Seni semek;
Güneşten kaçarken girdapta kaybolmak gibi
Bir umut dilenirken kaldırım köşelerinde
Umut dolu saraylarda sırça köşklerde uyanmak gibi
Hasrete köle olmak özleme küs kalmak gibi
Seni sevmek hücre hücre yavas yavas ölmek gibi…
Seni sevmek
Feryat ederken mutsuzluğa
Günahı sevap diye işlemek gibi
Kandırırcasına bu kalbi
Bir gün geleceğini beklemek gibi
Bazen bir ışıkta kaybolmak
Bazen de karanlıkta yeniden doğmak gibi…
Seni sevmek;
Bir gül olup kutupda açmak
İlkbaharda hazan olup yaprak yaprak solmak gibi
Bir fidan kadar masum ve acizken
Çınar olup ateşinden kül kül savrulmak gibi…
Seni sevmek
Yağmur olup, toprak kokan aşklara hayat vermek
Alev olup kurumuş kalpleri yakmak gibi
Mehtapta yıldızlarla dans etmek
Kumsalda akdenize kucak kucak sarılmak gibi
Sigaram bitmek üzereydi.
Son fırtı alırken yavaşça sağa baktım.
Bana bakıyordu.
Üstelik mükemmel derecede güzeldi.
Bu sefer "bir şans tanı oğlum kendine" dedim.
Sonra düşündüm;
Daha ilk günden beynini ve kalbini es geçip, seni övecek imalarda bulunacak.
Eskisi kadar aramıyorsun dediğinde duygusallıkla suçlanacaksın.
Birkaç güne kadar mesajlar azalacak.
"Acaba şimdi ne yapıyor" lar çoğalacak.
Şimdilerde kafanı sallayarak dinlediğin şarkılar kanser yapacak.
Vs. vs...
Sonra yavaşça kafamı sola çevirdim.
Pakete uzandım.
"s.ktir et!" dedim.
Bir sigara daha yaktım ...