkisinden daha büyük değildir ve kısmîdir, bu nedenle tersinimi durduramaz, etkisini sıfırlayamaz sadece geciktirip, azaltabilir.

Bir bakıma evren zaman içinde kaçınılmaz olarak bozuma, düzensizliğe, anarşiye doğru gitmektedir diyebiliriz.


Not. Dünyanın belki de en güzel Peygamberler Tarihini www.tersinim.net sitesinde okuyabilir ve hatta indirebilirsiniz.
tersinim - avatarı
tersinim
Ziyaretçi
15 Ekim 2011       Mesaj #7
tersinim - avatarı
Ziyaretçi


Bu yazımızın amacı gerçekleri bulmaktır.

Varoluşun en büyük gerçeği olmaya aday birbirine zıt evrim ve tersinim olmak üzere iki teori vardır.

Evrim ve tersinim teorilerinin kıyaslanması, bilimin terazisinde doğru olarak tartılması, bu yolla gerçeğin bulunması için evrim ve tersinim kavramlarının anlamlarını ve yöntemlerini açıkça belirtmek ve bilmek gerekir.

Evrim canlıların zaman içinde değişip pozitif anlamda geliştikleri mantığını temel alır ve yine canlıların evrimleşmeyle türlerden türlere geçtiklerini, geçebildiklerini öngörür.

Evrim teorisine göre bu gün şaşkınlık ve hayranlıkla gözlemlediğimiz yaşam dünyası rastlantılarla oluşmuş (Ya da uzaydan gelmiş) bir canlı hücresinin zaman içinde kademeli evrimiyle oluşmuştur.

Evrim on milyonlarca senelik çok uzun süreçlere ihtiyaç duyduğundan birebir gözlemlenemez. Fakat yaşam süreçlerindeki değişimleri gösteren izlerle (fosillerle) kanıtlanabilir.

Evrim çok uzun süreçlere ihtiyaç duyduğundan birebir gözlenip sınanamaz. Bu nedenle materyalist bilimin gözlem ve deneylerle sınanma şartına uymaz.

Evrim teorisi taraftarları yaşamın gelişim aşamalarını gösteren olguların; canlıların basitten karmaşığa doğru geliştiklerinin açık kanıtları olduğunu, bu nedenle evrimin birebir gözlenip sınanmasına ihtiyaç olmadığını iddia ederlerse de sonuçta; teoriyi çok yakından ilgilendiren, temellerini oluşturan bazı konulardaki kimi soruları yanıtlamaktan aciz kalırlar.

Taraftarları için evrim (bütün olumsuz işaretlere rağmen) bilimsel kanıtlarla doğrulanmış bir gerçektir.

Bir bakıma evrim bilimin hem annesi, hem de babasıdır.

Bu nedenle olguları evrim mantığına uygun yorumlamak gerekir. Bu bilimin gereğidir ve olmazsa olmazlarındandır.

Fakat temellerini ilgilendiren konularda pek çok sorulara yanıtlayamayan bir teorinin bilimselliğinin doğrulandığı şüphelidir. Tarafsız bir bilim insanı bunu rahatlıkla fark eder.

Gerçekliği konusunda derin, güçlü ve kalın şüphe bulutlarının üzerinde dolaştığı bir teoriyi inkar edilemez gerçek, bilimin annesi, babası kabul etmememiz, tüm bilimsel olguları buna uygun yorumlamaya kalkışmamız mümkün değildir.

Böyle bir teoriyi bilimin hem annesi hem babası kabul etmek, bilimsel bulguları buna uygun yorumlamak tek kelime ile dine benzeri koyu bir taassup olur.

= = =

Tersinim düzen ve sistemlerde oluşan azalma, yıpranma, değişme, bozulma hastalanma, ihtiyarlama vb gibi negatif kavramların genel ifadesidir. Bu nedenle tersinim evrenseldir.

Tersinim etkilerini gözlemlemek için oluştuğu ortamda farklılıklar gerekir. Bu nedenle tersinim yalnız düzen ve sistem sahibi olgularda gözlenir.

Farklılık oluşmadığından düzensizlik ve karmaşalarda tersinim gözlenemez.

Bir bakıma tersinim gözlendiği olgunun düzen ve sistem sahibi olduğunun açık kanıtı olur.

Tersinim etkisi ve çeşitliliği düzen ve sistemlerin ayrıntılılığı, hassaslığı ve kompleksliği ile doğru orantılı olarak artar ya da azalır.

Diğer ifade ile düzen ve sistem sahibi olgular ne kadar hassas, ayrıntılı ve kompleks ise tersinime o kadar açıktır. Tersinim etkisi o kadar çok ve güçlü olur.

Bu nedenle canlılık gibi basite indirgenemez kompleks yapıların bütünsel kurgusu olan olgular son derece güçlü ve çeşitli tersinim etkilerinden korunmak için korunma, savunma ve bağışıklık mekanizmalarıyla donatılmışlardır.

Tersinim teorisi varoluştaki oluşumları üç şekilde inceler.

1)-Rastlantısal oluşumlar.

2)-Şartların oluşumları

3)-Düzen sahibi sistemler.

Rastlantısal oluşumlarda herhangi bir amaç gözetilmeden bir araya gelme söz konusudur. Rastlantıyla amaçsız olarak bir araya gelen olguların içinde şartların oluşumuyla meydan gelenlerle düzen sahibi sistemlerde bulunabilir.

Örneğin çeşitli madenlerle bir parça elmasın ve mikro organizmaların bulunduğu herhangi bir kaya kütlesi bir rastlantısal oluşumdur.

Buradaki çeşitli madenler (cansızlıktaki kompleks yapılar) bir parça elmas (cansızlıktaki kompleks yapılarla meydana gelen şartların oluşumu) ve mikro organizmalar (canlılıktaki basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünsel kurgusu) her hangi bir amaç gözetmeden meydana gelmişlerdir.

Bu nedenle bu kaya kütlesi bir rastlantısal oluşumdur.

Düzenli sistemler çok sayıda parçaların aynı amaç için bir araya gelip işlerlik kazandığı olgulara denir.

Basite indirgenemez sistemler; sistemleri oluşturan parçalardan birinin olmaması, niteliğinin ya da yerinin değişmesi amaca uygun işlerliğinin bozulması veya durması ile sonuçlanan olgulardır.

Örneğin göz bir basite indirgenemez kompleks sistemdir.

Basite indirgenemez sistemler amaç için bir araya gelip daha gelişkin ve kompleks yapılar oluşturuyorsa buna basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünselliği denir.

Örneğin gözler, sinir sistemi ve beyin görme amaçlı olarak bir araya gelmiştir.

Ve her biri ayrı ayrı basite indirgenemez kompleks sistemlerdir.

Görme olayının gerçekleştiği bu olgu bir basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünselliğidir.

Canlı vücutları; bu tür sistemlerin yaşam denen amaç için bir araya geldikleri; daha büyük, daha kompleks, daha ayrıntılı ve hassas olguları oluşturduğu, basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünsel kurgularıdır.

Evrim teorisi mantığı gereği varoluştaki sistemlerin varlığını ısrarla ret ve inkar eder.

Onlara göre varoluş ilkellikten (basitlikten) karmaşalığa doğru gitmektedir.

Fakat karmaşalıkta (karmaşalık tersinim en güçlü hali olduğundan gözlenebilen bir farklılık oluşmaz) tersinim gözlenemez.

Fakat varoluşun her aşamasın tersinim gözlenir. Bu nedenle varoluş bir basite indirgenemez sistemlerin kurgusal bütünselliğidir. Bundan en küçük bir şüphe yoktur.

Tersinim teorisi hiçbir doğal kanun ve ilke ile çelişmez.

Tersinim teorisinin evrim teorisine göre belirli üstünlükleri vardır.

Tersinim teorisi evrim teorisi gibi uzun süreçlere ihtiyaç duymaz.

Tersinim için anlık olaylarla bir kaç on senelik süreçler yeterlidir.

Bu nedenle tersinim olayları varoluşun her olgusunda rahatlıkla gözlenip sınanabilir.

Tersinim teorisi evrim teorisi gibi canlıların zaman içinde değiştiklerini kabul eder.

Fakat bu değişim pozitif gelişme (evrim) yönünde değil negatif (tersinim) yönündedir.

Tersinim teorisine göre canlılar gelişme bir yana zaman içinde gerileme eğilimindedir.

Bu nedenle canlılar yapılarını korumaya diğer nesillere eksiksiz aktarmaya çalışırlar.

Tüm canlılar kendilerine özel yaşam avantajlarına sahiptirler.

Kaçınılmaz olarak bu avantajlar zaman içinde önce zayıflar sonra kaybolur. Artık o canlının yaşam sahnesinden çekilme zamanı gelmiştir.

İhtiyarlama ve ölüm tersinimin kaçınılmaz ve doğal sonuçlarıdır.

Kimi canlılar yaşam şartları ve olguları nedeniyle yaşam avantajlarını zamansız zayıflatıp kaybedebilirler.

Yaşam avantajlarını zayıflatmak ve kaybetmek eko sistem gereği yaşamdan elenmenin en önemli nedenidir.

Bu nedenle güçlünün zayıfları elemine etmesi (doğal seleksiyon) bu yolla daha güçlü canlıların yaşama hakim olması ve zamanla evrimleşmesi yerine; avantajlarını zayıflatma ve kaybetmeyle oluşan, zayıflama sonucu eko sistem gereği yaşam sahnesinden çekilme (doğal elenme) kanıtlarla desteklenen akıl ve mantığın onayladığı açık bir gerçek olur.

Tüm canlıların varoluşlarındaki yapılarını korumaya ve diğer nesillere aktarma çabasında oluşları aklın ve bilimin onayladığı en büyük gerçektir.

Kaynak www tersinim.net






tersinim - avatarı
tersinim
Ziyaretçi
17 Nisan 2012       Mesaj #8
tersinim - avatarı
Ziyaretçi
Tersinim teorisi Türk düşünür ve yazarlarından Hüdai ÇAKMAK’ın ortaya attığı teoridir. Teorinin kurgulayıcısı Hüdai ÇAKMAK bu konuda şunları yazıyor.

-Varoluş insanoğlunun var edildiği ilk anlardan beri ilgisini çekmiş, konusunda pek çok teoriler üretilmiştir.

Bu teoriler çok ve çeşitli olmasına rağmen varoluş bir yaratıcının eseridir ya da değildir, rastlantılarla oluşmuştur cevaplarına uygun olmak üzere iki büyük grupta toplanır.

Bir teori gerçek olduğu kuvvetle inanılan bir varsayım üzerine kurulur, ayrıntılanır ve kanıtlanmaya çalışılır.

Ulaşılan bilimsel sonuçlar genelde doğru olduğu kuvvetle inanılan varsayıma uygun olarak yorumlanır. Temel varsayımın yanlış olabileceği hiç bir zaman düşünülmez.

Bu da bilimin olması gereken tarafsızlığına gölge düşürdüğü gibi pek çok hata ve yanlışlara yol açar, teorileri bilim dışına iter.

Örneğin evrim teorisinin doğruluğu kuvvetle inanılan varsayımı milyonlarca tür ve cinste olan tüm canlıların rastlantılarla oluşmuş bir canlı hücresinin zamanla evrimleşmesi sonucu oluştuğudur.

Bir evrim teorisi taraftarı hiç bir zaman bu temel varsayımın yanlış olabileceğini düşünmez.

Bilimsel bulguları bu temel varsayıma uygun yorumlanmaya çalışır. Bu yorumların temel kanun ve ilkelerle çelişip çelişmediğine pek dikkat etmez.

Kimileri görmezlikten, bilmezlikten gelinir.

Tersinim teorisinin kurgulanma yöntemi bu uygulamanın tamamen tersidir.

Önce bilimsel sonuç daha sonra ulaşılan sonuca göre varsayım ilkesine dayanır. Bu nedenle bilimin ortaya koyduğu tüm kanun ve ilkelerle uyumludur, hiç biriyle çelişmez.

Tersinim teorisi herhangi bir teoriye karşıt ya da destek olmak amacıyla ortaya konulmuş değildir. Tamamen kendine özeldir.

Tersinim teorisi maddenin sakımı, entropi, yapmanın zor bozmanın kolay olduğu ilkesi gibi tüm doğal kanun ve ilkeleri temel alır.

Karşıtı olan diğer teorilerin bilimsel yöntemlerle doğruluğu onaylanmış esaslarını da temel almaktan çekinmez.

Bu nedenle tersinim bilim dışına kaymadığı gibi konusundaki tüm teorilerin bilimle doğrulanmış temellerinin birleştiği bir sentez durumundadır.

Tersinim teorisi özet olarak bilimsel araştırmaların sonuçları olan şu esasları temel alır.

1)-Enerji girişi ve zaman varoluşun herhangi bir olgusundaki düzen sahibi sistemlerde bozuma (tersinime), diğerlerinde ise değişime neden olur.

2)-Tersinim teorisine göre Varoluş, tüm evreni varsa diğerlerini kapsayan kompleks bir bütündür. Canlılık ve cansızlık olarak ayrılmaz.

3)-Varoluşun kompleks bir bütün oluşu bir Yaratıcı iradenin eseri olduğunu gösterir.

4)-Varoluş canlılığın oluşum ve devamlılığı amaçlıdır. Her şey bu amaca uygun planlanmış ve var edilmiştir.

5)-Canlılar evrim teorisi iddiasının aksine gelişim değil, tersinim gösterir. Canlılardaki tersinim, kompleks sistem ve düzenlerin zaman içinde bozuma uğraması, kimi özelliklerini zayıflatması ya da kaybetmesi demektir.

6)-Her canlı türünün mükemmel ve eksiksiz yaratılmış bir arı ırkı vardır. Diğer tür ve çeşitler arı ırkların tersinimi sonuçlarıdır. Örneğin insanlar maymunların evrimi sonucu oluşamaz. Bu entropi, kalıtım, yaşamsal uygunluklar gibi doğal kanun ve ilkelere aykırıdır.

7)-Tersinime uğramış arı ırk bireylerinden kimi özelliklerini yitirmiş, zayıflatmış ya da çeşitli değişiklikleri uğramış bireyler ve topluluklar oluşur. Zayıflamış ya da değişikliklere uğramış bireyler ve nesilleri; korunma, savunma, bağışıklık sistemlerinde bulunan yenilenme mekanizmaları sayesinde kimi ana özelliklerini yeniden kısmen de olsa kavuşabilir. Bu nedenle topluluklar çeşitli güç ve özelliklerde bireylerden oluşur.

Canlı yaşam avantajlarını büyük ölçüde zayıflatmış ya da yitirmiş ise hayat sahnesinden silinir.

8)-Canlılar varlıklarını tam ve eksiksiz olarak geleceğe aktaramayabilir.

9)-Varoluş sorusuna verilen cevaplar insan hayatlarını yönlendirir. Bu nedenle tersinimin çok geniş ve derin sosyal etkileri vardır.


tersinim - avatarı
tersinim
Ziyaretçi
1 Mayıs 2012       Mesaj #9
tersinim - avatarı
Ziyaretçi
Tersinim Teorisine Giriş

Uzun ve yorucu çalışmalar sonucunda var oluş sorusuna bir cevap niteliğinde olan tersinim teorisi zihnimde şekillenip yazmaya karar verdiğimde konunun derinliğinden, genişliğinden ve ağırlığından yeterince haberdardım.

Konu hem bilimi, hem felsefeyi ilgilendiriyordu. Ayrıca insan odaklıydı.

İnsan odaklı olması konuya çok yönlülükle birlikte, tarihsel bir süreci de beraberinde getirmekteydi.

İnsanlar varoluş sorusuna verdikleri cevaba göre hayat felsefelerini düzenliyorlar, bu felsefelere uygun yaşıyorlardı. Bu nedenle var oluş sorusuna verilen cevaplar çok önemliydi.

Bu uzun araştırmalarım sırasında öğrendiğim en büyük gerçek şu oldu:

İnsan mükemmel yaratılmıştı ama en mükemmel değildi. Yaratılışından gelen zaaflar nedeniyle kolaylıkla yanılabiliyor, aldanabiliyordu.

Bu yanılabilirlik ve aldanabilirlik bir soruya birden fazla cevabın verilmesine neden oluyordu.

İsteklere, inançlara, zaaflara göre değişmemesi gereken gerçekler kimi insanların menfaatlerine, düşüncelerine uygun olarak eğilip bükülmekte, bunlara uygun yorumlanmaktaydı.

Kendimizi doğrularla yanlışların bir arada bulunduğu bilimsel bir karmaşa içinde buluyorduk. Bu nedenle gerçeği bulmak hiç de kolay değildi.

Varoluş sorusunun birbirinin zıddı yalnız iki yanıtı vardı ama gerçek tekti. Diğer ifade ile yanıtlardan birisi yanlıştı.

Yanlış yanıt üzerine hayat felsefelerini kurgulayanlar ve bunu yaşamlarına aksettirenler çok kötü bir şekilde yanılıp aldanmaktalar, bir bakıma yanlışlar üzerine kurgulanmış hayatlarını heba etmekteydiler.

Bu nedenle eserimiz doğruyu (gerçeği) arayan fakat bulamayanlara tarafsız bir yol gösterici konumunda olacaktır.

= = =

Bir soruya verilen değişik yanıtların içinden doğruyu arayıp bulmak gerekir. Muhtemel ki var ediliş gerekçemiz budur.

Fakat yanılabilir, aldanabilir olmamız nedeniyle gerçekleri arayıp bulmakta kolay değildir.

Sonuçta bütün içtenliğimle şunu söyleyebilirim.

En baştan gerçeği bilmediğimi kabul edip her yanıtın doğru olabileceğini var sayarak konulara olabildiğince pozitif yaklaşmaya, genellikle birbirinin zıttı olan yanıtları bir bütün kabul ederek bilimin tarafsız gözleriyle görmeye; tartıp kıyaslamaya, irdelemeye, bilimi ön planda tutmaya çalışmak gerekir.
Bağnazlık bilimin en büyük düşmanıdır.

Doğruyu buluncaya kadar bütün yanıtlar (her biri doğru olabileceğinden) benim için aynı değerdeydi.

Ayrıca yanlışlardan doğrularda bulunabilirdi. Bu nedenle yanlışlarda dâhil tüm yanıtlar doğru bulunana kadar değerli olmalıydı. Fakat doğru bulunduktan sonra yanlışlarda ısrar etmemekte gereklidir. Aksi halde bu bir taassup olur.

Eserimizin temelinin tamamen bilimsel olması konusunda olabildiğince titiz davranacağız.

Bu nedenle eserimizi dört temel üzerinde kurgulayacağız.

Çalışmalarımız öncelikle bilimsel veriler, bilim insanlarının görüş ve düşünceleri, karşıt teorilerin görüş ve düşünceleri, bulunan sonuçların akıl ve mantıkla irdelenip yanlış ve hatalıların ayıklanması, bu yolla gerçeğin aranıp bulunması esaslarına dayalı olacaktır.

Fakat konu birbirine zıt, iki yönlü, geniş ve derin olduğundan genelde bilimsel bir yol olan; olmayana ergi (bir önermenin doğruluğunu karşıtı önerme sonuçlarının yanlışlığını kanıtlayarak göstermek) yöntemini de kullanacağız.

Sık eleştiri aldığımız ve alacağımız konulardan birisi de eserimizde kaynaklara yeterince yer vermememiz, daha doğrusu veremememizdir. Bunun bir kaç nedeni vardır.

Birinci neden araştırmalarımızda doğru bilgiler kadar yanlış bilgilere de ulaşmamızdır.

Makbul ve geçerli kaynak sayılabilecek bazı eserlerde doğru ve yanlışlar yan yanaydı. Fakat biz gerçeği henüz bulamadığımızdan yanlış oldukları bilimsel yollarla kanıtlanıncaya kadar tüm yanıtları doğru kabul etmek zorundaydık.

Doğruyu ararken bilgileri kıyaslama metodu kullanarak yanlışlardan doğruları ayıklamaya çalıştık.

Doğru olduklarını zannettiklerimizi başka kaynaklardan teyit etme yönünden çabalar gösterdik.

Sonuçta eserimizdeki bilgiler tek kaynaktan değil de pek çok kaynaklardan toparlanmış bir derleme, genelleme hâline geldi.

Ayrıca iletişim çağında kaynak göstermenin gerekliliği konusunda (her türlü bilgiyi rahatlık ve kolaylıkla ulaşabildiğimizden) derin ve güçlü şüpheler içindeyiz.

Eserimizde verdiğimiz bilgilere güvenebileceğinizi özellikle belirtmek isteriz.

Tereddüt ettiğiniz ya da doğruluğu konusunda şüpheye düştüğünüz bilgiler olursa konusuyla ilgili ders kitaplarından, kapsamlı ansiklopedilerden ve hatta internetten rahatlıkla kontrol edebilirsiniz.

Her şeyi bilmemizin mümkün olmadığını, yaratılışımız nedeniyle hata ve yanlışlara kolaylıkla düşebileceğimizi biliyoruz.

Bu nedenle yapıcı olma kaydıyla her türlü eleştiri ve önerilere açığız.

Bu açıklık (pek çok hata ve yanlışların olabileceğini en baştan kabul ederek) eserimizde verilen bilgiler çoğunluğunun doğruluğu konusundaki güvenimizi de ifade eder.

Şunu da bilip, inanıyoruz ki hata ve yanlışlar akıllı insanlar için iyi bir öğretmendir.

Hüdai ÇAKMAK
tersinim - avatarı
tersinim
Ziyaretçi
2 Mayıs 2012       Mesaj #10
tersinim - avatarı
Ziyaretçi
Tersinim Teorisi-2

İnsanoğlu var edildiği ve düşünmeye başladığı ilk anlardan itibaren yaratılışı merak etmiştir.

Bu merak önce; ben neden, nasıl, niçin var edildim şeklinde kendine yönelikti, bu nedenle kişiseldi.

Fakat daha sonra; var oluşun bütünlüğü yavaş yavaş keşfedilmeye başlanınca bu soru; biz nasıl, neden, niçin var edildik şekline dönüşüp evrenselleşmiş; bu konuda çok ve çeşitli varsayımlar üretilmiştir.

Neden, niçin, nasıl var edildim sorusunun yanıtı insan hayatını yönlendiren en önemli olgudur.

İnsanlar bu soruya verdikleri yanıtın paralelinde hayatlarına yön verirler.

Eğer bir hayvan olsaydık yaratılma nedenimiz bizlere eksiksiz verilecek bizde buna uygun yaşayıp gidecek, herhangi bir arayış içinde olmayacaktık.

Kısımsal bir iradeyle sınırlı da olsa hayatımızı yön verebilme özgürlüğü bizleri diğer canlılardan ayırır, bizleri insan yapar.

Fakat gerçekleri arayıp bulmak her zaman yanılmaya, aldanmaya meyilli olan bizler için son derece zordur. Tek bir gerçeğe birbirinin zıddı pek çok yanıtlar verilmesinin en büyük nedeni budur.

İnsanların binmeyenlere karşı büyük bir merakı vardır. Bu merak en güçlü meziyetlerin temelini teşkil eder. Bilinmeyen her şey insanların ilgisini çeker. Bu nedenle gerçeği arayıp bulmaya çalışırlar.

Bu merak ediş, önceleri sadece kendisi ve çevresiyle sınırlıdır.

Kendisi ve çevresiyle ilgili bilgiler çoğaldıkça var oluşun bütünlüğünü fark etmeye başlar. Bu bütünlüğün içinde sahip olduğu bilgi yok denecek kadar azdır.

Bunun nedeni de bilgi kaynaklarıyla bilgileri depolayan beyin arasındaki vasıtaların az ve yetersiz oluşudur.

Bir bakıma insanoğlu duyuların sınırları içinde, duyularının izin verdiği kadar etrafını algılar, bu algılamalar sonucunda bilgi sahibi olur.

= = =

Varoluş sorusunun sadece varoluş bir Yaratıcının eseridir ya da değildir şeklinde birbirine zıt iki cevabı vardır.

Var oluşun bütünlüğünü ve bütünlüğün bazı kurallar ve yasalar çerçevesinde oluşmuş bir düzenlilik içerdiğini az ya da çok fark eden insanoğlu:

-Kurallar ve yasalarla oluşmuş gözlemlediğim şu düzenlilik muhakkak ki bir bilginin ve bu bilgiyi yönlendirip şekillendiren, oluşuma çeviren güç sahibi bir iradenin eseridir.

Yapıcı bir iradenin olmadığı rastlantısal oluşumlarda düzenlilik oluşamaz.

Rastlantısal oluşumlar tam bir düzensizlik ortamıdır. Bu nedenle var oluş bir Var Edicinin eseri olmalıdır
demiş; var oluşu mutlak güç, mutlak irade ve mutlak bilgi sahibi bir Var Edicinin eseri olduğu kanısına varmış, daha sonra bu kanı güçlü bir inanca dönüşmüş, insan hayatını en çok etkileyen din olgusunun temelini oluşturmuştur.

Fakat ilk dönemlerde insanlar var oluşun bütünselliğini yeterince fark edemediklerinden bu inanç parçalanmaya müsaitti.

Bu parça parça oluş insanların Yaratıcıyı, sıfatların bir bütün olarak var edilişlerinde kendilerine verilmiş olmasına rağmen yeterince anlamalarına, algılamalarına engel olmuştur.

Bu nedenlerle Yaratıcı teklikten çokluğa doğrudur. Şüphesiz ki tevhidi zaman içinde bozmamız Yaratıcı tarafından yol gösterici ve ikaz ediciler gönderilmesinin en büyük nedenidir.

Tevhidin bozulduğu dönemlerde insanlarından bir kısmına göre gökleri gök tanrısı, yerleri yer tanrısı, denizleri deniz tanrısı idare etmekteydi. Buna benzer pek çok yaratıcı yani tanrılar vardı.

İnsanların bir kısmı evreni dolduran milyarlarca yıldızdan bazılarını Yaratıcı sandılar.

Kimileri için Yaratıcı dünyayı aydınlatıp ısıtan güneşti. Kimilerine göre ateşti. Kimilerine göre geceleyin gökyüzünü süsleyen erişilmez uzaklıklardaki yıldızlardı.


Devamı var.

Benzer Konular

18 Mart 2017 / Alara Darya Kimya
21 Temmuz 2013 / ahmetseydi Akademik
8 Mart 2017 / Misafir Kimya
1 Temmuz 2011 / Misafir Psikoloji ve Psikiyatri