A priori / A posteriori
Bilginin temeline, kökenine ya da kaynağına ilişkin temel ayrım; Kant’tan bu yana bilgi öğretisinde ana kavram ikilisi.
Doğruluğu deneyimlerimize, gözlemlerimize dayanmayan savlara, önermelere, düşüncelere, yargılara a priori denir. Latince’den gelen sözcük “önceden gelen” demektir. J. S. Mil ve W Quine gibi birkaç düşünür dışında, felsefe tarihinde pek çok kimse mantığın ve matematiğin doğrularının apriori niteliğe sahip olduğunu ileri sürmüştür.Öte yandan doğruluğu, apriori yargıların tersine, deneyimden, gözlemlerden çıkan önermeler, düşünceler, yargılar ise a posteriori olarak adlandırılır. Bu terim de Latince kökenlidir; “sonradan gelen” demektir. Usçular ile Saul Kripke ve Noam Chomsky gibi kimi günümüz düşünürleri dışında, genellikle, deneyden türetilen tüm bilgilerin a posteriori olduğu kabul edilir.Sponsorlu Bağlantılar
Aristoteles “apriori” terimini her şeyden önce gelen şeyleri betimlemek için kullanırdı. Aristoteles, önce gelenin bilgisine. belli bir nedensellik ilişkisinin bilgisiyle erişebileceğimizi avundu. Ona göre, şeyler arasındaki nedensel ilişkiyi tasımlar mantığıyla oluşturup açıklamak olanaklıydı.
Descartes ise “apriori” terimini genel olarak bilginin temellerini araştırırken kullandı. Ona göre, kendi varlığımızın bilgisi aprioridir; çünkü hem bu durumun yadsınması çelişkiye hem de varlığımızın doğasını enine boyuna düşünmek için deneyimlerimize gereksinim duymaya yol açar.
Günümüzdeki kullanımlarına önemli ölçüde damgasını vuran Kant’tan önce apriori/aposteriori terimleri, mantıksal tanıtlamalarda izlenen yollan birbirinden ayırmak için kullanılırdı. Usavurma “nedenlerden sonuca” doğru yapılırsa, tanıslama apriori; tanıtlama “sonuçtan nedenlere” doğru yapılırsa aposteriori sayılır. Bu durum XVIII. yüzyıl ortalarına kadar, özellikle Wolff ile Baumgarten tarafından sürdürüldü. Hume’un eleştirdiği bu yorumu, Kant büyük oranda geliştirerek apriori/aposteriori kavramlarını bilgi oluşturucu öğeler olarak yeniden tanımladı.
- Alıntıdır -
A priori
A priori, kelime anlamı olarak önceki demektir. Ancak genel kullanım alanı olan felsefede, deneyden önce olan anlamında kalıplaşmıştır. Deneyden sonra olan anlamındaki A posteriorinin karşıtıdır.
A priori, genelde deneyle kanıtlanamayacak olgular için kullanılır. Bunun en temel örnekleri dinsel konular ile ölüm ve hayatın başlangıcı, tanrının varlığı, evrenin yapısı gibi metafiziksel savlardır. Bilimsel açıdan hiçbir önsel bilgi yoktur, zira bilimsel metod, bu tip bilgileri reddeder.
Antik Yunan felsefesinde, hiçbir deneye dayanmayan bilgiyi tanımlamak için kullanılan a priori kavramı, Skolastiklerce geliştirilmiş, Alman düşünür Immanuel Kant’ın sisteminde önem kazanmıştır. A priori ve a posteriori terimlerini ortaya atan XIV. Yüzyıl skolastiklerinden Albert le Grande de Saxe’tır.
Antikçağda Aristoteles tümelden tikele yapılan uslamlamayı önsel kanıt ve buna karşı tikelden tümele yapılan uslamlamayı sonsal kanıt a posteriori saymıştır. Çünkü birincisinde ussal bir ilkeden, ikincisindeyse duyumlarla algılanan ve bundan ötürü de deneysel olan bilgilerden yola çıkılıyordu. Birincisi önsel bilgiden yola çıkan bir tümdengelim uslamlama, ikincisi sonsal bilgiden yola çıkan bir tümevaran uslamlamaydı.
Özellikle Hristiyan metafiziği, tanrının varlığını kanıtlamak için deneyden yararlanmak imkânsız bulunduğundan, zorunlu olarak ussal ve bundan ötürü de önsel olan a prioriden yararlanmıştır.
A posteriori
A posteriori, "Sonradan gelen" anlamındaki Latince felsefi kavram. Genellikle "sonradan gelen bilgi anlamında kullanılır ve deneyimle, algılarla edinilen bilgiyi ifade eder. Kant'tan bu yana bilgi felsefesindeki temel kavramlardan birini oluşturur. Usçular ile Saul Kripke ve Noam Chomsky gibi kimi günümüz düşünürleri dışında genellikle, deneyden türetilen tüm bilgilerin "a posteriori" olduğu kabul edilir.
A priori, kelime anlamı olarak önceki demektir. Ancak genel kullanım alanı olan felsefede, deneyden önce olan anlamında kalıplaşmıştır. Deneyden sonra olan anlamındaki A posteriorinin karşıtıdır.
A priori, genelde deneyle kanıtlanamayacak olgular için kullanılır. Bunun en temel örnekleri dinsel konular ile ölüm ve hayatın başlangıcı, tanrının varlığı, evrenin yapısı gibi metafiziksel savlardır. Bilimsel açıdan hiçbir önsel bilgi yoktur, zira bilimsel metod, bu tip bilgileri reddeder.
Antik Yunan felsefesinde, hiçbir deneye dayanmayan bilgiyi tanımlamak için kullanılan a priori kavramı, Skolastiklerce geliştirilmiş, Alman düşünür Immanuel Kant’ın sisteminde önem kazanmıştır. A priori ve a posteriori terimlerini ortaya atan XIV. Yüzyıl skolastiklerinden Albert le Grande de Saxe’tır.
Antikçağda Aristoteles tümelden tikele yapılan uslamlamayı önsel kanıt ve buna karşı tikelden tümele yapılan uslamlamayı sonsal kanıt a posteriori saymıştır. Çünkü birincisinde ussal bir ilkeden, ikincisindeyse duyumlarla algılanan ve bundan ötürü de deneysel olan bilgilerden yola çıkılıyordu. Birincisi önsel bilgiden yola çıkan bir tümdengelim uslamlama, ikincisi sonsal bilgiden yola çıkan bir tümevaran uslamlamaydı.
Özellikle Hristiyan metafiziği, tanrının varlığını kanıtlamak için deneyden yararlanmak imkânsız bulunduğundan, zorunlu olarak ussal ve bundan ötürü de önsel olan a prioriden yararlanmıştır.
A posteriori
A posteriori, "Sonradan gelen" anlamındaki Latince felsefi kavram. Genellikle "sonradan gelen bilgi anlamında kullanılır ve deneyimle, algılarla edinilen bilgiyi ifade eder. Kant'tan bu yana bilgi felsefesindeki temel kavramlardan birini oluşturur. Usçular ile Saul Kripke ve Noam Chomsky gibi kimi günümüz düşünürleri dışında genellikle, deneyden türetilen tüm bilgilerin "a posteriori" olduğu kabul edilir.
Son düzenleyen Safi; 14 Mayıs 2016 20:13
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!