Ziyaretçi

Allah bizi niye yarattı?
Sponsorlu Bağlantılar
Mutsuzluğunuzun sebebini başkalarında aramayın.

Mutluluk yolculuğunun değerli yolcuları, bir sokaktan geçtiğinizi düşünün şimdi. O sokaktan evvelce yüzlerce defa geçmişsinizdir ama şimdi benim dediklerimi yapın. Etrafınıza dikkatle bakın. O sokakta ağaçlar olduğunu göreceksiniz. Çiçekler olduğunu göreceksiniz kırlarda. Göklerde, göklerin maviliğine bir güzel renk yaklaşımıyla beyaz bulutlar olduğunu göreceksiniz. Denizin rengiyle göklerin renginin aynı olmadığını göreceksiniz. Dikkatle bakın Allah'ın yarattığı her şeye!... Onda muhteşem bir güzellik göreceksiniz. Her ağacı mutlaka bir denge ile yaratmıştır. Onun baharında, yazında, kışında, her şeyinde sadece hikmetler vardır. Bilirseniz, her şeyi en güzel yaratanın, O olduğunu göreceksiniz. Sizi de 250 milyonda 1 olarak en güzel performansla yaratmıştır. Siz, kendi prototipinizin en güzelisiniz.
Sevgili okuyucu
lar, bütün bunların ötesinde bir bilseniz sizi ne kadar sevdiğini O'nun. O zaman O'ndan vazgeçemezsiniz. Her şeyinizi O'na teslim etmek istersiniz. Her teslimiyette mutluluğunuz artar. Bir gün son tesliminizi gerçekleştirebilirseniz, iradenizin teslimini... Şu dünyada sizden daha mutlu insanların sayısı yok denecek kadar az olur. En mutlu siz olursunuz.
Mutluluk yolculuğunun değerli yolcuları, O, Allah!...
Mutluluk yolculuğunun değerli yolcuları, O, Allah!...
Sizi o kadar çok seviyor ki; o sevgiyle, sizden istediği;
Tek bir şey var,
Tek bir şey var,
Tek bir şey var:
SİZİN MUTLULUĞUNUZ!...
Sizden başka hiçbir şey istemiyor. Allahû Tealâ sizi Kendisine ibadet edesiniz diye yaratmadı. O sizin için hedef gösterdiği mutluluğu yaşayasınız diye yarattı.Ama eğer ibadetleri sevmezseniz, ki; sevdirecek olan da gene O'dur, o zaman mutlu olamazsınız. İbadetler Allah'a sevginin bir nişanesidir. Allah'a ibadet eden kişi, her ibadetinde zamanı Allah için kullandığını, kendisi için kullanmadığını ispat etmiyor mu?
Zikir yaptığınız zaman, zikir yaptığınız süre boyunca zamanı kendiniz için mi kullanıyorsunuz? Hayır, Allah için. Bu sizin Allah'a verdiğiniz, Allah için yaptığınız bir hizmettir. Bir güzelliktir. O'na adanmadır. Bir coşkudur. Allah'ı eğer sevmeseydiniz zikir yapmazdınız, kendinizden öne geçirmezdiniz. Öyleyse zikir yaptığınız sürece siz önde değilsiniz, siz önde olan taptığınız, ibadet ettiğiniz Allah'a ibadet etmektesiniz. O, Allah... ve siz ibadet ettiğiniz zaman söyleyin bakalım bundan zevk alıyor musunuz? Eğer almıyorsanız bilin ki, zevk alacağınız günler gelecek. O zaman, kendinizi Allah'a adadığınız zaman, bunun sadece bir mutluluk olduğunu yaşayacaksınız. Muhteşem bir olay... Vazgeçemezsiniz. Öylesine mutlu olursunuz ki; zikir yapmadan edemezsiniz.
Mutluluk yolculuğunun değerli yolcuları, bir gün daimî zikre ulaşacaksınız. O zaman şu dünyadaki en mutlu insanlardan birisi olacaksınız. Nefsinizin kalbinde hiçbir afet kalmayacak. Yerlere, göklere sığmayacaksınız, içiniz içinize sığmayacak. Bütün gökler sizin olacak. Tayyi mekânı yaşayacaksınız. Büyük zevkler sizi bekliyor, mutluluk yolculuğunun yolcuları...
Allah'ın güzelliklerini yaşamayan insanların, Allah'ı sevmeyen insanların olduğunu bilmek mecburiyetindesiniz. Ne zaman Allah'ı kendinizden daha fazla seversiniz, o zaman ne dediğimi şimdikinden çok daha iyi anlayacaksınız.
Şimdi; O, sizi kainatın en üstün varlığı olarak yarattığına göre, sizi tahmin edemeyeceğiniz kadar çok sevdiğine göre, sizi sadece mutlu kılmak için bütün mukaddes kitapları indirdiğine göre, son indirdiği şeriat kitabı, Son Peygamberi'ne indirdiği Kur'ân-ı Kerim'dir ve orada sizin mutluluğunuzun bütün donatımı, teçhizatı mevcuttur.
Mutluluk yolculuğunun değerli yolcuları, herşey öylesine güzel ki... Bilmem ki nasıl anlatsam?
Size Allah'ın bu güzelliklerini nasıl anlatsam?... Bazen içim içime sığmıyor. Sizlerin de bir gün benim yaşamakta olduklarımı yaşayacağınızı ümit ederek.. Muhteşem bir olay...
Sevgili okuyucular, hanginiz bana söyleyebilir bir Yunus'un yaşadıklarına imrenmediğinizi?
Hanginiz bana söyleyebilir bir Mevlâna'nın yaşadıklarına imrenmediğinizi? Bir tayyi mekân olayını yaşamak için can atmadığınızı? Fiziğin ötesine geçmek için can atmadığınızı hanginiz söyleyebilirsiniz? Ve bütün bunların sizin olması için sadece bir tek şey yapacaksınız: Allah'a ulaşmayı dileyeceksiniz.
Geri kalanı mı? Sizi evliya yapmak, O'nun üzerine aldığı görev. Siz karışmayın! Siz namaz kılmayı sevmeyeceksiniz. Hayır, siz sevmeyeceksiniz; O, size sevdirecek. Siz zikir yapmayı sevmeyeceksiniz; O, size sevdirecek. Ve bütün güzellikleri yaşamanızı sağlayacak. Ne karşılığı? Bir niyet; Allah'a ulaşmayı dilemek.
Şimdi, sormaz mıyız size sevgili okuyucular, o kadar zor bir şey mi? Söylüyorum, Allahû Tealâ sizden o kadar zor bir şey mi istiyor? Nereden baksanız bir dilek. Peygamber Efendimiz (S.A.V) diyor ki:
Cenneti isteyen cennete gider.
İnsanlar da diyorlar ki cevap olarak, haklı olarak:
-İyi ama insanların %90'dan fazlası cehenneme gidecek.
Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in oradaki sırrına dikkatle bakın: Cenneti isteyen, Allah'ın o cennete ulaşmak konusundaki talebini bildikleri taktirde cennete girer, demek sözü. Peki, talebi ne, çok mu zor bir şey? Çok zor; bir dilek: Allah'a ulaşmayı dilemek. Ne diyorsunuz? Çok mu zor?
Sevgili okuyucular, hepinizi öylesine seviyor ki... Biz de sizleri öylesine seviyoruz ki... Mutlu olmanız dururken, mutsuz olmanıza uzaktan hep bakıp, hüzünleniyoruz. Neden, diyoruz bu kardeşlerimiz de Allah'ın kendileri için yarattığı mutluluğu yaşamasınlar. Nasıl insanlar onları bu mutluluğu yaşamamak istikametinde kandırabiliyor?
Mutluluk yolculuğunun değerli yolcuları, böyle bir dizaynda mutlu olmak varken, mutsuz olmak?!
Şimdi soruyoruz size: Kendinize yazık etmiyor musunuz? Bütün mutsuzlara sesleniyorum: MUTSUZ OLMANIZIN SEBEBİ BAŞKALARI DEĞİLDİR. Boşuna onları suçlamaya çalışmayın.
-Bana eşim kötü davrandığı için mutsuzum.
-Oğlum kötü davrandığı için mutsuzum.
-Öğretmenimle aram yok, amirimle aram yok, memurumla anlaşamıyorum... vs.
Bunların hepsi fasa fiso. Hepsi palavra.
Mutsuzluğunuzun arkasında sadece siz varsınız, sevgili okuyucular, başka hiç kimse yok.
Evvela Allah'ın şu kanununu hiç unutmayacaksınız: Birleşik kaplar kanunu. Siz etrafınızdaki insanlara ne verirseniz, aynı oranda oradan size o mutlaka geri dönecektir. Sizin mamelekinizden fizik olarak veya fizik ötesi olarak, maddî olarak veya manevî olarak ne çıkarsa, onlara ne ulaşırsa oradan size aynen geri döner. Kim mutsuzsa, başkalarını mutsuz etmesinin bedelini ödüyor.
Unutmayın! Etrafınızdaki insanlar size kötü davranıyorsa, siz onlara kötü davrandığınız içindir. Ne olur işlemi zannettiğiniz yerden başlatmasanız da biraz daha evvele alsanız...
-Onlar bana kötü davrandıkları için, ben onlara kötü davranıyorum, yerine:
-Ben muhakkak ki; onlara kötü davranmışımdır ki; onlara olmasa bile başkasına kötü davranmışımdır ki; falandan feşmekandan bana böyle kötü sonuçlar ulaşıyor, diye düşünmeye başladığınız anda ayaklarınız suya erer. Hakikati yakalamışsınızdır, hakikat orada.
Siz kendi mutluluğunuzun yegane mimarısınız, başka hiç kimse yok. Allah mı? Mutluluğunuz istikametinde size ömrünüz boyunca yardım etmeye hazırdır. Siz, onun bedelini ödemedikçe mutlu olamazsınız. Öyleyse zikrin daim olduğu noktada, nefsinizin kalbinde hiç afetler kalmadığı için, bütün insanlara her an, en iyi davranışlarda bulunacaksınız, onlardan da size her an, en iyi davranışlar geri dönecek. Çok büyük bir mutluluk yaşayacaksınız.
Ama diyelim ki bu uzak bir olay, daimî zikre kolay kolay varamazsınız. Gerçekten kolay kolay varamazsınız, tamam. Ama başka bir yolu daha var. Madem ki Allah'ın birleşik kaplar usulü duruma hakim: Siz topluma ne veriyorsanız ondan sadece o dönecek size. Öyleyse top sizde. Topu pozitif olarak kullanın, atın. Ne yapacaksınız? Herkese en güzel davranışlarda bulunacaksınız. Onlar ne yapacaklar? Onlar size en kötü davranışlarda bulunacaklar, diye mi düşünüyorsunuz. Bir deneyin bakalım öyle mi olacak. Siz ne zaman aklınızı başınıza toplarsanız, topluma en güzelleri sunarsanız, toplumdan da en güzeller size geri döner.
Öyleyse başkalarını mutlu etmeyi kendinize şiar ettiğiniz günden itibaren siz mutlu bir insan olacaksınız. Hayır, daimî zikrin falan sahibi değilsiniz. Belki ara sıra zikir yapıyorsunuz. Ama madem ki Allah'ın size verdiği hayatı, zamanı, parayı, iradenizi, aklınızı başka insanların mutluluğunda kullanıyorsunuz, işte Allah'ın sizi ulaştırmak istediği yer orası: Kendinizi başka insanlara adamanız. Bunu yaptığınız zaman sevgili okuyucular, can dostlarım ve de gönül dostlarım, siz mutlu insanlar olacaksınız. Topluma verdiğiniz şey mutluluk. Onlardan, kimden olursa olsun size geri dönecek olan şey mutluluktur.
Etrafınızdaki bütün insanların, kimler varsa şu anda etrafınızda sizinle beraber, onların yüzlerine birer birer bakın. Her birinin yüzü sizin için bir aynadır, sizin onlara gösterdiğiniz davranış biçiminin karşılığı.
Siz onlara hakaret mi ediyorsunuz, onlar size asık suratla bakacaklardır.
Siz onları seviyor musunuz? Onlar da sizi seveceklerdir.
Siz onlara her zaman en iyi davranışlarda mı bulunuyorsunuz? Onlar da size her zaman en iyi davranışlarda bulunacaklardır.
Öyleyse bu kadar kolay mutluluğunuz, bu kadar basit mutluluk yolculuğunun değerli yolcuları. Neden zannediyorsunuz Hazreti Ömer her akşam kendisini hesaba çekerdi: "Ben bugün Allah için ne yaptım?'' diye? Ne demek Allah için yaptıkları? Yani "Allah için ben bugün kimi mutlu ettim? Kimin derdine deva oldum, kimin hastalığı için bir dua okudum, kimin mutluluğu için falanca işi yaptım, kimin hangi problemini çözdüm?'' Her gece Hazreti Ömer bunu yapardı. Her gece kendisini hesaba çekerdi:
"Ben bugün Allah için ne yaptım?''
İşte sevgili okuyucular, can dostlarım, gönül dostlarım, herşey öylesine güzel ki... Bu güzellik içinde muhteva mutlaka en güzelini oluşturuyor...
Mutluluk nedir? Bedeli nasıl ödenir?
Mutluluk nedir? Nasıl mutlu olunur?
Kentucky Üniversitesi'nin "Notre Dame" isimli bir manastırında, bir profesör, 678 rahibe ile yaptığı araştırmada, hayata pozitif bakmanın ve mutlu olmanın; yaşlılıkta hasta olma ihtimalini düşürdüğünü ortaya çıkardı. Rahibelerin gençliklerinde yazdıkları 168 otobiyografi incelendi ve aralarında zamanında, mutluluk, sevgi gibi ifadeleri çok sık kullanmış olan rahibelerin,diğer rahibelerden ortalama 10 yıl uzun yaşadıkları ortaya çıktı.
Yazının devamı için tıklayın

Bana Mutluluğu Anlatabilir misin?

