Arama

A priori / A posteriori

Güncelleme: 14 Mayıs 2016 Gösterim: 12.018 Cevap: 1
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
14 Nisan 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
A priori / A posteriori
Bilginin temeline, kökenine ya da kaynağına ilişkin temel ayrım; Kant’tan bu yana bilgi öğretisinde ana kavram ikilisi.
Doğruluğu deneyimlerimize, gözlemlerimize dayanmayan savlara, önermelere, düşüncelere, yargılara a priori denir. Latince’den gelen sözcük “önceden gelen” demektir. J. S. Mil ve W Quine gibi birkaç düşünür dışında, felsefe tarihinde pek çok kimse mantığın ve matematiğin doğrularının apriori niteliğe sahip olduğunu ileri sürmüştür.
Sponsorlu Bağlantılar
Öte yandan doğruluğu, apriori yargıların tersine, deneyimden, gözlemlerden çıkan önermeler, düşünceler, yargılar ise a posteriori olarak adlandırılır. Bu terim de Latince kökenlidir; “sonradan gelen” demektir. Usçular ile Saul Kripke ve Noam Chomsky gibi kimi günümüz düşünürleri dışında, genellikle, deneyden türetilen tüm bilgilerin a posteriori olduğu kabul edilir.
Aristoteles “apriori” terimini her şeyden önce gelen şeyleri betimlemek için kullanırdı. Aristoteles, önce gelenin bilgisine. belli bir nedensellik ilişkisinin bilgisiyle erişebileceğimizi avundu. Ona göre, şeyler arasındaki nedensel ilişkiyi tasımlar mantığıyla oluşturup açıklamak olanaklıydı.
Descartes ise “apriori” terimini genel olarak bilginin temellerini araştırırken kullandı. Ona göre, kendi varlığımızın bilgisi aprioridir; çünkü hem bu durumun yadsınması çelişkiye hem de varlığımızın doğasını enine boyuna düşünmek için deneyimlerimize gereksinim duymaya yol açar.
Günümüzdeki kullanımlarına önemli ölçüde damgasını vuran Kant’tan önce apriori/aposteriori terimleri, mantıksal tanıtlamalarda izlenen yollan birbirinden ayırmak için kullanılırdı. Usavurma “nedenlerden sonuca” doğru yapılırsa, tanıslama apriori; tanıtlama “sonuçtan nedenlere” doğru yapılırsa aposteriori sayılır. Bu durum XVIII. yüzyıl ortalarına kadar, özellikle Wolff ile Baumgarten tarafından sürdürüldü. Hume’un eleştirdiği bu yorumu, Kant büyük oranda geliştirerek apriori/aposteriori kavramlarını bilgi oluşturucu öğeler olarak yeniden tanımladı.
A priori
A priori, kelime anlamı olarak önceki demektir. Ancak genel kullanım alanı olan felsefede, deneyden önce olan anlamında kalıplaşmıştır. Deneyden sonra olan anlamındaki A posteriorinin
karşıtıdır.
A priori, genelde deneyle kanıtlanamayacak olgular için kullanılır. Bunun en temel örnekleri dinsel konular ile ölüm ve hayatın başlangıcı, tanrının varlığı, evrenin yapısı gibi metafiziksel savlardır. Bilimsel açıdan hiçbir önsel bilgi yoktur, zira bilimsel metod, bu tip bilgileri reddeder.
Antik Yunan felsefesinde, hiçbir deneye dayanmayan bilgiyi tanımlamak için kullanılan a priori kavramı, Skolastiklerce geliştirilmiş, Alman düşünür Immanuel Kant’ın sisteminde önem kazanmıştır. A priori ve a posteriori terimlerini ortaya atan XIV. Yüzyıl skolastiklerinden Albert le Grande de Saxe’tır.
Antikçağda Aristoteles tümelden tikele yapılan uslamlamayı önsel kanıt ve buna karşı tikelden tümele yapılan uslamlamayı sonsal kanıt a posteriori saymıştır. Çünkü birincisinde ussal bir ilkeden, ikincisindeyse duyumlarla algılanan ve bundan ötürü de deneysel olan bilgilerden yola çıkılıyordu. Birincisi önsel bilgiden yola çıkan bir tümdengelim uslamlama, ikincisi sonsal bilgiden yola çıkan bir tümevaran uslamlamaydı.
Özellikle Hristiyan metafiziği, tanrının varlığını kanıtlamak için deneyden yararlanmak imkânsız bulunduğundan, zorunlu olarak ussal ve bundan ötürü de önsel olan a prioriden yararlanmıştır.

A posteriori
A posteriori, "Sonradan gelen" anlamındaki Latince felsefi kavram. Genellikle "sonradan gelen bilgi anlamında kullanılır ve deneyimle, algılarla edinilen bilgiyi ifade eder. Kant'tan bu yana bilgi felsefesindeki temel kavramlardan birini oluşturur. Usçular ile Saul Kripke ve Noam Chomsky gibi kimi günümüz düşünürleri dışında genellikle, deneyden türetilen tüm bilgilerin "a posteriori" olduğu kabul edilir.




Son düzenleyen Safi; 14 Mayıs 2016 20:13
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
NeutralizeR - avatarı
NeutralizeR
ADM Webmaster
14 Mayıs 2016       Mesaj #2
NeutralizeR - avatarı
ADM Webmaster
Ad:  a priori.png
Gösterim: 3099
Boyut:  23.4 KB
Terimlerin kayıtlara geçmiş ilk kullanımına 14. yüzyıl mantıkçısı Saksonyalı Alber- tus’un yazılarında rastlanır. Burada a priori çıkarımın “nedenlerden sonuca”, a posteriori çıkarımın ise “sonuçlardan nedenlere” yöneldiği belirtilir. Leibniz’e kadar uzanan ve onu da içine alan bir grup filozofça benzer tanımlamalar yapılmıştır. Terimlerin bu anlamlarıyla felsefe dışı bağlamlarda kullanımına günümüzde de rastlanır. Bununla birlikte, ortaçağ mantıkçılarının “neden” sözcüğünü geniş anlamıyla Aristoteles’teki aitia kavramının karşılığı olarak kullandıkları, prius sözcüğüne de zorunlu olarak zaman içinde önce gelen anlamını vermedikleri anımsanmalıdır. Demonstratio propter quid (“neden ötürü tanıtlama”) deyiminin demonstratio a priori ile eşanlamlı, demonstratio quia (“neyin tanıtlaması”) deyiminin de demonstratio a posteriori ile eşanlamlı kullanılması bunun kanıtıdır.

Sponsorlu Bağlantılar
Dolayısıyla burada, Aristoteles’in bilginin temeli ya da bir şeyin açıklanması ile yalnızca olguya ilişkin bilgi arasında yaptığı ayrımın benimsendiği açıktır.

Kant’a göre bu ayrımın ardında a priori ve a posteriori terimlerinin zorunluluk-olgu antitezi ile olan ilişkisi gizlidir. Kritik der reinen Vernunft (Saf Usun Eleştirisi) adlı yapıtında Kant bu ayrımları bir ölçüde, a priori bilginin temel örneği saydığı matematiksel bilginin kendine özgü durumunu açıklamak için kullanır. Ona göre, insanın deneyime başvurmadan bildiği kabul edilen şeyler, örneğin bir matematik teoremi, her zaman zorunlu doğrulardır. Yalnızca deneyimden kaynaklanan bilgi ise zorunlu kabul edilemez.

A priori deyiminin matematikteki biçimiyle kullanımı oldukça yeniyse de filozofların bu tür bilgiyle ilgilenişi neredeyse felsefenin kendisi kadar eskidir. Bakarak, duyarak, dinleyerek bilgi edinmek çok doğal karşılanır. Buna karşılık, yalnızca düşünme yoluyla öğrenmenin olabilirliğini inceleyen filozoflar çoğu kez bunun özel bir açıklama gerektirdiğini düşünmüşlerdir. Platon, Menon ve Phaidon adlı yapıtlarında, geometri doğrularını öğrenmenin, ölümsüz düşünce ve biçimleri doğrudan düşünebildiğimiz önceki varoluşumuzda sahip olduğumuz bilginin anımsanmasından başka bir şey olmadığını söyler. Platon’un düşüncesine yakınlık duymakla birlikte, kuramının ayrıntılarını kabul etmeyen Augustinus ile onun ortaçağdaki izleyicileri, düşüncelerin, insanları zaman zaman zihinsel olarak aydınlatan Tanrı’nın akimda bulunduğunu söylemişlerdir. Descartes daha da ileri giderek a priori bilginin gerektirdiği tüm düşüncelerin her insanın aklında yaratılıştan varolduğunu ileri sürer.

Kant ise yalnızca kavramları açıklamakla kalmayıp, aynı zamanda bireşimsel olan a priori yargıların olabilirliğini açıklama sorununa eğilir. Kant’ın önerdiği çözüm, haklarında bu tür yargılara varabildiğimiz uzam, zaman ve kategorilerin (örneğin nedenselliğin) deney yoluyla edinilmiş bilgilere akıl tarafından yüklenen biçimler olduğu öğretisidir.

Bu kuramların hepsinde, a priori bilginin olabilirliği, bu tür bilginin konusunu oluşturan malzemeyi incelemek için ayrıcalıklı bir konumda olduğumuz ileri sürülerek açıklanır. Aynı anlayış Platoncu olmayan a priori bilgi kuramında da ortaya çıkar. İlk kez Thomas Hobbes’un De Corpore adlı yapıtında ortaya konan ve 20. yüzyılda mantıksal deneycilerce benimsenen bu kurama göre zorunluluk ifadeleri a priori olabilir, çünkü bunlar koyduğumuz kuralların yan ürünleri olmaktan öteye geçmez.

Kaynak: Ana Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son derece gururlu insanlar, susmayı ve yalnızlığı sever.