Arama

1 Aralık Dünya AIDS Günü

Güncelleme: 1 Aralık 2008 Gösterim: 4.997 Cevap: 2
The Unique - avatarı
The Unique
Kayıtlı Üye
1 Aralık 2008       Mesaj #1
The Unique - avatarı
Kayıtlı Üye


Sponsorlu Bağlantılar
1aralik0835211ju0


AIDS
, edinilmiş immün yetersizlik sendromu (AIDS) yada Kazanılmış Bağışıklık Yetersizliği Hastalığı' anlamındaki 'Acquired Immuno Deficiency Syndrome' kelimelerinin baş harflerinden oluşan hastalık. Hastalığı tek başına bir hastalık değildir. AIDS hastaları bağışıklık sistemlerinin ciddi şekilde baskılanmış olmasından veya yeterince çalışamamasından dolayı, her türlü enfeksiyona ve hastalığa karşı normal insanlardan daha savunmasızdırlar. Dolayısıyla, yakalanılan basit bir üst solunum yolları enfeksiyonu bile AIDS hastalarının ölümüne sebep olabilir.

AIDS in etkeni, İnsan İmmünyetmezlik Virüsü'dür ( HIV). HIV kişiden kişiye semen, vajinal sıvılar ve kan yoluyla bulaşır. HIV, vücudu enfeksiyonlara karşı koruyan akyuvarların yeterli miktarda yapımını engeller. Dolayısıyla vücut, bakteri ve virüslere karşı savaşamaz hale gelir. Diğer taraftan AIDS teşhisi, ölümle eşdeğer tutulmamalıdır. Düzgün ve doğru bir bakım ve tedaviyle AIDS hastaları da yıllarca üretken bir hayat sürebilir. Bu nedenle HIV enfeksiyonu, şeker hastalığı gibi kronik bir hastalık olarak kabul edilmelidir.

Pek çok hastada AIDS, grip benzeri şikayetlerle başlar. Bu şikayetler, iki haftayla birkaç ay arasında devam edebilir. Başlangıçtaki şikayetlerinden sonra birkaç yıl süreyle herhangi bir şikayet görülmeyebilir. Bu sürede HIV pozitif olan kişinin kendisine nasıl baktığı çok önemlidir. Çünkü HIV virüsü vücuda girdikten sonra önce yavaş, daha sonra ise çok hızlı şekilde çoğalır. Tam anlamıyla yerleşmiş AIDS -ciddi enfeksiyonların görülmeye başladığı zaman- HIV virüsünün vücuda girmesinden 5-10 yıl kadar ortaya çıkar. AIDS ilk kez 1981 yılında ABD'de tanımlanmıştır. Fakat, teşhis edilememiş vakaların 1979 yılından beri var olduğu ve bugün dünyada yaklaşık 14 milyon kişinin HIV taşıdığı düşünülmektedir.

Belirti ve bulgular


Virüsün alınmasından klinik bulgular ortaya çıkıncaya kadar geçen kuluçka dönemi yaklaşık 2-5 yıldır. Hiçbir klinik belirtinin bulunmadığı bu dönemde kanda HIV antijeni, antikoru veya her ikisi birden bulunabilir.
• Uzun süreli, açıklanamayan aşırı yorgunluk ve bitkinlik • Şişmiş lenf bezleri (kasık bölgesi dışında en az 2 bölgede ve en az 3 ay süreli)
• 10 günden uzun süren ateş
• 3 aydan fazla süreyle gece terlemesi
• Açıklanamayan kilo kaybı (vücut ağırlığının %10'dan fazlası)
• Deride veya ağız içinde, mor veya farklı renkte geçmeyen lekeler
• Açıklanamayan, sürekli öksürük veya boğaz ağrısı • Nefes darlığı
• Sürekli, şiddetli ishal
• Sık tekrar eden mantar enfeksiyonları • Vücutta açıklanamayan çürükler veya kolayca meydana gelen kanamalar

Nedenleri

AIDS'e, HIV-1 ve HIV-2 virüsleri sebep olmaktadır. HIV-2 virüsü Afrika dışında nadiren görülmektedir. Virüsün kişiden kişiye bulaşma yolları:
• HIV taşıyıcısı kişiyle vajinal, oral veya anal seks yapılması
• Damardan uyuşturucu kullananlarda ortak enjektör kullanımı
• Kan ve kan ürünlerinin nakli
• Anneden bebeğe kan yoluyla veya sütle geçiş Genel kanının aksine, AIDS çok bulaşıcı bir hastalık değildir. Öpüşme yoluyla, tuvalet oturaklarıyla, dokunmayla, günlük hayatımızdaki cisim ve araçların ortak kullanımıyla, yiyeceklerle HIV virüsü bulaşmaz.

Tanıya yönelik araştırmalar


• Kan tablosunda değişimler (lökosit, lenfosit ve trombositlerde azalma)
• Anemi • Sedimentasyon hızında artış
• Yardımcı / baskılayıcı T hücresi (helper/supressor, T4 / T8) oranında azalma (normal değer 2/1) yardımcı T hücrelerinin mutlak sayısında azalma (400/mm3)
• İmmünofloresans tekniği ve ELİSA yöntemiyle HIV antijenleri gösterilebilir
• ELİSA ile kanda HIV antikoru aranması: en iyi tarama testidir. Yanlış pozitif cevap alınabileceğinden, kuşkulu vakalarda doğrulama testleri gerekir.
• Western blot antikor testi: Virüs proteinlerine karşı antikorların gösterilmesi ve ELİSA yöntemini doğrulama testi olarak kullanılır

Tedavi


Henüz virüse karşı tam anlamıyla etkili bir ilaç veya koruyucu aşı geliştirilememiştir. Tüm dünyada bu yöndeki çalışmalar yoğun olarak devam etmektedir. Genel tedavi şekli, fırsatçı enfeksiyonların veya tümörlerin tedavisine yöneliktir. Aantiviral ilaçlar kombinasyonlar şeklinde uygulanmaktadır:
• Zidovudine (AZT), didanosine (ddI), dideoxycytidine (ddC)
• Proteaz inhibitörleri: Nelfinavir, ritonavir, indinavir ve saquinavir.

Alıntı


HIV virüsü nedeni ile oluşan, gerekli önlemler alınmadığı takdirde hızla yayılan bir hastalık olan ve dünyada her gün 7 bin kişiyi pençesine alan AİDS'ten etkilenen kişilerin çoğunluğunun en üretici çağlarında olan 25 yaş altındaki gençler olduğu belirlendi.

HIV virüsü nedeni ile oluşan, gerekli önlemler alınmadığı takdirde hızla yayılan bir hastalık olan ve dünyada her gün 7 bin kişiyi pençesine alan AİDS'ten etkilenen kişilerin çoğunluğunun en üretici çağlarında olan 25 yaş altındaki gençler olduğu belirlendi. 1 Aralık Dünya AİDS Günü nedeniyle AİDS hastalığı hakkında bilgiler veren Amasya Sağlık İl Müdürü Dr. Ömer Deniz, AİDS vakalarının yüzde 95'inin gelişmekte olan ülkelerde yaşandığını, henüz etkin bir aşısı olmayan HlV'e karşı alınan koruyucu önlemlerin, Gönüllü Danışmanlık ve Test Merkezleri'nin ve halk eğitimlerinin büyük rolü olduğunu açıklayarak, AİDS mücadelesinde kaydedilen bir diğer gelişmenin de tedavideki yenilikler olduğunu belirtti. Ümit vadeden çok ilaçlı tedavi şemaları ile hastalıkbelirtilerinin ortaya çıkışının geciktirilebilmekte olduğunu söyleyen Dr. Ömer Deniz, ancak tedavi giderlerinin çok yüksek oluşu ve yıllık ilaç giderlerinin astronomik rakamlara ulaşmasının bu tedavilerden herkesin faydalanmasını zorlaştırdığını, bunların yanı sıra HIV şüphesi olan ya da HIV tanısı konmuş kişilerin tanınabilirlik ya da damgalanma korkusu nedeniyle toplumda kimliklerinin gizli kalmasını istemeleri ve sağlık kurumlarına baş vurmada çekinmelerinin bu hastalıkla yapılan mücadelede aksamalarayol açtığını vurguladı. "VİRÜS, KORUNMASIZ CİNSEL İLİŞKİ YOLUYLA BULAŞIYOR" Türkiye'de 1985 yılından bu yana AIDS enfeksiyonunun görülmekte olduğunu ve 1985 yılında 1 AİDS ve 1 taşıyıcı toplam 2 olan vaka sayısının Haziran 2008 itibarıyla 682 AİDS ve 2 bin 493 taşıyıcı olmak üzere toplam 3 bin 175'e ulaştığını bildiren Dr. Deniz, "İstatistiklere göre virüsün bulaştığı kişilerin yarısından çoğu hastalığı korunmasız cinsel ilişki yoluyla, başlıca heteroseksüel ilişkiden almıştır. Bu yolla eşlerinden HIV enfeksiyonunu kapan kadın sayısı artmaktadır. Homo ve biseksüel cinsel ilişkitoplam sayının yüzde 8'ni, ilaç bağımlıları da toplam sayının yüzde 4'ünü oluştururken, kan naklinden ortaya çıkan vakalar yüzde 2'de kalmaktadır. Yurtdışında yaşamış veya yurtdışına seyahat etmiş olan kişi sayısı toplam sayının yüzde 20'sini oluşturmaktadır. Vakaların yüzde 69'unu erkekler oluşturmakla birlikte, sayı kadınlar arasında da artış göstermektedir. Ülkemizde enfeksiyondan en fazla etkilenen nüfus 25-49 yaş grubundadır. Metropol iller ile turistik illerde daha fazla vaka görülmekle birlikte,vakalar hemen tüm illerimizde mevcuttur. Bildirilen kişilerin yüzde 15'i yabancı uyrukludur. Son yıllarda Ukrayna ve Moldovya uyruklu yabancı vaka sayısında artış görülmektedir" dedi. "BİRDEN FARKLI İLİŞKİ GERİYE DÖNÜŞÜMSÜZ SONUÇLAR DOĞURUYOR" AİDS ile mücadelede topluma düşen görevleri anlatan Ömer Deniz, "AİDS'in ailelerimizi ve toplumumuzu parçalamasına izin vermemeliyiz, hastalık taşıyorsak kan bağışında bulunmamalıyız, gizlilik ve ikiyüzlülük HIV için güzel bir giriş kapısıdır, hastalık taşıyorsak partnerimize durumumuzu açıklamalı ve onu hastalığımızdan korumak için tedbir almalıyız. Tek eşliliği ve sadakati önemsemeliyiz. Birden farklı kişiyle ilişki geriye dönüşümsüz sonuçlar doğurabilir. Korunmasız her ilişkide risk olduğunubilmeliyiz, özellikle para karşılığı seks yapan kişilerin çok sayıda kişi ile cinsel ilişkiye girdiklerini hatırladığımızda bu kişilerin daha yüksek oranda risk taşıdığını bilmeli ve kendimizi korumalıyız. Sosyal, kültürel ve ekonomik nedenler sonucu erkekler kadınlarla olan ilişkilerinde daha etkin bir durumdadırlar. Bu durum onlara gerekli önlemleri almak konusunda daha fazla kontrol şansı ve sorumluluk getirmektedir. Onurlu davranışın kendimizi ve çevrenizdekileri korumaktan geçtiğini unutmamalıyız.Eşinize hastalık bulaştırırsanız bunu ona nasıl söylerdiniz ve dahası kendinizi bir ömür boyu affedebilir misiniz? AİDS'lilere, ailelerine yardımcı olmalıyız. Onların inkar tepkileri ve depresyona girmeleri ile mücadele etmeliyiz. Çocuklarımızı ve gençleri hayatın bir gerçeği olan cinsellik konusunda aydınlatmalı ve korunma yollarını anlatmalıyız. Cinselliği yok saydığımız zaman çocuklarımız bu konuya daha bir ilgi duyarlar ve başka yerlerden öğrenmek isterler. HIV taşıdığını öğrendiğimiz kişilerisuçlamamalı, yargılamamalı ve dışlamamalıyız. HIV günlük yaşamdaki sosyal ilişkilerle, yanaktan yanağa öpüşmekle, aynı tabaktan yemek yemekle, aynı bardak, kaşık, çatalı kullanmak ile aynı kıyafetleri kullanmak ya da aynı tuvalet ve banyoyu kullanmak ile bulaşmaz. Bu nedenle HlV'e yakalananları dışlamamalı, onlara destek olmalı, onların da bizlerle aynı haklara sahip olduğunu unutmamalıyız. Damar yoluyla uyuşturucu kullanımı yüksek HIV bulaşma riski taşır. Bu nedenle çocuklarımızı ve gençlerimiziuyuşturucu maddelerden korumalı, arkadaşlarını tanımaya çalışmalı, çocuklarımızla iyi iletişim kurmalıyız" diye konuştu.


Bir bildiğim varsa hiç bir şey bilmediğimdir. (:
The Unique - avatarı
The Unique
Kayıtlı Üye
1 Aralık 2008       Mesaj #2
The Unique - avatarı
Kayıtlı Üye
1 Aralık Dünya AIDS günü Basın duyurusu(D)

Sponsorlu Bağlantılar
Basına ve Kamuoyuna;

Biz HIV pozitif kişiler ve yakınları, biz HIV/AIDS alanında çalışan aktivistler, biz kadın örgütleri, biz gençlik örgütleri, biz doktorlar, biz sanatçılar, biz özel sektör temsilcileri, biz Beyoğlu halkı, biz gönüllüler… Hepimiz 1 Aralık Günü HIV/AIDS; kadınların, erkeklerin, gençlerin, orta yaşlıların, bakkalın, öğretmenin, polisin, işadamının, ev kadınının yani bizim meselemizdir demek için sokağa çıkıyoruz.

HIV dünyada tanımlanalı 27 yıl olmasına rağmen bugüne kadar "HIV/AIDS bizim sorunumuz değildir, bana bir şey olmaz dedik". Türkiye'de HIV ile yaşayanların sayısı günden güne artıyor… Resmi rakamlara göre 2004'te yeni tanı sayısı 210 iken, 2007'de 376 oldu. Bugün Türkiye'de HIV var…

HIV/AIDS artık ölümcül değildir. Mevcut ilaçlarla kontrol altında tutulabilir, Bugün artık HIV+ kişiler, gelişen yeni tedaviler sayesinde kaliteli bir yaşam sürebiliyorlar.

Evleniyor, çocuk sahibi oluyorlar; işlerine, okullarına hiçbir sağlık sorunu yaşamaksızın devam edebiliyorlar. HIV+'leri öldüren virüs değil, toplumsal korkular, önyargılar ve ayrımcılıktır. HIV sosyal ilişkilerle bulaşmaz. HIV+'lerden korkmayın, uzaklaşmayın.

Sizleri 30 Kasım 2008 Pazar günü saat: 14:00'de Ankara – Esat Dört Yol'da bizimle olmaya davet ediyoruz… Hangimiz HIV+ ne farkeder deyip, kolkola Kuğulu Park'a yürüyeceğiz.

Sizleri 1 Aralık 2008 Pazartesi günü saat: 11:00'de İstanbul – Tünel Geçidi KV'de bizimle olmaya davet ediyoruz… Hangimiz HIV+ ne farkeder deyip, kolkola yürüyeceğiz. Sanatçılarımızla, sokak etkinlikleri ile sokağın meselesi olan HIV'i konuşacağız, ilk defa korkmadan, bilgilenerek…

Ankara Program Akışı

14:00'de Esat Dört Yol'da buluşuyoruz ve Kuğulu Park'a yürüyoruz.

20:00'de PARTİ: AYIR—MIYORUZ!

30 Kasım 2008 Akşamı Getto'da buluşuyoruz ve eğleniyoruz. Genç – yaşlı, kadın – erkek AYIR—MIYORUZ! HIV + ya da değil, AYIR –MIYORUZ!

AYIRMADIĞIMIZ İÇİN BULUŞUYORUZ!

Kapı Açılışı: 20.00

Gece boyunca DJ FUAT ve çeşitli rock gruplarının performansları ile çoşulacaktır!

Getto, Bestekar Sokak, 49/A, Kavaklıdere'de…

İstanbul Program Akışı (1 Aralık 2008 – Pazartesi)

11: 00'de Basın toplantısı (Konuşmacı: Prof. Dr. Deniz Gökengin)
Rebetiko
Dilek Ağacı
+1 Tual uygulaması
Kısa Dalga Ritm Grubu
Kolaj Atölyesi
Gitar Dinletisi
Karikatür Atölyesi
Ritim Atölyesi
Basın toplantısından sonra dilek ağacına gidip sanatçılar mesajlarını vererek, röportajlarını gerçekleştirecektir.

Sanat istasyonlarını ziyaret etikten sonra Samba İstanbul, sanatçılar, doktorlar, aktivistler, gönüllüler ve basın ile birlikte Galatasaray Lisesi önüne kadar yürüyüş yapılacaktır.

İstanbul Katılacak sanatçılar:

Buket Uzuner
Harun Tekin
Mehmet Ali Alabora
Murat Daltaban
Mustafa Alabora
Önder Bora

Saygılarımızla,
Çiğdem ŞİMŞEK

Pozitif Yaşam Derneği
İletişim Sorumlusu
Telefon : (212) 288 38 83
Fax : (212) 288 38 84
GSM : (554) 528 07 04
e-posta : cigdem.simsek@pozitifyasam.org
web : Pozitif Yaşam Derneği

Düzenleyici Kuruluşlar:

• Pozitif Yaşam Derneği (PYD)

• Türk Tıp Öğrencileri Birliği (TurkMSIC)

• Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG)

• Gilead İlaç

• İletişim Ünitesi Reklam Hizmetleri

• GfK Türkiye

• Birleşmiş Milletler Tema Grubu/UNAIDS

Destekleyici Kuruluşlar:

• Beyoğlu Belediyesi

• Uluslararası Af Örgütü

• Lamdaistanbul LGBTT Derneği

• Pozitifler Derneği

• AIDS Savaşım Derneği

• HIV/AIDS STK Platformu

• Hangar Sanat Derneği

• İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı (İKGV)

• Fotoğraf Vakfı

• Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği

• Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklarla Savaşım Derneği

• Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK)

• Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıkları Önleme Derneği (Kadın Kapısı)

• Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği

Alıntı

Bir bildiğim varsa hiç bir şey bilmediğimdir. (:
The Unique - avatarı
The Unique
Kayıtlı Üye
1 Aralık 2008       Mesaj #3
The Unique - avatarı
Kayıtlı Üye
1 Aralık Dünya AIDS Günü
Ankara - Hacettepe Üniversitesi (HÜ) AIDS Tedavi ve Araştırma Merkezi (HATAM) Koordinatörü Dr. Aygen Tümer, "Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Aralık 2007 verilerine göre, dünyada 33.2 milyon kişi HIV/AIDS hastalığı ile beraber yaşamaktadır. Salgının başından beri yaklaşık 27 milyon kişi hayatını kaybetmiştir" dedi. Tümer, 1 Aralık Dünya AIDS Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, HIV/AIDS hastalığının 1981 yılında tanımlandığını, o günden bugüne büyük bir hızla yayıldığını ve yayılmaya devam ettiğini belirterek, HIV enfeksiyonunun sadece erişkinleri değil, bebek, çocuk, genç, yaşlı demeden herkesi tehdit edebilen bir hastalık olduğunu söyledi.
Hastalığa ilişkin henüz virüsü vücuttan tam atabilecek tedavinin ve aşısının bulunamadığını ifade eden Tümer, HIV enfeksiyonunun başarılı tedavilerle ölümcül bir hastalık olmaktan çıktığını kaydetti. Dr. Tümer, "Yan etkileri fazla ve aylık bin 500-2 bin YTL olan tedavi maliyetine rağmen, hastalıktan ölüm hemen hemen ortadan kalkmış, yaşam boyu ilaç kullanımını gerektiren bir tür kronik hastalığa dönüşmüştür" diye konuştu.
Tümer, tüm dünyada HIV pozitif kişilerin sayısının hızla arttığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin bu salgının dışında kalması beklenmemektedir. Ülkemizde Sağlık Bakanlığı Haziran 2008 verilerine göre 3 bin 200 HIV/AIDS hastası bulunmaktadır. En sık görülen bulaşma yolu korunmasız yapılan heteroseksüel cinsel temas (yüzde 60), ikinci sıklıkta homoseksüel cinsel temas ve üçüncü sıklıkta da damar içi madde kullananların ortak paylaştığı enjektör gelmektedir. Hastalığın sıklıkla görüldüğü yaşlar ise 20-49 yaş arasıdır."

Kaynak : Anadolu Ajansı
Bir bildiğim varsa hiç bir şey bilmediğimdir. (:

Benzer Konular

3 Aralık 2009 / HerHangiBiri Genel Mesajlar
10 Aralık 2013 / HerHangiBiri Genel Mesajlar