Arama

Fatalizm

Güncelleme: 6 Temmuz 2012 Gösterim: 2.275 Cevap: 1
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
2 Nisan 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Fatalizm

Sponsorlu Bağlantılar
Felsefede, bütün olan bitenleri, kaderin önceden tespit ettiğine, bunların değişmeyeceğine inanan bir görüştür. Fatalizme göre, insanlar olaylara hükmedemezler. Başlarına gelecek olanları önceden öğrenmiş olsalar bile, bunu değiştirmek ellerinde değildir. Determinizmin (gerekirciliğin) tersine, fatalizmde insanın geleceği tamamen olaylara bağlıdır.
Fatalizm anlayışına göre, insan istesin istemesin, olaylar kendi iradesinden başka bir iradenin yönlendirdiği yönde gelişir ve insan iradesiyle ne kadar çaba harcarsa harcasın, sonuç daima üstündeki o iradeye göre gerçekleşir.
Fatalizm determinizmi ve nedensellik kuralını ve insanın iradesinin özgür olduğunu kabul etmez. Bu anlayışa göre insan sevap ve günah işlemeye zorunludur ki, böylece sorumluluk da ortadan kalkmaktadır. İnsanın tüm eylemleri bir başka irade tarafından düzenlenmiştir. Daha açık bir deyişle, Tanrı’nın iradesi dışında irade yoktur, insandaki irade de Tanrı’nın iradesinin tecellisidir. Bu duruma göre, varlıkların ezelden ebede kadar yaptıkları her şey, otomatik bir faaliyet olup, varlıklar birer otomat, birer kukla durumuna düşmektedirler.
Allah'ın varlığını kabul etmekle birlikte, evrende nedensellik kuralının geçerli olduğunu ve ruhların İlahi irade yasaları'nın gerekleri dahilindeki gelişimlerini özgür iradeleriyle belirlediklerini kabul eden neo-spiritüalistler fatalizmi bir hakikat yolu olarak görmezler.


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
6 Temmuz 2012       Mesaj #2
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Fatalizm (Kadercilik)
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Sponsorlu Bağlantılar

Evrenin ve insanın kaderini Tanrı'nın önceden belirlemiş olduğunu, bunun insanlarca değiştirilemeyeceğini öne süren öğreti; fatalizm. Bir din öğretisi olan kadercilik, insanın kendi yaşamıyla ilgili dönüştürücü kararlar alamayacağını bildirir. Buna göre, yaşam, tam tamına bir belirlenmişlikler alanıdır. Bu yüzden, kaderciliği, belirlenimciliğin dinsel anlatımı olarak görebiliriz. Böylece kadercilik, insan özgürlüğünü yadsıyarak, insanı belli bir kadere doğru hiçbir seçim yapmadan ilerleyen bir varlık olarak belirler. Kaderciliğin kökleri Yunan düşüncesindedir, hatta daha eski uygarlıklardadır. Eski Yunanlı, evreni bir karşı konulmaz dönüşlülükler alanı olarak görüyordu, bu görüşün oluşmasında elbette evrendeki çevrimsel düzenin etkisi büyük olmuştur. Buna bağlı olarak Yunan trajedisi, tam anlamında yazgı fikri üzerine kurulmuştur. Stoacılık da doğallık anlayışı içinde ılımlı bir kadercilikti, insanın doğa yasaları karşısında herhangi bir değiştirici güç taşımadığına, erdemli yaşamın doğayı izlemekle sağlanacağına inanıyordu. Tektanrıcı dinler, kadercilik inancını pekiştirmişlerdir. Bu dinler, insana belli bir seçme hakkı tanıdıklarından, her zaman Tanrısal irade ile insanî iradenin uzanımlarını, insanî iradenin Tanrısal irade karşısındaki yerini bir sorun olarak duyurmuşlardır. Felsefede de belirlenimciliğe yaslanıldığı ölçülerde, zorunlu olarak kaderciliğe yönelinmiştir. Örneğin, Spinoza'nın her şeyi Tanrı iradesine dayandıran heptanrıcı (panteist) felsefesi, özgürlüğü kesinlikle yok sayarak tam bir kadercilik getirmektedir. Gene de dinsel belirlenimcilik demek olan kaderciliği, genel anlamda belirlenimcilikten ayırmak gerekir.

In science we trust.