Arama

Sizin Şiirleriniz - Sayfa 11

Güncelleme: 28 Ocak 2021 Gösterim: 189.755 Cevap: 892
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Ocak 2006       Mesaj #101
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu akşam gökyüzüne çıktım.
Yıldızların yanına...
Sponsorlu Bağlantılar
Hepsinde ayrı bir fısıltı vardı.
Tek tek kulak misafiri oldum.
Yaralı yüreğinde mutluluk pırıltıları gezindi.
Avuçlarımın arasından akıp giden,
Tutamadığım ateşböceğim gibi
O pırıltılarda yok oldu, bir anda...
Bir tanecik ateşböceğim...
Her zamanki gibi ansızın düştün fikrime.
O fısıltılar hatıralarımı hareketlendirdi.
Soğuk, acı, gerçek...
Canımı yakıp gittin ateşböceğim.
Ne girebildiğini anladım ne de çekip gittiğini.
Şimdi...
Ağlıyorum ateşböceğim...
Küçücüktün ama kocaman yaraladın, dağladın yüreğimi.
Kimseler görmedi.
Sende ateşböceğim.
Ne ağladığımı ne de sevgi fısıltılarını dinlediğimi...
Yalnız bıraktın beni ateşböceğim,
Yıldızlardaki o anıları da...

Son düzenleyen Blue Blood; 15 Ocak 2006 13:02
Ayazz - avatarı
Ayazz
Ziyaretçi
15 Ocak 2006       Mesaj #102
Ayazz - avatarı
Ziyaretçi
Ağlayışlarım gizlenmiş her kelimeme..
Dualarım gizlenmiş her ağlayışıma.
Sponsorlu Bağlantılar
Yalanlarım gizlenmiş her duama..
Gerçeklerim gizlenmiş her yalanıma..
Ben gizlenmişim her gerçekliğime...
Ve ben kelimelerimde ağlayarak dua etmişim Rabbime...
Her defasında biryerlerde hata yapmışım bilmeden..
Sevmişim, karanlık gecelerimde..
Ümitsiz düşmüşüm her gecemde..
Yorulmamışım..Aşklarımı aramışım kalplerde..
Ben başkalarında beni ararken bende beni kaybetmişim habersizce...

Ayazz...
Son düzenleyen Ayazz; 15 Ocak 2006 19:49
azurmavisi_06 - avatarı
azurmavisi_06
Ziyaretçi
19 Ocak 2006       Mesaj #103
azurmavisi_06 - avatarı
Ziyaretçi
Her Şey Sende Gizli



Yerin seni çektiği kadar ağırsın,
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın,
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin,
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün,
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun.
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
..........

*_A
**_Ş
***_K
****_I
*****_M
ßraveheart - avatarı
ßraveheart
Ziyaretçi
19 Ocak 2006       Mesaj #104
ßraveheart - avatarı
Ziyaretçi
Sevgilim
Bu sana yazdığım son mektup,değil
Daha sana ne fırtınalar anlatacağım
Eğilmeden yeşeren ağaçları
Yakılmadan kül olan sevdalıları
Rüzgarların ne yıldızlar oynattığını
Gökkuşağının aslında yedi renk olmadığını

Okyanus sandığının dere suyu
Sevda bildiğinin çoluk çocuk oyunu
En büyük sevdanın aşk olduğunu
Aşkın tek ve ortak olduğunu
Ve daha neler neler anlatacağım sana
Allah izin tanırsa sırat köprüsünün yanında...
ßraveheart - avatarı
ßraveheart
Ziyaretçi
19 Ocak 2006       Mesaj #105
ßraveheart - avatarı
Ziyaretçi
Hayatı, Öyle bir Yaşa ki,
Hayat, Seni Kıskansın,
Öyle Bir Sev ki,
Ölüm Sana Acısın
Öyle Bir Dost ol ki
Seninle Dost Olmayan Utansın...
ßraveheart - avatarı
ßraveheart
Ziyaretçi
19 Ocak 2006       Mesaj #106
ßraveheart - avatarı
Ziyaretçi
Eğer Birgün, Sevdiğin ve taptığın kişi,
Seni terkederse, Beni an, an ki,
Senin için döktüğüm gözyaşalrımla,
Acılarını dindireyim,
.......
ßraveheart - avatarı
ßraveheart
Ziyaretçi
19 Ocak 2006       Mesaj #107
ßraveheart - avatarı
Ziyaretçi
Seni saklayacağım inan
Yazdıklarımda çizdiklerimde
Şarkılarımda sözlerimde
Sen kalacaksın kimse bilmeyecek
Ve kimseler görmeyecek seni
Yaşayacaksın gözlerimde
Sen göreceksin duyacaksın
Parıldayan bir sevgi sıcaklığı
Uyuyacak, uyanacaksın
Bakacaksın benzemiyor
Gelen günler geçenlere,
Dalacaksın
Bir sevgiyi anlamak
Bir yaşam harcamaktır
Harcayacaksın
Seni yaşayacağım, anlatılmaz
Yaşayacağım gözlerimde;
Gözlerimde saklayacağım
Bir gün, tam anlatmaya....
Bakacaksın,
Gözlerimi kapayacağım...
Anlayacaksın...
ßraveheart - avatarı
ßraveheart
Ziyaretçi
19 Ocak 2006       Mesaj #108
ßraveheart - avatarı
Ziyaretçi
Gelemiyorum yanına !
O kadar çok engel var ki arada
Bir uçurtmanın kuyruğuna takılıp
gelmek istedim;
Çekmedi yorgun bedenimi.
Bulutlara takılmayı denedim;
Bir yıldırımla attı üzerinden.
Dalgalara bıraktım kendimi
kıyılarına vurmak için
Kağıttan bir gemi kesti yolumu
Koparılan takvim yapraklarıyla
gitgide tüketiyor zaman beni
Gün geceye gömdü gözlerimi
Gece güne savurdu yüreğimi
Küle dönen kor tenimde
İzi kaldı dokunuşlarının.
Üşüyorum...
Sıcaklığını bulmak için
vurdum kendimi sahranın göbeğine.
Güneşin ortasına attım
ip merdivenimin ucunu.
İp tutuştu...
Ben yanamadım.
O kadar nasırlaştı ki sensiz can
Öylesine mahsun kaldı ki duygular
Sevda nerdedir,
Özlem ne tarafa düşer?
Ne yönüm kaldı, ne mevsimim
Sana çıkan yolu bulamadım...
Tuttuğum nefeste kaldı,
Bir boğum daha ukte sevdam.
caner gözübüyük - avatarı
caner gözübüyük
Ziyaretçi
19 Ocak 2006       Mesaj #109
caner gözübüyük - avatarı
Ziyaretçi
ON YEDİ YAŞIMSIN

Sen benim on yedi yaşımsın, deli çağımsın.
Sen benim ayakkabılarımın arkasına ilk basışımsın. İlk cıgaram, ilk ıslığım,ilk kızgınlığım,
İlk aldanışımsın.
Sen benim ilk ütülü beyaz gömleğim,ilk şiirim, ilk kavgam,
Yaşamı ilk fark edişimsin.
Sen benim on yedi yaşımsın.

Yazlık sinemanın kapısında saçları taralı bir oğlan, Cebinde iki gazoz parası
Gönlüne tarifsiz rüzgarlar dolan.
İki film var bu akşam. Birinde Yılmaz Güney oynuyor, Birinde Fikret Hakan.
Bak Suat Sayın söylüyor cızırtılı plakta, rüyadır gördüğüm bütün ümitler,
Gözlerin aklımı perişan eyler. Aşk masalından şarkılar söyler. Beni hülyalara salan gözlerin.
Yazlık sinemanın kapısında saçları taralı bir oğlan. Bir külah çekirdeği, mangal gibi yüreği var.

Sen benim on yedi yaşımsın, deli çağımsın.
Aynaya ilk bakışım, babamla ilk kavgam evden ilk kaçışımsın.
Serçeleri sevdimse senden, minibüslerde muavinlik ettiysem,
Bir teselli veri dinlediysem Orhan Gencebay’dan, Emirgan’da çay içtiysem,
Tophane de sabahçı kahvelerini öğrendiysem, nerden bildiysem şiirlerini Ümit Yaşar’ın.
Pazar sabahları kapının önünden geçtiysem, içimde kıpır kıpır bu son nerden.

Sen benim on yedi yaşımsın,
Okulu ilk asışım, ilk kez birine gümüş kolye alışımsın.
Sen benim ilk sakarlığım, ilk tuhaflığım ilk yakalanışımsın.
Sen benim on yedi yaşımsın.

Mahallenin delikanlısı elleri ceplerinde, dudağında ıslığı, başında kavak yelleri.
Şarkılar mırıldanıyor. Zalimin zulmü varsa sevenin Allah’ı var yeni çalıyor 45’lik plaklarda.
Hayri Şahin ortalığı kavuruyor.
Mahallenin delikanlısı, cebinde iki gazoz parası, yüreğinde garip bir pıtırtı.
Alışmaya çalışıyor, sana alışmaya.
Akşamları işportaya çıkıyor, bi defter bi kalem bide çakı alana aynayı bedavadan veriyor.
Yani günler geçiyor on yedi yaşımın bütün tadıyla.

Sen benim on yedi yaşımsın, deli çağımsın.
İlk maça gidişim, Cemil Turan’ı ilk seyredişim, ilk sevincimsin.
Ben anamın muskasını nasıl astıysam göğsüme, öyle güvendiğimsin.
Sabahları eskici geçiyor kapıdan karşı komşu Nafile teyze bakkaldan ekmek istiyor.
Çocuklar top kovalıyor mahallenin arsasında. Bi bakıyorum cama da iki güvercin konuyor iyimi,
Her şey güzel oluyor. Bu hengame nasıl yakışıyorsa İstanbul’a,
Bana da aşk öyle yakışıyor.
Anam koş kapa diyor muslukları, üç gündür akmayan sular geliyor.
Ben on yedi yaşındayım, hayat benden yana duruyor.

Sen benim on yedi yaşımsın, deli çağımsın.
Sen benim ayakkabılarımın arkasına ilk basışımsın. İlk cıgaram, ilk ıslığım,ilk kızgınlığım,
İlk aldanışımsın.
Sen benim ilk ütülü beyaz gömleğim,ilk şiirim, ilk kavgam,
Yaşamı ilk fark edişimsin.
Sen benim on yedi yaşımsın,
Sen benim, sen benim, sen benimsin.
Sen benim her şeyimsin.
Sen benim
HİÇBİRŞEYİMSİN.
Son düzenleyen caner gözübüyük; 19 Ocak 2006 18:51
caner gözübüyük - avatarı
caner gözübüyük
Ziyaretçi
19 Ocak 2006       Mesaj #110
caner gözübüyük - avatarı
Ziyaretçi
VUR BİTSİN

Orada, masanın üzerinde bir resim, ikimiz denize karşı durmuşuz Üsküdar’da,
Saçlarımızın üzerinde martılar, gözlerimizde acemi bir aşk ve biraz umut
Ve tuhaf ve çocuksu bir mutluluk,
Senin sırtında sarı yağmurluğun, Kadıköy’de ucuzluktan almışız.
Bende o siyah kazak, hani bir kedi gibi sokulduğun
Şubat ve yağmur yağıyormuş meğerse ıslatan her tarafımızı
Orada,masanın üstünde bir resim. Yak, bitsin.

Orada, kapının arkasında bir yazı, seviyoruz yazmışız birlikte
Harfler nasıl titremiş meğer ellerimizde. Bir pazartesi akşamı ben eve dönünce
Bütün acımasızlığını hayatın ve anlamsızlığını unutup sarılınca boynuna
Tutup öyle yazmışız nerden estiyse. Hep gülüşün, hep sıcaklığın sinmiş harflere
Ne yaptığın çorbanın, ne pilavın tadı. Sobayı yakmayı unutmuşuz ne gam
Senin çiğdemler açmış yüzünde sıcaklığın
Orada, kapının arkasında bir yazı. Sil, bitsin

Orada, sehpanın üstünde iki bardak, senin demlediğin çayı içmişiz birlikte
Nasılda dalgamızı geçmişiz dünyanın bütün dertleriyle
Umudu sürmüşüz ortaya, kocaman yüreklerimizi bilemişiz onca kahıra
Bir masalmış, bir yalanmış gibi korkmuşuz
Sıkı sıkıya yaslanmışız bahtımızın kara yıldızına
Ben tek sen üç şeker atmışsın filiz çayımıza
Sonra açıp perdeyi gökyüzünden bir dilek tutmuşuz
Mehtap gülümsemiş deli yürek çocukluğumuza
Orada, sehpanın üstünde iki bardak. Kır, bitsin.

Orada, odaya saçılmış küçük hatıralar, ne yana dönsem senden bir parça bir şey
Evet, küçük şeyler belki, biraz dalgınlığın, belki minik kızgınlığın,
Belki bir gülüşün uluorta, böreğin altını yakışın, düğmemi dikerken iğneyi eline batırışın
Ve saçların, kan gülleri taktığın, beni mahpus bıraktığın saçların
Ne yana dönsem bir parça bir şey senden
Hep o kanepede oturmuşluğun
Şu senin küçük yastığın, şu eşarbın, şu beni paramparça eden gözlerinin yankısı
İşte şu bir Haziran akşamı gitmek için ayaklanışın
Ne yana dönsem bir parça bir şey senden
Orada, odaya saçılmış küçük hatıralar. Git, bitsin.

Orada, ayaklarının dibinde bir adam, adam bütün adamlığını dökmüş önüne
Öyle kaç gün yada kaç gece ayaklarının dibinde
Öyle kolay mı, öyle kolay gitmek
Her şeyi bu İstanbul’u, o sevdiğin adaların kokusunu, mısır çarşısını
Eminönü’nün balık ekmeğini, Beyoğlu’nun sinema salonlarını
Birlikte beklediğimiz 28 numarayı unutmak öyle kolay mı
Öyle kolay.
Orada, ayaklarının dibinde bir adam. Kov, gitsin.

Orada, çekmecede yediotuzbeş bir silah, babadan kalma
Hani bir bayramda saydırmışız havaya
Sen biraz ürkek sokulmuşsun omzuma
Kuşlar havalanmış, bütün kuşları İstanbul’un
Giderken galiba bir beni, bir bunu unutmuşsun
Orada, yediotuzbeş bir silah
Burada zaten öldürdüğün bir yürek. Vur, bitsin

Benzer Konular

6 Temmuz 2015 / Misafir Forum Oyunları
14 Eylül 2014 / Misafir Genel Mesajlar
5 Mayıs 2006 / Misafir Bilgisayar