Arama

Elementler - Azot

Güncelleme: 13 Ocak 2017 Gösterim: 6.618 Cevap: 6
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
4 Haziran 2011       Mesaj #1
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Azot
Sponsorlu Bağlantılar

Azot , periyodik cetvelde N simgesi ile gösterilen bir element olup atom numarası 7 dir. Renksiz, kokusuz, tatsız ve atıl bir gazdır. Azot, dünya atmosferinin yaklaşık %78'ini oluşturur ve tüm canlı dokularında bulunur. Azot ayrıca, amino asit, amonyak, nitrik asit, ve siyanür gibi önemli bileşikler de oluşturur.

Ad:  a.jpg
Gösterim: 1640
Boyut:  37.6 KB

Tarihçesi

Azot adının İngilizcesi olan Nitrogen sözcüğü, (Latince nitrum, Yunanca ("doğal soda", "genler", "şekillenmek" anlamında olan) Nitron dan gelmektedir. Daniel Rutherford 1772'de azotu keşfettiğinde onu zararlı hava veya sabit hava olarak adlandırmıştır. Havanın belli bir oranının yanma olayında yer almadığı, 18. yüzyıl kimyacıları tarafından iyi bilinmekteydi. Azot, yaklaşık aynı tarihlerde Carl Wilhelm Scheele, Henry Cavendish, ve Joseph Priestley tarafından da araştırılmaktaydı. Antoine Lavoisier de azotu, Yunanca αζωτος "cansız" anlamına gelen azote olarak adlandırmıştı. Bu sözcük Fransızcada kullanılır oldu ve sonraları pekçok dile girdi.
Azot bileşikleri orta çağlarda biliniyordu. Simyacılar nitrik asidi aqua fortis olarak biliyorlardı. Altını çözebilen karışım olması dolayısıyla, nitrik asit ve hidroklorik asit karışımı; aqua regia (kral suyu) olarak biliniyordu. Azot bileşiklerinin ilk endüstriyel ve zirai kullanımı; güherçile (sodyum veya potasyum nitrat) ve kısmen de barut yapımı şeklinde oldu. Daha sonraları da gübre ve kimyasal hammadde olarak kullanıldı.

Bulunuşu


Azot endüstriyel anlamda, sıvı hava`nın kısmi distilasyonu ile ya da gaz halindeki havadan mekanik olarak (basınçlı ters osmos yöntemi) elde edilir. Azot, hayvan dışkılarının, üre ve ürik asit halinde büyük kısmını oluşturur. Moleküler azot, büyük oranda Satürn'ün Ay'ı Titan'ın atmosferinde bulunur. Ayrıca, yıldızlar arası uzayda da varlığı David Knauth ve arkadaşlarının yaptığı çalışmalarla saptanmıştır.

Moleküler azot, atmosferde reaktif değildir fakat doğada, canlı organizmalar (bakteriler) tarafından biyolojik ve endüstriyel anlamda faydalı bileşiklere dönüştürülür. Endüstriyel anlamda azot ve doğal gaz, Haber prosesi ile amonyağa dönüştürülür. Amonyak da ya gübre olarak, ya da patlayıcılar gibi başka maddelerin üretiminde (Ostwald prosesi ile nitrik asit üretimi) başlangıç maddesi olarak kullanılır.


Azot tuzları içinde en önemlilerinden biri potasyum nitrat (veya saltpeter: güherçile) olup tarih boyunca barut yapımında kullanılmıştır. Diğer bir tuz da amonyum nitratdır ve gübre olarak kullanılır. Diğer azotlu organik bileşikler nitrogliserin ve trinitrotoluen olup patlayıcı yapımında kullanılırlar. Nitrik asit sıvı yakıtlı füzelerde oksitleyici olarak kullanılır. Hidrazin ve türevleri füze yakıtlarında kullanılır.

Moleküler azot (gaz ve sıvı)


Azot gazı, sıvı azotun ısınarak buharlaşmaya bırakılmasıyla kolayca elde edilebilir. Çok geniş kullanım alanları olup, oksidasyonun istenmediği ortamlarda hava yerine kullanılabilir:
  • paketlenmiş gıdaların tazeliğini korumak için,
  • güvenlik amacıyla sıvı patlayıcıların üzerini örtmek için,
  • geçirgeç (transistör), diyot ve tümleşik devre gibi elektronik bileşenlerin üretiminde,
  • paslanmaz çelik üretiminde,
  • inert, nemsiz ve oksitleyici olmayan özelliklerinden dolayı otomobil ve uçak tekerleklerinin dolumunda.
Sıvı azot endüstriyel anlamda ve büyük miktarlarda sıvılaştırılmış havadan distilasyon yoluyla üretilir ve LN2 şeklinde tanımlanırsa da doğru yazılış şekli N2(l) dir. Dondurucu bir sıvı olup canlı dokuyla temas etmesi halinde ani donmaya neden olur. Ortam sıcaklığından uygun şekilde izole edilmesi durumunda, basınç uygulaması gerektirmeyen bir azot gazı kaynağı oluşturur. Suyun donma noktasının çok altındaki sıcaklıklarda kalabilme özelliği (77 K, -196°C veya -320°F), sıvı azotun çok değişik alanlarda kullanımını mümkün kılar:
  • gıda ürünlerinin daldırılarak dondurulması ve taşınımı,
  • canlı dokuların, üreme hücrelerinin (sperm, yumurta), ve diğer biyolojik örnek ve malzemelerin dondurularak korunması,
  • bilim eğitimindeki görsel deneylerde,
  • yüksek hassasiyetteki algılayıcılar ve düşük gürültü seviyeli amplifikatörlerde soğutucu olarak,
  • dermatolojide. nahoş görünümlü siğil veya potansiyel kanser riski taşıyan cilt yaralarının alınmasında,
  • CPU veya GPU gibi bilgisayar donanımlarının soğutma sistemlerinde soğutucu olarak.
Elde edilişi

Azot, sodyum azidin (NaN3) ve amonyum dikromatın bozunması ile saf olarak elde edilebilir:
NaN3 → 2Na + 3N2 (300 °C)
(NH4)2Cr2O7 → N2 + Cr2O3 + 4H2O
Azot eldesinde kullanılan bir diğer yöntem ise, amonyağın kireç kaymağı ile reaksiyonudur:
2NH3 + 3Ca(OCl) → 3CaCl3 + N2 +3H2O

Önlemler


Nitratlı gübreler ekili arazilerin sulama sularıyla sürüklenerek akarsulara ve yeraltı sularına karışması büyük kirliliklerine sebep olmaktadır. Siyano (-CN) içeren bileşikler aşırı derecede zehirli tuzlar oluşturur ve tüm memeli canlılar için öldürücüdür.

Otomotiv ve Uçak sanayinde kullanımı

  • Günümüzde ise artık araba lastiklerini şişirmede kullanılır.Lastik şişirmekte nitrojen kullanmak havacılıkta kullanılan bir yöntem.Normal havanın içinde bulunan oksijenin meydana getirdiği korozyonu azaltmak, ve yüksek sıcaklıklarda yanma riskini azaltmak için uçak lastikleri nitrojen ile şişirilir.Ancak otomobil lastiği o kadar kritik yüklere maruz kalmadığı için otomobillerde kullanmak fazla bir fayda sağlamaz.
Vikipedi


Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
4 Haziran 2011       Mesaj #2
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Azot Elementi
Sponsorlu Bağlantılar

Periyodik cetvelin VA grubunda yer alan ametal element. Nitrojen de denir.

Renksiz, kokusuz bir gazdır. Kuru havada hacim olarak % 78 oranında bulunur ve sanayide sıvı havadan, ayrımsal damıtma yoluyla elde edilir. Doğada bulanan bileşikleri daha çok sodyum nitrat (NaNO3, Şili güherçilesi) ve potasyum nitrattır (KNO3, Hint güherçilesi). Verimli topraklarda da azot tuzları bulunur.

Azot, aminoasitlerin bileşimine girdiğinden canlılar için yaşamsaldır. Suda pek az çözünür. Zehirli değildir, ancak solunuma elverişli olmadığından saf azotlu bir ortamda yaşanmaz. Çok düşük sıcaklıkta ve yüksek basınçta renksiz bir sıvıya dönüşür. Sıvı azot, -196°C'ta kaynar; -210°C'ta buz kristallerine benzer kristaller oluşturarak donar. Yanıcı ve yakıcı olmayan azot, aktif bir gaz da değildir. Bunun nedeni, molekülündeki iki atomu arasında, parçalanması için yüksek enerji gerektiren güçlü üç bağın bulunmasıdır. Azot, 800-900°C'ta alkali toprak metalleriyle nitrürler verir.

Özel koşullarda oksijen ve hidrojenle de birleşir ve grup VI-II'de yer alan geçiş metalleriyle kompleks bileşikler oluşturur. Laboratuvarda iki yöntemle elde edilir: Üzerinden karbon dioksiti alınmış hava geçirilerek oksitlenen bir maddeyle oksijenin tutulup daha az aktif olduğu için tepkimeye katılmayan azotun toplanması ya da bir azot bileşiğinin ayrıştırılması. Birinci yöntemde, örneğin bakır kullanılarak oksijen, bakır oksit biçiminde tutulur ve geride azot kalır. Havada çok az miktarda soy gazlar da bulunduğundan bu yöntemle elde edilen azot saf değildir. İkinci yöntemdeyse örneğin amonyum nitrit (NH4NO2) ısıtılarak su ve saf azot, gaz hâlinde elde edilir.

Azot, bileşiklerinin (başlıca oksitleri ve amonyak) üretiminde, kimi teknik işlemler için gerekli azot atmosferi oluşturmakta ve gübre yapımında kullanılır. Sıvı azot, çok düşük sıcaklar için kullanılan bir soğutucudur. Elektrik arkında (Norveç yöntemi) üretilen azot monoksit (NO) kendiliğinden yükseltgenerek azot dioksite (NO2) dönüşür. Azot dioksit, esmer kırmızı renkli, zehirli bir gazdır. Otomobil egzozunda ve dumanlı siste bulunur. İyi bir yükseltgendir ve sülfürik asit yapımında, roket yakıtlarında kullanılır. Nitrik asit üretimindeyse bir yan ürünüdür. Güldürücü gaz olarak bilinen azot oksidül ya da diazot monoksit (N2O), amonyum nitratın (NH4NO3) ısıtılmasıyla elde edilen, renksiz, tatlı, kokulu bir gazdır. Anestezi maddesi olarak ve aerosol hâlde de itme kuvveti sağlamakta kullanılır. Nitröz asidin (HNO2 ) tuzu olan nitritlerse hafif indirgeyici maddelerdir.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
15 Ekim 2011       Mesaj #3
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Güldürücü Gaz

Renksiz bir gaz olan diazot monoksitin (N2O) eski adı.

Koklandığında kısa bir zaman için isteri nöbetine yol açar, tatlı bir sarhoşluk verir. Azot oksidül ve nitröz asit de denen N2O, amonyum nitratın (NH4NO3) 170-260°C arasında ısıtılmasıyla elde edilir. Eksi 88,5°C'ta sıvılaşır, 55°C'ın üzerinde oksijen ve azota ayrışır. Patlayıcıdır. Suda çözünür. Anestezide kullanılır.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
AndThe_BlackSky - avatarı
AndThe_BlackSky
VIP VIP Üye
4 Haziran 2013       Mesaj #4
AndThe_BlackSky - avatarı
VIP VIP Üye
Azot Çevrimi

Doğada azotun bulunma biçimlerinin sürekliliğinin sağlandığı süreç. Bu süreç hava, toprak, bitkiler ve hayvanlar arasındaki azot alış verişiyle sağlanır. Azot çevriminde bir dizi azot dönüşümü olur. Sırası değişmekle birlikte serbest azotla başlayan bu dizi, azot bağlanması, azot dönüşümü, azot özümsenmesi ve amonyaklaşma, nitratlaşma ve nitrat bozunması evrelerini içerir.

Havadaki serbest azot şimşek, yıldırım ve yağışlarla toprağa geçer. Ancak havadaki serbest azotun büyük miktarını bazı bakteriler, bazı bitki kökleriyle mavi ve yeşil algler toprağa bağlar. Azot bağlanması sürecinde serbest azot nitratlara ve amonyağa dönüşür. Bunlar yeşil algler ve bitkiler tarafından özümsenir. Topraktan bitkilere geçen azot, besin zinciri yoluyla hayvanlara geçer. Yani, bu bitkileri yiyen hayvanların bedenlerinde bu azot bileşikleri doku bileşiklerine dönüşür. Bütün canlıların hücrelerinde bulunan ve genetik yapının temelini oluşturan DNA’nın bileşenlerinden biri azottur. Canlılığın sürmesini sağlayan bu azotlu bileşikler, canlıların atıkları ya da kalıntılarıyla yeniden toprağa geçer. Azotlu bileşikler, ayrıştırıcı bakteriler tarafından parçalanarak amonyağa dönüşür. Havasız ya da oksijensiz ortamda gerçekleşen amonyaklaşma sürecini nitratlama izler. Nitratlayıcı bakteriler tarafından topraktaki amonyak bitkilerin özümseyebileceği nitrat bileşiklerine dönüştürülür. Topraktaki, nitrat bozucu bakteriler kendi organizmaları için kullandıkları nitratlı bileşiklerden azotu serbest bırakırlar. Bu süreç sonunda açığa çıkan serbest azot yeniden havaya döner. Böylece çevrim tamamlanır. Bu çevrim süreklidir.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
30 Aralık 2016       Mesaj #5
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

AZOT (NİTROJEN)

Ad:  Azot elementi.gif
Gösterim: 3365
Boyut:  65.0 KB

1. Hacim bakımından havanın yaklaşık beşte dördünü oluşturan ve olağan sıcaklıkta gaz halinde bulunan madde. (Simgesi N olan kimyasal element.)
2. Amonyak azotu, hidrojenle bileşerek NH4 kimyasal kökünü oluşturan azot.
  • Atom sayısı: 7
  • Atom kütlesi: 14,006 7
  • Erime noktası:-195,8°C
  • Kaynama noktası:-210°C
  • Havaya göre yoğunluğu: 0,97
  • Yükseltgeme dereceleri: -3,-2,-1, 0, +1, +2, +3, +4, +5
  • Elektron biçimlenmesi: s2p3
  • izotopları: 12, 13, 14, 15, 16, 17
  • Doğal azot: 14N (% 99, 65), 15N (% 0,35)
—Biyokim. Proteikazot, bir dokudaki ya da biyolojik bir sıvıda proteinlerde bulunan azot miktarı. (Proteinlerde ortalama % 15-20 azot bulunur.) Proteik olmayan azot, bir dokudaki ya da biyolojik bir sıvıdaki proteinlerden başka maddelerde bulunan azot.

—Biyol. Azot bakterisi, NİTROZOBAKTERİ' nin eşanlamlısı.

—Çevrebil ve Tarım.
Azot dolaşımı, azotun madenler, bitkiler ve hayvanlar âlemi arasında dolaşımından oluşan değişiklikler dizisi.

—Fişekç. Azot pamuğu, güçlü patlayıcı özellikler kazandırmak için nitrolanmış, azot oranı oldukça yüksek pamuk.

—Petrokim. Azot giderme, doğal gaz içinde bulunan azotu kısmi olarak özütleme. (Gelişmiş azot giderme fabrikalarında, doğal gazın içerdiği azotun büyük bölümü -100°C'ta sıvılaştırma ve bölümlü damıtma yoluyla elenerek, gazın ısıl gücü artırılır.)

—ANSİKL. Özellikleri. 1772'de Daniel Rutherford hava içindeki azotu saptadı, Cavendish bu maddeyi inceledi (1784), Lavoisier de, basit bir cisim olduğunu kanıtladı.

Azot, renksiz, kokusuz ve sıklaştırılması zor bir gazdır (kritik sıcaklığı:-146°C). Çözünürlüğü oldukça zayıftır: 0°C'ta, 1 litre suda ancak 23 cm3'ü çözünür.

Azot, üç değerli bir ametal türüdür. Düşük sıcaklıkta kimyasal etkinlik göstermemesi nedeniyle bu şekilde adlandırılmıştır. Öte yandan yüksek sıcaklıkta tekatomlu hale dönüştüğü için etkinlik gösterir. Tepkimelerinden birçoğu doğada ve sanayide oynadıkları rolden dolayı çok önemlidir. Azot, uygun sıcaklık aralığında hidrojenle tersinir bir tepkimeye girerek amonyağı oluşturur: N2+3H2=!2NH3. Tepkime, amonyak oluşurken ısı vericidir; dolayısıyla sıcaklık düştükçe amonyak veriminin artması gerekir; ancak bu kez tepkimenin hızı düşer. Bununla birlikte demir kökenli bir katalizör yardımıyla işlem, 550°C'ta uygulanabilir. Amonyak oluşturan tepkime, ortamdaki mol sayısının azalmasına yol açtığından, bireşimi kolaylaştırmak için yüksek basınç uygulanır. Bu bileşiğin sanayideki bireşimi işte bu yöntemle gerçekleştirilir.

Azotun bir başka önemli tepkimesi, oksijenle bileşerek azot monoksit oluşturmasıdır:
N2+02 = 2NO.
Bu tersinir tepkime ısı alıcıdır ve dolayısıyla yüksek bir sıcaklık gerektirir. Gaz karışımı önce bir elektrik arkı üstüne gönderilir; sonra çok düşük nicelikte oluşan oksidin bozunmasını önlemek İçin gazlar hızla soğutulur; çünkü 600°C'ın altında serbest oksijen, azot monoksidi, azot diokside dönüştürür:

Bu bileşikten de asit elde edilir. Ancak bu yöntem, amonyak yükseltgenerek azot monoksit elde edilmesi karşısında önemini yitirmektedir. (Bir gaz karışımının azot içerip içermediğini anlamak ve azot niceliğini saptamak için eskiden beri kullanılan aşağıdaki ayraçlara başvurulur: oksijen ve kıvılcım, pirogallik asit, sodyum hidrostit vb. Bu ayraçlarla uygulanan işlemlerden sonra bir gaz artığı kalırsa, bu artık ya azot ya da bir soy gazdır. Artık gazlardan azotu, yalnızca kalsiyum ya da kızıl hale gelinceye değin ısıtılan magnezyum soğurabilir.

Organik bir bileşikteki azot, bu madde kireçle ısıtılarak belirlenebilir ve azot genellikle amonyak biçiminde açığa çıkar. Daha güç, ama daha güvenilir bir yol ise, bu bileşiğin küçük bir miktarını sodyum ile ısıtmaktır; azot içeren organik bileşikler bu kez sodyum siyanür oluşturur; sodyum siyanür ise tam yansız çözelti halinde, demir II ve demir III tuzlan karışımına dokunduğunda Prusya mavisi çökeltisi oluşturmasıyla tanınır.

Doğal hali, hazırlanması ve kullanım alanları.

Ad:  Nitrojen elementi.jpg
Gösterim: 1314
Boyut:  39.7 KB

Azot, serbest halde havanın hacimce % 78'ini, ağırlık bakımından da % 75,5'ini oluşturur. Minerallerde, nitratlar ve amonyak tuzları biçiminde yer alır. Nihayet proteinlerin, nükleik asitlerin bileşimine girer ve canlı varlıkların organlarında bileşik halinde bulunur.

Sanayide azot, büyük ölçüde bedava ve tükenmez bir kaynak olan havadan üretilir. Genellikle sıvı hava bölümsel damıtmadan geçirilerek azot elde edilir. Bu element gübre üretiminde ve özellikle amonyağın bireşiminde çok büyük miktarlarda kullanılır. Sözkonusu üretim yöntemlerinde kullanılan azotun, katalizörlerin 02, CO ve CO2 gibi zehirlere karşı duyarlılığı nedeniyle oldukça arı olması zorunludur. Ayrıca kalsiyum karbür üzerine azotun etkimesiyle elde edilen kalsiyum siyanamit üretimi de çok arı azot gerektirir. Öte yandan, istenmeyen tepkimeleri önlemek için azottan çoğu kez koruyucu ve yansız gaz olarak yararlanılır. Patlama tehlikesine karşı tutuşabilir sıvıların depolanmasında ve haznelerden basınç altında gaz aktarılmasında da azot kullanılır. Çeşitli maddelerin oksijenle bozunmasını engellemek için besin ve dokuma sanayilerinde azot geniş ölçüde tüketilen bir maddedir.


Azotun Metal Bileşikleri


Azot, az çok yüksek sıcaklıklarda çeşitli metallerle birleşerek ya amonyağın ornatma türevleri olan nitrürleri, ya da azotür asidin (HN3) tuzları olan azotürleri oluşturur. Üç tür nitrür vardır: iyonik, ortak değerlikli, ara durumlu. iyonik nitrürler N3" iyonu içerir. Bu türler arasında Li3N, Na3N (patlayıcı), Ca3N2 gibi alkali ya da toprak alkali nitrürler sayılabilir. Bu bileşikler hidrolizlendiğinde hidroksit ve amonyak verir. Ortak değerlikli nitrürlere örnek olarak, alüminyum nitrür (AIN) ile grafit yapısındaki bor nitrür (BN) gösterilebilir. Bor nitrür, hem cam döküm kalıplarına camın yapışmasını önler, hem de potalarda astar olarak kullanılır; çünkü erimiş demir bor nitrürü ıslatmaz. Ara durumlu nitrürler, geçiş metalleriyle oluşur ve örnek olarak Fe4N, Mn4N verilebilir. Sert olarak bu bileşiklerin erime noktaları yüksektir; iyi İletkendirler ve görünümleri metallere benzer.

Azot oksitleri


Bu bileşiklerin sayısı oldukça kabarıktır: diazot monoksit ya da azot hemioksit (N20), azot monoksit (NO), diazot trioksit ya da nitrit anhidrit ya da azot seskioksit (N203), azot dioksit ya da diazot tetraoksit (N02)ve diazot pent-oksit ya da nitrik anhidrit (N2Og). Bütün bu oksitler elementlerinden elde edildiklerinde ısı alıcıdır; bu nedenle orta sıcaklıkta az kararlıdırlar. Bozunmaları sırasında oksijen verdiklerinden yükseltgen rolü oynayabilirler; örneğin hepsi tutuşturulmuş kömürün tümüyle yanmasını sağlayabilir. Hidrojen, azot oksitlerini indirgeyerek azot ve su verir; bu tepkime platin süngeri katalizörlüğünde gerçekleştirilirse amonyak oluşur.

Bütün bu bileşikler arasında yalnızca azot monoksit, kendi elementlerinden doğrudan doğruya elde edilebilir.

1. Diazot monoksit. Azot oksidül ya da azot protoksit (N20) 1776'da Priestley tarafından bulundu. Renksiz ve kokusuz bir gazdır; havaya göre yoğunluğu 1,53'tür; sıvılaştırılması çok kolaydır ve -89°C'ta kaynar; ayrıca suda oldukça çok çözünür (0°C'tabir litre suda bir litre diazot monoksit)

Solunum yoluyla alındığında önce beyinde bir gülme uyarısına yol açar; bu nedenle Davy bu oksite "güldürücü gaz" adını vermiştir. Güldürme etkisinin ardından anestezik etkileri görülür ve özelliği kimi cerrahi işlemlerde kullanımını sağlar. Isı etkisiyle kolayca bozunarak elementlerini açığa çıkarır. Akkor bir cismin dokunuşuyla başlayan bu bozunma üçte bir oranında oksijen içeren bir azot ve oksijen karışımı verir; dolayısıyla kükürt, fosfor, karbon, magnezyum gibi yanıcı maddeler tutuşturularak daldırılırsa bu gaz içinde de canlı bir parlaklıkla yanmalarını sürdürürler. Azot protoksit, bir noktasından için için yanan bir tahta parçasını yeniden alevlendirir; ancak oksijenden farklı olarak yavaş yanmayı sürdürmez ve soğukta beyaz fosforca soğurulmaz; ayrıca azot monoksitle kırmızı duman vermez.

Azot protoksit piyasada çelik tüpler içinde sıvı olarak satılır, atom soğurma spektrofotometrisinde yakıcı gaz olarak kullanılır. Asetilenazot protoksit karışımı yaklaşık 3000°C sıcaklıkta bir alev verir ve ateşe dayanıklı oksitlerdeki elementlerin (Al, Ti) miktarını belirtmeye yarar.

2. Azot monoksit. 1772'de Hales ve Priestley buldu; kokusu belirsiz, renksiz bir gazdır; havada tutulduğunda azot dlok-side (N02) dönüşür. Yoğunluğu 1,04 olan azot monoksidin sıvılaştırılması zordur (kaynama noktası -150°C); suda çok az çözünür. Soğukta kararlı değildir; kızıl derecede tümüyle bozunur. Bu nedenle yakıcı özellikler taşır; ama cisimlerin azot monoksitle yanabilmesi için daha yüksek bir sıcaklığa değin ısıtılması gerekir. Nitekim, kibrit, azot monoksit içinde söner. Oksijenle temas ederse yükseltgenerek nitrit anhidrit ve azot dioksit verir. Tersinir bir tepkimeyle oluşan yükseltgenme ürünlerinin oranları, oksijen miktarına ve sıcaklığa bağlıdır. Nitrit anhidrit ancak soğukta elde edilebilir.

Bu özelliği nedeniyle azot monoksit indirgen bir gazdır: Potasyum permanganat, derişik nitrik asit vb. ile tepkimeye girer. Halojenlerle tepkimesi nitrozil halojenürleri oluşturur. Isı veren bu tepkime,

40°C dolayında klor ile'etkin alümin eşliğinde gerçekleştirilir ve aşağıdaki denklemle gösterilir:
2NO+CI a 2N0CI.
Sanayide, elementlerinin elektrik arkında doğrudan bireşimi yoluyla ya da amonyağın katalitik yükseltgenmesiyle elde edilir; ama oluşumunun hemen ardından nitrik ya da nitrit aside dönüşür.

3. Azot dioksit. Azot dioksit,-10°C'ta renksiz kristaller halinde katılaşır. 0°C'a doğru, uçuk sarı renkli bir sıvıya dönüşür; ama sıcaklık arttıkça kırmızı duman çıkararak daha koyu bir renge bürünür. 21 °C'ta kaynar. Isıtıldıkça dumanı daha da koyulaşır ve saydamlığını yitirerek opaklaşır. Aynı zamanda yoğunluğu da giderek azalır. Bu belirgin nitelikleri iki ayrı molekül türünün varlığıyla açıklanır: dimer (N2O4), renksiz ve soğukta kararlıdır; monomer (NO2) oldukça renklidir; sıcakta tersinir tepkime monomer oluşumu yönünde gerçekleşir: N204 e 2N02. 130°C'ta tam bir ayrışma doğar.

180°C ile 600°C arasında N02 molekülü azot monoksit vererek ayrışır:
N02 = NO + l-02.
Bu tepkimeden azot dioksidin yakıcı ve yükseltgen özeliklerinin azot monokside göre daha belirgin olduğu anlaşılır. Bu bileşik uçucu ve yanıcı bir sıvıyla (benzin, karbon sülfür) karıştırılırsa, panklastitler denen şiddetli patlayıcıları oluşturur. Ayrıca uzay roketlerinde ergol olarak kullanılır. Suya karşı karma bir anhidrit gibi davranır; 0°C'ta nitrit asit ve nitrik asidin bir karışımı elde edilir: 2N02 + H20 ->HN02 + HN03. Alkali çözeltiyle nitrit ve nitrat oluşturur. Azot dioksit olağan sıcaklıkta su ile tepkimeye girerse, nitrit asit bu sıcaklıkta bozunacağından, tersinir bir tepkime uyarınca nitrik asit ve azot monoksit ortaya çıkar:
3N02 + H20 = 2HNO3 + NO.
Sanayi alanında nitrik asidin bireşiminde bu tepkimeye başvurulur. Ayrıca azot dioksit, bazen azotil gibi bir değerli kök rolü oynar.

4. Nitrit anhidrit

5. Nitrik anhidrit

Hidrojenli bileşikler
  • AMONYAK, AZOTÜR asit,
  • HİDRAZİN.
  • Oksijenli asitler
  • HİPONİTRİT, NİTRİT. NİTRİK
Halojenli bileşikler. Çok karmaşık brom ve iyot bileşikleri dışında bilinen bileşikler azot klorür (NCI3) ve fluorürlerdir (NF3). Azot fluorür, oldukça kararlı bir gazdır; azot klorür ise çok duyarlı, sıvı bir patlayıcıdır.

Gaz ve sıvı azot. Gaz azot, hem bireşim etkeni (amonyak üretimi), hem de yansız gaz olma özellikleri nedeniyle ge ıiş bir kullanım alanı bulur. (Yansız atmosfer oluşturma, yangınlara karşı korunma, temizleme gazı olarak yararlanma vb.) Sıvı haldeki azotun ise soğutucu sıvı olarak (olağan kaynama noktası 77,3 K, yaklaşık -196°C) pek çok uygulama alanı vardır ve örnek olarak şunları verebiliriz: besin sanayisi alanındaki uygulamaları (besin maddelerinin hızla dondurulması, çabuk çürüyen besin maddelerini taşıyan araçların soğutulması); tıptaki uygulamaları (yapay döllenme için spermanın saklanması, doku ve organ bankaları, cerrahi kriyosondaların soğutulması, deri hastalıklarının soğukla tedavisi, özellikle küçük deri urlarının yok edilmesi, siğiller); sanayi alanındaki uygulamaları (soğuk pompalama, uzay benzeşim odaları, kararsız sollerin dondurulması, soğukta çapak alma, soğuk öğütme, çeşitli maddelerin geri kazanımı). Sıvı azot, binlerce metreküplük depolarda stoklanır ve onlarca metreküplük tankerlerle taşınır.

—Biyokim. Kanda hem proteik azot (pep-titlerin ve proteinlerin azotu), hem proteik olmayan azot (üre, amonyak, aminoasitler, ürik asit) bulunur. Proteinlerin tümü %16 azot içerir. Polipeptit azotu böbrek ve karaciğer hastalıklarında artar ve bunun değişimleri, ürenin değişimlerinden daha iyi bir şekilde hastalığın gidişini gösterir. Azot vücuttan idrarla atılır; atılma daha çok üre (% 82), amonyak, aminoasit, ürik asit ve kreatinin biçiminde olur. Azotun vücutta tutulması büyüme gereksinimi bakımjndan çocukta ve gebe kadında daha belirgindir.

—Çevrebil ve Tarım. Son derece karmaşıklığına karşın, azot dolaşımı biyosferin en iyi bilinen büyük madde dolaşımlarından biridir.

Canlı maddedeki azot, özellikle proteinler, atmosferdeki azottan gelir, çeşitli süreçler sonucunda organik bileşiklerin yapısına girer. Tutma, bağlama denen bu ilk aşamayı amonyaklaşma' ve nitratlaşma izler; böylece nitrit ve nitrat biçiminde mineralleşen bu azotlu bileşikler doğrudan doğruya bitkilerce soğurulabilir. Eğer nitrat" bozma süreci olmasaydı, bir başka deyişle, tutulmuş olan azotun bir kısmı nitrat bozma süreciyle atmosfere geri dönmeseydi bu dolaşım tamamlanamazdı.

Havadaki azotun tutulması çeşitli biçimde olabilir; azotun en büyük bölümünü toprağa çekip alan etmen mikroorganizmalardır. Bunların en İyi bilinen ve en bol olanları arasında topraktaki serbest ve aerobi bakteriler (azotobacter) ya da anaerobi bakteriler (Clostridium) bazı mavisuyosunları (nostoc, anaboena) ve baklagillerdeki ortakyaşar bakterilerdir. Bu sonuncular çok önemlidir, çünkü toprağa en çok azotu bunlar sağlar; örneğin bir yonca tarlasında toprağa giren azot miktarı yılda hektar başına 400 kg'ı bulur. Bugünkü durumda önem sırası açısından, ikinci sırayı sanayi gübrelerindeki azot alır; onun ardından daha az oranda olmak üzere, elektrokimyasal (gökgürültülü sağnaklar) ve fotokimyasal süreçler gelir. Bu yollarla değişikliğe uğrayan azot genellikle nitrat biçiminde girerek, üstün yapılı bitkilerce proteinlerin sentezinde kullanılır.

Topraktaki azotun % 95'ten fazlası durağan humusta yer alır ve mineral maddelere çok sıkı bağlandığından mikroorganizmaların eyleminden çok az etkilenir. Bir başka organik bölük, ölü ya da canlı mikroorganizmalar ve kimilerince "geçici ürünler" diye adlandırılan, çözülme ya da bireşme yolundaki basit metabolitler gibi değişken organik maddelerdir. Son olarak, organik azot, henüz değişime uğramamış olan taze bitkisel ve hayvansal artıklarda bulunur.

Proteinlerin aminoasitlere parçalanmasından (proteoliz) sonra yer alan amonyaklaşma sonucunda aminoasitlerden amonyak biçiminde azot ortaya çıkar. Bunu da en başta bakteriler ve mantarlar yapar.

Amonyak biçimindeki azot bitkilerce soğurulabilir, ama amonyak aynı zamanda dışbeslek (heterotrof) mikroorganizmalar için de aranan bir besindir. Amonyak-sal azot topraktaki emici mekanizma ile alıkonur ve sularla akıp gitmesi önlenir. Bazı killi topraklarda (iliit) bir geri dönüş sürecine de uğrayabilir.

Nitratlaşma amonyağın nitrata yükseltgenmesidir. Bunu iki tip bakteri sağlar: nitrosomonas denen bakteriler amonyağı nitrite dönüştürür; nitrobacter denenlerse bu bileşiği yükseltgeyerek bitkilerce soğurulabilir nitrat haline getirir.

Nitrat bozma en başta, nitratları gaz halinde azota ve oksijene ayıran nitratsızlaştırıcı bakterilerin etkisiyle gerçekleşir.

Nitratlı azot uçucu bir nesnedir, toprakta çok ender birikir. Ama nitratlaşma sürecinin de zorunlu bir aşamasıdır. Bununla birlikte nitritler, iyi havalanmamış topraklarda önemli miktarda birikebilir; o zaman nitrat bozma süreçleri yoğunlaşır. Nitrik azot ise azotun mineralleşmesirıin son ürünüdür. Görülebilen nitrik azot miktarı, birlikte yürüyen iki etkinliğin sonucudur:

Bir yandan, mineralleşme organik azotu amonyaksai azota (amonyaklaşma), sonra nitrik azota dönüştürür; öte yandan, mikroorganizmalar kendi bünyelerinde mineral azotu organik azota dönüştürürler (organikleşme).

Çevresel koşullara göre bu iki etkinlikten biri, bir süre öbürüne üstün gelebilir, ama değişiklik ters yönde de aynı hızla gerçekleşir, iyi koşullarda (elverişli nem, oldukça yüksek sıcaklık ve mayalandırıcı karbon yokluğu) mineralleşme organikleşmeye büyük ölçüde üstün gelir. Toprakta eriyik içinde bulunan kullanılabilir nitrik azot büyüme evresinde bitkilerce yüksek bir hızla soğurulur. O zaman topraktan çekilen azot hektar başına günde 3 kg dolayındadır. Bununla birlikte o sırada kök soğurmasına bağlanamayan bir miktar azot kaybı daha olabilir. Bu olgu azotun rizosfer (kökküre) bölgesinde yeni bir düzenlemeye geçmesinden ileri gelir. Eğer mineralleşme koşulları elverişliyse genellikle hasattan az bir zaman sonra bu olay kaybolur.Topra-ğa azotlu gübre vermenin amacı, toprağın verebileceği azotu tamamlamak olmalıdır; bunun nedeni topraktaki azotun yetersiz kalıp bitkinin büyümesini sınırlayıcı bir etmen olmaması, bir başka nedeni de sularla akıp giden azot kaybını elden geldiğince azaltmaktır.

Gerçekten de azot, nitratların ya da suda eriyen organik maddelerin toprağı yıkayan sularla akarsulara ve okyanuslara sürüklenmesi sonucunda dolaşımdan çıkabilir. Bu durumda azot biyolojik bağlarla tutulma ve nitrat bozma yoluyla yeniden dolaşıma sokulabilir; sonunda ya atmosfere yollanır ya da derinlerde tortular içinde birikir.

Nitrat bozma süreçlerine karşın, bugünkü durumda, bazı akarsularda ve derindeki sulu katmanlarda tutulan azot miktarında bir artış görülmektedir. (Bu olgu insan sağlığı için tehlikeli sonuçlar doğurabilir: zehirli nitrit yüklü sular, göllerin oksijensizleşmesi, vb.)

—Zootekn. Evcil hayvanların rasyonlarında, genetik potansiyellerinin onlara sağladığı üretim düzeyini tutturabilecek miktarda azot bulunmalıdır Her hayvan türü için azot gereksinimleri deneylerle saptanmış normlara göre hesaplanır. Besinler azotu değişik biçimlerde içerir: protit azotu (aminoasitlerde yer alan azot), proteik azot (besinlerin çözünmeyen azotlu kısımları), proteik olmayan azot (ya da çözünür azot). Bu azot bir öncekinin bütünleyici kısmını oluşturur ve protitler dışı azotlarla aminoasitleri ve küçük peptitleri içerir.

MsXLabs.org & Büyük Larousse
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
30 Aralık 2016       Mesaj #6
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Azotun Elde edilmesi ( N )

Ad:  Azot.jpg
Gösterim: 2653
Boyut:  5.9 KB

Doğada azot, canlılar, toprak, sular ve hava arasında sürekli olarak dolanır. Azot, havanın damıtılmasıyla elde edilir. Renksiz ve kokusuz bir gazdır. Suda pek az çözülür. Azot ne yanıcı ne de yakıcıdır. Azot oksitlerinden diazot monoksit N.O "Güldürücü gaz' adıyla bilinir, amonyum nitratın ısıtılmasıyla elde edilir. Renksiz, tatlımsı kokulu, kok-lanırsa duyu kaybına yol açan bir gazdır. Bazen hafif histeri nöbetlerine sebep olur. Ayresol püskürtücülerinin içine itici gaz olarak doldurulur. Azot dioksit NO.- azot monoksidin kendiliğinden havadaki oksijnle birleşmei azot dioksit verir, bu ise esmer kırmızı renkli, batıcı kokulu, mukozayı tahriş eden zehirli bir gazdır. Azot dioksit güçlü bir yükseltgendir. Roketlere oksitleyici olarak konur, sülfirik asit üretiminde katalizör olarak, nitrik asit üretiminde önemli ara madde olarak kullanılır.

MsXLabs.org & Büyük Larousse
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
13 Ocak 2017       Mesaj #7
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Azot Elementi


Renksiz, kokusuz ve tatsız bir gazdır; ne hidrojen gibi kolayca yanar, ne de oksijen gibi başka maddelerin yanmasına yardımcı olur. Ama böylesine eylemsiz gözükmesine karşılık bütün canlılar için yaşamsal önem taşıyan bir elementtir. Soluduğumuz havanın dörtte üçünden fazlasını azot oluşturur. Ayrıca başka elementlerle birleşerek nitro bileşikleri, nitrat, amonyak ve amonyum tuzları gibi çeşitli inorganik bileşikler ya da bütün canlıların yapısında bulunan protein ve nükleik asitler gibi organik bileşikler verir (bak. Protein). Azot bileşiklerinden çoğunun nitrat, nitrit gibi adlar taşımasının nedeni bu elementin batı dillerindeki bir adının da "nitrojen" olmasıdır. Bu yüzden kimya da N simgesiyle gösterilen azot, atom numarası 7, atom ağırlığı 14,0067 olan bir ametal, yani metal özellikleri taşımayan bir elementtir.

Havanın bileşiminde büyük oranda azot bulunmasına karşılık ne insanlar ve hayvanlar azot gereksinimlerini solunum yoluyla havadan karşılayabilir, ne de bitkiler karbon dioksidi aldıkları gibi havadaki azotu yapraklarıyla alabilirler. Canlıların yararlanabilmesi için, havadaki azot gazının, yani element halindeki serbest azotun bileşiklerine dönüştürülmesi gerekir; bunu da toprakta yaşayan bazı bakteriler sağlar. Böylece bitkiler, proteinlerin ve Öbür azotlu organik bileşiklerin yapımında kullanacakları azotu nitrat biçiminde topraktan alırlar. İnsanlar ve hayvanlar ise bitkileri yiyerek aldıkları bu azotlu bileşikleri, büyümeleri ve sağlıklı yaşamaları için gerekli olan maddelere dönüştürürler. Hayvanlar azotlu bileşiklerin fazlasını vücutlarında depolayamadıkları için bu bileşikler parçalanır ve dışkıyla birlikte vücuttan dışarı atılır. Çiftçiler bu dışkıları toplayıp gübre olarak tarlalarına serperler ve böylece bitkilerin topraktan almış olduğu azot yeniden toprağa karışır. İnsanların ve hayvanların yemediği bitkiler ise çürüyerek ölür ve hücrelerindeki azotlu bileşikler bu kez topraktaki bakteri ve mantarlarca nitratlara dönüştürülür. Topraktaki azotun bitki ve hayvanlarca alınıp kullanıldıktan sonra yeniden toprağa dönmesine "azot çevrimi" ya da "azot dolaşımı" denir.

Azot çevrimi sırasında bir miktar azot kaybı olur. Bunun başlıca nedeni insan dışkısının çok az bir bölümünün gübre halinde toprağa geri dönebilmesidir. Örneğin İngiltere'de her yıl toplam 40 bin ton azot kanalizasyona karışır ve bunun ancak yüzde 40'ı toprağa geri döner. Şiddetli yağmurların topraktaki nitratları sürükleyip götürmesi de azot kaybına yol açan önemli bir etkendir.

Buna karşılık fasulye, bezelye, bakla ve yonca gibi baklagillerin köklerinde yaşayan bazı bakteriler havadaki serbest azotu "bağlayarak", yani çeşitli azot bileşiklerine dönüştürerek topraktaki bu azot kaybını bir ölçüde karşılayabilir. Baklagillerin ortakçısı olan bu azot bağlayıcı bakteriler konak bitkinin köklerindeki yumrularda yaşar ve toprağın içindeki havadan aldıkları azotu, bitkinin yararlanabileceği nitratlara dönüştürür. Bu olaya "azot bağlanması" denir. Bu bakterilerin en büyük yararı, bitkilerin kullanabileceğinden daha fazla azot üreterek toprağı zenginleştirmeleridir. Bu yüzden çiftçiler bazen tarlalarına yonca ya da baklagillerden başka bir bitki ekip, ürünü toplamadan tarlayı sürerek toprağı bu "yeşil gübre" ile zenginleştirirler. Ama tarımda hayvan dışkısı ve çürümüş bitki artıkları gibi doğal gübrelerin ya da nitrat ve amonyum bileşikleri içeren azotlu yapay gübrelerin kullanımı daha yaygındır.

Yıldırım ve şimşek de havadaki bir miktar azotun toprağa geçmesine yardımcı olur. Çünkü şimşekteki elektrik enerjisi havadaki azot ile oksijenin birleşerek azot oksitlerinin oluşmasına yol açar. Bu oksitler de yağmur suyuyla birleşip nitrik ve nitröz asitler halinde toprağa düşer.

Azotlu yapay gübreler yıllarca hep sodyum nitrattan elde edilmiş, havagazmın üretimi sırasında bir yan ürün olarak açığa çıkan amonyum sülfat da gübre yapımında kullanılmıştı. Alman kimyacı Fritz Haber'in havadaki azottan amonyak elde etmeyi başarması gübre sanayisinde bir dönüm noktası oldu. HaberBosch yöntemi denen bu işlemde, sıvılaştırılmış havadan elde edilen azot ile hidrojen gazı karıştırılıp basınç altında sıkıştırılır, ısıtılır ve demir içeren bir karışımdan geçirilir. Bu katalizör iki gazın amonyak halinde birleşmesini sağlar. Amonyak da gübre yapımında kullanılan nitrik asidin ve azotlu bileşiklerin üretiminde kullanılır.

MsXLabs.org & Temel Britannica
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

4 Haziran 2011 / asla_asla_deme Biyoloji
19 Nisan 2010 / volture Kimya
16 Kasım 2011 / Misafir Soru-Cevap
10 Aralık 2013 / Misafir Cevaplanmış