Arama

Varoş Kültürü

Güncelleme: 25 Kasım 2012 Gösterim: 5.669 Cevap: 1
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
18 Nisan 2010       Mesaj #1
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Varoş Kültürü

Sponsorlu Bağlantılar
Köylerden başlayan toplu göçler, kentlerde büyük sosyolojik sorunlara yol açmıştır.Varoş olarak tanımladığımız eski gecekondu bölgeleri, yerini artık apartman kondulara almıştır. Kent kültürüne alışamayan insanlar, kentlere uyum sağlamak yerine daha da muhafazakar olmayı seçmişlerdir. Kentlilere duydukları hınç içten içe illegalliye yöneltmiş din adına cumhuriyeti yıkmak varoş kültürünü yaymak genel amaçları haline gelmiştir.

Bu kesim, Sinema, Tiyatro, Müze, Gazete, Tatil gibi olaylara tamamıyla yabancıdırlar, hatta 60 lı yaşlarda milyonlarca insan hayatları boyunca sinemanın yanından bile geçmemişlerdir.

Kent sokaklarında yürürken yollara tüküren, eşinize, kızınıza, asılan varoş kültürüyle yaşayan taşralılara bolca rastlarsınız maalesef.

Kap kaç, gasp, yaralama, taciz, polis taşlama vb. suçlar hep varoş kültürünün sonucudur.

Karayollarında yaşadığımız katliam gibi kazalar ve keşmekeş sinyalleri hiç kullanma alışkanlığı olmayan, kamikaze pilotları gibi dolaşan aynı kesimin insanlarının boynunun borcudur.

Köyden kente göçen insanların kente uyum sağlamalarının zaman alması doğal, ancak kentleri köy haline çevirmelerine izin vermek hiç doğal bir durum değildir. Bunun nedeni hükümetlerin ve medyanın kent kültürümüze sahip çıkmamasından kaynaklanmaktadır.Oy alabilmek için bu varoş kültürüyle yaşayan milyonlarca insanı köylerine şehirlerine geri yollamamak en büyük handikaptır.Varoş kültürüyle yaşayan bu kesimin seçtikleri insanlar varoş kültürünü devletin zirvesine kadar çıkarmıştır maalesef.

Varoş kültürünün oluşturduğu yeni yaşam tarzı

- Apartman katında , kahvehanelerde, sokak aralarında düğün nişan yapmaktan çekinmezler.
- Balkondan halı, kilim silkeleme, çamaşırları, alt komşunun balkonunu ya da camını kirletecek ya da kapatacak şekilde asma.

- Balkonda balık pişirme, mangal yapma, izinsiz balkonlarını yıkıp odaya dahil etme karekteristlik özellikleridir.

- Bina ortak giderlerine, kendini ilgilendirmediği düşüncesiyle katılmazlar.

- Müzik aletlerini ve televizyonun sesini sonuna kadar açmaya bayılırlar.

- Gece yarılarına kadar güneş gözlüğü takarlar.

- Arabalarının alarmları günde yüz defa öter ama onarmak akıllarına gelmez.

- Bina bahçelerinin özenle korunan çiçeklerini ağaçlarını söküp sebze ekmeye bayılırlar.

- Kurban bayramı öncesinde aldığı kurbanlık hayvanı, evin önünde kesmek.

- Kendi katını binanın genel renginden ayrı bir boya ile boyama.

- Buram buram ter kokan ayakkabılarını binanın merdiven boşluklarına ve kapının girişine çıkartırlar.

- Ortak alanları köyden getirdikleri çuvallarca patates, soğan v.b. malzeme ile doldurulurlar.

-Evvelden haber vermeden komşularına misafirliğe gitmeye bayılırlar.

- Apartman dairesinin iki kiş tutarlar, daha sonra sekiz on kişi olarak kalırlar.

- Uzun alt donu ve atletle balkona çıkıp çay keyfi yaparlar.

- Kadınları ne idüğü belirsiz kent kültürüne yakışmayan arap kadınlarının kılık kıyafetlerine benzeyen kıyafetlerle görüntü kirliliği yaratmaktalar.

- Toplu taşım aracı olan otobüse ya da dolmuşa binerken, kendinden önce gelmiş ve sıra bekleyen insanlara saygı göstermezler.

- Otobüsün ya da dolmuşun önünde nereye gittiği yazılı olduğu halde mutlaka bir de sürücüye sorarlar.

- Otobüse, dolmuşa binerken parasını, biletini hazırlamak yerine bindikten sonra çantasından para ve bilet bulmaya çalışırlar.

- Dolmuşa paralarını bozdurmadan binerler.

- Toplu taşım araçlarında yüksek sesle konuşurlar ya da çalan cep telefon unuyla bağıra bağıra konuşurlar.

- Yerlere tükürürler, çöpleri çöp kutusu yerine sokaklara ve çimlerin üstüne atmakta hiçbir sakınca görmezler.

- Son model pahalı arabalarının camını açıp kül tablasını sokağa boşaltırlar.

- Terleyen ayağını serinletmek için otobüsün içinde, banklarda herkesin önünde ayakkabısını çıkartıp parmak aralarını kaşırlar.

- Yerleşim yerlerinde günün her saati aşırı hız yapmakta ve klakson çalmakta hiçbir sakınca görmezler.

- Üst geçit, alt geçit ve yaya geçidi olduğu halde mutlaka demir parmaklıkları aşarak karşıdan karşıya geçerler.

- Alt geçitleri, parklarda ağaç altlarını, yakında tuvalet olduğu halde bir tuvalet gibi kullanmakta hiçbir sakınca görmezler.

- Şehrin olur olmaz her yerinde çimlerin üstüne yatarak, ailece piknik yaparlar, ayakkabılarını yastık yapıp uyurlar.

- Çimlerde güreşip etrafındakilere güç gösterisi yapıp kafalarınca hava atarlar.

- Şehirlerarası çalışan otobüslerde, kokulu yiyecekler yerler, otobüsün hareket saatini bildikleri halde vaktinde gelmezler

- Parklarda bulunan çimlerin üstünden geçmekte ve çiçekleri kopartmakta hiçbir sakınca görmezler.

- Buldukları her yerde mangal yaparlar, piknikte pijamalarıyla dolaşmaktan hoşlanırlar.

- Plajlarda donla baksırla veya şortla yüzer ve güneşlenirler, kendilerini hemen kuma gömerler, mayo giyene rastlayamazsınız.

- Kadınları elbiseyle yüzmeye çalışırlar, bakımsızlıktan ve aşırı dengesiz beslenmekten ortalama seksen yüz kilo ağırlığın dalardır.

- Toplu taşım araçlarında ve umuma açık yerlerde kabuklu kuru yemiş yiyerek kabuğunu sokağa atarlar.

- Sahillerde çekirdek dağının içinde otururlar.

- Parasal güçleri olmadığında çaylarını ve yiyeceklerini yanlarında taşırlar.

- Toplum içinde ağır ter kokusuyla dolaşmak umurlarında değildir.

- Ayakkabı aldıklarında eskileri sokağa bırakırlar.

- İş yerine naylon poşet içinde sefer taslarıyla yemek getirip yerler.

- Ayakkabısının ökçesine basarak veya pantolonun paçasını çorabın veya çizmenin içine sokarak sokağa çıkarlar.

- Apartman bahçesinde ya da girişinde tavuk ve benzeri hayvanları besleme alışkanlığını sürdürürler.

- Tiyatroya, sinemaya, toplantılara cep telefonlarını açık bırakmaktan çekinmezler.

- Tuvaletlerde sifonu çekmeden çıkarlar, tuvalet kağıdı kullanmazlar, kullananlarla dalga geçerler.

- Kapıları ve duvarları cinsellikle ilgili yazıyla doldururlar.

- Arabalarını film cam kaplayıp arkadan gelen arabaların görüş alanlarını kısıtlarlar, kazalara neden olurlar.

- Köylerde barınamayacak kapasitede milyonlarca insan sırf oy adına büyük kentlerde yaşatılmaktadır.

- Polisiye suçlara hiç girmedim bile...

-Varoş kültürüyle yaşayan taşralıların büyük bir çoğunluğu maalesef iyi giyimli ve iyi işleri olan statülü insanlardan oluşuyor .

-Varoş kültürü , daha sayamadığım binlerce davranış biçimiyle, bizim gibi milyonlarca kent soylularının yaşam kalitesini mahvetmektedir.



Volkan YILDIRIM

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
ölmez fenerli - avatarı
ölmez fenerli
Ziyaretçi
25 Kasım 2012       Mesaj #2
ölmez fenerli - avatarı
Ziyaretçi
VAROŞ KÜLTÜRÜ VE MEDYA

Sponsorlu Bağlantılar
Az gelişmiş ülkelerde, çeşitli toplum kesimleri arasında kültür farklılıkları daha belirgindir. Bu ülkelerde estetik değerlere önem veren –kentsoylu ya da aristokrat- küçük bir kesim vardır kentlerde. Ancak bu kesim büyük ölçüde toplumdan kopuktur ve onu küçümser. Toplumun diğer kesimlerinin ne yaptığı, nasıl yaşadığı, nelerden hoşlandığı pek önemli değildir onun için
Ne zaman ki, köyden kente göç gibi kentsel dokuda bir değişim ortaya çıkar ve göç beraberinde bir kültürü sürükleyip taşır kente, işte o zaman kentsoylu ya da eski aristokrat bu kültürle burun buruna gelir. Fakat hoş bir karşılaşma değildir bu. Özellikle bu toplumda bir de popülist medya varsa kendisini ab­lu­kada hisseder. Bu çok heterojen yapıda kente göç edenin kültürü de değişime uğ­rar. Artık o da yüzyılların folklorik birikiminden uzaklaşmıştır. Bir yoksulluk kül­türü gelişir varoşlarda. Umursamazdır, daha iyiyi, güzeli estetiği aramak gibi bir derdi yoktur bu kültürün çevrelediği insanların. Üstelik bu kül­tü­rün biraz “protest” yanı da vardır. Fakat asla o toplum kesiminin doğal ge­lişim sürecinin bir ürünü değildir. Varoş halkı artık asla köylü değildir. Görünüşte, hele genç kızları kentin dokusuna ayak uydurmuş gibidir. Ancak bu görünüm çoğu kez yanıltıcıdır. Gerçekte bu insanlar, varoş gençliği iç dünyalarında amansız bir çatışmanın içindedirler.
Az gelişmiş toplumda işte böyle birbirinden kopuk ve birbirine çekinceyle bakan toplum kesimleri bir arada yaşarlar.
Fakat, ülkemizde son yıllarda bu genel görünümü biraz değiştiren bir süreç gözleniyor. Dışlanan, horlanan varoş kültürüne sempatiyle bakılmaya başlandı. Kast sistemi gibi katı, anti-demokratik bir yapısı olmayan, tersine demokratik geleneği her alanda oluşturmaya ve yaşatmaya çalışan ülkemizde bu süreci fazla yadırgamamak gerekir. Artık İstanbullunun Osmanlı’da olduğu gibi imti­yazları yok. Kimin nereye yerleştiğine karışma hakkı da yok. Böylece zıt kültür­lerin bir sentezi doğuyor.
Eskiden TRT, varoşları, köyleri ve eğitim düzeyi düşük kesimleri düzeyli prog­ramlarla “eğitmeye” çalışırdı. İtiraf etmek gerekirse bu konuda önemli rol oy­nadığı da yadsınamaz. Ama özel medya kolayı seçti. “Hedef kitle” toplumun çoğunluğunu oluşturan bu kesimlerdi. Fakat özel medya orta sınıftan çok va­roşlara yönelince tepki almaya başladı. Zaten az gelişmiş bir toplumda orta sı­nıf zayıf olduğu için medyanın varoşlara yönelmesi kendi açısından tutarlıydı. Medya toplumumuzun sorgulamadan uzak (edilgen) yapısından yararlanarak önceleri TRT’nin düzeyli yayınlarına alıştırılmış olan insanlarımızı bu kez, va­roş kültürüne yöneltti. Ama, yukarıda da belirttiğim gibi bu kültür zaten onların öz malı değildi. Halk müziğimizin büyüleyici güzelliği genç kuşaklar tarafından unutulmaya yüz tutarken arabesk şarkıcıları yaşamın ayrılmaz parçası oldular. Akdenizli olmakla övünen aydınlarımız o güzel Akdeniz müziğinin ülkemizde ne yazık ki bir türlü tutunamadığını gördüler.
Bence yaşanması kaçınılmaz olan kültür sentezi ileri yönde değil, geriye dönük oldu. Medyanın bu umursamazlığı hala devam ediyor. Temmuz 1998.




Benzer Konular

25 Temmuz 2012 / FlooFuN Türkiye Cumhuriyeti
17 Mayıs 2009 / rap_attack Kültür
5 Temmuz 2015 / _Yağmur_ X-Sözlük
27 Ağustos 2008 / nünü Taslak Konular