Arama

İslam'da Süslenme ve Estetik

Güncelleme: 24 Mayıs 2010 Gösterim: 12.391 Cevap: 2
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
8 Mart 2009       Mesaj #1
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
İslamda Süslenme Ve Estetik

Sponsorlu Bağlantılar
(Şeytan ALLAH-ü Teala'ya karşı);Elbette senin kullarından belli bir nasib edineceğim.Onları mulaka saptıracağım,muhakkak onları(boş)kuruntulara düşüreceğim,kesin olarak onlara emredecğim de,ALLAH'ın yarattığını değiştirecekler dedi.Kim ALLAH'ı bırakıpta seytanı dost edinirse,elbette apaçık bir ziyana düşmüştür.(Nisa Suresi 118-119.ayetler) İslâm dini, insanın yaratılıştan var olan güzelliklerini daha belirgin hâle getiren,takı takma, saçları tarama,
meşru ölçüde süslenme ve güzel giyinme gibi davranışlarını mübah kılmıştır.

Müslümanlara helal kılınan süslenmenin sınırları vardır; süslenen, güzelleşerek alımlı hale gelen insan, gurura kapılmamalı; kendisine verilen bu nimetin Allah'tan
olduğunu hatırdan çıkarmamalıdır.

"Yeryüzünde kabara kabara yürüme.Çünkü sen yeri yırtamazsın; boyca da dağlara erişemezsin"(el-Isra, 17/37)
buyuran Allah,müslümanlardan alçak gönüllü olmalarını istemekte;gurur ve kibrin şeytanın bir özelliği olduğunu hatırlatmaktadır.
Canlılar içerisinde insana özgü bir davranış olan giyinmenin ve süslenip,güzel görünme şeklinde iki temel gaye görülür.
Esasen tabii bir ihtiyaç ve yönelişi ifade eden süslenmenin dini ilgilendirmesi,insanların bu konuda taşıdığı zaafların,sapabilecekleri aşırılıkların ve olumsuz etkileşimlerin insanın asli yapı ve kimliğini,cinsler ve insanlar arası münasebetlerin dengesini bozabileceği endişesiyledir.
Bunun için İslam dini esasen serbest ve mübah olmuş temel kural olmakla birlikte,insanların zaaf ve temayüllerinin sapma noktasına varması ve toplumsal bünyenin bozulmasını önlemek maksadıyla süslenme ile ilgili bazı temel ölçüler ve kısıtlamalar getirmiştir.
Yüce ALLAH,insanı ve insanı çevreleyen varlıkları hayranlıkla seyredilmeye değer bir ahenk ve güzellik içinde yaratmış,insanı da estetik duygusuyla donatarak onu güzel görünmeye,güzele ve güzelliğe metfun kılmıştır.
Kur'an-ı Kerim'de ALLAH'ın dünyayı ve gök yüzünü çeşitli güzelliklerle süslediği,insanoğlu için dünyada bir çok güzelliğin yaratıldığı, cennetin de hayal ötesi güzelliklerle dolu olduğu sıklıkla hatırlatılır.
Kur'an-ı Kerim'de Rahman suresi 22 ve 23.ayetlerde ;

Her iki denizden de inci ve mercan çıkar.O halde Rabbınızın hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? buyrulur.
Yine yüce ALLAH çeşitli ayetlerde:

"Ahirette müslümanlara vadedilen Cennet ise göz kamaştırıcı güzelliktedir; gözlerinin hoşlanacağı ne varsa oradadır "(ez-Zuhruf, 43/71); "Orada yaslanılacak koltuklar, ipekli elbiseler, gümüş kaplar billur kâseler, zencefil karısımı kâseler, atlastan elbiseler, bilezikler vardır, ne yana bakarsan bak ulu bir saltanat" (el-Insan, 76/11-22) buyurmak suretiyle bütün bu güzelliklerin hep estetik duygusunu insanlara tattırır.
Ancak Kur'an, bütün bu nimet ve güzelliklerin geçici olup,Allah'ı tanımaya O'na şükredip kulluk etmeye vesile olduğu takdirde bir anlam kazanacağını,insanın dünya hayatının güzellik ve nimetlerine dalıp ALLAH'ı unutmasın,O'na nankörlük etmesinin de affedilmez bir yanlışlık olduğu önemle vurgulanır.

İslam bu çerçevede güzelliği,estetik değerleri,süsü ve süslenmeyi fert ve toplum açısından bazı kayıtlar ve şartlar getirmiştir.
Kur'an-ı Kerim'de A'raf suresi 32.ayette:

ALLAH'ın kulları için yarattığı süsü ve güzel rızıkları kim haram kıldı?De ki;onlar dünya hayatında,özellikle kıyamet gününde Mü'minlerindir.buyrulmuş ve insanın temiz ve güzel olması istemiştir.
Bir gün Rasülüllah(SAV)'e:

Ya RasülAllah!(SAV) güzel giyinme hakkında ne buyurursunuz?diye soruyorlar.Rasülüllah(SAV):
ALLAH güzeldir güzeli sever.buyurmuş,kendisi de şahsi hayatında daima temiz ve düzenli olmuş,sade ve güzel giyinmeyi,güzel koku sürünmeyi teşvik etmiştir.
Bizim için her konuda örnek olan Hz.Peygamber(SAV)in bu konudaki tutum ve davranışları yine bizim için örnek alınmalı.Çünkü Cenab-ı Hak Ahzab Suresi 21.ayette:

Sizin için ALLAH'ı ve ahiret gününü arzu eden ve ALLAH'ı çok zikreden kimseler için,ALLAH'ın Rasülünde güzel bir örnek vardır.buyurmuşlardır.

O halde; süslenme ve güzel görünmede de bizler için örnek Rasülüllah(SAV) dir.O nasıl süslendiyse,O nasıl süslenmeye müsaade ettiyse bizde O'nun yolunu takip etmek mecburiyetindeyiz.Çünkü;Peygamberimiz:

Size iki emanet bırakıyorum onlara sımsıkı sarıldığınız müddetçe asla sapıklığa düşmezsiniz.O iki emanet Kur'an ve sünnettir.

Bizlerde Kur'an ve sünnet çerçevesinde süslenme ve güzel görünme gayretinde olmalıyız.

Kur'an-ı Kerim'de Nur suresi 31.ayette:

Kadınların yabancı erkeklere ziynetlerini ve güzelliklerini göstermeleri,yolda bunu teşhir edecek hatta hissettirecek şekilde yürümeleri kınanarak,süslenme ve güzelliğin yabancılara karşı cinsel çekicilik ve uyarı aracı olarak kullanılması yasaklanmıştır.

Hz.Peygamber de kadınları ev içinde kocalarına karşı güzel olmaya süslenmeye teşvik etmiş,fakat süslenmede ve ziynet eşyası kullanımında aşırılığa lüx ve israfa kaçmayı yasaklamıştır.

Şüphesiz kadının kocasına karşı kendini son derece temiz tutması, güzel koku sürmesi ve tertemiz elbise giymesi müstehabdır.

Başkası görsün diye kendini süsleyip sokağa çıkması ise haramdır.
İbn Mes´ud (r.a.) den yapılan rivayete göre;

"Allah (c.c.) güzel görünmek için döğme yaptıran kadınlara, yüzünün kıllarını aldıran kadınlara, dişlerini tıraş ettirerek aralarını açtıran kadınlara, Allah´ın yarattığı (biçim, renk ve görünümü) değiştiren kadınlara lanet etmiştir."

İbn Mes´ud (r.a.) devamla diyor ki: "Allah´ın Resulü´nün lanetlediği kimseyi ben niçin lanetlemeyeyim..." (Buharî/tefsîr: 59, talak: 5), libas: 82, 84, 85, 87- Müslim/libas: 120- Tirmızî/ edeb:33).

Çünkü İslam fitneye sebebiyet verecek, şehvetleri tahrîk ve teşvikte bulunacak her türlü söz ve davranışı yasaklamıştır.

Erkeklerin ipek ve altını, giyim,takı ve süs aracı olarak kullanmasını yasaklaması da benzeri bir anlam taşır.

Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor:

"Elbisenizi yıkayınız. Saçlarınızı düzeltiniz. Dişlerinizi misvaklayınız. Tertemiz olmaya ve güzelleşmeye çalışınız. Zira İsrailoğulları böyle yapmadığı için kadınları zinaya düştüler." (C. Sağîr: 1/48)

İslam, erkeklerin saç, sakal ve bıyıklarını başıboş bırakmamasını ister. Rasûlüllah'ın saçlarını taradığı, yağladığı bazan uzatıp bazan kısalttığı bildirilmekte; saçı başı dağınık olan bir adam için "Şu şahıs saçını yatıştıracak birşey bulamaz mıydı?" diye sitem ettiği rivayet edilmektedir.

Yüce ALLAH,insanları en güzel şekilde,dengeli ahenkli bir surette yaratmakla kalmamış,insanlara makul ve mutedil ölçüler içerisinde süslenmelerine,güzelliklerini korumalarına,güzel görünmelerine de izin vermiş,hatta bunu teşvik etmiştir.
Buna karşılık,insanın yaratılıştan gelen özellik ve şeklini değiştirmeyi,fıtratı bozmayı hedef alan tasarruf ve müdahaleleri yasaklamış,yaradılışı değiştirmenin şeytanın emrine uyma olacağını açıkça beyan etmiştir.

Yüce ALLAH(NİSA SURESİ 118-119.Ayetler)

(Şeytan ALLAH-ü Teala'ya karşı);Elbette senin kullarından belli bir nasib edineceğim. Onları mulaka saptıracağım,muhakkak onları(boş)kuruntulara düşüreceğim,kesin olarak onlara emredecğim de,ALLAH'ın yarattığını değiştirecekler.dedi.Kim ALLAH'ı bırakıpta seytanı dost edinirse,elbette apaçık bir ziyana düşmüştür.buyurarak yaradılışı değiştirmeyi hedef alan her türlü tasarrufun ALLAH'ı bırakıp şeytanı dost edinme olacağı uyarısını yapmıştır.

Müfessirler;ALLAH'ın yarattığını değiştirmekten maksadın ne olduğu hakkında iki görüş açıklamışlar.

1-Bu ALLAH'ın dinini değiştirmektir.
Said ibn Cübeyr , Said ibn Müseyyeb,Hasan-ı Basri,Dahhak,Mücahid,Suddi,Nehai,Katade (RA) Bu görüştedirler.Bunun 1.açıklaması:
Yüce ALLAH insanları İslam fıtratı üzere yaratmıştır.
(Ey Muhammed)Dosdoğru olarak yüzünü dine,ALLAH'ın fıtratına çevir ki,insanları o fıtrat üzere yaratmıştır.ALLAH'ın yaratışında hiçbir değişme yoktur.(Rum Suresi 30.ayet)

Ayette ki ifadeye göre kim bundan sonra küfre saparsa,böylece,ALLAH'ın insanları üzerine yarattığı fıtratı değiştirmiş olur.
2.açıklama ise;
ALLAH'ın dinini değiştirmekten maksat,helali harama veya haramı helale çevirmektir.
demişlerdir.

2-Buradaki değiştirme zahire taallük eden bütün halleri değiştirme manasına gelir.
a)Hasn-ı Basri (RA):Bundan maksat kadınların eğreti saç(peruk)taktırmaları gibi,ALLAH'ın yarattığını değiştirmek.
b)İbni Zeyd (RA):Erkeklerin kadınlar gibi,kadınların da erkekler gibi davranmaları olduğunu söylemiştir.
Günümüzde çok yaygın hale gelen tedaviden ziyade vücudun dış görünüşünü güzelleştirmeyi amaçlayan estetik ameliyatlar hakkında,klasik fıkıh literatüründe özel bir açklamanın bulunmaması gayet doğaldır.

Hz.Peygamber döneminde UFRECE adlı sahabinin savaşta burnu kopmuş,yerine gümüşten suni bir burun yaptırmıştı.Ancak bu gümüşten burunun koku yapması üzerine Hz.Peygamber(SAV)bu sahabinin altından burun yaptırmasına müsaade etmiştir.

Burada ALLAH'ın yarattığı şekli değiştirme değil ihtiyaç bulunması ve tedavi amacı söz konusudur.

Fakat günümüze baktığımızda estetik ameliyatların çoğu tedavi amaçlı değil insanlara güzel görünme hevesiyle yapılan ameliyatlardır.

Fıkıh alimlerin görüşleri dikkate alınırsa vücut üzerinde yapılan tasarruflarda tedavi ve zaruriyetin bulunması esas alınır.

Nitekim,(insanın)doğuştan fazla bir uzvu,mesela parmağı,dişi kestirmeyi,yaratıldığı hal ve şekli değiştirme değil,hilkate,normale dönüş ve herhangi bir zararın izalesi olarak değerlendirildiğinden caizdir.

Bu görüşten yola çıkarak bir kimsenin manen eziyet görmesine ve aşağılanmasına yol açan fazlalıkların ve şekil bozukluklarının,yanıkların,şaşılığın vb.nin giderilmesi tedavi mahiyetinde olup caizdir.Çünkü buna ihtiyaç vardır.
Günümüze baktığımızda oldukça yaygın olan estetik cerrahi müdahalenin önemli bir kısmı;burun,çene,kulak,göğüs,bacak gibi uzuvların daha güzel görünüp,kişiyi daha genç göstermesi amacıyla yapılmaktadır.

Yaşlanma ile ciltte meydana gelen kırışıklıkların giderilmesi,yüz cildinin gerilmesi,hareketsizliğin,aşırı beslenmenin,hormonal dengesizliğin yol açtığı aşırı şişmanlığın giderilip vücut yağlarının ameliyatla alınması gibi estetik ameliyatlarda,tedaviden ziyade estetik duygusu,insanlar arasında daha genç,dinç ve güzel görünme gayesi hakimdir.

Bu da hilkati değiştirme,ALLAH'ın yarattığı şekil ve sureti bozma ve değiştirme dolayısıyla da insanları aldatma yasağı çerçevesine girmektedir.

Nitekim Peygamberimiz (s.a.s.), süslenmek maksadıyla vücutlarına dövme yapan veya yaptıranları, dişlerini yontarak seyrekleştiren ve şeklini değiştirenleri kınamıştır.

Bu itibarla, Allah'ın yarattığı şekli beğenmeyerek, ameliyatla bazı organların şekillerini değiştirmek, doğal güzelliğin üzerinde güzellik aramak dinen caiz değildir.

Bütün bu açıklamalardan sonra özetleyecek olursak süslenme estetikte aranan şartlar şunlardır:
1-Süslenen, güzelleşerek alımlı hale gelen insan, gurura kapılmamalı; kendisine verilen bu nimetin Allah'tan olduğunu asla hatırından çıkarmamalıdır.
2-Esasen tabii bir ihtiyaç ve yönelişi ifade eden süslenme,zaafa,sapabilecek aşırılıklara ve olumsuz etkileşimlere, insanın asli yapı ve kimliğini,cinsler ve insanlar arası münasebetlerin dengesini bozmayacak şekilde olacaktır.
3- Kişi süslenme ve güzelliğin ancak; ALLAH'ın vermiş olduğu bütün nimet ve güzelliklerin geçici olup,O'nu tanımaya O'na şükredip kulluk etmeye vesile olduğu takdirde bir anlam kazanacağını unutmayacaktır.
4- Kadınlar; yabancı erkeklere ziynetlerini ve güzelliklerini göstermeyecek,yolda bunu teşhir edecek, hatta hissettirecek şekilde yürümeyecek,süslenme ve güzelliğin yabancılara karşı cinsel çekicilik ve uyarı aracı olarak kullanılmaması gerektiğini asla unutmayacaklardır.

5- Kadınlar; ev içinde kocalarına karşı güzel olmaya süslenmeye gayret edecek,fakat süslenmede ve ziynet eşyası kullanımında aşırılığa lüx ve israfa kaçmayacaklardır.Çünkükadının başkası görsün diye kendini süsleyip sokağa çıkması haramdır.
6- Erkeklerin; ipek ve altın giyim,takı ve süs aracı olarak kullanmasını yasaklanmıştır.
7- İnsanın yaratılıştan gelen özellik ve şeklini değiştirmeyi,fıtratı bozmayı hedef alan tasarruf ve müdahaleler yasaklamış,yaradılışı değiştirmenin şeytanın emrine uyma olacağını açıkça beyan etmiştir.
8-Vücut üzerinde tasarrufa,estetik cerrahi ve müdahaleye ancak bir tür tedavi olarak tıbbi ihtiyaç ve
zaruret halinde başvurmalı,bu ölçünün dışına çıkılmamalıdır.
9-Estetikte;daha kolay ve basit başka bir yol ve usulün olmaması gerekir.
10-Amaç yaratılışı değiştirmek olmamalı,doğuştan taşıdığı özellik ve şekli,yaşın ve tabiatın icabı vaki olan gelişmeleri değiştirme kaste taşımamalıdır.
11-Hile,aldatma ve yanlış anlamaya yol açmamalı,böyle bir amaç taşımamalıdır.
12-Karşı cinse benzeme kastı olmamalıdır.
13-Müdahalenin yapılmasının zanna dayanan bir yararı,yapılmasının da fiili ve halen mevcut bir zararı bulunmalıdır.

İşte saymış olduğumuz bu şartlar ve bu hususlar dikkate alınarak süslenme ve estetik uygulanabilir.


*
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Temmuz 2009       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
SÜSLENME

Sponsorlu Bağlantılar
Başkalarının gözüne hoş gelir düşüncesiyle insanın kendince güzel elbiseler giymesi, elbisesine veya vücuduna takılar takması, vücudunun bazı yerlerini boyaması veya saçını, sakalını, bıyığını daha güzel görünüme sokmak için şekil vermesi, kısaca "güzel" görünmek için her türlü nesneden yararlanması.

Kur`ân-ı Kerim`de, " De ki; Allah`ın kulları için çıkardığı süsü ve güzel rızıkları kim haram etti? De ki; O, dünya hayatında inananlarındır; kıyamet günü de yalnız onlarındır." Işte biz, bilen bir topluluk için ayetleri böyle açıklıyoruz" (el-A`raf; 7/32) ayeti müslümanların süslenmesini helal kılmakta; bunu yapmanın karşısında olanları ise helali haram yapmaya teşebbüs ederek haddi aşmakla suçlamaktadır. Bir diğer ayette, denizden çıkarılan süsler, Allah`ın bir nimeti olarak zikrediliyor; "... inci ve mercan çıkar" (er-Rahmân, 55/23). Kadınların süslenmeye yatkınlığına değinilen bir başka ayette ise, onların bu özelliği tabiî karşılanıyor; "Süs içinde yetiştirilip mücadelede açık olmayan..." (ez-Zuhruf, 43/18). "Ahirette müslümanlara vadedilen Cennet ise göz kamaştırıcı güzelliktedir; gözlerinin hoşlanacağı ne varsa oradadır "(ez-Zuhruf, 43/71); "Orada yaslanılacak koltuklar, ipekli elbiseler, gümüş kaplar billur kâseler, zencefil karısımı kâseler, atlastan elbiseler, bilezikler vardır, ne yana bakarsan bak ulu bir saltanat" (el-Insan, 76/11-22):

Müslümanlara helal kılınan süslenmenin sınırları vardır; süslenen, güzelleşerek alımlı hale gelen insan, gurura kapılmamalı; kendisine verilen bu nimetin Allah`tan olduğunu hatırdan çıkarmamalıdır. "Yeryüzünde kabara kabara yürüme. Çünkü sen yeri yırtamazsın; boyca da dağlara erişemezsin" (el-Isra, 17/37) buyuran Allah, müslümanlardan alçak gönüllü olmalarını istemekte; gurur ve kibrin şeytanın bir özelliği olduğunu hatırlatmaktadır.

Müslüman, yeni ve güzel bir elbise giydiği zaman insanların arasında gururlu bir şekilde yürümek yerine, Hz. Peygamber`in talım buyurduğu gibi, "Benim hiç bir güç ve kuvvetim olmaksızın bunu bana giydiren Allah`a hamd olsun! bunun hayrından ve bunun kullanıldığı iyi işin hayrından senden isterim; bunun şerrinden ve kullanılacağı kötü işin şerrinden de sana sığınırım" (Sünen-i Ebu Davud, IV, 717) demelidir. Bir başka hadiste, insanlar karşısında üstünlük sağlamak düşünceşiyle giyinenlerin kıyamet günü rezillik elbisesi giyeceği (a.g.e., 720) haber verilmektedir.

Giyimde asıl olan, tesettüre riayet etmek ve elbisenin temiz olmasıdır. Sade, fazla gösterişli olmayan, insanların arasında göze batmayacak doğal bir görünüm, giyinmenin normal olanıdır.

Erkeklerin süslenmesi: Müslüman erkekler ipekli elbise giyemezler, bu onlara haramdır. Hz. Peygamber ipek giyinen erkekler için "Ümmetimden gelecekte bir takım milletler çıkacak; ipek ve atlası helal sayacaklar. (Bazı sözler söyledi ve) onlardan sonra geleceklerden bir kısmının suretleri maymun, domuz olarak kıyamete kadar değiştirilecek" (a.g.e., 726) buyurmakta ve ipeği "ahirette nasibi olmayanların giyineceğini" (a.g.e., 727) bildirmektedir.

Islam, erkeklerin saç, sakal ve bıyıklarını başıboş bırakmamasını ister. Rasûlüllah`ın saçlarını taradığı, yağladığı bazan uzatıp bazan kısalttığı bildirilmekte; saçı başı dağınık olan bir adam için "Şu şahıs saçını yatıştıracak birşey bulamaz mıydı?" (a.g.e., 740) diye sitem ettiği rivayet edilmektedir. Temiz ve bakımlı tutmak ve toplumla ters düşecek kadar aşırıya kaçmamak şartıyla saçlar uzatılabilir. Sakal avuçlandığı zaman dışarıya taşmayacak kadar uzatılıp, bıyıklar ise dudakların kırmızılığını kapatmayacak şekilde kısaltılmalıdır. Bu ölçüler Rasûlüllahın sünnetidir. Ayrıca Rasûlüllah`ın sakalını boyadığı da bize gelen rivayetler arasındadır. Abdullah Ibn Ömer, "Ben Rasûlullahın sakalını sarıya boyadığını gördüm. Rasûlüllah`a sarı renkten daha sevimli bir renk yoktu..." demiştir (a.g.e., 741).

Güzel koku erkekler için sünnettir. Rasûlüllah sürekli olarak güzel koku kullanır ve bunu Ashabına da tavsiye ederdi: "Dikkat! Erkeklerin kullanacağı koku, renksiz ve kokusu fazla olandır..." (a.g.e., 731).

Erkeklerin kullanmasına izin verilen ve Rasûlüllah`ın da kullandığı diğer bir süs de göze sürme çekmedir. O`nun bir diğer sünneti ise gümüş yüzüktür.

Kadınların Süslenmesi: Kadınlara, yabancıların yanında ve sokağa çıktıkları zaman örtünmeyi emreden Islâm, onlara erkeklerin dikkatini çekecek şekilde kıyafet giymeyi yasaklamış; konuşmalarına ve yürüyüşlerine dikkat ederek kötü bakışlara hedef olacak tavırları sergilemelerine izin vermemiştir. Kadınlar, ince, dar, fazla süslü elbiseler giyemez; erkekler gibi giyinemez ve kokulanamazlar. Kadınlar ancak kocalarının yanında süslenebilirler. Bu ölçüler ışığında;

Kadınlar ipek elbise giyebilir, altın kullanabilirler. Hz. Peygamber bir hadisi şeriflerinde el ve ayaklarına kına sürünmelerini tavsiye etmiştir. Kadın, kocasının yanında güzel kokular sürünüp güzelleşebilir, güzelleşmelidir.

Müslüman erkeklerin ve kadınların evlerinde ve elbiselerinin üzerinde putperestlik eseri taşıyan canlı resimlerin bulunmaması gerekir. Bir hadis-i şerifte, "Gerçekten melekler, içinde suret bulunan eve girmez" (a.g.e., 796) buyuruluyor. Müslüman erkekler kadınlara özenmekten ve kadın elbisesi giymekten, kadınlar da erkeklere özenmekten ve erkek elbisesi giymekten alıkonulmuşlardır; "Rasûlüllah kadın elbisesi giyinen erkeğe, erkek elbisesi giyinen kadına lanet etti" (a.g.e., 764). Müslümanlar gayrı müslimlerin giyimlerini kendilerine örnek alamaz, onlar gibi giyinemezler. Müslümanların günümüzde moda adı altında kâfirlerin âdetlerine göre hazırlanmış elbiseleri giymekten sakınması gerekir. Ayrıca müslümanlar "dişlerini inceltmekten, vücuda dövme yaptırmaktan beyaz kılları yolmaktan... nehyedildiler" (a.g.e., 732).

SÜSLENMENIN ÜÇ ŞARTI

1. Süslenmek isteyen; güzelleşmekte haram madde içeren kozmetikler kullanmayacaktır. Meselâ bazı kremlerin yumuşatıcı olarak domuz yağı içerdiği; bazı parfüm, deodorant ve spraylerin sarhoş edici alkol. yani "hamr" ihtiva ettiği söylenmektedir. (Alkolün metil alkol gibi sarhoş etmeyen çeşitlerinin haram olmayabileceği de bilinmelidir. Yani islâm`da haram edilen pislik çeşitlerinden sayılan içki, her türlüsü ile alkol değil, sarhoş edicilerdir). Bunların tesbiti ayrı bir çalışmayı gerektirdiğinden, bizim şu anda kozmetikleri bu açıdan ayrıma tabiî tutmamız mümkün değildir.

2. Sağlığa zararlı güzellik maddeleri kullanmayacaktır. Bugün kullanılan çeşitli güzellik malzemelerinin sağlığa zararlı olduğu; cildi tahris ettiği, terlemeyi önledigi için deri solunumunu engellediği, bazı göz makyajı malzemelerinin içerdiği zararlı asitler sebebiyle göze zarar verdiği, kirpik dökülmelerine sebep olduğu, hattâ bu sebeple gözlerin tamamen kör olması olaylarına bile zaman zaman rastlandığı, bazı spreylerin sağlığa zararlı toksitler içerdiğinden, sağlığa solunum yoluyla zarar verdiği, çeşitli krem ve yağların yüksek oranda kansere sebep olduğu, tibbî araştırmalar sonucu zaman zaman kamuoyuna açıklanmakta ve magazinlerde bolca yer almaktadır.

Islâm, tıbba, hüküm koymada itibar eder ve "âdil" bir doktorun "zararlıdır" damgasını vurduğu bir besin, ya da maddenin haram olacağını bildirir.

3. Allah`ın yarattığı şekli, yani fıtratı bozucu bir süslenme yolu uygulamayacaktır. Çünkü bu aslında süslenme değil, Allah`ın beğendiği şekli bozma ve çirkinleştirme demektir. Böyle yapanların Islâm, Şeytanın maskarası ve oyuncağı olduklarını bildirir. Kur`ân-ı Kerîm`de, Şeytanın : "Kuşkunuz olmasın ki, ben onlara emredeceğim, onlar da Allah`ın yaratışını değiştirecekler" dediği anlatılır. (Nisâ (4) 119.)

_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
24 Mayıs 2010       Mesaj #3
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
MAKYAJ (SÜSLENME VE KOKULANMA)
MAKYAJ (SÜSLENME VE KOKULANMA):

1- Süslenme

Güzel olanı sevme ve güzel görünmeye çalışma duygusu da insanın fıtratında, yaratılış hamurunda bulunan doğal bir durumdur. İslâm ise fıtrat dinidir. Fitrat dininin, fıtratta bulunan duyguları yasaklaması ve köreltmesi değil, fıtrata uygun biçim de ayarlaması ve düzenlemesi beklenir. Öyleyse süslenmenin fıtrata uygun olanı normal, fıtratı bozanı, ya da gayesinden uzaklaştıranı anormaldır. Ya da biri helâl, öbürü haramdır.

Başta da söylediğimiz gibi, tabiatta herşey çift olarak yaratılmıştır. Allah'tan başka herşey çifttir. Çiftler ise bir bütünün yarım parçaları demektir. Bir araya gelince bütünü oluştururlar. Artı ve eksi elektrik taşıyan kablolar birleşince enerji oluşur, lamba yanar; ütü ısınır. Kadın ile erkek normal yollarla bir araya gelince birbirlerini tamamlarlar. Huzur ve sükun oluşur. Elektrikte olduğu gibi meyva ve sonuç doğar. Demek ki, bu bütünün oluşması istenen bir şeydir. İstenen bir şey için gerekli olan şeyler de istenmiş demektir. İste normal ölçüleriyle süslenme ve kokulanma, bu bütünün tutmasını sağlayan ara yapıştırıcılardandır ve tabiî ölçülerinde kaldığı sürece tabiîdir.

Yalnız kadın süsünü yabancılara göstermemekle emrolunmustur. (Nûr (24) 31.) Öyleyse süslenecegi yer evidir.

Kadının tabiî güzelliklerini koruması, pasaklı olmaması süslenmede ilk ve tabiî olan görevidir. Çünkü kadının süslenmemesine ihtiyaç olmayabilir ama pasaklı olmaması sürekli bir ihtiyaçtır. Bu, kocasını haramdan korumanın birinci şartıdır. Konuyu biraz daha açmaya çalışalım:

Kadını süslenmeye iten iki ana sebep vardır:

1. Kadının yaratılışında olan süslenme tutkusu,

2. Kendisi dışında onu süslenmeye zorlayan güçler.

Kadınlar bakmaktan çok bakılmayı seven edilgen varlıklar oldukları için, onların büyük bir ekseriyeti cicilibicili giymeyi, süslenip-püslenmeyi sever. Böyle olan, kadınların süslenmesine engel olmak, onlara vücutlarının ihtiyacı olan, meselâ C vitaminini vermemek gibi olur. Böyle olan bir kadına süslenmenin değil, süsünü yabancılara göstermesinin anlamsızlığını ve zararlarını öğretmek gerekir. Bunu dışarıya taşıran duygunun marazî ve psikolojik bir yetersizlik olduğunu anlatmak gerekir. Böyle olan kadının kocası da süslenmesini istiyorsa ne âlâ, bu tutkusunu kocasına karşı gerçekleştiriverir. Kocası süslenmesinden hiçbir zevk almıyorsa, onun süslenmesine bütün bütün engel olmak değil, yabancılara göstermemesini sağlamakla yetinmelidir. Unutmamalıdır ki, Allah kadınlara hitaben: "Süslerini göstermesinler... gizlediklerinin bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar... Kalplerinde hastalık olanların hastalığın depreştirmemek için seslerini kadınsı kadınsı inceltmesinler... Cahiliyyet dönemi kadınları gibi, süslü-püslü, kırıladöküle gezmesinler... buyurur. (Ahzâb (33) 32.) Bu âyetler bir yönüyle, kadının tabiî olarak süslenmiş olduğunu anlatır. Çünkü varolan bir şeyin gösterilmemesi istenir. Ama bir yönden de insan için Mevlâsının emirlerine uyarak arzularına sınır getirmesi ona her türlü zevkten daha aziz gelmelidir. Peygamberimiz de, "erkeklerin görecegi şekilde süslenerek ve koku sürünerek çıkan kadının, evine dönünceye kadar Allah'ın gazabı altında olduğunu" haber verir. (Bu konudaki hadîsler için bk. Hindî age XVI/381 vd.)

Kadının süslenmesi kendi arzusundan değil de, bir dış isteğe dayanırsa, bu da helâl, ya da haram olabilir. Süslenmesini kocasından başka birisi istiyorsa bu anlamsızdır ve haramdır. Eğer kocası istiyorsa meşru çerçeve içerisinde bu, helâl olması bir yana, aynı zamanda bir görev ve zorunluluktur. Kocanın, karısının süsleninesini istemesi, cinsel arzu ve dikkatlerini onda toplaması ve harama bakmak istememesi anlamına geldiğinden, bu iyi bir davranıştır, kadının da bunu fırsat bilmesi ve kocasının gözüne girmesi gerekir. Onun bunu, iyi duygularla yapması kendisine ibadet sevabı kazandıracaktır. Hattâ bu noktada bazı islâm bilginleri, kocası süslenmesini isterken, süslenmemekte ısrar eden kadının kocasının, başka yolla ikna edememesi halinde dövmesinin câiz olduğunu bile söylemişlerdir. (Halebî, Münyetü'I-musallî 395.) Ancak bu, kadını dövmeyi yasaklayan hadislere zittir.

Ama eğer kocası, kendisi için değil de, kârısının başkaları için ve sokağa çıkarken süslenmesini istiyorsa bu, kendi erkekliğini yeterli bulmama biçiminde, psikolojik cinsel bir hastalıktir, marazî bir tatmin arama yoludur ve haramdır. Maddî bir tedavi yolu da yoktur. Acı da olsa İslam'ın ilâçlarını kullanması ve haramlara karşı perhiz uygulaması gerekir.

MAKYAJ (SÜSLENME VE KOKULANMA)
İslam'da "Gaye, vasıtayı meşru kılmaz." şeklinde bir kural vardır. Yani varmak istediğimiz meşru bir hedefe, hangi yolla olursa olsun değil, yine meşru bir yolla gitmek zorundayız. Kadın için süslenme eğer meşru ise, bunu hem meşru araçlarla, hem meşru biçimde yapacak, hem de meşru biçimde kullanacaktır.
Süslenmenin beş şartı vardır:
1- Süslenmek isteyen; güzelleşmekte haram madde içeren kozmetikler kullanmayacaktır.
2- Sağlığa zararlı güzellik maddeleri kullanmayacaktır.
3- Allah'ın yarattığı şekli, yani fıtraıti bozucu bir süslenme yolu uygulanmayacaktır. Çünkü bu aslında süslenme değil, Allah'ın beğendiği şekli bozma ve çirkinleştirme demektir.
Vücuda uygulandığında fıtratı değiştirme sayılan ve yasaklanan ilkel süslenme biçimlerinden bazıları şunlardır:
- Dövme yaptırma ve dişleri seyreltme.
- Kaşları aldırma.
- Estetik ameliyat.
- Peruk kullanma.
- Tırnak ve traş bırakma.
4- Dini görev ve ibadetlere engel olacak tarzda süslemneye-cektir.
5- Kadının süslenmesi cinselliğini artıracağı, cinselliğinden de sadece kocası faydalanacağından, süslerini mahrem olmayanlara göstermeyecektir. (Beşer Faruk, Hamımara Özel İlmihal, sh.311-316)


"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

24 Haziran 2015 / Misafir Soru-Cevap
11 Temmuz 2012 / Mystic@L Sanat
24 Ocak 2009 / Ziyaretçi Soru-Cevap