Arama

Babam - Sayfa 30

Güncelleme: 19 Mart 2012 Gösterim: 130.759 Cevap: 756
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
13 Nisan 2007       Mesaj #291
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
Babasızlık Farkı

Sponsorlu Bağlantılar

Çocukluğumda hiç kimse bana anneni mi daha çok seviyorsun yoksa babanı mı diye bir soru yöneltmedi. Çünkü hayat bana sadece annemi sevmemi söyledi. Ben sadece bana ait olan bu kuralı hiç kimseye söylemiyordum zaten hiç kimse de hatırlatmıyordu. Bu iyi bir şey oluyordu belki de çünkü bu sayede ben bu katı kuralı tepiyor annemi de babamı da çok seviyor ve kendi kendime bana asla sorulmayacak olan o soruya akıllıca bir cevap buluyordum. Benden böyle bir cevabı duymadıkları içinde akıllı bir çocuk olduğumu hiç kimse fark etmiyordu.

Zaman hızla geçiyor ve ben çocuklara bu tatlı sorudan başka şeyler söylendiğini de öğreniyordum. Tabi başka başka içinde kardeşim ve ben olmayan çocuklara, yaramazlık yapan çocuklara oysa bizde yaramazlık yapıyorduk. Ama hiç kimse bize sol elinin o uzun ince işaret parmağını gözümüz hizasında sallayıp göstererek akşam baban gelince görüşürüz babana söyleyeyim de gör ya da babası şu çocuğuna baksana gibisinden can sıkıcı ve gereksiz bir laf kalabalığı bahşetmiyordu.
Belki de bu yüzden kalabalık değil yalnız geçti her günümüz. Bütün çocuklar hayatın gereksiz hengâmelerini öğreniyorken biz hayattayken yapmamız gerekenleri öğrendik hep.

Sonraları okul denen başka bir şey daha çıktı karşımıza. Bütün çocukları babaları götürürken bizi ilk amcamız götürüyordu okula. Bir başka amcamız defter kalem veriyor, biz kardeşimle silgiyi bıçakla ikiye bölüyorduk paylaşmak için. Herkes çifter çifter silgiler kullanırken bizim elimizi değil belki ama yüreğimizi kanatıyordu o hain bıçaklar.
Okula alışıyorduk yavaş yavaş öğretmenlerin babanız ne iş yapıyor soruları ara sıra gerçekte olsa genellikle yalanla yanıtlanıyordu. Ağır geliyordu herkesin içinde gerçeği söylemek. Veli toplantılarına kimi zaman amcalar gidiyor kimi zamanda hiç bir şeyden haberi bile olmayan dayılar ama çoğu zaman hiç kimse.
Zayıf getirmekten korkmuyorduk karnede ya da istemiyorduk çok çalışıp takdir teşekkür almak, çünkü ne birileri kızıyordu zayıf karneyi görünce ne de bebek bisiklet müjdesi veriliyordu takdir teşekkür getirince.
İzin almadan gidiyorduk her yere, kayboluyorduk bir gün bir parkta kardeşimle oyuna dalıp bulmaya başkaları geliyordu. Bir numara büyük gelse de bize hayat, dolaşıyorduk mahallenin her yerini diğer bütün çocuklarına inat. Komşular seviyordu bizi asıl sevmesi gerekenlerin yerine.
Annem çaresiz,hatasız riyasız ve yalansız büyütmeye çalışıyordu bizi,günler aylar yıllar geçiyor bir yanımız kırık bir yanımız eksik bir yanımız sessiz büyüyorduk büyüdük....
Liseyi bitirdik yalanlarla gerçekler arasında hayat bir angaryadan ibaretmiş öğrendik.
Ve küçükken hatırlatılmayan kuralları gün geldi hayat hatırlattı.
Hadi hayat size babanızın öldüğünü hatırlatmadan siz onu hatırlayın.
koşun kucaklayın..........................



Zehra Yılmaz

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
14 Nisan 2007       Mesaj #292
arwen - avatarı
Ziyaretçi
BABAM

Sponsorlu Bağlantılar
Babam, uykunu böleceğim, ama seninle konuşmak istiyorum
Uyan baba, uyan! Bak, sana neler anlatacağım
Başucuna gelip, sana böyle haykırdığımda gözlerini açıyorsun
Biliyorum
Beni dinliyor, belki de bana bir şeyler fısıldıyorsun,
Biliyorum
Ama gücüm, ne toprağı yenip gözlerine ulaşmaya yetiyor,
Ne de fısıltılarını işitebiliyorum
Yine öğrettiğin gibi hissedebiliyorum
Yarın 18 şubat,
Sen gideli 6 sene oldu
Bana “elveda” demeden ilk gidişin
Bizleri öpmeden kapıdan ilk çıkışın
Gelirken alayım; bir şey lazım mı diye sormayı ilk unutuşun
Kravatını bile takmamıştın bu sefer,
Nereye gittin ki, bu kadar önemsizleşti alışkanlıkların?
Soğuk mu baba oralar?
Güneş bir nebze olsun dokunur mu gözlerine?
Of....of.... gözlerin beni çıldırtıyor.
En uzun, en anlamlı nutukları gözlerinden okudum hep.
Hala, evimizin duvarında bana neler anlatıyor neler...
Bir sen daha vardı gözlerinde senden öte
Bari biriniz kaldınız benimle çok şükür
Altı yıldır damarlarımda kaç tur attın kim bilir?
Sen damarlarımda dolaşıyorsun
İkimiz bunu biliyoruz ya, bu da yeter
Babam, buraları hiç merak etme
Tanrının, toprağın altındaki loşundan daha karanlık bu dünya
Bizim evde bir ben kaldım,
İki delikanlı da üniversiteyi bu yıl bitiriyorlar
Nasıl asiller, nasıl senin oğlun olduklarını anlatıyorlar
Her attıkları adımda, bilemezsin
Yarın üçümüzde geleceğiz başucuna
Bir de, sakın telaşlanma, bu üç kardeş hep el ele ve tek yumruk
Ne güzel dostların var babam,
Sana her geldiğimde, kimin koyduğunu bilmediğim çiçekler
Buluyorum küçük bahçende
Bizi arayıp soruyorlar, birileriyle tanıştırırken,
“Yeğenim” diye hitap ediyorlar “Sadığımın kızı”,
Seni anlatıyorlar sonra
“Tam bir Ankara delikanlısıydı” diyorlar. Övüyorlar, övüyorlar
Yine söylüyorum “Sen sağken de badem gözlüydün babam”
Yüksek dağlardaki uzak ağaç görüntülerine,
Bulutların karmaşasına
Dalgalara, yakamozlara, guruplara
Gece uzaklardan gelirken
Yol kenarlarındaki çalıların garip şekillenişlerine,
Minicik bir hareket eder mi diye duvardaki resmine,
Uyumak üzereyken gelen tıkırtıyla irkilip
Evin dört köşesine bakıyorum hep
Karşıma çıkarsın diye.
Lanet olsun, yoksun!
Bir gece rüyama gir baba, kucakla beni,ıslak ıslak bir öp be!
Çok özledim, çok özledim anlıyor musun?
Çok özledim.

SERDAR ERKUL

VerSchL@GeN - avatarı
VerSchL@GeN
Ziyaretçi
14 Nisan 2007       Mesaj #293
VerSchL@GeN - avatarı
Ziyaretçi
Babam Öldü

Bilmem ki nasıl anlatsam?
İçimde dönen acıyı nasıl paylaşsam?
Onu çok seviyorum mu desem?
Yoksa ağlayarak mı anlatsam?
Sussam mı, haykırsam mı?
Metreye ulaşan karda yıkansam mı?

Bilmem ki nasıl anlatsam?
Resmine bakıp bakıp dalsam mı?
Eşyalarını koklayıp sarılsam mı?
Dualar okuyup ruhuna mı yollasam?
Başında dikilip dertleşsem mi?
Şiirler mi yazsam?

Bilmem ki nasıl anlatsam?
Bilmem nasıl babam öldü desem?




Erol AYYILDIZ
NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
14 Nisan 2007       Mesaj #294
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
Baba oldum baba...

Biliyor musun, korkuyorum baba, hem pek çok korkuyorum. Daha önce hiç korkmadığım kadar çok hem de… İnsanlar bilmediğinden korkarmış derler. O kadar çok şey bilmiyorum ki ben baba.

Hani derdin ya hep baba olmak zordur diye, çok zaman şakaya vururdum ben de. Şimdi anlıyorum zorluğunu, derinden hissederek anlıyorum.

Sen benim babamsın, ben şimdi kızımın babası. Oğlun baba olmuş, ortak bir noktanız daha olmuş baba. Benim bir kızım oldu baba.

Sen kızımın büyükbabası, söyle bana ne olur, anlat hemen, ben daha çocukmuşum da, soru sormuşum say ardı ardına. Nasıl korunur evlatlar dünyanın kirinden, pasından, puslu havasından? Nasıl büyütülür evlatlar ve nasıl yürütülür dikenli yollarda? Tertemiz dimağlar, günahsız ruhlar nasıl kaçırılır kirlenmenin kaçınılmazlığından?

Çok korkuyorum baba, kızımı sevdiğim kadar çok korkuyorum, bilmediğim için korkuyorum, bilmediğimi bildiğim için korkuyorum. Kızımın, serçe parmağımı ancak kavrayabilecek büyüklükteki ellerinden tutup, onu yıldızlara taşıyamamaktan korkuyorum. Ellerimi yıldızlara uzattığımda, ona en parlak yıldızları toplayamamaktan korkuyorum. Ellerimdeki kiri kızıma da bulaştırmaktan korkuyorum.

En çok da senin gibi bir baba olamamaktan korkuyorum.

Ben baba oldum baba; benim bir kızım oldu. Yeryüzünde bir meleğim oldu, göklere ait, göklerdeki yıldızların sonsuzluğuna şahit.

Sen kızımın büyük babası, büyüğüm, babam, atam. Artık baba olmuş olsam da, oğlunum hala, evladınım. Hep yanımda ol ki, zorlanırsam sana dayanayım, sana sarılayım, elimi sana uzatayım. Sorularımı sana sorayım. Cevabını artık bilsem de soruyorum sana; cevap ver bana.
Baba olmak zor mudur baba?


Levent Mazılıgüney
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Nisan 2007       Mesaj #295
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
çocuk olmak istiyorum tekrar
oyuncaklarım olsun istiyorum..
bez bebekler,maket binalar
kırmasın istiyorum birileri ve kırılmamak hayata
körebe oynamak olumsuzluklarla,
görmemek hayatın zalimliğini..
ve yakan top acılarla..daha az yaralanmak adına,
hayatta tek görevim dişlerimi fırçalamak ve erken uyumak olsun..
mutlu olayım bir kağıt helva alınca
yada kumbarama bi yüzlük atınca..
evet! çocuk olmak istiyorum tekrar..
çünkü benim çocukluğumda babam da var..


babama
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
15 Nisan 2007       Mesaj #296
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi

Babalar günü / Babama




Baba tut elimden
Beni çocukluğuma götür hadi...

O küçük kıza götür beni baba
Götür bir daha gelmeyeyim...

Tut ellerimden baba tut
Uçurumun kenarındayım...
itildim, düştüm düşeceğim!

Baba yüreğim alazlarda
yandı! yanıyor!

Sevda çöl dedin... dikkat et dedin
Bir an için unuttum bana, sevdim
Şimdi çöl ortasında yalnızlığımla susuyorum mutluluğa


Baba tut elimden
Beni çocukluğuma götür hadi...

Acılar şımartmasın beni artık
sen şımart!

Uzaktaki hayallerimide al
Beni sallayarak uyut
Hayallerimden bir oyuncak yapıp
Başucumda tut
Kayıp giden tüm hayallerimi tut baba!

Olmayan hayallerin gölgesinde ağlamaktan yoruldum
Çocukluk düşlerimi özledim

Götür baba
-Beni çocukluğuma götür -




Neşe Demirağ
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
17 Nisan 2007       Mesaj #297
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
Babam


Saba makamında bir ney sesi yankılanır kulaklarımda
Ezgilenen melodi tutup kaldırır yorgun bedenimi
Ve içtiğim sigaramın dumanı kadar hafiflerim bir anda
Rutubetin iz bıraktığı bu çirkin duvarların karşısında

O ney sesi ki babam gibi
Yiğit babam, vefakar babam gibi

Az da olsa kazandığını paylaşan babam
Boyasız ayakkabılarının bağcıkları püsküllenmiş babam
İki pantolonla tüm kışı deviren
Geceleri neden geç geldiğini kötüye yorumladığım
Ve anladığımda kendimden utandığım babam

İş yerinde, kendine biriken kumaşlardan yastık yapmış
Yetiştirmek için boğazımızdan geçen lokmaları, biraz dinlenmiş
Battaniye yerine üstüne iki çift kumaş atmış
Tez sönen şeytan sobası onu aldatmış
Uyandığında burnunun direkleri sızlayan babam
İşte o adam, bu zülme nasılda katlanmış

El emeği göz nuru
İğne ucuyla çevirdiği dünyamızın direği babam
Hatırlarım çocukluğumda beni götürdüğü maçları
Yanlış yaptığımda bir an için çatılırdı kaşları
Bir kere ağzımda, daha yakmadığım sigarayla yakalamıştı beni
Şimdi anlarım hep benim içindi uyarışları

Hep yarım kalmış uhtelerinde yaşarken
Yine hep bir inatla gülümseyen babam
Herşeyden önce insan olmayı bilen
Kimselerin kalbini kıramayan babam
Temizliğini bilenlerin art niyetine uğrasada
Kin tutmayan yüreğinde
Yüce yaradanın affedicilik özelliğini verdiği
Eli öpülesi
Fakat hiç elini öptürmeyen büyük yürekli adam
İşte o adam benim babam


Bahadır Bedir
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
18 Nisan 2007       Mesaj #298
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
BEN HAYATTA EN ÇOK BABAMI SEVDİM



Ben hayatta en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpı bacaklarıyla -ha düştü ha düşecek
Nasıl koşarsa ardından bir devin

O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bilmezdi ki oturduğumuz semti
Geldi mi de gidici - hep , hep acele işi
Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi
Atlastan bakardım nereye gitti
Öyle öyle ezber ettim gurbeti

Sevinçten uçardım hasta oldum mu,
Kırkı geçerse ateş, çağırırlar İstanbul@a
Bi helallaşmak ister elbet , diğ@mi oğluyla!
Tifoyken başardım bu aşk oy@nunu,
Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu,

En son teftişine çıkana değin
Koştururken ardından o uçmaktaki devin,
Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için
Açıldı nefesim, fikrim, canevim
Hayatta ben en çok babamı sevdim.



Can YÜCEL
NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
18 Nisan 2007       Mesaj #299
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
Baba

yalnızlığımdır hep bıçakların kestiği
akşam çayında galetalarla yenen
koyu atlar götürür terkisinde
ne kadar kaçkın varsa evden
uykumdur sokaklarda sürünür
ya da düşer bir kadının elinden

yorgunluğumdur daha çok aşk
gelip gider o şehrin gemilerinden
esmerdir akşamlarda babam
çok esmer güler resimlerden
o kadar yakın bilmediğim
ölüme çok uzak günlerinden

ellerimdir dalgınlığında hep
hep bardaklarda, sular dururken
sürahilerde - akşam vakitleri
akşam çayına gelmiyen
bir baba, aydınlıksız odalarda
çok esmer güler resimlerinden.



Ali Püsküllüoğlu
DEsssT16 - avatarı
DEsssT16
Ziyaretçi
18 Nisan 2007       Mesaj #300
DEsssT16 - avatarı
Ziyaretçi
Genç adam , evinin alt katinda marangozluk yapiyordu. Kapi ve pencere konusunda uzmandi. Fakat plâstik pencereler yayginlasinca, ahsap olanlara ragbet azaldi. Bu yüzden isler iyi gitmiyordu. Üstelik de çocuklari büyümüs, biri hariç okula baslamisti. Masraflari artinca, yanindaki kalfasina yol verdi. Ise biraz daha erken
koyulur, yardimciya ayirdigi parayi, harçligina katardi. Adam, bir gün çalisirken, elektrik kesildi. Ve uzun süre bekledigi halde gelmedi. Aksi gibi, o aksam üzeri teslim etmesi gereken birkaç pencere vardi. Bos kalmayi sevmezdi. Planyayi yagladi, talaslari süpürdü. Biraz dinlenmek için eve çikarken, sigortaya göz atti. Eger yanilmiyorsa, bu is normal degildi. Biri gelip sigortayi kapatmis olmaliydi.
Salteri kaldirinca, atölye aydinlandi. Tahminleri dogru çikmisti ama, bu işe bir anlam veremiyordu. Saka dese, böyle bir saka yapilmazdi. Kendisini kiskanacak bir düsmani da yoktu.
Ise koyuldugunda, yine ayni sey oldu. Ama bu sefer suçluyu görmüstü. Oglu, evden atölyeye baglanan merdiveni sessizce inmis ve sigortayi kapattigi sirada, babasini karsisinda bulmustu.
Adam, on yasina gelmis bir çocugun böyle bir haylazligini affedemezdi. Bütün günü, onun yüzünden
mahvolmustu. Bir kere yapmis olsa, ses çikartmazdi. Ama tekrarlamasi, hangi yönden bakilirsa bakilsin, büyük hataydi.
Saçlarindan yakalayip sıkı bir tokat atti. Her sey onun iyiligi içindi. Belki vurdugu tokat, serseri olmasini ngellerdi.
Adam, oglunun gözyaslarini görmezden geldi ve eve çiktiktan sonra, esine dert yanarak:
- Bu çocugun, okulda kimlerle düsüp kalktigini bilmemiz lazim!.. dedi. Eger serbest birakirsak, basimiza büyük
dertler açacak!..
Adam, bir süre düsündü. Sonunda da en kolay yolu buldu. Oglunun hiç aksatmadan tuttugu günlügünde, arkadaslarina ait ip ucu olmaliydi. Esi istemese de, ona kulak asmadi ve çocugunun günlügünü okumaya basladi.
Oglu, en son sayfada:
"Bu gece kötü bir rüya gördüm!.." yazmisti.
"Atölyede çalisirken, babami elektrik çarpiyordu. Allah'im onu koru!.. Ben elimden geleni yapacagim ..."


Benzer Konular

8 Ocak 2018 / Misafir Cevaplanmış
26 Ekim 2016 / Misafir Soru-Cevap