Arama

Mersiye

Güncelleme: 12 Ocak 2012 Gösterim: 3.923 Cevap: 2
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
8 Nisan 2011       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Mersiye
MsXLabs.org & İslam Ansiklopedisi & Vikipedi
Sponsorlu Bağlantılar

Ölen birinin arkasından duyulan acıyı ve üzüntüyü dile getirmek, onun üstün yanlarını anlatmak için yazılan şiirlerin genel adıdır. Mer­siye Arapça'dır. Türkçesi "ağıt"tır. Kutsal günlerde, ölüm törenlerinde mersiye okuyan kişiye de mersiyehan denir.
Mersiyeler bazen ölenin kaybından doğan teessürü ifade etmek, bazen ölen kişinin meziyetlerini (yiğitliğini, cömertliğini, kahramanlığını) ifade etmek için yazılır. İkisini bir işleyen mersiyeler de vardır. Arapça ve Farsça kelimeler çok olduğundan dili ağırdır. Aruz ölçüsüyle yazılmıştır.
Mersiyeler genellikle mesnevi ve terkib-i bent nazım biçimlerinde yazılmıştır. Ünlü divan şairi Baki'nin Kanuni Sultan Süleyman'ın ölümü üstüne yazdığı Kanuni Mersiyesi, bu türün en güzel örneklerindendir. Divan Edebiyatı klasik çağında orta uzunlukta ve tamamı beyitlerden oluşan bir şiir iken, son evrede 8 beyitten ve bunu tamamlayan bendlerden oluşan bir yapıya dönüşmüştür.
Tekke Edebiyatı'nın Bektaşi nev'inde Hz. Hüseyin için yazılan mersiyeler çoktur ve meşhurdur. Fuzûli'nin "Hadikatü's-Süadâ" (Seyyidler Bah­çesi) adındanki mersiyesi ünlüdür.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Tykhe - avatarı
Tykhe
VIP Tinky Winky
30 Haziran 2011       Mesaj #2
Tykhe - avatarı
VIP Tinky Winky
MERSİYE
Divan edebiyatında ölen bir kimsenin yiğitliğini, cömertliğini iyiliğini, yaptıklarını övmek ve ölümünden duyulan acıyı dile getirmek için yazılan şiir türüne mersiye adı verilir. Kutsal günlerde, ölüm törenlerinde mersiye okuyan kişiye de mersiyehan denir. Mersiyeler genellikle mesnevi ve terkib-i bent nazımbiçimlerinde yazılmıştır. Ünlü divan şairi
Sponsorlu Bağlantılar
Baki'nin Kanuni Sultan Süleyman'ın ölümü üstüne yazdığı Kanuni Mersiyesi bu türün en güzel örneklerindendir. Divan Edebiyatı klasik çağında orta uzunlukta ve tamamı beyitlerden oluşan bir şiir iken; son evrede 8 beyitten ve bunu tamamlayan bendlerden oluşan bir yapıya dönüşmüştür.Arapça ve Farsça kelimeler çok olduğundan dili ağırdır. Aruz ölçüsüyle yazılmıştır.
Mersiye için diyebliriz ki; Kerbela vakasını işleyen, Ehlibeyte ve On İki İmamlara bağlılığı, sevgiyi dile getiren bir şiir türüdür. Özelikle Muharrem Ay'ı boyunca söylenen ve Ehlibeyt taraftarlarının olduğu her coğrafyada ve her dilde söylenen ağıtlar bütünüdür mersiyeler. Mersiyelerde zalim olana, haksız olana bir öfke vardır. Yine mazlum olana, haklı olana bir sevgi ve sempati vardır. Mersiyeleri salt ağıt boyutuyla algılamak eksiklik olur. Mersiyeler bu noktada bilinç taşımasıdır. Aynı zamanda ne kadar da zaman geçmiş olursa olsun iyinin unutulmayacağının ve kötünün, zalimin her daim lanetleneceğinin göstergeleridir. Edebi açıdan, Ehlibeyte bağlı olanlar için bir edebi zenginliktir.



BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Vefa sadece boza değildir.
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
12 Ocak 2012       Mesaj #3
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Mersiye

Bir kimsenin ölümü üzerine duyulan üzüntü ve acıyı anlatmak için yazılan şiirlerdir. Genellikle terkib-i bent biçimiyle yazılmıştır. (Bu türün, Eski Türk Edebiyatı’ndaki adı sagu, Halk Edebiyatı’ndaki adı ise ağıttır.)

Şeyh Galib'in Esrâr Dede'nin ölümü üzerine yazdığı mersiye
Kan ağlasın bu dide-i dür-bârım ağlasın
Ansın benim o yâr-ı vefâ-dârım ağlasın
Çeşm ü dehân u ârız u ruhsârım ağlasın
Baştan başa bu cism-i siyeh-kârım ağlasın
Ağyârım ağlasın bana hem yârim ağlasın
Gûş eyleyen hikâyet-i Esrâr'ım ağlasın
Nâ-dide bir güher telef etdim dirîg u âh
Hâk içre defnedüp gerü gitdim dirîg u âh

Zât-ı şerifi âleme bir yâd-gâr idi
Fakr u fenâ vü aşk u hüner-ber-karâr idi
Her şeb misâl-i şem' benim ile yanar idi
Sâye gibi yanımda enis-i nehâr idi
Hakkaa tamâm âşık idi yâr-ı gaar idi
Birkaç zaman muammer olaydı ne var idi
Allah verdi aldı yine kurb-i Hazrete
Biz kaldık intizâr ile rûz-i kıyâmete

Âhir nefesde sohbeti oldu mahabbet âh
Bir yâre urdu bağrıma âh derd-i firkat âh
Gelmezdi hiç kalb-i fakire bu sûret âh
Ey kâş etmeyeydim o âşıkla sohbet âh
Yakmazdı belki cânımı bu nâr-ı hasret âh
Telh etdi kâmımı o zehr-nâk şerbet âh
Eyvâh elden o gül-i handânım aldı mevt
Esrâr'ım aldı cümle dil ü cânım aldı mevt

Olsun mübârek ol mehe kabr-i saâdeti
Mevlâ müyesser ede makaam-ı şefâati
Bitmiş ne çâre dâne vü gelmişdi sâati
Dehrin budur hemişe muhîbbâna âdeti
Tefrik içündür etse de izhâr vuslatı
Zehri yutulmaz ağza alınmaz harâreti
Ben gördüğüm bu dâr-ı fenânın fenâsıdır
Baakî Hûudâ rızâsı bekaa Hâk bekaasıdır

Meydân-ı Mevlevide nişân âşikâr edip
Pervâz ederdi şevk ile Ankaa şikâr edip
Eylerdi nây u defile semâ' âh u zâr edip
Bulmuşdu kân-ı matlabı Hak'da karâr edip
Almışdı müjde kûyuna yârın güzâr edip
Gitdi ne çare Gaalib'i hasretle yâr edip
Olsun visâl-î Hazret-i pirânla kâm-yâb
Kıldı karîn'i kabri Fasîh-i felek-cenâb
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
theMira

Benzer Konular

11 Ocak 2016 / Safi X-Sözlük