Arama

Düzyazı (Nesir)

Güncelleme: 28 Nisan 2012 Gösterim: 13.029 Cevap: 2
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
26 Eylül 2008       Mesaj #1
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
DÜZYAZI

Sponsorlu Bağlantılar
Koşuk biçiminde yazılmamış bü­tün yazı ve konuşmalarda kullanılan dil düzyazıdır. Mektup, ev ödevi, öykü gibi, yazdığımız şeylerin nerdeyse tümüne düzyazı deniyor. Kitaplarda, gazetelerde, dergilerde okuduğumuz yazılar, konuşurken kullandığı­mız dil de düzyazı özelliği taşır. Anımsayacak olursak, Moliere'in Kibarlık Budalası adlı oyununun kahramanı Bay Jourdain'i de bu durum çok şaşırtmıştı:


Bav Jourdain: Ne? Şimdi ben, "Nicole. terliklerimi getir, takkemi ver." dersem, bu düzyazı mı oluyor'.' Felsefe öğretmeni: Evet, elendim.
Bay Jourdain: Hay Allah! Demek hcn kırk yıldır düzyazı diliyle konuşuyormuşum da, hunim farkında değilmişim!

Ayrıca, şiir özelliği taşıyan ama düzyazı biçi­minde yazılan edebiyat ürünleri de vardır. Bu türden düzyazı örneklerini yüzyıllar boyunca her yaşta insan severek okumuştur. Romanlar düzyazıyla yazılır. Romancıla­rın dışında da birçok önemli yazarın ürünleri­ni düzyazıyla yazmayı seçtiklerini biliyoruz. Şiir genellikle belli bir konuda bizi duygulan­dırırken düzyazı bilgi edinmemizi sağlar. Düzyazı en çok öykülerin anlaşılabilir bir bi­çimde anlatılmasına, belirli konuların açıklan­masına, tartışma yoluyla insanların birbirleri­ni etkilemelerine yarar.

Bundan düzyazının sıkıcı olduğu anlamı çı­karılmamalıdır. Düzyazı da şiir gibi yazarın üslubu ve yeteneği doğrultusunda yalın ya da süslü, dokunaklı ya da alaycı, ciddi ya da gü­lünç olabilir. Fransa'da Montaigne, İtalya'da Machiavelli, İspanya'da Cervantes, İngiltere' de Bacon düzyazının gelişmesini ve saygınlık kazanmasını hızlandırmışlardır.

Shakespeare'den sonra en ünlü İngiliz şairi olan John Milton düşünce özgürlüğünün öne­mini Areopagitica adlı yapıtında özenli bir düzyazıyla dile getirmiştir.
Edebiyatın çeşitli türlerinde özellikle Rö­nesans'tan sonra gelişen düzyazı 17. yüzyıldan sonra tiyatro yapıtlarında daha yaygın bir bi­çimde kullanıldı; önceleri komedilerde be­nimsenen bir anlatım biçimiyken, zamanla or­ta sınıfın yaşantısını daha kolay yansıtan bir oyun dili olarak kullanıldı.

Düzyazının gelişmesinde bir başka etken de 18. yüzyıldan sonra gazeteciliğin yaygınlaşma­sı ve haftalık dergilerin yayımlanmasıyla okur sayısının artmasıdır.

Türkçe'de de düzyazı 1277'de Karamanoğ-lu Mehmed Bey'in Türkçe'yi devletin resmi dili ilan etmesinden sonra gelişmeye başlamış; 17. yüzyılda ünlü gezgin Evliya Çelebi'nin .SV­yahatname'si, Naima'nın Tarih-i Vekayî adlı yapıtı bu alanda seçkin düzyazı örnekleri ola­rak ortaya çıkmıştır. 19. yüzyılda, özellikle Tanzimat'tan sonra Şinasi ile başlayan düzya­zı geleneği, roman ve tiyatro türlerinin geliş­mesi ve gazeteciliğin yaygınlaşmasıyla giderek geniş halk yığınları arasında yaygın bir ileti­şim aracı olmuştur.


Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica

Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
canan ö - avatarı
canan ö
Ziyaretçi
7 Ekim 2008       Mesaj #2
canan ö - avatarı
Ziyaretçi
1.ROMAN: Yaşanmış ya da yaşanabilecek olayları yer ve zaman göstererek kişiler aracılığıyla anlatan uzun yazı türüdür.
Romanlar edebî akım ve konuya göre adlandırılır.
Sponsorlu Bağlantılar
a)Edebî Akıma Göre Romanlar: Klâsik roman ( biçim kusursuzluğunavirgs akıl ve sağduyuya dayanan romandır)virgs romantik roman ( duyguların ve hayâllerin egemen olduğu romandır )virgs realist roman ( gerçekçi romandırvirgs yazarlar eserlerinde kişiliklerini yansıtmaz )virgs natüralist roman ( dünyayı daha da gerçekçi bir anlayışla ele alır ).
b)Konuya Göre Romanlar: Sosyal romanlar ( toplumun sorunlarını işleyen romanlardır)virgs tarihî romanlar ( konusunu tarihten alan romanlardır)virgs psikolojik romanlar ( görünen olaylardan çokvirgs olayların kişi üzerindeki etkilerini konu edinen romanlardır)virgs macera( serüven) romanları ( gizemli olayları sürükleyici bir anlatımla ele alan romanlardırvirgs polisiye romanlar ve bilinmeyen ülkelerde geçen egzotik romanlar da macera romanı türüne girer).

İlk çeviri roman: Yusuf Kâmil Paşa’nın Fenelon’dan çevirdiği “Tercümân-ı Telemak”(1859)
İlk roman: Şemsettin Sâmi “ Taaşşuk-ı Tâl’at ve Fitnat” (1872)
İlk edebî roman: Nâmık Kemâl “İntibah” ( Sergüzeşt-i Âli Bey ) (1889)
İlk tarihî roman: Nâmık Kemâl “Cezmi”
İlk köy romanı: Nâbizâde Nâzım “Karabibik”
İlk realist roman: Recâizâde Mahmut Ekrem “Araba Sevdası”
İlk psikolojik roman: Mehmet Rauf “Eylül”
Batılı tarzda ilk roman: Hâlit Ziyâ Uşaklıgil “Mâi ve Siyah”

2.HİKÂYE ( ÖYKÜ ): Yaşanmış ya da yaşanması mümkün olan olayları veya durumları yer ve zaman kavramına bağlayarak anlatan kısa yazılardır.
Hikâye ( Öykü ) Türleri:
a)Olay Öyküsü ( Klâsik Vak’a Hikâyesi ): Guy de Maupassant tarzı da denilmektedir.
  • Olaylar zinciri kişivirgs zamanvirgs yere bağlı olarak serimvirgs düğümvirgs çözüm sıralamasına uygun olarak verilir. Merâk unsuru kuvvetlidirvirgs olay çarpıcı bir sonla biter.
  • Türk edebiyatındaki temsilcileri: Ömer Seyfettinvirgs Refik Halit Karayvirgs Yakup Kadri Karaosmanoğluvirgs Reşat Nuri Güntekin…
b)Durum Öyküsü: Çehov tarzı da denilmektedir.
  • Olağan bir durumuvirgs bir kesiti anlatır.İlginç ve sürükleyici bir olay yoktur. Kişiler tüm yönleriyle tanıtılmazvirgs olay tam olarak bitirilmezvirgs okuyucunun düş gücüne bırakılır.
  • Türk edebiyatındaki temsilcileri: Sait Faik Abasıyanıkvirgs Memduh Şevket Esendal…
İlk hikâye kitabı: Ahmet Mithat Efendi “Letâif-i Rivâyet” (Söylenegelen Güzel Hikâyeler) (1870)
Batılı tarzda ilk hikâye: Sâmipaşazâde Sezâi “Küçük Şeyler” (1892)

ROMAN VE HİKÂYE ARSINDAKİ FARKLAR:
■Roman daha uzundurvirgs hikâye romana göre daha kısadır.
■Romanda olay ve kişi sayısı fazlavirgs hikâye de azdır. Romanda temel öğe kişilerdirvirgs hikâyede ise olaydır.
■Romanda anlatım ağır ve sanatlıvirgs hikâyede sade ve anlaşılırdır.
■Romanda kahramanlar hemen her yönüyle anlatılırvirgs karakter incelemesi ve ruh çözümlemesi yapılır. Hikâyede kahramanların tanıtımında ayrıntıya girilmez.

3.TİYATRO: Yaşanmış veya yaşanması mümkün olayların ya da insan yaşamının çeşitli yönlerinin sahnede canlandırılarak oynanmasına yönelik yazılara “tiyatro” denir.

► Ahmet Vefik Paşa: Türk tiyatrosunun kurucularındandır. Bursa’da kendi adıyla tiyatro açmış ve tiyatroyu Anadolu’ya yaymıştır.
► İlk yerli tiyatro eseri: Şinasi’nin “Şair Evlenmesi” adlı eseridir. (1859)
► Sahnelenen ilk tiyatro eseri: Nâmık Kemâl’in “Vatan yahut Silistre” adlı eseridir. (1873)
► Hece ile yazılan ilk manzum tiyatro eseri: Abdülhak Hâmid Tahran “Nesteren”

Tiyatro Türleri:
a)Trajedi ( Tragedya ): İnsanda acıma ve korku duyguları uyandıran tiyatro türüdür.
Özellikleri:
1. Konusunu tarih ve mitolojiden alır.
2. Şiir türüyle yazılmıştır.
3. Genellikle beş perdeden oluşur.
4. Üç birlik kuralına uyulur. Zaman- mekân(yer)-olay birliği. Olay tek mekânda yirmi dört saatlik bir zaman dilimi içinde gerçekleşir.
5. Trajik eserlere baştan sona ağırbaşlı ve ciddi bir hava hakimdir.
6. Kahramanlar sıradan kişilerden seçilmez. Soylu ve asil kişilerdir ( krallarvirgs kraliçelervirgs tanrılarvirgs tanrıçalar vb.)
7. Soylu bir dil kullanır. Ağır bir anlatımı vardır. Üslûp sanatlıdır.
8. Vurmavirgs yaralamavirgs öldürme gibi acı veren olaylar seyircinin gözü önünde gerçekleşmez. Bu tür olaylar sahne gerisinden seyirciye duyurulur.

Trajedinin kurucusu: Yunanlı Thespis ( Tepsis ) M.Ö. 6. yy

En ünlü trajedi yazarları:
  • Aiskhylos ( Ayklos ) M.Ö. 6.yy ( Eski Yunan edebiyatı ) <Euripides ( Öripides ) M.Ö. 5.yy ( Eski Yunan edebiyatı )Sophokles ( Sofokles ) M.Ö. 5.yy ( Eski Yunan edebiyatı )Corneille ( Korneyl ) M.S. 17.yy ( Fransız edebiyatı )
  • Racine ( Rasin ) M.S. 17.yy ( Fransız edebiyatı )
b) Komedi ( Komedya ): İnsanları güldürerekvirgs eğlendirerek düşündürmeyi ve eğitmeyi amaçlayan tiyatro türüdür.
Özellikleri:
1. Konusunu günlük yaşamdanvirgs sosyal olaylardanvirgs sıradan insanların birbirleriyle olan ilişkilerinden alır.
2. Beş perdelik oyunlardır.
3. Kişiler günlük yaşamdan seçilir.
4. Üç birlik kuralına uyulur.
5. Her türlü olay sahnede gösterilir.
6. Üslûbu özenli değildir. Dil herkesin kullandığı halk dilidirvirgs dilde soyluluk aranmaz.

Komedi Çeşitleri:
  • Karakter Komedisi: İnsan kişiliğinin gülünç yanlarını ele alan komedi türüdür.
  • Töre Komedisi : Toplumun gülünç ve aksayan yönlerini gösteren komedidir.
  • Entrika Komedisi : Seyirciyi güldürme amacı olmadan yazılan komedidir.
Komedi türünde eser vermiş en ünlü sanatçılar:
  • Aristophanes ( Aristofanes ) M.Ö. 5.yy ( Eski Yunan edebiyatı )Menandros M.Ö. 4. yy ( Eski Yunan edebiyatı )Terentius M.Ö. 3. yy ( Eski Yunan edebiyatı )Plautus ( Platus ) M.Ö. 3. yy ( Latin tiyatrosu )
  • Moliere ( Molyer ) M.S. 17. yy ( Fransız edebiyatı )
c) Dram: Yaşamın acıklı ve gülünç yönlerini bir arada sergileyen tiyatro türüdür.
Özellikleri:
1. Acıklıvirgs gülünçvirgs bayağıvirgs korkunç ve güzel olayları iç içe anlatır.
2. Kahramanlar hem soylu hem de sıradan kişilerden seçilir.
3. Üç birlik kuralı yoktur.
4. Hem nazımla hem de nesirle yazılabilir.
5. Yalınvirgs anlaşılırvirgs halkın anladığı dil kullanılır.
6. Perde sayısı yazarın isteğine göre değişebilir.

Dram türünde eser vermiş en ünlü sanatçılar:
  • William Shakespeare ( İngiliz edebiyatı )Lope de Vega ( İspanyol edebiyatı )Herdervirgs Schillervirgs Goethe ( Alman edebiyatı )
  • Victor Hugovirgs Diderot ( Fransız edebiyatı )
MÜZİKLİ TİYATRO:
Opera: Trajedi ve dramın bütün sözlerinin müzikle bestelenmiş şeklidir. Kültür seviyesi yüksek olan toplum tabakasına seslenir.
Operet: Sözlerinin bir kısmının müziklivirgs bir kısmının müziksiz olduğu tiyatro türüdür. Halkın pek çok kesimini içeren geniş bir kitleye seslenir.
Bale: Sözsüz tiyatro oyunu olan balevirgs sahne eserindeki konunun müzik ve dansla canlandırılmasından ibarettir.
Revü: Gündelik olayları alaya alanvirgs taşlayan gösteri türüne denir.
Skeç: Genellikle bir nükteyle son bulanvirgs az kişili ve yalınvirgs şakacı bir içeriği olan kısavirgs müzikli oyundur.
Pandomima: Sessiz oyun türüdür.

GELENEKSEL TÜRK TİYATROSU
MEDDAH:
  • Tek kişi ile oynanır. Meddah topluluk karşısında halk hikâyeleri anlatır.
  • Meddah anlattığı hikâyeyi ses ve şîve taklitleriyle canlandırır.
ORTA OYUNU:
  • Yazılı bir metne dayanmadanvirgs doğaçlama oynanan bir oyundur.virgs birkaç sandalye ve masa dekoruyla oynanır.
  • Oyunun en önemli iki karakteri “Pişekâr ve Kavuklu” dur.
KARAGÖZ:
  • Gölge oyunu da denilen Karagözvirgs “Hayâlci” denilen kişininvirgs beyaz perde üzerine birtakım şekillerin gölgelerini yansıtmasıyla yapılır.
  • “Karagöz” halkıvirgs “Hacivat” ise aydınları temsil eder.
4.FABL: Kahramanları hayvanlardanvirgs bitkilerden seçilenvirgs başında ya da sonunda bir öğüt verenvirgs manzum veya düz yazı biçiminde oluşturulmuş hikâyelere denir.
Kahramanları hayvanlarvirgs bitkiler olmasına rağmenvirgs aslında anlatılanlar insanlardır.
Kişileştirme ( teşhis ) ve konuşturma ( intak ) sanatlarından yararlanılır.
Fabllar didaktik ( öğretici ) şiir örnekleridir.
Fabl türünün önemli örnekleri:
  • Aisopos’un Fablları ( Yunan edebiyatı )La Fontaine’nin Fablları ( Fransız edebiyatı )<Hintli filozof Beydebâ’nın “Kelile ile Dimne” (Pança Tantra) adlı fablıŞeyhi “Hârnâme” adlı mesnevisi ( 18. yy Dîvân edebiyatı )Şinasi “La Fontaine’den çevirileri vardır.” ( Tanzimat dönemi )Recaizâde Mahmut Ekrem “La Fontaine’den çevirileri vardır.” (Tanzimat dönemi )Tevfik Fikret “Şermin adlı çocuk şiirleri kitabında fablları vardır.” (Servet-i Fünûn dönemi )
  • Orhan Veli Kanık ve Sebahattin Eyüboğlu’nun “La Fontaine’den yaptığı fabl çevirileri vardır.” ( Cumhuriyet dönemi )
5.MASAL:
Olağanüstü kahramanların başlarından geçen olağanüstü olayların yer ve zaman belirtilmeden anlatıldığı edebiyat türüne “masal” denir.

6.BİYOGRAFİ ( YAŞAM ÖYKÜSÜ ):
Tanınmış kişilerin yaşamını ve yaptığı işleri kısaca anlatan eserlerdir.
Tarafsız kalmakvirgs sadeliğe ve açıklığa dikkat etmek kuraldır.

7.MONOGRAFİ:
Bir kişinin yaşamını veya yaşamındaki bir olayı genişçe işleyen eserlerdir.

8.OTOBİYOGRAFİ ( ÖZ YAŞAM ÖYKÜSÜ ):
Bir kişinin hayatını kendisinin yazdığı yazı türüdür.

9.GÜNLÜK ( GÜNCE ):
Bir kimsenin düzenli olarakvirgs yaşadıklarını ve yaşadığı olaylar hakkındaki fikirlerini günü gününe yazdığı ve o günün tarihini koyduğu yazı türüdür.

10.ANI (HÂTIRA ):
Bir kimsenin kendi hayatınıvirgs yaşadığı devirde gördüğü veya yaşadığı olayları anlattığı yazı türüdür.
Günlük ile anının farkı: Günlük yaşanırkenvirgs günü gününe yazılırvirgs anı aradan zaman geçtikten sonra yazılır.

11.GEZİ YAZISI ( SEYAHATNÂME ):
Gezilip görülen yerlerin anlatıldığı yazı türüdür.
Seyahatnâme türünün önemli örnekleri:
  • Seydi Ali Reis “Mir’atûl Memâlik” ( Memleketlerin Aynası )Kâtip Çelebi “Cihânnümâ”Evliyâ Çelebi “Seyahatnâme”
  • Ahmet Mithat Efendi “Avrupa’da bir Cevelân” ( Avrupa’da Bir Gezinti )
12.RÖPORTAJ:
Gazetecilerin herhangi bir yerivirgs bir kurumu ziyaret ederekvirgs o yerin özelliklerinivirgs orada gördüklerini kişisel düşünceleriyle birleştirip imkânlar ölçüsünde fotoğraflarla belgeleyerek kaleme aldıkları yazılara “röportaj” denir.
Karşılıklı konuşma şeklindedir.

13.MEKTUP:
Birbirinden ayrı yerlerde bulunan kişi veya kurumlar arasında özel veya resmî haberleşmeyi sağlayan yazı türüne “mektup” denir.
Edebî mektuplarvirgs iş mektuplarıvirgs özel mektuplarvirgs resmî mektuplarvirgs açık mektuplar olmak üzere çeşitleri vardır.

14.DENEME:
Bir yazarın kendi isteğine göre seçtiği herhangi bir konuda kesin yargılara varmadanvirgs kişisel düşüncelerinivirgs kendi kendisiyle konuşuyormuş havası taşıyan bir üslûpla kaleme aldığı yazılara “deneme” denir.
Konu sınırlaması yoktur.
Deneme türünün en önemli temsilcileri:
  • Denemenin kurucusu “Montaigne” 16.yy Fransız yazarı
  • Türk edebiyatındaki temsilcileri: Nurullah Ataçvirgs Suut Kemal Yetkinvirgs Falih Rıfkı Atayvirgs Refik Halit Karayvirgs Yakup Kadri Karaosmanoğlu Mehmet Kaplanvirgs Ahmet Haşim ( Bize GörevirgsGurabâhâne-i Laklakan )virgs Melih Cevdet andayvirgs Ahmet Hamdi Tanpınar”
15.MAKALE:
Herhangi bir konuda bilgi vermekvirgs bir gerçeği ortaya koymakvirgs bir tezi kanıtlamak veya bir düşünceyi savunmak amacıyla kaleme alınan ve temel öğesi fikir olan yazılara “makale” denir.
  • İlk makale: Şinasi “Tercümân-ı Ahvâl Mukaddimesi”
16.FIKRA ( KÖŞE YAZISI ):
Bir yazarın herhangi bir konu hakkındaki kişisel görüşvirgs anlayış ve düşüncelerini kanıtlama gereği duymadan yazdığı kısa fikir yazılarına “fıkra” denir.
Gazete ve dergi köşelerinde yayımlanır.
Makaleden farkı: İleri sürülen fikri ispatlama zorunluluğu yoktur.

17.SOHBET ( SÖYLEŞİ ):
Bir yazarın günlük olaylar arasından seçtiği bir konuyla ilgili kendine özgü görüş ve düşüncelerini fazla derinleştirmeden karşısındakilerle konuşuyormuşçasına anlattığı yazı türüne “sohbet(söyleşi)” denir.

18.ELEŞTİRİ (TENKİT ):
Bir sanat eserinivirgs sanatçıyı ayrıntılı biçimde tanıttıktan sonra onun olumlu ya da olumsuz yanlarını somut verilere dayanarak yargılayıp değerlendiren yazı türüne “eleştiri” denir.







ŞİİR ( NAZIM ) TÜRLERİ
1.LİRİK ŞİİR: Şairin ruhunda uyanan duygularıvirgs heyecanlarıvirgs düşünceleri coşkulu bir dille duygu yüklü olarak anlatan şiirlere “lirik şiir” denir.
Gönlümü çekse de yârin hayali


Aşmaya kudretim yetmez bu cibâli
Yolcuyum bir kuru yaprak misali
Rüzgârın önüne katılmışım ben


(Faruk Nafiz Çamlıbel)

2.EPİK ŞİİR: Konusu savaşvirgs yiğitlikvirgs kahramanlık ve vatan sevgisi olanvirgs bir olayı veya tarihi bir hadiseyi coşkulu bir dille anlatan şiirlere “epik şiir” denir.
Kurşunlarım yağmur gibi yağarken
Tütünlerim gökyüzünde dönerken
Yıkılası Bağdad seni döğerken
Şehitlere serdâr olduvirgs Genç Osman
(Karacaoğlan)

3.PASTORAL ŞİİR: Çoban ve kır yaşamınıvirgs doğa güzelliklerini anlatan şiirlere “pastoral şiir” denir.
►Edebiyatımızda pastoral şiirin ilk örneği Abdülhak Hamid Tarhan’ın “Sahra” adlı eseridir.
Tam otların sarardığı zamanlar
Yere yüzükoyun uzanıyorum
Toprakta bir telâşvirgs bir telâş
Karıncalar öteden beri dostum
(Behçet Necatigil)

4.DİDAKTİK(ÖĞRETİCİ) ŞİİR: Belli bir konuda öğüt ve bilgi verenvirgs birtakım kuralları öğretmeyi amaçlayan şiirlere “didaktik(öğretici) şiir” denir.
İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendin bilmezsen
Ya nice okumaktır
(Yûnus Emre)

5.SATİRİK ŞİİR: İnsanların ve çevredeki nesnelerin gülünç taraflarını ele alarak onları yerenvirgs kötüleyen şiirlere “satirik şiir” denir.
►Satirik şiirevirgs Dîvân edebiyatında “hiciv”virgs Halk edebiyatında “taşlama”virgs Batı edebiyatında da “yergi” adı verilir.
Söylersin de söz içinde şaşmazsın
Helâli haramı yersin seçmezsin
Nasibin kesilir de sular içmezsin
Akar çaylar senin olsa ne fayda
(Pîr Sultan Abdal)

6.DRAMATİK ŞİİR: Eski tiyatroda kullanılan şiir türüdür. Türk edebiyatında Namık Kemalvirgs Abdülhak Hamid Tarhanvirgs Faruk Nafiz Çamlıbel dramatik şiir türünde örnekler vermişlerdir. Manzum yazılmış tiyatrolar (trajedivirgs komedivirgs dram) dramatik şiir örnekleridir.
Son düzenleyen asla_asla_deme; 18 Ekim 2008 14:12
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
28 Nisan 2012       Mesaj #3
Avatarı yok
Yasaklı
Düzyazı Türleri

Düzyazı (nesir), dil kurallarından başka hiçbir kurala bağlı olmayan, konuşma diline yakın olan doğal anlatım yoludur. Terim olarak önceleri düzyazı yerine inşâ, düz yazı yazarına münşî denirdi. Sonradan inşa nesir, münşi nâsir oldu. Günümüzde nesir yerine düzyazı, hatta yalnızca yazı ve nâsir yerine yazar terimleri kullanılmaktadır.

Yazı öncesi dönemden yakın çağlara kadar düzyazı sanat sayılmadığı için ve anlatılanları hatırda tutmak güç olduğu için, düzyazı ile sanat eseri üretilmemiştir. En eski düzyazı kalıntıları olan atasözlerinin iç uyaklı, aliterasyonlu yapısı, onların ilk ortaya çıktığı dönemlerde de şiir olabileceğini düşündürmektedir. Düzyazı bügünkü işlekliğini matbaaya borçludur. Matbaa bulununca, bütün yazılar basılarak çoğaltılmaya başlandı. Bilgiler daha çok insana ulaştı.

Bu da insanlara hoşa gideni, öğrenilmesi gerekeni ezberlemek yerine, el altında bulundurularak gerektiğinde yararlanmak kolaylığı sağladı. Okuyucu kitlesinde artış oldu. Bellekler ezberleme işinden ve ezber yükünden kurtulunca, asıl işlevi olan düşünme işlevini yaptı ve düşünce üretmeye başladı. Üretilen düşünceler yazılıp yayınlanarak, eser sayısı arttı. Yazılanlar tartışmalara yol açtı; tartışmalar, bilimsel doğruların çoğalmasını sağladı.

Şiir ile Düzyazı Arasındaki Farklar

Kesin bir ölçü değilse de şiirle duygular, düzyazı ile düşünceler daha iyi anlatılır. Ziya Gökalp de bu görüştedir: "Şuur devrinde şiir susar, şiir devrinde şuur seyirci kalır." Cumhuriyet öncesi edebiyat dönemlerinde aşktan yiğitliğe, övgüden eleştiriye, mektuptan şehrengize pek çok konu şiir ile işlenmiştir. Şiir düşünce aktarımına düzyazı kadar elverişli değildir.

Günümüzdeki bilgi yığınlarını anlatmak için artık şiir yetmez. Düzyazılar; bilgi ise bilgiyi, sanat ise sanatı birtakım mazmunların, söz oyunlarının arkasına gizlemeden verdiklerinden, okuyucu anlatılanları daha kolay anlar. Zaten düzyazı ile yazılmış yazılardan sanat değeri olanlar dışta bırakılırsa, öğreticiliğin ağır bastığı görülür. Şiirin dizesine karşılık düzyazının cümlesi, şiirin bentlerine karşılık düzyazının paragrafı vardır.

Şiirde ölçü ve uyak kaygısı olduğu için, istenilen sözcük istenilen yerde kullanılamaz; eş anlamlıları, yakın anlamlıları kullanılır. Düzyazıda böyle bir kaygı yoktur. Yine aynı nedenden, şiirde cümle ögelerinin yerleri değiştirilebilir, sözcük öbekleri tersine çevrilebilir. Bu da şiir dilindeki düşüncenin açıklığına gölge düşürülebilir; fakat düzyazıda bunlara gerek kalmadan duygu ve düşünce daha kolay anlatılır. Okuyucu da birçok sanat oyunları arasına gizlenmiş gerçeğe ulaşmaya uğraşmaz.

Düşünce Yazıları:
*Haber
*Makale
*Fıkra
*Eleştiri
*Deneme
*Söyleşi
*Röportaj
*Mülakat
*Gezi
*Anı
*Günlük
*İnceleme
*Biyografi
*Otobiyografi
*Bibliyografya
*Mektup

Sanatsal Düzyazılar:
*Hikaye
*Roman
*Fabl
*Gülmece(Fıkra)
*Senaryo
*Tiyatro



Kaynak : Edebiyol


Benzer Konular

2 Haziran 2008 / Misafir Taslak Konular
2 Haziran 2008 / Misafir Taslak Konular
7 Ekim 2015 / Misafir Taslak Konular
30 Aralık 2015 / Safi X-Sözlük