Arama

Yalnızlığıma (Yalnızlık) - Sayfa 123

Güncelleme: 21 Ekim 2014 Gösterim: 304.745 Cevap: 1.891
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Temmuz 2007       Mesaj #1221
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yalnızlıkmetin
Dışımda yağmur yağıyor, sessiz
Sponsorlu Bağlantılar
İçimde yalnızlık öyle yorgun
Gökyüzü genişler birazdan, yağmur diner
Mindere uzanır misafir güneş

Camlarda ışıldayan altın aydınlık
Masadaki sürahiye yansır
Bütün tazeliğiyle yeniden
Cömert bir gün doğar şehrin üstüne.

Güzeldir bu tabiat güzelliğine
Oysa insanları da sevmek isterdim
Böyle uzak oldukça kendimden bile
Tad alamıyorum canım dünyadan.
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
31 Temmuz 2007       Mesaj #1222
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Gökyüzüne asılı kalmış bir yankı
Arıyor kendisini bırakan ağzı
Sponsorlu Bağlantılar
Yeniden, yeniden sesini bulmak için

İki köşeli yalnızlığın bir ucunda sen, bir ucunda ben
Birleşip ayrılıyor çizgilerimiz
Hangi boyuttan koparılmıştık ki biz

Anı bile yok, ses, koku bile
Bir elin yazdığını öteki el karalıyor sanki
Silgiler hatırlıyor, kalemler unutuyor bizi...

Ahmet Erhan
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Temmuz 2007       Mesaj #1223
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yabancı değilim bu yalnızlığa
Çok eskilerden kalma bir şey
Varlığımın ispatı gibi ya da ne bileyim
En yakın dostum gibi
Her dem benimleydi hep

Çok kere ağladık birbirimize
Ki defalarca kurudu göz pınarlarımız
Kimseye anlatamadık derdimizi
Ya da kimse anlamak istemedi
Bu çaresiz yetimliğimizi

Tüm güvendiklerimiz aldattı bizi
Hep arkadan bakan gözler bizimdi
Kim bilir kaç kez çıkmaz sokaklarında
Ve tenhalarında gecenin
Düşlerimizi sattık karanlıklara

Şimdi neyimiz varsa verip hayata
Onun bize merhametini bekliyoruz
Elbet diyoruz bir gün mutlaka
Anlayan olacaktır bizi de
Bizi de bağrına basan mutlaka
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
1 Ağustos 2007       Mesaj #1224
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Kaldırımlar benim en iyi dostum
banklarda tek yuvan
ara sıra dertleşiriz ağaçlarla
benimle konuşmasalar bile !

Sokaklar sır perdesi
ömrÜm geçer buralarda
o ıssız, soğuk akşamlarda
bir tek rÜzgar beni tutan ayakta !

Cebimde yok hiçbirşey
GönlÜmde taşıdığım sevgiler
bu parkı çeviren tel örgÜler
ayağımla eze eze yÜrÜdÜğÜm çimler !

buralarda yanlızlık rÜzgarı eser
gÜnlerim buralarda geçer
insanlar buralara gelmeseler
benim gibiler ne yapar ? KEMAL UZUN
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
1 Ağustos 2007       Mesaj #1225
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Yalnızlık Kurdu Şimdi sen gideceksin, git*
Güzelliğini, ulaşılmazlığını al ve git.
Bırak beni eski kışımda
Yarınımı götür.
Gençliğin o yara almaz bencilliğine git.
İçinde gitgide büyüyen o yalnızlık kurdunu
Güzelliğine dadanan o hastalıklı hüznünü
Bırak ve git...
Kibirli arzularına, altın gölgedeki kusursuz yüzüne...
Yıllar sonra yaşayacağın
Unutuluşları, o acımasız kışları bırak ve git...

------------
*Cemal Sreya’nın -Aşk- adlı şiirindeki bir dizeye gönderme.
Cezmi Ersöz
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Ağustos 2007       Mesaj #1226
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sensizlik Yanlızlıktı
Bilirmisin yanlızlık baltalar ruhunu.
Anlatamazsın sessizliğe çığlıkların yorgunluğunu.
Hayat sallanır sarhoş olursun.
Akıl kalp birleşir sen olursun.
Rest çekemezsin sevgine,kımıldayamazsın.
Mutlu olmak yoktur,yanlızsın.
Aşamazsın engeli zayıf kalırsın.
Şaşarsın,düşüncelerin inatlaşır durur.
Atamazsın sevgin içinde kalır.
Lazım olan zamanlar yoktur artık.
Aptal olursun,onu bulamazsın.
Cesaretin gururuna yem olur.
Izdırap olur yanlızlık aglarsın.
Ersin Örüm
*TeoDora* - avatarı
*TeoDora*
Ziyaretçi
2 Ağustos 2007       Mesaj #1227
*TeoDora* - avatarı
Ziyaretçi
dua7pe9

BUGULU GÖZLERIN ANLATTIGI GERCEK


Uyandigim anda baslar daha acilarim..

Renk vermemeye calisiyorum,

Esim ,dostum,ailem ve cevrem..

Onlarin yaninda ,bambaska bir dünya ve bamkaska bir adam..

Yalniz kaldigimda ise,

Yasiyorum kendi icimde gercek cehennnemi..

Gözyasi olarak vermis,

Yaratan bunun sabrini...

Döküyorum ben de bolcana içimdeki yalazlarin (alevlerin) üstüne ..

Evet bugulu gözlerden dökülen bu yaslar ,

Gercektende gecici bir ferahlik vermekte gönlüme ..

Ama bu nasil bir alevdir ki ,

Palazlanir cok cabuk hem de yeniden..

Firsat kollar oldum ,

Kimselerin olmadigi ,yalniz kaldigim anlari..

Icimin ferahlamasi icin ,

Zaman zaman bu elzem...

Bazen de düsünmekteyim gercekten ,

Acaba ne yapsam ne etsem???

Randevu tarihim artik cok yakin..

O yüzdendir ki katlanabiliyorum..

Aksamlari evin yolunu tuttugumda ise ,

Gözlerim herzaman dalgin...

Iste yine soracaklar ,

Nasilsin ,bu gün yine neler yaptin???

Oysa kimseler bilmez ki,

Ben sadece ic hesaplasmami yapmaktayim.

Baska is yapacak hal mi kaldi ki bende...

Sadece yatagima uzanip,

Uyumayi basardigimda mutlu olabiliyorum artik.
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
2 Ağustos 2007       Mesaj #1228
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Sana Dönecegım!

Olup bitmekte hersey...
Geceden sonra yine gündüz olmakta...
Günes dogmakta,
ve ömrüm bir gün daha kisalmakta.

Yillandikça düsmekte degeri bir çok seyin...
tükenmekte ümidim...
Pahasi eksilmekte bir zaman ki servetlerin..
ve Sen hâlâ varsin efendim..
Son gördügüm yerdesin.. böylesi sadakât!
Hak ettimmi acaba efendim?!

Ben böyle mahçup..
Utanip, ezilmekte bir sözün altinda.
Gonlüm hep mahsus,
sevgilere inanip, gülümseyisine kanmakta!

Adimlarim sana yönelmeye mecbur...
Sana dönecegim efendim.
Hem suçluyum hem de magdur..
Hos görüne siginacagim efendim!

Ahmet Arslan
jöly - avatarı
jöly
Ziyaretçi
2 Ağustos 2007       Mesaj #1229
jöly - avatarı
Ziyaretçi
Yalnız Bir Opera

Ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
Yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
Oysa bilmediğin birşey vardı sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim

İmrendiğin, öfkelendiğin
Kızdığın ya da kıskandığın diyelim
Yani yaşamışlık sandığın
Geçmişim
Dile dökülmeyenin tenhalığında
Kaçırılan bakışlarda
Gündeliğin başıboş ayrıntılarında
Zaman zaman geri tepip duruyordu.
Ve elbet üzerinde durulmuyordu.
Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun,
Biraz daha fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim.
Başlangıçta doğruydu belki.
Sıradan bir serüven, rastgele bir ilişki gibi başlayıp,
Günden güne hayatıma yayılan, varlığımı ele geçiren,
Büyüyüp kök salan bir aşka bedellendin.
Ve hala bilmiyordun sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
Anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana
Bütün kazananlar gibi
Terk ettin.

Yaz başıydı gittiğinde, ardından,
Senin için üç lirik parça yazmaya karar vermiştim.
Kimsesiz bir yazdı. Yoktun. Kimsesizdim.
Çıkılmış bir yolun ilk durağında bir mevsim bekledim durdum.
Çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum.
Sanırım lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu
Yüzündeki kuşkun kedere, gür kirpiklerinin altından
Kısık lambalar gibi ışıyan gözlerine
Çerçevesine sığmayan
Munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine
Lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu.

Yaz başıydı gittiğinde. Sersemletici bir rüzgar gibi geçmişti Mayıs.
Seni bir şiire düşündükçe
Kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi
Uçucu ve yumuşak şeyler geliyordu aklıma.
Önceki şiirlerimde hiç kullanmadığım bu sözcük
Usulca düşüyordu bir kağıt aklığına,
Belki de ilk kez giriyordu yazdıklarıma, hayatıma.
Yaz başıydı gittiğinde. Bir aşkın ilk günleriydi daha.
Aşk mıydı, değil miydi? Bunu o günler kim bilebilirdi?
"Eylül'de aynı yerde ve aynı insan olmamı isteyen" notunu buldum kapımda.
Altına saat:16.00 diye yazmıştın, ve 16.04'tü onu bulduğumda.
Daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını
Takvim tutmazlığını
Aramızda bir düşman gibi duran zamanı
Daha o gün anlamalıydım
Benim sana erken
Senin bana geç kaldığını.

Gittin. Koca bir yaz girdi aramıza. Yaz ve getirdikleri.
Döndüğünde eksik, noksan bir şeyler başlamıştı.
Sanki yaz, birbirimizi görmediğimiz o üç ay,
Alıp götürmüştü bir şeyleri hayatımızdan, olmamıştı, eksik kalmıstı.
Kırılmış bir şeyi onarır gibi başladık yarım kalmış arkadaşlığımıza.
Adımlarımız tutuk, yüreğimiz çekingen, körler gibi tutunuyor, dilsizler gibi
bakışıyorduk.
Sanki ufacık bir şey olsa birbirimizden kaçacaktık.
Fotoromansız, trüksüz, hilesiz, klişesiz bir beraberlikti bizimki.
Zamanla gözlerimiz açıldı, dilimiz çözüldü güvenle ilerledik birbirimize.
Gittin. Şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza.
Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana.
Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
Birbirine uzanamayan
Boşlukta iki yalnız yıldız gibi
Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
Ne kalacak bizden?
Bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim şu kırık dökük şiirim
Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında
Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden
Bizden diyorum, ikimizden
Ne kalacak?

Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz.
Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada
Bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilmeyen çocuklar gibi
Ve elbet biz de bu aşkta büyüyecek
Herşeyi bir başka aşka erteleyeceğiz.

Kış başlıyor sevgilim
Hoşnutsuzluğumun kışı başlıyor
Bir yaz daha geçti hiçbir şey anlamadan
Oysa yapacak ne çok şey vardı
Ve ne kadar az zaman
Kış başlıyor sevgilim
İyi bak kendine
Gözlerindeki usul şefkati
Teslim etme kimseye, hiçbir şeye
Upuzun bir kış başlıyor sevgilim
Ayrılığımızın kışı başlıyor
Giriyoruz kara ve soğuk bir mevsime.

Kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak,
Yazıya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak,
Camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak...
Böyle zamanlarda herşey birbirinin yerini alır
Çünkü herşey bir o kadar anlamsızdır
İçimizdeki ıssızlığı dolduramaz hiçbir oyun
Para etmez kendimizi avutmak için bulduğumuz numaralar
Bir aşkı yaşatan ayrıntları nereye saklayacağınızı bilemezsiniz
Çıplak bir yara gibi sızlar paylaştığımız anlar,
Eşyalar gözünüzün önünde durur birlikte yarattığınız alışkanlıklar
Korkarsınız sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsınız aynalara,
Çağrışımlarla ödeşemezsiniz.

Dışarda hayat düşmandır size
İçeride odalara sığamazken siz, kendiniz
Bir ayrılığın ilk günleridir daha
Herşey asılı kalmıştır bitkisel bir yalnızlıkta
Gün boyu hiçbir şey yapmadan oturup
Kulak verdiğiniz saat tiktakları
Kaplar tekin olmayan göğümüzü
Geçici bir dinginlik, düzmece bir erinç
Suyu boşalmış bir havuz, fişten çekilmiş bir alet kadar tehlikesiz
Bakınıp dururken duvarlara
Boş bir çuval gibi, çalmayan bir org gibi, plastik bir çiçek,
Unutulmuş bir oyuncak, eski bir çerçeve gibi, hani,
Unutsam eşyanın gürültüsünü, nesnelerin dünyasında
Kendime bir yer bulsam, dediğimiz zamanlar gibi
Kendimizin içinden yeni bir kendimiz çıkarmaya zorlandığımız anlar gibi
Yeni bir iklime, yeni bir kente, bir tutkunluk haline, bir trafik kazasına,
Başımıza gelmiş bir felakete, işkenceye çekilmeye, ameliyata alınmaya
Kendimizi hazırlar gibi.

Yani dayanmak ve katlanmak için silkelerken bütün benliğimizi
Ama öyle sessiz baktığımız duvarlar gibi olmaya çalışırken,
Ve kazanmış görünürken derinliğimizi
Ne zaman ki, yeniden canlanır bağışlamasız belleğimizde
Bir anın, yalnızca bir anın bütün bir hayatı kapladığı anlar
O tiktaklar kadar önemsiz kalır şimdi
Hayatımıza verdiğimiz bütün anlamlar
Göremeseniz de, bilirsiniz
Hiç yakın olmamışsınızdır intihara bu kadar.

Bana zamandan söz ediyorlar
Gelip size zamandan söz ederler
Yaraları nasıl sardığından, ya da herşeye nasıl iyi geldiğinden
Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden.
Hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi.
Dahası onlar da bilirler.
Ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler, öyle düşünürler.
Bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak, sırtınızdaki
hançeri çıkartmak, Yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden karşılaşmak
kolay değildir elbet.
Kolay değildir bunlarla baş etmek, uğruna içinizi öldürmek.
Zaman alır.
Zaman alır sizden bunların yükünü
O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, acılar dibe
çöker.
Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir.
Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.
O boşluk doldu sanırsınız
Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir.

Gün gelir bir gün
Başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide
O eski ağrı
Ansızın geri teper.
Dilerim geri teper.
Yoksa gerçekten bitmişsinizdir.

Zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır anlamları, önemi
kavranır.
Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini kazanır.
Yokluğu derin ve sürekli bir sızı halini alır.
Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık
Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan
Herşeye iyi gelen zaman sizi kanatır olmuş
Saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla
Günlerin dökümünü yap
Benim senden, senin benden habersiz alıp verdiklerini
Kim bilebilir ikimizden başka?
Sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmış
Bir ilişkiyi, duyguların birliğini,
Bir aşkı beraberlik haline getiren kendiliğindenliği
Yani günlerimiz aydınlıkken kaçırdığımız herşeyi bir düşün
Emek ve aşkla güzelleştirilmiş bir dünya
Şimdi ağır ağır batıyor ve yokluğa karışıyor
Orada olmuş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla
Bunlar da bir işe yaramadıysa
Demek yangından kurtarılacak hiçbir şey kalmamış aramızda.

Bu şiire başladığımda nerde,
Şimdi nerdeyim?
Solgun yollardan geçtim.
Bakışımlı mevsimlerden
İkindi yağmurlarını bekleyen
Yaz sonu hüzünlerinden
Gün günden puslu pencerelere benzeyen gözlerim
Geçti her çağın bitki örtüsünden
Oysa şimdi içimin yıkanmış taşlığından
Bakarken dünyaya
Yangınlarla bayındır kentler gibiyim:
Çiçek adlarını ezberlemekten geldim
Eski şarkıları, sarhoşların ve suçluların
Unuttuklarını hatırlamaktan
Uzun uzak yolları tarif etmekten
Haydutluktan ve melankoliden
Giderken ya da dönerken atlanan eşiklerden
Duyarlığın gece mekteplerinden geldim
Bütünlemeli çocukluklarıyla geçti
Gençliğimin rüzgara verdiğim yılları
Gökummaların ve içdökmelerin vaktinden geldim.

Bu şiire başladığımda nerde,
Şimdi nerdeyim?
Yaram vardı, bir de sözcükler
Sonra vaat edilmiş topraklar gibi
Sayfalar ve günler
Işık istiyordu yalnızlığım
Kötülükler imparatorluğunda bir tek şiir yazmayı biliyordum
İlerledikçe...Kaybolup gittin bu şiirin derinliklerinde
Aşk ve Acı usul usul eriyen bir kandil gibi söndü daha şiir bitmeden.
Karardı dizeler.
Aşk...Bitti. Soldu şiir.

Büyük bir şaşkınlık kaldı o fırtınalı günlerden
Daha önce de başka şiirlerde konaklamıştım
Ağır sınavlar vermiştim değişen ruh iklimlerinde
Aşk yalnız bir operadır, biliyordum:
Operada bir gece uyudum, hiç uyanmadım.
Barbarların seyrettiği trapezlerden geçtim
Her adımda boynumdan bir fular düşüyordu
El kadar gökyüzü mendil kadar ufuk
Birlikte çıkılan yolların yazgısıdır:
Eksiliyorduk
Mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim
Her otelde biraz eksilip, biraz artarak
Yani çoğalarak
Tahvil ve senetlerini intiharlarla değiştirenlerin
Birahaneler ve bankalar üzerine kurulu hayatlarında
Ağır ve acı tanıklıklardan
Geçerek geldim. Terli ve kirliydim.
Sonra tımarhanelerde tımar edilen ruhum
Maskeler ve çiçekler biriktiriyordu
Linç edilerek öldürülenlerin hayat hikayelerini de...
Korsan yazıları, kara şiirleri, gizli kitapları
Ve açık hayatları seviyordu.
Buraya gelirken
Uzun uzak yollar için her menzilde at değiştirdim
Atlarla birlikte terledim yolları ve geceleri
Ödünç almadım hiç kimseden hiçbir şeyi
Çıplak ve sahici yaşayıp çıplak ve sahici ölmek için panayır yerleri...
panayır yerleri...
Ölü kelebekler...
Ölü kelebekler...
Sonra dünyanın bütün sinemalarında bütün filmleri seyrettim.

Adım onların adının yanına yazılmasın diye
Acı çekecek yerlerimi yok etmeden
Acıyla baş etmeyi öğrendim.
Yoksa bu kadar konuşabilir miydim?
İpek yollarında kuzey yıldızı
Aşkın kuzey yıldızı
Sanırsın durduğun yerde
Ya da yol üstündedir
Oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar
Ölü yanardağlar, ölü yıldızlar
Ve toy yaşın bilmediği hesap: ışık hızı.

Aşkın bir yolu vardır
Her yaşta başka türlü geçilen
Aşkın bir yolu vardır
Her yaşta biraz gecikilen
Gökyüzünde yalnız bir yıldız arar gözler
Gözlerim
Aşkın kuzey yıldızıdır bu
Yazları daha iyi görülen
Ben, öteki, bir diğeri ona doğru ilerler
İlerlerim
Zamanla anlarsın bu bir yanılsama
Ölü şairlerin imgelerinden kalma
Sen de değilsin. O da değil
Kuzey yıldızı daha uzakta
Yeniden yollara düşerler
Düşerim
Bir şiir yaşatır herşeyi yaşamın anlamı solduğunda
Ben yoluma devam ederim. Bitmemiş bir şiirin ortasında
Darmadağınık imgeler, sözcükler ve kafiyeler
Yaşamsa yerli yerinde
Yerli yerinde herşey
Şimdi herşey doludizgin ve çoğul
Şimdi herşey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi
Şimdi herşey yeniden
Yüreğim, o eski aşk kalesi
Yepyeni bir mazi yarattı sözcüklerin gücünden
Dönüp ardıma bakıyorum
Yoksun sen
Ey Sanat! Herşeyi hayata dönüştüren.

İstanbul - 1987
Murathan Mungan
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
2 Ağustos 2007       Mesaj #1230
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Gölgen gibidir yalnizlik
Gecenin issizligi karanligi gibi bos ve soguk
Sarilirsin ararsin tutamazsin
Yoktur çaresi

Adi yalnizlik
Yazilmistir bir kere
Yigit olsan da büker bilegi
Cesur olsan da sizlatir yüregi

Içindedir sevgi,
insanin tek dilegi
Atesten gömlek misali
Sevgi Sevgi Sevgi



Murat Ince

Benzer Konular

27 Ekim 2008 / Misafir Genel Galeri
26 Temmuz 2009 / Misafir Genel Galeri
14 Mayıs 2007 / Misafir Genel Galeri
12 Nisan 2012 / Misafir Genel Galeri
17 Eylül 2016 / ThinkerBeLL Genel Galeri