Arama

Silmarillion (The Silmarillion) - J. R. R. Tolkien

Güncelleme: 11 Mayıs 2012 Gösterim: 3.998 Cevap: 4
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
11 Mayıs 2012       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Silmarillion
MsXLabs.org & Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Yazan: J. R. R. Tolkien
Orijinal ismi: The Silmarillion
Sayfa sayısı: 689

Kitap Hakkında
Silmarillion (The Silmarillion), J. R. R. Tolkien'in ölümünden sonra oğlu Christopher Tolkien tarafından, daha sonra ünlü bir fantastik hikâye yazarı olacak olan Guy Gavriel Kay yardımı ile İngiliz yazar J. R. R. Tolkien'in epik Orta Dünya hikâyelerinin birleştirilmesi ile oluşturulmuş 1977'de yayımlanmış epik kitap. Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi hikâyelerinin geçtiği dünyanın arka planını ve tarihini oluşturur.
Tolkien'in en önemli çalışması olarak kabul edilen Silmarillion, onun yarattığı dünyanın özüdür. Kökleri Hobbit'ten önceye uzanır ve Yüzüklerin Efendisi'nde şekillenmeye başlayan bir dünyanın yaratılış öyküsünü barındırarak, tüm Tolkien eserlerinin üzerine yerleşebileceği bir yapı oluşturur. Yaşamı boyunca üzerinde çalışmayı terk edemediği ve giderek büyüyüp gelişen bu eser ancak ölümünden dört yıl sonra oğlu tarafından yayımlanabildi.

Genel bakış
Silmarillion üç parçadan oluşur:
  • Ainulindalë (Ainur'un müziği) - Eä'nin, yani dünyanın yaratılışı.
  • Valaquenta (Valar'a dair) - Valar'ın ve Maiar'ın, Eä'deki iki doğaüstü varlığın tanımı.
  • Quenta Silmarilion (Silmarillerin tarihi) - İlk Çağda ve öncesinde olan olayların tarihi.
Bu üç parça aslında ayrı çalışmalar iken, oğlu Christopher Tolkien'in isteğiyle beraber yayımlandı. J. R. R. Tolkien kitabı tamamen bitiremeden öldüğü için, oğlu Christopher geri kalan kısımları babasının eski notlarını kullanarak bitirirken birkaç yerde ise tamamen baştan kurguladı.
Silmarillion, Tolkien'in diğer Orta Dünya eserleri gibi, Dünya'nın geçmişinde yaşanmış gibi kurgulanmıştı. Bu amaç doğrultusunda, Silmarillion Bilbo'nun Ayrıkvadi'de yazdığı 3 ciltlik Elfçe'den Çeviriler kitabından çevirilmiş olarak kurgulandı.
Silmarillion, Kayıp Öyküler ve Tom Bombadil'in Maceraları gibi, Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi'ni de barındıran, Orta Dünya Kozmolojisi'ni tanımlayan, kapsamlı fakat eksik, efsanevi hikâyelerden oluşmaktadır. Kitabın en göze çarpan bölümleri şunlardır:
  • Ainur'un müziği
  • Beren ve Lúthien'e dair
  • Turambar Túrin'e dair"
  • Tuor'a ve Gondolin'in yıkılışına dair
  • Eärendil'in yolculuğuna ve Öfke Savaşına dair
Hikâye
Elflerin en beceriklisi olan Feanorun yarattığı üç Silmaril'in çalınmasıyla birlikte kadim dünyanın en kederli olayları gelişmeye başlar. Silmarillion, elflerin tanrılara isyan ederek Orta Dünya'ya sürülmelerini; orada insanlar ve Cücelerle birleşerek tanrıların en kötüsüne, Morgoth'a karşı verdiği umutsuz savaşı anlatır.

Yazar Hakkında (bak. J. R. R. Tolkien)
John Ronald Reuel Tolkien, 3 Ocak 1893'de Güney Afrika’da Dünyaya geldi. İngiliz bir ailenin oğlu olan Tolkien’in çocukluğu 1895 yılında döndükleri İngiltere’ye geçti.
Dil bilimci olan Tolkien Latince, Fransızca ve Almancayı erken yaşlarda öğrendi. Daha sonraki yıllarda yunanca, eski İngilizce, Anglo Sakson dili, eski İzlanda dili, gotik, modern ve ortaçağ Gal dili, Fince, İspanyolca ve İtalyanca öğrenmeye başladı. Bu dillere ek olarak Tolkien, kendisi de 14 farklı dil icat etmiş ve orta dünya sakinleri için alfabeler oluşturmuştur.
Sarehole köyü Tolkien’in hayal dünyasında önemli bir yere sahiptir. Babasının ölümü üzerine bu köye yerleşmişlerdi. Köydeki Cole Bank Road değirmeni yüzüklerin efendisi adlı romanını besleyecek önemli imgelerden bir tanesiydi.
Öğrenim hayatı sırasıyla king edward okulu, St. Pphilip Grammer Okulu ve Oxford Üniversitesi’nde geçti. King Edwards'da okurken " klasik diller başarı ödülü "nü kazandı. Oxford’da okuduğu yıllarda, Birmingham’da tanıştığı Edith Bratt ile evlendi. Mezun olduktan sonra İngiliz ordusuna katıldı. (1916-1917). Bu dönem dünyayı kavuran 1. Dünya Savaşı sürmekteydi. Tolkien de Somme cephesinde savaştı. Çok yakın üç arkadaşından ikisini bu savaşta kaybeden Tolkien, 1917 yılında geçirdiği bunalımdan ötürü ordudan ayrıldı.
1920'de Leeds Üniversitesi’nde İngiliz dili okutmanlığına başladı. 4 yıl sonra da profesörlüğe yükseltildi ve o zamana dek bilinen en başarılı filoloji uzmanlarından biri oldu.
Kendini monarşist ve Katolik olarak tanımlayan yazarın dünyaca ünlü eseri yüzüklerin efendisi ‘seri üretim yapan robot fabrikalara, trafik gürültüsüne ve modern Avrupa yaşamının sevimsizliğine’ öfkesini kustu’ öfkesini yansıtıyordu sanki. Tolkien, "yüzüklerin efendisi" basıldığında 60 yaşını geride bırakmıştı. Bu eser aynı zamanda kuzey efsanelerindeki cücelerden esinlemeydi ve Tolkien bu efsanelerden de beslenerek yeni bir dil inşa etmeye çalıştı.
Kitabın basımının üzerinden daha bir yıl geçmemişti ki "Hobbit" çocuk edebiyatı dalında New York Herald Tribune ödülünü kazandı ve klasikler arasına girdi. Olumlu eleştirilerin yanında olumsuz eleştiriler de alsa da bu, kitabın kısa zamanda popüler olmasına engel olmadı.
Kitabın yayımcısı Stanley Unwin, Tolkien’e "Hobbit"in devamını yazmasını önerdiğinde o "Yüzüklerin Efendisi”ni yazmaya başlamıştı bile. 12 yılda tamamlanan "yüzüklerin efendisi", Tolkien emekliye ayrılmadan önce yayımlandı. "Yüzüklerin Efendisi”nin ilk iki bölümü kitapçı raflarında yerlerini aldığında, takvimler 1954'ü gösteriyordu. bir yıl sonra da üçüncü bölüm İngiltere’de yayınlandı. Üçleme "Hobbit"ten de fazla ilgi topladı.
Emekliliğinin ardından Bournemouth'a yerleşen tolkien, eşinin 1971'deki ölümünden sonra Oxford’a döndü ve 2 Eylül 1973'te öldü. Yazar, Oxford’un kuzeyindeki Wolvercote Mezarlığı’nda eşi Edith’in yanına gömüldü.
En önemsediği çalışmalarının bazılarının toplandığı "Silmarillion"ın basılışını göremedi. 20. yy.ın ilk yarısında olup biten her şey vardı bu kitapta: 1920’lerin ve 1930’ların puslu atmosferi, kitlelerin korkusu, arkaizme geri dönüş, vb. gibi konular işleniyordu bu kitapta.

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
11 Mayıs 2012       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Ainur'un Müziği (Ainulindalë)
MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar

Yazan:
J. R. R. Tolkien


Silmarillion'un ilk bölümü olan Ainulindalë, ilk yaratılış efsanesini biçimlendirir. Ainulindalë, J. R. R. Tolkien'in hayalî evreni Orta Dünya'nın yaratılış hikâyesidir. Ainulindalë, Elf lisanında "Ainur'un Müziği" anlamına gelir. Büyük Müzik de denilmektedir.
Müzik, ilk başlarda Eru'nun yönetiminde tamamen kontrollü bir şekilde ilerlerken, Ainur'un en güçlülerinden ve diğerlerinin her birine verilenden kendisine de verilmiş olan Melkor isyan eder. Kendi hayallerini müziğe yansıtmaya başlayan Melkor'un çıkardığı kargaşa Manwe tarafından bastırılır. Ainur'un Müziği bittikten sonra, bu müzikteki temaların varlığa bürünmesini isteyen Eru Ilúvatar Ainur'un bazılarını Dünya'ya gönderir. Bunların hikâyesi Valaquenta adındaki başka bir eserde anlatılmaktadır.
Ainulindalë (Ainur'un Müziği) şöyle başlar:
Önce Eru vardı, Tek Olan, Arda'da Ilúvatar diye isimlendirilen; ve ilk önce düşüncesinden doğurduğu Ainur'u, Kutsal Olanları yarattı ve onlar, hiçbir şey yaratılmadan önce onunlaydılar. Müziğin temalarını oluşturarak onlarla konuştu; ve onlar Eru'nun huzurunda şarkı söylediler ve o mutlu oldu. Uzun bir süre boyunca her biri sadece kendi başına şarkı söylerken geri kalanı dinledi; çünkü her biri, Ilúvatar'ın düşüncelerinden sadece kendi doğdukları kısmı kavramıştı, zamanla birbirlerini anlayışları gelişti, ama yavaş yavaş. Yine de dinledikçe daha derinden anlamaya başladılar, birlik ve uyum çoğaldı.
Başlangıçta varolan Ilúvatar her şeyden önce Ainur'u, kutsal olanları yaratır. Bir süre sonra Ilúvatar, onlara çok kudretli bır tema gösterip birlikte Ulu müziği yapmalarını ister. Melkor- Ainur'un içinde en büyük bilgi ve kudrete sahip olan - hırs ve kıskanç düşüncelerinin bazılarını şarkılarına dokuyup ahenki bozar ve bunun sonucunda ortaya cıkan uyuşmazlık sonucunda bazı Ainur Melkor'a katılırken, dığerleri Ilúvatar'ı takip etmeye devam eder. Ilúvatar'ın kendisinin daha daha sonra katıldığı uzun bir çekişmeden sonra muzik durur ve Ilúvatar Ainur'a Arda'nın vizyonunu gosterir. Daha sonra Ilúvatar, Ainur'un arzusunu görerek vizyona varlık verir.Bir çok Ainur, bu yeni dünyaya, Eä'ya inerek fiziksel formlara bürünüp, bu yeni dünya'ya bağlanır. Daha kudretli olan Ainur Valar olarak bilinirken, diğer kudrette zayıf olanları Maiar olarak tanınır. Valar, Arda'yı sonradan gelecekler için(Elfler ve İnsanlar) hazırlamaya çalışırlarken, Melkor, Arda'yı kendisi için istediğinden, düzenli olarak onların işlerini bozar. Sonunda yavaş yavaş da olsa ,yapma ve bozma dalgalarının ardından, Arda şekil alır.


Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
11 Mayıs 2012       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Eldar ilmine dayanarak Valar ve Maiar'in Hikâyeleri
MsXLabs.org

Yazan:
J. R. R. Tolkien


Valaquenta (Valar'ın Tarihi) şöyle başlar:
Başlangıçta Eru, Tek Olan, Elf dilinde Ilúvatar diye isimlendirilen, düşüncelerinden Ainur'u yarattı; ve onlar, onun huzurunda ulu bir Müzik yaptılar. Bu Müzikle Dünya vücut buldu; çünkü Ilúvatar Ainur'un şarkısını görünür kılmış ve onlar da karanlığın içindeki bir ışık gibi görüntüyü izlemişlerdi. Ve aralarından çoğu, onun güzelliğinden ve görüntü içinde başlangıcı ve kıvrımlarının açılışıyla gözler önüne serdiği tarihten büyülendi. Bu yüzden Ilúvatar onların görüntüsüne Varlık verdi, onu Boşlukun ortasına kurdu, ve Gizli Ateş, Dünyanın kalbinde yanması için oraya gönderildi; ve ona Eä dendi.
Sonra Ainur arasında onu arzulayanlar ayağa kalkarak Zaman'ın başlangıcında dünyaya girdiler; gördükleri görüntüyü uğraşlarıyla tamamlayıp gerçekleştirmek görevleriydi. Yeryüzü Krallığı'nı, Arda'yı kararlaştırılan zamanda yaratana dek, Elfler ve İnsanların düşüncesinin ötesinde bir enginliğe sahip olan Eä diyarlarında uzun süre uğraştılar. Sonra Yeryüzü'nün giysilerine bürünüğ içine indiler ve orada yerleştiler.
Valar Efendileri yedi tanedir; Valier, yani Valar Kraliçeleri de yedi tanedir.
Efendilerin isimleri uygun sırayla şöyledir:
  • Manwë
  • Ulmo
  • Aulë
  • Oromë
  • Mandos
  • Lórien
  • Tulkas
Valar Kraliçeleri (Valier, tekili Valië) de şunlardır:
  • Varda
  • Yavanna
  • Nienna
  • Estë
  • Vairë
  • Vana
  • Nessa
En güçlü Ainur'lardan olan Melkor da yeryüzüne inmiş, ancak Valar'a olan düşmanlığı nedeniyle zaman içinde Valar arasında sayılmamış ve adı Dünya üzerinde anılmamıştır.

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
11 Mayıs 2012       Mesaj #4
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Quenta Silmarilion (Silmarillerin Tarihi)
MsXLabs.org & Vikipedi, özgür ansiklopedi

Yazan:
J. R. R. Tolkien


Silmaril, J.R.R. Tolkien evreninde kurgusal bir nesnedir.
Elf soyundan olan Feanor tarafından yapılan ve Orta Dünya'da bir eşi daha olmayan mücevherlerdir. Bu mücevherleri yaptığından dolayı Feanor en yetenekli elf ünvanını almıştır. Bu mücevherlerle Feanor, Valinor'un gümüş ve altından olan ağaçları, Telperion ve Laurelin'in ışığını hapsetmeyi başarmıştır. Ancak bu yaptığı mükemmel mücevherler kendi gözünü de kör etmiş ve bu mücevherlere takıntıyla bağlanmıştır. Kötü Vala Melkor ve Ungoliant, Valinor'un ağaçlarını katlettikten sonra Feanor'un yaşadığı Formenos'a giderek Feanor'un babası Finwe'yi öldürüp silmarilleri çalmışlardır. Silmarilleri aldıktan sonra Melkor ve Ungoliant Orta Dünya'daki kaleleri Angband'a gitmişlerdir. Melkor Orta Dünya'da Morgoth (Karanlık Düşman) diye anılmıştır. Silmariller çalındığı sırada Formenos'da bulunmayan Feanor mücevherlerinin çalındığını öğrenince oğullarıyla birlikte ünlü yeminini etmiş ve Orta Dünya'ya Melkor'un peşinden gitmiştir. Teleri Elflerini katlederek Arda tarihinde ilk kez akraba kanı dökmüşlerdir. Feanor ve beraberinde sürüklediği elfler Melkor'a karşı umutsuz bir savaş başlatmıştır. Sonucunda Feanor Balrogların lideri Gothmog tarafından katledilmiştir.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
11 Mayıs 2012       Mesaj #5
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Beren ve Lúthien'in Hikâyesi
MsXLabs.org & Vikipedi, özgür ansiklopedi

Yazan: J. R. R. Tolkien

Beren ve Lúthien'in Hikâyesi
, J. R. R. Tolkien'in birçok eserinde bahsedilen, ölümlü insan Beren ile ölümsüz elf bakiresi Lúthien'in aşkı ve maceraları ile ilgili hikâye. Orta Dünya'nın İlk çağında, Tolkien'in en ünlü eseri Yüzüklerin Efendisi kitabının geçtiği dönemden yaklaşık 6500 yıl önce geçer. Tolkien, hikâyenin birçok farklı versiyonunu yazmıştır, en son versiyon Silmarillion'da yer almaktadır. Ayrıca Yüzüklerin Efendisi'nde de Beren ve Lúthien'den bahsedilmektedir. Tolkien, Beren ve Lúthien'in hikâyesinin Silmarillion'un ana hikâyesi olduğunu söylemiştir.

Gelişimi ve versiyonları

Hikayenin ilk versiyonu olan the Tale of Tinúviel (Tinúviel'in Hikayesi), 1917 yılında Kayıp Masallar Kitabı'na dahil olarak yazılmıştır. 1920'li yıllar boyunca Tolkien hikâyeyi yeniden şekillendirip The Lay of Leithian (Leithian Türküsü) adında bir epik şiire dönüştürmüştür. Tolkien 1931'de bu şiir/öykü üzerindeki çalışmalarını bırakmıştır. Tolkien hikâyeyi asla tamamlamamıştır, hikâyenin on yedi planlanmış kantosunun üçü yazılmamıştır. Ölümünden sonra The Lay of Leithian, The Lays of Beleriand kitabında The Lay of the Children of Húrin ve birçok diğer bitmemiş şiir ile beraber yayımlanmıştır. Hikayenin son versiyonu, Tolkien'in oğlu Christopher Tolkien tarafından tamamlanmış olan Silmarilion'da yer almaktadır. Tolkien'in ölümünden sonra yayımlanan Húrin'in Çocukları hikâyesinde de birçok noktada Beren ve Lúthien'in hikâyesinden bahsetmektedir. Ayrıca Aragorn tarafından Yüzük Kardeşliği kitabında da değinilmiştir. Bu hikâye, Yüzüklerin Efendisi kitaplarının dizininde yer alan Aragorn ve Arwen'in Hikayesi için de model oluşturmuştur.

Özet

İlk Çağ'da Orta Dünya haritası
Ad:  800px-Beleriand.jpg
Gösterim: 575
Boyut:  127.5 KB

Silmarillion kitabında anlatılan son şekli ile:

Beren, Karanlık Düşman Morgoth'un kuzey Orta Dünya'nın çoğunu ele geçirdiği Dagor Bragollach savaşı sonrasında hayatta kalan ve hala Morgoth'a karşı savaşan, babası Barahir tarafından yönetilen bir grup insan arasından son kurtulandı. Babası ve diğer yoldaşları, aralarından Gorlim'in işkenceler sonucu yerlerini açık etmesi ile, Beren gözcülük için kamplarından uzaktayken Morgoth'un askerleri tarafından öldürülmüştü. Bu olaydan sonra Gorlim'in ruhu Beren'e olanları anlatmış, Beren de kamplarına dönerek babasının kemiklerini gömdü. Orman hayatı konusundaki bilgileri sayesinde babasını öldüren ork grubunun peşine düşen Beren, gizlice yaklaşarak ateş başında Barahir'in kesik elini tutan ork şefini öldürüp, babasının elini alarak kaçtı. Bu olaydan sonra dört yıl boyunca Dorthonion'da gezdi, hayvanların ve kuşların dostu oldu.
Ölümden korkmayarak Morgoth'un onu ele geçirmesi için gönderdiği tüm hizmetkarlarıyla başa çıktı. Bunun üzerine Morgoth, başına Sauron'un geçtiği bir orduyu üzerine gönderdi. Beren, Dorthonion'u terk edip elf diyarı Doriath'a gitmek zorunda kaldı. Orada Kral Thingol ve Maia Melian'ın tek kızı Lúthien ile karşılaştı. Lúthien'i dans edip şarkı söylerken gören Beren, kıza aşık oldu. Daha sonra kız da Beren'in onu Tinúviel (bülbül) olarak adlandıran çağrısından sonra ona aşık oldu. Ancak Thingol, kızına aşığını öldürmeyeceğine dair bir söz verdikten sonra huzuruna çağırdığı Beren'i, babasının yüzüğünü taşımasına rağmen beğenmedi ve kızına layık bulmadı. Bu yüzden yeminini de koruyabilmek için Beren'den ona, Fëanor'un yaptığı üç mücevher olan ancak Morgoth tarafından elflerden çalınıp kendi tacına yerleştirilmiş Silmaril'lerden birini getirmesini istedi.
Beren bu istek üzerine Doriath'dan ayrıldı ve Karanlık Düşman'ın kalesi Angband'a doğru ilerledi. Thingol'ün onu bir ağacın üzerine yaptırdığı bir eve kapatarak engellemeye çalışmasına rağmen, Lúthien kaçarak Beren'i izlemeye başladı. Beren yolculuğu sırasında elf kalesi Nargothrond'a ulaştı ve babasıyla bir dostluk andı içmiş olan Finrod ve on adamıyla karşılaştı. Fëanor'un oğulları Celegorm ve Curufin tarafından kendi ülkelerinden ayrılmak zorunda bırakılan bu adamlar, Beren ile beraber Silmaril'i ele geçirme macereasına katıldılar. Ancak Angband'a ilerlerken yolları Sauron ve hizmetkarları tarafından kesildi ve esir alınarak Tol-in-Gaurhoth'a hapsedildiler. Sadece Finrod ve Beren kalana dek teker teker öldürüldüler. Beren'i öldürmek için geldiklerinde Finrod son gücüyle zincirlerini kırdı ve Beren'i savunurken öldü.
Beren'i takip eden Lúthien ise Celegorm ve Curufin tarafından yakalanarak Nargothrond'a getirilmişti, ancak Celegorm'un tazısı Huan'dan yardım aldı. Huan'ın yazgısında ölmeden önce üç kez konuşması ve yeryüzünde yürümüş en korkunç kurtadam tarafından öldürülmesi vardır. Lúthien, Huan'ın yardımıyla başardı. Huan ile beraber Sauron'un kalesi Tol-in-Gaurhoth'a vardılar. Huan'ın Sauron'un kurtadamlarını yenmesi üzerine Sauron bir kurtadam kılığında Huan'ın karşısına çıktı, ancak yenildi. Bu sayede Beren de dahil olmak üzere Tol-in-Gauroth'daki tüm esirleri serbest bıraktılar. Huan burada ikinci kez konuşarak çiftin yazgılarının birbirine sarılı olduğunu söyler.
Beren bir kez daha görevini yalnız yapmak istedi, ancak Lúthien onunla birlikte gitmek için ısrar etti. Bir büyü yardımıyla Huan'ın öldürdüğü yarasa Thuringwethil ve kurtadam Draugluin'in suretlerine büründüler. Bu sayede düşman topraklarına gizlice girmeyi başararak Angband'a ulaştılar. Lúthien burada sihirli bir şarkı söyleyerek Morgoth da dahil olmak üzere tüm kaledekilerin uykuya dalmasını sağladı. Başındaki tacın ağırlığıyla Morgoth tahtından düştü ve üzerinde üç Silmaril'in olduğu tacı yuvarlandı. Beren kılıcıyla Morgoth'un tacından bir Silmaril'i kesip aldı ve beraberce kaleden ayrılmak üzere yola koyuldular. Ayrılmak istediklerinde, kapının Morgoth tarafından Huan'ı avlamak üzere yetiştirilmiş dev kurtadam Carcharoth tarafından tutulduğunu gördüler. Carcharoth Beren'e saldırdı ve Silmaril'i tuttuğu elini kopartıp Silmaril ile beraber yuttu. Carcharoth, Silmaril'in saf ışığıyla yandı ve çılgınca koşmaya başladı.
Beren ve Lúthien Doriath'a döndüler, orada yaptıklarını anlatıp Thingol'ün kalbini yumuşattılar. Thingol kızının ölümlü insan ile evlenmesini kabul etti, ancak Beren'in görevi sona ermemişti. Beren ve Huan Silmaril'in sebep olduğu çılgınlık içinde Doriath'ı yakıp yıkan Carcharoth'u avlamak için yola çıktılar. Beren ve Huan Carcharoth tarafından ölümcül biçimde yaralandılar, ancak kurtadamı öldürmeyi başardılar. Ölmeden önce Beren, Carcharoth'un karnından alınan Silmaril'i Thingol'e teslim eder ve Huan ile son kez konuşup ölür.
Beren için yas tutan Lúthien de kısa süre sonra ölür ve Mandos'un salonlarına ulaşır. Burada kötü kaderi üzerine şarkılar söyler, şarkılarında ölümlü Beren'i bir kez daha göremeyeceği için ağlar. Ancak Mandos ilk ve son kez merhamete gelir ve Beren ile Lúthien'i bir kez daha hayata döndürür. İnsanoğlu tekrar bir ölümlü olmuş, elf kızı ise ölümsüzlüğünü korumuştur. Lúthien evinden ayrılır ve beren ile birlikte Ossiriand'a, Yeşil Ada Tol Garen'e yerleşir. Ölümlü insanın ölümüyle ikisi beraber Orta Dünya'dan ayrılırlar.

Önceki versiyonlar

Hikayenin ilk biçimlerinde, Kayıp Hikayeler Kitabı da dahil olmak üzere, Beren bir Noldorin elfidir. Sauron'un rolü de Tevildo, Kediler Prensi tarafından doldurulmuştur.

Tolkien'in evrenindeki önemi

Silmaril'in Beren tarafından Morgoth'dan kurtarılması sonrasında Orta Dünya'daki birçok kişi Silmaril'i ele geçirmek istedi. Bu durum Sindar, Noldor ve cüceler arasında, Sindar'ın mağlup düştüğü bir savaşa sebep oldu. Silmaril Eärendil tarafından alındı, ve deniz yoluyla Valinor'a götürüldü. Orada Valar'a teslim edilen Silmaril, Valar'ı Morgoth'un mağlubiyetine yol açan savaşı başlatmaya ikna etti.
Beren ve Lúthien'in evlilikleri, ölümlü insanlar ile elfler arasında, hem insan hem de elf ataları olan yarı elfleri ortaya çıkartan üç birliğin ilkiydi. Lúthien gibi, yarı elflere de insanlar veya elfler arasında sayılmaları için seçim şansı verilmişti.

Esinlenme

J.R.R. Tolkien ve Edith Tolkien'in Oxford Wolvercote Mezarlığı'ndaki mezarı.
Ad:  Tolkiengrab.jpg
Gösterim: 403
Boyut:  48.2 KB
Mezar taşında aşağıdakiler yazılıdır:

Edith Mary Tolkien
Lúthien

1889 – 1971

John Ronald
Reuel Tolkien
Beren

1892 – 1973

Beren ve Lúthien'in hikâyesi, Tolkien'in evrenindeki merkezi hikâyelerden biridir. Hikaye ve karakterler, Tolkien ve karısı Edith Tolkien'in aşkını yansıtırlar. Edith'in bir orman açıklığında J. R. R. Tolkien için çiçeklenen baldıranlar arasında ettiği dans, hikâyede Lúthien ile Beren'in karşılaşması ile büyük benzerlik taşımaktadır. Tolkien'in Yüzüklerin Efendisi'nin önsözündeki sözleri arasında "1918 yılında biri hariç tüm yakın arkadaşlarım ölmüştü" cümlesi geçmekte, mektuplarında da savaşın kendisinde yarattığı tahribattan Edith'in yardımıyla kurtulduğunu anlatmaktadır.
Beren ve Lúthien'in hikâyesi ayrıca çeşitli halk masallarından da izler taşımaktadır. Galler'in Culhwch ve Olwen masalı ve türevlerinde, Beren'in yerini tutan kahramanı onaylamayan anne ve baba, yapılması imkânsız görünen görevlerin yerine getirilmesini ister ve bu görevler tamamlanır. Ayrıca bu hikâyenin Tolkien'in gerçek hayatı ile bir diğer paralelliği de, Edith'in anne ve babasının J.R.R. Tolkien'i katolik olduğu gerekçesiyle istememesidir. Tolkien'in mezarında J.R.R. Tolkien Beren, Edith ise Lúthien olarak yazılmıştır. Kurt Carcharoth'un avlanması ise Culhwch ve Olwen hikâyesindeki dev yaban domuzu avı ve diğer av efsaneleriyle benzerlikler taşır. Beren'in elini kurtadama kaptırdığı bölüm, Baltık Mitolojisi'nde tanrı Tyr ile kurt Fenrir arasındaki mücadeleden esinlenmiş olabilir.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!

Benzer Konular

18 Ağustos 2015 / ThinkerBeLL Edebiyat ww
20 Haziran 2012 / KisukE UraharA Edebiyat
17 Mayıs 2012 / ThinkerBeLL Edebiyat ww