Arama

Neden Güleriz?

Güncelleme: 7 Kasım 2008 Gösterim: 5.578 Cevap: 1
Asi-BeL - avatarı
Asi-BeL
Ziyaretçi
1 Kasım 2006       Mesaj #1
Asi-BeL - avatarı
Ziyaretçi
Böyle de soru mu olur, tabii ki fıkralara, komik laflara ve olaylara gülüyoruz diyebilirsiniz. Ama araştırmalar olayın bu kadar basit olmadığını gösteriyor. Tabii sizler de haklı olabilirsiniz. Gülmek araştırmacılar tarafından yıllarca araştırıldığı kadar karmaşık olmayıp, ilkel atalarımızdan kalan, çevremize uyum ve sosyal hayatı paylaşmakla ilgili bir davranış biçimi de olabilir.

Sponsorlu Bağlantılar
Bebekler doğar doğmaz içgüdüsel olarak ağlarlar ama ancak dört hafta sonra gülümsemeye başlarlar. Anne ve babanın bundan mutluluk duyduğunu hissettikçe bebeklerin gülmeleri fazlalaşır. Gülmek bir çeşit dışa vurum gibidir. Gülerken kalp atışı hızlanır, derin nefes alınır, beyin tarafından 'endorfın' denilen kimyasallar salgılanır. Endorfin ise vücudumuzda gerginliği, ağrıyı azaltır.

Gülmek de üzüntü veya öfke gibi bir boşalma yoludur, ancak bunun niçin böyle olduğu tam olarak bilinmiyor. Şüphesiz hepimiz güldükten sonra kendimizi daha iyi hissediyoruz. Gülerken bedendeki gerginlik, kaslardaki denetimin yitirildiği noktaya kadar azaldığından, sandalyeden düşebiliyoruz veya birçok olayda kendimizi tutamıyoruz.

Gülmek sosyal ilişkilerde mutluluğu paylaşmak gibi görülebilir ama her zaman mutluluk ifadesi değildir. Hepimiz patronumuzun yaptığı bir şakaya (pek komik olmasa bile) gülme eğilimindeyizdir. Yani güç, karşısında daima tebessüm eden yüzler görür.

Çok yüksek sesle gülmek, gelebilecek tehlikelere karşı sinirsel bir reaksiyon da olabilir. İki insan arasındaki bir mücadelede, bir oyunda güçlü olan zayıfı ezerken de gülebilir. Yani gülmek, gücün ve saldırganlığın bir göstergesi de olabilir. Gülerken insanın yüz ifadesinden mutlu olduğunu herkes anlar ama o yüz ifadesi ile arkasında yatan duygular arasındaki ilişkiyi psikologlar bile hala tam olarak izah edemiyorlar.

BlueMoon - avatarı
BlueMoon
Ziyaretçi
7 Kasım 2008       Mesaj #2
BlueMoon - avatarı
Ziyaretçi
Gülmenin "Düşünülmesi gereksiz" bir şey olduğunu söylerler. Sadece gülün. Düşünürseniz gülemezsiniz. Doğru. Ama esprinin ve insanı gülümseten davranışların sebeplerinin araştırılması gereken durumlar yok mu? Kesinlikle var.
Gelotoloji gülme bilimidir; neden güldüğümüz sorusu hakkında çok eski zamanlardan bu yana çeşitli teoriler var. Aristotle basit ve çirkin insanlara güldüğümüzü iddia eder mesela. Çünkü kendimizden daha aşağıda gördüğümüz insanlar bizde mutluluğa neden olur ünlü filozofa göre. Sokrates ve Plato ise kişisel engellerimizin garip bir şekilde görüntülenmesi ve karakterize edilmesi olarak açıklar kahkahalarımızı. Daha modern zamanlardan Francis Hutcherson komedi teorisini ortaya atar ve der ki "Gülmek kendimizden farklı olanları ayırt ettiğimizin göstergesidir." Yani bu mantıkla gülmenin temelinde bir yere ya da gruba ait olma hissinin yattığı çıkarımını yapabiliriz. Belki de bu yüzden bir grup arkadaşın dalga geçtiği yabancıya grup içindekiler güler, dışındakiler kızar.
Sponsorlu Bağlantılar

Alman Psikolog Sigmund Freud'un startını verdiği kognitif modeldir. Freud'a göre gülmek dediğimiz olay içimizdeki psişik enerjinin vücuttan atılması için uygulanan tutumlu bir olgudur. Ve gülmenin temelinde ait olma hissinden çok yanlış beklentiler yatar. Freud'dan sonra takipçisi Jung, Adler ve Eriksonn'un da katkılarıyla oluşan bilişsel model ise içimizden gelen ve bastırılması çok zor olan gülme güdüsünü fizyoloji tabanlı özetler. Kognitif teoriye göre Freud haklıdır.

Karşımızdaki kişi konuşurken bir sonraki kelimesini, cümlesini tahmin etmeye çalışmadığımızı söyleyebilecek bir kişi var mı aranızda? İşte bu tahmini kelime bizim beklentilerimizin çok dışında olursa beyin aynı anda iki işi birden yapar. Bir yandan bize söylenen sözle ne denmek istediği ve ne amaçlandığı düşünülürken bir yandan da refleksif olarak söylenen sözün saldırgan olma ihtimaline karşı savunmaya geçer birey. Bu süre farkına varılamayacak kadar kısadır. O kısacık anda kaslar kasılır ve savunma konumunda durulur. Ne zaman ki kişi söylenen sözün anlamını çözer, beklenmedik sürprizin zarar vermeyeceğini anlar ve rahatlar işe o zaman ağız dolusu kocaman bir kahkaha patlatır. Endorfin çoktan salınmış, kana karışmıştır.
Kişisel olarak desteklediğim görüş ise şöyle;
Gülmenin fizyolojik yönü olmakla birlikte gülmek -çok açıktır ki- sadece fizyolojik bir olay değildir. Psikoloji, zeka, eğitim, bilinçsellik ve çevresel diğer etkenler de gülme olayına her zaman dahildir. Bunun kanıtı daha önce gülmekten katıldığımız bir espriye daha sonra gülmememizdir. Diğer bir kanıt espriye bir kişi gülerken bir diğerinin hiç gülmemesidir. Sonuçta her espri öznel derecelerde komikliğe sahiptir diyebiliriz.
Yukarıdaki önermelerden farklı olarak "Neden güleriz?" sorusunun cevabı ise esprilerde her zaman bir paradoksun (çelişkinin) var olması gerçeğidir. İnsan psikolojisi beyini o kadar iyi korur ki espri içindeki paradoksa sokmaz. Beyin espri içindeki çelişkiyi anladığı anda psikoloji devreye girerek gülme refleksiyle beyini adeta durdurarak paradoksun dışına alır. İşte bütün olanlar bu kadar basit ve güzel.
Sonuçta espri insan beyni için bir şoktur. Psikoloji gülme refleksini çalıştırarak beyini korur. Böylece paradoksa hiçbir zaman düşmeyiz. Esprileri akılda tutmak bu nedenle daha zordur. Çünkü onlar birer gerçek olmaktan ziyade, beyni çalıştıran komutlar dizisi (script) gibidir.
Örneğin "Temel yolda muz kabuğuna basıp düştü" dediğimizde bu komik değildir. Çünkü olayın anlatımında bir paradoks görülmemektedir. Ancak olayı yaşasak ve Temel'in aslında çok ciddi, uyanık, karizmatik, yakışıklı ve etkileyici bir kişi olduğunu görmüş olsak; hatta Temel'i iyi tanısak; elbette onun bir manavın önünden geçerken muza basıp düşmesi olayına güleriz. Çünkü ciddiyet ve uyanıklık Temel'i "muza kabuğuna basıp düşmekten" alıkoyması gereken özelliklerdir. Hemen akabinde beynimiz Temel'in kişiliği hakkında paradoksa düşer. Temel nasıl biri ?? Bu kadar ciddi ve uyanık biri gibi görünürken nasıl yere düşüp kafasını kıracak kadar laubali olabilir ?? Bu kadar laubali ise nasıl ciddi biri olabilir?? İkilem budur. Durum komedisinin temelinde hep aynı gerçek yatar. Peter Sellers insanları güldürebilmek için çok ciddi görünmesi ve gülmemesi gerektiğini biliyordu. Charlie Chaplin'in giyimi dahi insan zihninde "Böyle biri olabilir mi ??" paradoksuyla gülme refleksini körükler. Laurel ve Hardi birbiriyle birbiriyle görünümde bile çelişen iki insandı.
Durum komedisinin dışındaki espriler içinde de paradokslar var mıdır ?? Örneğin Temel'in ikinci defa yerde muz gördüğünde "Eyvah, birazdan tekrar düşeceğim" demesindeki paradoksal etki nedir? Yine aynı. Temel bu kadar zeki, ciddi ve uyanık biri ise muz kabuğunun üzerinden atlayabilmelidir. Ama "Eyvah, tekrar düşeceğim" demesi onu aptal, uykuda gezen bir kişilik haline sokmaktadır. "Temel zeki midir aptal mıdır" ikilemine girmeyen insan psikolojisi sayesinde girmeyen beyin gülme refkleksiyle oyalanırken paradoks beyinden uzaklaştırılır. Böylece esprilerdeki paradoksları doğal olarak fark etmeyiz. (Fark etseydik gülmezdik, psikolojimiz bozulurdu.)
Bu sonuca göre esprilerin güzel tarafını da fark edebiliyoruz;
Her şeyden önce espriyi yapan kendisini aptal durumuna düşürmekten korkmayacak kadar cesur ve mütevazi olmalıdır. İkincisi esprinin insan beynini bir an olsun boşaltması bir rahatlama ve gevşeme durumu yaratmaktadır. Bu rahatlama durumu bazı durumlarda spor yapmaya, meditasyon yada yogaya, ibadet etmeye, yemek yemeğe ve benzeri durumlardaki rahatlamaya eşdeğerdir.
Yine de güldüğünüz esprilerde paradokslar aramayın ki sizi gülmekten hiçbir şey alıkoymasın

Benzer Konular

6 Aralık 2016 / Misafir Cevaplanmış
1 Mayıs 2011 / Ziyaretçi Cevaplanmış
2 Ağustos 2011 / murat6507 Soru-Cevap
11 Aralık 2015 / fwdjn bh Taslak Konular