Arama

Türkiye'de LGBT Hakları

Güncelleme: 28 Haziran 2011 Gösterim: 2.644 Cevap: 0
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
28 Haziran 2011       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Türkiye'de LGBT Hakları
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Türkiye'de eşcinsellik, Türkiye sınırları içerisindeki eşcinsel bireylerin yaşam biçimidir. 2011'de yapılan "Türkiye’de Demokrasi Algısı" adlı bir araştırmaya göre Türkiye'de yaşayanların %50,2'si eşcinsellerle yan yana yaşamak istememektedir.

Toplumsal görüşler

"Bunların hangisi görüşlerine daha yakın?
1 numara - Eşcinsellik toplum tarafından kabul edilmesi gereken bir hayat biçimidir.
YA DA
2 numara - Eşcinsellik toplum tarafından kabul edilmemesi gereken bir hayat biçimidir."
sorusuna 1 cevabı verenlerin ülkelere göre yüzde oranları (2007):


societalatudestowardsho
██ %81 - %90
██ %71 - %80
██ %61 - %70
██ %51 - %60
██ %41 - %50
██ %31 - %40
██ %21 - %30
██ %11 - %20
██ %1 - %10
██ Bilgi yok
Türkiye'deki oran özellikle Avrupa ve Amerika ülkelerine göre çok düşüktür.

Türkiye'de homofobi, yapılan birçok araştırmalarında gösterdiği oranda yaygındır.2007 yılı ilkbaharın da Pew Araştırma Merkezi tarafından yapılan bir projede
"Bunların hangisi görüşlerine daha yakın?
1 numara - Eşcinsellik toplum tarafından kabul edilmesi gereken bir hayat biçimidir.
YA DA
2 numara - Eşcinsellik toplum tarafından kabul edilmemesi gereken bir hayat biçimidir."
sorusuna Türkiye'deki cevaplayanların %14'ü 1 numarayı, %57'si ise 2 numarayı seçmiştir (%29'u soruyu cevaplamamıştır). 2002 yazında aynı sorunun cevaplarına göre 1 numarayı seçenlerin sayısında bir düşüş vardır (2002'de %22 1 numarayı seçmiştir), fakat 2 numarayı seçenlerin sayısında da düşüş görülmektedir (2002'de %66 2 numarayı seçmiştir), ve 2002'de daha az insan (%12) soruyu cevaplamamıştı.
Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz Esmer 2009 yılında hazırladığı "Radikalizm ve Aşırıcılık" adlı araştırması kapsamında 34 ilde 1715 kişiye sorulan "Kiminle komşu olmak istemezsiniz?" sorusuna katılımcıların %87'si "eşcinsel" kişiler olarak yanıt vermiştir. Bu yanıt bütün yanıtların arasında ("içki içen" - %72; "hiçbir dine inanmayanlar" - %66; "Yahudi" - %66; "Hıristiyan" - %52; "Amerikalı bir aile" - %43; "kızları şort giyenleri" - %36; "başka bir ırk veya renkten" - &) en yüksek orandı. NTV'de 2 Haziran 2009'da bu araştırmanın sonuçlarının sunulduğu Neden? programında Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Arus Yumul, sonuçlar hakkında,
"Aslında bize benzemeyeni yok sayan, görmek istemeyen, kabul etmeyen ve biraz narsist bir toplumuz."
demiştir.
RTÜK, e2 kanalında yayınlanan "Hung" dizisinin eşcinselliği 'normal' olarak gösterdiği için diziye ceza vermiştir. Rapora göre, "Kamusal alanda eşcinsellik gibi sapkın ilişkiler normal görülemez. Bu durum toplumun cinsel sağlığını bozar." ifadeleri kullanılmıştır. Türkiye günlük yayınlanan Vakit adında gazete eşcinselleri "sapık" olarak tanımlamakta ve homofobi eğilimli bir dil yazılmaktadır. Mart 2011'de RTÜK, Digiturk Salon 2'de 18 Şubat gecesi yayınlanan "Sex and the City 2" adlı filmde yer alan eşcinsel evlilik töreni nedeniyle kanaldan savunma istedi.
2003 ve 2007'de İnsan Hakları İzleme Örgütü tarafından 24 lezbiyen ve biseksüel kadın ile yapılan bir araştırmada kadınların ve cinselliklerinin aileye ve değerlere (namus ve töre) tabii olduğu açıklandı.

Türkiye'de LGBT hakları

LGBT tabanlı sivil halk örgütü Kaos GL, 1994 yılında Ankara'da kurulmuştur. 1993 yılında İstanbul'da kurulan ayrıca merkezi İstanbul'da bulunan Lambda İstanbul, ILGA-Avrupa üyesi olup, 29 Mayıs 2008'de mahkemenin ceza hükümlerince verdiği karar neticesinde kapatılan dernektir. Karar; 29 Mayıs 2008 tarihinde davanın 6. duruşması Beyoğlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmüş ve yerel mahkeme, bilirkişinin Lambdaistanbul derneği lehine yazdığı rapora rağmen derneğin tüzüğünü hukuka ve ahlaka aykırı bularak kapatılmasına karar vermiştir. Derneğin kapatılmasına gerekçe olarak kararda "derneğin, yasa ve ahlaka karşı olduğu iddia edilmiştir." Mahkeme tarafından verilen karar üzerine, Human Rights Watch (İnsan Hakları İzleme Örgütü) bu tutumun ayrımcı olduğunu belirtmiştir. Lambdaistanbul avukatlarının, derneğin kapatılması üzerine verilen 29 Mayıs 2008 tarihli mahkeme kararını temyiz etmesi üzerine; Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2008/4109 Esas ve 2008/5196 Karar sayılı 25.11.2008 tarihli ilamı ile 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde verilen karar bozulmuş ve 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kararı onamasıyla Lambdaistanbul kapatılmamıştır.
Türkiye'de 90'lı yıllarda LGBT'li derneklerce eşcinsel haklarının savunulması adına işbirliği içinde olan kuruluşların hükümete olan önerileri, dönem içerisindeki hükümetin İnsan Hakları Komisyonu üyeleri tarafından reddedilmiştir. Ancak Nisan 1997'de, Lambda İstanbul Ulusal Kongresi AIDS konusunda davet edilen bir Türk vekil, ilk defa LGBT'yi örgüt ve hükümet düzeyinde temsil etmiştir. 2000'li yıllarda ise, yeni organizasyonlar şehirlerde Pembe Hayat LGBTT Derneği Ankara'da, İstanbul ve Ankara dışında ise diğer şehirlerde LGBT dernekleri açılmıştır. Antalya'da açılan Rainbow Grubu ve Diyarbakır'da açılan Piramid LGBTT Diyarbakır Girişimi bunlardan bazılarıdır.
1996 yılında bir LGBT organizasyonu olan LEGATO aralarında Türk üniversite öğrencileri, mezunları ve akademisyenleri olan kişilerle beraber, Ankara'da Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde ilk ofisini kurdu. Organizasyon diğer üniversitelerde derneğin diğer şubeleri ile büyümeye devam etti. Mart 2007'de LGBT'li öğrenciler tarafından hazırlanan Gökkuşağı ve Club Gökkuşağı adı altında yürütülmek üzerine üniversitelerde hazırlanan ilk faaliyet, Türkiye de ilk olarak Bilgi Üniversitesi tarafından onaylandı.
Haziran 2003'de, Türkiye tarihinde ilk kamu LGBTT onur yürüyüşü, Lambda İstanbul tarafından düzenlenen İstiklal Caddesi'nde gerçekleştirildi. Temmuz 2005'te, Kaos GL, İçişleri Bakanlığı'na başvuran ve yasal tanınma hakkı kazanan, yasal statü ile ülkenin ilk LGBT'li örgütü olmuştur. Aynı yılın Eylül ayında, Ankara valisi tarafından bir dava sırasında bu yasal statüyü iptal etmek için dava açılmış ancak talep savcı tarafından reddedilmiştir. Ağustos 2006 yılında, Bursa'da eşcinsel yürüyüşü Rainbow Grubu tarafından ve resmen Valilik tarafından onaylanarak düzenlenen büyük ölçekli yürüyüş organize bir grup tarafından bu yürüyüş karşı protestoların olması üzerine iptal edildi.
Eylül 2005'te, Ankara Valiliği "yasa ve ahlak ilkelerine aykırı bir organizasyon kurulması" ithamı ile Kaos GL'yi suçlamış, Pembe Hayat LGBTT Derneği, transseksüel kişileri ile çalıştığından, savcılara; "dernek ahlak ve aile yapısına karşı" olduğu iddiasında bulunulmuştur. 2006 yılında Lambda İstanbul kendi binalarından tahliye edildi. 2008'de tahliye aleyhine açılan dava da Lambda İstanbul derneği haklı bulunulmuştur.
Türkiye de faaliyet gösteren LGBT örgütleri her yıl aktif olarak AIDS ve HIV eğitim programları ve Mayıs Günü geçitini düzenlemekte ve katılmaktadır. Ayrıca 29 Haziran 2009 tarihinde Taksim de Lambadaistanbul derneği üyelerince düzenlenen Eşcinsel Onur Haftası kutlamaları nedeniyle düzenlenen yürüyüşüne, sanatçı Hande Yener ve Alman Sosyal Demokrat Partisi (SPD) milletvekili Mechthild Rawert de katılmıştır.

Hukuk


TCK

Türkiye'de Kaos GL derneği, Lambdaistanbul, LGBTT Dayanışma Derneği, MorEL Eskişehir LGBTT Oluşumu, Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği, Piramid LGBTT Diyarbakır Oluşumu ve Siyah Pembe Üçgen İzmir Derneği'nin oluşturduğu LGBTT Hakları Platformu, Meclis İnsan Hakları Komisyonu’ndan anayasanın 10. maddesinin değiştirilmesine yönelik talepte bulunmuştur. Platform, TCK'nın 10. maddesinde yer alan,
"Yabancı ülkede Türkiye namına memuriyet veya görev üstlenmiş olup da bundan dolayı bir suç işleyen kimse, bu fiile ilişkin olarak yabancı ülkede hakkında mahkûmiyet hükmü verilmiş bulunsa bile, Türkiye'de yeniden yargılanır."
hükmüne "cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği" ibaresinin eklenmesini istemiştir.

Askerlik

Türkiye'de 20 ile 40 yaş arasındaki her erkeğin askere gitmesi zorunludur. TC Anayasası'nın 72. maddesinde ise
"Vatan hizmeti, her Türk'ün hakkı ve ödevidir."
ibaresi yer almaktadır. Türkiye'de eşcinsel erkekler, askerlikten men edilmektedir ki bu uygulamada, Amerika Birleşik Devletleri'nden sonra Kuzey Atlantik Paktı'nın (NATO) yegâne, Avrupalı devletler içinde ise tek üyesidir.
  • Askerlik Kanunu'nda eşcinsellik:
    • Alenen yani bariz ve açık biçimde eşcinsel olmak askerlik yapmaya engeldir. Ancak yine de bu durumun psikolojik test ve muayenelerle, çoğu kez de görsel kanıtlarla ispatlanması istenmektedir.
    • Kişinin askerlik görevini ifa ederken askeri ortamda ilişkide bulunulması halinde "emre itaatsizlikte ısrar" suçu; eğer kendinden alt rütbede olan biriyle ilişki kurmuş ise "memuriyet nüfuzunu kötüye kullanma" suçu işlemiş sayılmaktadır.
Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği "yüksek seviyede psikolojik bozukluğu olan (homoseksüalite, transseksüalite, travestilik)" vatandaşların askerlik yapmasını engeller. Yönetmeliğin açıklayıcı metninde ise bu durum "cinsel davranıştaki bozukluğun aleni olduğu ve askeri bir ortamda kendini gösterdiğinde sorun çıkardığı belgelenmelidir" denilir. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün ele aldığı raporda muafiyet isteyen eşcinsel erkeklerin, eşcinselliğe ilişkin mitler üzerine kurulu psikolojik ve anal muayenelere katlanmak zorunda kaldıkları ve bazen pasif partner olarak anal ilişkide çekilmiş fotoğraflarının göstermeye zorlandıkları belirtilmiştir. Muaf olma sürecinde anal muayene, ilişkinin fotoğrafla belgelenmesi, "Minnesota testleri ve çocukluk analizleri" gibi geçerliliği tartışmalı metotlar bulunmaktadır. Almanya'da yayımlanan 1 Kasım 2010 tarihli sayısının 113'üncü sayfasında Der Spiegel dergisi, yayımladığı bir makalede TSK'nın eşcinsellerden askerlik hizmetlerinden muaf tutulmaları için eşcinselliklerini fotoğraf ve görüntülerle belgelemelerini istediği, sonra da bu fotoğrafları arşivlediği, böylece TSK'nın "dünyanın en büyük porno arşivine sahip olduğu" şeklinde ifadeler yer aldı. Fakat TSK yaptığı açıklamada şunları da belirtti:
"Eşcinsel olduğunu beyan edenlerden kesinlikle durumunu belgelemek maksadıyla fotoğraf veya görüntü istenmemektedir. Kişi fotoğraf veya görüntü getirse dahi bunlar askerliğe elverişlilik kararında dikkate alınmamaktadır. TSK’nın bu tarz fotoğrafları arşivlediği iddiası da kesinlikle doğru değildir."
Vakalar
Türkiye'de meydana gelen şiddet olaylarından biri de cinsel tercihi nedeniyle öldürülen 26 yaşındaki Ahmet Yıldız olmuştur. Bu literatürlere Türkiye de namus cinayetinden dolayı öldürülen ilk gay erkek kurbanı olarak da geçmiştir. Olayın ardından açıklama yapan, Yıldız'ın kuzeni Ahmet Kaya, "Yıldız'ın Şanlıurfa'daki son derece dindar ve varlıklı bir Kürt ailesinin tek oğlu olduğunu" söylemiştir. Ahmet Yıldız'ı öldüren baba Yahya Yıldız henüz yakalanmamıştır. Yıldız'a geçmişte danışmanlık yapmış Lambda'nın insan hakları avukatı Fırat Söyle, cinayetten üç ay önce Yıldız'ın, ailesinden ölüm tehditleri aldığı için bölge savcılığına bir şikayette bulunduğunu ancak savcılığın soruşturma başlatmayı ya da Yıldız'a koruma sağlamayı reddettiğini söylemiştir. Yıldız'ın öldürülmesi olayı basındada geniş yankılar bulmuştur. İngiliz The Independent gazetesi ise namus cinayeti sorunun sadece Türkiye'ye özgü bir sorun olmadığını belirtmiştir. Üsküdar Savcılığı'nca 8 Ağustos 2009 tarihinde başlatılan dava, Yahya Yıldız'ın firari sanık olarak yargılanışı ile sürmektedir. Olayla ilgili olarak Yıldız'ı, ailesinin terketmesinin ardından beraber yaşadığı Can, olayla ilgili olarak;
"Sevgilim adına mücadele etme konusunda çok sayıda kuruluşun desteğini gördüm. Olayda yaralanan Ümmühan Hanım’da davayı açarak bize çok yardımcı oldu. Kendisine teşekkür ediyorum. Sevgilim Ahmet Yıldız’ın katillerinin yaralanmamış olması hayret vericidir. Ailesinin ölüm tehditlerinde bulunduğunu birlikte savcılığa giderek bildirmiştik. Bir eşcinsel ayrımcılığı yaşadığımızı düşünüyorum. Benim sevgilim, bayan olsaydı durum böyle olmazdı. Ancak bu da benim tercihim kimseyi ilgilendirmez."
demiştir. Dava delillerin toplanması için ileri bir tarihe ertelenmiştir.
Yine öldürülen Yıldız'ın memleketinden eşcinsel olduğu için İstanbul'dan Hollanda'ya kaçan Didar Erdal ailesinin evine gelmesi yönündeki isteğine,
"Bana ne olması gerektiğine geleneklerin ne diyeceğini gayet iyi biliyorum."
demiştir.
İstanbul Şişli'de bir travesti sokak ortasında eski sevgilisi tarafından boğazı kesilerek öldürülmüş, zanlı suç aleti bıçak ile beraber yakalanmıştır. Olayın ardından biraraya gelen yaklaşık 40 eşcinsel, sokağı trafiğe kapatmış ve
"Öldürülenler kardeşimizdir nefret cinayetlerinin hesabını soracağız" diye pankart açıp slogan atmış, grup adına basın açıklaması yapan Ebru Kırancı, "Gündelik yaşamda çoğu kez ezilmeye maruz kalan bizler, nefret cinayetlerine kurban gitmeye devam ediyoruz. Bugün bunlara bir yenisi daha eklendi. 'Batu' isimli arkadaşımız eski sevgilisi tarafından boğazı kesilerek öldürüldü. Bu cinayet nefret cinayetidir. Öldürülenler kardeşimizdir, nefret cinayetlerinin hesabını soracağız."
sloganları atmıştır. Olayın yaşandığı yerin çok yakınında bulunan ve kuaförlük yapan Nadir Telli,
"Hayatımda hiç böyle bir sahne görmedim. Adam bir bıçak darbesiyle boğazını kesti. Bir an da yere yığılan travestinin boğazından kan fışkırıyordu. Saldırgan caddeden aşağıya doğru kaçmaya başladı. Bu sırada olayı uzaktan gören motorize ekipler şahsı kıskıvrak yakaladı."
demiştir.

Kültür

Türkiye'nin çağdaş gey kültürü yoğun olarak İstanbul'da bulunmaktadır. Hatta TimeOut İstanbul dergisinin bir "Gay & Lezbiyen" bölümü de var. Özellikle Beyoğlu'nda eşcinsellere yönelik ya da "gay dostu" olarak sayılan bir sürü çeşitli bar, gece kulübü, kafe ve restoran bulunmaktadır. Kimi zaman bunlar BearPHORUS, Club Barışık ya da Tek Yön gibi ayı altkültürüne yönelik, kimi zaman Ağa Hamam ve Çukurcuma Hamam gibi "gay dostu" olarak sayılan hamamlar da var, fakat son zamanlarda özellikle AK Parti'nin iktidara gelmesinden beri bunların ticaret karakterlerinin değiştirilmesi amacıyla polis baskınlarına uğramaktadır.
1997 yılında "Hamam: Türk Hamamı" filmi yayımlanmıştır. Film, İtalya'da yaşayan bir Türk genç ve bir evli adam arasında geçen eşcinsel bir aşkı tasvir etmiştir. Film uluslararası alanda başarılı olmuş, hatta devlet kanalında yayınlanmıştır. Eşcinsel karakter dizisinin görünmesini, ancak çoğu basmakalıp ya da çok sınırlı rollerin var olması şartıyla izin verilmiştir. Popüler eşcinsel temalı TV dizisi "Will & Grace" ve "Queer as Folk", Digiturk ve ayrıca "Six Feet Under" ve "Angels in America" tarafından altında CNBC-E'de yayınlanmıştır.
Uluslararası İstanbul Film Festivali her yıl İKSV tarafından düzenlenen festival de LGBT'li film temalarına yer verilmektedir. Bağımsız Film Festivali, her yıl İstanbul'da düzenlenen ve Ankara filmlerin daha küçük bir seçim ile, bir LGBT bölüm vardır.
Türk sinemasında LGBT temalarını içeren ilk örnek 1962 yapımlı "Ver Elini İstanbul" filmidir. Günümüze dek bir sürü diğer eşcinsel temalı film de çekilmiştir. Bunların arasında kendileri eşcinsel olan Ferzan Özpetek ve Kutluğ Ataman tarafından yönetilen "Hamam" (Özpetek) ve "Lola + Bilidikid" (Ataman) gibi filmler var.

Tartışmalar

2005 yılında Ankara Valiliği'nin kapatmak istemiyle Kaos GL aleyhine açtığı dava, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, "Eşcinsel olmak ahlaksız olmak anlamına gelmez" gerekçesiyle Kaos GL lehine sonuçlanmış. Ardından ILGA genel sekreteri tarafından Recep Tayyip Erdoğan'a
"Hükümetin başı olarak gay, lezbiyen, biseksüel ve transseksüel haklarının insan hakları olduğunu bizzat ve açıkça belirtmeniz arzu edilen bir şeydir."
yazılı mektup gönderilmiş ancak mektup cevapsız kalmıştır.
29 Mayıs 2008 tarihinde mahkemece verilen Lambdaistanbul derneğinin kapatılması kararına tepki çekmek için basın açıklaması yapılmış ve toplantıya Mor ve Ötesi grubunun davulcusu Kerem Kabadayı ile BDP İstanbul milletvekili Ufuk Uras da katılmıştır. Uras, basın açıklamasında Anayasa değişikliği içerisinde LGBT haklarına da dikkat çekmiş,
"Farklı cinsel tercihler dediğinde bir duvarla karşılaşıyorsunuz. Homofobiğin nasıl bir sapkın yaklaşım olduğunu görüyoruz. Militarizmin izin verdiği kadar yaşam alanını asla kabul etmiyoruz. Özgürlükçü bir siyasete davet ediyoruz. Medyanın da cinsiyetci tavırları sorgulaması lazım. Kabullenilmiş çaresizliği kabullenmememiz lazım. Eşitlik her türlü özgürlüğün ön koşuludur. Farklı cinsiyetlerle ilgili düzenlemeler Anayasa değişikliğinde yer almalı. Bununla ilgili ilk adımın atılabileceğini düşünüyorum."
demiştir. Kabadayı, ise derneğin kapatılması kararını eleştirerek,
"Savcıların ve mahkemelerin bu nefret dolu saldırılara maruz kalanların örgütlerini kapatmak yerine onlara adelet sağlama yerine bu suçları soruşturma zamanı gelmedi mi?"
demiştir.
2002 yılından bu yana 58. Hükümet Sağlık Bakanı olarak görevini sürdüren Recep Akdağ, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf'ın "Eşcinsellik hastalık, tedavi edilmeli" demesi üzerine, "Eşcinselliğin hastalık olup olmadığını bilimadamlarına sormak lazım. Konu biraz çetrefilli" demiştir. Selma Aliye Kavaf, katıldığı bir konferansta ANKARA - KAOS-GL grubu üyeleri tarafından "Özür dile" ve "Eşcinsellik hastalık değildir" pankartları ile protesto edilmiştir. Ayrıca Kavaf, birçok gazete yazarı tarafından eleştirilmiş, karikatür dergisi Penguen kapağında eşcinsellik üzerine sözleri karikatürize edilmiştir. Kavaf ile aynı partiden milletvekili olan Nursuna Memecan ve Egemen Bağış, Kavaf'ın sözlerine katılmadıklarını belirtmiştir. Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı'nın tartışma konusu olan açıklamasına bir tepki de CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen'den gelmiş ve
"Herkesin bir gerçeği var. Biz sayın Bakan'ın ne olduğunu araştırıyor muyuz? Sayın Bakan'ın sülalesinin, ailesinin geçmişinde ne tür ilişkiler var diye bakıyor muyuz? İnsanlar kendi tercihlerinden dolayı baskı altına alınmayı, taciz edilmeyi, öldürülmeyi hakediyorlar mı? Bunun sebebi kim olacak? Bunu söylemek bir bakana, bir anneye yakışıyor mu? Üzüntü duydum. Eşcinsellik bir hastalık değildir. Dünyanın hiçbir yerinde hastalık olduğu kabul edilmiyor. Türkiye'de de uzmanlar bunun bir hastalık olmadığını söylüyorlar."
demiş ve 58. Hükemet Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a atıfta bulunarak, Başbakan Erdoğan'ın sık sık tekrarladığı 'Yaradılanı severim Yaradan'dan ötürü' sözlerine rağmen bu tutumun yanlış olduğunu belirtmiştir. Sevigen bir röportajında,
"Eşcinseller kuvvet komutanı olabilir mi?"
sorusu üzerine,
"Olabilir, eşcinselliğin bir hastalık olmadığı bilinmeli."
karşılığını vermiştir. Sevigen'in sözleri üzerine Pembe Hayat Derneği ve Kaos GL üyesi bir grup eşcinsel, bakan Selma Aliye Kavaf’a tepki göstermek üzere, TBMM’de, İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’i ziyaret etmiştir.
14 Mayıs 2010 tarihinde Kanaltürk'de yayınlanan Ters Cephe adlı programda Taraf gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı'nın CHP aleyhine yönelik iddialarına karşılık vermesi sırasında, Kütahyalı'ya iddiaları üzerine CHP milletvekili Mehmet Sevigen,
"Yarın savcılığa gidip hesaplaşalım. Bir tane gazeteci adı versin beynime kurşun sıkarım. Senin için de homoseksüel diyorlar, ne diyorsun? Yarın savcılıktan telefon tutanaklarımı alıp gözüne sokacağım senin."
demiştir. Sevigen sözlerinin ardından Kaos GL’ye yaptığı açıklamada,
"Maksadını aşan sözlerim için özür dilerim. Eşcinsel haklarına desteğim artarak devam edecektir. Çok üzgünüm."
demiştir.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!

Benzer Konular

7 Temmuz 2012 / kompetankedi Hukuk
9 Mart 2016 / Misafir Cevaplanmış
14 Ağustos 2009 / ThinkerBeLL Hukuk
24 Şubat 2008 / CoCuqibi Taslak Konular