Arama

Sürdürülebilir Kalkınma

Güncelleme: 30 Mayıs 2017 Gösterim: 6.786 Cevap: 2
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
24 Nisan 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Sürdürülebilir Kalkınma
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun 1987 yılı tanımına göre:
"İnsanlık, gelecek kuşakların gereksinimlerine cevap verme yeteneğini tehlikeye atmadan, günlük ihtiyaçlarını temin ederek, kalkınmayı sürdürülebilir kılma yeteneğine sahiptir."
Sürdürülebilir kalkınma, ekonomik büyüme ve refah seviyesini yükseltme çabalarını, çevreyi ve yeryüzündeki tüm insanların yaşam kalitesini koruyarak gerçekleştirme yöntemidir.
Çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirlik sağlandığı takdirde sürdürüllebilir gelişme gerçekleşebilmektedir. Yenilenemeyen enerji kaynakları yerine yenilenebilir enerji kanaklarının verimli kullanımı ve doğaya karşı sorumlu davranılması çevresel sürdürülebilirliğin gereksinmelerini oluşturmaktadır. Doğal enerjinin verimli kullanımı sonucu ülke ekonomisinde gelişme gözlenir. Ekonomideki kalkınma sürdürülebilir ekonomi kavramını gerçekçi kılmaktadır. Çevreye duyarlı bir yaklaşımla yaşamanın sonucunda sağlıklı toplumlar oluşur. Sağlıklı toplumların ekonomik refah içinde yaşantısı sosyal sürdürülebilirlik olarak adlandırılmaktadır.

Son düzenleyen _Yağmur_; 17 Şubat 2016 13:49 Sebep: başlık düzeni yapıldı.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
17 Şubat 2016       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Sürdürülebilir Kalkınma
MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar

1929 Büyük Buhranı sonrası ve II. Dünya Savaşı’nı (1939-1945) takip eden yıllarda dünyanın bir çok yerinde yaşanan olaylar ekonomik sorunları ön plana çıkmasına neden olmuş ve kalkınma kavramının oluşturulmaya başlamasını sağlamıştır. II. Dünya Savaşından sonraki yıllarda hızlı kapitalist büyümenin ekolojik denge üzerinde yarattığı sorunların farkına varılması ve kalkınma ile çevre arasındaki bağların ortaya çıkması 1960’lı yılların sonuna rastlamaktadır. Sürdürülebilir kalkınmanın temel ilkelerinin tartışılması ise 1970’lerin ikinci yarısında başlamıştır. Kalkınma; geri kalmış ülkelerin sosyo-kültürel ve ekonomik bakımdan düzenlemeler yaparak gelişmiş ülkeler standardını yakalama çabasıdır. Bu çabalara; milli gelirin ve üretimin arttırılması, sosyal ve ekonomik yapının geliştirilmesi, halkın değer yargılarının dünya standartlarında geliştirilmesi gibi değişmeler dahil edilir.
Kalkınmanın amacı; ekonomik büyüme olmayıp, temel olarak insan yaşam kalitesinin arttırılması anlamına gelmektedir. Altyapı geliştirme, tarımsal ve endüstriyel kalkınma, çevresel koruma, doğal kaynakları geliştirme, sosyal hizmetler, ekonomik büyümeye katkı yapanlarda dahil olmak üzere, tüm faaliyetler sürdürülebilir bir tarzda insanın yaşam kalitesine yaptıkları katkıları değerlendirmektir.
Sürdürülebilir Kalkınmanın tanımını ise şöyle yapmak mümkündür; insan ve doğa arasında denge kurarak, doğal kaynaklara zarar vermeden, kaynakların bilinçli olarak tüketilmesini sağlayarak gelecek nesillerin ihtiyaçlarının karşılanmasına ve kalkınmasına imkan verecek şekilde bugünün ve geleceğin yaşamının ve kalkınmasının planlanmasıdır. Kalkınmanın odağında insan vardır ve sürdürülebilir kalkınma; sosyal, ekonomik, ekolojik, mekansal ve kültürel boyutlarla insanın yönetiminde şekillenmektedir.

Kalkınma sadece büyüme ile eşanlamlı bir kavram olarak anlaşılmamalıdır. Beslenme, barınma olanakları, sağlık ve eğitim hizmetleri, insan hakları gibi göstergelerde kalkınma kavramının içinde düşünülmektedir. Bu bağlamda sürdürülebilir kalkınma sadece ekonomik verilerin ışığında incelenmemeli, sosyal ve siyasal boyutlarla bir bütün içerisine analiz edilmelidir. Var olan kaynakların etkin kullanılmaya çalışılması, ekonomi ve çevre koşulanlının bir arada ele alınmasının daha faydalı olacağı inancının yanı sıra, teknolojik gelişmelerinde sürdürülebilir kalkınmaya olumlu katkıları olacağı inancı hakimdir.
Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin doğal kaynakların daha verimli kullanımı ve tükenmekte olan kaynaklara alternatiflerin bulunması yönünde yeni olanaklar sağladığı bir gerçektir. Örneğin; enerji gereksinimini tükenen fosil yakıtlar yerine yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarıyla karşılamak, fosil yakıtların kullanımında atıkları yeniden kazanmak, biyoteknoloji gibi jenerik teknolojilerle insan yapısına hammaddeler oluşturmak ya da tarımsal üretim süreçlerini kontrol edebilmek gibi bir çok gelişme ortaya çıkmaktadır.
Tüm bu süreçte sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması için; keşfetmeye, teknolojiye ve bilgiye sahip çıkılmalı, süreç en iyi şekilde yönetilebilmelidir. Yönetimin ve planlamanın kaliteli bir şekilde gerçekleşmesi durumumda sosyo-kültürel ilerleme sağlanabilir, ekonomik gelişmeler ve ekosistem korunabilir, riskler azaltılabilir, yaşam kaliteleri arttırılabilir. Bireysel bile çok şey yapılabilecek sürdürülebilir kalkınma kavramı altında unutulmamalıdır ki Dünya hepimizin evidir.


Temel olarak Sürdürülebilir Kalkınma:
  • Ekonomik açıdan dünya piyasalarıyla rekabet edebilen, insanların temel ihtiyaçlarının uygun şekilde karşılandığı, refah düzeyini yükseltici,
  • Toplumsal açıdan hakkaniyetçi, eşitlikçi; dezavantajlı grupları kapsayıcı ve yaşam kalitesini yükseltici,
  • Çevre ve doğal sistemler açısından önleyici/koruyucu/iyileştirici/destekleyici olacak şekilde birbirini destekleyici ve bütünleyici; nesiller içi ve nesiller arasında dengeli olarak planlanması ve yönetilmesi süreci olarak görülmektedir.
Sürdürülebilir kalkınma yaklaşımının sosyal, ekonomik ve çevresel boyutları içeren politikalarla hayata geçmesi için bu üç boyutun bir arada planlanması gerekmektedir. Günümüz dünyasında planlama süreçlerine bakıldığında sektörel, coğrafi, sosyal ve zamansal boyutların göz önünde bulundurulması gereklidir.
Sektörel boyutta sürdürülebilir kalkınmanın hedeflerine ulaşabilmek için sürdürülebilir ulaştırma, sürdürülebilir arazi kullanımı, sürdürülebilir tarım, sürdürülebilir turizm vb. konularında uygulamaya geçilmesi gerekmektedir.
Coğrafi boyutta küresel, bölgesel (uluslararası), ulusal, yerel ölçeklerde planlamalar yapılmasının yanında su havzaları, kıyı alanları, dağlık alanlar gibi küçük ölçekli uygulamalarda da sürdürülebilir kalkınma temellerinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Sosyal boyutta sürdürülebilir kalkınmaya ulaşabilmek için kent, topluluk, iş dünyası, aile, birey, dezavantajlılar, kadınlar vb. toplum yapıları ve gruplar göz önünde bulundurularak yönetim planları yapılmalıdır.
Zaman boyutu, uygulamaların izlenmesi, devamlılığı ve etkilerinin değerlendirilmesi süreçlerini içermektedir. Uygulamalar, nesiller arası boyutu, sosyal çevresel değişimleri karşılayabilmek amacıyla uzun vadeli planlamaları içermelidir.

“Sürdürülebilir Kalkınma” Kavramı İçeriği
“Sürdürülebilir Kalkınma” kavramı, “gelecek kuşakların kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme olanağından ödün vermeksizin bugünün ihtiyaçlarını karşılayabilecek kalkınma” olarak tanımlanmaktadır. Bir başka deyişle, insanla doğa arasında denge kurarak doğal kaynakları sonuna kadar tüketmeden, gelecek nesillerin ihtiyaçlarının karşılanmasına imkan verecek şekilde bugünün ve geleceğin yaşamını ve kalkınmasını programlama anlamını taşımaktadır. Sosyal yapı, ekonomi ve çevre sürdürülebilir kalkınma yaklaşımının temel üç bileşenidir. Sürdürülebilir kalkınma yaklaşımı, bir ülkenin bütün ekonomik ve sosyal politikalarının çevresel politika ve stratejileriyle bütünleştirilmesi sayesinde ancak hayata geçebilecektir.

Sürdürülebilir Kalkınmanın Gelişimi
İnsanların yaşam alanı seçimlerinde doğal kaynaklar önemli bir rol oynar. Örneğin, geçmiş zamanlarda birçok uygarlık su kaynaklarının yakınlarına kurulmuştur. Günümüzde, değişen dünya koşullarına ve teknolojinin gelişmesine bağlı olarak yerleşim alanları doğal kaynakların yakınlarına kurulmuş olmasa bile insanlar bu kaynaklara evlerinden kolaylıkla ulaşabilmektedirler.
18. yüzyılın başlarında ve 19. yüzyıldan sonra sanayi devrimiyle beraber, doğal kaynaklar geri dönüşü mümkün olmayan bir şekilde tüketilmeye başlandı. 1970’li yıllardan sonra, “sürdürülebilir kalkınma” kavramından bahsedilmeye başlanmıştır.
Sürdürülebilir kalkınma, doğal kaynakların gelecek nesillere de kalacak şekilde kullanılmasını önerir. Sürdürülebilir kalkınma yalnızca doğal kaynakların durumunu değil bu kaynakların insanlarla ilişkilerini ve insanların belli alanlarda var olmalarını nasıl etkilediğini de gözetmelidir. Sürdürülebilir kalkınma yaklaşımı sosyal, ekonomik ve çevresel boyutlar içermektedir.
Doğal kaynaklar, ekonomik büyüme için bedelsiz bir maldır. Çevresel sorunlarıyla sosyal ve ekonomik sorunların kökeni ayrıdır.
Ad:  surdurulebilir-tablo-1.jpg
Gösterim: 597
Boyut:  13.8 KB
TANIM 1:
“Sürdürülebilir kalkınma, günümüzün ihtiyaçlarının gerektirdiği kalkınmanın, gelecek kuşakların gereksinmelerini karşılama kabiliyetlerini ortadan kaldırmayacak şekilde gerçekleşmesidir.”

Brundtland Raporu, II. Bölüm, sayfa 54 (Çevre ve Kalkınma üzerine Dünya Komisyonu, 1987)

Ad:  surdurulebilir-tablo-2.jpg
Gösterim: 1231
Boyut:  21.7 KB
TANIM 2:
“Sürdürülebilir kalkınma, yaşam kalitesinin, çevredeki yaşamı destekleyici doğal sistemlerin taşıma kapasitesi içerisinde kalacak şekilde iyileştirilmesidir.”
(World Conservation Union (IUCN), BM Çevre Programı (UNEP) ve World Wide Fund for Nature (WWF))
Ad:  surdurulebilir-tablo-3.jpg
Gösterim: 705
Boyut:  22.4 KB
“Sürdürülebilir kalkınma” yaklaşımı sosyal, ekonomik ve çevresel kapsamda aşağıdaki hususları öne çıkarmaktadır:
  • Yaşam kalitesinin artışı; sadece gelir artışını değil her kişinin yaşam koşullarının iyileşmesini içerir,
  • Günümüzdeki insanların eşitliği; gelir düzeyi eşitliği, sağlık, bilgi vb. konularda erişim eşitliğini de içerir,
  • Nesiller arası eşitlik; gelecek nesillerin en az şu andaki çevresel koşullar kadar iyi koşullarda yaşamasını içerir,
  • İnsan refahının sosyal boyutları; hakkaniyet, fırsat eşitliği ve diğer sosyal boyutları içerir,
  • Kendi kendine yeterlilik; bir sistemin kendi kendini döndürmesini içerir,
  • Yaşamı destekleyici doğal sistemlerin korunması, iyileştirilmesi,
  • Taşıma kapasitesine uyulması; alınacak teknik önlemlerle doğal sistemlerin taşıma kapasitelerine uyulmasını içerir.

*****
Kaynaklar
  • http://www.yesilkutu.net/surdurulebilir-kalkinma.aspx#Surdurulebilir-Kalkinma
  • Bölgesel Kalkınmada Kalkınma Ajanslarının Rolü, Dr. Ergüder CAN,,Altın Nokta Yayınevi İzmir 2011.
    Sürdürülebilir Kalkınma Paradigması Üzerine Ön Notlar,TÜBİTAK 2023 Panel Notları, Ethem TORUNOĞLU
Derlemedir.
Sürdürülebilir Kalkınmanın Temel Prensipleri

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Eklenmiş Dosyalar
Dosya Türü: pdf Sürdürülebilir Kalkınma.pdf (435.8 KB, 2532 gösterim)
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
30 Mayıs 2017       Mesaj #3
Avatarı yok
Yasaklı

Sürdürülebilir Kalkınmada Doğal Kaynaklar!


Toplumların karşılaştıkları en önemli sorunlardan biri doğal kaynakların korunmasıdır. Doğal kaynakların korunmasının temelinde ise en yüksek faydayı sağlama çabası yatmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma bu bağlamda ekonomik ve teknolojik tüm faaliyetlerin, dünya üzerinde yaşamın sürmesi adına gereken doğal kaynakları hiçbir şekilde tehlikeye sokmamasını amaç edinir ve doğal kaynakların toplum için uzun vadede en büyük net fayda ve çıkarların sağlanması yönünde kullanılmasını gerekli kılan bir nitelik taşır. Eğer doğal kaynaklar bulundukları konumda toplum için daha fazla yarar sağlıyorsa, değer oluşturuyorsa bu durumda ilgili doğal kaynağın orijinal konumuna dokunulmadan orada kalması sağlanır.

Sermaye birikimi ve istihdamın artırılması bağlamında sürdürülebilir kalkınma politikası, toplumu mevcut doğal kaynakları bir finansman aracı gibi kullanmaya yönlendirebilir. Az gelişmiş toplumlarda yaşayan yoksul insanlar için doğal kaynaklar oldukça önemlidir. Böyle toplumlarda sanayi gelişmediği için ülkenin kalkınması büyük ölçüde doğal kaynaklara bağımlıdır. Bu nedenle bu ülkeler için doğal kaynakların tüketimi yaşam standartlarında büyük tehlike oluşturur. Bu durumda sürdürülebilir kalkınma, ülkenin uzun vadede gelir akışını, net refahını koruyabilmek ya da artırmak için kaynak tabanını yeniden şekillendirme yani doğal kaynakların bir bölümünü değişik sermaye biçimlerine çevirme ihtimalleri üzerinde durur.

Kaynak: Global İktisat Dergisi / Kalkınma ve Büyüme

Benzer Konular

20 Kasım 2007 / Misafir Taslak Konular
16 Nisan 2009 / ThinkerBeLL Mimarlık