Arama

Taş, Ağaç ve Su Kültü

Güncelleme: 20 Mart 2009 Gösterim: 8.193 Cevap: 0
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
20 Mart 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Taş, Ağaç ve Su Kültü

Sponsorlu Bağlantılar
Taş
İbadetle ilgili inanma, uygulama ve pratiklerde taş­ların önemli bir yeri vardır. Gerek yapıları, gerekse bi­çimleri bakımından ilgiyi çeken taşlar ve kayalar birta­kım doğaüstü kudretlerle nitelenmiş, içlerinde tanrıların, ataların ve cinlerin eğleştiğine inanılmıştır. Taşlar ve kayalar ya kült araçları ya da doğrudan. doğruya ibadet edilen, kurban sunulan, yardım dilenilen birer kutsal obje olmuşlardır. Bunların dışında amulet, uğurluk, fetiş vb. olarak da geniş bir uygulama alanı bulmuşlardır. Megalit kültürde görülen anıttaşlar, taş masalar, taş me­zarlar, ibadet yerleri olarak büyük rol oynamaktadırlar.
Göktaşları
da doğurganlığın ve bolluğun birer belir­tisi ve amblemi sayılmışlardır. Örneğin Buryatlarda «gökten düşmüş» belli taşların yağmur getireceğine inanılır, kuraklık zamanlarında onlara adaklar sunulur (Harva, s. 153).
Birtakım kutsal taşların doğumla ilgili adetlerde, kı­sır kadınlara doğurganlık gücü verdiği inancı pek yay­gındır. Örneğin Güney Hindistan'da kısır kadınlar, iç­lerinde ataların eğleştiklerine inandıkları dolmenlere adak­lar sunduktan sonra, ellerini sürerler. Kuzey Kaliforniya'­daki kısır kadınlar, gebe kadınlara benzeyen kayalara dokunurlar; Güney Yeni Gine'deki Kai adasında çocuk isteyen kadınlar taşlara yağ sürerler (Eliade, 1954, s. 252). Yeni Gine'de Rossel adasında «kutsal taşlar» bü­yücülükte önemli roloynarlar. Yerliler in yaba dedikleri kutsal alanlarda bir taş bulunur. Taşın ve alanın temiz tutulması gerekir. Böylece bolluk, yağmur ve sağlık elde edilir. Taşın ve alanın pis bırakılması ise kuraklığı ve hastalığı getirir (Schlesier, s. 234). Taş, bitkilerin, insan­ların, hayvanların çoğalmasıyla ilgili ayinlerde de önemli Rol oynamaktadır. Melanezyalıların çoğalma ile ilgili rit­lerinde belli taşlar kullanılmaktadır (Schlesier, s. 225­226). Avustralya yerlileri döllenmede ve çocukların do­ğumunda içlerinde çocuk ruhlarının bulunduğuna inan­dıkları taşlardan hem korkar, hem de onları sayarlar. Örneğin çocuk istemeyen kadınlar, delikli taşların yanın­dan geçerken «bana gelme, ben yaşlı kadının biriyim», ya da taşın önüne oturarak içindeki çocuk cinine «bir sürü genç kadın var, hadi onların içine gir!» derler. Kimi zaman bu çocuk cinlerinden kara dilekler için de yardım istenmektedir. Örneğin Aranda'lı (Avustralya) bir erkek «karım beni terkedip, başka bir erkekle aldattı; hemen git, içine gir, onu lohusa döşeğinde öldür!» demektedir (Worms - Petri, s. 206).
Taş, yüksek kültürlerde de önemli bir rol oynamak­ta, çoğu zaman ibadet yerini teşkil etmektedir. Örneğin Eski Yunanistan'daki Hermeler) Romalıların sınır taşları; İslamiyetteki «Hacer-i Esved» (Karataş); Yahudilerde Yakub'un taşı gibi. Taşlarla ilgili kült ve inançlardan bir sürü örnek vermeye yerimiz elverişli olmadığı için, bu konuya ilgi duyanlara Hikmet Tanyu'nun «Türklerde Taşla İlgili İnançlar, İlahiyat Fakültesi Yayınları, Anka­ra 1968» adlı araştırmasını salık veririz.

Ağaç
Taş kadar olmamakla beraber, ağaç da, ilkellerin dinsel ve büyüsel hayatlarında önemli bir rol oynamak­tadır. Ağacın yeşillenmesi, meyve vermesi, kuruması, ölüp dirilmenin sembolü olarak görülmüş, dinsel özlü tö­renlerde kült ağacı olarak kullanılmasına yol açmıştır. Ağaç, dünyanın yaratılışıyla ilgili ilkel efsanelerde çok kullanılan bir motif olarak görülür (Dünya ağacı motifi). Aynı şekilde hayat ağacı motifi de yaygındır. Efsane ve masalların dışında, hayatta da, ağaçla ilgili mistik tasa­rımlara yer verilmektedir. Bunun tipik örneği, yeni doğan çocuklar için dikilen ağaçlardır. Öyle ki, bu adet çocukla ağaç arasında bir yazgı birliğini sembollemekte, çocu­ğun başına gelenin ağacın; ya da tersinin, yani ağacın başına gelenin çocuğun da başına geleceği inancım pe­kiştirmektedir. Bu durum alter ego (öteki ben) inancının bitkisel alandaki bir çeşitidir.
Belli taşlarda olduğu gibi, belli ağaçlarda da mana gücünün, ataların, cin ve. perilerin eğleştiği inancı, gide­rek korulukları ve ormanları da kapsamış, özellikle or­manlık bölgelerde yaşayan yerlilerin dinsel hayatlarında görülen birçok «orman tanrısı» nın temel düşüncesini oluşturmuştur.
Özellikle yaşlı ve büyük ağaçlar; tek ağaçlar, içle­rinde kovuk bulunan ağaçlar ötekilerine bakarak daha çok dikkati çektiği için, ilkeller bu çeşit ağaçlara değişik bir gözle bakmaktadırlar. Ayrıca hurma, incir, ekmekağa­gibi kimi ağaç türleri de özellikle kutsal olarak kabul edilmektedirler.
Ağaç, Afrikalı zenci sanatçı için sıradan bir malze­me değil, tersine canlı bir varlıktır. O, ağacı keserken, yontarken ve işlerken ağacın ruhundan özür diler (Leu­zinger, s. 29). Ağaçtan, büyücülükte de amulet olarak yararlanılır. Örneğin Afrika'da, Kamerun'un orman böl­gesinde «amulet ağacı» denilen bir ağaç vardır; bu ağaç­tan amulet yapmak için kabuk alınacağı zaman ona dua edilir ve kara bir köpek kurban edilerek kanı ağacın kö­küne sürülür (Dammann, s. 51). Ağaç Avustralya yer­1ilerinin efsanelerinde ve ibadetlerinde de önemli bir yer almaktadır. Örneğin Ganai yerlilerinin erkekleri kutsal ağaçları sırtlarında taşırlar; yeni inisiye olmuş çocuklar da kutsal ağaçların üzerine binerek oynarlar, böylece ağacın içinde var olduğuna inanılan kutsal gücü kendi­lerine geçirmiş olurlar (Worms - Petri, s. 167).

Su
Taşın ve ağacın yanı sıra su da ibadette önemli bir yer almaktadır. Suyun arıtıcı niteliği, bollukla ilişkisi,
taşması vb. su kültünün doğuşunda rol oynayan önemli etkenlerdir. Denizleri, gölleri, ırmakları, kaynakları, çeş­meleri ve yağmuru da içine alan su kültünde; su, kimi zaman kendisine ibadet edilen bir obje, kimi zaman da kült aracıdır. Burada sayamayacağımız kadar çok sayı­daki dinsel ve büyüsel pratiklerde, adet ve inanmalarda su önemli bir araç olarak görülmektedir.
Küçük derelerin, ırmakların, kaynakların yanı sıra, kutsal sayılan birçok da büyük nehir vardır. Nil, Fırat, Dicle, Ganj, vb. gerek efsanelerde, gerekse gerçek ha­yatta dinsel düşünüşün, duyuşun ve ibadetin vazgeçilmez öğeleri olarak görülmektedirler.


Prof. Dr. Sedat Veyis Örnek

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!

Benzer Konular

14 Aralık 2019 / virtuecat Botanik
27 Ocak 2007 / BARIŞ Din/İlahiyat
9 Haziran 2008 / YellowCanary Astroloji/Fallar
24 Şubat 2012 / _Yağmur_ Coğrafya
12 Mayıs 2008 / eXcaLLaNT Mitoloji