Arama

Kağıt Nedir? Kağıdın Yapımı ve Kullanım Alanları

Güncelleme: 29 Temmuz 2017 Gösterim: 35.687 Cevap: 10
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
16 Nisan 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

Kâğıt


Çoğunlukla selüloz elyafının elek üzerinde keçeleştirilmesi yoluyla elde edilen ince yaprak (safiha). Yazılı iletişimde ve bilginin saklanmasında kullanılan temel malzeme olan kâğıttan ambalajlama, paketleme, yalıtma, fotoğrafçılık, temizlik gibi çok çeşitli kullanım alanlarında da yararlanılır.
Sponsorlu Bağlantılar
Ad:  Kagıt.png.jpg
Gösterim: 3488
Boyut:  84.0 KB

TARİHİ.


İnsanların üzerine yazı yazdıkları ilk malzemeler taş ve kil tabletler ile ağaç levhalardı. İÖ 3000’lerde Mısırlılar, bu amaç için, Nil Irmağı boyunca bol miktarda yetişen papirüs bitkisinden yararlanmaya başladılar. Bu bitkinin gövdesindeki lifli katmanlar çıkarılıp yan yana dizilir, böylece oluşan yaprak ıslatılır ve daha sonra da tokmaklanarak sıkıştırılırdı. Aynı dönemlerde İbranilerin tirşeden (hayvan derisi), Pergamonluların (Bergama) parşömenden, Perslerin bambu örgüsünden ve Çinlilerin ipek yapraklardan yararlandığı bilinmektedir.

Kâğıdı İS 2. yüzyılda Çinlilerin geliştirdiği kabul edilir. O dönemde imparatorluğu yönetmekte olan Han hanedanının tarım bakanlığını yapan Cai Lun İS 105’te dut ağacı ve öbür soymuk elyafının yanı sıra balık ağları, eski paçavralar ve kenevir atıklarından yararlanarak kâğıt yapraklar üretmeyi başardı. Çinliler, geliştirdikleri bu yeni sanatı uzun süre titizlikle gizlediler; ama 8. yüzyılın başlarından itibaren kâğıt yapımcılığı yavaş yavaş batıya doğru yayıldı ve 751’de Orta Asya’daki Semerkand’da kâğıt üretilmeye başladı. Öte yandan daha önce Türklerin ipek elyafından tokmaklama tekniğiyle hamur hazırladıktan ve böylece elde ettikleri yaprağa “kakat” ya da “kakaç” dedikleri bilinmektedir. Daha sonra kakat sözcüğü kağat olarak Arapçaya ve Farsçaya geçti. İslam kültürünün en parlak döneminde halifelik yapan Harun Reşid zamanında, 793’te Bağdat’ta ilk kâğıt imalathanesi kuruldu. Avrupa ise kâğıt yapımını Araplardan öğrendi. Bu tekniği önce İtalyanlar, 9-11. yüzyıllar arasında Sicilya’yı ellerinde tutan Araplardan öğrendiler ve daha sonra Avrupa’ya yaydılar. 14. yüzyılda, başta İspanya, İtalya, Fransa ve Almanya olmak üzere çoğu Avrupa ülkesinde kâğıt üretimi yapılmaktaydı. 1450’de matbaanın keşfiyle kâğıda gereksinim hızla arttı.

Bu dönemde kâğıt hamuru keten ve pamuk paçavralarından hazırlanıyordu ve bu teknik 18. yüzyıla değin fazlaca değişmeden kaldı; ama bu yüzyılda kâğıda gereksinimin daha da artmasıyla hammadde sıkıntısı çekilir oldu ve daha bol bulunan bir hammaddenin kullanılacağı yeni bir imalat tekniği aranmaya başladı. Bu amaçla önce ağaç liflerinin mekanik yolla gövdeden ayrılması yöntemi geliştirildi; ardından, ağacın çeşitli kimyasal çözeltilerle işlenerek, ağaçtaki odunözünün (lignin) ve öteki bileşenlerin ayrılması ve geriye yalnızca liflerin bırakılması tekniği uygulamaya kondu.

1800’e değin, kâğıdın mürekkep dağıtmasını önlemek için yapraklar bitkilerden ya da hayvanlardan elde edilen tutkallarla sıvanırdı (aharlama). Bu tarihte Almanya’ da Moritz Friedrich Illig, kâğıdı teknelerde kolofan ve şapa yatırarak geçirimsiz kılmayı başardı. Öte yandan 1774’te klor elementinin bulunmasıyla, günümüzde de yaygın olarak kullanılan, kâğıt hamurunun klorla beyazlatılması tekniği geliştirildi.

Kâğıt makinesi geliştirilmeden önce yapraklar tek tek üretilirdi. Bunun için odun hamuru önce bir teknede istenen ölçüde seyreltilir; ardından, alt tarafı elek biçimindeki bir kalıp tekneye daldırılarak ağaç hamuru ince bir katman halinde dışarı çekilirdi. Hamurun suyu elekten süzüldükten sonra da yaprak iki keçe arasına yerleştirilerek preslenirdi. 1798’de Fransız mucit Nicolas-Louis Robert, hareketli bir elek bant düzeneği geliştirdi. Kâğıt hamuru tekneden banta sürekli olarak besleniyor, bant da yaprağı kırmadan bir çift merdanenin arasına taşıyordu. 1807’de İngiliz mucit kardeşler Henry ve Sealy Fourdrinier, bu makinenin gelişmiş bir modelini imal ederek patentini aldılar. İki yıl sonra da İngiliz kâğıt imalatçısı John Dickinson tek silindirli (Yankee tipi) bir kâğıt makinesi yaptı. 1875’te, o sıralarda yeni geliştirilmiş olan fotogravür tekniğiyle gerçekleştirilen tramlı baskılarda kullanılan kâğıtların, makinelerin yardımıyla ışığa duyarlı malzemeyle kaplanmasına yönelik bir işlem geliştirildi. 1884’te de Alman mucit Cari F. Dahi, sülfat yöntemiyle kraft selülozu hazırlamayı başardı.

KÂĞIT ÜRETİMİ.


Eski bir sanat olan kâğıt yapımı yeni buluşlarla oldukça gelişmiş bir sanayiye dönüşmüşse de temel işlemler hemen hemen aynı kalmıştır. Bu işlemler başlıca beş aşamaya ayrılır:
1) Selüloz elyafının su içinde öğütülmesiyle liflerin birbirinden tümüyle ayrılması ve suya doyarak suda asıltı durumuna gelmesi,
2) Hazırlanan bu kâğıt hamurunun, kafes örgülü bir eleğin üzerinde süzülerek keçeleşmiş elyaf yaprağı durumuna dönüşmesi,
3) Islak yaprağın sıkıştırılarak suyunun büyük bir bölümünün uzaklaştırılması,
4) Suyun geri kalan bölümünün buharlaşmayla uzaklaştırılması,
5) Kuru yaprağın, kullanım alanının gereklerine göre yeniden sıkıştırılması, kuşelenmesi ya da yüzeyinin tutkallanması.

Elyaf kaynakları.


Bütün bitkilerin hücre duvarları düz zincirli bir polisakkarit olan selüloz elyafı içerir. Islak haldeyken bile dayanımı çok yüksek olduğundan, selüloz elyafı kâğıt yapımı için son derece elverişli bir malzemedir. Günümüzde en yaygın kullanılan elyaf kaynağı, ormanlardan kesilen ağaç tomruklarıdır. Ağacın gövdesi temel olarak liflerden oluşur; gövdede özekdoku (parenkima) ve özbölüm gibi lifsiz maddeler çok az miktarda bulunur. İğneyapraklı ağaçlardan elde edilen yumuşak odunlardaki liflerin uzunluğu 2-4 mm, yaprakdöken ağaçlardan elde edilen sert odunlardakinin ise 0,5-1,5 mm arasındadır. Uzun lifler kâğıdın dayanımını artırır; kısa lifler ise dolgu maddesi etkisi gösterir ve kâğıdın yüzeyine düzgünlük ve matlık kazandırır. Odun hamurunun hazırlanmasında sülfit işleminin uygulandığı ilk dönemlerde çoğunlukla ladin ve göknar ağaçları yağlenirdi. Teknolojik gelişmeler sonucunda ve özellikle sülfat işleminin bulunmasıyla bütün ağaç türleri kullanılabilir oldu.

II. Dünya Savaşı’ndan sonra, kereste fabrikalarının odun talaşı gibi atıkları da hammadde olarak kullanılmaya başladı ve kâğıt fabrikaları giderek tomruk yerine yonga depoladılar. Renk, dayanım, pürüzsüzlük ve görünüm açısından üstün nitelikli kâğıtların üretilmesinde daha çok dokuma sanayisinin pamuklu ve keten kumaş atıklarından, kullanılmış paçavralardan ve kıtıklardan elde edilen elyaftan yararlanılır. Kesilerek içindeki yabancı maddeler ayıklanan paçavralar, seyreltik kalsiyum hidroksit ve sodyum hidroksit ya da sodyum karbonat çözeltisiyle pişirilir ve yıkanır. Daha sonra mekanik yolla dövülen malzemenin lifleri ve ipçikleri kısaltılır ve bunların birbirine sıkıca bağlanması sağlanarak yaprağın dayanıklılığı artırılır.

Kâğıt hamuru yapımında atık kâğıt ve kartonların yeniden değerlendirilmesi, ağaç elyaf gereksinimini azalttığı gibi, katı atıklan en aza indirerek önemli bir çevre kirliliği sorununa da çözüm getirmiştir. Atık kâğıtlar, yüksek nitelikli kâğıtlar, eski oluklu mukavvalar, gazete kâğıtları ve karışık kağıtlardan oluşur. Toplanan bu atık kâğıtlar sınıflandırıldıktan sonra karıştırıcılı silindir tanklarda sıcak su, sodyum hidroksit, sodyum karbonat, sodyum silikat, fosfatlar ve ıslatıcılar gibi kimyasal katkı maddeleriyle birlikte karıştırılarak liflere ayrılır ve dağıtılır. Hamurun içinde kalan çöpler ve metaller özel aygıtlarla toplanıp ayrıldıktan sonra yıkanır ve üretilecek kâğıdın cinsine göre mürekkebi giderilir ya da doğrudan üretime girer. Bu yolla elde edilen hamurun dayanımı düşük olduğundan ham elyaftan hazırlanan hamurla karıştırılarak kullanılabilir.

Selüloz elyafı bitki saplarının başlıca bileşeni olduğundan, çok sayıda bitki kâğıt üretiminde hammadde olabilir. Dünyanın ormanca fakir olan bölgelerinde, kâğıt üretimi önemli ölçüde yıllık bitkilere ve tarımsal ürünlere dayanır. Örneğin, çoğu ülkede samandan yararlanılır. Odunsu olmayan bitkilerin sapları oduna göre daha az selüloz ve odunözü içerdiğinden, bunlardan hazırlanan kâğıtlar serttir ve daha kolay yırtılır. Odunsu olmayan bitkilerden hamur hazırlamada kullanılan kimyasal maddeler sodyum hidroksit, sodyum karbonat, kalsiyum hidroksit ve sodyum sülfür ile sodyum hidroksit karışımı olan kraft likörü (pişirme çözeltisi) gibi alkalilerdir. Bazı Güney Amerika ülkelerinde ve Ortadoğu’da başlıca kâğıt hammaddesi olan şekerkamışı küspesi yüzde 65 oranında ve uzunluğu 1,5-7 mm arasında değişen lifler içerir. Lifsiz özbölüm mekanik yolla ayrıldıktan sonra sodyum hidroksit ya da kraft likörüyle pişirilerek hamur hazırlanır. Akdeniz çevresinde özellikle İspanya’nm güney ve Afrika’nın kuzey bölgelerinde yetişen bir çöl bitkisi olan alfa otu, odunsu olmayan bitkilerin çoğundan daha fazla selüloz içerdiğinden ve bütün liflerinin boyu ile biçimi aynı olduğundan, ayrıca kâğıt makinesinde suyunu serbestçe bıraktığından kâğıt yapımı için uygun bir maddedir. Alfa otundan hazırlanan baskı kâğıtları oldukça esnek ve mattır, ayrıca nem değişikliklerinden etkilenmez.

Gövdesinin sertliği ve yoğunluğu oduna benzeyen, kolayca büyüyebilen ve Asya’nın güneydoğusunda bolca yetişen bambu bitkileri de Hindistan’da, Tayland’da, Filipinler’de ve Çin’de kâğıt üretiminde yaygın olarak kullanılır. Liflerinin büyük bir bölümünü uzun, esnek ve öbür maddelerden kolayca ayrılabilen soymuk liflerinin oluşturduğu keten, kenevir, jüt ve kenaf bitkileri dokumacılıkta ve halat yapımında kullanılır. Bunların ikinci kalite olanlarından ve artıklarından kâğıt yapımında da yararlanılır. Bu bitkilerden elde edilen kâğıt, son derece dayanımlı ve uzun ömürlü olduğundan, aşındırıcı ve paket kâğıtlarının yapımında kullanılır. Ayrıca teksir kâğıdı, kopya kâğıdı gibi çok hafif ve dayanıklı kâğıtların yapımında da bu bitkilerden yararlanılır. Üstün nitelikli sigara kâğıdı üretimi için özel keten yetiştirilir.

Doğal selüloz elyafının boyutları ve biçimi farklıdır; buna karşılık istenilen uzunlukta ve çapta eşboyutlu yapay elyaf üretilebilir. Yapay elyaf, özellikle uzun liflerin gerekli olduğu dayanıklı ve kalın kâğıtların üretiminde kullanılır. Öte yandan, güçlü asitlere karşı bile dayanıklı yapay elyaf türleri hazırlanabilir. Bu elyaflardan üretilen kâğıtlar ise kimyasal süzme işlemlerinde kullanılır. Isıya ve kimyasal etkilere karşı çok dayanıklı olan cam elyafından da kâğıt üretilebilmektedir. Ne var ki yapay elyaf doğal elyafa göre daha pahalıdır. Bu nedenle ancak çok üstün nitelikli kâğıtların üretiminde yapay elyafa başvurulur. Yapay elyaftan hazırlanan kâğıtlar ile keçeleştirilerek hazırlanan dokuma türleri arasında büyük benzerlik olduğundan, bu tür kâğıtlar ile kumaşlar arasında belirgin bir ayırım yapmak zordur.

Odun hamurunun elde edilmesi.


Odun hamurları mekanik ya da kimyasal işlemlerle hazırlanır. Mekanik yolla hazırlama işleminde, tomruklar önce kesilir ve büyük döner tamburlarda kabukları soyulur. Daha sonra nem oranının yüzde 45-50’ye çıkarılması için ıslatılır ve doğal kumtaşı ya da silisyum karbür ve alüminyum oksitten yapay olarak hazırlanmış aşındırıcıların (şlayfer taşı) yardımıyla öğütülerek lifleri ayrılır. Hamur daha sonra bir dizi elekten geçirilerek yabancı maddeden, lifleri ayrılmamış kıymıklardan, budaklardan ve kabuklardan arındırılır ve kâğıt fabrikasında kullanılmak üzere depolanır.

Kimyasal hazırlama yöntemi ise, odun yongalarının kimyasal çözeltilerle çok yüksek sıcaklık ve basınç koşulları altında pişirilmesi işlemine dayanır. Fazla kükürt dioksit içeren sülfit tuzları ve sodyum hidroksitle sodyum sülfür karışımından hazırlanan çözeltiler, fırınlamada kullanılan kimyasal maddelerdir. Pişirme sonucunda odunözü çözünür ve lifler bütün olarak ayrılır. Beyazlatma işlemiyle de daha ileri atık kan budak, düğüm ve lif demeti tutucuları ve elekler bir arıtma gerçekleştirilir. Alkali çözeltilerle özütleme ve beyazlatma yoluyla arılaştırılan kimyasal odun hamuru alfa hamuru ya da çözünen hamur olarak da bilinir ve reyon (yapay ipek) ile selüloz filmi üretiminde, selüloz nitrat, selüloz asetat gibi selüloz türevlerinin eldesinde kullanılır. Yarıkimyasal işlemler ise, odun yongalarının odunözünü yumuşatmaya ve yalnızca bir bölümünü sülfit ya da alkali çözeltisiyle çözmeye yetecek miktarda ve koşullarda pişirilmesiyle hazırlanır. Yumuşatılmış yongaların lifleri daha sonra ayrılır.

ABD’li kimyacı B.C. Tilghman 1857’de sülfüröz asidinin odunu yumuşattığını ve liflerinden ayırdığını gözlemledi; ayrıca, yüksek sıcaklık ve basınç koşulları altında, kalsiyum hidroksit gibi alkalilerin hamurun yanmasını ve renginin bozulmasını önlediğini buldu. 1870’lerde İsveç, İngiltere, Almanya ve Avusturya’da sülfit işlemiyle ilgili araştırmalar hızlandı ve birkaç yıl içinde bu işlem Avrupa ve Kuzey Amerika’da ticari olarak uygulanmaya başladı. Sülfit hamuru, paslanmaz çelikten ya da aside dayanıklı seramikle kaplanmış çelikten basınçlı kaplarda pişirilir. Odun yongalarıyla doldurulduktan sonra pişiriciye yüzde 4-8 oranında suda çözünmüş halde serbest kükürt dioksit, yüzde 2-3 oranında bisülfit içeren sıcak sülfit likörü pompalanır. Buharla pişirme işlemi tamamlandıktan sonra boşaltma vanası hızla açılarak yongalar boşaltma haznesine alınır. Boşaltmanın şiddetinden lifler açılır. Hamur, yüzde 1-6 oranında budak, pişmemiş yonga, kabuk, lif demetleri ve kıymıklar gibi istenmeyen maddeler içerdiğinden, tane büyüklüğüne göre ayırma yapan eleklerden geçirilerek temizlenir. Yumuşak odundan hazırlanan sülfit hamurlarının rengi oldukça açık ve dayanımı daha iyi olduğundan beyazlatılmış halde öğütülmüş kâğıt hamuruyla karıştırılıp baskı kâğıtlarında kullanılabilir. Parlak beyaz kâğıt üretiminde, hamurda kalan odunözü beyazlatma işlemiyle giderilir.

1851’de odunun sodyum hidroksitle yüksek sıcaklık ve basınç koşullarında pişirilmesi yöntemi geliştirildi. Ayrıca, bu işlem sırasında sodyum hidroksit çok fazla tüketildiğinden, bu çözeltinin kullanılmış pişirme liköründen geri kazanılmasına yönelik yeni teknikler bulundu. 1884’te Alman kimyacı Cari F. Dahi, alkali hamur hazırlama işlemlerinde kullanılan sodyum karbonatın yerine sodyum sülfattan yararlanılabileceğini gözlemledi. Bunun üzerine sodyum hidroksit ile sodyum sülfürden oluşan pişirme likörleri kullanılmaya başladı. Bu likörle sürdürülen işleme sülfat işlemi, elde edilen hamura ise kraft hamuru denir; kraft hamuru, soda hamuruna oranla daha dayanıklıdır.

Sülfat işleminde, odun yongaları ve pişirme likörü, yüksek sıcaklık ve basınç altında pişirme kazanlarına ya da çok bölmeli yüksek kulelere beslenir. Yongalar aşağı doğru inerken hem doyar (emprenye), hem de pişer. Öteki bölmelerde ise, kullanılmış likör temizlenerek yongalardan arındırılır.

Kesikli çalışan pişirme kazanlarında ise kazana önce yongalar doldurulur, ardından da daha önce kullanılmış “siyah likör” ile kimyasal geri kazanım tesisinde hazırlanan sodyum hidroksit ve sodyum sülfür çözeltisinden oluşan “beyaz likör” karışımı pompalanır. Pişirici doğrudan buharla ya da pişirme likörünün bir ısı değiştiriciden geçirilmesi yoluyla ısıtılır. Kraft hamuru hazırlama sürecinde {bak. çizim 1) pişirme işlemi tamamlandıktan sonra hamur kullanılmış likörden temizlenir, elenir, ardından ya doğrudan kâğıt makinesine ya da beyazlatma bölümüne gönderilir. Kullanılmış likörün bir bölümü bir sonraki pişirmede yararlanılmak üzere beyaz likörle karıştırılırken, öbür bölümü pişirmede gerekli olan kimyasal maddelerin hazırlanmasında kullanılmak üzere geri kazanma bölümüne gönderilir. Pişirmede kullanman sodyum, kullanılmış likörün içinde sodyum tuzlan ve organik türevleri halinde bulunur; bu nedenle, üretim maliyetlerinin düşürülmesi amacıyla geri kazanılarak yeniden kullanılır.

Yarıkimyasal hamur hazırlamada, yonga- lann yumuşatılması ve inorganik çözeltilerle pişirilmesi işlemleri kimyasal hamur hazırla madakinin aynısıdır; ama daha az miktarda kullanılır, kimyasal çözelti ve pişirme görece daha düşük basınç ve sıcaklık altında gerçekleştirilir. Pişirmede temel olarak nötr sodyum sülfit çözeltisi kullanılmakla birlikte, kimi zaman sodyum hidroksit, sodyum bisülfit ve kraft pişirme liköründen de yararlanılır. Pişirme işleminden sonra yumuşamış yongalar disk tipi incelticilerde (rifayner) öğütülerek lifler halinde ayrılır ve hamur hazırlanır.

Beyazlatma ve yıkama. Kâğıt hamurlarının beyazlatılmasında kalsiyum ve sodyum hi- pokloritlerin kullanılması 19. yüzyılın başlarına dayanır. Sülfit hamuru üretiminin ilk günlerinde düşük yoğunluktaki hamurun kalsiyum hipokloritle tek aşamalı bir işlemle beyazlatılması sonucunda istenilen beyazlık elde edilebilmişti.

Bu basit beyazlatma işlemi kraft hamuru için uygun olmadığından beyazlatılmamış hamurun tipine ve istenilen özelliklere göre çeşitli kimyasal işlemlerin uygulandığı çok aşamalı beyazlatma yöntemleri geliştirildi.

Modern bir beyazlatma tesisinde, beyazlatılacak hamur önce yüzde 3-4 oranında klor gazıyla 21°C-27°C’de hızla karıştırılır. Klorun hamurdaki karbonhidrat olmayan bileşenlerle tepkimeye girmesi sonucunda odun- özünün bir bölümü çözünür. Bunu izleyen aşamada klorlu bileşikler seyreltik sodyum hidroksit çözeltisiyle özütlenerek çözünür ve sonra da yıkanır. Son aşamada çok bazik bir hipokloritle çözelti nötrleştirilir ve son bir yıkamadan geçirilir. Son beyazlatma aşamalarında az miktarda klor dioksit (CIO2) kullanılarak selüloz bozunmadan yüksek beyazlık ve arılık elde edilebilmektedir.

Hamurun hazırlanması.


Selüloz elyafı halindeki kâğıt hamuru, kâğıt makinesine girmeden önce mekanik bir işlemden geçirilir. Bu işlem liflerin kesilmesi, dövülmesi, birbirine sürtülmesi ya da ezilmesi gibi çeşitli yollarla yapılabilir. Ezme ve dövme işlemleri, elyaftaki suyun daha iyi işleyerek liflerin şişmesini ve esnek olmasını sağlar. Aynca bu mekanik işlemler sonucunda elyaf yüzeyi üzerindeki çok ince iplikçikler ayrılır ve lifler saçaklanır. Öğütme işlemi uygulandığında elyafın su bırakma oranı azaldığından bu işlem, daha gözeneksiz, daha yumuşak ama yırtılma dayanımı daha yüksek kâğıtların üretiminde uygulanır.

Eskiden tokmaklarla sürdürülen öğütme işlemi günümüzde, hollender denilen makinelerle yapılır. Hollender, bir yatak üzerinde hareket eden ağır bir merdaneden (vals) oluşur. Öğütme ilerledikçe merdane bütün ağırlığıyla elyafın üzerine binecek biçimde yavaş yavaş aşağıya indirilir. Böylece elyaf ezilip dağılarak saçaklanır ve suyu soğura- rak şişer. Bu yolla öğütülen elyaf kâğıt makinesinin eleği üzerinde suyunu daha geç bırakır ve daha iyi bağlanır.

Hollenderler daha çok özel kâğıt üreten küçük imalathanelerde kullanılır. Büyük ölçekli kâğıt fabrikalarında ise kesiksiz çalışan çeşitli incelticilerden yararlanılır. Bu aygıtlarda elyaf önce bıçaklı selüloz açıcılarda (hidropulper) açılır. Çok çeşitli türleri olmakla birlikte, bu açıcılar genellikle büyük ve üstü açık bir tank ile hamur-su karışımını çeviren ve elyafı açan bir ya da birden çok döner bıçaklı bir donanımdan oluşur. Ama burada hamurun serbestliği azalmaz ve elyaf saçaklanmaz. tik kesiksiz çahşan inceltici olan ve adını mucidinden alan jordan makinesi, üstü bıçaklarla donatılmış konik bir rotor ile elyafı işleyen sabit bıçaklardan oluşur. Hareketli ve sabit bıçaklar karşılıklı ve uyumlu bir biçimde işler.

Kâğıt hamuruna, liflerin arasındaki bağı güçlendirmek amacıyla çeşitli dolgu maddeleri, tutkallama maddeleri, yaş dayanım sağlayan reçineler, köpük söndürücüler ve boyalar katılır.

Tutkallama, kâğıdın mürekkep gibi sulu çözeltileri geçirmesini ve yaymasını önler. Iç tutkallama, tutkallama maddesinin hamura iyice karıştırılması yoluyla yapılır; yüzey tutkallama ise tutkal presinde ya da kalenderde gerçekleştirilir. Tutkallama maddesi olarak hayvansal tutkallardan, reçine tutkalından, yapay reçinelerden, kazein, polivinil alkol, nişasta, mum karışımıgibi malzemelerden yararlanılır. İç tutkallamada en çok kullanılan madde, elyafa yüzde 1-5 arasında katılan dağılmış haldeki reçine sabunudur.
Kâğıdın beyazlığını, ışık ve baskı geçir- mezliğini, yüzey düzgünlüğünü ve mürekkep emme özelliğini artırmak amacıyla da hamura çeşitli dolgu maddeleri katılır. Kaolin (alüminyum silikat), rutil ve anataz minerallerinden elde edilen titan dioksit, özellikle sigara kâğıdında kullanılan öğütülmüş ya da çöktürülmüş kalsiyum karbonat, çinko oksit, çinko sülfür, baryum sülfat, kalsiyum sülfat, talk ve asbest en çok kullanılan dolgu maddeleridir. Dolgu maddelerinin elyafa tutunması alüminyum sülfatla gerçekleşir. Renkli kâğıtların hazırlanmasında, selüloza karşı ilgisi olan direk boyalar, öğütülmüş odun ile beyazlatılmış hamura karşı ilgisi olan suda çözünen boyalar ve renkli pigmentler kullanılır.

Lifler arasındaki bağları güçlendirmek ve kâğıdın kuru dayanımını artırmak amacıyla öğütülmüş hamura katılan maddeler ise etkin katyonlar içeren nişastalar, poliakrila- mit reçineler, keçiboynuzu zamkı gibi doğal zamklardır. Bütün kâğıtlar suyla ıslandığında dayanımlarının yüzde 90-95’ini kaybeder. Yaş dayanımı artırıcı maddeler katılmış kâğıtlarda bu oran yüzde 60’a kadar düşebilir. Üre formaldehit ve melamin formaldehit gibi organik reçineler, kâğıdın dayanımını artırmakta kullanılan başlıca malzemelerdir.
Yaprağın elde edilmesi. Kâğıt hamurundan yaprak elde edilmesinde kullanılan başlıca iki tür makine vardır; bunlar, merdaneli makineler ile Fourdrinier makineleridir. Silindirli makineler, üzeri elekle kaplı ve seyreltilmiş kâğıt hamuru dolu bir tekne içinde dönen bir ya da birden çok merdaneden oluşur. Kâğıt hamuru silindirde süzülürken, elek suyu sürekli olarak uzaklaşır.

Fourdrinier makinesinde ise hamur elek biçimindeki hareketli bantta süzülür. Son yıllarda bu iki türden başka çeşitli kâğıt makineleri de geliştirilmiştir. Çoğunlukla biçimlendiriri (former) denen bu makinelerin bazılarında klasik hareketli elek sistemi korunmakla birlikte, kâğıt daha çok emme silindirlerde biçimlendirilir; bazıları ise yalnızca emme silindirleriyle çalışır. Bir başka türde ise hamur iki elekli bant arasında sıkıştırılır ve elek suyu her iki yana doğru süzülür.

Çizim 2’de görülen modern bir Fourdrinier makinesinin başlıca bölümleri, hamurun dağıtıldığı hamur teknesi; yaprağın oluştuğu ve suyunun bırakıldığı elek masası; elekten alınan yaprağın keçeler arasında sıkıştınldı- ğı presler; sıkıştırılmış yaprağın buharla ısıtılan silindirlerde kurutulduğu kurutma bölümü; kâğıt yüzeyinin nişasta, tutkal ya da benzer maddelerle tutkallanarak iyileşti- rildiği yüzey tutkallama presleri; yüzeyin baskıyla düzgünleştirildiği kalenderler ve kâğıdın sarıldığı bobinlerdir.

Kâğıt makinesini terk eden kâğıt bobinler, piyasaya sevk edilmeden önce çeşitli tamamlama (ikmal) işlemlerinden geçirilir. Başlıca iki tür tamamlama işlemi vardır. Yaş dönüştürme işleminde bobin kâğıt, özelamaçlar için çeşitli maddelerle kaplanır, doyurulur ve ince yaprak haline getirilir. Kuru dönüştürme işleminde ise torbalar, zarflar, kutular, küçük rulolar ve kâğıt paketler yapılır. Kaplama işleminde, kaolin, titan dioksit, kalsiyum karbonat ya da saten beyazı (çöktürülmüş kalsiyum sülfat ve alüminyum hidroksit karışımından oluşan beyaz pigment) gibi pigmentlerden oluşan sulu karışımlar kullanılır. Kaplama işlemi kâğıt makinesindeki kurutma bölümleri arasında uygulanabileceği gibi, daha sonra ayrı bir makinede de gerçekleştirilebilir.

TÜRKİYE’DE KÂĞIT SANAYİSİ.


Türkiye’de kâğıt Osmanlı döneminde 1453’ten başlayarak Beykoz, Kâğıthane, Yalova ve Bursa’da kurulan kâğıthanelerde üretilmiştir. İlk kâğıt makinesi ise 1846’da İzmir’deki Halkapı- nar’da kuruldu. Bu dönemde kâğıt yapımında, tutkallama işleminde ve kâğıt süslemesinde (tezhip, ebru) büyük gelişmeler Türkiye’de üretilen başlıca kâğıt türleri ve gramajları kaydedildi. Ama bu imalathaneler kapitülasyonlar ve yabancılara tamnan çeşitli ayrıcalıklar nedeniyle yabancı şirketlerle rekabet edemediklerinden kuruluşlarından kısa bir süre sonra kapatıldı. Modern anlamda kâğıt sanayisi Cumhuriyet döneminde kuruldu. İzmit’te kurulan ve önceleri adı Sümerbank Kâğıt ve Karton Fabrikası olan tesis 1936’da üretime geçti. 1950’de genişletilen tesisin adı Türkiye Selüloz ve Kâğıt Fabrikaları (SEKA) olarak değiştirildi. Zamanla bu tesislere İzmit’te ve başka bölgelerde sekizi kamuya ve 30’u özel sektöre ait yeni fabrikalar eklendi ve 1936’da 10 bin ton olan kâğıt ve karton kapasitesi günümüzde 1 milyon tona ulaştı. 1991’de 403.144 tonunu SEKA’nın, 446.952 tonunu özel sektörün gerçekleştirdiği 850.096 ton kâğıt üretimi yapılmıştır. Kamu sektörü, üretiminin yüzde 85’ini orman kaynaklarından, geri kalan hammadde ihtiyacının yüzde 10’unu ise kamış, kendir, saman gibi öbür bitkisel elyaftan, yüzde 5’ini de atık kâğıtlardan elde edilen liflerden sağlamaktadır. Odun selülozu tümüyle kamu sektörünce üretilmektedir. Özel sektör ise orman kaynaklarından hiç yararlanamamakta, kâğıt hamuru gereksinimini bir yıllık bitkilerden elde eden birkaç tesis dışında, tümüyle yerli atık kâğıtlardan ya da dışalım yoluyla gelen selüloz ve atık kâğıttan karşılamaktadır.

Kaynak: Ana Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 29 Temmuz 2017 01:46
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
30 Haziran 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

Kâğıt ve Kâğıt Yapımı

Ad:  Kağıt1.JPG
Gösterim: 5175
Boyut:  32.1 KB

Kâğıt, yalnızca yazı yazmakta ve basım sanayisinde değil, paketleme ve ambalajlamada da çok kullanı­lır. Bazı plastik ürünlerin temel maddesi olan kâğıttan, elektrik kablolarında yalıtım malze­mesi olarak da yararlanılır. Kâğıt ayrıca, sıvılar içindeki katışkıların süzülmesinde filtre olarak kullanılır.
Sponsorlu Bağlantılar

Kâğıdın ilk olarak İS 105 dolayında Çin'de yapıldığı sanılmaktadır. Araplar, kâğıt yap­mayı 751'de Semerkant'ta ele geçirdikleri Çinli tutsaklardan öğrendiler. Magripliler'in Sicilya ve İspanya'ya taşıdığı bu bilgi, yaklaşık 1276'da İtalya'ya geçti. Türkiye'de kâğıt üre­timi Osmanlı döneminde İstanbul ve Bursa'da kurulan kâğıthanelerde 1453'te başladı. İngiltere'de kâğıt üreten ilk atölye 1490'larda Hertfordshire, Stevenage'de açıldı. İlk kâğıt üretim atölyelerinin hemen hemen hepsi, ırmak kıyılarındaki kullanılmayan eski un değirmenlerinde kuruldu. Çünkü buralarda kâğıt yapımı için gerekli olan su vardı ve o zamanki basit makineleri çalıştırmak için ge­reken güç değirmenin su çarkından sağlanı­yordu.

Bir kâğıt parçasını yırtar ve dikkatle ince­lersek yırtık kenarlardan ince, tüy gibi liflerin çıktığını görürüz. Bunlar, bitkilerin ve ağaçla­rın hücre duvarlarını oluşturan selüloz lifleri­dir. Kâğıt yapmak için ağaçlar ya da bitkiler iyice dövülerek lif lif ayrılmaları sağlanır ve daha sonra bu lifler suyla karıştırı­larak hamur haline getirilir.

19. yüzyıl başlarına kadar kâğıt elle yapılır­dı. Bunun için, kâğıt hamuru bir teknenin içine doldurulur, daha sonra telden ince bir elek biçimindeki düz bir kalıp hamura daldırı­lıp çıkartılırdı. Sonra kalıp silkelenerek suyu süzülür, böylece eleğin üstünde ıslak liflerden oluşan düzgün bir katman kalırdı. Bu ıslak katman bir yün keçe üstüne konur ve bu işlem, bir kat keçe bir kat kâğıt konarak sürdürülürdü. Kuşeleme denen bu işlemden sonra, katlardan oluşan yığın bir preste sıkıştırılarak suyu akıtılır, ardından kâğıt yaprak­lar ayrılarak asılır ve kurutulurdu. Sonra bu yapraklar, mürekkebi çok fazla emmesin diye bir jelatin banyosuna yatırılır ve böylece yüzeyleri parlatılırdı; bu işleme de aharlama denir.

Kâğıt yapım makinesini 1799'da Fransız Nicolas-Louis Robert buldu. Henry ve Sealy Fourdrinier kardeşler ile İngiliz mühendis Bryan Donkin de benzer bir makineyi 1804'te İngiltere'de yaptılar. Bu makinede, teknedeki kâğıt hamuru bant biçimindeki bir eleğin üzerine akıyor, bant hareket ederken hamu­run suyu elekten aşağı süzülüyor ve daha sonra hamur iki merdanenin arasına besleni­yordu. Daha sonraları bu makineye kâğıt hamuru hazırlamak için yeni makineler geliş­tirildi. Günümüzde kâğıt, ağaçların selüloz liflerinden elde edilen odun hamurundan üretilir. Odun hamuru mekanik ya da kimya­sal işlemle hazırlanır. Her iki yöntemde de tomruklar (ağaç kütükleri) önce döner tam­burlarda kabuklarından ayrılır, sonra dilimle­nir ve yaklaşık olarak 12 metre yüksekliğinde kapalı kaplarda kaynatılır. Mekanik yöntem­de tomruklar daha sonra kumtaşından yapıl­mış aşındırıcılar içinde suyun altında öğütüle­rek hamur haline getirilir. Kimyasal yöntem­de ise odun yongaları kimyasal çözeltilerle yüksek sıcaklık ve basınç altında pişirilir. Eğer beyaz kâğıt yapmak isteniyorsa hamura ağartıcı maddeler katılır. Hamurun yapıldığı makine, kâğıt makinesine yakınsa sıvı hamur doğrudan doğruya kâğıt makinesine pompala­nır. Eğer uzaktaki bir kâğıt fabrikasına gön-derilecekse, hamur süzülüp kurutularak, lev­halar halinde kesilir ve yaklaşık olarak 200 kilogramlık balyalar halinde paketlenir. Or­manların çok olduğu Kanada, ABD, İskandi­nav ülkeleri ve Rusya'da üretilen odun hamu­ru başka ülkelere de satılır. Türkiye'de kâğıt sanayisi için gerekli olan odun hamuru ülke içinde üretilmektedir.

Kâğıt Fabrikası


Kâğıt fabrikasına gelen kâğıt hamuru, hollender denilen bir makinede dövülür. Bu maki­ne, su dolu büyük bir kazan içindeki bir yatak üzerinde hareket eden ve üstünde döner bıçaklar bulunan bir merdaneden oluşur. Merdane döndükçe hamur dilimlenerek selü­loz lifler birbirinden ayrılır, ezilip saçaklanır ve yapılacak kâğıdın türüne uygun boyda kesilir. Günümüzde çoğu fabrikada, hollenderin yerini incelticiler almıştır. İncelticide merdane yerine üzerinde kesici bıçaklar olan bir döner koni vardır.

Dövme ya da inceltme sırasında kâğıt hamuruna aharlama (tutkallama) maddeleri, boya ve kâğıdın dayanıklılığını artıracak katkı maddeleri katılır. Aharlama maddesi olarak kullanılan nişasta ve reçine gibi maddelerin küçük parçaları liflere yapışarak kâğıt üzerin­de düz bir yüzey oluşturur ve kâğıdın mürek­kebi yaymasını önler. Boya katılmazsa kâğıt sarımsı kirli bir renkte olur; bunun için hamura boya katılarak kâğıdın beyaz ya da istenen başka bir renkte olması sağlanır.

Hazırlanan hamur artık kâğıt yapma maki­nesine (Fourdrinier makinesine) beslenmeye hazırdır. Kâğıdın sürekli bir şerit ya da bobin halinde üretildiği bu makinenin uzunluğu 120 metreyi, genişliği 10 metreyi bulabilir. Maki­nede bir "ıslak uç", bir de "kuru uç" vardır.

Islak uçta, hollenderden gelen hamurun ka­rıştırıldığı bir tekne vardır. Bu aşamada, karışım yaklaşık olarak 99 birim su ve 1 birim liften oluşur. Süte benzer bu karışım, elek denen ve dakikada 650 metreye ulaşabilen bir hızla hareket eden ince telden örülmüş bir bant üzerine dökülür. Silindirler üzerinde sarsılarak hareket eden eleğin üzerinde lifler düzenli bir biçimde dağılır ve karışımın suyu süzülür. Daha sonra elek, suyun daha çok emildiği vakumlu (havası emilen) kutulardan geçer. Hamur eleğin sonuna geldiği zaman yeterince su kaybetmiş ve bir kâğıt yaprağı haline gelmiştir.

Keçeleşmiş selüloz liflerinden oluşan ıslak kâğıt yaprağı, elekten sonra yün ya da naylon keçeden yapılmış hareketli bir bandın üstün­den geçer ve bu bandın üzerinden kurutucu silindirlerin arasına girer. Sayıları 50'yi bula­bilen bu büyük sıcak silindirlerde kâğıt yapra­ğı, suyunun büyük bölümünü kaybeder. Ma­kinenin kuru ucuna gelen kâğıt yaklaşık olarak 93 birim lif ve 7 birim sudan oluşur.

Bu noktada kâğıt yapımı sona ermiştir; ama bu kâğıdı çeşitli kullanım amaçlarına uygun duruma getirmek için bazı bitirme işlemleri daha yapılır. Bu işlemlerden biri, aharlama ya da tutkallamadır. Kâğıdın yüzeyini iyileştiren bu işlem ya kâğıt hamuruna reçine, nişasta ve kil gibi maddeler eklenerek hamurun hazır­lanması aşamasında yapılan iç tutkallama ya da yaprak aşamasında kâğıt yapma makine­sinde yapılan yüzey tutkallama biçiminde olur. Başka bir işlem de, kâğıdı kaolinle kap­lamak ve sonra yüzeyi cilalı merdanelerin arasından hızla geçirerek cilalamaktır. Bu yöntemle elde edilen parlak kâğıtlar, resim baskılarında kullanılır.

Makineden çıkan kâğıt bobinlere sarılır. Bu bobinlere 6,6 metre genişliğinde 28 km uzun­luğunda kâğıt sarılabilir. İstendiği takdirde kâğıt, tabakalar halinde de kesilebilir. Odun hamurunun yanı sıra, pamuk, keten, alfa otu ve şekerkamışı gibi maddeler kullanı­larak da kâğıt yapılabilir. Ayrıca yapay elyaf­tan da kâğıda benzer maddeler yapılmakta­dır. Kâğıt hamuru yapımında, kullanılmış kâğıtlardan da yararlanılır. Kullanılmış kâğıt­lar önce mekanik yöntemlerle hamur haline getirilir, sonra içindeki mürekkep ve öbür yabancı maddeler kimyasal işlemlerle temiz­lenir ve eğer beyaz kâğıt yapılacaksa ağartılır. Kullanılmış kâğıdın yeniden işlenmesiyle ya­pılan kâğıt, yumurta kutuları gibi çeşitli am­balajlarda yaygın olarak kullanılır.

MsXLabs.org & Temel Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 23 Temmuz 2017 16:08 Sebep: kırık link temizlendi. başlık ve sayfa düzeni.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
20 Ocak 2012       Mesaj #3
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye

Kağıdın Tarihçesi

Ad:  Kagıt_fabrikası1.JPG
Gösterim: 1834
Boyut:  34.7 KB

İnsanoğlu her zaman düşüncelerini aktarmanın ve kaydetmenin yollarını ve bunları nasıl daha ileriye götüreceğini araştırmıştır.Bunların ilk örnekleri balmumundan yapılmış levhalar , yapraklar ,bronz, ipek ve kil tabletleridir.Çok miktarda bilginin kaydedilmesi ve ucuza elden ele dolaşması kağıdın buluşuna kadar mümkün olmamıştır.

M.Ö.4000 : Eski Mısırlılar bizim bildiğimiz şekliyle kağıt benzeri ilk maddeyi bulmuşlardır.Papirüs denen bir madde dokunarak hasır haline getirilmiş saz kamışlarının dövülerek sert ve ince bir sayfa haline getirilmesiyle oluşmuştur.İngilizce haliyle kağıt demek olan “ paper “ kelimesi de “ papyrus “

Olan günümüze gelmiş bir kelimedir.Tarihte daha sonraki zamanlarda eski Yunanlılar aynı amaçla hayvan derisinden yapılan parşömen cinsi bir madde kullanmışlardır.

M.S.105 : Bildiğimiz haliyle kağıt Çinli bir askeri mahkeme memuru olan Ts’ai Lun tarafından bulunmuştur. İnanışa göre Ts’ai , dut kütüğünü , karışımı ve ufak bez parçalarını suyla karıştırmış bu karışımı ezerek bir kağıt hamuru haline getirmiş , suyunu çıkararak incelttiği karışımı güneşte kurumaya bırakmıştır.Böylelikle kağıt doğmuş olup , bu mütevazi karışım insanoğlunun en harika iletişim inkılaplarından birini oluşturmuştur.Böylelikle Çin ‘de edebiyat ve sanat adeta parlamıştır.

M.S. 610 : Kağıt sanatı Budist rahipler tarafından Japonya ‘ya yayılmaya başlamıştır. Kağıt yapımı Japon kültürünün en önemli parçası haline gelmiş ve yazı yazmak , yelpaze , elbise , kukla yapımında kullanılmış ve evlerinin en önemli parçasını oluşturmuştur.Ayrıca kalıp baskı tekniği ilk kez Japonlar tarafından kullanılmıştır.

M.S.751 : Semerkant , Çin ve Arap orduları barış içinde ticaretin sürdüğü onlarca yıldan sonra çarpışmaya başladılar.Çinliler bozguna uğratılmış ve çoğu esir alınmıştır.Mahkumlar arasında bulunan kağıt üreticileri özgürlüğün karşılığında , Araplara kağıt üretiminin sırlarını öğreterek anlaşma girişimlerinde bulunmuşlardır.

M.S.1009 : Kağıdın Araplardan Avrupa’ya geçmesi yaklaşık 400 yıl aldı.Avrupa’da ilk kağıt imalathanesi Xativa , İspanya’da Araplar tarafından kuruldu.Burada kağıt üretimi Fas yönetiminde 1244 yılında Avrupa orduları onları dışarı atana kadar sürdü.Daha sonra kağıt üretimi Hristiyan Avrupası’nda kademe kademe yayılmaya başladı.

M.S. 1250 : İtalya en büyük kağıt üreticisi haline geliyor.İtalyanlar etkin bir şekilde ürettikleri kağıdı büyük miktarlarda ihraç ederek uzun yıllar Avrupa pazarını yönlendirmişlerdir.

M.S.1338 – 1470 : Kutsal metinleri için Fransız rahipleri kağıt üretimine başlar.Fransa kısa zamanda bu yeni teknolojiye adapte olur ve kendi kendine yeter.Rekabetçi bir kağıt üreticisi haline gelir.

M.S.1411 : Almanya’da kurulan ilk kağıt imalathanesi , İtalyanların yardımıyla un imalathanesinden dönüştürülmüştür.Zamanla Almanya , sanatı geliştirerek , piyasada bulunan en iyi kağıtları yapmıştır.

1453 yılında Johan Gutenberg taşınabilir matbaa makinasını icat etti. Matbaa makinasının buluşu iletişim inkılabında bir sonraki adımdı.Önceleri kitapların sahipleri , manastırlar , krallıklar , alimler ve çok az insan bunları okuma şansı buldu.İlk kez yoksul kitlelerin kitaplara ve daha da önemlisi belgeye ulaşmaları mümkün oldu.Kitapların bulunmaya başlamasıyla okur yazarlık arttı.Okur yazarlığın artışıyla , kitaplara dolayısıyla kağıda olan talep de arttı.

M.S.1588 : İngiltere kendi kağıdını üretmeye başlıyor.

M.S.1680: Yeni dünyadaki ilk kağıt imalathanesi İspanyollar tarafından Culhuacan ‘da başkent Mexico ‘nın yakınlarında kuruldu.

M.S.1690 : Kuzey Amerika’ya göç eden William Rittenhouse isminde bir alman göçmen Philedelphia yakınlarında Amerika’daki ilk kağıt imalathanesini kurdu.Burası aynı zamanda , ilk Amerikalı kağıt yapımcılarının da eğitildiği yerdi.

M.S.1719 : Kağıt yapım maddeleriyle ilgili ciddi bir kıtlık sonucu Rene Antoine Ferchault de Reaumur kağıdın odundan da yapılabileceğini öne sürdü.O zamanlar kağıt eski giysilerden ve bez parçalarından yapılıyordu.Kağıda artan arzı karşılayacak kadar yeterli bez parçası yoktu.Reaumur ‘un ilham kaynağı yuvalarını yapan yaban arılarını gözlemlemek oldu.

M.S.1798 : Nicholas Robert kağıt makinasını icat etti.Bu elden kranklı (hareketli) makine kağıdı durmaksızın dönen bir beyaz perde üzerinde yapıyordu. Ancak yatırımı bulmakta başarılı değildi ve Robertin icadını ortak bir tanıdıktan duyan, İngiliz Fourdrinier kardeşler , kendi kağıt makinalarını yarattılar.İcatları kullanılmadığı halde kağıt makinaları onların ismini günümüze kadar taşıdı.

M.S.1850 : Alman asıllı Friedrich Gottlob Keller odun hamurundan kağıt yapmayı tasarladı.Ancak ortaya çıkan kağıt düşük kalitedeydi.

M.S.1852 : İngiliz asıllı Hugh Burgess , odun hamurunu kimyasallarla karıştırarak mükemmelleştirdi.

M.S.1867 : Bir Amerikalı kimyager olan C.B. Tilghman odun hamurundan kağıt yapılması tekniğini hamurlaştırma sürecinde sülfit kullanarak geliştirdi.

M.S.1879 : İsveç asıllı C.F. Dahl odun kullanımını bir kimyasal daha ekleyerek son mükemmelliğine kavuşturdu.Bu sülfat metodu hızla yayılarak 1907 yılında Birleşik Devletlere ulaştı.

M.S.1883 : Charles Stillwell manavlar için kahverengi kesekağıtlarını yapan bir makine icat etti.Bugün yılda yirmi milyondan fazla kesekağıdı süpermarketlerde kullanılıyor.Bunların da çoğu yeniden kutulara ve kağıt çantalara dönüştürülüyor.

M.S.1889-1900 : Ekonomik olarak, kitlelerce üretilen kağıt bir gerçek haline geldi.Kağıt üretimi yılda 2,5 milyon ton civarına katlandı.Gazete , dergi ve kitaplar patladı.Kağıt okullara girerek , kara tahtanın yerini aldı.
Son düzenleyen Baturalp; 24 Temmuz 2017 18:13 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
Sen sadece aynasin...
seramiksır - avatarı
seramiksır
VIP VIP Üye
10 Şubat 2012       Mesaj #4
seramiksır - avatarı
VIP VIP Üye

Kağıt nasıl yapılır?


Hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olan kağıt yassılaştırılmış ve birbirine geçmiş bitki liflerinden (fiber) oluşur. Bunun için genel olarak tahta ya da pamuk kullanılır. Kağıt yapımı, bir bitkiyi liflerine indirgeme ve onları aynı hizaya getirdikten sonra yapıştırıcı, pigment ve mineral dolgularla kaplamayı içerir. Kağıdın yapılışını aşama aşama inceleyelim:

Ağacın kesilmesi: Kağıdın hammaddesi olan ağaçlar kesilip kütük haline getirilir.
Kabuğun soyulması:Kütük halindeki ağaçların kabuğu, iç kısma zarar verilmeden soyulur.

Hamur haline getirme: Bu işlem, ağacı, suyun içinde gevşek lifler haline getirir. Kabuğu soyulan kütükler önce küçük parçalara ayrılır. Daha sonra bir öğütücünün içinde kimyasal maddelerle karıştırılır. Bu sayede, ağaçta lifleri birarada tutan bir madde olan lignin çözülür. Bu aşamada son olarak hamur beyazlatılır.

Karıştırma: Hamur karıştırıcıya girer. Burada hamura, kağıdın kalitesini artıran maddeler de eklenir. Bu ek maddeler, çin kireci gibi beyaz dolgu maddeleri, suya dayanıklılık için kullanılan maddeler ve renk pigmentleri olabilir. Karıştırıcı, lifleri pürüzsüz bir hamur haline getirir.

Ağsı yapıyı oluşturma: Sıvı haldeki hamur depolandığı yerden, sıkı bir tel örgü şeklindeki yürüyen bir bendin üzerine dökülür. Bu işlem hamuru sudan arındırmak içindir. Suyun daha etkili alınabilmesi için soğurma işlemi de yapılır. Suyu belli bir miktarda alınan hamur, bir silindir tarafından sıkıştırılır.

Sıkıştırma: Ek silindirler hamuru sıkıştırma işlemine devam ederler. Bu işlem sonunda hamur sudan arınır ve iyice düzleşir.

Kurutma: Ağsı haldeki hamur, sıcak silindirlerin arasından geçirilerek iyice kurutulur. Son olarak, hamur, sayfalar halinde kesilmeden önce kalan pürüzlerin giderildiği bir aşamadan geçer.
Kleopatra, Konfiçyüs, Einstein, Edison, Ts’ai Lun. Bütün bu kişilerin içinde insanlık tarihinin gelişimine en büyük faydası olan kimdir dersek, herhalde Ts’ai Lun demezsiniz. Ama O’dur. Ts’ai Lun günümüzden yaklaşık 2000 yıl önce Çin’de yaşayan bir memurdu ve MS 105 yılında bugünkü kullanılan hali ile kağıdı icat etti. Dutağacı kabuğu, kenevir ve kumaş paçavralarını suyla karıştırarak ezdi, lapa haline getirdi, presleyerek suyunu çıkardı ve bu ince tabakayı kuruması için güneşin altında ipe astı.

Aslında insanlar MÖ 3500 yıllarında bile üzerine yazı yazabilecek çeşitli şeyler kullanıyorlardı. Kağıdın icadı sonraki devirlerde Çinlileri dünyanın en gelişmiş kültürünün sahibi yaptı. Şaşırtıcıdır ki, Orta Asya’ya 751, Bağdat’a ise 793 yılında ulaşan Ts’ai Lun’un kağıt yapma metodu, Avrupa’ya 1000 yılda gelemedi. Avrupa’da ilk kağıt ancak 1151 yılında İspanya’da yapılabildi.
Özellikle matbaanın icadı ile birlikte kağıda olan ihtiyaç gittikçe büyüdü. Yeterli hammadde bulmakta zorlanıldı. Ayrıca bu şekilde kağıt imalatı çok zaman alıyordu ve dünyanın bir çözüme ihtiyacı vardı.

Kesin tarih bilinmiyor ama yaklaşık 18. yüzyılın başlarında Fransız bilimci Rene-Antonie Ferchault de Reaumur ormanda ağaçların arasında yürürken bir yaban ansı kovanı gördü. Yaban arıları evlerinde olmadığından durup kovam incelemeye başladı. Birden kovanın kağıttan yapılmış olduğunu gördü. Peki onlar paçavra kullanmadan kovanı nasıl yapıyorlardı? Sadece paçavra değil, kimyasallar, ateş ve karıştırma tanklarını da kullanmıyorlardı. Arılar insanların bilmediği neyi biliyorlardı ?

Aslında her şey çok basitti. Kısa bir gözlem sonucunda gördü ki, yaban arıları ince dallan veya çürümüş kütükleri kemirir gibi ağızlarına alıyorlar, burada mide sıvıları ve salyaları ile karıştırıyorlar ve kovanlarını yapmada kullanıyorlardı. Reaumur arıların sindirim sistemini de inceleyerek buluşunu 1719 yılında Fransız Kraliyet Akademisi’ne sundu.

İlk kağıt makinesi 1798 yılında yapıldı. Ancak bu geniş bir kayışın dönerek fıçıdaki lapayı aldığı ve ince kağıt haline getirdiği, her dönüşte tek bir kağıt yapabilen basit bir makine idi. Silindirli makine çok geçmeden 1809 yılında John Dickinson tarafından icat edildi.

Günümüzde kağıt üretimi yüksek teknoloji ile ve tam otomatik olarak yapılabilmektedir ama işlemin aslı esas olarak değişmemiştir. Kağıtların arasındaki kalite farkını kullanılan lifin türü, lapanın hazırlanışı, içine katılan malzemeler, kimyasal veya mekanik metotlar belirler. Her ne kadar liflerin elde edilmesinde ağaçlar ana kaynak ise de özellik taşıyan kağıtların yapılmasında günümüzde sentetik lifler de kullanılmaktadır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 24 Temmuz 2017 19:03 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
SIKINTILARINIZ YILDIZLAR KADAR UZAK, HAYALLERİNİZ GÜN GİBİ PARLAK OLSUN DOSTLAR...
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
7 Temmuz 2012       Mesaj #5
buz perisi - avatarı
VIP Lethe

Kağıt

Ad:  Kagıt_fabrikası.JPG
Gösterim: 2309
Boyut:  53.4 KB

Selüloz liflerinin birleştirilerek sıkıştırılmasıyla elde edilen ve çeşitli amaçlarla kullanılan ince yaprak. Kâğıt yapımında kullanılan selüloz, çeşitli bitkilerden (ağaç odunu, saz, bambu, şekerkamışı sapları vb.), bitki artıkları (saman, keten ve pamuk vb.) ya da paçavradan elde edilir. Paçavradan yapılan kâğıt; ayıklama, kıyma ve kimyasal yollarla yıkama aşamalarından geçerek elde edilen kâğıt hamurundan üretilir. Bitki ve bitki artıklarından kâğıt üretimi ise parçalama, liflere ayırma, çeşitli kimyasal arıtma ve ezme işlemlerinden geçerek elde edilen kâğıt hamurundan yapılır. Bugün her biri az çok farklı malzeme ve tekniklerle üretilen çok çeşitli kâğıt çok farklı malzeme ve tekniklerle üretilen çok çeşitli kâğıt cinsleri vardır: Birinci, ikinci, üçüncü hamur baskı kâğıtları, sigara kâğıdı, karbon kâğıdı, kuşe kâğıt, karton, krome karton vb. Tarih boyunca insanların en önemli gereksinim maddelerinden biri olan kâğıt bulunmadan önce, insanlar yazılarını ve resimlerini taş, kil tabletler, çeşitli madenler, kemik, tahta levhalar, bambu kabukları ve palmiye yaprakları gibi malzemeler üzerine yazarlardı. Kâğıttan önce, onun yerini tutan en önemli yazı malzemeleri, Nil Deltası'nda yetişen bir bitkiden yapılan "papirüs" ve deriden yapılan "parşömen"di. Kâğıdın ilk olarak, İ.Ö. 2. yüzyılda Çin'de yapıldığı kabul edilir. Asya'dan Avrupa'ya geçişi 1000 yıl sürmüş, bilgilerin aktarılmasında ve saklanmasında getirdiği büyük kolaylıklarla, insanlığın en yararlı buluşlarından biri olmuştur. Doğu'da eskiden beri yapılan kâğıt, ilk olarak 1276 yılında İtalya'da kurulan bir kâğıt fabrikasıyla Batı'da üretilmeye başlandı ve bunu diğer Avrupa ülkeleri izledi. Türkiye'de ilk kâğıt fabrikası, 1746 yılında Yalova'da kuruldu. 1846 yılında İzmir'de kurulan kâğıt fabrikası, kapitülâsyonlardan yararlanan Avrupalı kâğıtçıların dampingi yüzünden 6 ay sonra kapandı. 1887 yılında Beykoz'da kurulan Hamidiye Kâğıt Fabrikası, 1915 yılında silâh yapmak gerekçesiyle Osmanlıların müttefikleri tarafından kapatıldı. Cumhuriyet döneminde hız verilen kâğıt üretimi, SEKA'nın (Selüloz ve Kâğıt İşletmesi) kurulması ve çeşitli fabrikaların açılmasıyla gereksinimin yarısından çoğunu karşılayabilir duruma geldi. 1980'de üretilen toplam kâğıt ve karton 300.436 tondur. Dünya kâğıt ve karton üretimi ise yılda yaklaşık 150 milyon tondur. Bunun üçte birini ABD, geri kalanın büyük kısmını da Kanada, Japonya ve SSCB üretir. Bugün dünyada çeşitli basılı yayınlarda tüketilen kâğıt miktarı, tüketen ülkelerin okur-yazarlık ve kültür düzeylerinin bir ölçütü olarak kabul edilmektedir.

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Son düzenleyen Baturalp; 24 Temmuz 2017 18:04
In science we trust.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
28 Ocak 2017       Mesaj #6
Avatarı yok
Yasaklı

Çin'de Suya ve Ateşe Dayanıklı Kağıt Üretildi!


Çinli bilim adamları, kağıdın yapısını ateşe ve sıvıya dayanıklı olacak şekilde değiştirdi. Hong Kong merkezli South China Morning Post'ta yer alan bilgiye göre, Şanghay Seramik Enstitüsü'nden bilim adamları hem sıvıya hem de ateşe dayanıklı kağıt üretti. Araştırmacılar, kağıdın yapısını değiştirmek için "hidroksiapatit" adı verilen ve hayvanların diş minesi ile kemiklerinde bulunan bir tür kalsiyum kullandı.

Geliştirilen kağıt türünün, 200 santigrat derece ateşin yanı sıra kahve, meyve suyu, çay gibi sıvılara dayanıklı olduğu belirtildi. Daha önce suya ya da ateşe dayanıklı kağıtların mevcut olduğuna işaret eden araştırma ekibinin lideri Zhu Yingjie, hem çeşitli sıvılara hem de ateşe dayanıklı kağıdın ilk defa geliştirildiğini bildirdi. Zhu, üretilen kağıdın kaligrafiden reklam panolarına kadar pek çok farklı alanda kullanılabileceğini vurguladı.

Kağıdın üzerindeki yazılara hiçbir zarar gelmeden su ile temizlenebileceğine dikkati çeken Zhu, "Bu kağıt önemli belgelerin yüzyıllar boyunca saklanmasını sağlayacak çünkü herhangi bir yangın ya da su basması durumunda yok olmayacaklar." diye konuştu. A4 boyutundaki bir kağıdın sıradan kağıtlardan bir miktar daha pahalı olacağını belirten Zhu, büyük miktarlarda üretime geçilmesi durumunda fiyatın da düşeceğine işaret etti. Proje üzerinde 2008'den bu yana çalışan ekip, ürünü gelecek 3 ay içerisinde piyasaya sürmeyi planlıyor.

Kaynak: AA / South China Morning Post (23 Ocak 2017)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
OneNight
Yasaklı
28 Ocak 2017       Mesaj #7
Avatarı yok
Yasaklı

Kağıt - Nasıl Üretilir? - TRT Okul


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
2 Şubat 2017       Mesaj #8
Avatarı yok
Yasaklı

Kâğıt Zamanla Neden Sararır? / Kâğıdın Yapısı!


Kâğıt, temel bileşeni olan selülozun yanı sıra farklı katkı maddeleri de içeren bir malzemedir ve bileşimi üretim süreçlerine göre değişiklik gösterir. Pamuktan ve ketenden üretilen çok eski kâğıtların yapısında hayvan dokularından elde edilen doğal yapıştırıcıların yanı sıra %90'dan fazla selüloz bulunur. Günümüzde sıklıkla kullanılan kâğıtlar ise şap, reçine gibi katkı maddeleri ve %30’a ulaşan miktarlarda lignin içerebilir.

Selüloz dünya üzerindeki yıllık biyokütle üretiminin neredeyse yarısını oluşturan biyolojik bir polimerdir. Saf selüloz aslında renksizdir. Fakat ışığı tamamen yansıtan mat yapısı nedeniyle beyaz görünür. Kâğıdın bileşimindeki lignin ve diğer bileşiklerin yükseltgenmesi yani oksijenle tepkimesi sonucu, bu maddelerin molekül yapıları değişir. Sadece selülozdan üretilen kâğıtların yapısı ise katkı maddeleri içeren kâğıtlar kadar kolay değişmez.

Kâğıdın renginin zamanla sarıya dönmesinin nedeni ise kâğıdı oluşturan maddelerin yükseltgenmesi sonucu oluşan moleküllerin bir kısmının kromofor gruplar içermesidir. Kromoforlar bir moleküldeki yapıya renk veren bölümlerdir. Kâğıdın yapısında zamanla meydana gelen değişimler sonucu oluşan bu moleküller farklı dalga boylarındaki ışık ışınlarını soğurarak ya da yansıtarak kâğıdın sarı-kahverengi renkte görünmesine neden olur.

Kaynak: Bilim ve Teknik Dergisi / TÜBİTAK
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
23 Temmuz 2017       Mesaj #9
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi

Kağıt nasıl yapılıyor?


Kleopatra, Konfiçyüs, Einstein, Edison, Ts'ai Lun. Bütün bu kişilerin içinde insanlık tarihinin gelişimine en büyük faydası olan kimdir dersek, herhalde Ts'ai Lun demezsiniz. Ama O'dur. Ts'ai Lun günümüzden yaklaşık 2000 yıl önce Çin'de yaşayan bir memurdu ve MS 105 yılında bugünkü kullanılan hali ile kâğıdı icat etti. Dut ağacı kabuğu, kenevir ve kumaş parçalarını suyla karıştırarak ezdi, lapa haline getirdi, presleyerek suyunu çıkardı ve bu ince tabakayı kuruması için güneşin altında ipe astı.

Aslında insanlar MÖ 3500 yıllarında bile üzerine yazı yazabilecek çeşitli şeyler kullanıyorlardı. Kağıdın icadı sonraki devirlerde Çinlileri dünyanın en gelişmiş kültürünün sahibi yaptı. Şaşırtıcıdır ki, Orta Asya'ya 751, Bağdat'a ise 793 yılında ulaşan Ts'ai Lun'un kâğıt yapma metodu, Avrupa'da ilk kağıt ancak 1151 yılında İspanya'da yapılabildi.

Özellikle matbaanın icadı ile birlikte kâğıda olan ihtiyaç gittikçe büyüdü. Yeterli hammadde bulmakta zorlanıldı. Ayrıca bu şekilde kâğıt imalatı çok zaman alıyordu ve dünyanı bir çözüme ihtiyacı vardı.

Kesin tarih bilinmiyor ama yaklaşık 18. yüzyılın başlarında Fransız bilimci Rene - Antonie Ferchault de Reaumur ormanda ağaçların arasında yürürken bir yaban arısı kovanı gördü. Yaban arıları evlerinde olmadığından durup kovanı incelemeye başladı. Birden kovanın kâğıttan yapılmış olduğunu gördü. Peki, onlar paçavra kullanmadan kovanı nasıl yapıyorlardı? Sadece paçavra değil, kimyasallar, ateş ve karıştırma tanklarını da kullanmıyorlardı. Arılar insanların bilmediği neyi biliyorlardı?

Aslında her şey çok basitti. Kısa bir gözlem sonucunda gördü ki, yaban arıları ince dalları veya çürümüş kütükleri kemirir gibi ağızlarına alıyorlar, burada mide sıvıları ve salyaları ile karıştırıyorlar ve kovanlarını yapmada kullanıyorlardı. Reaumur arıların sindirim sistemini de inceleyerek buluşunu 1719 yılında Fransız Kraliyet Akademisi'ne sundu.

İlk kâğıt makinesi 1798 yılında yapıldı. Ancak bu geniş bir kayışın dönerek fıçıdaki lapayı aldığı ve ince kâğıt haline getirdiği, her dönüşte tek bir kâğıt yapabilen basit bir makine idi. Silindirli makine çok geçmeden 1809 yılında John Dickinson tarafından ilan edildi.

Günümüzde kâğıt üretimi yüksek teknoloji ile ve tam otomatik olarak yapılabilmektedir ama işlemin adı esas olarak değişmemiştir. Kâğıtların arasındaki kalite farkını kullanılan lifin türü, lapanın hazırlanışı, içine katılan malzemeler, kimyasal veya mekanik metotlar belirler. Her ne kadar liflerin elde edilmesinde ağaçlar ana kaynak ise de özellik taşıyan kâğıtların yapılmasında günümüzde sentetik lifler de kullanılmaktadır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 23 Temmuz 2017 13:35
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
23 Temmuz 2017       Mesaj #10
Safi - avatarı
SMD MiSiM
KÂĞIT
a. (fars. kâğız).
1. Birbirine karışmış ya da keçeleşmiş liflerden ya da lif parçalarından oluşan, ince ve kuru yaprak biçiminde madde. (Gerçek anlamıyla kâğıt gramajı 224 g'ın altındaki yapraklar için kullanılır. Bu değerin üzerinde karton sözkonusudur.)
2. Üzerine yazı yazılabilen kâğıt ya da kâğıt parçası: Bu kâğıdı alın ve isteklerinizi yazın.
3. Belli bir önem taşıyan yazılı ya da basılı kâğıt yaprağı; belge, doküman: Kâğıtları imzalamak. Belediyeden gerekli kâğıtları almak.
4. Yazılı sınav kâğıdı: Öğretmen kâğıtları henüz okumamış.
5. Tkz. Kâğıt para: Bu alete kaç kâğıt verdin?
6.
  • (Yüzü) kâğıt gibi olmak, can sıkıcı bir durum ya da kötü bir olay karşısında rengi solmak, sararmak: Mektubu okuyunca yüzü kâğıt gibi oldu.
  • Kâğıt oyunu, iskambil kâğıtlarıyla oynanan oyun.
  • Kâğıt uçurmak, çok acele olarak mektup yazıp göndermek.
  • Kâğıt üzerinde, kuramsal ya da düşünsel olarak: Kâğıt üzerinde kolay da, uygulamada çok güç olur söylediklerin.
  • Kâğıt üzerinde kalmak, bir şey söz konusuysa, tasarı biçiminde kalmak, uygulamaya konmamak: Bunlar da kâğıt üzerinde kalacaksa, hiç söz etmeyelim.
  • Bir tasarıyı, düşünceyi vb. kâğıda dökmek, onu yazılı biçime dönüştürmek: Söylemekle olmaz, kâğıda dökmek gerekir.
  • Yan kâğıdı, bir kitabın başına, iç m önce, ve sonuna, basımla ilgili n verildiği kâğıttan sonra konulan da renkli yaprak.
  • Kâğıt içi yazma, ince kâğıtlar yerleştirilip istiflenerek satışa sunulan yazma, yemeni. (Yazmaiar genellikle ince kalite pamuklu bezler üzerine yapıldığından, birbirine yapışmasını önlemek ve düzgün durmasını sağlamak amacıyla ince kâğıtlar arasına yerleştirilir.)
—Foto. Fotoğraf kâğıdı, üzerine ince bir duyarkat katmanı sürülmüş kâğıt (selüloz ya da plastik).

—İkt. tar. Kâğıt emini, OsmanlIlarda, Maliye nezareti ve saray arasındaki haberleşme işlerine bakan memura verilen ad. (Yeni berat alan ya da beratlarını yenileyenlere beratlarının verilmesi ve berat harcı alınması bu memur tarafından yapılırdı.) ll Kâğıd-ı birun (enderun) emiri, OsmanlIlarda Maliye nezareti'nin evrak işleriyle görevli memur.

—Kâğ. san. Birinci hamur kâğıt, temelde kimyasal hamurdaki oluşan ve içindeki odun hamuru oranı % 10'u aşmayan kâğıt.
Ad:  1.JPG
Gösterim: 1857
Boyut:  33.1 KB
(Birinci hamur kâğıtlar A, B, C, D kategorilerine ayrılır. A ve B kategorileri % 100 kimyasal selülozdan oluşur; C kategorisi en az % 95, D ise en az % 90 kimyasal selüloz içerir. Beyazlık oranı Ada % 91-93, Bde 86-88, Cde 81-83, D de 75 -77 arasında değişir.) ikinci hamur kâğıt, yaklaşık % 40 kimyasal selüloz ve en az % 60 odun hamurundan oluşan kâğıt. (A ve B kategorilerine ayrılır. Beyazlık oranı Ada % 69-71, Bde % 58-62 arasında değişir.)
Kırpıntı kâğıt, kırpma işlemi sırasında kesilen, kâğıt ve karton yapımında hammadde olarak kullanılmak üzere toplanan kâğıt parçaları.
Kütsüz kâğıt, tam yakıldığında göz ardı edilebilecek oranda artık bırakan kâğıt.
Odunsuz kâğıt, lif bileşimi genellikle yalnız kimyasal hamurdan oluşan kâğıt ya da karton.
Tuvalet kâğıdı, sağlık amacıyla kullanılarivK rulolar ya da yaprak paketleri biçisntnde. satışa sunulan kâğıt.
Üçüncü hamur kâğıt, % 30 esmer ya da yarı Jşey^stıfıiSış sülfat selülozu ve %70 bamurundan oluşan kâğıt. (Beyazitk-safânı % 65'tir.)

—Kâğ. sant. Aharlı kâğıt - AHARLI ll Ebrulu kâğıt - EBRU ll Elvan kâğıt - ELVAN. ll Frenk kâğıdı, OsmanlI döneminde Avrupadan gelen kâğıtlara verilen ad. (Bunlar arasında en beğenileni, İngiliz kâğıdıydı ve yaldızlı İngiliz kâğıtları takriklik olarak kullanılırdı.) ll Meşk kâğıdı, birkaç kez silinip kullanılabilmesi amacıyla kalınca aharlanmış kâğıt. ll Mühreli kâğıt, aharlandıktan sonra mühreyle parlatılmış kâğıt. (Bu tür kâğıtlar mürekkebi emmez ve kalem, üzerinde kolaylıkla kayar.)

—Mutf. Kâğıt kebabı, yağlı kâğıda sarılarak fırında pişirilen koyun ya da kuzu eti. (Soğan ya da soğan suyu, tuz, biber ve baharatla bir süre dinlendirilen et, yağlı kâğıdın ortasına konup kâğıdın dört ucu birleştirilerek paket yapılır ve iple bağlanır. Orta ateşli fırında iki saate yakın pişirilir. Etler küçük doğranıp sebzeli olarak da yapılabilir.) ll Kâğıtta balık, yağlı kâğıt arasında fırında ya da yağsız tavada pişirilen balık. (Daha çok barbunya, tekir, lüfer vb. balıklar bu yöntemle pişirilir. Yağlı kâğıdın içine tereyağı sürülür, balık ortasına konup paket edilir ve fırında ya da yağsız tavada pişirilir Yağlı kâğıdın arasına balıkla birlikte soğan, maydanoz, domates vb. koyup bir süre dinlendirdikten sonra pişirerek de yapılır.)

—Müz. Nota kâğıdı, nota yazmak için düzenlenmiş kâğıt. ll Fransız nota kâğıdı, eni boyundan az olan nota kâğıdı. ll İtalyan nota kâğıdı, eni boyundan fazla olan nota kâğıdı.

—Orm. san. Kâğıt odunu, kâğıt hamuru yapmaya yarayan sanayi odunu.

—Oy. iskambil oyunlarında kullanılan ve genetikle elli iki karttan oluşan deste. ll Kâğıt açmak, bazı iskambil oyunlarında (konken, elli bir vb.) oyunu bitirmek.

—Bezik vb. bazı iskambil oyunlarında koz olacak kâğıdı öteki oyuncunun göreceği biçimde yere koymak. (Kaz açmak da denir.)

— Blum vb. oyunlarda, elde kalıp sayı yazılmaması için gruplandırılmış kâğıtları yüzü açık olarak yere koymak. ll Kâğıt almak, pokerde elindeki kâğıtların bir bölümünü artan desteden dağıtılan aynı sayıdaki kâğıtla değiştirmek. ll Kâğıt çalmak, iskambil oyunlarında kâğıt dağıtılırken ya da oyun sırasında gerekli kartı gizlice almak. ll Kâğıt çekmek, bazı iskambil oyunlarında her elde ya da gerektiğinde yerdeki desteden kâğıt almak. ll Kâğıt çektirmek, elde kalan kâğıtların olumsuz puanla değerlendirildiği kimi kâğıt oyunlarında, rakip oyuncuyu desteden kâğıt çekmeye zorlamak. ll Kâğıt dağıtmak, yapmak ya da vermek, oyunun kurallarına göre oyunculardan her birine eşit sayıda iskambil kartı vermek. ll Kâğıt değiştirmek, yerdeki kâğıdın üzerine farklı renkte ve değerde kâğıt atarak oyunun yönünü değiştirmek. ll Kâğıt dizmek ya da kurmak, kâğıt dağıtırken kendisine iyi kâğıt gelecek biçimde kartları sıralamak; kartları kendi yararına sıralamak, hile yapmak. ll Kâğıt karıştırmak ya dâ karmak, iskambilleri ikiye ayırıp birbirinin arasına sokarak karıştırmak, sırasını değiştirmek. ll Kâğıt kesmek, kâğıt dağıtmak üzere karıştırılmış desteyi ikiye bölmek. (Kâğıt kesildikten sonra üstteki deste alta konur.) ll Kâğıt oynamak, iskambil kâğıtlarıyla oyun oynamak. ll Büyük kâğıt, oyunda değeri yüksek olan kâğıtların her biri (genellikle as, papaz, kız, vale). ll Elli iki kâğıdı, kimi iskambil oyunlarında kullanılan ve elli iki karttan oluşan deste ll Küçük kâğıt, oyunda değeri düşük olan kâğıtlardan her biri, (ikili en küçük kâğıttır.)

—Ruhbil. Kâğıt kalem testi, yapılacak işin basılı olarak gösterildiği ve yanıtı yazılı olarak verilmesi gereken test.

—Süslem. sant. Kâğıda çekmek, tezhip ya da yaldız işleme sırasında, altın varakları deste kâğıda geçirmek.

—Tüt. Filtre kâğıdı, sigara filtresi yapımında sargı ya da dolgu olarak kullanılan kâğıt. ll Sigara kâğıdı, sigara yapımında kullanılan ince kâğıt.

♦ sıf. Kâğıttan yapılmış: Kâğıt fener. Kâğıt bardak, tabak. Kâğıt mendil.

—Güz. sant. Kâğıt oyma - KATİA.

—ikt. Kâğıt para, genellikle değerli metale çevrilemeyen itibari para.

Kaynak: Büyük Larousse
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

3 Mayıs 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
29 Kasım 2015 / Misafir Cevaplanmış
31 Ocak 2010 / Misafir Cevaplanmış