Arama

Sahipsiz Mektup'lar - Sayfa 50

Güncelleme: 2 Haziran 2012 Gösterim: 277.733 Cevap: 628
H€L€N - avatarı
H€L€N
Ziyaretçi
13 Kasım 2007       Mesaj #491
H€L€N - avatarı
Ziyaretçi
Sen Benim Saplantımsın

Sponsorlu Bağlantılar
Sana aşık olduğumdan beri,benim saplantım sensin.
Sen kendi dünyanda yaşıyorken,benim dünyam sensin.
Yoğun bir aşk,yoğun duygular,inanılmaz bir ruh yaşıyorum artık!
Aşkını bekliyorum,bir parça yem gibi,yuvarlak bir kasede bir balık gibi artık!

Gündüzün,seni kapmak için,bir kartal gibi seni izlerim.
Geceleyin,seni kaybetmemek için,siyah bir yarasa gibi seni takip ederim
Yazın,aşkımı sana göstermek için,bir yunusbalığı gibi sana doğru yüzerim.
Kışın,kendimi sana hazırlamak için,bir penguen gibi smokin elbise giyerim.

Senin ilgisizliğinden,dondurmanda bir mikrop olmak isterim.
Rüyanda adımı tekrarlayarak konuşan bir papağan olmak isterim.
Kendimi sana göstermek için,ısırılmış elmanda bir kurtcuk olmak isterim.
Sırf beni görmen için,iri bir böcek gibi,yiyeceğinin üzerine konmak isterim.

Beni önemsemediğinde,bir sivrisinek veya bir hamamböceği gibi seni ısırmak isterim.
İntikam almak için,bir böcek,bir örümcek yada bir yaban arısı gibi seni rahatsız etmek isterim
Aslında benim amacım,bir öç almak değil,seni bir kelebek gibi öpmektir.
Benim gayem kalp hırsızlarını bir polis köpeği yada bir atlı polis gibi kovalamaktır.

Zıplayarak ve sırıtarak,bir şempaze gibi,sana duygumu göstermeye hazırım.
Eğer izin verirsen,oyuncak ayın gibi,seni kucaklamaya hazırım.
Aşkın beni insanımsı bir hayvan yaptı;tedavi etmek için saplantımı aşkını bana ver.
Yoksa dayanılmaz güzelliğin beni bilinçsiz bir tutkuya sürükler.



H€L€N - avatarı
H€L€N
Ziyaretçi
13 Kasım 2007       Mesaj #492
H€L€N - avatarı
Ziyaretçi
SevgiLiye açıLmamış Mektup

Sponsorlu Bağlantılar

Varlığın, yokluğuna özdeş şimdi'
Yazıyorum birkaç dakika ağlamışlığın ve gözyaşının üstüne'

'
Sen bulanıklaşsan da, gözüm hep ufuktaki yalnız haberciyi gördü' Buğulanmış cama çarparken yağmur damlaları, ben çizdim bir kâlp içine iki bedeni'
Zamanın bilmem hangi köşesindeydik hatırlamıyorum. İşime gelmeyen buluşmalardan kaçmadım sen varsın diye' Çam diplerinde petunyaları kuruturken ellerimizde, sen bana SENİ SEVİYORUM derken bile bakamıyordum gözlerine. Utancımdan ' alışık olmadığımdan belki ' belki de o öpülesi dudaklarından ayıramam dudaklarımı diye, korkumdan.. Farkına varamadım gerçeklerin.. Gözlerine saklanmış hainliği sezseydim eğer; ' eğer, denizlerden çaldığın dalganın, bir mühür gibi yüreğime leke yapacağını çözebilseydim, mayasız öperdim seni.. Özüm'süz '

'
Güzel kelimeler istiyordum senden ' Ay ışıklarıyla yıkanmış, okuyunca en çirkin anlarımın anlamlaştığı, okuyunca dokunduğun gözlerimin mızmızlaştığı '

'
Kulağımın arkasına fısıldanmış güzel kelimeler biriktirmiştim ben sana oysa' terk edip gitmeseydin ansızın; duyacaktın ' Ben çırpınırken bir kaşık suyun derinliğinde boğulmamak için, sen görünce beni böyle çaresiz, beni böyle çırılçıplak; tutup çıkarırsın diye uzatmıştım ellerimi..Sen, biraz yukardan ifrit dolu yüreğinle bakıp gülmüştün hâlime.Oysa ben susmanı bekliyordum.. birde ıslak bedenimi sarmanı' bir 'NEYİN VAR SENİN' e öyle ihtiyaç duymuştum ki o an; anlatmak istedim, ama sen ' yoktun..!

'
Yıllar geçti aradan.. ve farkında olmadan'
Adımlarım daha büyük, daha hızlı ve daha sağlam'
Yokluğunda büyüttüğüm acılarımı her gün tazelemek zoruma gitmeye başladı. Ve hasretinin bitime uğraması gerekti. Eylüldü.. hüzün mevsimiydi.. nasıl unuturdum seni? Yaprakların salına salına karıştığı toprağı öpüyordum, 'Vatanım' diye değil! Sen dön diye'

'
-Köylü kız- büyüsü bozulduğunda ben öğretmen olmuştum.. Hani rüyalarımın en güzel sahnesinde seyrederken, göz yaşlarımı tutamadığım ' hani en mateminde gecenin; üzerimde bir hamal gibi taşıdığım sensizlik yükünü atmak istediğimde, düşünüp de derinlere daldığım'.
Hatırladın mı?
Saçlarım; senin bildiğin kadar sıradan değil artık..
Gözlerime durulmayı öğrettim..
Dudaklarıma kilit vurdum konuşmasın diye..
Yüreğimdeki seni her gece zindana attım bensizliğin acısını, sensizliğin acısını çektiğim gibi çek diye! !

'
Gitme Sevgili!
Sokak aralarında yitirdiğim aklımı geri ver bana.. yüreğim yüreğinde.. Böyle kuru bir beden ne işe yarar sensiz.. Ya dünümü ver, yada hakkımı! çok mu arzu ettiklerim?
Hayatının kısa film akropollerinde hiç mi karem yok? Senaryoda figüran olarak ölmek istemiyorum.. al beni de gözlerine'
'
Gözünle gördüğün her seksiyonda bir sahtekârlık, her parselinde acı ve göz yaşı' Güzel kelimelerinden duymak istiyordum bir ikindi çayı ertesinde.. Dudaklarından dökülmedikten sonra, adıma yazılan mektupların ne albenisi var ki?

'
Evlendim'Soğuk duvarlarında, gece lâmbasının aydınlattığı kadar görebildiğim dünyanın eşiğinde, bedenimi saran başka kolları sen zannedip doyasıya, hissedilmeyen kokunu sineye çektiğim günler aklıma geldi..

Evlendin'İkinci sayfa haber bültenlerinden öğrenmek istemezdim' Bilmek isterdim yerime koyduğun biblonu' Kim bilir hangi Can sırada bekliyordu Yanmak için' Farkında olmadan işlediğin günahın bedelini ödeyeceksin demiştim ' Yüreğimi yüreğine koymuş olsaydın farkına varırdın süzülmemiş gerçeklerin' Arsız gönül kuşun konmuştu bir başka evin bir başka penceresine'Açar mıydı? '

'
Yıllar geçti aradan ' farkında olmadan.
Cebimde kimsenin göremediği bir öfke saklı sevdiğim' Çıkardığımda dağ dayanmaz ki gönlün dayansın? Ben, kaybolmuşluğun sefasını sürerken, sen, bensizliğin nedametini çekiyorsun' Hissediyorum bunu'Ne ektin ki biçesin?

Beni arıyorsan;
Yokum! !
Sisle çevirdiğin bu evren, artık benim olmadığı kadar, seninde değil! !
Zaman hızla akıp gidiyor..
Yıllar sonra bugün, bakıp da halime gülmeyeceğim' Gözlerime durulmayı öğrettim'
Dudaklarım, dudaklarında güneşe selam çakmayacak artık..
Erkekçe, namusluca çekip gideceğim gözlerinin önünden;
Arkasına bile bakmadan'
'
Dur! !
Yaklaşma'
Yollarına toz olduğum sevgili! !
Dudak büktüğüm gidişine'
Yüz eskittiğim zamanla..
Ey Yüreğimi yüreğine bir kez olsun konuk edemediğim sevgili! ! !
Dokunma ellerime..
O eller ki, zamanın bir köşesinde, okul kaçışlarının heyecanıyla atan kâlpleri bir bedene dolduran; sonra Tek can ile kenetlenip kaderin vahametini inadıyla kıran eller'

'
Git..

Varlığın, yokluğuna özdeş şimdi'
Yazıyorum birkaç dakika ağlamışlığın ve gözyaşının üstüne'


H€L€N - avatarı
H€L€N
Ziyaretçi
13 Kasım 2007       Mesaj #493
H€L€N - avatarı
Ziyaretçi
Sevginin Yenilgisi

Bana uzattığın bit buket sevgiyi almaya korktu ellerim.İlk defa titredi çekindi tutmaya o sevgiyi.Etraf buram buram sevgi kokarken benim için benim içim sanki buz kesti.dona kaldım birden niye böyle olduğumu bilmiyorum ama sevgi gözümü korkutmuştu.Sevgi her zaman acımı verirdi insana.İllakide bir parçasını alevler içinde yakar daha sonrada ardına bakmadan gidermiydi.Sevgi bu kadar acımasızmıydı.
Zamanlama önemlimiydi ki aşkta.O kalbin habersiz misafiri değimliydi.Benide bu haliyle yakmadı mı?Beni eline alıp duvardan duvara vurup kalbimi kor ateşlerde yakıp daha sonrada kapanmayacak yaralar bırakıp giden o değilmiydi?
Bunun için mi sevgiden bu kadar korkuyorum.Ben ki yasakları dinlemez,nerede imkansız şey varsa onu istemez miydim?Peki niye şimdi sevgiden kaçıyorum.Önceden ben onu kovalar bulmak için ne çabalar harcardım.Ya şimdi kapımın önünde duruyor ama kapıyı açmak için tereddüt ediyorum.İçeri girdiğinde yine üzülen ya ben olursam Dayanabilir miyim ki?bu darbeye kaldırabilir miyim?
Ama her şeyin bedeli yokmuydu.Aşk her zaman mutluluk demek değil ya.Dünyada en ağır bedeli aşk için ödüyoruz herhalde.Mutlu olmak isteyenlere yanında promosyon olarak acı,keder ve gözyaşı veriyorlar.
Dünyanın en bedava şeyi hayal kurmakken biz onu dahi yapamıyoruz.İçimizde koskocaman bir sevgi ağacı büyütmeye çalışıyoruz.O ağacın her yaprağında bizim olduğumuz ama yapamıyoruz.Çünkü bir gün o ağacın kesileceğini ikimizde çok iyi biliyoruz.İmkansız olanların gerçekleşmeyecek hayaller kurmanın ne kadar aptalca olduğunu bildiğimiz halde keşke böyle olmasaydı demekten alamıyoruz kendimizi.Gerçektende aşkın zamanı yokmuş.Beyinde bir sürü soru bırakıp gidiyormuş.Eğer bu soruların cevabı olsaydı demek ki aşk olmazmış.Sevgi insana keder ve dertten başka bir şey getirmezmiş gelirken yanında.Sevgi bir şekilde kalbe girerken mantık uçup gidermiş beyinden.Zaten mantığın olduğu yerde sevginin işi de yok.
Kalbimi senin ellerine bırakırken hiç korkmamıştım.Bir hamur gibiydim beklide istediğin gibi yoğurup daha sonrada bana bakıp işte benim eserim diyebilirdin.Ama ikimizde çocuk değildik.ve olanların farkındaydık.Bu aşk baştan sona kadar imkansızdı ve biz imkansızı kovalıyorduk.Bunun sonu da bir yenilgiden başka bir şey değildi.Sevgi ilk defa yenilecekti ve bizim bunu kaldırabilecek gücümüz yoktu.En güzel çare sevgimizi kalbimize gömüp uzaklaşmaktı.Coşkun dereler gibi çağlayan kalplerimizi susturmaktan ve o sevgi ağacının yaprakları sararıp solmadan bu aşka bir son vermeliydik.Zaten yarını düşünmüyorduk ki.Bizim yaşadığımız bugündü ve yarının hayatımızda yeri de yoktu.Çünkü bu ikimize de uymazdı.Bizim sevgimiz konuşmaktansa susmayı tercih ederdi tıpkı bizim gibi.Zaten sevgimizde bu yüzden yenilmedi mi?
Her şeyin ilacı olan zaman bizim sevgimizin ağrısını bile kesmedi,kanayan yarasını durduramadı.Ve rapor sonucunda da yazdığı gibi kanayan kalbimiz daha fazla dayanamadı oda sevgimiz gibi mücadeleye yenildi''..


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Kasım 2007       Mesaj #494
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Çocukluğum!



İlk nefesi aldığım
İlk ninniyi dinlediğim yer Ayancık
Bulutlar kadar uzağımda şimdi.
Annemin pişirdiği
Tarhana çorbasının tadı damağımda hala
Topaç çevirmeler, renkli misketler
Çelik-çomak oyunları
Kartopu savaşları yaptığım arkadaşlarım
Kim bilir, nerede şimdi!...

Elmamı, kuru incirimi vermedim diye
Beni oyunlara almayan İrfan
Güreş tutup yenemediğim Orhan
Maramoğlu Erol, deli Ramazan
İlk sevgilim,
Sınıfımızın en güzeli Gülten
Çaylarında avladığım mercanlar, bıyıklılar
Saraylar kurduğum kum taneleri
Yuvarlak çakıl taşları.
Dalgalarında ıslandığım ak köpükler
Dekovil hattında kaydırdığım arabam
Maçlarına koştuğum Recep abi
Motor Necati
Pembe kanepelerinde oturduğum.

Lokomotif sefaları
Beni okula kadar bırakan Minnoşum
Nerede şimdi.!

Kanatları ıslak bıldırcın kuşları
Yeşil başlı ördekler
Canını yaktığım minik serçeler
Fabrika köprüsünde
Gelişini beklediğim babam
Çayda yüzen kayın tomruğu
Dört buçukta öten paydos borusu
Yedi nüfus katık ettiğimiz fabrika ekmeği
Her haneye ayrı maniler düzen
Ramazan davulcusu, Musa dayı
Gizlice çay elmalarını yediğimiz komşum
Ev sahibimiz Tahsin enişte
Marangoz Ali dayı
Menşure abla
Elime kağıt şekerleri tutuşturan
Şefika teyze!

Yaşadıklarım, ne tatlı bir hoşsa da imiş
Rahmetli babamın yoksulluğuna inat
Çocukluğum
Ne kadar da renkli geçmiş...


i.k
H€L€N - avatarı
H€L€N
Ziyaretçi
13 Kasım 2007       Mesaj #495
H€L€N - avatarı
Ziyaretçi
GELiNLiK KEFENiM

Bir Gün Gözlerin Dalacak Derinlere
Belkide Aklina Ben Gelecegim
Beraber Yasadigimiz Güzel Günleri Düsüneceksin
Birden Hersey Mazimizi Anlatacak Sana, Unutamadigini Anlayacaksin...

Yanima Gelmeyi Düsünebilirsin Bir Buket GüLLe
Gideceksin Ciçekçiye,
Alacaksin En Sevdigim GüLLeri
GeLdigin Zaman Kapim Kalabalik OLacak.
Dügünüm OLdugunu Düsünüp Kahrolacaksin
Ansizin Karsina Gözü Aglamakli Anam Cikacak
Seni Görünce Sikacak Yumruklarini ,Vuracak Gögsüne GöGsüne
"Senin Yüzünden, Senin Yüzünden" Diye Haykiracak...

Ne OLdugunu Bilemeyeceksin,
O An Donup Kalacaksin Elindeki GüLLer Tek Tek YerLere Düsecek...
Tabutumun Üstünde Bir Duvak Göreceksin
Iste O Zaman Anam Yanasacak Yanina,
Vasiyetimi SiraLayacak Sana:

"ÖLÜRSEM SEVGiLiMLE EVLENMEDEN ÖNCE ANAM
KEFEN YERiNE GELiNLiK GiYDiRiN BANA
GÖRÜNCE SEVGiLiM SAKIN AGLAMA
BENi KARA TOPRAKLARDA ARA
ÖRNEK OLSUN SEViPTE AYRILANLARA
SENi SEVDiGiMi SAKIN UNUTMA
SAKIN UNUTMA............
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Kasım 2007       Mesaj #496
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yitik, Bitik, Perişan

Leşcil kuşlar üleş kapışmada köhnemiş bedenden
Sırtlanlar ölüm ağıtını uluyor içimin bozkırında
Yavru bir ceylan soluyor kesik kesik şuramda
Can çekilmede gayrı canana can veren bedenden

Toprakta kesif kan kokusu kurtlara davetkar
Dilime dolanıyor şimdi hiç söyleyemediğim adın
Sen vaslına eremediğim zulümkar, ah sen o kadın
Uğruna perişan oldu nevbaharda şahane lalezar

Ruhunun kasvetli karanlığı bin dert katıyor derde
Yitikliğim, yitmişliğim, derdinle tükenip bitmişliğim
Ne ciğerimi yakan zifir deva şimdi, ne de yetmişliğim
Bir kör kurşuna yenik düşmüş şimdi aşk yatıyor yerde


i.k
H€L€N - avatarı
H€L€N
Ziyaretçi
13 Kasım 2007       Mesaj #497
H€L€N - avatarı
Ziyaretçi
Sevgili

seni ilk tanıdığım anı hatırlarmısın.
o ilk anı gözlerin gözlerime değdiği anda ,
sanki kalbimin yerinden fırlayacağını...
balkonda dururken ve üzerimize boşalırcasına
yağan dolu misali yağmuru ve bana ilk söylediğin
cümleyi işte söylüyorum SENİ ÇOK SEVİYORUM.....
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Kasım 2007       Mesaj #498
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Döneceğim Sana

Bir Akşam Vakti Döneceğim Sana
Mutluluk Dolu Yarınlara Uzanacağız
Birlikte Zamanı Durduracağız
Korku Dolu Düşler Birtanem Ağlamıyacağız

Diğer Gecelerden Farklı Olacak Gecemiz
Yıldızlar Göz Kırpacak Mutluluğumuza
Yalnız Onlar Görecek Bizi
Yeni Bir Hayat Başlayacak İçimizde

Ben bir denizciyim
zorlu fırtınalar atlatmış
engin dalgaları aşmış
dunyayı dolaşmışDÖNECEĞİM SANA

ben bir seyyahım
aklıma geldikçe gezmiş
nerde güzellik görmüş
durmuş bakmış imrenmiş

ben bir duyguyum
içine kadar hissettiğin
ayağını yerden kestiğin
ruhunu huzura kavuşturduğun

bir parçasın yaşamımda
yüreğim sevda denizinde bir gemi
ben bu gemide bir seyyah
sen bu gemideki duygu prensesimsin ..


i.k
H€L€N - avatarı
H€L€N
Ziyaretçi
13 Kasım 2007       Mesaj #499
H€L€N - avatarı
Ziyaretçi
Sevgiliye Mektup

Evlerin duvarlarını neden duvar kağıdıyla kaplarlar ki... Duvar kağıdı olmasa... Bembeyaz...İstediğin düşle doldurabileceğin kadar geniş bir sinema perdesi gibi... Neden evlerin duvarları bembeyaz, lekesiz değil... Benim ki bile...


Hiç dağda yaşadığın oldu mu, dağda ve çadırda?
Çadırda yaşamak nasıl bir şeydir bilir misin?
Hayatında aynı günde aynı topraklarda yüzden fazla çiçek gördüğün olmuş mudur?
Ya geceleri gökyüzüne baktığında ne kadar yıldız sayabildin en fazla?
Saman yolunu görme şansına kaçımız sahip oldu bugüne dek...
Seninle ne zaman tanıştık. Hiç bilmiyorum...
Yoksa hep tanışıyorduk da bir türlü yüz yüze mi gelememiştik...
Ne iyi ettim de geldim.
Daha önce de kaç kez gelmiştim.
Ama söyler misin bana neden
Neden tanışamadık bir türlü.
Tesadüf müydü yoksa bilerek mi gelmiştim çalıştığın yere?
Seni orada bulacağımı biliyor muydum?
Seni ilk gördüğüm anı hiç unutmuyorum.
Ama bir türlü yanına gelmeye cesaret edememiştim.
Çocuk gözlerinle bana bakmıştın.
Bir sevgiliydi ya da bir çocuk ne fark eder ki
İkisini birden seviyordum.
İkisiyle birden konuştum.
Çocuk gözler,
Sevgili gözler,
Kocaman hüzünlü gözler...
Bir yüze,
Bir çift göze ancak bu kadar yakışırdı hüzün...
Boş bırak bir yanını
Ben geleceğim nasılsa
Taş plaklardan kalma bir sevdayla
Oturacağım yanına
Ben geleceğim boş bırak bir yanını
Unutma!
Bir yanından bir yanına sırılsıklam olacak avuçların
Yasak bir köy olacak değilsin o zaman...
ve özlemlerin taze kalsın diye limon kolonyası kokacak değilim sana.
Sen gibisini bulamadım gülüm
Ödünç paralarla katettiğim
Bu çalıntı yollarda
Boş bırak en sevdiğin yanlarından birini
Ben geleceğim nasılsa.
Şimdi sen uykudasın...
Bir resmin var başucumda
Gözlerindeki hüzün
Daha bir ortada
Daha bir uzun...
Kızıl, kıpkızıldı saçların
Ve başımın üstünde yerin.
Yaz geldi mi gitmek bilmeli
Kış geldi mi dondurmalı sevgileri
Şimdi sen uyuyorsun
Senin gecelerin uzunsa
Benim sevgim uzun, upuzun...
Sana o kadar çok şey yazmak istiyorum ki...
.
Senin her anını
Yaptığın her şeyi fotoğraflamak isterdim. Hiç durmadan...
Parmaklarım artık deklanşöre basamayacak duruma gelse bile...
Küçük bir kız çocuğu gibiydin.
Seni çok özlüyorum.
Buna hakkım var mı diye sormak bile saçma
Önce sordum ama,
Ne hakla özlüyorsun sen onu diye...
Sonra kızdım kendime...
Evlerin duvarlarını neden duvar kağıdıyla kaplarlar ki...
Duvar kağıdı olmasa...
Bembeyaz...
İstediğin düşle doldurabileceğin kadar geniş bir sinema perdesi gibi...
Neden evlerin duvarları bembeyaz, lekesiz değil...
Benim ki bile...
Kendime bir kahve yaptım.
Pencerem açık
Hava çok sıcak...
Dışarıda bir kedi yavrusu ağlayıp duruyor.
Bahçeye çıkıp bir şeyler verdim sustu...çıkmışken ağaçtan iki tane olmuşlarından şeftali kopardım. Biri senin içindi...
Radyoda bir şarkı çalıyor.
Yarısı hasret yarısı savaş
Bütünü ayrılık kokan bir şarkı...
Anılarını eskitmeyenlerin acıları çok olur
Umutları çok...
Sana çok şey söylemek istiyorum...
Belki yıllardır kimselere söylemediğim her şeyi sana söylemek istiyorum.
Seninle ilgili bir sürü proje geliştiriyorum senden habersiz...
Ama herşeyi de sana söyleyemem ki
Ah şimdi burada, İstanbul'da olsan ne iyi olurdu
Bu istek belki de dünyada ki en son olacak şey şimdilik
Yani ben böyle düşünüyorum. Bana kızıyorsun biliyorum
Ancak senin istanbul'da olman kadar hiçbir şey beni daha fazla heyecanlandıramazdı...
İstanbul'u anlatmaya gerek yok.
Biliyorsun işte.
İstanbul...
Ama onun şimdi çok büyük bir eksiği var.
Neredeyse olmazsa olmaz denecek kadar büyük bir eksik...
Gülüyorsun biliyorum...
Ama öyle ne yapayım...
İşlerimi bir an önce bitirmeliyim.
yakında orada olacağım.
Daha çok var. Sen ne kaldı ki demiştin...
Ama 25 koca gün
Neredeyse bir ay...
Ve ben seni çok özledim
Kendine çok iyi bak.
Hoşça kal...

7px
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Kasım 2007       Mesaj #500
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir Aşk MektubuŞu an 1 şubat akşamı ve rüyamda yine sen vardın. Saat olmuş gecenin 3’ü, herkes uyumuş, annem, babam, kardeşim, bende uyumuşum ama gönlüm hep ayakta, aşkım hep ayakta, onlar hiç uyumadı ki. Seni tanıdığımdan, sana tapalıdan beri gözüme uyku girmedi aşkımın, sevdamın da. Ne tedaviler aradım, ne ilaçlar kullandım. Çaresi bir mucize bu hastalığın o da sensin.
Ağlıyorum şu saat, unutma beni ağlatan sensin. Uyutmayan, hayatı zindan eden sensin. Ne hayat tat veriyor, ne o olmazsa olmaz dediğim bilgisayar, ne hava, ne ekmek, ne su,….. sadece ama sadece sensin o tat. Sensin benim hayatım, sensin.
Benden vazgeçmemi mi istiyorsun? Tamam kabul. Çıksın birisi güneşe yazsın adını (benim yazdığımın yanına) vazgeçerim senden. Ya da sağır bir ressam, toprağa düşen gülün sesini çizsin bir kağıda o zaman vazgeçerim senden. O zaman vazgeçerim anlıyor musun? VAZGEÇMEM SENDEN.
Benden kalan birkaç gözyaşı var bu kağıtta, sana olan aşkım var. Eğer bir gün ağlarsın olur ya! Bu kağıda ağla. Göz yaşlarımız mutlu olsun sonunda. Onlar kavuşsunlar aşklarına. Biz kavuşamasak da.
Hem ben seni kime vazgeçerim? Kimse senin dudaklarındaki sıcaklığı vermiyor, kimse vermiyor sendeki o güzel kokuyu, kimse hissettirmiyor senin tenindeki buğuyu, hayali, kimse bakamıyor senin baktığın gözlerle bana, kimse senin dokunduğun hatta vurdun gibi vurmuyor bana, kimse tutmuyor senin ellerinle, kimse sarmıyor senin gibi kollarıyla, kimse ama kimse sendeki aşkı bana vermiyor. Ben sana mecburum, sonu olmasa dahi.
Kalbim uçarsa o kelimelerin arasına okurken yakala onu, iyi bak incitme olur mu? Arkadaş et kendi kalbinle, dost olsunlar, aşık olsunlar birbirlerine, ölesiye hem de, sımsıkı sarılsınlar hiç bırakmasınlar birbirlerini, varsın ben onsuzda yaşarım, yeter ki onlar mutlu olsunlar.
Sana soruyorum? Yakışıklı değilim, çok zeki değilim ama aşkım yetmez mi sana? Neden ben değil de seni sevmeyen bir başkası ya da benim kadar değer veremeyen birisi. Neden? Şunu unutma; Kırmızı güllere ulaşmak isteyenler ayakları altında ezilen papatyaların farkına varamazlar.
Senin uğruna vazgeçmeyeceğim şey yok. Gururum hariç. O zaman neden ben değilim, neden başkası, sana başkasının ellerinin dokunmasına dayanamam. Buna dayanamam anlıyor musun beni? Neden ben değilim Allah'ım? Sebebi ne? Neden Allah'ım neden?
Sana tapıyorum anlıyor musun? Sana tapıyorum? Neden sanıyorsun sizin sınıfa her teneffüs gelişim? Neden sanıyorsun hep başka konular arayışım.
Çok merak etmiştin ya Metin ile benim bildiğim o olayı. Söyleyeyim. Metin bunu Rıza’dan duymuş. Rıza ona ikinizin beraber olduğunuzu söylemiş. Ben bunu duyunca içimdeki tüm gözyaşlarını o an çıkarmak istedim. Sağır olmayı istediğim bunu duymayayım diye, bugün olmasın istedim bu olayı yaşamayım diye, Kör olmak istedim seni hiç görmeyeyim diye, kalbim olmasın istedim sana hiç aşık olmayayım diye, hislerim olmasın istedim senin kokuna, sıcak tenine alışmayaydım diye. Senin olmamak istedim, sana hasret kalmayayım diye. Gözlerim karardı hiç abartısız o an? Metin bıraksa sonsuza dek öyle kalırdım. Rüyayı hep seninle kurardım. Hep ikimiz olurduk, hep seninle olurduk, kötü kalpliler aramıza girmeye çalışır ama ben hep mani olur buna izin vermezdim. Her şey senin istediğin gibi olurdu. Bir tek aşkımız ortak. Sana adardım her şeyimi. Seninle senin kadar güzel, senin kadar iyi, senin kadar güzel gözlü, senin kadar …. Bir bebeğimiz olurdu. Ama neyse ki, hatta maalesef Metin beni rüyamdan erken uyandırdı. VE GENE SANA KAVUŞAMADIM.
Hem sana kıyarım hem kendime? Ölümü dahi göze alırım sensin hayat zaten ölüm bana? Bunlar şaka gibi geliyor ama ben sana kıyamam …. Kıyamam sana biliyorsun. Aşkım beni dağlasa da, aşkın beni mecnun yapsa da, sana kıyamam. Son söylemek istediğim seninle son defa konuşmak istiyorum ve diyorum ki seni çok seviyorum.<
Kimliksiz Yazar

Benzer Konular

17 Haziran 2009 / _PaPiLLoN_ Taslak Konular
19 Haziran 2014 / By_Dark Cevaplanmış
16 Ağustos 2014 / Misafir5 Cevaplanmış
3 Şubat 2016 / Safi X-Sözlük
15 Eylül 2015 / Safi X-Sözlük