Arama

Yansıma

Güncelleme: 6 Şubat 2016 Gösterim: 23.919 Cevap: 7
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Eylül 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir yüzeye düşen ışığın aynı ortam içinde yolunu değiştirmesine yansıma denir.
Gözümüze gelen ışık , ister doğrudan isterse dolaylı aydınlatılmış cisimlerden yansıyarak gelsin , görme sinirlerini uyararak görmemizi sağlar. Bundan dolayı ışık olaylarını incelerken ışık kaynaklarını ve aydınlatılmış cisimleri birbirinden ayırt etmek zordur. Işık kaynağından çıkan ışınlar doğrudan gözümüze gelirse ışık kaynağını görürüz. Işık kaynağından çıkan ışınlar cisimlere çarpar ve cisimlere çarpıp gözümüze gelirse cismi görürüz.
Sponsorlu Bağlantılar
Cisimlerin ışığa karşı değişik tepkileri vardır. Işık bir cisme çarpınca ya yansır ; ya cisimden geçer ; ya da cisim tarafından soğurulur. Bu cismin parlaklığına ve saydam olup olmadığına bağlıdır.Siyah cisimler dışında her madde ışığı az ya da çok yansıtır. Parlak metal ve ayna yüzeyleri , üzerine düşen ışığın büyük bir kısmını yansıtırlar.
Parlak bir metal ve ya ayna yüzeyine düşen ışık demeti , çok belirgin bir yansıtılmış demet verirse buna düzgün yansıma denir.

cep fi245


Bir ışık demeti beyaz kağıt , duvar , tahta gibi pürüzlü yüzeylere çarptığı zaman , ışık bütün yönlere yayılır. Bu tip yansımaya da dağınık yansıma denir.

Yansıma

Düzlem Aynalar
Ayna üzerine düşen bir ışık demeti yine bir demet olarak yansır.Düzlem aynanın parlak yüzeyi sırlanmış yüzeydir. Işığın aynaya düştüğü noktadan aynaya çizilen dik doğruya normal ; gelen ışının normal yaptığı açıya gelme açısı ve yansıyan ışının normal yaptığı açıya yansıma açısı denir.
Yansıma Kanunları
1-Gelen ışın , normal ve yansıyan ışın aynı düzlemdedir.
2-Gelme açısı yansıma açısına eşittir.
3-Normal üzerinden gelen ışın kendi üzerinden yansır.
4-Bir düzlem aynaya gelen ışın,aynayla yaptığı açı kadar açı yaparak yansır
5-Bir düzlem aynaya gelen ışınla yansıyan ışın arasındaki açının yarısı gelme açısına veya
yansıma açısına eşittir.
6-Gelme açısı ile,gelen ışının aynayla yaptığı açının toplamı,yansıma açısıyla yansıyan ışının
aynayla yaptığı açının toplamı 90 derecedir.


Düzlem Aynaların Kullanıldığı Yerler
Düzlem aynanın günlük yaşamda birçok kullanım alanı vardır. Tıraş olurken , giyinirken , saçınızı tararken , mağazaların vitrinlerinde ve bir çok yerde kullandığımız aynalar düzlem aynalardır. Dar bir odaya asılacak düz büyük ayna odanın daha geniş görünmesini sağlar. Düz aynalar periskop yapımında da kullanılır. Periskop bir gözlemciye değişik açılardan etrafını görmeye yarar.


DÜZ AYNADA GÖRÜNTÜ
Noktasal bir K ışık kaynağının düz aynadaki görüntüsünü çizmek için,kaynaktan aynaya gelen ışınlardan en az ikisi alınmalıdır.Kaynaktan aynaya gelen ışınlar,yansıma kanunlarına uyarak yansır.Yansıyan ışınlar birbirinden uzaklaştıklarından aynanın önünde kesişemez.Yansıyan ışınların uzantılarının kesiştiği K’noktası,K noktasının görüntüsüdür.




ÖZELLiKLER

1-Cisimlerin düz aynada görüntüsü sanaldır.

2-Cisim ve görüntüsü aynadan eşit uzaklıktadır.
(Dg = Dc)

3-Cisim ve görüntüsünün boyları eşittir.
(Hc = Hg)

4-Bir cisim düz aynaya dik doğrultuda ,yere göre V hızıyla yaklaşır veya uzaklaşırsa ;

I.Görüntüsü aynadan V hızı ile yaklaşır veya uzaklaşır.

II.Görüntü cisimden 2V hızı ile yaklaşır veya uzaklaşır.

5-Cismin görüntüsü cismin ayna eksenine göre simetriktir.

6-Düz ayna kendi ekseni etrafında α açısı kadar döndürüldüğünde yansıyan ışın 2α kadar döner.

DÜZ AYNANIN GÖRÜŞ ALANI

Bir düz aynaya bakıldığında ayna önündeki bölgenin bir kısmının görüntüsü aynada görünür. Aynada görüntüsü görünen bölgeye aynanın görüş alanı denir.

Görüş alanı , gözün bulunduğu yere ve aynanın büyüklüğüne göre değişir.

Görüş alanı , aynanın uç noktalarına gelip yansıdıktan sonra göre ulaşan ışınlarla belirlenir.

Düz aynanın görüş alanı,ışığın aynı yoldan geri dönebilme özelliğinden yararlanılarakta çizilebilir.
cep fi250



BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
BrookLyn - avatarı
BrookLyn
Kayıtlı Üye
14 Kasım 2008       Mesaj #2
BrookLyn - avatarı
Kayıtlı Üye
Yansıma ve Kırılma
Işık ve başka elektromagnetik ışınım türlerinin en önemli özelliklerinden ikisi yansıma ve kırılmadır. Her iki olgunun da önemli uygulama alanları vardır.
Sponsorlu Bağlantılar

Yansıma
Kendisi ışık salmayan bir cismin görülebilme­si için, bu cismin üzerine bir ışığın düşmesi ve cismin bu ışığı yansıtması, yani geri yollaması gerekir. Cismi görülebilir kılan, o cisimden yansıyıp göze gelen ışıktır. Isı, ses ve radyo dalgaları ile öteki elektromagnetik dalgalar da yansıyabilir.
Yansıtıcı yüzeydeki pürüzler yansıyan dal­ga boyuna oranla çok küçük değilse, düzgün bir yansıma gerçekleşmez. (Dalga boyu, bir­birini izleyen iki dalganın tepe noktalan arasındaki uzaklıktır.) Girintili çıkıntılı ya da parçalanmış kayalıklar deniz dalgalarını yan­sıtmaz. Aynı biçimde, dalga boyu aralığı yaklaşık 400-740 nanometre (1 nanometre=0,0000001 cm) olan ışık dalgalarını da an­cak son derece iyi parlatılmış yüzeyler düzgün biçimde yansıtır. Daha kaba yada pürüzlü yüzeyleri ise ışığı saçılıma uğratır; çünkü bu tür yüzeyleri eğim açıları birbirinden farklı, çok sayıda, çok küçük yüzey parçacığından oluşur ve bu parçacıkların her biri, ışığı bir doğrultuda yansıtan bir yansıtıcı işlevi görür. Bu maddenin basılı olduğu sayfa buna bir ör­nektir; sayfa beyaz gözükür, çünkü yüzeyin­deki çok sayıda minik pürüz her doğrultuda beyaz ışık yansıtır.

Işık yada başka türden bir dalga hareketi düzgün bir yansıtıcıya çarptığında, yansıtıcı yüzeye hangi açıyla gelmişse o kadarlık bir açıyla geri bükülür. Düzlem (düz) aynaya bakan biri kendisinin doğal büyüklükteki görüntüsünü görür; ama, sol gözü görüntü­nün sağ gözü, sağ gözü ise görüntünün sol gözü haline gelmiştir. Ayrıca kendisi aynanın ne kadar önündeyse, görüntüsü de aynanın o kadar "ardında" gözükür. Bu sonuçları doğu­ran yansıma yasalarıdır. Yasalardan biri., ci­simden gelen ışın hangi açıyla aynaya çarpmışsa, yansıyan ışığın da buna eşit bir açıyla aynadan ayrılacağını söyler. Her iki ışın da aynı düzlem üzerindedir; yani bu iki ışın düz bir kâğıt üzerine çizilebilir. Düz aynada olu­şan görüntü ekran üzerine düşürülemez; bu, bir sanal görüntüdür. Düz aynadan yansıma basit bir periskopta kullanılabilir.

Eğri aynalar (yada eğri yüzeyli aynalar), tümsek (dışbükey) yada çukur (içbükey) olabilir. Tümsek aynanın ortası tümsek , çu­kur aynanınki ise çukur olur. Çukur ayna yakınındaki cismin büyütülmüş görüntüsünü verir ve böyle bir ayna bu özelliğiyle, sakal tıraşı olmak için, ayrıca diş hekimleri ve doktorlarca hastaların dişlerini, boğazını ve öbür organlarını muayene etmek için kullanı­labilir. Yüzeyi paraboloit biçimindeki bir çukur ayna, odak noktasında tutulan bir ışık kaynağından gelen ışığı paralel bir demet halinde yansıtır. Bu nedenle paraboloit yü­zeyli aynalar, ışıldaklar (projektörler), oto­mobil farları ve uzun demetli el fenerlerinde kullanılır. Tümsek aynaların verdiği görüntü cismin kendisinden daha küçüktür ve bu tür aynalar, örneğin bir taşıtın ardında kalan yolu bütün genişliğiyle gösterebilen dikiz aynası olarak kullanılır.

Isı dalgalarının dalga boyu ışık dalgalarınınkinden biraz daha büyüktür. Isı dalgaları da düzgün yüzeylerce yansıtılabilir; elektrikli so­balarda genellikle eğri yada çanak biçiminde bir yansıtıcı bulunur. Sesin yansıması yankıya neden olur. Mikrodalga fırınları, mikrodalgaların fırı­nın iç yüzeyinden yansımasına dayalı olarak çalışır. Yapma uydular­dan gelen radyo dalgalarını ve mikrodalgaları odaklamak için çukur yansıtıcılar kullanılır. Astronomi teles­koplarının çoğunda yansıtıcılardan yararlanı­lır. Işık toplama gücü 24.000 km uzaktaki bir mumdan gelen ışığı saptayabilecek yeterlikte olan dünyanın en büyük aynalı teleskopunun, 6 metre çapında bir aynası vardır.

Kırılma

Kırılma, bir ışık ışınının (yada bir başka elektromagnetik ışınımın) bir saydam madde­den bir başkasına, örneğin havadan suya yada cama geçerken doğrultusunu değiştirmesi­dir. Kırılmaya ışık hızındaki değişme neden olur. Işık uzayda yada boşlukta saniyede yaklaşık 300.000 km hızla ilerler. Ama suda saniyede yaklaşık 225.000 km yol alır. Demek ki ışık ışınları suya girdiğinde yavaşlar ve su yüzeyine dik açıyla (90°Tik açıyla) gelmemişse bükülmeye uğrar. Yarısı suyun içinde, yarısı dışında olan bir kalem yada benzeri bir cismin, belirli açılardan bakıldığında suyun yüzeyinde bir kıvrım yapıyormuş gibi gözük­mesinin nedeni budur. Sualtında bulunan bir cisimden göze gelen ışık ışınları da, sudan ayrılırken bükülmeye uğrar. Yüzme havuzla­rının yada suyu berrak ırmakların gerçekte olduğundan daha az derin gözükmesi ve bir göl yada ırmak dibinde bulunan bir cisme uzun bir sırıkla ilk denemede dokunabilmenin güçlüğü bu durumdan kaynaklanır.

Cam ve benzeri saydam katılar da ışığı kırar. Her maddeye göre değişen bu kırılma­nın büyüklüğü, maddenin kırılma indisCne bağlıdır. Pencerenin dışındaki bir cisimden gelen ışık hem pencere camına girerken, hem de camdan çıkarken bükülür. Camın iki yüzü paralel olduğu için gelen ve kırılan ışınlar camın her iki yanında da aynı doğrultuda yol alır ve dışarıdaki cisim gerçek konumunda görülür. Özel olarak biçimlendirilmiş cam parçaları olan mercekler, ışık ışınlarını kırıl­maya uğratarak ya onların bir araya toplan­masına (yakınsamasına) yada dışa doğru yayılmasına (ıraksamasına) neden olur. Mer­cekler ve merceklerin optik aletlerdeki kulla­nımı MERCEK maddesinde ayrıntılı olarak anlatılmıştır. Teleskoplarda mercek kullanımı konusu ise TELESKOP maddesinde ele alın­mıştır. 300 yılı aşkın bir süre önce Isaac Newton beyaz ışığın kırılmaya uğratılabileceğini ve gökkuşağını yada görünür tayfı oluşturan farklı renklerdeki ışınlara ayrıştırılabileceğini göstermişti. Bu ayrışma, kırılma büyüklüğü­nün dalga boyuna da bağlı olmasından kay­naklanır; kırmızı ışık görünür ışığın en uzun dalga boylusu ve en az kırılmaya uğrayanı iken, mor ışık en kısa dalga boylusu ve en çok kırılmaya uğrayanıdır.

Tam Yansıma

Işık camdan havaya (yada kırılma indisi daha düşük olan bir ortamdan, kırılma indisi daha yüksek bir ortama) geçerken bir kritik açı vardır; ışığın geliş açısı eğer bu kritik açıya eşitse, büyük bir bölümü camın yüzeyinden içe doğru yansırken bir bölümü de tam anlamıyla bu yüzeyi sıyırarak, yani 90°'lik bir kırılma açısıyla camdan ayrılır. Eğer gelen ışınlar kritik açıdan daha büyük bir açıyla cam/hava sınırına çarparsa, o zaman ışık bütünüyle yansır. Buna tam yansıma denir. Prizmalar tam yansıma için kullanılabilen, özel olarak biçimlendirilmiş (çoğu kez üçgen kesitli) cam parçalarıdır. Bunlar ışığı aynalar­dan daha çok yansıtır ve dürbünlerde, bisiklet yansıtıcılarında ve bazı periskoplarda kulla­nılır.


Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica

ispermecet - avatarı
ispermecet
Ziyaretçi
14 Aralık 2008       Mesaj #3
ispermecet - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı

Bir yüzeye düşen ışığın aynı ortam içinde yolunu değiştirmesine yansıma denir.

Bu cümle yanlış anlaşılabilecek biçimde. Ve okuyanların büyük çoğunluğu yanlış anlayacak.
"aynı ortam" ifadesinin ışığın geldiği ortam olduğu belirtilmelidir. Işık üzerine düştüğü ortama da girer. Burada ilerlerse kırılarak ilerler veya elekron bölgelerinde değişimler yapar veya üzerine düştüğü cisimden elektronların ayrılarak sıçramasına neden olur.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
23 Mayıs 2011       Mesaj #4
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
YANSIMA

Enerji dalgalarının, özellikle ışığın, bir yüzeye çarpıp yön değiştirmesi.

Söz konusu yüzey pürüzsüzse, düzgün bir yansıma meydana gelir; gelen dalgalarla yansıyan dalgalar ve dalgaların yüzeye çarptıkları noktadaki yüzey normali, aynı düzlem içinde bulunur. Pürüzlü yüzeyler ise düzensiz bir yansımaya neden olur; optik bakımdan pürüzlü olan yüzeyler mat ve solgun gözükürken pürüzsüz yüzeyler parlak gözükür.

Optikte, yansıma olayı ışığın hem dalga hem de parçacık seli biçiminde düşünülmesiyle açıklanabilir. Geometrik optik ikinci yaklaşımı benimseyerek yansımayı genellikle ışık ışınlarının bir yüzeye çarpıp yön değiştirmesi olarak alır. Bu durumda gelen ışın, yansıyan ışın ve ışının yüzeye çarptığı noktadaki yüzey normali aynı düzlemde bulunur. Gelen ışınla yansıyan ışın mormalle eşit açılar yapar. Normal doğrultusundaki ışın ise, yine aynı doğrultuda, ancak zıt yönde yansır.


MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
25 Kasım 2011       Mesaj #5
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
TAM YANSIMA ve TAM YANSIMALI PRİZMALAR

Optik olarak daha yoğun bir ortamda, sınır açısından daha büyük bir açıyla gelen ışının, daha az yoğun olan ortama geçmesi yerine, yoğun ortamda kalacak biçimde iç yansıma yapması (tam yansıma) ve böyle yansıma yapan prizmalar.

Tam yansımalı prizmalar optik aletlerde geniş bir uygulama alanına sahiptir. Işınların doğrultusunu değiştirmek, görüntüyü soldan sağa ya da sağdan sola çevirmek ya da görüntüyü düzeltmek başlıca özellikleridir. Prizmalı dürbünlerde kullanılan tam yansımalı Porro prizması, kıran açısı 90° olan ve ışınları hipotenüs tarafından alıp iki yan yüzünden iç yansımalar yaptıktan sonra ilk doğrultuda yansıtan bir prizmadır. Bu prizma yalnızca bir yönde düzeltme yapar. Prizmalı dürbünün ikinci prizmasıyla da düzeltme tamamlanır.


MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
18 Haziran 2015       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM
YANSIMA a.
1. Yansımak eylemi.
2. Fiz. Dalgaların, parçacıkların ya da titreşimlerin bir yüzeye çarptıktan sonra yön değiştirmesi.

—Akust. Akustik yansıma, akustik bir dalganın, iki ortamı ayıran bir yüzeye çarptıktan sonra geliş doğrultusunun bu yüzeyin normaline bakışımlı olan başka bir doğrultuda yayılması.

—Denizbil. Soluğan yansıması, soluğanın bir engele çarparak geri dönmesi. || S/s- mik yansıma, sesin yeraltındaki katlan birbirinden ayıran çeşitli yansıtıcılara çarparak yansıması özelliğinden yararlanan sismik sondaj yönetimi.

—Dilbil. Göstereni gerçek dünyadaki canlıların ya da nesnelerin çıkardığı seslerin işitsel algılanışına yakından bağlı olan sözcükler üretmeyi sağlayan süreç. || Bu süreçle oluşturulmuş ve bir gürültüyü, bir hayvanı, bir nesneyi belirtebilen sözlüksel birim.

—Fels. Hegel’de, her gerçek şeyde içsellik ile dışsallığı birbirine yaklaştıran ve böylelikle öz ile belirlenimleri arasındaki özdeşliği kuran hareket. (Yansımanın [alm. Reflexion] hiçbir düşünsel ya da ruhsal anlamı yoktur: yansıma doğrudan doğruya ve her şeyden önce varlıkbilimseldir. Hegel şöyle der: “Üzün olumsuzluğu yan- sıma'dır ve belirlenimler özün kendisi tarafından konulduğu ve kaldırıldıktan sonra da gene özde muhafaza edildikleri için yansımalıdırlar"[VVissenschaft der Logik (Mantık bilimi], “Oz"].)|| Yansıma bilinç kuramı, düşünceyi ve özellikle bilinci, bilincin dışında ve bilinçten bağımsız olarak var olan bir dış dünya tasarımından kaynaklanan şeyler olarak gören maddeci kuram. (Bk. ansikl. böl.)

—Kamu mal. Verginin yansıması, ödenen vergi borucunun bir kişi ya da bir grup üzerine yerleşinceye kadar bir bölümü ya da tümüyle başkasına geçirilmesi. (Bk. ansikl. böl.)

—Müz. Yansımadan halk müziğinde genellikle nakarat olarak, XIV.-XVIII. yy.Tara özgü sanat müziğinde betimleyici amaçlarla (Janequin) ve XX. yy.'a özgü vokal tekniklerde yararlanılır. (Eşanl. ONOMATOPE.)

—Opt. Bileşimindeki monokromatik ışınımların frekansında bir değişiklik olmaksızın bir ışımanın bir yüzeye çarptıktan sonra yön değiştirmesi. (Bk. ansikl. böl.) || Yansıma açısı, yansıyan ışığırt, gelme noktasında yansıtıcı yüzey normaliyle yaptığı açı. || Yansıma eğrisi, gözün belirli konumuna göre, bir yüzeyden yansıyan ışığın meydana getirdiği eğri.

—Tıp. Radyolojide muayene edilen organın ışınlara göre durumu (karşıdan, yandan yansıma).

—ANSİKL. Dilbil. Nedensiz göstergelerden (örn. çocuk, konuşmak) ayn olarak şırıltı, çatırdamak gibi yansımayla yaratılmış sözcükler nedenlidir. Bu yaratıcı süreç, her dilin ses dizgesinde kendine özgü biçimde ortaya çıkar. Her konuşucu, kimileri düzanlamsal bir konuma kavuşmuş (çufçuf, homldamak) sözcük niteliği kazanmış yansımaları kullanabildiği gibi (çat, güm) kendi duyarlığına yaratmak istediği etkiye göre yenilerini de uydurabi- lir. Yansımalar, ünlemlerin tersine; dilsel birimler olarak kullanılır. Bir dağılım ve belirti dizgeleri vardır, türetme işlemine olanak verirler.

—Fels Marxçılığa göre maddi dünya, kendisi üzerine edinilen bilinçten önce de vardır. Maddi dünyanın insan beynindeki yansıması kuramı, Marx ve Engels’te bu düşünceyi belirleyen kuramdır. Marx şöyle der: "Hegel'e göre düşüncenin hareketi [...], ideanın görüngüsel biçiminden başka bir şey olmayan gerçekliğin demiurgo- sudur. Bana göreyse tersine düşüncenin hareketi, insan beynine iletilen ve yerleştirilen gerçek hareketin yansımasından başka bir şey değildir” (Kapital, almanca 2. baskıya sonsöz). Enğels de şöyle yazar: "Tüm çağdaş felsefenin temel sorunu, düşünce ve varlık arasındaki ilişki sorunudur. (...) Bu soruna şu ya da bu biçimde verdikleri yanıta göre filozoflar, iki büyük kampa aynlır: (...) İdealizm kampı (...) ve çeşitli maddecilik okulları. [...] Ancak düşünce ve varlık arasındaki ilişki sorununun bir başka yönü daha vardır: bizi çevreleyen dünya üzerindeki düşüncelerimizle bu dünyanın kendisi arasında nasıl bir bağıntı vardır? Düşüncemiz, gerçek dünyayı bilmeye yetenekli midir? Gerçek dünya üzerindeki tasanm ve görüşlerimizle gerçekliğin sadık bir yansımasını verebilir miytf?" (Ludwig ■Feuerbach ve klasik alman felsefesinin so nu) [Ludwig Feuerbach und der Ausgang der klassischen deutschen Philosophie] Yansıma kuramını banin, manmlığın bilgi kuramı durumuna getirdi: Şöyle yazıyordu: "Maddecilik, ‘kendinde şeylerim ya da zihnin dışında var olan şeylerin varlığını kabul etme/e dayanır Maddeciliğe göre düşünceler ve duyumlar bu şeylerin kopya ya da yansımalarıdır" (Materyalizm ve ampiriyckritisizm, "Giriş”) [Materializm i empirio- kritisizm). Aynca Lenin, şunu da ekliyordu: “Bütün irısanlann pratik yaşamdan kaçınılmaz olarak çıkardıkları ve maddeciliğin kendi bilgi kuramının temeline bilinçli olarak yerleştirdiği tek sonuç şudur ki, bizim dışımızda ve bizden bağımsız nesneler, şeyler, cisimler vardır ve duyumlarımız, dış dünyanın imgelerinden başka bir şey değildir" (ay. ypt., 2).

—Kamu mal. Verginin yansıması birbirine bağlı üç olay halinde gerçekleşir. Bunlar verginin vurgusu, aktarma ve yerleşmesidir. Yükümlü, verginin ilk olumsuz etkisinden sonra, bu vergiyi piyasada değişim ilişkileri içinde başkalarına aktarma yollarını arar Ancak, aktarma bir olanak sorunudur. Burada vergiyi ödeyen yasal yükümlü ile fiili yükümlü ayrımını yapmak gerekir. Yasal yükümlü ödediği vergiyi fiyat mekanizması yoluyla kısmen ya da tamamen başkalarına aktarabiliyorsa yük başkalarına geçer. \fergi yüküne fiilen katlanan bu kimseler de vergiyi aynı mekanizma ile başkalarına aktarma yollarını ararlar. Olay böylece sürer Sonuçta aktarılamayan vergi yükü bililerinin üzerinde kalır Bu kişi ya da gruplar verginin fiili yüklenicisidirler. Yansıma tam ya da kısmi olabilir Yansımanın tam olması verginin tümünün son ödeyici üzerinde kalmasıdır Kısmi olması ise, verginin bir bölümünün ilk ödeyenler üzerinde kalmasına karşılık öteki bölümünün aktarılan kimseler üzerinde kalmasıdır Yansıma ileriye ya da geriye olabilir Piyasa mekanizması içinde oluşan yansımada eğer vergi, satılan malın fiyatını artırmak yoluyla gerçekleşiyorsa ileriye yansıma sözkonusudur; üretimden tüketime, satıcıdan alıcıya, işçiden işverene Piyasa koşullan nedeniyle vergi ileriye: yansılamıyorsa, verginin ilk vurgusunu hisseden yükümlü bu yükü üre tim etmenleri sahiplerine doğru kaydırarak geriye yansıma gerçekleşmiş olur Vargı yükünün işletmeden üreticiye, iş gücüne ya da ödünç verenlere kaydınlması gibi. Ancak geriye yansımanın oldukça güç olduğuna işaret etmek gerekir Ekonominin içinde bulunduğu konjonktürel durum yansımayı zaman içinde değiştirebilir Talebin kuvvetli olduğu enflasyonist dönemlerde yüksek fiyat artışlannı üretici kolaylıkla ileriye, tüketicilerine aktarır. Ekonomik durgunluk dönemlerinde ise zaten zayıf olan talebi daha çok azaflacak fiyat artışlanndan kaçınan üretici vergiyi kısmen ya da tamamen kendisi yüklenir: Bir noktaya daha işaret edilebilir. Genellikle dolaylı vergilerin (tüketim vergisi, KDV vb.) yansıtıldığı, dolaysız vergilerin (gelir vergisi, servet vergisi vb) ödeyenin üzerinde kaldığı görüşü yaygındır.

—Opt. Işık dalgaları, ışığı yayma hızları farklı olan iki ortamın aynlma yüzeyine çarptıklannda, dalgalardan bir bölümü ilk ortama geri döner (yansıyan ışık), bir bölümü de ikinci ortama geçerek iletilen ya da kınlan ışığı oluşturur Fermat ilkesine göre, ışığın bir ışının bir noktasından diğerine geçiş süresi maksimum ya da minimumdur Bu durumda yansıyan dalga, gelen ışının gelen dalgaya dik olması gibi yansıyan ışın da yansıyan dalgaya dik olacak biçimde, yüzeyin aynı yayılma süresine denk düşen farklı noktalarındaki temel dalgaların zarfıdır.
Yansıtıcı bir yüzeyin her noktasında, normal, gelen ışın ve yansıyan ışın hep aynı düzlem içinde yer alır ve gelme açısı yansıma açısına eşittir. iki tip yansıma ayırt edilir. Camsı yansıma denen yansıma iki dielektrik ortamın (bunlardan biri boşluk olabilir) sınırında meydana gelir Yansıma oranı iki ortamın indislerine gelme açısına ve ışığın polarma durumuna bağlıdır. Işığın yayıldığı birinci ortamın kırılma indisi (n,) ikinci ortamın kırılma indisinden (nj büyükse bir sınır gelme açısı vardır ve ou değerin üzerinde hiçbir ışık iletilemez: buna tam yansıma denir Metal yansıması perdahlanmış metallerin yüzeyinde meydana gelir. Yansıtma çarpanı dik gelen ışınlar için bile çok büyüktür ve büyük ölçüde dalga boyuna bağlıdır Perdahlanmış bir yüzeyin yansıtma gücü, bu yüzeyi ince bir ya da birçok dielektrik katmanla (yansıma azaltıcı katmanlar, yansıtma gücü yüksek aynalar, ya- rıyansıtıcı lambalar) kaplayarak değiştirilir Yansıma olayından aynalarda ve tam yansıma biçiminde, prizmalarda, ışık kılavuzlarında (optik lifler) yararlanılır.

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
6 Şubat 2016       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM
yansıma
isim

1 . Yansımak işi:
"Balkon penceresinden dolan ışık, ak saçlarından süt mavisi yansımalar yapıyor."- A. İlhan.
2 . (ışık dalgaları için) Yansıtıcı bir yüzeye çarparak yön değiştirme, inikâs:
"Durgun denizler yıldızların yansımasıyla yıldızlandı."- Halikarnas Balıkçısı.
3 . (saç için) Röfle.
4 . gramer Doğa seslerine benzer seslerle yapılan kelime, ses yansıma, onomatope: Gürültü, şırıltı, bıngıldak, güm güm, vızıldamak vb.

Birleşik Sözler
dağınık yansıma
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
6 Şubat 2016       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM
yansıma ingilizcesi
  • n. rebound, reflection, reflex, reflexion, repercussion, response, reverberation
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

21 Şubat 2015 / Misafir Soru-Cevap
15 Şubat 2016 / Misafir Cevaplanmış
4 Ağustos 2014 / Misafir Cevaplanmış
10 Ocak 2013 / Misafir Soru-Cevap
4 Ağustos 2014 / Misafir Cevaplanmış