Arama

İslamcılık

Güncelleme: 30 Temmuz 2012 Gösterim: 5.661 Cevap: 1
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
27 Haziran 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
İslamcılık
MsXLabs.org & Temel Britannica
Sponsorlu Bağlantılar

İslamcılık, 19. yüzyılın ortasında ortaya çıkan ve İslam dünyasını batı egemenliğinden ve geri kalmışlıktan kurtarmayı amaçlayan bir düşünce akımıdır.
İslamcılık Akımı, İslam dünyasında daha önce de var olmuş yenileme-yenilenme (tecdit-teceddüt) düşüncesine dayanan hareket­lerden modernleşmeyi öngören yönüyle ayrı­lır. Daha önceki hareketler İslam dünyasında­ki bozulmaları İslam'ın özüne dönerek düzelt­meyi amaçlarken İslamcılık Akımı'nda batıya yetişme, batı dünyası gibi olma özlemi ağır basar. Ama bu amaca dinin temel ilkelerin­den ödün vermeden ve İslam dünyasını tek bir siyasal otorite altında birleştirerek ulaşma­yı amaçlar.
İslamcılar özellikle batının bilim ve tekno­loji alanındaki yeniliklerini İslam dünyasının da mutlaka benimsemesi gerektiğini, İslam'ın bunu engellemediğini savunmuşlardır. İslam ülkelerinin tek kişinin otoritesine dayanan yönetim düzenlerinin değişmesini, eğitim sistemlerinin yenileşmesini ve yeni bir yaşam biçimi benimsenmesinin gerekli olduğunu ile­ri sürmüşlerdir. Dinin bu değişmelere uyumu sorununun da içtihatla (din bilginlerinin yeni bir durum karşısında bu durumun dine uygun olup olmadığı konusundaki yorumu) aşılabi­leceğini ortaya atmışlardır.
İslamcılık Akımı'nın kurucusu Cemaleddin Afgani'dir (1839–97). Afgani'nin Mısır'da başlattığı bu akım orada Muhammed Abduh (1845–1905) ve Reşid Rıza (1863–1935) tara­fından sürdürülmüştür. İslamcılık Akımı'nın Hindistan'daki başlıca temsilcileri Seyyid Ahmed Han (1817–98) ve Seyyid Emir Ali (1849–1928) olmuştur. Osmanlı aydınlarının da ilgisini çeken bu akım özellikle II. Meşruti­yet döneminde (1908–18) bir hayli yandaş toplamıştır. Bu dönemde Şehbenderzade Ahmed Hilmi (1865–1914), Said Halim Paşa (1863–1921) ve Mehmet Akif Ersoy (1873–1936) bu akımın öncülüğünü yapmışlardır. Ama I. Dünya Savaşı sonunda İslam dünyasının iyice parçalanması milliyetçilik akımlarının güçlenmesine yol açmıştır. 1960'larda İslam dünyasında yeniden tartışma alanına çıkan İslamcılık, günümüzde daha değişik yönelimler kazanarak varlığını sürdürmek­tedir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Mavi Peri - avatarı
Mavi Peri
Ziyaretçi
30 Temmuz 2012       Mesaj #2
Mavi Peri - avatarı
Ziyaretçi
İslamcılık

Sponsorlu Bağlantılar
Bütün dünya Müslümanlarına ümmet olarak birlikte hareket etmesini ya da devlet yönetiminde ve toplumsal yaşayışta İslâm dini esaslarının geçerli olmasını isteyen akım; Panislâmizm, İslâm birliği. 9. yüzyıl ortalarına değin yeryüzündeki bütün Müslümanlar tek bir ümmet, ümmetin başı da tek bir halifeydi. Ancak Emevî Devleti'nin kuruluşuyla halifelik kurumunda ikilik baş göstermiş, İslâm dünyası ayrıca dinsel (Sünnîlik, Haricîlik, Batınîlik, Alevîlik, Şiîlik) ve sonraları siyasal olarak parçalanmıştı. Halifelik Osmanlı padişahlarına geçince (1517) İslâm dünyasının çok büyük bir bölümü Osmanlı bayrağı altında birleşmişti. Fakat Osmanlı İmparatorluğu'nun gerileyip çökmeye, siyasî ve askerî üstünlüğün Avrupa devletlerine geçmeye başlamasıyla İslâm dünyasını batı karşısında çökmekten kurtarmanın yolları düşünülmeye başlandı. Büyük Fransız Devrimi'nden sonra yayılan ulusçuluk düşüncesiyse İslâm toplumlarını da etkiledi ve Osmanlı İmparatorluğu'nun Müslüman halkları da özellikle İngiliz etkisiyle halifeye karşı ayaklandılar. 19. yüzyıl ortalarında (Tanzimat Devri) başlayarak imparatorluk halkı içinde Osmanlıcılık, İslâmcılık ve Türkçülük akımları düşünce alanında belirmeye başladı. Yüzyıl sonlarında ve özellikle de II. Meşrutiyet'ten sonra İslâmcılık, Türkçülük-Turancılık düşüncesi karşısında bir seçenek olarak siyasal bir akım niteliğine dönüştü. Orta Asya İslâm ülkeleri Rus, Güney Asya ise İngiliz emperyalizminin sömürgeleri olduğundan İslâm dünyasını Osmanlı halifesinin çevresinde birleştirmek, ancak bu güçlü devletleri yenmekle olasıydı. Bu yüzden İslâmcılık, düşünce düzeyinde, kuramda ve sözde kaldı. I. Dünya Savaşı'nda ise halifenin "cihat" çağrısına uyan olmadığı gibi, sömürge Müslümanlarının Osmanlı Müslümanlarına ve Müslüman Arapların Müslüman Türklere karşı savaştıkları görüldü. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasından sonra ise halifelik kalktı, İslâmcılık akımı eski hızını ve önemini kaybetti. Bugün hâlâ kimi şeriatçı-dinci çevrelerde bir düşünce olarak yaşamaktadır. İslâmcılık ideolojisi Cemalettin Afgani'nin düşüncelerinden kaynaklanır. Mehmet Akif'in İslâmcı düşünceleri şiirlerine de yansımıştır.

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

21 Eylül 2010 / misafir Soru-Cevap