Arama

Lilith

Güncelleme: 7 Eylül 2016 Gösterim: 25.408 Cevap: 2
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
28 Ekim 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Lilith
MsXLabs.org

Sponsorlu Bağlantılar

Musevilik ve Hıristiyanlık inançlarında Âdem'in ilk eşidir. Tevrat'ın ilk bölümü olan Yaradılış bölümünün 1. Bab'ında Âdem ile beraber bir dişi yaratıldığından, 2. Bölümde ise Âdem'in kaburga kemiğinden bir dişi yaratıldığı yazılıdır.
Tevrat'ta açıkça yer almamasına rağmen; birçok Musevi dini kaynağı 2. Bölümde sözü geçen dişinin Âdem'in 2. karısı olduğu, birinci bölümdekinin ise ilk karısı olan Lilith olduğuna inanırlar.
İnanışa göre Lilith, Âdem ile aynı zamanda ve aynı anda yaratıldıklarından Âdem'in kendisine eşit olduğu görüşündedir (tarihin ilk feministi) bu sebeple de Âdem'e tabi olmayı şiddetle reddeder Tanrı'ya asi olur ve cennetten uzaklaştırılır. Bundan sonra Tanrı Âdem'in kaburga kemiğinden Havva'yı yaratır. Havva sonuçta erkeğinin bir parçasından yaratıldığından ona tabi olur.
Âdem ile Havva ilk günahı işleyip cennetten kovulduktan sonra çocukları olur Lilith bunu kıskanır ve bundan sonra Âdem oğullarından doğacak her bebeği öldürmeye yemin eder.
İnanışa göre kötü bir ifrit haline gelen Lilith gece hava karanlıktan sonra yeni doğum yapmış evlere girerek lohusa kadınların bebeklerini boğmaktadır. Bu sebeple günümüzde bazı Museviler arasında bir adet olarak, lohusa kadın akşamları evde yalnız bırakılmaz ve akşamları çamaşır ipinde çocuk bezi bırakılmaz, çünkü bunları gören Lilith'in o evde çocuk olduğunu anlamasından endişe edilir.

Lilith...
Işığın bir meleği mi?
İsa'nın dişisi mi?
İlk kadın Şaman mı?
Neden Musevi ve Hıristiyan erkek fantezileri tarafından rahat bırakılmıyor?
Ve başlangıçta Havva'dan önce Lilith vardı.
Âdem
'in ilk karısı.
Gizemli ve baştan çıkarıcı.
Kanatları olan ateşli, tahrik edici karaktere sahip olan bir yaratık.
Bir tanrıça mı?
Bir şeytan mı?
Yoksa onu takip edemeyen kaba toprak parçası Adem'in kendisine müdahale etmesinden hoşlanmayan bir kadın mı sadece?
Kaynaklar onun hakkında neler söylüyor?
Geçmiş ve gelecekte, Lilith hakkında bu kadar ilgi çekici olan şey nedir ki; çoğu zaman sevilmeyen, lanetlenmiş, zaman zaman Havva tarafından yeri doldurulan ve bazı zamanlar ise Tanrı'nın sağında oturan bu kadın popülerliğini yitirmiyor?


İnsanlığın öyküsü Âdem ve Havva ile başlıyor, öyle mi? Eski bir Yahudi efsanesine göre, bu öykü Âdem'le Havva'dan öncesine uzanıyor. Yani Âdem'in ilk eşi Havva değil, Lilith adında bir kadındır. Ama, tarih boyunca gizlice aramızda dolaşıp, her kadın-erkek tartışmasında kendini gösterse de onu çok az tanıyoruz.
Sözü edilen efsane şöyle başlıyor:
Tanrı topraktan Âdem ile Lilith'i yaratır. Mutlu mutlu yaşasınlar diye onları cennete yerleştirir. Ama bu iki insan çifti bir türlü huzur bulamaz. Sorunları mı? Günümüz çiftlerinin sorunlarından farklı değildir. Âdem ilişkide her alanda söz sahibi olmak ister. Ancak Lilith buna karşı çıkar. Özellikle cinsel ilişki sırasında Âdem'in hep üstte yer almasını aşağılayıcı bularak itiraz eder. Kendisinin de Âdem gibi topraktan yaratıldığını, yani eşit olduklarını savunur. Âdem ise kendini, bağışlayan, bereketli gökyüzü; Lilith'i de ürün veren toprağa benzeterek bu şekilde birleşmek konusunda diretir. Âdem tavırlarında ısrar edince, Lilith, birlikte yaşamalarının zor olacağına karar verip Tanrı'nın söylenmemesi gereken adını anarak göğe doğru yükselir. Sahip olduğu olanakları terk eden Lilith'in yeri artık dışlanmışların arasındadır. Çevresindeki cinlerle ve cinlerin kralı Şamael (Şeytan) ile ilişkiye girer ve onlardan çocuklar doğurur.
Bu arada cennette yalnız kalan Âdem, Tanrı'ya dua ederek Lilith'i geri ister. Tanrı, Sanvai, Sansanvai ve Semangelof isimli üç meleği geri çağırmak üzere Lilith'e gönderir. Meleklere, dönmediği takdirde her gün yüz çocuğunun öldürüleceğini emreder. Ama o kesinlikle dönmeyeceğini bildirir. Ve tehdit yerine getirilir...
Lilith, duyduğu acıyla bundan sonra, bütün hamile ve doğum yapmış kadınların, bebeklerin baş düşmanı olmaya yemin eder. Erkek çocukların doğduktan sonra ilk sekiz gün, kız çocukların ise ilk yirmi gün içinde canını alacaktır. Sadece yakınlarında bu üç meleğin ismi ya da şekli bulunanlara dokunulmayacaktır. Lilith artık kötüler tarafına geçmiştir.
Bunun üzerine Tanrı Âdem'in kaburga kemiğinden Havva'yı yaratır. Bu yeni kadın, Âdem'den bir parça olduğu için, ona karşı çıkmayacaktır
Aslında Lilith hakkında pek çok efsane ve öykü var. Örneğin Talmud'da (Tevrat'ın başta yazılı olmayıp, sonradan yazılı hale getirilen ikinci bölümü) ondan dişi bir şeytan olarak söz edilir. Bu rolüyle bir hayalet gibi yüzyıllarca tarih sayfalarında dolaşır. Kadın ve çocukları hedef alır, erkekleri baştan çıkararak onlara zarar verir. Yaptıkları bunlarla sınırlı değildir. Bir hayalet gibi kadınların beynine girip, erkeklerle eşit haklara sahip olma savaşını günümüze kadar sürdürür. Bazı efsanelerde de cadı suretinde çıkar karşımıza. Lilith'e hepsi birbirinden farklı, ancak hepsi de kötü yakıştırmaların niye yapıldığını anlayabilmek için geriye dönüp, dinler tarihine ve efsanelere bir göz atmak gerekiyor.
Lilith'in geçmişi tek tanrılı dinlerden çok daha önceye, eski Mezopotamya uygarlıklarına kadar uzanıyor. Genellikle Sümer ve Babil mitolojisindeki rüzgâr tanrıçası Lilitu ile ilişkilendiriliyor. Lil, fırtına ya da rüzgar anlamına geliyor.
Bir Babil metninde ise, büyük tanrıça İştar'ın tapınak fahisesidir. İştar, eski doğu dinlerinde şehvetli aşkın, tutkunun ve baştan çıkarıcılığın tanrıçası kabul ediliyordu. Bu özellikleri nedeniyle, fahiselerin, özellikle de kült olan tapınak fahiselerinin koruyucu tanrıçasıydı.
Tapınak fahiseliği meşru bir işti. Herodot'un bize ulaşan yazılarında, Babil'de her genç kızın bir kez yabancı bir erkekle cinsel ilişkiye girmek zorunda olduğu biliniyor. Ancak, bu tapınak fahiseliği kesinlikle küçük düşürücü bir iş değildi. Babillilerin yabancı erkekleri tanrı olarak gördüğü sanılıyor. Kendilerini onlara teslim eden genç kızlar, simgesel olarak tanrıların eşi haline geliyor ve kutsallaşıyorlardı.
Lilith'e bazı özellikler Babil'in kötü tanrıçası (belki de dişi şeytanı demek gerek) Lamatsu'da da görülüyor. Lamatsu halk arasında albastı ya da lağusa hastalığı olarak bilinen rahatsızlığın ortaya çıkmasını sağlıyor, hamilelere zarar verip yeni doğan bebekleri öldürmeye çalışıyordu. Lilith'in özellikleri Lamatsu'ya aktarılmış olabilir miydi? Yoksa tersi mi yapılmıştı?
Lilith'in Yahudi efsanelerinde ne zaman boy gösterdiği bilinmiyor. Çünkü tanrılar ve efsaneler, doğu kültürlerinin birçoğunda ortaktı ya da büyük benzerlikler taşıyordu. Yine de her koşulda, Yahudilerin şeytanla ilgili inanışlarında önemli bir yere sahipti. Erkeklerin aklını başından alan bir şeytan olarak görülüyor ve ondan çok korkuluyordu.
Bu konuda en eski kaynak olan Tevrat'a bir göz atıyoruz. Ancak Tevrat'ta bir tutarsızlık göze çarpıyor. Kutsal kitabın bir yerinde;
"Ve Allah insanı kendi suretiyle yarattı ve onları erkek ve dişi olarak yarattı."
deniliyor. Ancak ilerleyen baplarda daha farklı anlatılıyor:
Tanrı doğuda Aden'de bir bahçe yapıyor. Âdem'i oraya koyuyor ve yalnız kalmasın diye kaburgasından kadını yaratıyor. Talmud'a göre Âdem'le aynı anda yaratılan kadının adı Lilith'tir. Çünkü başka türlü kutsal kitaptaki bu tutarsızlığı açıklamak mümkün değildir.
Âdem'in ilk eşi Lilith'e daha sonra 9. ya da 10. yüzyıllara ait "Ben Sira Alfabesi"nde rastlıyoruz. Metnin ana kahramanı, M.Ö. 600'lü yıllarda yaşadığı sanılan Ben Sira. Yazarın kim olduğu bilinmiyor. Bu el yazmasına göre Tanrı topraktan Âdem ve Lilith'i yaratmıştı. İlgili bölüm şöyle devam ediyor:

"Kısa bir süre sonra birbiriyle kavga etmeye başlarlar.
Âdem'e şöyle der:
Ben altta yatmak istemiyorum.
Ama Âdem:
Ben altta değil, üstte yatmak istiyorum, çünkü sen altta yatacak kişi olarak belirlendin.

Lilith ona:
İkimiz de aynı haklara sahibiz, çünkü ikimiz de topraktan yaratıldık. Ama ikisi de birbirini dinlemez."

Bunun üzerine Lilith gökyüzüne yükselerek kaybolur. Üç meleğin Lilith'i geriye dönmeye ikna çabaları işe yaramayınca, Tanrı, Âdem için bu kez Havva'yı yaratır.
Bir başka bölümde de Lilith üç meleğe şöyle der:

"Ben çocuklara zarar vermek üzere yaratıldım, doğumdan sonraki ilk sekiz gün içinde erkek çocuklarına, yirmi gün içinde de kız çocuklarına. (Ama) Yemin ederim: Sizi ya da görüntünüzü bir muska ya da tılsım üstünde görürsem, o çocuğa hiçbir zarar vermeyeceğim."
O günden bu yana çeşitli kültürlerde, yeni doğan çocukların kötü kalpli Lilith'e karşı korunması için özel tılsımlar kullanılmaya başladı. Lilith'in halk inanışlarında varlığını yıllarca korumasının ve bir gün gelip de bir şekilde cadılarla ilişkilendirilmesinin nedeni de budur.
Lilith efsanesi Ortaçağ'ın başlangıcında, Yahudilerin ezoterik yazması Kabala'da da (Yahudi ruhbanlarının, asırlardır birbirlerine aktardıkları ve Kutsal Kitap'ın "gizli anlamları" ile ilgilenen bir tür okültizm -gizlicilik- ve mistisizm) yer almış. Burada erkekleri baştan çıkaran ve uğursuzluk getiren dişi şeytan olarak tarif ediliyor:

"Her türlü süs malzemesiyle süslenip cilveli bir kadına dönüşüyor. Onun süsü, gül gibi kırmızı saçları. Sözleri yağ gibi yumuşak, dudakları dünyadaki her şeyden daha tatlı. Ona yönelen ve (afrodizyak olarak yılan zehriyle karıştırılmış) şaraptan içen aptallar onunla zina yaparlar."
Ama sonra uyandıklarında onları öldürür ve cehennemin tam ortasına atar. Aslında onun niyeti sadece erkekleri baştan çıkarıp çok sayıda çocuk doğurmaktır.
Kabalacılar için Lilith temiz olmayan, fahise bir kadını simgeliyor. Kabala'daki bir paragrafta, ayrıldıktan sonra Âdem'i yeniden baştan çıkardığı yazıyor. İşlediği bu günahtan sonra Âdem, 130 yıl cinsel perhizli yaşar. Âdem, böyle bir şeyin tekrar başına gelmemesi için, kendini dikenlerle korumaya çalışır. Ancak uyurken Lilith Âdem'in üstüne çıkar ve onu uyararak boşalmasını sağlar. Lilith, bunun ardından "insanlığa ceza" olarak adlandırılan yaratıkları dünyaya getirir. Kabala'nın bir başka yerinde de şöyle yazıyor:

"Lilith en sonunda orada burada dolaşarak insanoğullarına sarkıntılık eder ve kendi kendilerini kirletmelerini sağlar."
Bunun ardından adı "tohum hırsızı"na çıkar.
Kuşkusuz Havva'nın işlediği "günah"tan da o sorumludur. Kabalacıların ana eserinden Zohar'da (İhtişam Kitabı ya da Işık Kitabı) yer alan efsaneye göre adet döneminde olduğu halde, Âdem'le birlikte olma konusunda Havva'yı kandıran o yılan ve fahise Lilith'ti.
Lilith'le daha sonra Filistinliler aracılığıyla Yunanlılar da tanıştı. Onu, hayaletler ve diğer hayali görüntüleri yöneten tanrıça Hekate'nin kişiliğiyle birleştirdiler. Bu konu Geç Antikçağ'da Yahudi olmayan gnostik akım yandaşlarının da ilgisini çekti. Onlar tarafından yazıya aktarılan bir efsanede, Lilith'in İsrailli peygamber İlyas'ı nasıl baştan çıkardığı anlatılıyor:
Lilith ona şöyle der:
"Senden çocuklarım var."
Ve o yanıt verir:
"Benden nasıl çocukların olabilir, ben bir aziz gibi yaşıyorum."
Lilith der ki:
"Evet, ama uykunda, rüyalarında sık sık boşaltıldın. Tohumlarını alarak hamile kaldım."

Bu metin M.S. 4. yüzyıla ait. Lilith, özellikle bu tarihten sonra hep aynı motifle işlenir. O bir "tohum hırsızı"dır.
Lilith efsaneleri, Hıristiyanlık dünyasıyla tanıştıktan sonra, batılıların hayal gücünü harekete geçirdi. Özellikle Kabalacı yazılarının araştırılmasıyla, Lilith bütün dünyada tanınır hale geldi. "Kötü kalpli Lilith" her yerde ilgi gördü. Çünkü o, normalde açıklanması ya da kavranması mümkün olmayan şeyleri rahatlıkla üstlenebilecek bir kişilikti. Bu özelliği, onun "cadılar"la özdeşleştirilmesi için gereken köprüyü oluşturuyordu.
Ortaçağ'ın sonlarına doğru başlayan ve inanılmaz bir toplumsal histeriye neden olan cadı ve büyücü furyasıyla birlikte, Lilith'in adı da sık sık anılmaya başladı. Ayrıca o, kadınları baştan çıkarma konusunda Şeytan'ın en büyük yardımcısıydı. Artık, kötü amaçlı kullandığı güzelliği ve baştan çıkarıcılığı ön plana çıkıyordu. İnsanlar bir yandan büyü ve tılsımlarla ondan korunmaya çalışırken, diğer yandan kendilerini onun büyüsünden kurtaramıyorlardı. Böylece 19. yüzyıla gelindiğinde Lilith ressamlar ve edebiyatçılar için sevilen bir motif oldu. Artık dini kimliğinden yavaş yavaş kurtuluyordu. İngiliz ressam Dante Gabriel Rossetti'nin yaptığı "Lady Lilith" tablosunda bu cadı, Victoria Dönemi'nin güzellik anlayışına uygun olarak tasarlanmış ve gösterişli dekoltesiyle uzun kızıl saçlı, biraz dolgun, etli dudaklarla resmedilmiş.
Edebiyat dünyasına da girince, şeytan kadın kimliği tamamen kayboldu. Artık ona korku ve nefretle bakılmıyor, hatta sempatik bile bulunuyordu. Her ne kadar şurada ya da burada, nahif ruhlu insanlar dikkatli olmak adına tılsımlarına güvenmeye devam etseler de, aydın fikirliler kötü kalpli şeytan kadın tiplemesini raflardaki tozlu dosyalara kaldırmışlardı. Hoşa giden ve benimsenen, onun baştan çıkarıcı özelliği değildi. Lilith'in Âdem'in ilk eşi olduğunu anlatan efsaneye odaklanılmıştı. Çünkü bu öykü, insanlık tarihinin başlangıcından bugüne uzanan bir tartışmayı başlatmıştı. Özellikle son yüzyıldır iyice kesinleşen bir tartışmaydı bı: eşitlik, daha doğrusu kadın ve erkek arasındaki eşitsizlik sorunu.
Psikanaliz uzmanı ve araştırmacı Siemund Hurwitz, "Âdem ile Lilith arasındaki güç savaşı"nı, asırlarca süren ve babaerkil sistemdeki erkeğin konumu ile kadınların eşit haklara sahip olma talebini temel alan cinsiyetler arası savaşın aynadaki görüntüsü olarak değerlendiriliyor.
Aslında ne Antikçağ, ne Ortaçağ ne de onu izleyen yüzyıllarda bu sorun çok önemsenmedi. Cinsiyetler arasındaki ilişkiyi karşılaştırmaya gerek yoktu: Kadın erkeğin egemenliği altında olmak zorundaydı. Havari Aziz Paulus,
"Erkek kadından değil, kadın erkekten yaratılmıştır. Erkek kadının isteklerini değil, kadın erkeğin isteklerini yerine getirmek üzere yaratıldı."
demişti. Ne de olsa kadın Âdem'in kaburga kemiğinden yaratılmıştı. Bu bakış açısı, kadının yüzlerce yıllık toplumsal konumunu belirleyen ana etkendi.
Kadın, dört büyük dinde de "günah kazanı" olarak görüldü. Bunun nedeni Havva'ya kadar uzanıyor. Yasak meyveyi her ikisi de yemesine rağmen, işlenen günahtaki suçluluk payı eşit değildi: Kandırılan Âdem değil, Havva'ydı. Çünkü, yılanın sözüne inanmıştı. Âdem kuşkusuz inanmamıştı, ancak biricik eşi ile ilişkilerini tehlikeye atmak istememişti sadece. Söz konusu bir günah olsa dahi, günahkar ve suçlu olan kadındı. Şeytanla işbirliği yapması ve cadılıkla suçlanabilmesi için önemli nedenlerdi bunlar.
Bu dayanaklardan güç alan erkekler, kadınların kişiliğini adeta baskı altına aldılar ve onları kendilerine ait bir mal gibi gördüler. Geçen yüzyıl içinde yoğunlaşan kadın direnişi buna karşı çıktı. Eşit haklar ve özgürlük için savaşan Lilith'i de kendilerine simgesel figür olarak seçtiler. Lilith'in savaşını başarıyla sona erdirememesi onları yıldırmıyor. Lilith efsanesi, arzuladıkları toplumsal konuma ulaşmak için onları biraz daha kamçılıyor...
Lilith İbranice'de "geceye ait olan" anlamına geliyor. Adından da anlaşılacağı üzere, çağlar boyu kadınlara yakıştırılabilecek bütün olumsuz özelliklerin taşıyıcısı olmuş: Baştan çıkarıcı, fahise, cadı, vampir, cinlerin başı, gece canavarı onun unvanlarından bazıları. Saf, edilgen cinselliği ancak yasak meyveyi tadınca öğrenen Havva'nın tersine, başından itibaren gücünün ve cinselliğinin bilincindedir ve yeri gelince kullanmaktan da çekinmez.
Kendi başına buyruk, zapt edilemez, denetlenemez olduğundan, özellikle tek tanrılı din adamlarının sürekli abskı altına almaya çalıştıkları bir kadın örneği, erkeğin kadına ve cinselliğe duyduğu korkunun bir simgesi aslında. Dolayısıyla ölümlü insanların arasında yeri yoktur. Yeri bilinmeyen, açıklanmayan kötülüklerin geldiği karanlık güçlerin dünyasıdır.
İyi ile kötüyü ayırt etmeyi sağlayan ağacın yasak meyvesinden yemediği için ölümsüz kalmış, cennetin yakınlarındaki bir dağ geçidinde şeytanlarla birleşerek Şeytan'dan "Lilim" adı verilen çocuklar doğurmuştur. Tevrat'ta şöyle yazıyor:

"Ve çölün vahşi hayvanları ile kurtlar buluşacak; evet, gece canavarı orada yerleşecek ve kendisi için istirahat yeri bulacak..."
Sembolik hayvanı baykuştur. Tablo ve heykellerinde, genellikle ay şeklinde taçla tasarlanmıştır.
Yahudi kadınlar, eşlerinin bu şeytan kadına kapılmamaları için yatak odalarının duvarlarına bir daire içinde,
"Âdem ile Havva buyursunlar içeri, girmesin kapıdan 11 (LILITH-Lilith)"
yazıyorlardı. Nümerolojiyle uğraşanlar 11'i kötülükle yüklü olduğu için korkunç bir sayı olarak kabul ediyorlar. Kabalacılara göre bu sayı, iyi ve güzel olan ne varsa tam tersini temsil ediyor. Günah yüklü, zarar verici ve mükemmel olmayı reddetmiş bir sayıdır bu.
Modern çağlarda Lilith feminizmin simgesi haline geldi. Bu isimde dergiler çıktı, kafeler açıldı, sadece kadın müzisyenlerin katıldığı "Lilith Fair" adlı gezici müzik festivalleri düzenlendi, "ideal kadın" olarak tanımlanan Havva gibi olmak istemeyen kadınlar, tepkilerini dile getirmek için kız çocuklarına Lilith adını verdiler.


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen NeutralizeR; 31 Mart 2016 02:10
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
4 Ocak 2015       Mesaj #2
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
Lilith
MsXLabs.org
Antik Mezopotamya medeniyetlerinden beri yaratılış efsanelerinin bir parçası olan Lilith, her zaman için bir “dişil gurur” ve “feminizm” sembolü olagelmiştir.
Sponsorlu Bağlantılar

Antik Mezopotamya medeniyetlerinden beri yaratılış efsanelerinin bir parçası olan Lilith, her zaman için bir “dişil gurur” ve “feminizm” sembolü olagelmiştir. Çoğunlukla şeytani özelliklerle ilişkilendirilen Lilith, zaman içerisinde sembolizm olarak bazı değişimler geçirmişse de “kötücül” doğasını hemen hiç kaybetmemiştir.
Antik Mezopotamya’daki Lilith’in kökenleri Sümerlilere kadar dayanır. Sümer rüzgar ve fırtına şeytanı Lil ile Babil dişi şeytanları Lilitu’ların sembolizmleriyle bağlantılı olan Lilith, yeni ismiyle birlikte Yahudi dini içerisinde Adem’in ilk eşi olarak ortaya çıkmıştır. Antik Mezopotamya’da, bugünün Lilith temasının kökeni olan dişi şeytanlar; salgınlar, zor hastalıklar ve ölüm ile ilişkilendirilmiştir.
Sümer kabartmalarında tasvir edilen Lilith, bu medeniyetin cinsellik, bereket ve savaş tanrıçası İnanna tasvirleriyle benzerlik taşır. Sümer metinlerinde erkekleri yoldan çıkartmak için İnanna tarafından gönderildiği ifade edilen (Asur ve Babil anlatılarında da İnanna’nın eşdeğeri İştar’ın hizmetçileri olan) Lilitu’lar, aynen İnanna gibi, ellerinde bereket ve bolluğu temsil eden saz kamışları, iki aslanın sırtında durur ve aynı başlığı takar halde tasvir edilmiştir. İnanna’nın sahip olduğu “mes”, yani medeniyetin doğmasını ve gelişmesini sağlayan bilgi de Lilitu tasvirlerinde iki baykuş olarak sembolize edilmiştir.

Lilitular, kadın ve çocuklara saldıran dişi şeytanlar olarak kabul edilmiş ve aslanlar, fırtınalar, çöller ve salgınlarla ilişkilendirilmişlerdir. Mitolojik Anzu kuşlarının pençe ve kanatlarına sahip olan bu varlıklar, cinsel açıdan da “erkek avcısı” olarak bilinseler de onlardan çocuk sahibi olamıyorlardı. Lilitu’lara benzeyen bir diğer Akad dişi şeytan sınıfı olan Ardat lili’ler ise geceleri erkeklerle rüyalarda çiftleşerek onlara şeytan çocuklar doğuruyorlardı.
Yunan mitolojisindeki Lamia da yine çocuk ve annelere kötülükler yapan lamia şeytanlarını yönetiyordu. Efsaneye göre, Lamia’nın, Zeus ile ilişkisi olduğunu öğrenen Hera, onu sürekli ölü çocuk dünyaya getirmekle cezalandırmış ve ölü çocuklarını görmekten kaçamaması için de gözlerini kapatma yeteneğini almıştı. Duyduğu acı ise Lamia’yı bir canavara dönüştürmüş ve onun, yeni doğan çocukları kaçırıp yemeye yönelmesine sebep olmuştu.
Lilith’in özellikleri, Arap anlatılarındaki Karina’da da ortaya çıkar. Bu anlatılarda, kadının “gölgesi” olan Karina, hamilelik döneminde kadının yerini almaya ve düşüğe sebep olmaya çalışır. Anne, çocuğunu doğurmayı başarırsa da bu sefer benzer yolları çocuk üzerinde deneyerek onun büyümeden ölmesine uğraşır. Karina, bunlara ek olarak, karı-koca arasında sürekli uyumsuzlukları körükleyen bir varlık olarak da kabul edilmiştir. Burada, evlilik bağını zayıflatma özelliği ile Yahudi inanışlarındaki Lilith ile benzerlik taşır.
Yahudi anlatılarındaki Lilith, Adem’in ilk eşidir (bazı dini eserlerde ise Adem’in üç eşinin ilki olarak anılmaktadır). Aynı topraktan, birbirlerine yapışık olarak yaratılmışlar ve Tanrı tarafından daha sonra ayrılmışlardır. Lilith, cinsel birleşme sırasında altta yatmayı reddeder ve bu nedenle Adem’le sık sık çatışır. Adem, ilk yaratılanın kendisi olduğunu ima ederek Lilith’in üstte olamayacağını savunur. Lilith, bir süre sonra Adem’i terk eder. Lilith’in geri dönmediğini gören Adem, Tanrı’dan yardım ister ve Tanrı da Senoy, Sansenoy ve Semangelof adındaki üç meleği Lilith’i geri getirmekle görevlendirir. Melekler, Lilith’i, Kızıldeniz’de bulurlar ancak bir türlü geri dönmeye ikna edemedikleri gibi sürükleyerek götürmeye de güç yetiremezler. Bunun yerine Lilith, yeni doğmuş çocukları öldürme gücü elinde olduğundan, bu üç meleğe adanmış kolye ve tılsımlar takan küçük çocukların hayatlarını bağışlayacağına ve her gün kendi ifrit çocuklarından yüz tanesini öldürüp yiyeceğine yemin eder.

Kad nlar zg rd r
Lilith. by zemotion on deviantART

Buna rağmen Lilith, Adem’i rahat bırakmaz. Kabil’in işlediği ilk cinayetten sonra Havva’dan ayrılan ve dünya üzerine günahı getirdiği için 130 yıl boyunca oruç tutmaya yönelen Adem, geceleri, rüyalarında, sık sık Lilith’in saldırılarına ve baştan çıkarmalarına maruz kalır. Lilith’in Adem’den olan - Norveç halk anlatılarındaki Huldrefolk ile özdeşleştirilen - çocukları da “insanlığın hastalık ve belaları” olarak yeryüzüne yayılırlar. Bazı anlatılarda ise Kabil, zaten Adem’in Lilith’ten olan oğullarındandır.
Lilith, Adem’den sonra, düşmüş meleklerden Samael’in dört eşinden ilki olur. Tanrı, Samael ve Lilith’in çocukları olan lilin’lerin dünyayı doldurmasını engellemek için Samael’i hadım ettikten sonra, Lilith, Samael’i de terk ederek şehvetle ilişkilendirilen, Yahudi inanışlarında Tüm İfritlerin Kralı Asmodeus’un eşi olur ve geceleri dünyadaki erkelerin rüyalarına girerek onları baştan çıkarmaya koyulur. Kimi ifritbilimciler Asmodeus, Samael ve İslam’daki Şeytan’ı bir olarak görmekte ve Lilith’in tüm diğer ifritlerin anası olduğunu ileri sürmektedirler.
Modern Luciferyenizm’de Lucifer’ın yandaşı olarak kabul edilen Lilith, Crowley’in, Thelema (Kanun) sistemi içerisinde ortaya çıkardığı; dişil cinsel dürtüleri ve özgürleşen kadını temsil eden; en doğurgan halinde Toprak Ana ile özdeşleşen; Kızıl Kadın, Büyük Ana veya Menfur Olanların Anası olarak adlandırdığı Babalon adındaki tanrıça şeklinde tasvir edilir. Geceleri erkeklerin rüyalarına girerek onları baştan çıkaran dişi şeytan olan Sukkubus’ların kraliçesidir. “Luciferyen Üçleme” olarak bilinen üçlemenin, Samael ve Kabil’in yanındaki dişil parçasıdır. Samael ve Lilith bir araya geldiğinde, Baphomet veya Mendes Keçisi olarak bilinen çift cinsiyetli varlığı meydana getirirler.
Neo-Pagan kültlerindeki Lilith inanışı ise bu sembole çok daha olumlu yaklaşmaktadır. Neo-Pagan inanışı odur ki; Lilith, antik Sümer, Babil ve İsrail inanışlarında doğumun, çocukların, annelerin ve cinselliğin tanrıçası olmasına rağmen, ataerkil toplumların ve inançların doğuşunun ardından zaman içerisinde ifritlik kademesine indirilmiştir.
Bazı diğer modern görüşler de, Lilith’in, esasında annelik ve doğum ile ilişkili bir tanrıçayken, Semitik dinlerin doğuşunun ardından bir şeytana dönüştürüldüğünü savunurlar. Günümüzdeki Lilith, bu yeni haliyle, ismini feminist dergilerine vermekten modern fantastik hikayelere ve korku romanlarına konu olmaya, felsefi yaratıcı sembolizmden dişil özelliklerle bağdaştırılan kavramların olumsuz, aşırıya kaçan yönlerini ifade etmeye kadar birçok işlev görür olmuştur.

Kaynak: NTV.com.tr


Son düzenleyen NeutralizeR; 31 Mart 2016 02:10
🌘 🚀
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
7 Eylül 2016       Mesaj #3
perlina - avatarı
Ziyaretçi
Dante Gabriel Rossetti'nin yaptığı "Lady Lilith" tablosunda bu cadı, Victoria Dönemi'nin güzellik anlayışına uygun olarak tasarlanmış ve gösterişli dekoltesiyle uzun kızıl saçlı, biraz dolgun, etli dudaklarla resmedilmiş.
Lilith
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.