Arama

Platonik Aşk - Sayfa 17

Güncelleme: 12 Aralık 2018 Gösterim: 148.527 Cevap: 425
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Mayıs 2007       Mesaj #161
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
GÜN DÖNSE

Sponsorlu Bağlantılar
gece sessiz.
ay sancılı.
sensizliğe gebe yıldızlar.
yüreğim üşüyor.

gündüz olsa,
penceremde buğulu özlemin,
güneşe takılsa.
gülüşün
yüreğimi ısıtsa;
ayın doğumuna inat

gün gelse,
bana tomurcuklansan.
mor menekşeler açsam
kanayan derinliklerinde;
dikeni olan güle inat.

ve gün dönse,
elindeki kadehe düşse ölüm.
kızıl şarabınla ıslanan
dudağında düşlerimi tatsam;
adı konmamış sonraya inat.

DEsssT16 - avatarı
DEsssT16
Ziyaretçi
6 Mayıs 2007       Mesaj #162
DEsssT16 - avatarı
Ziyaretçi

Sana uzaktan bakıyorum. Sana bakmak inanılmaz mutlu ediyor beni. Sen gidince aklım da senin peşinden sürüklenip gidiyor, yüreğim de.. Yanında biri mi var, ona bir şey mi söylüyorsun, onunla gülüyor musun.. içim yanıyor. Ama senden sonra gördüğüm o insan birden senden biri oluyor. Senin baktığın her yer artık güzel, senin konuştuğun her insan, özel oluyor.
Sponsorlu Bağlantılar

Sen evine şu yollardan gidiyorsun. Ardından yürüyorum. Beni fark etmiyorsun. Önünden geçtiğin evlere, gölgesinde yürüdüğün ağaçlara, her gün bindiğin otobüse bakıyorum. Senin gözünle bakıyorum. Sen yokken de o yollardan defalarca geçiyorum. Senin kokun, senin havan, sen sinmiş havaya.. Sanki seni soluyorum.

Onca kalabalığın içinde, karmaşık yaşamın ortasında eğer sen varsan daha seni görmeden bir kuş gibi çırpınmaya başlıyor yüreğim. Bir ışık çarpıyor yüzüme, bir sıcaklık yürüyor göğsümde. Anlıyorum ki sen varsın. Sen ordasın. Sen gelmişsin. Bakmadan, başımı çevirip seni görmeden varlığının farkındayım.

Ey uzak uzak baktığım.. göz göze gelmeden, saçını okşamadan, değil bir rüyayı bir cümleyi paylaşmadan sevdiğim sevgilim. Bir aşk filiz verdi, fidan verdi, kök saldı içimde. Onu sana göstermek için ömrümü veririm.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Mayıs 2007       Mesaj #163
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
OKUL`da
Bu en klasik platonik ak mekanlarindan biridir..Zamanimizin çogunu burda geçirdigimiz için tabiki.Ders disindabi çok konuda da zihnimizi çalistiririz.Asok olunan kisi kiz yada erkek olsun genelde üstsiniflardandir.Ama yasisizden fazla büyük olmaz,bi kaç yas yeterlidir bunun için.Platonikaskin karizmatik hareketleri vardir,suratina bakmaya doyulmaz.Eger bu sahis okul takimlarindan birinde oynuyorsa mutlaka hermaçina gidilir,hayran hayran seyredilir.Belli edilmesede 'bi gün mutlaka benim olcaksin' diyeiçten bagrilip durulur ve hirs yapmak da ihmal edilmez.Hatta bazen bu düsünce abartilip kendisiyle konusacakkadar saçmalamaya baslanabilir.En büyük yikim bi gün gelip de platonik askin kendisinesevgili bulmasidir,insan tarif edilemez duygular içerisine girer,'beni nasil aldatirsinsen'diye bagirilan anlarin hayalleri kuruluruyuz olunur.size tavsiyem platonik askinizi eger iliski imkansizgözüküyorsa uzaktan seviniz,taskinlik yapmayiniz efendi olunuz.


YAZLIK`da
Her yazin mutlaka bi favori tipi vardir.Fakat eger yoksabu eksiklik çevre sitelerden giderilerek,platonik ask olayi baslar.Genelde yazliktaki platonik asklarda yas farki muazzam olur.Yani ölee bi yas farki diil 5-6 yas gibi hayatta gerçeklesmeyecek hayaller pesinde kosturulur.Platonik askin her hareketi takip edilirhatta büyük umutlarla tanisilir.O size 'ayy ne sirin sey bu' gözüyle bakarken sizin içinizde atesler yanar,volkanlar patlar.Yazligin diskosu felan varsa kendisine dans teklifi yapilir,eger kabul ederse kesin kibarligindandir yoksa baska bi sey düsünmez.fakat biz yinede gelin güvey oluruz,tribe gireriz.Yazliktaki platonik aski sadece begenmekle yetininiz,kendi yasitlarinizin pesinde konusunuz,denize giriniz günesleniniz...


IS YERI`nde
Is yeri platonik aslara en az rastlaninan kategoridir sanirim.Yani daha rahat bi ortam oldugu için,bi de tabi yas büyük oldugu için platonik aski gerçege döndürme çabalari maximuma ulasir.Hee ama tabiki bu sahispatronsa onu bilemicem.Fakat bunun disindakiler için konusacak olursakönce begenmekle baslar olay sonra hareketleri takip edilir,bi sekilde tanisilip,muhabbet edilir.Gerisi ise insandan insana degisir.Fakat bazi durumlardaaskin karsilik görmeyince anlasilarak 'eniyisi ben onu uzaktan seveyim,böyle daha güzel ' gibi kandirmacaya gidilir.Ya kardesim madem uzaktan sevecen hiç sevme yada git pat pat söyle ne istiyosan.Tavsiyem rahatolmaya çalisiniz is arkadasligi ayagina sadik kalarak bir strateji belirleyinizgörüsmeleri is disina tasiyiniz,tasiyamazsaniz vazgeçin sonra tekrar dememe yoluna gidiniz.Belki istediginizi elde edebilirsiniz....



MAHALLE`de
Mekan itibiriyle mahalldede platonik ask olayina çok rastlanir.Sonuçta oturdugunuz yer oldugu için elbette insanin gözü güzel insanlara takilir.Fakat bu olay ilk bahar ve özellikle de yaz mevsiminde meydana gelir.Çünkü o zaman tatildir,herkes disaridadir,tanisma,imkanlari daha çoktur.Hi sunuda belirteyim bu olay daha küçük yaslarda olur.Yani büyüdükçe mahalleye az takildiginiz için,kimsey, göremez takip edemezsiniz.Genelde platonik olarak asik oldugunuz kisi sizin arkadasinizdir,beraber oyunmoyun oynarsiniz,sevgilim felan diye sakalasirsiniz ama bu size gerçekmis gibi gelir bi zaman sonra o ise takamaz bunu,sizi igrenç bi sekilde arkadas olarak görür,hatta düsüncelerini ögrenirse kizar,ayip ettin felan diyerek saçmalar.istemiyosan söylede bilelim kardesim,ölee arkadas ayagi yapma dalga geçer gibi !!! Di mi yani ? Benim de en çok uyuz oldugum olaylardan biridir,basima gelmistir.Tavsiyem platonik askiniza , fazla arkadas ayagi yapma firsatu vermeden çotanzzz diye söyleyin hislerinizi,istemezse üzülmeyin.....


TOPLU TASIMA ARAÇLARI`nda

Okullara giderken çogumuz toplu tasima araçlarini kullaniriz.Hatta okul servisini de bunlarin içine katacak olursak,her gün,her sabah gördügümüz ve asok olmaktan kendimizi alamadigimiz kisiler vardir.Bunun en büyük sebebi ayni sekilde güne basliyor olmamiz olabilir,kader ortakligi hesabi.Yanyana oturmalar, karsisina geçip kesmeler,arkadaslari ile tanismalar,bi yolunu bulup konusmalar gibi bir sürü taktik uygulanir kendisi ile tanismak için .Oluru en yüksek platonik ask budur.Çünkü ortam çesitli bahanelere çok müsaittir.Tavsiyem umudunuzu kaybetmeyiniz,aradan seneler geçse bile..Bakarsiniz sizde onun platonik askisinizdir..Kim bilebilir???? Israrla devam edin


BARIŞ - avatarı
BARIŞ
Ziyaretçi
7 Mayıs 2007       Mesaj #164
BARIŞ - avatarı
Ziyaretçi
aşk izin istemez
Birinci ses
"Müsaitseniz size aşık olabilir miyim?" dedi.
Karşısındaki bir an onu süzdü, başını öne eğdi. Sanki
"...Şimdi soruyorum büküp boynumu, daha önceleri nerelerdeydiniz?"
diyen eski bir şarkıyı anımsamış gibiydi. Ama bunu karşısındakine söylese bile ne ifade edecekti ki? Hayatta her şeyin zamanlamasının tutması mümkün değildi ki zaten.
Kalbinin boş olduğu zamanlarda kimse karşısına çıkıp,
" Müsaitseniz size aşık olabilir miyim ?"
dememişti ki. Doğruydu işte sözler şiirler. Aşkın kapıyı ne zaman nasıl çalacağı belli olmazdı. Aşka randevu verilemezdi. O gelip bulur, ansızın
"cee!" diye karşına çıkabilirdi.

İkinci ses birinciye,
"Senin adına çok üzgünüm , aşkına karşılık veremeyeceğim için. Çünkü hayatımda birisi var,"
dedi, yürüdü gitti, ayaklarını sürükleyerek.

Birinci ses, sorusunun havada asılı kaldığını hissetti. Ürperdi. Halbuki o, bir çok ikinci sesin yaptığı
gibi hayatında birisi olduğunu ondan saklayabilir, yalan söyleyebilirdi. Oysa yapmamış, dürüst davranmıştı.Birinci ses düşündü
"Tanrım, demek ki hala böyle birileri var hayatta. Roman kahramanları yalan değilmiş." Olmayacaktı bu aşk, belliydi işte de hayalindeki yüz, beynindeki isim, kalbindeki çocuksu heyecan niye silinmiyordu acaba?

Müsait değildi bak, söylediği gibi. Aşık olmaması gerekiyordu. Aşık olursa acı çekecekti, kavuşamayacaktı ona. İkincinin sesi, yüzü, elleri, tarzı yine de akılndan çıkmıyordu. Acaba o da hoşlanmış mıydı kendisinden? Bunu öğrenmeyi o kadar çok istiyordu ki? İyi de, hoşlansa bile bunu söylemesi neyi değiştirecekti? İkinci ses, hayatında birisi olmasına rağmen, o gün karşısına onu beğenen, hatta aşkı için izin isteyen bir Ses'in çıkmasına içten içe çok sevindi.

Gidip gelip aynada kendisine göz attı gün boyu. İçini tarifsiz bir sevinç kaplamıştı. Gururu okşanmıştı. Kalbi boş olsaydı,
"Evet" deyip, onunla birlikte bir aşka yelken açmaktan açınmazdı. Acaba, mazeretini söylerken bunları da söylese miydi birinci sese? Yoo, duygularıyla oynamak istemezdi onun.

Bunca çürümüş ilişkinin arasında sevginin, aşkın adı dama atılmışken birisinin ortaya çıkıp cesurca,

"Müsaitseniz size aşık olabilir miyim?" demesi, inceliğin ve karşısındakine değer vermenin eski şarkılarda, filmlerde kalmadığının kanıtıydı işte.

Aşk için izin istenmezdi, biliyordu? Telefonu ara sıra, bilinmeyen bir numara tarafından aranıyor,
"Alo!" dediğinde kapanıyordu.

Son açtığında,
"Sen misin?" dedi. Telefon kapanmadı.
Derin bir iç çekiş duyuldu. Birinci ses konuştu:
"MÜSAİT OLMASANIZDA BEN SİZE AŞIĞIM."
Sessizlik, ölüm kadar kesin ve uzun sürdü.
Aşk, ölümden daha çaresizdi o an.

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
7 Mayıs 2007       Mesaj #165
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Canım

Yillarin gerisinden geliyor acim.
Bir ben vardim, bir de sen canim.
Avare gönlümde çoktur anin;
Bir ben vardim, bir de sen canim.

Senden kalan bir resim, tek tesellim...
Sessizce gidisin olur ecelim.
Bir avuntu seni bekleyisim...
Bir ben vardim, bir de sen canim.

Kalbim, sana verdigim emanet.
Gidisinle sandim koptu kiyamet.
Geride biraktigin say ki bir ceset.
Bir ben vardim, bir de sen canim.

Yillar sonra geldi mektubun.
Ardindan da yesil tabutun.
Simdi kaldi tek bir avuntum:
Bir ben vardim, bir de sen canim.

Ahmet Arslan
DEsssT16 - avatarı
DEsssT16
Ziyaretçi
8 Mayıs 2007       Mesaj #166
DEsssT16 - avatarı
Ziyaretçi
Vakit ilerledikçe kent ışıkları da sesleri gibi kaybolmaya başlamıştı.Şehir kaplumbağa gibi korkulardan kaçmak için sığınmıştı kabuğuna..Hava çok soğuktu.Çatı katımdan görünen pencerelerin arkası buğulanmıştı.Camların kenarları buz tutmuştu. Ellerim çok üşüyordu elimde eldivenlerim vardı ve yazmaya çalışıyordum. Ayağımdaki kalın babadan kalma postallar bile ayaklarımın morarmasını engelleyemiyordu. Soğuğu düşünmemeye çalışarak daktiloya vuruyordum parmaklarımı. Daktilom yatağımın üzerindeydi ben yerde oturup yazıyordum.Yazmalıydım.
Zaman zaman tek odası ve bir küçük küvetli banyosu olan çatı katımın bir yerine gözüm takılır ve ne kadar zaman bilmem sanki orayı hiç görmemiş gibi bakar bakardım. Giysi dolabım -gerçi ona dolap bile denmezdi ya-kumaştandı. Çoğu zaman kapamazdım fermuarını da. Dağınıklığını saklayacak kıyafetim olmazdı ki hiç.Varım yoğum bu tek odalı kat, daktilom, yatağım ve biraz ıvır zıvırdı. Yazardım, parmaklarım acırdı daktilonun tuşlarına vururken.Tuşlar sertti ve ben vururken sanki acı çekermiş gibi kesik kesik inlerlerdi. Yanlış vuramazdım onlara. Herşeyimdi yazılarım beni kurtaracaktı onlar. Belki ilerde bir yazar olurum diye gündüz bir bulaşıkçıda çalışır, gece yazardım.
Ve bir kadın severdim üşürken. Her sabah aynı duraktan aynı otobüse binerdik.Hiç yüzüme bakmazdı.Her sabah aynı saatte aynı yerden binerdik otobüse ama hiç bakmazdı. Başı önde belki işi -belki baka birşeyi işte- düşünür gibi gözükürdü. Hiç konuşamazdım. Ellerim ceplerimde bakardım sessizce başını kaldıracak mı diye.. O hiç bakmazdı. Bulaşıkçıya varır varmaz yıkamaya başlardım akşamdan kalmış bulaşıkları. Üşürdü ellerim. Yazdıkça umudum tükenirdi. Yazdıkça düşüncelerim benim içimden çıkmak için savaşır olurdu .Git derdi bir yanım. Gece ışıkları yanmayan şehre git.
Yemek servisine de başlamıştım. Sabah bulaşık yıkardım, öğlenleri genelde yemek ısmarlayan çok olurdu, kıramazdı onları ustam gönderirdi beni servise.
Acaba hiç tanınmazmıydım diye düşünürdüm Ozan Yıldız\'a rastlamasaydım diye düşünüyorum bu sıralar. Keşke diyorum o ölmeden ona duyduğum saygıyı sevgiyi biraz daha anlatabilseydim, Beni bulaşıkçıyken tanıyıp bu yazarlık günlerime getiren o, yıllar öncesine kadar bana babalık eden adama..
Ve bir pişmanlığım, bir keşkem daha var. Duraktaki kızı keşke bir daha görebilseydim. O kendini öldürmeden önce keşke onu sevdiğimi söyleyebilseydim. Belki de aşklar ben üşürken gelirdi

Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
12 Mayıs 2007       Mesaj #167
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
Uzaktan Sevdim Seni



Umutsuzdum, yorulmuştum;
Bir ömür boyu aşkı arayıp durmaktan.
Girdiğim her sokakta, çaldığım her kapıda
Çıktı hep karşıma yalnızlık…
Gönlümün gökyüzünde her daim gece,
Mutlak karanlık…

Gecemde yıldızlarım var, gecemde Ay’ım;
Hepsi birer elmas parçası gibi, ışıl ışıl.
Ama bir o kadar da uzak, bir o kadar da soğuk…
Hiçbiri benim Güneş’im değil ki;
Karanlık kalbimi aydınlatsın, ısıtsın;
Kanımı kaynatsın,
Damarlarımda akıtsın, oluk oluk…

İşte ben böylesine bezgin,
Böylesine yorgun, böylesine umutsuz.
Kendimi kandırırcasına taktığım
Güler yüzlü maske ardında,
Ölesiye mutsuz…
İşte ben böyle bir damla Güneş ışığına hasret,
Öylesine üşüyorken gönlümün gecelerinin ayazında.
Sen indin gökyüzünden Melek;
Ummadığım bir mekânda, ummadığım bir zamanda…
Güneş doğdu gözlerinden karanlık yüreğime;
İlk defa…
Belki de hayatımda son defa…

Şimdi sana Melek;
Tut ellerimi sımsıkı desem; tutmazsın ki…
Bak gözlerime, bak da yak şu kalbimi desem;
Bakmazsın ki…

Ya sarıl boynuma desem;
Hayatımda ilk defa
Ama ilk defa kendimi güvende hissetsem,
Sarılmazsın ki…
Ya şimdi sana Melek...
Sev Beni... Sev Beni desem;
Senin gibi bir güzellik
Beni sevemez ki… Değil mi?

Bir gülüşünle hayat bulan,
Hüznünle dünyası kararan…
Ben…

UZAKTAN SEVDİM SENİ,
ULAŞILMAZ ZİRVELERDEKİ BİR KARDELENİ
KOKLAMANIN İMKÂNSIZLIĞINDA...




Serhan Yiğen
YaKaMoZcuk - avatarı
YaKaMoZcuk
Ziyaretçi
15 Mayıs 2007       Mesaj #168
YaKaMoZcuk - avatarı
Ziyaretçi
Her sabah izliyorum seni.Caddenin başına bakmaktan bıkmıyorum.Seni arıyor gözlerim.Ürkek ve bir o kadar heyecanlı yüreğim siyah arabanı görünce öyle bir çarpıyor ki...Arabadan inişin,her sabah yaptığın gibi gazetelere bakışın ve 2 tane alıp arabana binişin...Hele o deli gözlerin...Ne zaman bana bakacak o deli gözler?Hiç mi mümkün değil...

BeLki kim bilir belki bir gün bu küçücük kıza gözün çarpar.O kocaman kollarını açarsın belki.Ama daha kaç bekleyiş var sabahlarımda?Yeni doğan güne daha ne kadar senle olmanın hayalini kurarak başlayacağım?

Zaman bu deli yüreğimi deli gözlerinin büyüsüyle birleştirdiğinden beri ben de senin delinim.Yalnız senin delin...Her sabah seni görmek için sabah evden erken çıkacak kadar,Sana çaktırmadan bakabilmek için yüreğimin o deli atşını kesmek için nefesimi tutacak ve sen geçerken önümden sana bakmaya cesaret edemeyecek kadar deli...Ne kadar fakına varmasan da seni bekliyorum....Gelecek misin bir sabah bana en güzel günü vererek?

Crying
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
15 Mayıs 2007       Mesaj #169
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Platonik Sessizlik


Sessizce bir kizi seviyorum
Ona bile söylemedim henüz...
Sadece gözlerim
Ve gözleri biliyor
Bazan gözlerim
Bazende dilim variyor söylemeye
Ama ben mani oluyorum.

Sessizce bir kizi seviyorum
Oturmuşum Sinop zindanina
Karsi yaka bir ormanda
Sirtim kabuğu kabarmis bir ağaca yaşli
Ve ben belki de böylesi bir platonik aşkin
Tek eylemcisiyim Noel'de.

Sessizce bir kizi seviyorum
Yeşil çay dağlarina yaka
Karadeniz kiyisinda
O, deli bir cakayla
Beni hayat denizinde
Yüzdüren son yelkenli Taka.

Sessizce bir kizi seviyorum
Her kelimesine kattigi "da" hecesi
Gönlü Rus kraliçesine düşmüş asi bir gürcüye
Sanki kraliçenin "evet" demesi,

Heyhat!..
Her aci ve sevince kiler olan ciğerim,
Her aci ve sevince şahit olan gözlerim...
Taniyorlarsa birazcik şu aşki
Her ne sebep ve hikmet icerisinde
En uzağinda bir diyarda
Yaşiyor olsam da ben
Sessizce o kizi seviyorum Hala "da"...


Bahtiyar Kahraman
YaKaMoZcuk - avatarı
YaKaMoZcuk
Ziyaretçi
16 Mayıs 2007       Mesaj #170
YaKaMoZcuk - avatarı
Ziyaretçi


Sevmek hayatın en güzel hediyesi. Ama kimi zaman sevmek sevilmek değildir. Sevdiğiniz insan belki sizi umursamıyodur ama siz onun için her an yanıp tutuşursunuz, dayanamazsınız gözyaşı dökersiniz, karşılıksız olsa bile. İşte platonik aşk budur.

İnsanları platonik aşka sürükleyen en acı özelliklerden biri çirkinlik duygusudur. Hep sevilmek ister belki insanlar ama ya çirkinse. İşte o zaman kalbine kara bir kilit vurur, o iki kelimeyi her zaman boğazına gömer, o kızı gördüğünde içi yanar.

Kimi zaman dizelere böler yüreğini umutsuz kalemiyle ve bir platonik aşk sesleri yükselir yüreğinde.

Ama her şey onun kalbinde yaşanır. Sonra o kız gider hayatından ve unutulur bir aşk daha. Hayatı hep böyle aşklarla devam eder. Platonik aşklarla o hep yüreğinde bir umudun ateşini yakar ama nafile.

Hayat belki o zaman ona içinden çıkılmaz bir acıya dönüşür. Bir asma dalı gibi tutunmaya çalışırsın bir şeylere. Sarılmaya çalışırsın hayata. Ama bazen elden ne gelir ki? Çarelerin tükenmez ama gücün kalmaz. Bir şeyler yapmaya çalışırsın ama hayat izin vermez.

Gölgenle boğuşursun, yakarırsın karanlık gecelere. İsyanın dinmez ama gücün kalmaz. Bazen hayatla elele yürüsün kumsalda. Sevmeye çalışırsın her şeyi.

Bir kız girer düşlerine, onunla olmaya çalışırsın ama o istemez. Yine çaresizlik yine isyankarlık. İşte o gün sevgin bitmez ama karşılıksız sevmeye gücün kalmaz.

Düşünürsün kendi kendine artık bir yerinden tutunmalıyım hayallerime. Karşılıksız düşlerle kendimi kandırmamalıyım, hayata farklı açıdan sarılmalıyım diye.

İşte bir platonik hayat örneği. Bence siz de umutsuz yollarda ne kendinizi yıpratın ne hayatınızı. Ya açın kendinizi sevdiklerinize ya da bırakın hayallerinizi suda boğulsun. Arkasında siz boğulmayın. Çünkü hayat sizin hayatınız. Hayat her anıyla yaşamaya değer.


Benzer Konular

22 Nisan 2008 / Kral_Aslan X-Sözlük
3 Şubat 2010 / ThinkerBeLL X-Sözlük
11 Mart 2012 / Mira Edebiyat