Arama

Sahabe'nin Tanımı Nedir? Kimlere Sahabi Denir?

Güncelleme: 9 Mayıs 2018 Gösterim: 38.469 Cevap: 4
Master Blue - avatarı
Master Blue
Ziyaretçi
7 Eylül 2008       Mesaj #1
Master Blue - avatarı
Ziyaretçi

Kimlere Sahabi Denilir?

Ad:  sahabel.jpg
Gösterim: 536
Boyut:  46.1 KB

Âlimler Sahâbî’nin tanımı ile ilgili farklı görüşler beyan etmişlerdir. Hafız İbn-i Hacer el-Askalânî "El-İsâbe" adlı eserinde bu konuyu ele almış, bu konudaki sahih olan görüşleri açıklamış ve meseleyi uzun uzadıya incelemiştir. Biz ise onun incelemesinin özetini burada nakletmekle iktifa edeceğiz.
Sponsorlu Bağlantılar

İbn-i Hacer (ra) diyor ki; sahâbî konusunda vâkıf olduğum en sahih tarif şöyledir: "Sahâbî, Peygamber (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)'e iman (edip), iman ettiği halde kendisiyle bir araya gelen ve İslâm üzere ölen kişidir". Tarifte yer alan; "Peygamberle bir araya gelen" ifadesinin genellemesine göre; sohbetinde uzun veya kısa bir süre mecliste bulunmuş olsun, O'ndan hadis rivayet etsin veya etmesin, O'nunla savaşa katılmış olsun veya olmasın, ancak yine meclisinde bulunmamış olsa dahi de bir defa görmüş olsun veya körlük gibi bir sebepten dolayı O'nu görmemiş olsun, dolayısıyla sadece onunla karşılaşmış olan bir kimseye de sahâbî denir.
Yine tarifte geçen ‘iman ettiği halde’ ifadesine göre bir kimse kâfir olduğu halde Peygamber (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)’le karşılaşmış ve bilahare iman ettikten sonra Peygamber (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)’le bir daha karşılaşmamış ise, ‘Sahâbî’ sayılmaz.

Yine tarifte geçen; "İslam üzere ölmüş" ibaresine göre; bir kimse Peygamber (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)'le kendisine iman etmiş olarak karşılaşmış, ancak daha sonra -Allah korusun- mürted olmuş ve mürted olarak ölmüş ise yine ‘sahâbî’ sayılmaz. Bu kabilden az sayıda bazı kimseler olmuştur. Öte yandan, bir kimse mümin olarak Peygamber (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)'le karşılaşmış daha sonra mürted olmuş, daha sonra tekrar ölmeden İslâm'a dönmüş ise, ikinci bir defa karşılaşsın veya karşılaşmasın yine de ‘sahâbî’ sayılır.

Buhârî'nin Hocası Ahmed bin Hanbel gibi muhaddisler ve bunlara tabi olan alimler nezdinde tercih olunan en sahih görüşe dayanmaktadır. Bunun ötesinde diğer şâz görüşler de vardır. (El-İsâbe, 1/7-8)
Bu açıklamalardan sonra konuyla ilgili değişik tarifler ve değerlendirmeler şöyledir:
Sahabî'nin tarifiyle ilgili bir bilgi olması bakımından yapılan tarifleri kısaca sıralayıp, en sonunda muhtar ve mu'teber olan görüşü vereceğiz.

1) Sahabî: Uzun müddet Hz. Peygamberle beraber bulunup, O'ndan hadis rivayet eden ve
O'nun hallerini araştırıp bilen kimsedir. (1) Usulcüler ve bir kısım ulema bu görüştedir. (2)

2) Sahabî: Hz. Peygamber (SAV) ile bir sene veya iki sene beraber olup, onunla bir veya iki gazveye iştirak eden kimsedir. Bu tarif daha ziyade Said b. el-Müseyyeb'den naklolunuyor. (3) Ancak, bu durumda sahabî olarak bilinen pek çok kimseyi dışarıda bırakmak mecburiyeti hasıl olacak. Ayrıca bu rivayetin zayıf olduğu da nakledilir. (4)

3) Sahabî: Uzun müddet birlikte olmakla beraber, ondan hadis alıp rivayet edendir. (5)

4) Sahabî: Hz. Peygamber'i müslüman, bâlig ve akıllı olarak gören kimsedir. [6]

5) Sahabî: Nebî (SAV)'in zamanına yetişen herkestir. Müslüman olmak şartıyla O'nu görmese bile sahabî'dir. (7)

6) Sahabî: Hz.Peygamber'in, kendisiyle hususiyyet kesbettiği, kendisinin de O'nunla
hususiyyet kesbettiği kimsedir. Bu şartı Maverdi koşmuştur. [8]

7) Sahabî: "Hz.Peygamber (SAV)'e iman ederek onunla karşılaşan ve müslüman olarak ölen kimsedir." İbn'u Hacer'in, elde ettiğim bilgilerin en doğrusu, dediği tarif budur. (9)

Buharî Hazretleri, Sahih'inde, müslüman olarak ölme şartım koşmamış sadece, "Hz. Peygamber'le sohbet eden veya O'nu gören müslüman, sahabî'dir."(10) diye tarif etmiştir. Aynî, bu tarife "ve müslüman olarak ölen" ifadesini ekleyerek, akla gelecek şüphelerin gideceğini ifade eder.190
İbnu Hacer'in yaptığı bu tarife, “Onunla karşılaşan” ifadesi kullanılmak suretiyle, Hz. Peygamber'le beraberliği uzun müddet olan da girer, olmayan da. O'ndan rivayet eden de girer, etmeyen de. O'nunla beraber savaşa iştirak eden de girer, etmeyen de. O'nu gözüyle gören de, herhangi bir (a'malık gibi) sebeple onu görmeyen de sahabî'dir. (12)
Tarifte geçen "Hz. Peygamber'e iman ederek" kaydıyla Hz.Peygamber zamanında kâfir olarak O'nu görse de sonradan müslüman olsa ve bir daha mü'min iken Hz.Peygamber'i görmese o kimsenin sahabî olamıyacağı anlaşılır. (13) Kayser'in elçisi gibi. (14)
Hz.Peygamberi vefatından sonra henüz defnedilmeden cenazesini gören kimse de sahabî sayılmaz. Ebu Züeyb Hüveylid b.Halid el-Huzeli gibi. (15)
İbnu Hacer'in yaptığı tarifte "Hz.Peygamber'e İman" şartı olduğu için, diğer peygamberlere iman ederek, Hz. Peygamber Efendimizi gören ehl-i kitap da sahabî sayılmaz. Nitekim, Hz. Muhammed (SAV) ile peygamberliğinden önce karşılaşanların durumu böyledir. İhtimalli bir durum olduğunu söyleyen ibnu Hacer, Rahib Bâhira ve benzerlerini misâl veriyor. (16)
Cinlerden ve meleklerden mükellef olanlar, Hz.Peygamber'e iman ederek onu görmüşlerse, onların da sahabî olacağını söyleyen âlimlerimiz vardır. (17)
Bir kimse, müslüman olarak, Hz. Peygamber'le karşılaşsa, sonra –Allah korusun- islâm'dan dönse, eğer tekrar müslüman olmadan ölürse o, sahabîlikten çıkmıştır. Ancak tekrar islâm'a dönerse, Rasûlüllah'ı görmeden ölse bile müslüman olarak ölmek şartıyla sahabîliği devam eder. Kurra b. Meysere, Esas b. Kays bu kabildendir. (18)
Bir kimsenin sahabî olabilmesi için Hz. Peygamber'le temyiz yaşındayken buluşmuş olmasını şart koşanlar var ise de bulûğa ermesi şart değildir. Bu hususta bazı ihtilaflar vardır. Ancak Peygamberimizin torunları Hasan ile Hüseyin gibi pek çok sahabî'nin bulunması, temyiz yaşının yeterli olduğuna bir delildir. Peygamber Efendimiz'in, çocukken dua buyurduğu veya ağzına hurma vs. şeylerle tahnik yaptığı ve isim verdiği çocukların, sahabîliği hususunda ihtilaf vardır. (19)
Ehl-i velayetten birinin, Hz. Peygamber'i keşif yoluyla görmesi veya bir kimsenin O'nu rüyada görmesi, o kimseyi sahabî yapmaz. Alem-i şehadette görmek şarttır.(20)

Dipnotlar:
1- Tedribu'r-Ravi, II, 211; Umdetu'1-Kari, XVI, 169; el-İsabe. I, 8.
2- Bu görüşü benimseyenler, Sahabe kelimesinin lügâvi yönünü esas almışlardır. O zaman pek çok kimse sahabî sayılmaz. Muhaddisler ise: "Bir an bile olsa. Peygamberimizi gören ve müslüman olarak ölen sahabe'dir." diyorlar. Bk. (Umdetü'1-Kâri, XVI, 169; el-isabe, I, 8).
3- Tedribu'r-Ravi, II, 211; el-Kifâye; 50-51; Umdetu'1-Kâri; XVI, 169; el- Bâisü'l- Hasis, 152.
4- Umdetul-Kâri, XVI, 169.
5- Tedribu'r-Ravi, II, 212; Umdetu'l-Kâri a.y.
6- Umdetul-Kâri, a.y; el-isâbe, I, 8; Tedribu'r-Ravi, II, 212.
7- Umdetul-Kâri, a.y; Tedribu'r-Ravi, a.y.
8- Tedribu'r-Râvi, II. 213.
9- el-îsâbe, I, 7; Umdetul-Kâri, XVI, 169; el-Kifâye 151; Tedribu'r-Râvi II, 210.
10. Buharî, Sahih, Fezail-i Ashabu'n-Nebî, 1, IV, 188.
11. Umdetul-Kâri, XVI, 169.
12. el-İsâbe, I, 7; Tedribu'r-Râvi, II, 210; Umdetul-Kâri, XVI, 169.
13. el-İsâbe a.y.
14. Tedribu'r-Râvi, II, 209.
15. Tedribu'r-Râvi, a.y; el-Isâbe, I, 8.
16. el-isâbe, I, 7.
17. el-isâbe, a.y.
18. Ebu Hanife ve Şafii Hazretleri, araya giren irtidat hadisesinin sahabîlik şerefini kaldırdığını, o şerefi kazanmak için tekrar Hz. Peygamber'i görmek gerektiğini ifade ediyorlar. Bk. Tedribu'r-Râvi, II, 209; el-isâbe, I, 8.
19. Tedribu'r-Râvi, II, 209; el-isâbe. I, 7-9.
20. Fethu'1-Bari, XIV, 136; Tedribu'r-Râvi, II, 210.

Kaynak: Sorularla İslamiyet

Son düzenleyen Safi; 9 Mayıs 2018 23:18
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
30 Temmuz 2012       Mesaj #2
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Sahabe
İslâm Peygamberi Hz. Muhammet'in dostları anlamında kullanılan bir terim. Kimilerine göre, dostu olmasa da, onu görenlere sahabe demek gerekir. Çünkü onlar da peygamberin sözlerini işitmişler ya da davranışlarını görmüşlerdir. Sünnî mezheplere göre sahabeler, din kurallarının saptanmasında Kuran'dan sonra en önemli kaynaklardır. Sahabelerin en önde gelenleri, Hz. Muhammet'e en yakın olan dört halifedir. Hz. Muhammet ile birlikte Medine'ye hicret edenler (muhacirun), Medine'de onu karşılayanlar (ensar), Bedir Savaşı'na katılanlar da değerli sahabelerden sayılır. Sahabeye sövmek büyük günahtır, cezası dayaktır. Sahabenin çoğulu olan ashap sözcüğü de aynı anlamda kullanılır.
Sponsorlu Bağlantılar

Sahabe veya ashab (Arapça: الصحابة), bir İslam dini terimi. İslam peygamberi Muhammed'i görmüş, onunla konuşmuş ve ona inanmış müslümanlara verilen isimdir. İslam literatüründe bir saygı ifadesi olarak Eshâb-ı Kirâm (Yüce/soylu sahabeler) şeklinde anılırlar.

Kökenbilim
Sahabe veya ashab Arapça kökenli bir sözcük olup, "yoldaşlar, arkadaşlar" anlamındadır. Sahib (Arapça: صاحب) ve Sahabi kelimelerinin çoğuludur.
İslâm tarihçileri ve referans kaynaklarına göre Muhammed'in çevresindeki inanmış (müslüman) insanlara sahabe denir. Bu kişiler Muhammed ile birlikte yaşamış ve onu görmüş kişilerdir. İlk sahabe kadınlardan Hatice, erkeklerden Ali'dir.
Sahabenin önemli bölümünü, Mekke'de İslam'ı kabul eden ve daha sonra Medine'ye göç eden Muhacirler ve Hicret eden Mekkelilere kucak açan Ensar oluşturur.

MsxLabs.Org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

Son düzenleyen Safi; 9 Mayıs 2018 23:15
Sen sadece aynasin...
Bachata - avatarı
Bachata
Ziyaretçi
12 Haziran 2013       Mesaj #3
Bachata - avatarı
Ziyaretçi
Sahabi Nedir?
Sözlükte "arkadaş, dost" anlamlarına gelir. Çoğulu sahabe veya ashabdır. Terim olarak, Hz. Peygamber devrine yetişmiş, Müslüman olarak Hz. Peygamber'i görmüş, O'nun sohbetinde bulunmuş ve Müslüman olarak ölmüş olan kimselere sahabî denir. Sahabî kadın olursa, sahabiyye ismini alır. Hz. Peygamberin sohbetinde bulunan görme özürlü kimselerle, iyiyi kötüden ayırt edebilen henüz ergenlik yaşına ulaşmadığı halde Peygamber (a.s.)'i gören çocuklar da sahabîdir.

Sahabenin sayısı hakkında kesin bir rakam söylenmemekle beraber çoğu kaynaklar, Hz. Peygamberin vefatında yüz binin üzerinde sahabî bulunduğunu ifade etmişlerdir. En son sahabî hicrî 110 yılında vefat etmiştir. Ehli sünnet âlimleri Kur'ân ve hadisle ilgili konularda her sahabînin adaletli olduğunu kabul etmişlerdir. Çünkü sahabenin adaleti Allah ve Rasûlü'nün işaretiyle sâbit olmuştur. Hadis rivâyet edip de zabt yönünden kusurlu olan bir sahabîye de rastlanmamıştır. Bundan dolayı sahabe, hadisçiler tarafından cerh ve ta'dil işlemine tâbi tutulmamıştır. Kur'ân-ı Kerim'de, sahabenin adaletine şu âyet işaret etmektedir: "(İslâm Dinî'ne girme konusunda) ilk öne geçen Muhacirler ve Ensarla birlikte, güzel amelde onlara tâbi olanlardan Allah razı olmuştur. Onlar da Allah'tan razı olmuşlardır..." (Tevbe: 9/100).

Bu ve benzeri âyetler, sahabenin adaletli olduğu konusunda kesinlik ifade etmektedir. Hz. Peygamberin bir çok hadisi de bu konuyu pekiştirmektedir: "İnsanların en hayırlısı, benim yaşadığı devirde yaşayanlardır. Sonra onlardan sonra gelenler, sonra da onlardan sonra gelenlerdir." (Buhârî, Şehâdât, 9; Fedâil-ü Ashabı'n-Nebî, 1).

Gerek hadis rivâyetinde, gerekse Kur'ân'ın sonraki nesillere muhafaza edilerek aktarılıp öğretilmesinde, ilk kaynak olmaları bakımından sahabenin önemi büyüktür. Onlar İslâm'ın korunması ve yayılması yolunda hayatlarını ve her türlü değerlerini ortaya koymuşlardır. Allah Rasûlü ile omuz omuza cihat ederek fedakârlıkta bulunmuşlardır. Bundan dolayı Müslümanların en hayırlı nesli olma şerefine ermişlerdir.
MsXLabs.org & Dini Kavramlar Sözlüğü
Son düzenleyen Safi; 9 Mayıs 2018 23:14
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
16 Nisan 2018       Mesaj #4
Avatarı yok
Yasaklı

Sahabelerin Dereceleri!


Çok kısa bir müddet için de olsa Peygamberimizi (s.a.v.) gören müminlere “Sahabe”denilmek­le beraber, onu görenler arasında diğerlerinden önce Müslüman olanlar ve bütün hayatlarını onun yanında geçirip, birlikte cihadlara katılanlar var­dır. Yine onunla birlikte İslam’ın yayılması, Allah’ın isminin duyurulması için çalışan, mücadele edenler bulunmaktadır. Peygamber Efendimizle beraber müşriklerin tehdidine, hakaretine uğ­rayanlar, işkence görenler, mallarını, yurtlarını, çoluk çocuklarını bırakıp başka beldelere gitmek mecburi­yetinde kalanlar ve Allah yolunda şehit olanlar vardır. Bu Sahabeler arasında derece far­kının olması gayet doğal bir durumdur. Fakat her Sahabeyi fazilet bakımından bir ve aynı mertebede saymak mümkün değildir. Sahabeler arasındaki bu farktan dolayı, İslam âlimleri onları tabakalara ayırmışlardır.

Bu minvalde Peygamber Efendimizden (s.a.v.) sonra bütün insanların en faziletlisi Hz. Ebû Bekir (r.a.), ondan sonra sırasıyla Hz. Ömer (r.a.), Hz. Osman (r.a.) ve Hz. Ali’dir (r.a.). Dört hali­feden sonra fazilet yönünden üstün olanlar dünyada iken cennetle müjdelenen “Aşere-i Mübeşşere”tabiriyle meşhur olan, kitabımızda da dört halifeden sonra zikredilen zatlardır. Bu zatlar da içinde olmak üzere Sahabelerin fazilet açısından derecelendirilmesi şöyledir;
  • Dört Halife gibi ilk Müslüman olanlar.
  • Dârü’n-Nedve Ashâbı:

    Hz. Ömer (r.a.) Müslüman olduktan sonra Dârü’n-Nedve’de bulunan Peygamberimizin yanına götürülmüştü. İslam’ın açıkça duyurul­duğu o sırada Mekkelilerden Müslüman olanlar bu sınıfa girmektedir.
  • Habeşistan’a hicret eden Sahabeler.
  • Birinci Akabe Ashâbı:

    Peygamberimize ilk olarak Akabe’de biat eden Medineli Müslümanlar.
  • İkinci Akabe Ashâbı:

    İlk Muhacirlerden olup, Peygamberimiz Medine’ye girmeden önce Ku­ba’da iken kendisine yetişen müminler.
  • Bedir Cihadı ile Hudeybiye Barışı arasında hicret edenler.
  • Rıdvan Biatı’na katılanlar. Rıdvan Biatı, Peygamberimizin ve Sahabelerin Mekke müşrikleri tarafından umre yapmaktan men olunmaları üzerine gerçekleşmiştir. Burada Peygam­ber Efendimiz, gelecek sene umre yapmak için müşriklerle bir de anlaşma imzalamıştı. Hudeybiye, bir kuyunun bulunduğu yerin adıydı. Bu kuyunun yanında bir de ağaç vardı. Fetih Sûresi’nde bu zatlar hakkında mealen şöyle buyurulur: “Ağaç altında sana biat eden müminlerden Allah elbette razı olmuştur.”
  • Hudeybiye ile Mekke’nin Fethi arasında hicret eden Sahabeler.Bu zatlar arasında Hâlid bin Velid, Amr bin El Âs ve Ebû Hureyre gibi zatlar bulunmaktadır.
  • Mekke’nin Fethi'nden sonra Müslüman olanlar.
  • Peygamberimizi Mekke’nin Fethi sırasında, Veda Haccı’nda gören çocuklar (Tecrid-i Sarih Tercemesi, 1:28).

Kaynak: Hayatü's Sahabe
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
9 Mayıs 2018       Mesaj #5
Avatarı yok
Yasaklı

Kur'an'da Sahâbe!


Başta Kur’ân olmak üzere İlahî kitaplar Sahabe-i Kirâm’ı övmüş, onların üs­tün vasıflarını dile getirmiştir. Kur’ân’da onları öven, takdir eden birçok âyet mevcuttur. Bunların bir kısmının meali şöyledir:
  • “Muhammed, Allah’ın Resûl’üdür. Onunla beraber bulunanlar da kâfirlere karşı şiddetli, kendi aralarında ise pek merhametlidirler. Sen onların rükû ve secde ettiklerini görürsün. Onlar, Allah’ın lütfunu ve rızasını ararlar. Yüzlerinde ise secde izi vardır. Onların Tevrat’taki vasfı budur. İncil’deki vasıfları ise şöy­ledir: Onlar filizini çıkarmış, sonra gitgide kuvvet bulmuş, kalınlaşmış ve göv­desi üzerinde yükselmiş bir ekine benzer ki, ekincilerin pek hoşuna gider. Al­lah’ın onları böylece çoğaltıp kuvvetlendirmesi, kâfirleri öfkeye boğmak için­dir. Onlardan iman eden ve güzel işler yapanlara Allah mağfiret ve büyük bir mükâfat vaat etmiştir.”[1]
Şu âyet mealinde de onların methedilen özellikleri yer alır:
  • “İman edip de hicret eden ve Allah yolunda cihat eden kimselerle onları barındıran ve onlara yardım eden kimseler ise gerçek müminlerin tâ kendileridir. Onlar için günahlarından ba­ğışlanma ve cennette tükenmez bir rızık vardır.”[2]
Allah’ın rızasına nail oldukları da şöyle ifade edilir:
  • “İslam’da önceliği olan Muhacirler ve Ensar ile onları güzellikle takip ederek örnek alanlar ve onları ha­yırla yâd edenlere gelince… Allah onlardan razıdır, onlar da Allah’tan razıdırlar. Allah onlara, içinde ebedî olarak kalmak üzere, altlarından ırmaklar akan cen­netler hazırlamıştır. Bu ise en büyük kurtuluştur.”[3]
Muhacir ve Ensar’ın birbirlerine olan kardeşlik bağları da şöyle ifade edi­lir:
  • “O mallarda, bir de yurtlarından çıkarılıp mallarından mahrum bırakılmış fa­kir muhacirlerin hakkı vardır ki, onlar Allah’ın lütfunu ve rızasını arar, Allah’ın dinine ve Resûlüne yardım ederler. İşte onlar imanlarında sadık olanların tâ kendisidir.Daha önce Medine’yi yurt edinmiş ve imanı kalplerinde yerleştirmiş olanla­ra gelin­ce… Onlar kendi yurtlarına hicret eden din kardeşlerini severler, onlara verilen şeyden dolayı gönüllerinde bir kıskançlık duymazlar ve kendileri ihti­yaç içinde olsalar bile onları kendi nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin ihtiraslarından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin tâ kendisidir. Onlardan sonra gelenler de, ‘Ey Rabb’imiz,’ derler, ‘bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. İman edenlere karşı kalplerimizde kin bırak­ma Ey Rabb’imiz. Muhakkak ki Sen çok şefkatli, çok merhametlisin.”[4]
Sahâbelerin cesareti ise şöyle anlatılır:
  • “Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine, ‘Düşmanlarınız olan insanlar si­ze karşı ordu hazırladılar. Onlardan korkun!’ dedi de, bu söz onların imanını art­ırdı ve ‘Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!’ dediler.”[5]
Hz. Kâb’a Kitab-ı Mukaddes’te sahâbeler hakkında neler anlatıldığı soruldu­ğunda şunları söyledi:
  • “Ahmed (a.s.m.) ve ümmeti Allah’a çok hamd ederler. İyi ve kötü hiçbir hâllerinde şükürden ayrılmazlar. Allah’ın şanını yüceltir, O’nu her yerde anarlar. Onların yakarışları göklere kadar yükselir. Namazlarını öyle­sine bir huşu içinde kılarlar ki, çıkardıkları uğultu, oğul arılarının kayalardaki uğultularına benzer. Namazlarında melekler gibi saf tu­tarlar. cihadta da na­mazdaki gibi dizilirler. Allah yolunda cihada tutuştuklarında melekler keskin ve sivri mızraklanyla onların ön ve arkalarında yer alır;—işaret parmaklarıyla işaret ederek—tıpkı şu beyaz çiçeklerin, yapraklarının gölgelerini takip ettikleri gibi. Allah da kudretiyle onları gölgeler. Onlar asla cihadtan geri kalmaz­lar.”[6]

[1]Fetih Sûresi, 29.
[2]Enfal Sûresi, 74.
[3]Tevbe Sûresi, 100.
[4]Haşir Sûresi, 8-10.
[5]Âl-i İmrân Sûresi, 173.
[6]Hilyetü’l-Evliyâ, 5:386.

Benzer Konular

25 Şubat 2013 / ilkayivrendi Soru-Cevap
14 Haziran 2014 / Misafir Cevaplanmış
8 Mayıs 2018 / ener X-Sözlük
9 Mart 2011 / Misafir Cevaplanmış
15 Eylül 2015 / Safi X-Sözlük