Arama

Anlayana - Sayfa 37

Güncelleme: 26 Kasım 2018 Gösterim: 623.500 Cevap: 3.995
e.t.i.c.h.e.t - avatarı
e.t.i.c.h.e.t
Ziyaretçi
4 Kasım 2006       Mesaj #361
e.t.i.c.h.e.t - avatarı
Ziyaretçi
bitirdim neyim varsa
türlü türlü acılarla
Sponsorlu Bağlantılar
bu kaderle bitmiyor
kavgam hala sürüyor
bilmediğin her yolu
denedim senden sonra
güzel ne varsa seninle var
gel dön artık deli olma
tekbaşıma taşıyamam bu yükü
yok yüreğin sesi gücü
öldürecek inan bu inat ikimizi
yana yakıla ağladım sana
yana yakıla dön diye bana
uğruna neler neler harcadım canım
uğruna ne savaşlar verdim
anlamadın ya...








Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
4 Kasım 2006       Mesaj #362
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Ya karanlık çöktüğünde, aldığım karardan dönmek geçerse içimden ve bir küçük kovuk bulup kendime sığınırsam, gün ağarana değin öylece pusmuş şekilde. Bir gün ışığında yürümek düşmez üzerime. Dedimse ‘yürüyeceğim’; kar demeden, yağmur-çamur demeden, sıcak-soğuk demeden, aydınlık-karanlık demeden ilerlemek hep, ilerlemek hep, ilerlemek hep hep hep. Ya bir hışırtı ile irkilirsem!

Sponsorlu Bağlantılar
Ya böğürtlen yemekten bıkar, bir sıcak ekmeğin kokusunu özler, açlığım beni yolumdan döndürmeye çalışır da ve ben de dönmek için en ufak bir geri dönüş hareketi yaparsam. Söz verişim aklımdan çıkar, küsersem kendime, küsüp nefrete meyledersem, bakışlarım çakmak çakmak yanmaya başlarsa. Unutmak geride kalanları, dedimse unutacağım herdem yaşamaktan aynı geridekileri bir bir bir. Ya bir ses yüreğime korku salarsa!

Ya yokluklardan vah’lanmaya başlarsam da sözlerim sese dönüşür de her karşıma gelene kim olduğuna bakmadan anlatır anlatır anlatırsam. Biter amacı adımlarımın. Kırk vakte kadar ölüm kapında der bohçacı kadın, kırk vakte kadar haber kapına gelir, kırk vakte kadar açılır karanlığı göğün, kırk vakte kadar susuzluğunu gideren çıkar... der ve ben inanırsam safsatasına hayatın. Ya kaygı tutuşturursa düşüncelerimi!

Ya ben yoluma bir devam etmekten sıkılır, bir yoldaş ararsam yanıma, yoldaşım düşürürse kalemimi elimden, kalem yiterse, yiterse yazılanlar, kayıp giderse yazılmışlar kağıtların üzerinden, tutamazsam, tutamazsam, tutamazsam. Çarparsa yıldırım gökten, ağarırsa üzerime şavkı hilalin, direnirse yol düzlüğünde, adım adım adım dirençle tükenirsem. Ya kırılırsa harflerimin birlikteliği!

Ya bir han çıkarsa karşıma, girsem dersem, girmeye yeltenirsem düşünmeden, sorarlarsa kaç gece kalacağımı, kaç öğün sofra başına geçeceğimi, cevap verirsem bir de, o gün tamama erene değin söylediklerimden cayamazsam ve yanılgımı sözlerim çıktıktan sonra anlarsam. Boş odada kilitlenmişliğim yüzünden açık havanın serin buğusunu özlersem, atarsam kendimi pencereden uç uç uç, uçarsam kanatsız üstelik. Bir peri kanatlarımı verirse bana geri, öyle özgür, öyle özgür dolanırsam tepeden tepeden. Ya beş bahar daha ötmeye dayanamazsa ağca kuş!

Ya bir de deniz çıkarsa karşıma, elimdekileri, heybemdekileri kumlar üstüne yayıp atlarsam kulaç kulaç kulaç, dönüp bakmazsam geri, gide gide gide okyanusları geçersem, bıraktıklarımdan daha ne kadar uzaklaşabileceğime yorup kafamı ‘henüz değil’ diye diye dünyaları ters takla aşarsam, yine de tutunacak bir dal bulamazsam. Küser yanıma yanaşmazsa hayalimdeki dünya, küser ıslanmaktan hoşlanmazsa rüyalarımdaki şehir, küser susukunluğumdan bıkarsa masallarımdaki her şeyim... Ya bir çekilmeyle dibi boylarsam nefessiz!

Ya asamazsam kaftanımı kurusun diye güneşe!

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Kasım 2006       Mesaj #363
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Anlayana Benden sonra böyle sevemeyeceksin ey sevgili
Çünkü ben her yerde hüznümü bıraktım
O yastıkta kalan sadece saçlarım değildi
Ya da küpelerim değildi unuttuğum ardımda
Arabadaki çanta da değildi terk edilen yalnızca
Ben her yerde hüznümü bıraktım ey sevgili
Sevemeyeceksin benden sonra böyle bir daha
Saçların avuçlarımdan tel tel akarken okşayışlarımda
Gozyaslarimi gizledim aralarına
Acının aldırmazlığıyla süsledim sözlerimi
Sen git dercesine bakarken bana
Ellerin soğuktu kalbinin atisinin zıtlığında
Ve elini tutamayışımda ben hüznümü bıraktım
Sevemeyeceksin benden sonra böyle bir daha
Dudaklarının yumuşaklığı hissedilirken dokunuşlarında
Titreyişlerimi gizledim sıcaklığına
Aşkın tutkusuyla bezedim ellerimi
Sen kal diye tutunurken bana
Ellerin sıcaktı gözlerinin bakisinin zıtlığında
Ve gözlerine bakamayışımda ben hüznümü bıraktım
Sevemeyeceksin benden sonra böyle bir daha
Ruhunun yorgunluğu hissedilirken konuşmalarında
Korkularımı gizledim aldırmazlığına
Senin varlığınla düşledim geleceği
Sen kararsızca uzaklaşırken diğer yana
Yüreğin soğuktu bana sokulusunun kararlılığının zıtlığında
Ve ben sana sarılamayışımda hüznümü bıraktım
Sevemeyeceksin benden sonra böyle bir daha
Başkalarının hayali belirirken yavaş yavaş aramızda
Ağlamalarımı gizledim kıskançlığında
Yüreğimin sesiyle dinledim bizi
Sen “Bitti” derken acımasızca
Yüreğin sıcaktı sözlerinin acısının zıtlığında
Ve ben suskunluğumda hüznümü bıraktım
Sevemeyeceksin benden sonra böyle bir daha
Olmaz sevgili...
Baktığım her yerde;
Her dokunuşumda;
Gözlerimin gözlerinle buluştuğu her anda;
Masanda, yatağında, saçlarında;
Aldırmaz tavırların, tehlikeli suskunluğunda;
Beni korkutan kararlılığında;
Beni terk ettiğin yalnızlığımda;
Konuşmalarımda, konuşmalarında;
Çarptığım duvarlarında;
Kısaca her anımızda; yasadığımız her anda;
Sana sahip olabildiğim her yerde; düşlerimde, düşüncelerimde,
Ben hüznümü bıraktım
Başkası giremeyecek bir daha...
Ey sevgili;
Benden sonra sevemeyeceksin böyle bir daha..
Senden sonra sevemeyecegim boyle bir daha..
feather
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
4 Kasım 2006       Mesaj #364
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Uyandık rüyamızın en güzel yerinde…
Şimdi gözlerim yağmur sonrası…
Birkaç buğulu hatıran bana kalan…
Avuçlarımda iki yüzük…
Acı yazıma yemin olan…
Acı yazgıma sebep sevdan…
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Kasım 2006       Mesaj #365
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bazı duygular vardır anlatılamaz, anlaşılır sadece.
Sevenin sevdiğini bilmesi kadar, sevilen de anlar sevildiğini.
Sevgi her zaman belirli kelimelerle söylenmez.
Çoğu defa bir bakış yeter de artar bile…
Yeryüzünde hiçbir kuvvet insanoğlunu sevme hakkından alıkoyamaz.

Sevmek çoğu zaman var olmaktır.
Sonunda bizi yok olmaya götürse bile.
Ben şimdi varım ve seni sevmek hakkımı kullanıyorum.
Sen bile buna karşı koyamazsın.
Sana gelinceye kadar sonu gelmez bir arayıştı sevgilerim.
Bir zaman başkalarında aradım seni, başka yüzlerde, başka ellerde aradım.
Aldandım, fakat bir gün seni bulmak ümidini kaybetmedim.

Nasıl olsa gelecektin bir gün.
Ve işte geldin de!
Bana tatmadığım hüzünleri tattırmaya, bilmediğim kederleri öğretmeye geldin.
Acıdan yana ne kalmışsa yaşamadığım hepsini bir bir sen yaşatacaksın bana.
Bir gün yaşamanın gereksizliğini de senden öğreneceğim.

Bu selin akışını hiçbir şey durduramaz artık.
Ummadığım ve ummadığın bir anda çıktın karşıma.
Coşkun ırmaklar gibi, amansız seller gibi geldin, mutlaka yıkarak ve benden birçok şeyleri beraberinde sürükleyerek gideceksin.
İşte o zaman yoklukların en dayanılmazı ile karşı karşıya kalacağım.

Yıllardır aradığım sendin ama sen gittikten sonra başkasını aramayacağım.
Gelmeyecek bile olsan, ömrümün sonuna kadar arardım seni
Ama geldin bir kere; ister bilerek gelmiş ol, ister bilmeden…

Geldin ya!
Şimdi her şey güzel seninle.
Yürümenin, konuşmanın, nefes almanın bir başka anlamı var artık.
Sen varsın ya, her şey bambaşka gözlerimde…

featherÜmit Yaşar OĞUZCAN
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Kasım 2006       Mesaj #366
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bilmek isterdim sevdiğim en çok seni bilmek isterdim.
Nerede olduğunu bilmek isterdim.
Bilmek isterdim aklından geçenleri.
BEni sevip sevmediğini biilmek isterdim.
Bilmek isterdim yaşamanın anlamını.
İnsanların nereye yol aldıklarını,
Sonumun ne olacağını bilmek isterdim.
Dertlerimin dermanını bilmek isterdim
İyi olmanın çaresini,
Kendime güvenebilmenin nasıl bir şey olduğunu bilmek isterdim
Şimdi nasıl olduğunu bilmek isterdim
umut etmenin nasıl birşey olduğunu bilmek isterdim
hayal kurmanın,cesaretin,
mutlu olmanın nasıl olduğunu bilmek isterdim.
Korkmamanın,cesur olmanın nasıl olduğunu bilmek isterdim
Yanlışlarımı bilmek isterdim ve doğru olanlarını
Sorularıma cevap bulmak isterdim
Hayattaki karşılıklarına
Bilmek yaşamaktan farklı birşeydir.
Farkını bilmek isterdim.
Neyi beklediğimi bilmek isterdim.
En çok nedenini bilmek isterdim gitmenin,geri dönmemenin, hiç konuşmamanın,
Yüzüme bakmayışının,elimden tutmayışının ve yaşadıklarımın nedenini bilmek isterdim.
Sevgilinin elini tutmanın ateşini bilmek isterdim
Gözlerine güvenmenin
İnsanlara yeniden güvenebilmeyi öğrenmek isterdim
Unutmayı,yaşamayı öğrenmek isterdim
Benimle ağlamanın anlamını bilmek isterdim
Paramparça hayatın anlamsızlığının nedenini bilmek isterdim
Öğrenmek isterdim dostluğu,arkadaşlığı,kardeşliği,insanlığı
İyi olmanın kötüden farkını bilmek isterdim
Ve gerçekten iyi olabilmeyi
Kendimi nerede bıraktığını
Ve ona ne olduğunu bilmek isterdim
kendimi bilmek ve öğrenmek isterdim.
Zaaflarıma hükmetmeyi isterdim,acıları bitirmeyi,karanlıkları aydınlık yapabilmeyi isterdim.
Yanında kalmayı isterdim sonsuza kadar.
YIldızlara gitmenin yolunu bilmek isterdim
Bu dünyadan kaçabilmenin,en azından bu şehirden
Kendimden de kaçmanın bir yolunu bilmek isterdim
Ya da kabul edebilmenin yollarını
Olduğu gibi,yaşanıldığı gibi,gerçek gibi
Düşlerin bittiği yeri bilmek isterdim,
Hayallerimizin son bulduğu
Ve nereye gittiğini düşlenenlerin bilmek isterdim
Gittiğin yere gelmek isterdim ardından
Kalmanın bedelini bilmek isterdim burada
Dayanabileceğim son noktayı bilmek isterdim
Bilmenin emin olabilmenin nasıl bir duygu olduğunu bilmek isterdim.
Asıl aradığımın ne olduğunu bilmek isterdim
Sen misin aradığım sevgili yoksa beni mi arıyorum.
Biliyorum önümde bir yol var yürümem gereken.
İzin yok yürümekten vazgeçmeye.
Sürünmeden yürüyebilmeyi isterdim
Ayaklarımın üstünde dik olarak
Bilmek isterdim özgür olabilme duygusunu
Utançsız bir yaşamın nasıl olduğunu
Pişmanlıkları kabullenmenin yolunu bilmek isterdim
Gidenlerin ne hissettiğini bilmek isterdim
Artık yabancı mısın bana bilmek isterdim
Dedim ya sevdiğim en çok seni bilmek isterdim
Ve aklından geçenleri............

Dua etmeyi bilmek isterdim
Allah’ı bilmek isterdim.
İsyan etmeden kabullenmeyi kaderi
Gerçek bir tövbenin nasıl olduğunu bilmek isterdim.


Ardına bakmadan gitmeyi bilmek isterdim
Yüreğin yanmadan,İçin acımadan,gözlerin dolmadan
Ve bilmek isterdim elveda diyebilmenin insandaki gücünü.
Bu ayrılık rüzgarından sonra çıkan fırtınayı dindirmenin yolunu bilmek isterdim
Acılar denizinden boğulmadan çıkabilmeyi isterdim.
Ve susturabilmek isterdim konuşan beni.
Bir daha hiç konuşmadan.
Sessizliğe gömülmek isterdim bir daha hiç uyanmadan

Dostum diyen insanlarla dost olabilmeyi öğrenmek isterdim
her şeyden şüphe duymamayı
Güvenebilmeyi,güvenilir olabilmeyi öğrenmek isterdim
Doğru zamanlarda doğru şeyleri yapabilmeyi isterdim
Ve hatalarımı daha kolay kabullenebilmeyi.

Gitmek gerektiğinde verdiğim kararların arkasında durabilmeyi öğrenmek isterdim
Her defasında geri dönmemeyi
Bu SON dediğimde sonlandırabilmeyi öğrenmek isterdim
Çelik bir iradeye sahip olmayı isterdim
Ve onu kullanabilmeyi.
Ve tüm isteklerimden vazgeçebilmeyi öğrenmek isterdim
MARLON - avatarı
MARLON
Ziyaretçi
6 Kasım 2006       Mesaj #367
MARLON - avatarı
Ziyaretçi
Anlatamadığım

Anlatamadığım bir sevgi var içimde,
Sana karşı hissettiğim,
Ama anlatamadığım...

Karanlık odamı aydınlatan
Güneşim oluyor sabahları,
Geceleri ise penceremdeki ay ışığı...

Dokunduğumda uçacak bir kuş gibi ürkek,
Ve sanki kurduğum bir hayal
Seninle gerçekleşecek...

Anlatamadığım bir sevgi bu,
Ne başı belli, ne de sonrası,
Ne masum bir aşk, ne de bir günah...

Anlatamadığım bir sevgi var içimde,
Gördüğüm, duyduğum, hissettiğim,
Ve hatta hasret kaldığım,
Ama anlatamadığım...

Zülfiye Ayaksız

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Kasım 2006       Mesaj #368
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ESKİCİ !...

Heyyyyyy, eskiciiii !
Dur hele !
Ne o elindeki ?
...
Altın bir kalp mi ?
Hadi canım sende !
Ne işi var altın bir kalbin,
Hem de bir kadın kalbinin,
Senin kirli kesende ?

Çöpten mi buldum dedin ?
İnanmam !.....
Tamam,
Çöplükler dağ gibidir,
Altında ne cevherler yatar.
Ama hangi vefasız,
Altın bir kalbi,
Çöpe atar ?
...
Yaklaş hele eskici !...
Korkma,
Almam elinden.
Sadece
Biraz yakından bakayım !
Hüzünlendim biraz,
Dur,
Ben bir sigara yakayım.
...
Dur,dur,dur,dur !
Tut hele şu sigaramı !
Baksana eskici,
Nasıl görmezsin?
Bu kalp hala kanıyor !
Ve hala usul usul,
O vefasızı anıyor !
...
Anlayabildin mi eskici,
Mırıldandığı ismi?
Bak bakalım,
Tanıyabilecek misin ?
Damlayan kanların çizdiği resmi !
...

Ne ?................
Ama bu,
bu...
Olamaz !...
Bu resimdeki kişi,
Bu mırıldandığı isim,
Ona bunu yapan vefasız,
O ruhsuz cisim,
O…o… o benim !...


Tut beni eskici…
Bakma tut,
Düşüyorum…
Nerden çıktı şimdi bu rüzgar ?
Ne oldu bana ?
Neden üşüyorum?
Eeeskicii,eees......!


İmdaaat,imdaaat !
Lütfen Yardım edin!
Ben bir garip eskiciyim,
Pis kokar benim terim.
Kendim için olsa,
Sadece eskilerinizi isterim !
Bir şair ölüyor, görmüyor musunuz ?
Bana değil
Ona yardım edin!....
Biri taksi çağırsın !
Haydi çabuk gidin.
Tutun hele
Kaldıralım yerden,
Acele edin…

Çekilin adamın başından,
Nefes alsın
Ne ?
Çok mu geç ?
Ölmüş mü dedin ?
Ulan Eskici İsmail
Şimdi ayvayı yedin !..
Ayıkla pirincin taşını !
Neyine gerek altın bir kalp senin !
Verseydin de şaire,
Şimdi yaşasaydı ya !
Amaaaan !
Bana ne be !
O da sevdiğinin kalbini,
Çöpe atacağına,
Üzerinde taşısaydı ya …
feather
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
6 Kasım 2006       Mesaj #369
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Her Yerde Sevmişim Seni

Akşamların kapısı kilitlendiğinde,
Evimde seviyorum seni..

Her uykum geldiğinde,
Düşlerimde seviyorum seni..

Ne zaman elime kalem alsam,
Kağıtta seviyorum seni..

Sokağa çıksam kaldırım taşlarında,
Kuma bassam, İzim de seviyorum seni.


Nerede bir türkü duysam,
Ne zaman özlemin çökse içime,
Ülkemde seviyorum seni..

Her içtiğim yudumda,
Suyumda seviyorum seni..

Ağlasam göz yaşım da,
Gülsem, kahkahamda seviyorum seni.

Terk etsem her yeri,
Gitsem çok uzaklara,
Aklımda seviyorum seni..

Öyle ceza aldım ki...
Hücremde seviyorum seni..

Baktığım her yerdesin..
Görmesem de seviyorum seni..
Neyleyim..
Her yerde sevmişim seni..
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Kasım 2006       Mesaj #370
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
zamansız bir yağmurum

bir yaz daha geçiyorgeceler soğuk ve alınganaçık denizlerden esenrüzgara kaptırmışım kendimisalınan ince bir dal dakadar mağrurumbir yaz daha geçiyorelbe her zamanki kadar yorgunbırakmışım kendimi akışına sularıngöçmen teknemin yelkenlerine vurankuzey rüzgarı kadar haşin gururumBir yaz daha geçiyor hamburg'dabulutlar parçalı, gökyüzü umutsuzkapalıyım bugün yine, kararmışımdinmez bu sevda, hasret dinmezyağdı yağacak, döküldü dökülecek zamansız bir yağmurum