Arama

Urartu Uygarlığı (Urartular)

Güncelleme: 15 Aralık 2016 Gösterim: 38.647 Cevap: 7
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
1 Mart 2009       Mesaj #1
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Urartular

Ad:  Urartu Uygarlığı (Urartular)1.jpg
Gösterim: 7278
Boyut:  96.5 KB

Tunç Çağının sonlarıyla Demir Çağının başlarında merkezi kabaca Van Gölü olmak üzere Doğu Anadolu’dan bugünkü Türkiye’nin Ermenistan ve İran sınırlarının doğusuna kadar uzanan bölgede aşayan halk.
Sponsorlu Bağlantılar

İÖ 13. yüzyıl başlarından alma Asur kaynaklarında adları geçen Urartular, İÖ 9. ve 8. yüzyıllarda Yakındoğu’da önemli bir siyasal güç oluşturduktan sonra İÖ 6. yüzyıl sonlarında Medler tarafından tarihten silinmişlerdir.

Urartu Asurca bir sözcüktür. Urartular kendi ülkelerine Biainili, bugünkü Van Kalesi’nin yerinde bulunan başkentlerine de Tuşpa (Turuşpa) adlarını vermişlerdi. Eski Urartu yerleşmelerinin çoğuna Türkiye’deki Van ve Çıldır, İran’daki Urmiye ve Ermenistan’daki Sevan gölleri arasındaki alanda rastlanmıştır. Bu yerleşmeler, Fırat Irmağına doğru seyrelerek yayılır.
Urartuların Yakındoğu’da yaşamış daha eski bir halk olan Hurrilerle birçok ortak özellikleri vardır. Her iki halkın dilleri birbirine yakındır. Bu diller İÖ 3. binyılda ya da daha önce yaşamış ortak bir ulustan türemiş olabilir. Kültür miraslarının büyük bir bölümünü Hurri halkına borçlu olmakla birlikte Urartular Asurlardan da önemli ölçüde etkilenmişlerdir. Yazılarını, edebiyatlarını, askeri ve diplomatik alandaki uygulamalarını, güzel sanatlardaki tema ve üsluplarını Asur uygarlığından almışlardır.

Asur etkisinin iki evresi vardır. Bunlardan ilki İÖ y. 1275-840 arasındadır. Bu dönemde Urartu topraklarına seferler düzenleyen Asurlar dağınık bir direnişle karşılaşmışlardı. İkinci evre ise İÖ 840-612 arasında, Urartu Krallığfnın parlak günlerinde yer alır. İlk evrede Asur etkisi doğrudan yaşanmış, yerli halk Asurlar tarafından acımasızca ezilmiştir. Bu dönemde Urartuların Asur’un daha üstün uygarlığının güzelliklerini hevesle özümsemiş ya da taklit etmiş oldukları anlaşılmaktadır. İkinci evrede ise Urartular Asurlarm yaptığı her şeyi kendilerine özgü bir biçimde tekrarlamışlardır.

Yeni krallığın ilk yüzyılında, Asurlarmkine benzer askeri harekâtlara ağırlık veren Urartular doğu, batı ve kuzeydeki komşularıyla sürekli savaştılar.

I. Sardur’un hükümdarlığı (İÖ y. 840-830) konusundaki tek kaynak Van’daki yazıtlardır. Ama onun oğlu İşpuini (İÖ 830-810) ve torunu Menua’nın (İO y. 810-786) hükümdarlıkları sırasındaki Urartu fetihleri ancak dolaylı yoldan, batıda Aşağı Murat Havzasından (Elazığ çevresi) kuzeyde Araş çevresine (Erzurum’dan Ağrı Dağına kadar) ve güneydoğuda Urmiye Gölünün güney kıyısına kadar çeşitli yerlere yayılmış olan yazıtlar aracılığıyla öğrenilebilir.

İÖ y. 1100’de Asur kralı I. Tiglat-pileser’in fethetmiş olduğu Musasir (Ardini) bu dönemde Urartu egemenliği altına girmişti. Ardini’deki Haldi Tapmağı Urartu kralları tarafından vakfedilmiş olmakla birlikte, Asurlarm da tapınmasına açıktı.
İşpuini’nin hükümdarlığının son yıllarında hazırlanmış dinsel konulara ilişkin bir dizi Urartu yazıtı vardır. Devlet dininin ilk biçimini bu krallar döneminde aldığı ve çoktanrılı Urartu inancındaki tanrılar sıralamasının, her bir tanrıya adanması gereken kurbanlarla belirlendiği anlaşılmaktadır.

Toprağı sulayarak daha verimli hale getirmeye yönelik ilk mühendislik projelerinden biri de Menua döneminden kalmadır. Menuai Pili (Menua Kanalı) 51 km uzaktaki bir kaynaktan Van’a tatlı su taşıyan bir kanaldır ve hâlâ kullanılabilir durumdadır {bak. Şamram Kanalı).

Menua’nın oğlu I. Argişti (İÖ y. 786-764) ve torunu II. Sardur (İÖ y. 764-735) dönemlerinden yazıtlardan başka, dolaysız bir tarihsel kaynak olan vakayinameler de kalmıştır. Bunlar Van’daki kayalara ve sonradan çevreye dağılaıj stellere kazılmıştır. Bu krallar zamanında Urartular batıya, Fırat’ın büyük bir dirsek oluşturduğu yöreye ve daha öteye Melitene (Malatya) ve Kommagene’ye doğru yayıldılar. Böylece de Asur ülkesine Batı Toroslar’dan demir taşman başlıca yollardan birini keşmiş oldular. Kommagene kralı Kuştaşpi İÖ y. 745’te II. Sardur’a yenildi. Toroslar’daki Tabal kralı Tuate’nin toprakları da İÖ y. 777’de I. Argişti’nin eline geçti. Böylece Urartular, kısa bir süre için de olsa, Fırat’ın batısında Kommagene topraklarında Melitene’den Halfeti’ye (eskiden Halpa) uzanan bir yolun başını tutmuş oldular. İmparatorluğun sınırları Kuzey Suriye’de Halep’in 35 km yakınlarına kadar yayıldı.

Argişti ve Sardur, sonunda Urartuların gerçekleştirdiği en verimli girişim durumuna gelen bir işi de başlattı: Araş Irmağı boyundaki toprakların alınması ve tarım alanı olarak kullanılması. I. Argişti.döneminde Diaohi (Diaooğullarmm Ülkesi; Asur dilinde Diaieni) yenildi ve Araş Vadisinin yukarı ve orta kesimleri yapı, sulama ve tarım etkinliklerinin yoğunlaştığı önemli bölgeler haline geldi. Sardur buna Çıldır ve Sevan göllerini ekledi. Urartuların kuzeybatıya doğru daha fazla yayılmasını ise yeni bir rakip olan Kolha (Yunanca Kolhis) Krallığı durdurdu. Her yıl düzenlenen seferlerde ordunun aldığı on binlerce tutsak (sayılan bir yılda 39 bini buluyordu) ülke topraklarının ekilip biçilmesi ve ürünün işlenmesi için gerekli insan gücünü sağlıyordu.

Efsaneler, günümüze ulaşan Urartu yapılarının çoğunu Kraliçe Semiramis’e mal eder. Ama gerçekte Asur’un İÖ 810-806 arasındaki Babilli hükümdarı Kraliçe Sammuramat (Semiramis) Urartuların işlerine karışmamıştır. Tersine kraliçenin kocası, oğlu ve büyük torununun hükümdarlıkları (IÖ 823-745) Asurun askeri açıdan gerilediği ve Urartuların sınırlarını genişlettikleri bir döneme rastlamıştır.
Ad:  urartular.JPG
Gösterim: 2810
Boyut:  54.9 KB
Bu dönemde Urartu kralları birçok kez (büyük olasılıkla haklı olarak) Asur ordularını yendiklerini ileri sürdüler. Argişti, hükümdarlığının altıncı ve yedinci yıllarında Zap ve Urmiye Gölü yörelerinde Asurlara karşı zaferler kazandığını açıkladı. II. Sardur ise Asur kralı V. Asur:nirari’yi Yukarı Dicle Havzasında yendi (İÖ y. 753). İÖ y. 744-715 arasında Asurlar yeniden yayılmaya başladı. II. Sardur, Güney Anadolu ve Kuzey Suriye’deki bazı vasatlarının desteğine karşın sürekli yenildi ve 743’te de müttefikleriyle birlikte Asur kralı III. Tiglatpileser’le (hd İÖ 744-727) Kommagene ülkesindeki Halefi yakınlarında yaptığı savaşı yitirdi. İÖ 735’te Tiglatpileser Tuşpa kapılarına kadar ilerlediğinde, bir saray ayaklanmasıyla devletin başına Sardur’un yerine oğlu I. Rusa’nın (hd IÖ y. 735-713) geçirildiği sanılmaktadır.

Tiglatpileser’in oğlu, Asur kralı II. Şarrukin (Sargon) (hd IÖ 721-705) Urartulann Yakındoğu’daki Asur egemenliğine rakip olmalarını önledi. Urartular Kuzey Suriye’deki prensliklerden yardım umdular; ama bu prensler hemen Asurlara teslim oldular ve İÖ 717’de Karkamış Asur ülkesine katıldı. Zengin maden yataklarının bulunduğu Toroslar’daki Tabal Krallığı, I. Rusa’nın ve efsaneye göre tuttuğu altın olan Frigya kralı Midas’m müttefiki olarak kaldı. Midas yenildikten sonra Tabal Krallığı yıkıldı ve ülkesi Asur topraklarına katıldı.

Aynı yıl II. Şarrukin doğudan Urartuları sıkıştırmaya başladı. İki yıl süreyle seferler daha çok Batı İran’a yapıldı. Asurlar, Manna Krallığı’nın çıkarlarını savunurken, Urartular doğudan ve kuzeyden Mannalılara saldırmakta olan İranlı kabileleri destekliyor ve kışkırtıyordu. Ama Asur casusları Urartu cephesinin arkasında, Urartulara karşı çok daha geniş çaplı bir askeri girişime yardımcı olacak bilgiler toplamaktaydı.

Sonuçta, ikinci bir cephenin açılması dengeyi Asur lehine çevirdi. Kafkaslar’da yaşayan göçebe Kimmerler İÖ 714’ten kısa bir süre önce Urartu topraklarını istila ettiler. Bu sonu belki de, kuzeydeki birçok tampon devleti akılsızca yok eden I. Rusa hazırladı ve Kimmerleri kendi sınırlarına dayanmış buldu. Korkusuzca saldırıya geçti, ama büyük bir felakete uğradı: Kral IÎ. Şarrukin’in Urartulara ilişkin bilgi toplamak üzere kuzeye gönderdiği Asur veliaht prensi Sinahheriba, Rusa’nın ordusunun Kimmer topraklarında yenik düştüğünü ve Rusa’nın komutanlarla bağlantıyı yitirerek Urartu ülkesine kaçtığını babasına haber verdi. Bu durumdan güç alan Şarrukin İÖ 714’te yeni bir sefer açtı. Bu sefer, Urartu krallarının kendi dağlık yurtlarının dışına yönelik bütün hayallerinin sonu oldu. Rusa, Asurlara karşı müttefikleriyle kurduğu bir koalisyona başkanlık ettiyse de başarılı olamadı.

Bunun üzerine acele Tuşpa’ya döndü. Şarrukin, Kimmerlerle çatışmaktan kaçındı ve Urartuların Ardini’deki en önemli tapınağını yağmaladı, Haldi’nin heykelini alıp götürdü. Rusa bu son felaketi haber alınca intihar etti. Rusa’nın uğradığı yenilgiler Urartula- nn siyasal gücünü yok etmişti. Gene de onun oğlu II. Argişti (hd İÖ y. 712-685) ve ardılları kraliyet geleneğini sürdürdüler, ülkenin doğal kaynaklarını geliştirdiler. Urartu kültürü ayakta kaldığı gibi, siyasal güçsüzlüğüne karşın, bir süre daha serpildi. İÖ 590’da ülkeyi istila eden Medler, Urartu Krallığı’nı ortadan kaldırdılar.

kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen Safi; 15 Aralık 2016 21:42
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
2 Mart 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

Urartu Uygarlığı (Urartular)


MsXLabs.org
Günümüze dek ortaya çıkarılan yaklaşık 600 çivi yazılı yazıt, Urartu uygarlığının sırlarını anlatıyor.
Ad:  konu_buyuk_1.jpg
Gösterim: 5612
Boyut:  70.1 KB
Sponsorlu Bağlantılar
Hormuzd Rassam, 1880 yılının sıcak bir Temmuz günü Van'a ayak bastı. Hiç vakit kaybetmeden bir ata atladı ve kale eteğinde yayılan eski şehre birkaç kilometre uzaklıktaki Toprakkale kayalıklarına tırmandı. Amerikalı misyoner Dr. D. Raynolds ve Van'da o dönem İngiltere'nin konsolos yardımcılığı görevini yürüten Topçu Yüzbaşı E. Clayton'ın, İstanbul'dan alınan fermanla onun adına yürüttüğü kazıların ilk sonuçlarını görmek için sabırsızlanıyordu.Tepeye yaklaştıkça, birkaç yıl önce sir Henry Layard'ın İstanbul'da, antikacı Sedrak Devgantz'dan aldığı altın kaplamalı tunç heykelcikler ve Müze-i Hümayun'ca satın alınmış, Van kaynaklı olduğu söylenen, insan başlı, kuş gövdeli tunç kazan kulplarını düşünerek atını mahmuzladı.
Musullu mütevazı bir Keldani aileden gelen bu Osmanlı Assurbilimci 1840'lardan beri Layard'ın yanında bilgili ve sadık bir arkeolog olarak yetişmiş ve eğitimini Magdalen Kolej'de tamamlamıştı.

1850'de Layard'la yaptığı ilk gezide Valilik mimarbaşısı Nikoğos'un rehberliğinde dolaştığı Van Kalesi kayalıkları onu çok etkilemişti. O zamanlar Assur kraliçesi Semiramis'in ( Ş ammuramat) yaptırdığı sanılan kale, kayalara oyulmuş uzun çivi yazıları ve görkemli mezar odalarıyla adeta gönüllerinde taht kurmuştu.
Ancak bu düşüncelerle heyecanla tırmandığı kazı alanını gördüğünde yaşadığı, tam anlamıyla bir düş kırıklığıydı. Defineciler tepeyi delik deşik etmişti. O ana kadar ele geçen buluntular ise ağırlığ ı "200 pound"u (yakla şık 80 kg.) geçmeyen kırık ve paslı kap kacak parçasıydı.

Assur başkentlerinde görmeye alıştığı uzun taş kabartma sıralarından ve çivi yazılı tabletlerden hiç iz yoktu. Bu eserlerle İngiltere'ye dönemezdi. Hocası Layard ve sponsor kurum British Museum'u hoşnut edecek "parçalar" bulmak üzere son bir gayretle çalışmaya girişti. Amacına ulaşması çok zaman almadı..
Modern arkeoloji teknikleriyle hiç bağdaşmayan yöntemlerle, derin kuyular açarak yürüttüğü kazılarda tunç kalkanlar, tunç boğa başları ile bir tapınak ortaya çıkardı ve bir ay sonra Van'dan ayrıldı. Assur İmparatorluğu'nun göz alıcı kültürel mirasının peşinde koşan bu bilim insanları, Urartu'nun henüz tam anlamıyla farkına varamamıştı.

Urartu'nun yeniden tüm ihtişamıyla hatırlanması için bilim dünyası 70 yıl beklemek zorunda kaldı. Hormuzd Rassam'dan 70 yıl sonra Van Gölü havzasını bisiklet sırtında gezen İngiliz arkeolog Charles A. Burney, Urartu adını pek çok yönüyle aydınlattı. Onun araştırmaları sayesinde, insanlık unutulmuş bir uygarlığı ana hatlarıyla tanımaya başlamıştı.
Bugüne geldiğimizde ise, Rassam'ın çok sayıda eseri ortaya çıkardığı Toprakkale'de Urartu'dan geriye pek az şey kalmış durumda. 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başında İngiliz, Alman ve Ruslar tarafından yapılan ilk kazılardan sonra taş taş üstünde kalmayacak şekilde yağmalanan; Urartu hükümdarı II. Rusa'nın (İÖ 7. yüzyılın ikinci yarısı) kendi adını verdiği kutsal kentinde (Toprakkale), kayalara oyulmuş temel izleri ve bir su sarnıcı dışında artık hiç eser yok.

İÖ 9. yüzyıl ortalarından İÖ 7. yüzyıl ortalarına kadar biçimlenip gelişen Urartu uygarlığının keşfinde başrol oynayan bu kentte bulunan ve dünya müzelerinin vitrinlerini süsleyen şaheserler ise Urartu'nun adını ölümsüzleştiriyor.
Peki, kimdi bu Urartular? Doğu Anadolu'nun bu eski sakinleri, aşiretlerden böyle güçlü bir devlet sistemini nasıl yaratabilmişlerdi? Bu soruların yanıtı, bugüne kadar bulunmuş, sayıları 600'ü bulan çivi yazılı yazıtta gizli. Bu yazıtlardaki resmi tarihin yanı sıra gün ışığına çıkarılan kalıntılar Urartu uygarlığına ait sırları birer birer ortaya döküyor.
Ama yazıtlarda kendisini "evrenin kralı", "krallar kralı" gibi abartılı unvanlarla tanımlayan gururlu hükümdarlara ne denli güvenilebilir? Yenilgi ve başarısızlıklarından asla söz etmeyen bir hükümdarın verdiği bilgiler ne dereceye kadar doğru olabilir?
Doğruluğuna emin olduğumuz şeylerden biri, yazıtlarında kendilerini Biainili olarak andıkları ve Bian adının, Vian-Buan-Van değişimiyle günümüze değin ulaşmış olması. Güneydeki Mezopotamya halkları ise onlara daha çok Uruatru, Urartu ya da Uraştu demeyi tercih etmişti.

Urartu adını ilk kez İÖ 13. yüzyılda Assurlular kullanmıştı. Onlara göre, bu dağlık bölge Uruatri(u) ve Nairi denen iki büyük ülkeye ayrılıyordu ve çok sayıda aşiret arasında paylaşılmıştı.
Doğal bir kale görünümündeki Doğu Anadolu yüksek yaylasının engebelerle birbirinden ayrılan irili ufaklı vadilerini mesken tutan bu eski aşiretler, daha çok küçükbaş hayvan besiciliği yapıyorlardı.
İÖ 9. yüzyılın ortalarına gelindiğinde, Van Gölü havzasında giderek güçlenen bir krallığın ayak sesleri duyulmaya başladı.
Yakın Doğu'nun eski güç dengelerinden Hitit ve Mitanni imparatorlukları tarih sahnesinden çekilirken, onların yerini yeni aktörler almaya başlamıştı.
O dönemde Mezopotamya'da parlayan Sami kökenli Assurluların belgelerinde, Urartulu Aramu'dan (Arame) ve ordularından söz ediliyor. Bu belgelerde adı Aramice'ye benzeyen Aramu'nun, Doğu Anadolu'nun yerli aşiretlerini denetim altına almaya başlayan ilk Urartu hükümdarı olduğu kaydediliyor.

Prof. Dr. Veli Selin
Tanrı İrmuşini Tapınağı
Çavuştepe'de Aşağı Kale'de Tanrı İrmuşini adına yapılmış tapınağın kapısındaki çivi yazılı Urartuca kitabe, sert bazalta oyulmuş ve yüzeyi özenle zımparalanmış.
Ad:  mercek.1.6.jpg
Gösterim: 2915
Boyut:  26.9 KB

Haldi Tapınağı
Ayanis'teki Haldi Tapınağı'na 210 cm uzunluğundaki bir koridorla geçiliyor. Tabanı su mermeri levhalarla kaplı koridorun yan duvarları ve cephesinde kral II.Rusa'nın başarılarını anlatan bir yazıt yer alıyor.

Ad:  mercek.1.3.jpg
Gösterim: 2888
Boyut:  32.9 KB

2475 Taş
Van yakınlarındaki Kalecik'te büyük bir özen ve geometri ile dikilmiş 2475 taş, yöresel kireç taşından yapılmış. Boyları 130-80 santimetre arasında değişen bu taşların sırrı henüz çözülemedi ama Urartular'ın gözünde büyük önem taşıyor olmalıydı.

Ad:  mercek.1.2.jpg
Gösterim: 3111
Boyut:  31.8 KB

Aslan başı bilezikler
Tunç bir halkanın uçlarındaki altın kaplama aslan başı şeklindeki bu bileziği Urartu soyluları ve bürokratları kullanıyordu. Urartu kuyumculuğunun şaheserlerinden olan 8,8 santimetre çapındaki eser Van Müzesi'nde sergileniyor.

Ad:  mercek.1.7.jpg
Gösterim: 3821
Boyut:  17.8 KB


Urartular@ National Geographic Türkiye

Son düzenleyen Safi; 15 Aralık 2016 18:12
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
10 Ağustos 2011       Mesaj #3
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Ad:  Urartu Uygarlığı (Urartular)8.jpg
Gösterim: 2854
Boyut:  59.6 KB
URARTULAR

Doğu Anadolu'da eski krallık (İ.Ö. 900-600).

Hurri Devleti'nin yıkılışından sonra, Van Gölü dolaylarında küçük krallıklar kuruldu (İ.Ö.1400-1200). Urartu Krallığı'nın bu küçük krallıkların birleşmesinden doğduğu sanılmaktadır. Krallığın en güçlü dönemlerinde sınırları, doğudan Hazar Denizi'ne, batıdan Malatya'ya; kuzeyde Erzurum ve Erzincan'ı da içine alarak güneyde Musul'a dek uzanıyordu. Tuşpa (Van) kentini başkent edinen devlet, gücünü Asurlulara da kabul ettirerek, 200 yıl boyunca yörenin en güçlü devletlerinden biri olarak yaşadı.

İ.Ö. 8. yüzyılda Kimmerler ve İskitlerin saldırılarıyla geriledi ve Med saldırıları sonunda da yıkıldı. Urartularla ilgili bulgular, yüksek bir uygarlık düzeyine eriştiklerini kanıtlar. Erzincan dolaylarındaki Altıntepe'de ve Van dolaylarında ortaya çıkarılan kalıntılar, Urartuların mimarlık, süsleme ve maden işleme alanlarında ileri bir düzeyde olduklarını göstermektedir. Ayrıca, Urartu dilinde çiviyazısıyla ya da Hitit hiyeroglif yazısıyla yazılmış birçok tablet de bulunmuştur.


MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
Son düzenleyen Safi; 15 Aralık 2016 21:42
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
12 Şubat 2013       Mesaj #4
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Urartular
Ad:  Urartu Uygarlığı (Urartular)2.jpg
Gösterim: 4340
Boyut:  135.3 KB
( MÖ 900- 600)
  • Doğu Anadolu Bölgesi'ne yerleş­mişlerdir.
  • Başşehri Van ( Tuşba) dır.
  • Urartu dilini kullanmışlardır.
  • Kayaları oyarak evler yapmış­lardır.
  • Kayalar arasında ilk defa su yollan açmışlardır.
  • Taşlar üzerine yazılar yazmışlar­dır. (Anal=Yılhk)

Urartuların, Başkenti Tuşpa (Van) idi. Urartu Devleti en güçlü döneminde (M.Ö. 8-7.yy), günümüzdeki Doğu Anadolu, Kuzeybatı İran, Irak'ın küçük bir bölümü ile kuzeyde Aras Vadisi'ne egemendi.
Devletin başkenti Doğu Anadolu'da Van Gölü'nün doğu kıyısında yer almaktaydı; daha geç dönemlerdeki adıyla 'Tosp', Urartucadaki 'Tuşpa'ya dayanmaktadır. Van Gölü denizden 1625 metre yüksekte olup Urmiye Gölü'nden 336 metre daha yukarıda yer almaktadır. 3400 ve 5000 km²'yi bulan alanlarıyla her iki gölde Anadolu-İran bölgesinin en büyük gölleridir. 'Deniz' olarak da değerlendirilirler. Asurlar (Aşurlar, eski Asurlar)'ın coğrafi metinlerinde Van Gölü'nden 'Nairi'nin Yukarı Denizi', Urmiye Gölü'ndense 'Nairi'nin Aşağı Denizi' olarak söz edilir. Bugün dahi Urumiye Gölü'nün Farsçası 'Deryeça' yani 'Küçük Deniz' anlamındadir.

Urartu yerleşim bölgesinin sınırlarını, batıda Karasu-Fırat, kuzeyde Kuzey Ermenistan dağları, doğuda İran Azerbaycanı'ndaki Savalan Dağları, güneyde ise Zagros Dağları'yla birleşen Doğu Toroslar oluşturur.
Efsanevi Ağrı Dağı bu dağlık bölgenin orta noktasındadır. İncil'deki masoretik ünlüleştirmeden ötürü bu dağ, Urartu adının "r r t" ünsüzleriyle yazılması sonucu "Ararat" adını almıştır. 5165 metrelik yüksekliği ile Büyük Ağrı Dağı, Kafkasya'nın güneyindeki en yüksek dağdır. Küçük Ağrı Dağı, Tendürek, Aladağ, Süphan Dağı ve Nemrut Dağı gibi genelde 3000 metreyi geçen diğer dağların çoğu Van Gölü yakınlarında yer almaktadır.

Kronoloji
Tevrat'ta Ararat olarak bahsedilmektedir. Daha sonraları Asur yazıtlarında Uruatri biçiminde rastlanır. Bu belgelerden anlaşıldığına göre M.Ö. 13. yy ile 9. yy arasında Uruatri ve Nairi gibi toplumlar Doğu Anadolu'da beylik ve aşiretler halinde yaşamaktaydılar.
Krallık M.Ö 9. yy ortasında I. Sarduri ile ilan edilir. İlk Urartu yazıtı ve Van Kalesi'ndeki ilk anıtsal mimari bu krala aittir. M.Ö. 7. yy'daki en güçlü krallardan biri olan II. Rusa'dan sonra ise gittikçe zayıflamış ve M.Ö. 6. yy başlarında tarih sahnesinden çekilmiştir. Urartu krallarının sıradüzeni ve tarihlendirilmesi, daha iyi belgelendirilmiş Asur kralları listesi ile kurulabilen paralellikler yardımıyla sağlıklı hale getirilebilmektedir.

Kazılarla incelenmiş önemli merkezler
  • Aşağı ve Yukarı Anzaf: Yukarı Anzaf’ta Haldi tapınağı, büyük depolar ve surlar
  • Çavuştepe (Sardurihinili): Büyük bir saray yapısı, Haldi ve Irmuşini tapınakları, depolar, atölyeler ve surlar
  • Toprakkale (Qilbani önündeki Rusahinili): Haldi tapınağı
  • Ayanıs (Eiduru önündeki Rusahinili): Tapınak, depolar, surlar, aşağı şehir
  • Karagündüz: Höyükte sivil yerleşme, mezarlıkta içinde 80’i bulan sayıda gömü olan 9 oda mezar
  • Altıntepe: Başkent Tuşpa’nın mezarlığı
  • Dilkaya: Höyükte sivil yerleşme, mezarlıkta 3 sandık-oda mezar, küp mezarlar ve kum mezarlar
  • Altıntepe/Erzincan: Tapınak, yönetici yapıları, oda mezarlar
  • Habibuşağı (Tumeişki)/Elazığ: Sınır kalesi, mezarlar, en batıdaki Urartu yazıtı
  • Giyimli: Mezarlık ve giyimli ev planları mevcuttur
  • Kefkalesi: Saray, tapınak
  • Kayalıdere: Kale, tapınak, kaya mezarları
  • Iğdır: Mezarlık
  • Oşakan/Ermenistan
  • Arin-Berd (Erebuni)
  • Armavir-Blur (Argiştihinili)
  • Karmir Blur (Teişeba URU)
  • Horom
  • Bastam (Rusai URU.TUR)
  • Haftavan Tepe
  • Hasanlu
Yazı ve Yazıtların Dağılım alanı
Urartu Devleti çivi yazısını ve Hitit hiyeroglif yazısını kullanmışlardır.
Ad:  Urartu Uygarlığı (Urartular)3.jpg
Gösterim: 2672
Boyut:  139.2 KB

Urartular, yönetim merkezi, kale, barajlar, sulama kanalları, anıtsal kaya mezarları gibi inşa programları yürüttükleri ve merkezi bölgeyle sıkı bağlar oluşturdukları bölgelerin çok uzaklarına, yerel beylerin, kabilelerin yaşadığı topraklara da sık sık sefer yapmış ve buralarda yazıt dikmişlerdir. Bu gelenek komşuları Asur’dan da bilinmektedir.
Yazıtlar daha çok başkent Tuşpa ve Van Gölü havzasından gelmektedir. Batıda Fırat kıyısında İzoli (II. Sarduri), kuzeyde Taşköprü (II. Sarduri), Hanak (I. Argişti), Kanlıca (I. Argişti) ve Gulidzan (I. Argişti), güneydoğuda Urmiye Gölü'nün güneyine dağru İran'da Kelişin (İşpuini-Minua), Topzava (I. Rusa), Taştepe (Işpuini-Minua) ile doğuda Erdebil'in güneyinde Naşteban ve Razliq tarafından çevrelenen geniş bölgede yazıt dikmişlerdir.

Din ve Tanrılar
Van/ Meher Kapı anıtındaki yazıta göre, Urartuların inandığı, kutsadığı ve adlarına belirli dönemlerde kurban kestiği 79 tanrı, tanrıça ve tanrısal özellik bulunmaktadır. Bunlardan ilk üç sırayı Haldi, Teişeba ve Şivini paylaşır. Haldi - (Eşi Bagbartu / Bagmaştu / Arubani) Urartuların baştanrısı idi. İsim olarak kökeni XIII. yy Asur yazıtlarına kadar inmektedir. En büyük tapınağı Muşaşir'de idi. Teişeba (Fırtına tanrısı) Hurri kökenlidir ve Hititlerde Teşup ile aynı tanrı olmalıdır. Şivini de (Güneş tanrısı) Hurri kökenlidir. Hititlerdeki Şimegi'nin karşılığıdır.
Urartular büyük merkezlerde tanrıları için kule tipi tapınaklar ve açık alanlardaki kayalara kapı görünümlü kutsal nişler yapmışlardı.

Ölü Gömme
Urartu'da yakarak veya yakmadan gömü yapılmaktaydı. Yönetici kesim ve olasılıkla aileleri büyük kale ve merkezlerin yakınındaki çok odalı kaya mezarlarına birlikte, diğerleri ise sosyal statülerine göre toprak altına inşa edilen oda mezarlara, basit toprak mezarlara veya yakılarak urne adı verilen küplere gömülmekteydiler. Merkezde Van Kalesi, batıda Palu, Malazgirt ve Altıntepe'de, kuzeyde Aras Nehri'nin güney bölgesinde, doğuda şangar (İran'da Bastam'ın kuzeyi) gibi önemli yönetim merkezlerinin yakınında çok odalı kaya mezarları bulunmaktadır. Dilkaya, Karagündüz ve Yoncatepe'de ise soyulmadan günümüze ulaşmış, içinde birden çok gömü bulunan yeraltı oda mezarları incelenmiştir. Ölümden sonraki yaşama inandıkları için ölülerin mezarlarına günlük yaşamda kullandığı eşyalar konulurdu yastık,çanak,çömlek v.s.

Siyasal ve kültürel ilişkiler
Urartu tarihinin önemli bir bölümü güneydeki büyük düşman Asur ile mücadeleye odaklanmıştır. Ayrıca Menua döneminden itibaren kuzeyde yerel Diauehi Krallığı (Erzurum çevresinde) ve mahalli beylikler üzerine, güneybatıda Hate (Malatya çevresi), güneydoğuda ise Kuzeybatı İran’a; I. Argişti döneminde Hate - Tabal (Tuate'nin ülkesi); II. Sarduri Melitia, Qumaha (Adıyaman bölgesinde) ve kralı Kuştaşpili; II. Rusa ise Hate, Halitu ve Muşki üzerine sefer yapmışlardır.
Urartu Krallığı'nda çivi yazısı, yıllık sefer yapma, ölçü sistemi, krali unvanlar, stel dikme, savaş taktikleri, nüfus nakilleri, resim, süsleme ve kabartma sanatı gibi uygulamalar, Asur etkili olarak gelişmiştir. Mimari, sorguçlu miğferler, kazanlardaki siren eklentileri, hiyeroglif yazısı, yakarak gömme, fildişi sanatı gibi dallar ise Kuzey Suriye'den etkiler almıştır. Bronz levhalar üzerindeki bezemelerde Asur etkisi yanında Geç Hitit izleri de görülmektedir. Bütün bu etkiler Urartu insanı ve zorlu coğrafyasıyla bütünleşerek yeni biçimler almış ve Urartu sanatını oluşturmuştur.

Çanak-Çömlek Sanatı
Devletin kuruluşu ile birlikte ortaya çıkmış gözüken parlak kırmızı astarlı çanak-çömlek grubu yönetim merkezi ve önemli Urartu kalelerinde bulunmaktadır. Halkın ürettiği yöresel ve geleneksel mallar da kullanılmaya devam etmiştir.

Kaynaklar
Urartular hakkındaki değerlendirmeler, birkaç kaynaktan gelen verilerle yapılır. Asur yazıtları özellikle erken dönemleri için önemli kaynak grubunu oluşturur. M.Ö. 13-9. yy arasındaki krallık öncesi dönem genellikle bu kaynaklardan anlaşılmaya çalışılır. M.Ö. 9. yy ortaları ile 6. yy arasındaki krallık dönemi ise kayalara kazdırılan Urartu krali yazıtları, az sayıda çivi yazılı kil tablet ile Asur yazıtları ve Arkeolojik bulgular birleştirilerek ortaya konabilir. Büyük kent ve kalelerdeki görkemli mimarlık kalıntıları, maden eserler ve zengin diğer buluntular bu uygarlığı günümüze taşımaktadır.

Urartu'yu Ermenileştirme çabaları
Ermeni Urartu teorisine göre Urartu, Ermeni halkının yaşadığı ve Ermenice'nin konuşulduğu bir Ermeni devletidir. Ermeni Urartu teorisi genellikle Ermenistan Sınırları içinde yaygındır. Ermenistandada genellikle ciddi olmayan populer baskılar ve yayın kaynakları bu teoriyi desteklemektedir. Dünyada, bilimsel çevreler tarafından bu teori şiddetle rededilmekte ve profesyonelliğe aykırı olarak nitelendirilmektedir. Ermenistan tarihini inceleyen bir bölüm tarhi bilimci bu iddanın bilimsel değil politik amaçlarla ortaya atılmış olduğunu ileri sürmektedir. Bilim çevreleri Uraru ile Ermenistan'ı kesin bir şekilde bir birinden ayırırken. Modern Ermenistan halkının Proto-Ermeni, Hurri, Urartu, Luvya ve Hate halklarının karışımından ortaya çıkmış olabileceğini ileri sürmektedir.

Ermeni Urartu sorununun tarihçesi
Proto-Ermeni Urartu inancı XIX.yy'da, Avrupalı bilim adamlarının Doğu Anadoluda ilk Urartu kalıntılarını gün yüzüne çıkarmalarının ardından ortaya çıkmıştır. Bu inancın ortaya çıkmasına bazı antik onları takibende ortaçağ tarihçilerinin antik Urartu kraliye ailesinin Ermeni kraliyet ailesini bağlaması da rol oynamıştır. Bundan sonra Urartu hakkında yeterli bilgilerin elde edilmesinin ardından, Urartu kronolojisinin kurulmasından ve Urartu dilinin incelenmesinden sonra bu tıp batıl inanışlar tamamen terk edilmiştir.

İkinci dünya savaşının ardından SSBC Ermeni Cumhuriyetinde Türkiye'de kalan topraklarını iade etme ümidi canlandı. Bunun için dünya kamuoyu önünde Ermenistan'ın Türkiye'nin doğusuna neden hakkının olduğu ıspatlanması gerekıyordu. Bunun için bu inancın propogandası Avrupada ve Amerika da yaygınlaştırıldı. SSBC bu fikri destekledi. Sürekli olarak büyüyen bir Antik Ermenistan haritası çizilmeye başlanmıştı 60larda bu harita Ermeni jeolog Suren Ayvazyan tarafından kesinleştirildi. Suren Ayvazyan ayrıca Urartuca üstüne de çalışmalar yapmaktaydı, bilim çevreleri tarafından Suren Ayvazya'nın çalışmaları profesyonellikten çok uzak olarak nitelendirilirken, jeoloji eğitimi almış birisinin lingvistik dalında bu kadar ciddi iddialarda bulunmasınıda çılgınca bulundu. Yinede 80lere gelinirken Ayvazyanın ünü iyice arttı ve bu yolda başka bilim adamlarının yazılarına zemin sağladı. Bunların arasında profesyonel tarihçi Valeriy Haçatryan iddalari yüzünden, dilbilimci Igor Dyakonof tarafından şiddetli eleştirilere tutuldu ve yorumlarını dahada geliştirmemeye karar verdi. Ancak Haçatryan'ın yerine Rafael İşhanyan bu fikri savunmaya devam etti. Bu dönemde SSBC'deki politik sorunlar ve Ermenistan'da artan ırkçı modası yüzünden bilim çevrelerinin itirazları sessiz kaldı.
Son düzenleyen Safi; 15 Aralık 2016 21:44
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
12 Şubat 2013       Mesaj #5
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Urartu Uygarlığı
MsXLabs.org

URARTU TARİHİNE KISA BİR BAKIŞ

Urartular MÖ birinci binyılın başında , Van Gölü ve çevresinde önemli bir devlet kuran ve günümüze kadar buradaki uygarlıkları etkilemiş bir kavimdir. Yapılan araştırmalar Urartular ile Hurriler arasında akrabalık olduğunu göstermektedir. Zaten Urartu dili de Sami ya da Hint Avrupalı bir dil olmayıp, Asiatik bir dil olan Hurri dili ile benzerlikler göstermektedir. Aynı zamanda Hurri ve Urartu tanrıları arasında büyük benzerlikler vardır.
Urartular ile ilgili ilk bilgilere Asur kaynaklarında rastlanmaktadır. Asur Kralı Salmanassar I, MÖ 1274 yılında Uruarti’ye karşı sefer yaptığını yazmaktadır. Ancak o dönemde Urartu kavimleri daha bir devlet haline gelmemişti. Ayrıca Tevrat’ta Ağrı Dağı için kullanılan Ararat isminin de Urartu ile alakalı olduğu kesindir. Urartular ise kendilerine Biaini’li demişler, Biane ya da Viane isminde bugünkü Van şehrinin adı türemiştir.
Ad:  Urartu Uygarlığı (Urartular)4.jpg
Gösterim: 2782
Boyut:  220.0 KB
Urartu ülkesi geçit vermez dağlarla dolu olduğundan kavimler ilk olarak müstakil yerleşim birimlerinde yaşamışlar ancak , büyük olasılıkla , dışarıdan gelen baskılarla birleşmek yoluna gitmişler ve tahminen MÖ dokuzuncu yüzyılın başlarında krallıklarını kurmuşlardır. Urartu Devleti’nin ve krallık sülalesinin kurucusu I. Sarduri Van Kalesi’nin ilk kurucusudur. Buradaki ilk yazıların da Asur yazısı ile taş bloklara yazılması bu döneme rastlar. Bu dönemden sonra Urartular’ın genişleme dönemi başlar. Bu yıllar MÖ 810- 730, Urartular’ın en kuvvetli oldukları dönemdir. Güneyde Asur ülkesine , batıda Hatti ülkesine yayılmışlar burada savaşlar yapmışlardır. Asur’un bu dönemde zayıflaması da Urartular’ın işini kolaylaştırmıştır. MÖ 730’larda Asur’un güçlenmesiye Urartu Devleti toprak kaybetmeye başlamıştır. Bu dönemi Asur’la olan savaşlar takip etmiştir.nbsp; Ancak bu arada güç dengsi de değişmektedir. Büyüyen Med tehlikesi, Med-İskit ittifakı ile sonuçlanmış ve bunun sonucunda da Ninova düşmüş, MÖ 605 yılında da Asur İmparatorluğu tarihe karışmıştır. Bu durum Urartu Devleti’ni de etkilemiş ve Med ve İskit tehlikesi Urartu üzerine odaklanmıştır. Urartu İmparatorluğu de bu saldırılara dayanamamış ve MÖ yedinci yüzyılın sonunda tarih sahnesinden çekilmiştir. Eski Urartu kaleleri Çavuştepe ve Toprakkale’de bulunan İskit tip ok uçları Urartu ülkesini İskitler’in ele geçirdikleri yönündeki Babil tarihlerini desteklemektedir. Urartular bölgede önemli bir uygarlık oluşturmuşlar, Urartu metal işlemecilik sanatı çevre kültürler üzerinde etkili olmuştur. Bu gelenek bugün bile devam etmektedir. Ancak Urartular edebiyat alanında büyük eserler vermemişler ya da vermişlerse de henüz gün ışığına çıkmamıştır.

URARTU İNANÇLARI


Urartu Devleti feodal bir devletti ve şehirler merkezden gelen memurlarla yönetilirdi. Yönetim böyle olmakla birlikte merkesi din de büyük önem taşımakta devlete dini bir karakter vermekteydi. Urartuların dinleri ve inançları hakkında bilgimiz oldukça sınırlıdır. Çivi yazısı belgelerin içinden derlenebilenler ve kabartma resimlerden öğrenilenler ile sınırlı bir resim oluşturulabilir. Örneğin Uratular’da büyü ve diğer benzer inanaçlar hakkında bilgimiz yoktur. Urartular’ın en önemli tanrısı Haldi’dir. Haldi savaşa çıkan kralı kutsayan savaş tanrısı idi. Köken olarak bu tanrının, ilk Urartu Devleti oluşurken en güçlü olan boyun tanrısı olduğu düşünülmektedir. Krallar savaşı kazanmak için Haldi’ye yakarır, kazanırlarsa da diktikleri yazıtlarda ilk Haldi’nin adını anarlardı. Yapılan binaların çoğu Haldi adına yapılırdı. Haldi’nin karısı ise Arubani idi. Ancak Arubani bir ana tanrıça kadar önemli değildi. Panteonda Haldi’den sonra gelen tanrı fırtına tanrısı olan Teişeba idi. Bunun Hurri-Hitit tanrısı Teşup ile bir olduğu düşünülmektedir. Urartu sanatında boğa üzerinde gösterilmiştir. Karısı Huba ise Hepat’ın karşılığı olarak düşünülmektedir. Üçüncü sırada ise Güneş Tanrısı Şivini vardır. Bu tanır da Asur Güneş tanrısı Şamaş ve Hurri tanrısı Şimigi ile aynı tanrı olarak kabul edilir. Buradan görüldüğü gibi Urartu panteonu en önemli tanrılar itibarı ile, başta Hurri olmak üzere yabancı kavimlerin etkisindedir. Devlet dini yaratma çabalarının yanında her kavme de dini özgürlük verilerek birlik korunmuştur. Hurri tanrı listelerinde seksen civarında tanrı ve tanrıça ismi tespit edilmiştir. Bunlar arasında yabancı tanrı/tanrıçalar olduğu gibi doğa olaylarını temsile den tanrı/tanrıçalar da vardır. Yurt ve toprak tanrısı Ebani, deniz ve sular tanrısı Suinina, tepeler ve dağlar tanrısı Arni gibi. Kurban törenleri Urartular tarafından sık uygulanırdı. Hatta hangi tanrıya nasıl ve ne kadar kurban verileceğine dair yazılar da vardır. Bunların dışında çeşitli fırsatlarda , kuraklık, kıtlık,savaş gibi olaylarda kurbanlar sunulmuştur. Urartu tanrı kültlerinde tapınaklar önem kazanmışlardır. Tapınaklar içinde tanrı figürünün bulunduğu bir oda, avlu ve yan odalardan oluşmaktaydı. Çoğu tapınak birbirine benzemektedir. Çavuştepe’de , Aşağı kaledeki tapınağı Erzen şöyle anlatmaktadır:
"Aşağı kalenin orta kesiminde geniş bir alana yayılmış durumdadır. Çavuştepe tapınağı, Altıntepe ve ArinBerd’te de olduğu gibi, yalnızca bir cella’dan ibaret olmayıp, depoalrı ve geniş kabul salonuyla T. Özgüç’ün ‘mabet-saray’ olarak nitelendirdiği yapı kompleksini meydana getirmektedir. Öteki Urartu tapınakları gibi cella, köşeleri rizalitli, kalın duvarlı ve kare bir plana sahip olup, dıştan 10x10 m, içten ise 4.50 x 4.50 m boyutlarındadır. […] Cella’nın cephesi kuzey-doğuya bakmakta, önünde 21.50 x 21.50 m boyutlarında ve muhtemelen üç tarafı galerili, zemini düzgün ve dörtgen yassı taşlarla döşeli bir avlu; avlunun doğu sınırında üzeri beyaz badanalı kerpic sekiler, kurban masası ve kuzeyde de yuvarlak bir taş sunak yer almaktadır. […] Çavuştepe tapınağının kutsal alanı içinde, aynen Altıntepe’de olduğu gibi, muhtemelen farklı seremonilerin sahnelendiği üç adet kurban alanı mevcuttur."
Ad:  Urartu Uygarlığı (Urartular)5.jpg
Gösterim: 2573
Boyut:  196.2 KB
Ayrıca Urartular tapınakların duvarlarını da çeşitli levhaklarla süslüyorlardı. Tapınakların içinde, avluda üç ayaklı kazanlar ve tanrı armağanlarının konulduğu masalar, altarlar da bulunuyordu. Urartular için açık hava tapınakları da önemliydi. Tuşpa (Van Kalesi) ve Altıntepe’de bulunan açık hava tapınakları bunlara en iyi örneklerdir. Tuşpa’daki açık hava tapınağında kayalara oyulmuş nişler içinde II.Sarduri’nin askeri eylemlerini anlata iki çivi yazılı stel vardı. Bu tür stellere de tapınıldığı düşünülmektedir. Altıntepe’deki açık hava tapınağı ise ölü kültü ile alakalı bir steller sahasıdır.Tapınaklar aynı zamanda ekonomik merkezler de olmuşlar ve tanrı adına hayvan beslenmiş, ekin ekilmiştir.

Urartular’da Doğa Kültleri


Daha önce de belirttiğimiz gibi , Urartular doğa olaylarına, doğal varlıklara büyük önem vermişler hatta tanrılaştırmışlardır.
Bunun dışında urartuların su kaynaklarını, mağaraları, dağları, büyük ağaçları ve kayalıkları kutsal saydıklarını biliyoruz.
Su kanaklarına yapılan balık figürleri, mağaralara yapılan resimler, hayat ağacı fgürleri ve kaya resimleri bu doğal varlıkların kutsallığını göstermektedir. Özellikle kayalara oyulan kapı figüleri de ilginçtir. Buralarda kurban listeleri olması bu kapıların tanrılar ile aakalı olduğunu düşündürtmektedir.
Urartularda ayrıca hayvan tanrılar, yarı hayvan yarı insan canlılar da resimlenmiştir. Özellikle boğa figürleri önemlidir.

Urartular’da Ölü Kültleri


Urartular da, diğer kültürler gibi ölümden sonra hayata inanmışlardı. Urartular’dan ölü gömme ile ilgili belge bize ulaşmamıştır. Ancak arkeolojik bulgulardan hem yakarak hem de yakmadan ölü gömdüklerini, anıtsal mezar yaptıklarını ve ölü hediyesi bıraktıklarını biliyoruz.
Açık hava tapınaklarının da ölü kültü ile olan ilşkisini Altıntepe açık hava tapınağı için Özgüç şöyle anlatmaktadır:
"Bu açık hava mabedinin ölü kültü ile ilişkili olduğundan ve muayyen zamanlarda burada toplanıldığından, dini merasimler yapıldığından şüphe edilmemelidir. Açık hava mabedinin mâna ve plan bakımından paraleli Urartuda, hatta bütün Anadolu’da mevcut değildir. Bu bakımdan buna Uratuların ortaya koyduğu bir yenilik gözü ile bakılmalıdır."
Son düzenleyen Safi; 15 Aralık 2016 21:47
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
15 Aralık 2016       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM

URARTU


Anadolu'nun D.'sunda, çekır değini Van gölü ve çevresinin oluşturduğu bölgede kurulan eski krallık, asur kaynaklarında Urartu krallığının sınırları K.'de Kafkasötesine, D'da K.-B İran içlerine, B.'da Malatya çevresine, G 'de Şanlıurfa'ya değin uzanmaktadır. Çıldır, Sevan (Gökçe) ve Urmiye göllerinin bulunduğu dağlık bölgeyi kapsamaktaydı Salmanasar I dönemi (i O 1275-1245) çivi yazılı belgelerinde bölgeden Urualri (dağlık bölge) olarak söz edilmektedir; Tukultı-Ninurtaya ait metinlerdeyse (İ.Ö XIII yy.) Naırı ülkeleri adı yer almakta, bu bölgedeki küçük krallıkların Asura başka! dırdığı ve büyük bir yenilgiye uğratıldık lan bildirilmektedir Asur saldırılarından usanan, Van gölü çevresindeki küçük krallıkların bırteşerek kurdukları kortederasyon, Aramu’nun girişimleriyle merkezi bir yetke altında birleşti (İÖ IX yy ortaları) Aramu, Salmanasar lll'ün saldırılarına karşı koymaya çalıştıysa da, Sugunıa ve Arzaşkun gibi önemli urartu merkezlerinin yıkımını önleyemedi.
Ad:  Urartu Uygarlığı (Urartular)6.jpg
Gösterim: 2611
Boyut:  173.9 KB
Urartu devletinin gerçek kurucusu Aramu'nun ardılı Sarduri l'dir (yaklş. İ.Ö. 832/840-825/830) Tuş pa yı (Van) kurup başkent yapan Sardun I. Salmanasar lll'ün saldırılarına başarıy la karşı koydu Onun ardılları ispuini. Menua ve Argistı I. Asurun bunalımlı döne mınden yararlanarak, bu ülkeyi O.'dan ve B'dan kuşattılar Urmiye gölü havzasında ki Parsua ve Mannailer ile Yukarı Fırat kıyısındaki Meliddu ve Kummuh'u egemen likleri altına aldılar. Dicle yönündeki saldırıları Asurlar tarafından durdurulmakla birlikte (İ.Ö 781-774), topraklarını K.'e doğru Yukarı Kura'ya, Sevan (Gökçe) ve Çıldır göllerine kadar genişlettiler. Kuzey Suriye krallıklarını egemenlikleri altına alan Sarduri II (İ.Ö. 763-733), Tiglatpileser III tara fından bu bölgeden püskürtüldü (İ.Ö 743). Rusa I (i Q 733-714) Mannaı ülkesine girdi, ancak Sargon II onu büyük bir yenilgiye uğrattı, Muşaşır kentini yağma etti (İ.Ö. 714). Böytece Urartular ilk kurul dukları dağlık bölgeye çekilmek zorunda kaldılar Argisti II (İÖ 714-680) Urartu devletine eski gücünü kazandırmaya çalıştı, bayındırlık işlerine önem verdi. Ancak önce kımmer, sonra da ıskıt akınları. Argistılinin ardılı Rusa II döneminde yoğunlaştı. Urartu kadar, Asur için de tehlike oluşturan bu akınlar iki devletin bir süre bir birleriyle çekişmelerini durdurdu. Rusa II kendi adına yeni bir kent (Rusahinili [Top rakkalej) kurdu. Sarduri lll'ten sonraki urartu tarihi ve krallarına ilişkin bilgiler yefersizdir. Bu devlet İ.Ö. 609'dan sonra Ba bitliler"», İ.Ö. 585 te de iskitler’in akınlarıyla ortadan kalktı

—Arkeol. ve Güz. sant. Urartu kültür ve sanatı ilk dönemlerden başlayarak büyük ölçüde yeniasur sanatının etkisinde kalmıştır Bu sanat Anadolu ve Anadolu dışında gerçekleştirilen kazılarda ortaya çıkan buluntuların yanı sıra, yeniasur ka bartmaları ve metinlerinin sağladığı bilgilerle de aydınlanmıştır (İ.Ö. 714'te Sargon ll'nin Muşaşir’i alışı, Hursabad kabartmalarında canlandırmıştır; Sargon II için hazırlanan ganimet listesi ise üç yüz binden fazla yapıtı içerir Balavat kapılarında asur ordusunun Sugunia ve Arzaşkun'a yaptıkları seferler betimlenmiştir). Dönemin yapıtları asur etkisinin yanı sıra, Anadolu, hatta yunan dünyası ve İskit sanatıyla sıkı ilişkilerin varlığına tanıklık eder.
Ad:  Urartu Uygarlığı (Urartular)7.jpg
Gösterim: 2364
Boyut:  159.5 KB
Urartu döneminin mimarlık buluntuları D. Anadolu'nun yanı sıra İran'ın K.-B'sı ve Iratsın K.-D.'sunda da ortaya çıkarılmıştır Kentler kaleler, surlar saray, tapınak, depo, konut, liman ve su yapıları taş işçilikleri, teknikleri ve çok gelişmiş mimarileriyle dikkati çeker. Urartu kralları tanrıları (özel likle Haldi (Savaş) ve Teişeba (Fırtına)) için pek çok tapınak yaptırmıştır. Çoğunlukla ortak bir şemaya göre inşa edilen bu ta pınaklar, galerili bir avlu, tanrı heykelinin bulunduğu, kare planlı bir ana mekân ve yan odalardan oluşur Avluda üç ayaklı ka zanlar, sunaklar, kurban masaları vardır Duvarların alt bölümü düzgün blok taşlardan (urartu mimarlığında kullanılan bu büyük blok taşlar Van’ın 17 km G ündeki Alniunu atölyesinde işleniyordu), üstü kerpiçtendir (Patnos Aznavurtepe. irebunı, Çavuştepe" Rusahinili (Toprakkale)) Ay rica açık hava kült merkezleri vardır (Çavuştepe. Tuşpa Analı kız).

Değişik işlevde bölümlerden meydana gelen urartu sarayları büyüklükleri, özen li taş işçilikleri ve mimarileri ile dönemin başyapıtlarıdır (Girıktepe, Çavuştepe. Aitıntepe, Adilcevaz Kef kalesi). Kalıntılarından çokkatlı olduğu anlaşılan Çavuşte pe sarayı nın temeli, zemin katı, tabam, tavara ve zemin katı taşıyan kalın ayaklar doğrudan ana kaya oyularak elde edilmiştır Sarayın çok sütunlu taht salonu apa danaları andırır Altıntepe'de de çok sütunlu salonlan bulunan bir saray ortaya çıkanlmıştır ve bu sarayın duvarları hayvan ve bitki motifli fresklerle süslüdür. Adilce vaz Kef kalesi nedeyse kabartmalı sütun kaideleriyle karşılaşılmıştır Dönemin önemli eserleri arasında yer alan sulama kanalları, kuyular, gölet vb. su yapılanran tur bölümü günümüzde de işlevini sürdürmek tedir (Şamran kanalı) Çavuştepe kalesinde ortaya çıkartan pis su ve boşaltma kanallan, helalar, Urartular'tn altyapı tesislerinde de dörıemlenne göre çok ileri olduk farını göstermektedir.

Urartu sanatını yansıtan en yetkin ürün ler metal yapıtlardır (altın, gümüş, fildişi, tunç gibi madenlerden yapılmış çeşitli ta kılar, kemerler, kalkan, kılıç, miğfer gibi sılahlar, üç ayaklı kazanlar, bakraçlar, kep çeler fibulalar, taşlar, mühürler, mobilya parçaları, düğmeler, heykeller vb

Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 15 Aralık 2016 21:49
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
15 Aralık 2016       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Urartu tanrıların kaynakları


Ad:  Urartu Uygarlığı (Urartular)9.jpg
Gösterim: 2117
Boyut:  70.6 KB
Ad:  Urartu Uygarlığı (Urartular)10.jpg
Gösterim: 2008
Boyut:  52.0 KB
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
15 Aralık 2016       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Urartu Uygarlığı (Urartular)


SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

2 Aralık 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
10 Kasım 2008 / Ziyaretçi Cevaplanmış
12 Nisan 2009 / ThinkerBeLL Tarih
30 Aralık 2012 / Misafir Cevaplanmış