Bir Hayat Hikâyesi (The Old Wives' Tale)
Yazan ARNOLD BENNETT (1867-1931)
Sponsorlu Bağlantılar
Başlıca karakterler
B. ve Bn. Baines: Bursley'deki mütevazi kumaşçı dükkânının sahipleri.
Constance Baines: Cana yakın, sessiz büyük kızları.
Samuel Povey: Baines'lerin dükkânının, soğuk, tahayyül gücünden mahrum meneceri.
Cyril Povey: Constance'in bencil, sanatkâr temayüllü oğlu.
B. Criichlovv: Bursley'li bir eczacı ve B. Baines'in arkadaşı.
B. Chirac: Bir Fransız gazetecisi, Gerald'ın arkadaşı.
Madam Foucult: Paris'te, isimleri kötüye çıkmış kimselerin yaşadıkları bir otel.
B. Chirac: Bir Fransız gazetecisi, Gerald'ın arkadaşı.
Madam Foucult: Paris'te, isimleri kötüye çıkmış kimselerin yaşadıkları bir otel.
Hikâye
Kuzey ingiltere'de, çömlekçilik imalâtının yerleştiği Beş kasabadan biri olan Bunsley'de, B. ve Bn.
Baines'lerin mütevazi bir kumaşçı dükkânı vardır onaltı ve onbeş yaşındaki iki kızları, Constance ve Sophie de ebeveynlerine yardım ederler. Bu iki kız, mizaç ve görünüşleri ile birbirinden çok farklıdırlar, îyi tabiatlı ve tahayyül gücünden yoksun Constance, hayatı boyunca bu dükkânda çalışmağa isteklidir. Fakat güzelliği ile iftihar eden Sophia, büyük dünyayı görmek için bir sürü plânlar hazırlar. Bu yolda düşündüğü ilk adım bir öğretmen olmaktır fakat kızlarının bu arzusu ebeveynlerini dehşete düşürür, zira onların düşüncelerine göre öğretmenlik, ancak dul ve evlenmemiş kadınların yürütebilecekleri bir meslektir.Geçirdiği felç neticesinde yarımalûl kalan Mr. Baines bile, Sophia'yı bu düşüncelerinden vazgeçirmeğe çalışır; fakat kız direnir ve nihayet, mahallî mektep müdiresine yardımcı olur.
Bir gün Gerald Scales adında, Manchester'li genç yakışıklı ve şık bir gezginci satıcı Baines'lerin evleri yanındaki dükkânlarına girer Sophia da, onunla tanışmak için bir kaç dakika için babasının yanından ayrılır.
Sophia, Gerald ile konuşurken, babası yatağından düşer ve hareket edemediğinden, boğularak ölür. Babasının ölümünden kendisini sorumlu tutan ve vicdan azabı çeken Sophia, öğretmenlikten vazgeçmeğe ve dükkânda çalışmağa karar verir. Fakat kumaş mağazasında kalmak istemesinin başlıca sebebi, dükkâna tekrar geldiğinde Gerald'ı görebilmek ümididir.
Bu arada Constance, gösterişsiz, alelade biri olan dükkânın meneceri Samuel Povey'e âşık olmuştur. Bn. Baines, bunu yerinde karşılar ise de Sophia' mn gezgin satıcıya âşık olmasından dehşete kapılır.
Bn. Baines, bu genç hakkında sormuş soruşturmuş ve onun Sophia için iyi bir koca olamayacağına inanmıştır iki âşık, bununla beraber, mektuplaşmağa başlarlar. Ne yapacağını bilemeyen Bn. Baines, son bir çare olarak kızını, halası Harriet'in yanına gönderdiği zaman, Sophia, 12.000 ingiliz lirası tevarüs eden ve işini bırakan Gerald'a kaçar. Beraberce Londra' ya giderler ve Sophia, kendisi ile evlenmek istemeyen Gerald'ı evlenmeğe mecbur eder. iki evli Londra'dan Paris'e giderler ve Gerald, tevarüs ettiği parayı gösterişli elbiselerde, göz kamaştırıcı yemek ziyafetlerinde ve kumarda çarçur eder. Kocasından hayal kırıklığına düşen Sophia, gerçek bir Baines olduğunu gösterir ve kocasının parasından 200 ingiliz lirası çalarak kara günler için bir kenara koyar.
Bu lüks hayat uzun müddet devam edemeyeceğinden, Gerald'ın parası biter üçüncü sınıf otellerde kalmağa başlarlar ve Gerald, Sophia'ya, evine mektup yazarak para istemesini söyler. Sophia reddedince, Gerald, Sophia'yı berbat bir Paris otelinde yüzüstü bırakıp gider. Gerald'ın bu tutumu Sophia' yı hastalandırır, yatağa düşürür ve bir iki hafta hayat ve ölüm arasında gidip gelir. Sophia'nm hastalığı sırasında, Gerald'ın Fransız bir gazeteci arkadaşı M. Chirac kendisine bakar ve Sophia'yı, Madam Foucualt'un yıkık dökük, pis oteline götürür.
Sophia, Madam Foucault'un malî sıkıntı içinde olduğunu öğrenince, Gerald'dan aldığı para ile binayı satın alır ve iyi bir otel haline getirir. Bu arada Fransa-Prusya Harbi (1870) başlamıştır Paris işgal altındadır ve şehirde büyük bir yiyecek sıkıntısı başgösterir. Fakat kurnaz ve azimli Sophia kendisine evlenme teklifi yapan Chiraç'm yardımı ile durumunu düzeltir. Zamanla, bu hercai kız başarılı, hissiz bir iş kadını olur.
Muhasara kaldırıldıktan sonra, Sophia, Paris'i ziyaret eden ingilizlerin bilhassa sevdikleri Pension Frensham adındaki bir oteli satın alır. Kadın, burada da başarılı olur ve oldukça para biriktirir. Maa mafih, kendisinden çok hoşlanmasına rağmen, Chirac ile evlenmek istemez, çünkü Gerald'm nerede olduğunu bilmemektedir.
Bu arada, Bursley'deki hayat Constance için sönük ve cansız geçmektedir. Samuel Povey'in tutumlu davranışı ile durumlarını gittikçe düzelten çiftin bir erkek çocukları vardır. Ana babası, Cyril adındaki bu çocuklarının bir. dediklerini iki yapmazlar. Cyril çok küçük yaşında iken Bn. Baines ölür ve Cyril, sönük ve renksiz ebeveynlerini dinlemeyen bencil bir kimse olarak büyür. Çocuğun resim konusunda oldukça yeteneği vardır ve Povey'in oğlunun dükkânda çalışmasını istemesine rağmen, Cyril resim sanatını geliştirmekte ısrar eder.
Povey'in kuzeni Daniel, bir kızgınlık sırasında ayyaş karısını öldürdüğü zaman aile, kendisini bir trajedi içinde bulur. Aile sadakatini kendi sıhhatinin üstünde tutan Samuel, kuzenini beraat ettirmek için çok çalışır. Muhakeme sona erdikten kısa bir müddet sonra da, zatürreden ölür.
Dul kalan Constance, şimdi yapayalnızdır. Genç Cyril, mahallî bir çömlekçide desinatör olarak çalışmağa başlar. Geceleri de güzel sanatlar mektebine devam eder. Ondokuz yaşına geldiği zaman, bir burs kazanarak Londra'ya gider, gururlu, fakat yapayalnız annesini Bursley'de bırakır. Constance, bir Noel günü aldığı bir kart dışında, Sophia'dan da yıllardır haber almamıştır.
Bir gün, genç bir İngiliz, Paris'teki Pansion Frensham'a gelir. Kadının hürmet uyandıran tavırlarının etkisinde kalan bu genç, Cyrii Povey'in arkadaşı olduğunu söyler. İngiltere'ye döndüğü zaman, Cyril ve Sophia'ya, kaybolan Sophia'yı bulduğunu anlatır. Constance, derhal, kızkardeşine uzun ve sevgi dolu bir mektup yazarak, Bursley'de kendilerini ziyaret etmesini ister.
Sophia, ilkin kısa bir zaman için dahi hareketli işyerini terketmek istemez. Fakat kısa bir müddet sonra, hafif bir kalp rahatsızlığı geçirir. Bir otel şirketi Frensham'a cazip bir teklif yapınca, kabul eder ve otelini satarak, çeyrek asır sonra İngiltere'yi ziyaret eder.
İki kız kardeş bir defa daha buluşurlar. Fakat çok geçmeden, dünya görmüş, sofistike Sophia, Constance'a artık son derece kasvetli ve üçüncü sınıf bir yer olarak görünen Bursley'den ayrılmalarını ve Paris'te veya hiç olmazsa Londra'da yaşamalarını teklif eder. Fakat bu teklifi, Sophia'nm, kendisi üzerinde üstünlük kurması şeklinde ele alan Constance, doğduğu bu eski evden bir yere gitmeyeceğini söyler. İki kardeş, beraberce, dokuz sene daha durgun ve sıkıcı bir hayat sürerler. Sanatını geliştirmek için mütemadiyen dolaşan Cyril, pek seyrek mektup gönderir.
Sophia bir gün, Gerald Scales'in ölmek üzere olduğunu ve kendisini görmek istediğini anlatan bir telgraf alır. Derhal gider ise de, Gerald'm, yorgunluk ve gıdasızlıktan öldüğünü görür. Bir zamanların bu şık ve neşeli satıcısı, herkesin, daha önceden söylediği gibi, beş parasız ve perişan ölür. Sophia, önceki atılgan ve kibar sevgilisinin bu hâlinden ve kendisinin de onun için hiç bir şey hissetmemesinden dehşete düşer. Gerald'm ölüm yatağında, Dehşet saçıcı bir hayat sürdüm, diye düşünür. Keşke ben de ölmüş olsa idim. Son derece huzursuz edici bu tecrübenin etkisi altında Bursley'e dönen Sophia, ikinci bir kalp krizi geçirir ve ölür ve bütün parasını da Cyrü'e bırakır.
Costance şimdi tamamen yalnız kalmıştır. îlkin, kız kardeşinin dırdırlarından kurtulduğu için rahatlar. Fakat siyatik ve romatizma kendisine derin acı çektirir. Oğlundan hemen hemen hiç haber alamaz. Hâdiseler hızla akar ve Bursley'nin, Beş Kasaba ile birleştirilmesine resmen karar verilir. Constance, bir kaç sene, sonra öldüğü zaman, Cyril İtalya'dadır ve anasının cenazesine gelemez. Kadının matemini, sadece Baines'in köpeklerinin sülâlesinden gelen son bir küçük köpek tutar...
Tenkid
Bennett, 1903 sonbaharında, belirli bir özelliği bulunmayan küçük bir Paris lokantasında sık sık yemek yiyordu. Bir gün, garsonların ve müşterilerin, şişman, biçimsiz, çirkin ve grotesk bir yaşlı kadınla alay ettiklerini ve lokantadaki herkesin kadının tuhaf davranışlarına kahkaha ile güldüklerini gördü. Kadının, bu halinin bir trajedi olduğunu gören Bennett, bu kadının bir zamanlar genç, enine boyuna, belki güzel olduğunu düşündü. Guy de Maupassant'ın Une Vie (Bir Hayat) adlı romanını hatırlayan Bennett, kahramanının ve habîs'in; canlı bir genç kızı, pişmanlık duymaksızın acındırıcı ve huysuz bir ihtiyar kadın haline getiren zaman olacağı bir roman yazmağa karar verdi. Bir Hayat Hikâyesi romanının fikri böylece doğdu.
Fakat Maupassant, saf gençliğinden ümitsizlik içindeki yaşlılığına geçen kadın üzerinde dururken, Bennett, ırsiyetin ve çevrenin tesirlerini değerlendirmek ve mukayese etmek için iki kadını ele aldı. Hem Constance, hem Sophie, Baines ailesi mensuplarıdır; yani kuzey ingiltere'nin yılgınlık nedir bilmeyen azimli kadınları, iki kadını, genç yaşlarından biribirinden ayırır; Constance'ı, doğduğu yerin çevresi içinde bırakır ve Sophia'yı da, muhasara altındaki Paris'in bambaşka atmosferine gönderir. Bennett böylece, sathî farklar dışında, bir kimsenin karakterinin, doğumu ile tayin edildiğini göstermek istedi. Constance, Bursley'deki uzun ve yeknesak ha-hayatına tevekkül ile dayanırken, ablası kadar bir Baines olan Sophia, değersiz kocasını, tamamen yabancı bir atmosferi, ve hattâ büyük açlık yıllarını da mağlup ederek, iş hayatında başarılı olur. Fakat Sophia gibi, Constance de hayatını, yapayalnız ve yaşlı bir kadın olarak tamamlar.
Şu halde Bir Hayat Hikâyesi, zamanın yıpratı-cılığmı titizlikle inceleyen bir eser olarak gayet başarılı. Gerçi kızlar, zamanla hercailiklerini bırakırlar ve kendilerine olan güvenleri azalır ise de, biribirinden gayet farklı çevreler içinde, kendi kendilerine daha iyi bakabilecek ve yalnızlıklarına daha iyi tahammül edebilecek duruma gelirler. Zaman, onlar üzerindeki yıpratıcılığım gösterir ve sonunda, bu iki yılmaz kadına karşı sahte bir zafer kazanır.
iki tezi de aynı anda yürütebilecek güce sahip bulunduğuna inanan Bennett, Bir Hayat Hikâyesi' ne başladığı zaman, onun bir şaheser olacağını biliyordu. Öyle ki, müsveddelerin dahi bir sanat eseri olmasını istediğinden, güzel yazı öğrendi ve bu sayfaların kopyaları, onların gerçekten bir sanat eseri olduklarını gösteriyor. Yazarken uyguladığı programa sadık kalan Bennett, ele alacağı her macerayı, bir gün öncesi, güzel Fontainebleu ormanında yaptığı yürüyüşlerde tasarladı ve hedefine erişti. Bir Hayat Hikâyesi, Fransız realizminin vicdansızcasına kesin teferruatını, ingiliz romanının her zamanki özelliği olan şevk ve hümor ile birleştirir.
Yazar
Enoch Arnold Benneth, North Staffordshlre'deki Beş Kasabadan biri olan Hanley'de doğdu. Babası bir avukattı. London Üniversitesi'ni bitiren Bennett, babasının yazıhanesinde çalışmağa başladı. Bir aile kavgasından sonra, 1893'te Londra'ya gitti ve gazeteciliğe başladı, Woman (Kadın) isimli bir gazetenin altı yıl editörlüğünü yaptı.
Kuzeyden Gelen Bir Adam (1898) adlı kitabı ile roman yazmağa başlayan Bennett, Zola ve Goncourt kardeşlerin Fransız realizminin tesiri altında kaldı. Beş Kasabanın Anna'sı (1901) adlı ikinci romanı ile, Fransız realist metodunu, en iyi bildiği bir sahaya aktarmak uğrunda genellikle başarılı bir teşebbüs yaptı Kuzey İngiltere'deki çömlek işçilerinin sağlam, taviz vermeyen karakteri. Maamafih, Bennett, 1902'de yayınlanan Büyük Babil Oteli adındaki hafif dedektif romanına kadar, bir romancı olarak pek bir başarı kazanamadı. Ardından gelen otuz yıl zarfında, bu popüleritesini sürdürdü.
Bennett, 1900 yılında Fransa'ya gitti sekiz sene yaşadığı bu ülkede bir Fransız aktrisi ile evlendi (1907). Trollope gibi, Bennett de, yorulmak bilmeyen bir yazardı programına titizlikle bağlı kalarak muazzam miktarda roman ve gazete makaleleri yazdı. Böylece malî başarıya da ulaşan Bennett, hızlı yaşayış zevklerini tatmin için, biribiri ardına yat ve otomobil salın aldı, en göz kamaştırıcı otellerde yaşadı.Tiyatro ve kitap eleştirileri dışında, Bennett'in eserleri üç grupta toplanabilir. Birincisi, en ciddilerinin Bir Hayat Hikâyesi (1908), Ciayhanger (1910), ve Riceyman Steps (1923) olduğu eserleridir. Ardından, en popülerinin Buried Alive (1908) ve The Card (1911) olduğu hafif eserleri gelir. En önemsizleri olmakla beraber, hayatta iken, kendisine en fazla başarı sağlayan kitapları, insanların, kendi kendilerine yardım etmeleriyle, kendi kendilerini yetiştirmeleriyle ilgili olanlarıdır: Günün Yirmidört Saati Nasıl Yaşamalı (ki Bir Hayat Hikâyesi ve Buried Alive adlı kitaplarının yayınlandığı 1908'de basıldı) ve Beşer Makinesi'dir (1909). Bu sathî, cep kitabı felsefeleri, okuyucularına hayatlarını, Arnold Bennet'in kendi hayatını organize ettiği şekilde nasıl yürüteceklerini anlatıyordu.Nazik ve müşfik bir adam olan Bennett'in kekemeliği, onu, hayatı boyunca mahcup bıraktı kendisince şaşaalı sayılan bir hayata derinden bağlandı lüks oteller (son eserleri arasındaki başlıca romanı Imperial Palace'da, böyle bir oteli göklere çıkarır), yatlar ve Fransız yemekleri. Gerçi, vasat sayılacak bir eğitimden geçmiş olan okuyucular arasında popüler bir romancı ise de, yüksek derecede kültürlü kimseler dahi Ciayhanger üçlüsüne dudak bükemezler. Bennett, senelerce, âdeta ingiltere' nin edebî diktatörü idi. Virginia Woolf'un öncülüğündeki daha estetik temayüllü genç neslin, ciddi bir romancı olmadığını söyleyerek sırt çevirmelerinden seneler sonra, Arnold Bennett, büyük bir otelde tifüsten öldü (27 Mart 1931).
Diğer eserleri
Ciayhanger: Ciayhanger, tıpkı Bennett gibi, Beş Kasabada, babasının sağlam disiplini altında yaşayan Edwing Ciayhanger adındaki bir çocuğun olgunlaşmasını anlatan üç romanın birincisidir (diğerleri: Hilda Lessways ve These Twain). Edwin, mimar olmak ister, fakat babası onu, bir matbaaya çırak olarak vermek ister. Yalnız kalan ve sanatkâr temayüllü Edwin, babasının isteğine karşı çıkar ve garip, hürruhlu Hilda Lessways adındaki bir kıza âşık olur. Serinin ikinci romanı, iki genç arasındaki aşkı, Hûda'nın görüş noktasından inceler ve These Twain da, evlilik hayatındaki güçlükler üzerinde durur; Beş Kasabanın ruhuna sadık kalan Edwin, bu güçlükleri yenmeğe azmeder.
Riceyman Steps: Ekseri eleştiricilerin Bennett'i artık ciddibir romancı olarak saymadıkları zamandan yıllar sonra, 1923'te yazılan Riceyman Steps, Bennet'in, sanatı üzerindeki son ve hakikî zaferidir. Earlforvvard adındaki tamahkâr bir kitapçının hayatını ve onun Bn. Violet Arb adındaki bir kadınla yaptığı garip evliliği bazan kahkahalarla güldürürcesine, bazan dokunaklı bir şekilde parlak bir tahayyül gücünün eseri olarak anlatır. Earlforvvard, öylesine cimri bir adamdır ki, kendisini aç bırakarak kendi ölümüne sebep olur. Romanın gerçek kahramanı, başına gelenlere, stolk ve bir iyi hümor hissi ile tahammül eden ve egzantrik patronuna sadık kalan hizmetçisi ve onun tamahkârlığının kurbanı Elsie'dir.
MsXLabs.org & 100 Büyük Roman
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....