Arama

Zaman Makinesi - Herbert George Wells

Güncelleme: 22 Aralık 2009 Gösterim: 10.431 Cevap: 0
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
22 Aralık 2009       Mesaj #1
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Zaman Makinesi (The Time Machine)

Yazan H. G. WELLS (1866-1946)
Sponsorlu Bağlantılar

Başlıca karakterler

The Time Traveler (Zaman Seyyahı): Kendisinin yaptığı zaman makinesi vasıtası ile, milyonlarca sene sonrasına seyahat eden maceracı bir ilim adamı.
Weena: Zaman Seyyahının, M.S. 802,701 senesinde İngiltere'de yaşadığını keşfettiği Eloi ırkından bir kız Zaman Seyyahı­nın güvenilir ve sevimli arkadaşı.

Hikâye

Ondokuzuncu asrın son senelerinde, Zaman Seyyahı, yemekten sonra, zamanın, dördüncü bir boyut olarak ele alınması konusunda arkadaşları ile sohbet eder. Eşyanın, sadece en, boy ve yükseklikte değil, zamanda da mevcut olduğunu söyler, insanla­rın, zaman boyutunu sezememelerinin sebebinin, on­ların, zamanla birlikte hareket etmeleri olduğunu anlatır.Bu durumu düzeltmek ve teorilerini tecrübeden geçirmek için, Zaman Seyyahı, kendisinin, asırlarboyunca ileriye veya geriye gitmesini temin edecek bir makine yapmıştır. Yapılması için iki sene çalış­tığı makinenin hakiki bir modelini gösterdiği za­man, şüpheci misafirleri (bir politikacı, bir doktor ve bir psikolog) hayret içinde kalırlar. Psikolog, bir manivelaya basmasını söyler ve model aniden kay­bolur. Zaman Seyyahı, şaşkınlık içindeki misafirlerine, makineyi mükemmel bir şekle sokar sokmaz, kendisini istikbale fırlatacağını söyler.Ertesi hafta, aynı grup tekrar Zaman Seyyahı­nın evinde toplanırlar. Bu defa, bir gazete editörü de toplantıya katılır. Ev sahibi gecikir ve misafir­ler, onun niye geç kaldığını anlayamazlar. Yoksa gerçekten istikbale mi seyahat etmiştir?
Birdenbire kapı hızla açılır ve üstü başı pis, perişan ve çenesi berbat bir şekilde kesilmiş Zaman Seyyahı görünür. Temizlenip giyindikten sonra, ye­meklerini yerler ve Zaman Seyyahı, onlara, hayret uyandırıcı macerasını anlatırModeli gösterdiğinden bir hafta sonra, Zaman Seyyahı makinesini mükemmelleştirmiş ve ertesi sabah, kendisini makineye bağlayarak, bir roket gi­bi istikbale fırlatmıştır. Yolculuk gayet kötü şartlar altında geçmiştirhızla birbirini takip eden günler ve geceler boyunca aniden gelen ve kaybolan ışık ve karanlıktan gözleri rahatsız olmuştur. Sonunda, makinesini, sisli ve garip bir istikbale getirir, sal­lantılı bir tarzda makinesi durur ve kendisini M.S. 802,701 yılında bulur.Çok gelişmiş bir medeniyet bulacağını ümit eden Zaman Seyyahı, sisli ve sıcak havada, sahneyi andıran muazzam bir yerde, dev gibi meşum bir sifenks görür. Çok geçmeden, yanma insanlar yakla­şır. Onlar, zayıf narin insanlardır ve boyları sadece bir metre 20 santim kadardır. Çocuk gibi davranan biri Zaman Seyyahına, yağmur fırtınası sırasında güneşten mi geldiğini sorar. Ardından bu küçük boy­lu zayıf insanlar, boynuna bir çelenk takar ve şarkı söyleyerek onun çevresinde dans etmeğe başlarlar. Onlar, zaman makinesi ile bir ölçüde ilgilenirler, ve Zaman Seyyahı, makineyi harekete getiren manive­laları çıkardıktan sonra, makineye dokunmalarına müsaade eder. Beraberce, sebze ve meyvadan olu­şan yemeklerini yerler hayvanlar inkıraz bulmuş­tur- ve kendilerinin Eloi ırkından olduklarını söyle­yen bu insanlar, Zaman Seyyahına, dillerinin ana hatlarını öğretirler.
Zaman Seyyahı, Eloi'lerin, haddinden fazla me­denîleşme bir ırk olduklarını anlar. Kolayca yoru­lan bu insanlar, çocuklar gibi, maymun iştahlıdırlar, bir şey üzerindeki ilgilerini sürdürmezler. Son dere­ce tembel, fakat güzel, barışçı ve dost insanlardır. Zaman Seyyahı, bunun, beşer tekâmülünün sonu olduğunu anlar. Ayakta kalabilmek için daha iyi ve daha randımanlı makineler yaratmak ihtiyacında ol­mayan bu insanlar, ihtiras ve iddialarını yitirmişler­dir. Eloi'ler, uzun zamandır kontrol altına alman ta­biatla mücadele etmek mecburiyetinde olmadıkla­rından, makul ve işbirlikçi insanlar olmuşlardır. Me­deniyetin zahirî hedefine ulaştıklarından, heyecan­sız da olsa, mutlu bir hayat sürdükleri anlaşılır.Gece olduğu zaman, Zaman Seyyahı, makinesi­nin kaybolduğunu görerek endişelenir. Eloi'leri uyandırmağa çalışır, fakat onlar karanlıktan, dehşe­te kapılırcasına ürktüklerinden, makinenin aranma­sında kendisine yardımcı olmazlar. Huzursuzluğa ka­pılan Zaman Seyyahı'nın da nihayet uykusu gelir ve uyur. Ertesi sabah, muazzam beyaz sifenks'e gidenbir yol görür ve zaman makinesinin onun içinde ol­duğunu anlar. Sifensksin kapısını açmağa çalışırsa da, başarılı olamaz. Eloiler de kendisine yardım et­mezler. Zaman Seyyahı, kendi asrına geri döneme­yeceğini düşünerek ümitsizliğe kapılır.Maamafih bu noktada, boğulmaktan kurtardığı, Weena adında sevimli ve çocuk gibi bir kızla arka­daş olur. öteki Eloiler gibi, Weena da, kolayca yo­rulur ve karanlıktan korkar. Yine de, Zaman Sey-yahı'nın maceralarına katılmayı kabul eder.Bu istikbaldeki dördüncü gününde, Zaman Sey­yahı, Eloilerin, karanlık çöktükten sonra niye deh­şete kapıldıklarını anlar. Eski bir binanın, karanlık harabeleri arasında, garip gözlerin kendisini süzdü­ğünü görür. Hemen bu gözlerin peşine takılan Za­man Seyyahı, onların, uzun ve rahat adımlarla önün­den giden ve bir merdivenden indikten sonra bir mahzende kaybolan, maymunu andıran korkunç bir yaratığa ait olduklarını görür. Zaman Seyyahı, bu yaratığın, Eloiler gibi beşer olduğuna inanamaz ise de, Morlock denen bu yaratıkların da, kendi zama­nının insanlarının torunları olduklarını öğrenir. Dünya, yerin yüzünde yaşıyan zayıf, narin ve âciz Eloiler ile, beşerî örümcekler gibi, yeraltı tünelleri­nin karanlığında el ve ayakları üzerinde yürüyen ve ancak geceleri meydana çıkan, vahşi ve iğrenç Mor-lock'lar arasında bölünmüştür. Dünyanın, besbelli, efendileri olan Eloiler, ondokuzuncu asrın İngilte­re'sini yöneten sınıfın ahfadıdır. îşçi sınıfının to­runları olan Morlock'lar, yapılması gereken bedenî işlerle uğraşırlar ise de, onların vahşeti Eloileri, uşaklarının bir gün isyan edeceklerinin dehşeti için­de yaşatır.Şimdi, makinesini saklayanların Eloiler değilMorlock'lar olduğunu anlayan Zaman Seyyahı, Weena'nm ikazına rağmen, onların, yeraltı tünellerine girmeğe karar verir. Elleri ve ayakları üzerinde zor zahmet bu mağaralardan birine girmeğe muvaffak olan Zaman Seyyahı, bir et parçasını kemiren bir grup yaratık görür. Onlar, hemen hücum ederler ise de, gözleri önünde bir kibrit çakarak, yeryüzüne kaçmayı başarır. Daha sonra, Morlock'ların, gecele­ri kaçırdıkları Eloileri yiyerek yaşadıkları gerçeğini dehşetle öğrenir.
Bu iğrenç yaratıkları önleyen tek engel ışıktır; ve onlar, Eloilerin karanlıktan korktukları kadar ışıktan korkmakta ve kaçmaktadırlar. Zaman Seyyahı'nın kibritleri tükendiğinden, ertesi gün Weena ile birlikte, ışık yaratacak bir şeyler bulmağa çalışır. Yeşil porselenden yapılmış eski bir saray keşfeder. Burası, muhtemelen, Eloilerin, uzun zamandır unut­tukları ilim ve tabiî tarih müzesidir. Talihi yardım eder ve binada, kibrit ve balmumu bulur ve bir mum yapar.
Müzedeki uzun yürüyüş Weena'yı son derece yorar. Böylece, Zaman Seyyahı, geceyi kızla bera­ber geçirmeye karar verir, vahşileri uzaklaştırmak için bir ateş yakar. Fakat bazı Morlock'ların orman arasından yaklaştıklarını görünce, geceyi, yeni bir ateş etrafında, bir tepede geçirmenin daha iyi olaca­ğını anlar. Geceyarısı, uyanan Zaman Seyyahı, ate­şin söndüğünü, kibritlerin alındığını ve Weena'nm kaybolduğunu dehşet içinde görür. Kızın, Morlocklar tarafından kaçırılmasından korkan Zaman Sey­yahı, çevresini aramağa koyulur. Kızı bulamaz, fa­kat ilk ateşin, ormana yayıldığını, otuz ve kırk ka­dar Morlock'u öldürdüğünü görür.Gündüzleri uyuyarak ve geceleri yürüyerek, sifenksin yanına gider. Müzeden bir demir çubuk al­mıştır ve bununla sifenksi açmayı düşünür. Fakat kapının açık olduğunu görür ve kendisine bir tuzak kurulduğunu düşünmeksizin içeri dalar.
Makinesi oradadır. Fakat bir grup Morlock he­men üzerine atılır ve Zaman Seyyahı, onları def et­meğe çalışırken, makinesini işletir. Morlocklar, Weena'yı yedikleri gibi, onu da yemek için kaçıracakla­rı sırada, makine Zaman Seyyahı'nı, onların elinden kurtarır ve uzak istikbale fırlatır.
Milyonlarca sene sonra, yeryüzü, ekseni etrafın­da dönmesini durdurur. Makine, ıssız bir sahilde du­rur ve Zaman Seyyahı, yegâne yaratıkların, ürkü­tücü dev yengeçler olduklarını anlar. Makinesini tek­rar harekete getirir, ve şimdi, laburatuvarının, gü­venlik verici atmosferinden ayrıldığı tarihten otuz milyon sene sonra, dünyayı soğuk, kullanılmaz bir halde, sönmekte olan güneşin hafif ışığı ile aydınla­nırken görür.
Dehşet içindeki Zaman Seyyahı, makinesini, ge­riye dönmesi için ayarlar ve nihayet, evine dönerek, macerasını arkadaşlarına anlatır. Gelecekten ümit­sizliğe düşmesine rağmen, Zaman Seyyahı, ilmî me­rakını kaybetmiş değildir. Ertesi gün, tekrar zaman içinde yolculuğa çıkar. Aradan üç sene geçmesine rağmen, henüz geriye dönmemiştir ve arkadaşları, felâketle neticelenen bir maceranın onu, zamanın derinliklerine götürmüş olabileceğini sanırlar.

Tenkid

Zaman Makinesi, felsefî ve siyasî yönleri bulu­nan ilmî bir macera. Jules Verne'den daha ciddî olan
Wells, bu başarılı ilk kitabı ile, çağdaş bilim-kurguya zemin hazırladı.
Wells, ilim ve akıllı plânlamanın, beşer ırkına çok şeyler getireceğine inanan fazlasıyle ümitvar bir insan olmakla itham edildi. Son zamanlardaki tenkidciler ilmin bir iksir olduğu inanışının,bilmî bilgi­leri, nükleer bomba gibi tahrip silâhları hâline geti­ren beşer tabiatının bu yönünü hesaba katmadığını söylüyorlar. Bununla beraber, Zaman Makinesi'nde, Wells, hiç de uysal bir iyimser olmadığını gösteri­yor.
Bu küçük kitap, aslında, kendisini, ilim vasıta­sı ile fizikî tabiat tarafından hergün biraz daha az meydan okunan bir mevkide bulan beşer ırkının ge­leceği hakkında yapılan tahminlerdir. Sakin, tembel ve son derece medenî Eloiler, bir bakıma, beşer ta­biatının hiç bir zaman sindirilemeyecek yönlerini temsil eden hayvani Morlocklar kadar soysuzlaşma­lardır. Wells, kendi gününün, yönetici ve hizmet edici sınıflarla kesin bir surette bölünmüş cemi­yetini istikbale doğru uzatır. M.S. 802,701 senesinde, cemiyetin yöneticileri, kendilerini, fizikî varlıkları­nın devam ettirilmesi için gerekli uşakları tarafın­dan ortadan kaldırılabilecekleri bir durumda görür ve bu potansiyel yıkıcılardan korkarlar.
Wells'in, Zaman Makinesi'nde, beşer ırkı için gördüğü yegâne ümit, hareketli ve huzur içindeki bir hayat; beşeri, akıllı bir tarzda, sınıflar arasındaki sınırın kaybolacağı zamana kadar, sınıflar arasında barışçı bir ilişkinin kurulacağı şekilde kaynaştır­maktır.

Ayrıca Bknz Herbert George Wells

MsXLabs.org & 100 Büyük Roman

Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....

Benzer Konular

30 Haziran 2011 / ThinkerBeLL Edebiyat ww
2 Ekim 2006 / GusinapsE Siyaset ww
8 Şubat 2016 / Jumong Siyaset ww
15 Ekim 2008 / KisukE UraharA Sinema ww