Arama

Dudaktan Kalbe - Reşat Nuri Güntekin

Güncelleme: 11 Mart 2012 Gösterim: 2.824 Cevap: 0
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
11 Mart 2012       Mesaj #1
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Dudaktan Kalbe
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Dudaktan Kalbe, Reşat Nuri Güntekin'in 1925'te yazdığı romanı. Örf tanımını yapmada ve kişilik canlandırımında başarılı, duygusal, ve sevgi dolu bir roman olarak kabul edilir. Şarkıları, filmlere, nostaljik romantizminize bolca konu olmuş aşkların unutulmaz romanlarından biridir.

3fqgm
  • Yazarı: Reşat Nuri Güntekin
  • Dili: Türkçe
  • Türü: Roman
  • Yayınevi: İnkılap Kitabevi
  • Basım Tarihi: 1998 (İlk basım:1925)
Konu
Çektiği aşk acısı nedeniyle tekrar aşık olmayacağını, aşkın bir daha dudaktan kalbe inmeyeceğini felsefe edinmiş bir gencin öyküsü.
Hüseyin Kenan gençliğini mutsuz geçirmiş bir çocuktur. Babası olmadığı için dayısı tarafından büyütülmüş ve büyütülüşünde bir disiplin hakim olmuştur. Ancak daha sonra annesinin dükkânını satarak Avrupa'ya müzik eğitimi almaya gitmiş ve çok başarılı bir kemancı olmuştur. Lamia kimsesiz bir çocuktur. Kenan'ı daha görmeden müziğine aşık olmuştur.

Kenan dayısının ısrarlarına dayanamayıp Türkiye'ye gelir ve bir şekilde Lamia'yla tanışırlar. Başlarda Lamia ya çocuk gözüyle bakan ve hatta surantındaki çillerden dolayı ona '
kınalı yapıncak' adını koyan Kenan daha sonra küçük Lamia ya aşık olur. Lamia onun aşkına inanmaz ve bu bir imkânsız aşk haline gelir. Lamia Kenan'dan hamile kalır ve başka biriyle evlilik kararı alır. Bunu duyan Kenan intihar eder.

Roman Karakterleri

  • Saip Paşa: İzmir’in belediye başkanlığını yapmış tanınmış biridir.
  • Hüseyin Kenan: Genç, yakışıklı bir müzisyendir.
  • Lamia: Genç ve güzel bir kızdır.
Roman Özeti
Saip Paşa İzmir’in önde gelen tanınmış kişilerinden, belediye başkanlığı yapmış birisidir.Saip Paşa’ nın yeğeni Hüseyin Kenan dayısının zoruyla mühendis olmuş daha sonra annesinin dükkanını satıp Avrupa’ya müzik eğitimi almaya gitmiştir. Güzel keman çalan Hüseyin Kenan müzikteki yeteneğini batı dünyasına kabul ettirmiştir. Dayısının ısrarıyla çocukluğunun geçtiği şehre, İzmir’e gelir. Saip Paşa vaktiyle haylaz bir oğlan diye bildiği Hüseyin Kenan’la şimdi övünmekte, ziyafetler düzenleyerek bu ünlü besteciye yakınlığını göstermekten zevk duymaktadır. Bütün bu kalabalıktan ve şatafattan sıkılan Hüseyin Kenan Bozkaya’ya giderek dinlenmek ister. Bozkaya’da küçük “kınalı yapıncakla tanışır”. Lamia’ya hafif çilli yüzünden dolayı Hüseyin Kenan kınalı yapıncak ismini takmıştır. Hüseyin Kenan evli bir kadın olan Nimet Hanıma kur yapmaktadır. Burası küçük bir kasaba olduğu için dedikodulardan kurtulmak için de Lamia’ya yakınlık gösterir gibi görünmektedir.Yüz Temel Eser Özetleri, Kitap Özetleri, Roman Özetleri, Yüz Temel Eser, Özet
Hüseyin Kenan yaz bitince İstanbul’a döner. Niyeti Prenses Cavidan’la evlenmektir. Hüseyin Kenan prensesin Mısır’a gittiği sırada tekrar İzmir’e döner. Orada Lamia ile aralarında yakınlaşma başlar ve Lamia’ya sahip olur. Daha sonra Lamia ile evlenmek istediğini söyler. Fakat Lamia, bunu vazife icabı yaptığını düşünerek evlenme teklifini kabul etmez. Lamia hamileliğini üç ay sonra öğrenir ve intihar etmek ister. İntihardan kurtarılır, Kütahya’ya akrabasının yanına gönderilir. Lamia kızı Mekrube’yi orada doğurur. Hayli maceralı geçen günlerden sonra birisiyle evlenir. Bu sırada kocasının yeğeni Doktor Vedat Kütahya’ya gelir. Lamia Hüseyin Kenan’ın Prenses ile evlendiğini Doktor Vedat’tan duyar. Lamia kocasından ayrılır. Vedat onunla evlenmek istese de reddeder. Kızıyla İstanbul’a gelir. Kısa bir süre sonra Vedat da İstanbul’a gelir.

Bir gün Vedat’ın muayenesinde Hüseyin Kenan’la Lamia karşılaşır. Hüseyin Kenan Lamia’yı sevdiğini geç fark etmiş evlilik hayatında mutlu olmamıştır. Vedat’ın Lamia ile evleneceğini duyan Hüseyin Kenan intihar eder ve Lamia’ya kavuşamaz.

Uyarlamalar

Bu roman sinema film ve TV-dizini olarak birkaç kere uyarlanmıştır.
  • 1951 - Sinema filmi - Yönetmen ve senarist:Sadan Kamil, Başrollerde: Muzaffer Tema, Mesiha Yelda.
  • 1964 - Sinema filmi - Yönetmen: Ülkü Erakalın, Senarist: Bülent Oran, Başrollerde: Cüneyt Arkın, Hülya Koçyiğit.
  • 1989 - TV Dizisi - Yönetmen: Okan Uysaler, Başrollerde: Lale Başar Kalyoncu, Tarık Tarcan
  • 2004 - TV Filmi - Yönetmen: Ülkü Erakalın, Başrollerde: Gökhan Arsoy, İpek Tuzcoğlu
  • 2007 - TV Dizisi - Yönetmen: Andaç Haznedaroğlu, Senarist: Melek Gençoğlu, Başrollerde: Burak Hakkı, Aslı Tandoğan
Reşat Nuri Güntekin hakkında kısa kısa...

Hayatı, edebi kişiliği ve eserleri

Doktor Nuri Bey’ in oğludur. İstanbul’da doğdu. İzmir’de Fransız mektebinde okuduktan sonra yüksek tahsilini Edebiyat Fakültesinde yaptı. Bir süre öğretmenlik, müdürlük, baş müfettişlik yaptı. Bu sonuncu görevde çok uzun süre çalışmıştır. Milletvekili olarak birkaç kere TBMM’ye girdi. UNESCO başta olmak üzere çeşitli siyaset ve kültürle ilgili delegeliklerle memleketi temsil etti. Çok genç yaşta edebiyat hayata atıldı. Gazetecilik, mizah yazarlığı yaptı. Darülbedayi’nin ilk kurulduğu yıllardaki telif ve adaptasyonlarıyla dikkati çekti. Tiyatro aslında onun hayatında önemli bir rol almıştır. Hikaye, roman, makale, hatıra, piyes ve skeç olarak pek çok eser bıraktı. Üslubu duru ve temiz, eserleri çok duyguludur.

Eserleri
Harabelerin Çiçeği (1918), Çalıkuşu (1922), Dudaktan kalbe (1923), Damga (1924), Akşam Güneşi (1926), Bir Kadın Düşmanı (1927) eserlerinden bazılarıdır.

Yaşadığı dönem ve çağ
Reşat Nuri Güntekin 1892 ve 1956 yılları arasında yaşamıştır.

Çağdışı olan yazarlarla birleştiği yada ayrıldığı noktalar ve özellikleri
Reşat Nuri Güntekin Anadolu’nun çeşitli bölgeleri ve insanlarını gerçekçi bir gözle anlatmıştır. Konuşma diliyle yapmacıksız bir üslûpla yazması, eserlerinin geniş halk toplulukları tarafından okunmasına imkan vermiştir.

Başka yazarlara etkisi yada başka yazarlardan etkilenmesi
Reşat Nuri Güntekin başka yazarlarda ne bir etki bırakmış ne de onlardan etkilenmiştir.

Yazarın genellikle işlediği konular
Reşat Nuri Güntekin sosyal ve duygusal konular işlemiştir.


theMira

Benzer Konular

10 Şubat 2013 / Efulim Edebiyat tr
14 Kasım 2011 / _Yağmur_ Edebiyat
3 Nisan 2011 / _Yağmur_ Edebiyat