Ziyaretçi
Takrir-i Sükun Kanunu
Takrir-i Sükûn Kanunu, Şeyh Said Ayaklanmasından (1925) sonra kabul edilen ve hükümete olağanüstü yetkiler tanıyan yasa.
Sponsorlu Bağlantılar
Şubat 1925 ortalarında başlayan Şeyh Said Ayaklanması üzerine, Cumhuriyet Halk Fırkası grubunda ayaklanmayla ilgili gereken önlemleri almamakla suçlanan Fethi Bey (Okyar) hükümeti istifa etti ve yerine İsmet Paşa (İnönü) başkanlığında yeni bir hükümet kuruldu. İsmet Paşa hükümetinin ilk karan, Takrir-i Sükûn Kanunu tasarısını meclise sunmak oldu; tasarı 4 Mart 1925’te yasalaştı.
Yasaya göre, hükümet “gerici” , “isyancı” ve “ülkenin sosyal düzeni ile huzur ve sükûnunu ve güvenlik ve asayişini bozan ya da bozmaya yeltenen” bütün kuruluşları ve bu doğrultudaki yayınları, cumhurbaşkanının onayıyla yasaklamaya yetkili kılmıyordu. Ayrıca bu tür girişimlerde bulunanların İstiklal Mahkemeleri’nde yargılanması öngörülüyordu. Yasanın geçerlik süresi iki yıldı.
Takrir-i Sükûn Kanunu’nun kabulünden sonra hükümet, ayaklanmayla dolaylı ya da dolaysız bağları gerekçe göstererek muhalefete karşı harekete geçti. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nı (TpCF) destekleyen gazetelerle sol eğilimli dergi ve gazeteler kapatıldı. Aynca iktidara muhalif olduğu bilinen Ahmet Emin (Yalman), Ahmet Şükrü (Esmer) ve Suphi Nuri (İleri) gibi gazeteciler Şark İstiklal Mahkemesi’nde yargılandılar. Bu gazeteciler bir süre sonra serbest bırakıldılarsa da, Ankara İstiklal Mahkemesi’nde yargılanan Hüseyin Cahit (Yalçın) mahkûm oldu ve Çorum’da süresiz sürgün cezasına çarptırıldı. Bu arada TpCF Takrir-i Sükûn Kanunu’na dayanılarak 3 Haziran 1925’te kapatıldı. Ülkenin bütün muhalefet odaklarının sindirilmesiyle koyu bir tek partili rejim başladı. Serbest tartışma ve eleştiriyi yok eden baskıcı bir ortama geçildi. 2 Mart 1927’de yeni bir yasa çıkarılarak iki yıl daha uzatılan Takrir-i Sükûn Kanunu, 4 Mart 1929’da kendiliğinden yürürlükten kalktı.
kaynak : Ana Britannica
Son düzenleyen Safi; 30 Ocak 2018 18:57