Arama

Bir Bebeğin Yarım Kalmış Günlüğünden - Sayfa 2

Güncelleme: 1 Ocak 2009 Gösterim: 22.005 Cevap: 28
SELTIC - avatarı
SELTIC
Ziyaretçi
13 Temmuz 2006       Mesaj #11
SELTIC - avatarı
Ziyaretçi
Aranızda evli olan varmıs sizin cok guzel seyler yazmıssınız valla
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Eylül 2006       Mesaj #12
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Muhtesem bir hikaye!! YENI BIR DÜNYA!!

Sponsorlu Bağlantılar
dividers970wv

Anne rahmine düşen ikiz kardeşler önceleri her şeyden habersizmiş. Haftalar birbirini izledikçe onlar da gelişmişler. Elleri, ayakları, iç organları oluşmaya başlamış. Bu arada, etraflarında olup biteni fark etmeye başlamışlar. Bulundukları rahat, güvenli yeri tanıdıkça mutlulukları artmış. Birbirlerine hep aynı şeyi söylüyorlarmış:

'Anne rahmine düşmemiz, burada yaşamamız ne harika değil mi? Hayat ne güzel şey be kardeşim!'

Büyüdükçe, içinde yaşadıkları dünyayı keşfe koyulmuşlar. Öyle ya, hayatın kaynağı neymiş? İşte bunu araştırırken, karşılarına anneleriyle onları birbirine bağlayan kordon çıkmış. Bu kordon sayesinde, hiçbir zahmet çekmeden, güven içinde beslenip büyütüldüklerini tesbit etmişler. 'Annemizin şefkati ne kadar büyük! Bize bu kordonla ihtiyacımız olan her şeyi gönderiyor.'

Artık aylar birbiri ardınca geçiyor, ikizler hızla büyüyor, diğer bir deyişle 'yolun sonu'na yaklaşıyorlarmış. Bu değişiklikleri hayretle gözlemlerken, bir gün gelip bu güzelim dünyayı terk edeceklerinin işaretlerini almaya başlamışlar.

Dokuzuncu aya yaklaştıklarında, bu işaretleri daha kuvvetli hissetmeye başlamışlar. Durumdan telaşlanan ikizlerden birisi diğerine sormuş:

'Neler oluyor? Bütün bunların anlamı nedir'

Öteki daha sakin ve aklı başındaymış. Üstelik, bulundukları bu dünya çoğu zaman ona yetmiyor; duyguları daha geniş bir âlemi arzuluyormuş. O cevap vermiş:

'Bütün bunlar, bu dünyada daha fazla kalamayacağız anlamına geliyor.' Ve eklemiş: 'Buradaki hayatımızın sonuna yaklaşıyoruz.'

'Ama ben gitmek istemiyorum' diye haykırmış kardeşi. 'Hep burada kalmak istiyorum.'

'Elimizden gelen bir şey yok. Hem, belki doğumdan sonra hayat vardır.'

'Bize hayat sağlayan kordon kesildikten sonra bu nasıl mümkün olabilir ki?' diye cevaplamış öteki. 'Bize hayat veren kordon kesilirse nasıl hayatta kalabiliriz, söyler misin bana? Hem, bak bizden önce başkaları da buraya gelmiş ve sonra da gitmişler. Hiçbirisi geri gelmemiş ki bize doğumdan sonra hayat olduğunu söylesin. Hayır, bu her şeyin sonu olacak.'

Bütün bunları söyledikten sonra eklemiş:

'Hem, belki de anne diye birşey de yok!'

'Olmak zorunda' diye itiraz etmiş kardeşi. 'Buraya başka türlü nasıl gelmiş olabiliriz, nasıl hayatta kalabiliriz ki?'

'Sen hiç anneni gördün mü?' diye üstelemiş öteki. 'O belki de sadece zihinlerimizde var. Bir annemiz olduğu düşüncesi bizi rahatlattığı için onu belki de biz uydurduk.'

Böylece, anne rahmindeki son günleri derin sorgulamalar ve tartışmalarla geçmiş.

Sonunda doğum anı gelmiş çatmış. İkizler dünyalarını terk ettiklerinde gözlerini başka bir dünyaya açmışlar ve sevinçten ağlamaya başlamışlar.

Çünkü gördükleri manzara hayallerinin bile ötesindeymiş.


Anthony de Mello

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Ekim 2006       Mesaj #13
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Genç kadın, bebeğin güzelliği karşısında büyülenmiş gibiydi. Kıvırcık sarı saçları, iri mavi gözleri, kalkık bir burun ve küçük kırmızı dudaklarıyla bir kartpostalı andıran bebek, kadının şimdiye kadar gördüğü en cana yakın kız çocuğuydu.

Onun ipek yanaklarını doya doya öpmek ve cennet kokusunu içine çekmek için eğildiğinde :

"Dokunma bana ..." diye bir ses duydu.

"Beni okşamaya hakkın yok senin..."

Kadın korkuyla irkilip etrafına bakındı.

Bebekle kendisinden başka içerde kimse yoktu.

Aynı sesi tekrar duyduğunda bebeğe döndü.

Aman Allahım!.. Yeni doğmuş gibi görünmesine rağmen konuşan oydu.

"Bana yaklaşmanı istemiyorum" diye devam etti.

"Hemen uzaklaş benden..."

Kadın, biraz olsun kendini toplayarak :

"Çocuklarımız hep erkek oluyor" dedi.

"Onlar da güzel ama kız çocukları başka. Bu yüzden seni öpmek istedim."

"Beni öpemezsin" diye ağlamaya başladı bebek.

"Benim de seni öpemeyeceğim gibi..."

"Neden ?" diye sordu kadın."Neden öpemezsin ki ?"

Bebek, hıçkırıklara boğulurken :

"Bunun sebebini bilmen gerekir" dedi.

"Düşünürsen mutlaka bulacaksın..." Kadın, neler olup bittiğini hatırlamak üzereyken kendine geldi.

Özel bir hastanenin en lüks odasında yatıyor ve narkozun tesirinden midesi bulanıyordu. Aile dostları olan tanınmış doktor, odayı dolduran çiçeklerden bir tanesini vazodan çıkartıp kadına uzatırken :

"Geçmiş olsun hanımefendi" dedi. "Başarılı bir kürtajdı doğrusu. Ha..! Sahi, "kız"mış aldırdığınız bebek."
gizem_mechul - avatarı
gizem_mechul
Ziyaretçi
15 Kasım 2006       Mesaj #14
gizem_mechul - avatarı
Ziyaretçi
Bebekler Ölmesin...

Gözlerinde bir umut dünyalara
Minicik ellerin büzülmüş kundağında
Büyümek yok
Ya da zor bebeğim
Ağlıyor annen gidenlere
Ninni bekleme,
büyüme bebeğim...
Öldürmesinler seni
üzmesinler bebeğim...
Tebeşir yerine silah tutacak ellerin
Alfabe yok,
savaşmak tek tercihin...
Kundak, kan, kefen giyeceğin
Öldürmesinler seni
üzmesinler bebeğim...
Yıkmasınlar dünyaları,
savaşmasınlar artık...
Yenik düşsün savaşlar
Bebekler ölmesin...
Çocuklar büyüsün,
büyütsün dünyayı

Ölmesin bebekler
Bebekler ölmesin...

Aysema Arslan
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Kasım 2006       Mesaj #15
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
KÜRTAJ (İSTENMEYEN GEBELİK)
Kürtaj veya küretaj (rahim tahliyesi) rahim içindeki bir gebeliğin özel yöntemlerle sonlandırılmasıdır. Kürtaj Kadının arzusuyla 10. gebelik haftasına kadar yasal olarak uygulanabilir.
Evli kadınlarda kürtaj uygulamasında eşler de müdahaleye rıza vermelidirler.
Evli olmayan ve 18 yaşın üzerinde olan kadınlar kürtaj konusunda kendi isteklerine göre hareket ederler.
  • "Yasal Tahliye" adından da anlaşılacağı gibi ülkemizde reşit kadınlarımıza tanınmış tümüyle yasal ve çağdaş bir haktır.
  • Kürtaj yalnızca ve ancak Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanınca uygulanır. Yapılan kürtaj işlemi gizli kalır.
  • Not: ülkemizde düşük ilacı (RU-486) kullanılmamaktadır. Dünyanın çoğu ülkesinde (gelişmiş olan ülkeler dahil) ve bizde kürtaj işlemi , aşağıda anlatılan vakum tekniği ile uygulanır.
  • Dikkat: gebelik testiniz ister pozitif ister negatif olsun, asla "söktürücü iğne" gibi yöntemlere kendi kendinize başvurmayın. Bu ilaçların gebelik durumlarında işe yaramaları tıbben mümkün değildir.
  • "İlk hamilelikte uygulanan kürtaj sonrasında bir daha hamile kalınmaz!!" -- bu yalnızca bir hurafedir. Dikkatli ve vakumla uygulanan bir kürtaj kadının genital sistemine zarar vermez.
Gebeliğin tıbben sakıncalı olması durumunda (anneyle ilgili gebeliğin riskli olduğu hastalıklar, bebeğin ileri derecede sakat olduğunun ya da öldüğünün belirlenmesi gibi) kürtaj uygulaması için yasal süre 10 haftayı aşabilir. Bu durumda birden fazla uzman doktorun kurul oluşturarak karar vermeleri gerekir.
Kürtaj Uygulaması
Yasal tahliyeler hem lokal anestezi, hem de genel anestezi altında uygulanabilir. Genel anestezi altında kürtaj her ne kadar maliyeti biraz artırsa da, işlemin tümüyle ağrısız seyretmesi açısından çağdaş ve etkili bir yöntemdir.
Kürtaj uygulama tekniği doktordan doktora belirgin farklılıklar gösterir. Aşağıda yazıyı hazırlayan doktorun (Op. Dr. Kağan Kocatepe) VAKUM UYGULAMA TEKNİĞİ anlatılmaktadır:
Kürtaj Tekniği
Gebelik haftası ultrasonla belirlendikten sonra dikkatli bir jinekolojik muayene yapılır. Vajina ve rahimağzı bakterilerden arındırılmak amacıyla dezenfekte edildikten sonra, rahimağzını sabitlemek için plastik bir alet vajinadan yerleştirilir ve lokal anestezik madde uygun olarak rahimağzı içine enjekte edilir, veya genel anestezi için anestezi uzmanı tarafından gerekli işlemler başlatılır.
Daha sonra çok ince plastik kanüller rahimağzından rahim içine ittirilir. Bazen rahimağzı sert olabilir ya da gebelik 6. haftanın üzerinde olması nedeniyle daha geniş çaplı plastik kanüller kullanılması gerekebilir. Bu durumda rahimağzını genişletmek için özel "buji" adı verilen aletler kullanılır. Kanül yerleştirildikten sonra kanüle bir enjektör iliştirilir. Enjektörde oluşan vakum yardımıyla rahimin içi vakumla boşaltılır.
10. haftaya yakın olan gebeliklerde bazen rahim içine metal aletler sokularak rahimin tümüyle boşaltıldığından emin olmak gerekebilir, ancak bu çok ender bir durumdur.
Rahimin içi tümüyle boşaltıldıktan sonra kanül çıkarılır, diğer tüm aletler çıkarılır ve hastanın 10 dakika istirahati sağlanır.
Tüm bu kürtaj işlemleri 6. gebelik haftasına kadar olan gebeliklerde 5 dakika, 6 ile 10 arası olan gebeliklerde 5-15 dakika sürer. Bu süre Kadın-Doğum uzmanının çalışma süresidir. Genel anestezi uygulandığında hastanın uyuması, işlemin yapılması ve hastanın kendine gelmesine 20-40 dakika eklenmelidir.
Muayene veya kürtaj operasyonu randevusu almak için burayı tıklayın...
Riskler
Yasal sınırlar içinde (10. gebelik haftasına kadar uygulanan kürtaj) oluşması muhtemel riskler büyük oranda işlemi uygulayan Kadın-Doğum uzmanının tecrübesine bağlıdır.
-Lokal anesteziyle yapılan kürtaj uygulamalarında işlem esnasında en sık rastlanan sorunlar lokal anestezik maddeye aşırı duyarlılık ve vazovagal senkoptur (uterusun sabitlenmesi amacıyla takılan alet nedeniyle bayılma oluşması). Bu, geçici ve selim bir durumdur. Yaklaşık %1 oranında görülür.
-İşlemden hemen sonra en sık görülen sorun bulantı ve kusmadır. Bazen bayılma hissi oluşabilir. Bu durum da yaklaşık %1 oranında gözlenir ve hayati tehlike yaratmayan geçici bir durumdur.
-Bazen rahim ağzı kanülün geçmesine izin vermeyecek şekilde sert olabilir ve işlem yarıda bırakılabilir (görülme oranı: yaklaşık 700'de 1). Tahliye bir hafta sonrasına ertelenir.
-Gebelik çok erken ise (<5.5 hafta) tahliye başarısız olabilir. Tahliye bir hafta sonrasına ertelenir. Tecrübeli bir Kadın-Doğum uzmanı erken bir gebeliği tahliye etme girişiminde bulunmak yerine belli bir süre bekledikten sonra tahliye etmeyi önerir.
-Özellikle gebelik büyükse kürtaj işlemi esnasında aşırı kanama olabilir. Yasal sınırlar içinde yapılan kürtaj uygulamalarında oluşan kanamalar hayati tehlike yaratmaz.
-Çok ender durumlarda ve çoğunlukla yasal sınırı aşan (10. gebelik haftası sonrası uygulanan) kürtaj uygulamalarında işlem esnasında rahim delinebilir .
-Özellikle çok erken gebelik haftalarında uygulanan kürtaj esnasında işlemden birkaç saat sonra görülen nadir bir sorun da rahim içinde kan birikmesidir (görülme oranı 500'de 1). Hayati bir tehlike yaratmayan bir durumdur ve rahimin içindeki kan boşaltılarak tedavisi sağlanır.
-Enfeksiyon oluşacaksa bu genellikle işlemden 6-7 gün sonra ortaya çıkar ve kendini ağrı, akıntı, aşırı kanama şeklinde belli eder. Kürtaj sonrası verilen antibiyotikleri düzenli olarak kullanmanız durumunda bu sorun da ender olarak gözlenir.
-İçeride "parça kalması" durumunda genellikle ilk iki haftada adet esnasındaki kanamadan çok daha fazla kanama görülür ve bu kanama pıhtı şeklinde ve koyu renklidir. Kanamanın ağrılı olması kural değildir. Bazen parça düştüğü gözlenebilir.
-Kürtaj uygulaması sonrası geç dönemde görülen en önemli, ancak ender bir sorun işlem esnasında rahim iç tabakasının aşırı hasar görmesi sonucunda oluşan yapışıklıklardır (Asherman sendromu). Kendini kürtajdan 4-5 hafta geçmesine rağmen adet kanamasının olmaması ve ilaç tedavisiyle de kanama oluşturulamaması şeklinde gösterir. Usulüne uygun yasal sınırlar içinde yapılan tahliyelerde ve özellikle de vakumla uygulanan işlemlerde ender olarak gözlenir.
Uyarılar ve tehlike işaretleri
Kürtaj işleminden belli bir süre sonra (genellikle bir hafta sonra) kontrole çağırılacaksınız. Bu kontrol gebeliğin tümüyle sonlandırıldığından, enfeksiyon oluşmadığından, işlem esnasında spiral takılmışsa spiralin uygun konumda olduğunun belirlenmesi açısından çok önemlidir. Bu kontrol ihmal edilmemelidir. Eğer kanama, parça düşürme, aşırı ağrı, ateş gibi durumlar ortaya çıkarsa kontrol günü beklenmemeli ve hemen doktorla irtibata geçilmelidir.
Kreacher - avatarı
Kreacher
Ziyaretçi
23 Aralık 2006       Mesaj #16
Kreacher - avatarı
Ziyaretçi
11.11.2005 Cuma 09:07

Merhaba Bebeğim,
Benim, annen...
Bugün itibariyle tamı tamına 10 haftalıksın. Emin ol, varlığından haberdar olduğum gün yazmayı isterdim ama biraz daha senden emin olayım dedim. Çünkü bundan bir sene önce de aynı şay başıma geldi, belki bir kardeşin olacaktı ama olmadı, düşük yaptım. Ve şimdi sen varsın, bir acayipim, başkayım, artık anneyim sanki. Seni 8 haftalıkken içimde gördüm, seni izledim, kalp atışlarını gördüm, duydum, yaşadığına çok sevindim. Artık biz, anne ve çocuktuk, bizdik, evlat ve annesiydik.
Boyun 13,4 mm... Sana zarar gelmesin diye çabalıyoruz, baban, deden ve ben. Maddi ve manevi destekle dimdik, sana sağlıklı bir şekilde kavuşmak için, daha çok çok uzun yıllar sana annelik yapabilmek için, sağlıklı doğup büyümen için koşturuyoruz. Ne olur çabalarımızı boşa çıkarma, benim damarlarımda akan kanımla besleniyorsun, kalp atışlarımı duyuyorsun. Lütfen orada sana olan sevgiyi, merakla bekleyişi gör. Sağlığım çok da mükemmel değil. Diyabet ortaya çıktı. Diyet yapıyorum ve seni taşımanın keyfini bile çıkaramıyorum. Koşturmaktan varlığını bile unutuyorum. Her an korkuyla yaşıyorum. Çoğu zaman kabuslar görüyorum. Canımın istediğini yiyemiyorum, aşeremiyorum bile. Her an dikkatli olmak zorundayım.Sayısız test yapılıyor, ölçülüyor biçiliyorum. Ne olur sen de rahmimde olduğun yere sıkı sıkı tutun, bir yere gitme. 7 ay daha sabret kavuşalım birbirimize. Babanı çok seviyorum, o da beni ve tabii ki de seni, şimdiden... Üzme bizi. Uzak bir hastaneye gidiyoruz. Ekim ayı başında yaklaşık 1 hafta hastanede yattım, şeker kontrolü vardı, insülin kullanıyorum. İştahım bir açık ki sorma, içli köfte sayıklıyorum ama bulamadım. Sırtım ve belim de çok ağrıyor. Bu ayın yani Kasım'ın 25'inde tekrar ultrasona gireceğim ve seni tekrar sağlıklı bir şekilde görmek için dua ediyorum. Ama daha onun öncesinde çok kere hastaneye gidicem. Herşey senin için bebeğim, üzme bizi...

"Bu yazı, ilgili tarihte bizzat ,tarafımdan alınan cicili bicili bir günlüğe yazdıklarımdır. Bu yazıyı yazdıktan bir kaç gün sonra bebeğimin karnımda öldüğünü öğrendim. İşte bu, bir bebeğin yarım kalan günlüğüdür, bir annenin de yarım kalan özlemi,geriye kalan ise yürek sancısıdır. Paylaşmak istedim. Sevgilerimle...
Kreacher..."
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Mart 2007       Mesaj #17
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bebeimldkf9

Ve bebekler de ölür...

Hayatımın gerçek öykülerine ayrılan bir filmin soundtrackindeyim
bir yazar mıyım ? yoksa tek şiirlik şair mi ?
Notumu verdi hocalarım nasihatı koydum cebime ve zorda kalana dek çıkarmadım.
Ve ben bozuk paraydım anlaşılamadan çiklet oldum
Ve ben bütündüm yarimi sevgilimde bırakıp yarimi sokağa attım
Canımı yolda buldum, canıma teslim ettim, canıma okudu
RAP canımsın !... Canıma okudun canıma kastın
İçimde saklı bir kaçak çocuk korku dolu bakışlarıyla gizlenirken iz bırakmış anılarıyla sevgili.
Mutluluktan ağlak olmak artık bir seferlik bana da mahsus
Anlamak kolaysa bak bi gözümün içine !...
Yer mi Len Velet !?!?... Sekiz senemle ben dalaştım kimsecikler yoktu mikrofonu mu buldum
İçimi döktüm.
Zihnimin derinliklerinde yaptığım kazılarda onca yılın çöpleri yatılı
Onların içinde binlerce ölümsüzlük ölümü görmüş
Kaybettiğim gülücüğü gül demeti halinde koymuşlar oysa ki suratıma
Gömülü parmak izlerin omuzlarımda
Gözlerimde bir filmsin. Göz çukurlarımda uyuya kalmış bir bebeksin.
Bende ninninim uyu....


Dayan sabır gerek
Yolun uzun, vakit kısa
Ölüm yakın...
Tanrım ona acı.
Sebep-sonuç : gecem hüzün(dolu)

benvebebegimez5

Bilmecelere ısınamadım hele de senle ilgiliyse
Sevemedim sualleri cevapların yetersiz kaldi
İçime sinmemişti duyduğum yanıtların yarim
Parçalandı ellerinde kum duvarlarım
Ne hakla yarimi benden aldın ?
Yine de bir günahkar göremedim seni
Susar dudaklarım susar çocuklarım
Bir vahada yolumu kaybettim
Susar bu kuru dudaklarım
Alışkanlıklarıma yoklama yaptım
Girme sınırıma cephanen yoksa vururum tek atışta gözünün yaşına bakmadan
Toz Ol !....
Bende başka bir çocuktum sende oyuncak oldun
Tarihin sayfa aralarına kırmızı gülümü çoktan koydum
Alacakaranlık geriye çekti güneşi
Bir içim tütün tadını
Kadın !.. özün toprağın buruk nefesi
Kim der ki ; Sago yaşamın minik bebeği ?
Bir yaz akşamında hayata attım göz bebeğimi, bebeğim öldü....
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
9 Nisan 2007       Mesaj #18
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
Beni Vurdular Anne! ...


BENİ VURDULAR ANNE! ..

Anne ben daha küçüğüm
Ağzımda mavi emziğim
Henüz daha 10 günlüğüm
Anne acımasız katiller vurdular beni
Al kanlara buladılar minik bedenimi
Acımasız bombaları tepemize saldılar anne
Beni niye vurdular anne
Minik bedenimi cansız kıldılar anne

Ben dünyaya henüz yeni gelmişim
Hayata gözlerimi 10 gündür açmışım
Emzik ağzımda kime ne yapmışım
Acımasız katiller beni vurdular anne
Kurşunları bedenime saldılar anne
Acımadan canıma kıydılar anne

Çoluk çocuk demiyorlar can alıyorlar
Minik masum bedenleri al kanlarla boyuyorlar
Canilerin gözü dönmüş hep saldırıyorlar
Dünya seyrediyor insanlar gaflette anne
Kör ve sağır olmuş tüm insanlık susmakta
Tüm insanlık bilsin ki ellerimiz yakalarında
Hakkımızı söke söke alacağız mahşerde

Beni niye vurdular anne
Minik bedenimi cansız kıldılar anne...

22.08.2006


Dipnot: Lübnan'da İsrail Vahşeti sonucunda binlerce masum bebekten biri olan yeni doğmuş henüz daha 10 günlük ve ağzında mavi emziğiyle acımasızca katledilen bir bebeğin anısına yazılmıştır...
Halide Selcan Karagül
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
16 Nisan 2007       Mesaj #19
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
Doğmamış Bebeğime



Söz veriyorum yavrum
Sen daha doğmadan
Geleceğini hazırlayacağım

İlk çığlığın yaşadığın için olacak
Kalbin daima sevgiyle atacak
Dost istediğinde yalnız kalmayacaksın
Benden korkmayacak
Belki utanacaksın

Söz veriyorum yavrum
Sen doğduğunda
Ben sana hazır olacağım
Önce karnını doyuracağım
Sonra yüreğini
Sonra kafanı ışıkla
İçini ümitle dolduracağım
Gerekirse geleceğini
İki bilek üstüne oturtacağım
Sen yavaş yavaş büyüdükçe
Sana hayran olacağım

Söz veriyorum yavrum
Sen doğduğunda
Ben sana hazır olacağım
Ben anayım yavrum
Pişman olmayacağım...


Kevser Gülistan Çakır
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
19 Nisan 2007       Mesaj #20
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
Bebek



Genç kadın, bebeğin güzelliği karşısında büyülenmiş gibiydi. Kıvırcık sarı saçları, iri mavi gözleri, kalkık bir burun ve küçük kırmızı dudaklarıyla bir kartpostalı andıran bebek, kadının şimdiye kadar gördüğü en cana yakın kız çocuğuydu.
Onun ipek yanaklarını daya doya öpmek ve cennet kokusunu içine çekmek için eğildiğinde :
"Dokunma bana ..." diye bir ses duydu.
"Beni okşamaya hakkın yok senin..."
Kadın korkuyla irkilip etrafına bakındı. Bebekle kendisinden başka içerde kimse yoktu. Aynı sesi tekrar duyduğunda bebeğe döndü. Aman Allahım!.. Yeni doğmuş gibi görünmesine rağmen konuşan oydu.
"Bana yaklaşmanı istemiyorum" diye devam etti. "Hemen uzaklaş benden..."
Kadın, biraz olsun kendini toplayarak :
"Çocuklarımız hep erkek oluyor" dedi. "Onlar da güzel ama kız çocukları başka. Bu yüzden seni öpmek istedim."
"Beni öpemezsin" diye ağlamaya başladı bebek. "Benim de seni öpemeyeceğim gibi..."
"Neden ?" diye sordu kadın."Neden öpemezsin ki ?"
Bebek, hıçkırıklara boğulurken :
"Bunun sebebini bilmen gerekir" dedi. "Düşünürsen mutlaka bulacaksın..." Kadın, neler olup bittiğini hatırlamak üzereyken kendine geldi.
Özel bir hastanenin en lüks odasında yatıyor ve narkozun tesirinden midesi bulanıyordu. Aile dostları olan tanınmış doktor, odayı dolduran çiçeklerden bir tanesini vazodan çıkartıp kadına uzatırken :
"Geçmiş olsun hanımefendi" dedi.
"Başarılı bir kürtajdı doğrusu.
Ha..! Sahi, "kız"mış aldırdığınız bebek."



Cüneyt Suavi

Benzer Konular

31 Mart 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap
2 Aralık 2009 / Ziyaretçi Soru-Cevap
24 Temmuz 2011 / Misafir Soru-Cevap
5 Aralık 2010 / glader Soru-Cevap
11 Şubat 2008 / yüksel2 Genel Mesajlar