Ziyaretçi
Bayram namazları hicretin birinci yılında meşru kılınmıştır. Rasülüllah sallallahu aleyhi ve sellem bu namazlara devam etmiştir. Erkek ve kadınlara kılmalarını emrettiği müekked sünnetlerden biridir. Bayram namazlarına ait hususları aşağıda kısaca zikredelim:
1. Yıkanma, Kokulanma ve En Güzel Elbiseyi Giymenin Müstehab Olduğu
Ca'fcr bin Muhammed'in babasından, onun da dedesinden rivayet ettiğine göre; Nebî aleyhisselâm her bayramda en güzel hırkasını giyerdi. (Bu hadisi Şafiî ve Beğavî rivayet etmiştir.) Hasan'dan rivayeten; o demiştir ki:
"Rasülüllah sallallahu aleyhi ve sellem bulabildiğimiz en iyi elbiseyi giymemizi, bulabildiğimiz en iyi kokuyla kokulanmamızı, bulabildiğimiz en pahalı kurbanı kesmemizi emrederdi."
(Hadîsi Hâkim rivayet etti. Hadisin ravilerinden İbn lshâk ve İbn Berzah da vardır. Ezdî'nin zayıf saydığı bu zatı ibn Hibbân sika saymıştır.)
İbn Kayyım şöyle demiştir:
"Rasülüllah her iki bayramda en güzel elbisesini giyerdi. Onun iki bayram ve cum'a günü giymiş olduğu iki elbisesi vardı."
2. Ramazan Bayramına Çıkmadan Önce Yemek
Ramazan bayramında namaza çıkmadan önce tek olarak birkaç hurma yemek sünnettir. Kurban bayramında yemeği namazdan dönünceye kadar tehir etmek ve kurban kesmişse etinden yemek de sünnettir. Enes (r.a.) şöyle demiştir:
"Nebî aleyhisselâm birkaç hurma yemeden bayrama çıkmaz ve onları çok yapardı."
(Hadisi Buharî ve Ahmed rivayet etmiştir.)
Büreyde (r.a.)'den rivayeten:
"Nebî aleyhisselâm yemeden bayram namazına çıkmaz, Kurban bayramında ise, dönünceye kadar birşey yemezdi." (Hadîsi Tirmizî, İbn Mâce ve Ahmcd rivayet etmiştir. Ahmed'in rivayetinde şu ilâve vardır: "Kurbanın etinden yerdi.")
Muvaza'da Sa'îd b. Müseyyeb (r.a.)'den rivayeten şöyle denmiştir: "İnsanlar, bayram namazına çıkmadan önce yemek yemekle emrolunurlardı." İbn Kudâmc: "Ramazan bayramı günü yemeğe acele etmenin müstehab olduğunda bir ihtilâf bilmiyoruz," demiştir.
3. Namazgâha Çıkış
Bayram namazının mescidde eda edilmesi caizdir. Fakat yağmur ve benzeri gibi özür olmadığı müddetçe şehrin dışında musalla'da eda edilmesi daha efdaldir. Çünkü Rasülüllah sallallahu aleyhi ve sellem bayram namazlarını musalla'da kılardı. Sadece bir defa yağmur Özrü sebebiyle bayramı mescidde kılmıştır. Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayclen: Bayram günü yağmur yağmış, Nebi aleyhisseîâm da bayram namazını onlara mescidde kıldırmışlı. (Hadîsi Ebû Dâvûd, İbn Mâce ve Hâkim rivayet etmiştir. Yalnız senedinde meçhul bir kişi vardır. Hafız 'Telhis' kitabında "hadisin senedi zayıftır," demiş, Zehebî ise, "hadîs münkerdir," demiştir.)
4. Kadın ve Çocukların Bayrama Çıkması
Kadın ve çocukların bayram namazına çıkmaları meşrudur. Bu konuda genç ihtiyar, dul, bekâr ve haiz arasında fark yoktur. Ümmü Atiyye'nin hadisi şöyledir: "Bu durumda hayırları görsünler ve Müslümanların davetine katılsınlar diye, bayram günleri genç ve hayızlı kadınların bayrama çıkarı İmal arı yle emrolunduk. Ancak hayızlı kadınlar ayrı bir yerde dururlar." (Hadisi Buharı ve Müslîm rivayet etmiştir.) Ibn Abbâs (r.a.)'dan rivayeten; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem hanımlarını ve kızını bayram namazına çıkarırdı. (Hadisi Ibn Mâce ve Beyhakî rivayet etmiştir.) Yine Ibn Abbâs (r.a.)'dan rivayeten; o şöyle demiştir: "Nebî aleyhisselâm ile beraber ramazan ve kurban bayramına çıktık. Namaz kıldı, sonra hutbe okudu, sonra kadınların yanma gelerek onlara vaaz etti. Günün önemini hatırlattı ve sadaka vermekle emretti." (Hadisi Buharı rivayet etmiştir.)
5. Yol Değiştirmek
İlim ehlinin çoğu, bayram namazına gittiği yoldan değil de imam olsun, cemaat olsun başka bir yoldan dönmesinin müstehab olduğu görüşündedirler. Câbir(r.a.)'den rivayelen; o şöyle demiştir: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem bayram günü başka bir yoldan eve dönerdi." (Hadisi Buharı rivayet etmiştir.) Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayeten: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem bayrama çıktığı zaman çıktığı yolun dışında başka bir yoldan dönerdi." (Hadîsi Müslîm, Ahmed ve Tirmizî rivayet etmiştir.) Bayram günü, bayram namazına gidilen yoldan geri dönmek de caizdir. Ebû Dâvûd, Hâkim ve Buharî 'Tarih' kitabında Bekr b. Mübeşşir (r.a.)'den rivayeten; Bekr şöyle demiştir: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabıyla ramazan ve kurban bayramında musalla'ya çıkardık. Buthân vadisinden gider, musalla'ya gelince Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem ile namaz kılar, sonra yine Buthân vadisinden evlerimize dönerdik." (Ibn Seken 'hadisin senedi iyi sayılır,' demiştir.)
6. Bayram Namazının Vakti
Bayram namazının vakti güneşin üç metre yükselmesinden zevale kadardır. Ahmcd b. Hasan el-Bennâ Cündüb hadisinden tahriç ederek şöyle demiştir: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem güneş iki mızrak yüksek iken bize ramazan bayramını kıldırdı. Güneş bir mızrak iken bize kurban bayramı namazını kıldırdı." Şcvkânî şöyle demiştir: "Bu hadis, bayram namazının vaktinin belirtilmesi konusunda gelen haberlerin en iyisidir. Yine bu hadîsten; kurban bayramı namazını acele kılmak ve ramazan bayramı namazını tehir etmenin müstehab olduğu da anlaşılmaktadır." İbn Kudâme; "Kurban kesme vakti geniş olsun diye, kurban bayramı namazını öne almak sünnet olduğu gibi, sadaka-i fıtr vaktinin geniş olması için ramazan bayramını uzak kılmak da sünnettir. Bu konuda başka zıt bir görüş bilmiyoruz," demiştir.
7. Bayram Namazlarında Ezan ve Kamet
Ibn Kayyım demiştir ki; "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem musalla'ya vardığı zaman ezan ve kamet getirmeden, "es-salâtü câmi'atün' demeden namaza başlardı. Sünnet oian bunların hiç birisini yapmamaktır. Ibn Abbâs ve Câbir (r.a.)'dcn yapılan rivayete göre; şöyle demişlerdir: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem zamanında ramazan ve kurban bayramlarında ezan okunmazdı." (Hadîsi Buharî ve Müslîm rivayet etmiştir.) Müslim, 'Atâ'dan rivayeten şöyle demiştir: "Câbir bana haber verdi ki ramazan bayramı namazında imam çıktığı zaman veya imam çıktıktan sonra ezan, kamet, nida ve benzeri herhangi birşey yoktur. O gün nida etmek de yok, kâmet de yok." Sa'd b. Ebî Vakkâs (r.a.)'dan rivayeten: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem ezan ve kâmetsiz bayramı kılmış, aralarını bir oturuşla ayırmadan ayakta iken arka arkaya iki hutbe okumuştur." (Hadisi Bezzâr rivayet etmiştir.)
8. Bayram Namazlarında Tekbir
Bayram namazı iki rek'attir. Birinci rek'atta; iftitah tekbirinden sonra, kırâetten önce yedi tekbir almak sünnettir. İkinci rek'atla; kıyam tekbiri hariç tekbir almak, her tekbirde elleri kaldırmak sünnettir. Amr b. Şuayb babasından, o da dedesinden rivayeten: "Nebi aleyhisselâm bayramda oniki tekbir almıştır. Birinci rek'atta yedi, son rek'atta beş tekbir almış, bayramdan önce ve sonra herhangi bir namaz kılmamıştır." (Hadîsi Ahmed ve Ibn Mâce rivayet etmiştir. Ahmed; "Ben bu görüşü benimsiyorum." demiştir.) Ebû Dâvûd ve Dârekutnî'nin rivayetine göre; Nebî aleyhisselâm şöyle buyurmuştur: "Ramazan bayramında birinci rek'atta yedi tekbîr, son rek'atta beş tekbir vardır. Her iki rek'atla tekbirden sonra kırâet vardır."
Bu görüş en kuvvetli görüş olup, sahabe, tabiin ve imamlardan ilim ehlinin çoğu bu görüşü benimsemiştir.
Ibn Abdilberr şöyle demiştir: "Nebî aleyhisselam'dan bir takım ha-sen rivayetler varid olmuştur ki, bayram namazlarında birinci rek'atta yedi, ikinci rek'atta beş tekbir almıştır. Bu husus Abdullah b. Amr, Ibn Ömer, Câbir, Âişe, Ebû Vâkıt ve Amr bin Avf el-Müzenî'nin hadisinden rivayet olunmuştur. Bunun dışında kuvvetli veya zayıf bu hadise zıt bîr rivayet yoktur ve ilk olarak bu görüşle amel edilmiştir."
Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in, tekbirler arasında azıcık durup, herhangi bir zikir yaptığı varid değildir. Fakat Taberânî ve Beyhakî'nin Ibn Mes'ûd'dan kuvvetli bir senetle rivayet ettiğine göre; Ibn
Mes'ûd (r.a.) sözüyle ve fiiliyle Allah'a hamdeder, sena eder ve Rasûîül-lah sallallahu aleyhi ve sellem'e salâvat getirirdi. Aynı durum Huzeyfe ve Musa'dan da rivayet olunmuştur. Tekbîr sünnet olup kasden veya unutarak terkedilmesi ile namaz bozulmaz. İbn Kudâme; "bu konuda herhangi bir ihtilâf bilmiyorum," demiştir. Şevkânî ise; "tekbîrleri unutarak terke-derse unuttuğu için sehiv secdesi yapmaz," görüşünü tercih etmiştir.
9. Bayram Namazından Önce ve Sonra Namaz Kılmak
Bayram namazından önce veya sonra sünnet kılmak sabit olmamıştır. Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem ve ashabı musalla'ya çıktıkları zaman bayram namazından önce veya sonra herhangi bir namaz kılmamışlardır. İbn Abbûs (r.a.) şöyle demiştir: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem bayram günü musalla'ya çıkıp iki rek'at namaz kıidı. Ondan önce veya sonra başka namaz kılmadı." (Hadîsi Buharı, Müslim, Tirmizî, Ebû Dâvûd, Nesâî ve İbn Mâce rivayet etmiştir. İbn Ömer (r.a.)'den rivayeten: Kendisi bayram günü musalla'ya çıktı. Bayramdan Önce veya sonra namaz kılmadı. İbn Ömer (r.a.) Nebi aleyhisselâm'm böyle yaptığını da ha-tırlaltı. Buharî'nin İbn Abbâs'dan zikrettiğine göre; bayramdan önce namaz kılmak mekruhtur. Ama mutlak olarak nafile kılmaya gelince; Hafız İbn Haccr 'Fetih' kitabında; "bütün günlerin kerahet vakitleri hariç, nafile kılmanın menedildiğine dair hususi bir delil mevcut değildir," demiştir.
10. Kimlerin Bayram Namazı Kılması Sahihtir
Bayram namazını erkek, kadın ve çocukların, misafir ve mukimin, cemaatle evde, mescidde ya da musallada kılmaları sahihdir. Cemaatle namazı kaçıran kimse, iki rek'at namaz kılar. Buharı; 'Bayram namazım kaçıran iki rek'al namaz kılar' başlığı altında şöyle demiştir: "Kadınlarla evlerde ve köyierde duranlar da aynıdır. Çünkü Rasûlüllah: "Bu bizim, islâm ehlinin bayramıdır," buyurmuştur." Enes b. Malik (r.a.), kölesi İbn Ebî Utbe'ye bir köşeyi hazırlamasını emredip, çocuklarını ve ailesini orada topladı. Şehirde oturanların namazı ve tekbîrleri gibi namaz kıldırdı. İkrime (r.a.) şöyle demiştir: "Sevad ahalisi bayram günü toplanır, imamın yaptığı gibi iki rek'at kılardı." 'Atâ: "Bayram kaçıran iki rek'at kılar," demiştir.
11. Bayram Hutbesi
Bayram namazından sonra hutbe okunması ve onun dinlenmesi sünnettir. Ebû Sa'îd (r.a.)'den yapılan rivayete göre; o şöyle demiştir: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem, ramazan ve kurban bayramı günü musallaya çıkardı. İlk önce namaza başlar, sonra bitince kalkar cemaatin karşısına geçerdi. Cemaat saflarında oturmuş olduğu halde onlara vaaz eder, tavsiyelerde bulunur ve onlara emirler verirdi. Eğer herhangi bir tarafa asker göndermek islerse gönderir, emredeceğini emreder, sonra dönerdi." Ebû Sa'îd (r.a.) devamla şöyle demiştir: "İnsanlar, Medine emiri olan Mervan'la birlikte kurban veya ramazan bayramına çıktığımız zamana kadar bu şekle devam ettiler. Mervan'la namazgâha çıkınca Kesir b. es-Sa'îd'in yaptığı minber karşımıza çıktı. Mervan kılmadan önce minbere çıkmak istedi. Elbisesini çektim. O da benden kurtularak minbere çıktı. Namazdan önce hutbe okudu. Ben de; 'Vallahi değiştirdiniz,' dedim. Mervan; "Ey Ebû Sa'îd, senin bildiğin devir geçti,' dedi. Ben de; 'Vallahi benim bildiğimden daha hayırlı bir şey bilmiyorum,' dedim. Mervan; 'Namazdan sonra cemaat oturup bizi dinlemiyor. Ben de hutbeyi namazdan önceye aldım,' dedi." (Bu hadisi Buharı ve Müslîm rivayet etmiştir.) Abdullah b. Sa'îd (r.a.)'den rivaycı olunduğuna göre: o demiştir ki: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber bayram namazında bulundum. Namaz bitince şöyle buyurdu: "Biz hutbe okuyacağız. Oturmak isteyen otursun. Gitmek isleyen gitsin." (Hadîsi Nesâî, Ebû Dâvûd ve İbn Mâcc rivayet etmiştir.)
Bayram namazlarında hutbe arasında imamın oturması hakkında varid olan rivayetlerin hepsi zayıftır. Nevevî şöyle demiştir: "Hutbenin tekrarı hakkında bir şey sabit olmamıştır. Hutbeye Allah'a hamd ile başlamak müstehabdır. Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'den bunun dışında bir şey işitilmem iştir." İbn Kayyım demiştir ki: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem Bütün hutbelerinde Allah'a hamd ile başlardı. Bayram hutbelerine tekbîrle başladığına dair ondan bir badis rivayet edilmemiştir. İbn Mâce'nin "Sünen'inde, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in müezzini Sa'îd (r.a.)'den yaptığı rivayete göre; "Nebi aleyhisselam hutbenin bölümleri arasında tekbir alırdı, ve bayram hutbelerinde tekbîri çoğallirdı." Böyle yapması hutbeyi tekbîrle açlığına delâlet etmez. Bayram hutbelerinde ve yağmur duasının başlangıcındaki tekbîrinde insanlar ihtilâf etmişlerdir. Dendi ki; 'her ikisine de tekbîrle başlar.' Yİnc başka bir görüşe göre; 'yağmur duası hutbesine istiğfar ile başlar.' Bazıları ise; 'her ikisine hamd ile başlar.' demişlerdir." Şeyh-ül İslâm Takıyyüddin şöyle demiştir: "Doğru olan hamd ile başlamaktır. Çünkü Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Elhamdülillah ile başlanmayan her iş noksandır." Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem hutbelerin hepsine "Elhamdülillah" ile
başlardı. Birçok fakihlerin Rasûlüllah'ın yağmur duası hutbesine tekbîrle başladığına dair sözleri hakkında Nebî aleyhisselam'dan asla bir sünnet yoktur. Aksine sünnet bunun tersini gerektiriyor. O da Rasûlüllah sallalla-hu aleyhi ve sellem'in bütün hutbelerinde "Elhamdülillah" ile başladığıdır."
12. Bayram Namazının Kazası
Ebû Umeyr b. Enes şöyle demiştir: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabından ve ensarın çoğundan duyduğuma göre şöyle demişlerdir: 'Şevval ayının hilâlini göremeyince oruçlu olarak sabahladık. Gündüzün sonunda bir kafile geldi. Rasûlüllah'ın huzurunda hilâli dün gördüklerine şahitlik etliler. Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem iftar etmelerini ve yarın için bayrama çıkmalarını emretti." (Hadisi Anmcd, Nesâî ve Ibn Mâce sahih bir senetle rivayet etmiştir.) Bu hadiste, 'eğer cemaat bir özür sebebiyle bayram namazını kaçınırsa, öbür gün namazgâha çıkıp bayram namazını kılar,' diyenlere delil vardır.
13. Bayramlarda Oynamak, Eğlenmek, Şarkı Söylemek ve Yemek Yemek
Mubah olan oyun, iyi eğlence, güzel şarkı; bunlar bayram günleri bedeni dinlendirmek ve istirahat etmek için Allah'ın meşru kıldığı dini alâmetler. Enes (r.a.) şöyle demiştir: "Nebî aleyhisselam Medine'ye geldiğinde Medine halkının oynayıp eğlendikleri iki günleri vardı. Nebî aleyhisselam şöyle buyurdu: "Allah Teâlâ bu iki gününüzü hayırlı iki gün olan ramazan ve kurban bayramı ile değiştirdi." (Hadîsi Nesâî ve îbn Hibbân sahih bir senetle rivayet etmişlerdir.) Yine Âişe (r.a.)'den rivayeten; o demiştir ki: "Bayram günü, iki cariye Boğas günü hakkında şarkı söylerken Ebû Bckr yanımıza girdi. Boğas, Evs ile Hazrec kabileleri arasında yapılan ve çok kişinin öldürüldüğü gündür. Ebû Bekr (r.a.); 'Ey Allah'ın kullan, şeytan çalgısını mı çalıyorsunuz?' dedi. Üç defa böyle söyleyince Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Ya Ebâ Bekr, her milletin bir bayramı vardır. Bugün bizim bayramımızdır." Buharî'nin lâfzına göre Âişe (r.a.) şöyle demiştir: "Yanımda Boğas günü şarkısı söyleyen iki cariye olduğu halde Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem yanıma girdi, yatağın üzerine yaslandı, yüzünü çevirdi. Ebâ Bekr içeri girdi. Beni azarlayarak şöyle dedi: 'Nebî'nin huzurunda şeytan çalgısı ha!' Nebî aleyhisselam ona dönerek şöyle buyurdu: "Onları bırak." Rasûlüllah'tan bir an fırsat bulunca cariyelere işaret ettim, çıktılar. Bir bayram günü Sudanlılar kalkan ve harbe ile oynuyorlardı. Rasûlüllah'a sordum. "Bakmak istiyor musun?" dedi. 'Evet,' dedim. Yanağım yanağına dayalı olduğu halde beni arkasına durdurarak oynayanlara şöyle diyordu: "Ey Erfedeoğulları, haydi göreyim sizi." Nihayet bıktım. Rasûlüllah; "Yeter mi?" diye sordu. Ben de; "Evet," dedim. "Öyleyse git," buyurdu." Hafız 'Fetih' kitabında demiştir ki: Ebû'z-Zenâd, Urve ve Âişe (r.a.) yoluyla İbn'üs-Serrâc'dan rivayet olunan hadise göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem o gün şöyle buyurdu: "Medine yahudileri bilsin ki, bizim dinimizde genişlik vardır. Şüphesiz ben müsamahakâr Hanif dini ile gönderildim. Ahmed ve Müslim'in Nübeyşe (r.a.)'den rivayetine göre; Nebî aleyhisselam şöyle buyurdu: "Teşrik günleri yeme, içme ve Allah'ı zikir günleridir."
14. Zilhicce'nin İlk On Gününde îyi Ameller Yapmanın Fazileti
Ibn Abbâs (r.a.)'dan rivayeten Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "(Zilhicce'nin onunu kastederek,) Bu günlerde yapılan ameli salihlen Allah'a daha sevimli hiçbir gün yoklur." Ashab: "Yâ Rasûlallah, Allah yolunda cihaddan daha mı sevimlidir?" deyince, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem: "Evet, Allah yolunda cihaddan daha sevimlidir. Ancak bir kimse canıyla ve malıyla cihada çıkar da sonra ondan hiçbir şey geri dönmezse o müstesna." buyurdu. (Hadîsi Buharî, Tirmizî, Ebû Dâvûd ve tbn Mâce rivayet etmiştir.) Ahmed ve Taberânî'nin Ibn Ömer (r.a.)'dcn rivayetlerine göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Allah katında bu on günde yapılan amelden daha sevimli hiçbir amel yoktur. Bu günlerde 'Lailâhe illallah, 'Allahuekber' ve 'Elhamdülillah'ı çoğaltınız,"
Ibn Abbâs: "Allah'ın ismini belli günlerde anarlar."(Hacc:28) âyetinden maksat Zilhicce'nin ilk on günüdür," demiştir. Ibn Ömer ve Ebû Hüreyrc (r.a.) on günde sokağa çıkarlar, tekbir alırlar, insanlar da onların tekbirle-riyle tekbîr alırdı. (Hadîsi Buharî rivayet etmiştir.) Sa'îd b. Cübeyr (r.a.) on gün girdiği zaman, çok ibadet eder. Hattâ ibadet yapmaya gücü yetmeyecek duruma gelirdi. Evzaî şöyle demiştir: "Bana ulaşan haberlere göre, on günde amel etmek, Allah yolunda gazveye çıkarken gündüzleri oruç tutmak, geceleri nöbet beklemek gibidir. Ancak şehitlikle hususi nimete eren müstesna." Evzaî devamla demiştir ki: "Bu hadisi bana bir adam Rasûlüllah'ıan rivayet ederek anlattı." Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Zilhicce'nin on gününde yapılan ibadetten Allah'a daha hoş gelen başka bir günde yapılan ibadet yoktur. On günün her birinde tutulan oruç, bir senelik oruca denktir ve her gece kılınan namaz kadir gecesine denktir." (Hadîsi Tirmizî, Ibn Mâce ve Beyhakî rivayet etmiştir.)
15. Bayramda Tebrikleşmenin Müstehab Olduğu
Cübeyr b. Nüfeyr (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; o şöyle demiştir: "Rasûlüllah'ın ashabı bayram günü karşılaştıklarında birbirlerine "Te-gabbel tninnâ ve minke" (Allah bizim ve sizin bayramlarımızı kabul etsin,) derlerdi."
16. Bayram Günlerinde Tekbir Getirmek
Bayram günlerinde tekbir sünnettir. Ramazan Bayramı için Allah şöyle buyuruyor: "Kaza borcunuzu tamamlayasınız da, size hidayet ettiği şekilde Allah'ı tekbirle yüceltesiniz. Gerek ki şükredersiniz."(Bakara: 267) Kurban Bayramı için ise: "Allah'ı sayılı günlerde zikredin." (Bakara: 203) buyuruyor. Yine; "Böylece sizi doğruya hidayet ettiği için Allah'ı tekbîr edesiniz diye, onlara (kurbanlıklara) sizin için boyun eğdirdi. "(Hacc:37)
Cumhur ulemaya göre Ramazan Bayramı'nda tekbîr, namaza çıkarken başlar, hutbeye kadar devam eder. (Her ne kadar Ibn Ömer ve diğer sahabelerden bu konuda sahih rivayetler varsa da, bu konuda bir takım zayıf hadisler de vardır.) Hâkim: "Bu, hadis ehlinin kabul ettiği bir sünnettir," demiştir. Ahmed, Ishâk ve Ebû Sevr de aynı görüştedir. Başka bir grup âlim; "Ramazan gecesinde tekbir getirmek, hilâli gördükten sonra başlar, ertesi gün namazgahta imam hutbeye çıkıncaya kadar devam eder," demişlerdir. Kurban Bayramı'nda tekbirin vakti, arefe gününün sabahından başlar, teşrik günleri'nin ikindisine kadar devam eder. Teşrik günleri; Zilhicce'nin onbir, oniki ve onüçüncü günleridir. Hafız 'Fetih' kitabında şöyle demiştir: "Bu konuda Nebi aleyhisseîam'dan bunların hiçbiri hakkında hadis sabit olmamıştır. Sahabeden varid olanların en sahihi Ali (r.a.) ile Ibn Mcs'ûd (r.a.)'m: "Arefe günü sabahından Mina'daki son günün ikindisine kadardır," sözleridir." Ibn Münzîr ve diğerleri de bunu tahric etmişlerdir. Şafiî, Ahmed, Ebû Yusuf, Muhammcd bu görüşü benimsemiştir. Ömer ve tbn Abbâs (r.a.)'ın görüşleri de budur.
Teşrik günleri'nde tekbîr, sadece bir vakte mahsus olmayıp, o günlerdeki bütün vakitlerde müstehaptır. Buharî demiştir ki: "Ömer (r.a.) Mina'da yüksek çadırında tekbîr getirir, mescid ehli bunu işitir, tekbîr alırlar, çarşıdakiler de tekbîr alırlardı. Mina tekbîrlerle çınlardı. îbn Ömer (r.a.) bu günierde, Mina'da namazların arkasında, yatağında, çadırında, oturduğu yerde, yürüdüğü yerde, her yerde tekbîr getirirdi. Meymune kurban günlerinin hepsinde tekbîr alırdı. Kadınlar, Eban b. Osman ve Ömer b. Abdülaziz ile beraber teşrik gecelerinde mescidde crkcklerie beraber tekbîr getirirlerdi." Hafız şöyle demiştir: "Bu rivayetler, bu günlerde na-rnazın sonunda tekbîrin mevcudiyetini kapsıyorsa da, bazı konularda alimler arasında ihtilâf konusu olmuşlardır. Bazıları namazların sonunda tekbîr getirmeyi, bazıları nafileler hariç, sadece farz namazlarda getirmeyi, kimisi kadınların değil erkeklerin getirmesini, tek başına kılanın değil cemaatle kılanın, kaza kılanların değil eda kılanların, misafirin değil mukim olanların, bazıları ise köydekilerin değil şehirde oturanların tekbir getirmesini gerekli görmüşlerdir. Buharî'nin seçmiş olduğu görüşün zahiri bütün rivayetleri içine alacak kadar şümullüdür. Tekbîr lafzına gelince; bu oldukça geniştir. Bu konudaki hadîslerin en sahihi, sahîh bir senetle Abdürrezzak'ın Seimân (r.a.)'dan rivayet elmiş olduğu hadistir. Selman (r.a.) şöyle demiştir: "Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber kebîran" diye tekbîr getirin." Ömer ve Ibn Mes'ûd (r.a.)'den gelen rivayette ise tekbîr şöyledir: "Allahu ekber, Allahu ekber, Lâ ilahe illâ'llâhu va'llâhu ekber, Allahu ekber ve li'ilahi'l-hamd"
Sponsorlu Bağlantılar
Ca'fcr bin Muhammed'in babasından, onun da dedesinden rivayet ettiğine göre; Nebî aleyhisselâm her bayramda en güzel hırkasını giyerdi. (Bu hadisi Şafiî ve Beğavî rivayet etmiştir.) Hasan'dan rivayeten; o demiştir ki:
"Rasülüllah sallallahu aleyhi ve sellem bulabildiğimiz en iyi elbiseyi giymemizi, bulabildiğimiz en iyi kokuyla kokulanmamızı, bulabildiğimiz en pahalı kurbanı kesmemizi emrederdi."
(Hadîsi Hâkim rivayet etti. Hadisin ravilerinden İbn lshâk ve İbn Berzah da vardır. Ezdî'nin zayıf saydığı bu zatı ibn Hibbân sika saymıştır.)
İbn Kayyım şöyle demiştir:
"Rasülüllah her iki bayramda en güzel elbisesini giyerdi. Onun iki bayram ve cum'a günü giymiş olduğu iki elbisesi vardı."
2. Ramazan Bayramına Çıkmadan Önce Yemek
Ramazan bayramında namaza çıkmadan önce tek olarak birkaç hurma yemek sünnettir. Kurban bayramında yemeği namazdan dönünceye kadar tehir etmek ve kurban kesmişse etinden yemek de sünnettir. Enes (r.a.) şöyle demiştir:
"Nebî aleyhisselâm birkaç hurma yemeden bayrama çıkmaz ve onları çok yapardı."
(Hadisi Buharî ve Ahmed rivayet etmiştir.)
Büreyde (r.a.)'den rivayeten:
"Nebî aleyhisselâm yemeden bayram namazına çıkmaz, Kurban bayramında ise, dönünceye kadar birşey yemezdi." (Hadîsi Tirmizî, İbn Mâce ve Ahmcd rivayet etmiştir. Ahmed'in rivayetinde şu ilâve vardır: "Kurbanın etinden yerdi.")
Muvaza'da Sa'îd b. Müseyyeb (r.a.)'den rivayeten şöyle denmiştir: "İnsanlar, bayram namazına çıkmadan önce yemek yemekle emrolunurlardı." İbn Kudâmc: "Ramazan bayramı günü yemeğe acele etmenin müstehab olduğunda bir ihtilâf bilmiyoruz," demiştir.
3. Namazgâha Çıkış
Bayram namazının mescidde eda edilmesi caizdir. Fakat yağmur ve benzeri gibi özür olmadığı müddetçe şehrin dışında musalla'da eda edilmesi daha efdaldir. Çünkü Rasülüllah sallallahu aleyhi ve sellem bayram namazlarını musalla'da kılardı. Sadece bir defa yağmur Özrü sebebiyle bayramı mescidde kılmıştır. Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayclen: Bayram günü yağmur yağmış, Nebi aleyhisseîâm da bayram namazını onlara mescidde kıldırmışlı. (Hadîsi Ebû Dâvûd, İbn Mâce ve Hâkim rivayet etmiştir. Yalnız senedinde meçhul bir kişi vardır. Hafız 'Telhis' kitabında "hadisin senedi zayıftır," demiş, Zehebî ise, "hadîs münkerdir," demiştir.)
4. Kadın ve Çocukların Bayrama Çıkması
Kadın ve çocukların bayram namazına çıkmaları meşrudur. Bu konuda genç ihtiyar, dul, bekâr ve haiz arasında fark yoktur. Ümmü Atiyye'nin hadisi şöyledir: "Bu durumda hayırları görsünler ve Müslümanların davetine katılsınlar diye, bayram günleri genç ve hayızlı kadınların bayrama çıkarı İmal arı yle emrolunduk. Ancak hayızlı kadınlar ayrı bir yerde dururlar." (Hadisi Buharı ve Müslîm rivayet etmiştir.) Ibn Abbâs (r.a.)'dan rivayeten; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem hanımlarını ve kızını bayram namazına çıkarırdı. (Hadisi Ibn Mâce ve Beyhakî rivayet etmiştir.) Yine Ibn Abbâs (r.a.)'dan rivayeten; o şöyle demiştir: "Nebî aleyhisselâm ile beraber ramazan ve kurban bayramına çıktık. Namaz kıldı, sonra hutbe okudu, sonra kadınların yanma gelerek onlara vaaz etti. Günün önemini hatırlattı ve sadaka vermekle emretti." (Hadisi Buharı rivayet etmiştir.)
5. Yol Değiştirmek
İlim ehlinin çoğu, bayram namazına gittiği yoldan değil de imam olsun, cemaat olsun başka bir yoldan dönmesinin müstehab olduğu görüşündedirler. Câbir(r.a.)'den rivayelen; o şöyle demiştir: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem bayram günü başka bir yoldan eve dönerdi." (Hadisi Buharı rivayet etmiştir.) Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayeten: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem bayrama çıktığı zaman çıktığı yolun dışında başka bir yoldan dönerdi." (Hadîsi Müslîm, Ahmed ve Tirmizî rivayet etmiştir.) Bayram günü, bayram namazına gidilen yoldan geri dönmek de caizdir. Ebû Dâvûd, Hâkim ve Buharî 'Tarih' kitabında Bekr b. Mübeşşir (r.a.)'den rivayeten; Bekr şöyle demiştir: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabıyla ramazan ve kurban bayramında musalla'ya çıkardık. Buthân vadisinden gider, musalla'ya gelince Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem ile namaz kılar, sonra yine Buthân vadisinden evlerimize dönerdik." (Ibn Seken 'hadisin senedi iyi sayılır,' demiştir.)
6. Bayram Namazının Vakti
Bayram namazının vakti güneşin üç metre yükselmesinden zevale kadardır. Ahmcd b. Hasan el-Bennâ Cündüb hadisinden tahriç ederek şöyle demiştir: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem güneş iki mızrak yüksek iken bize ramazan bayramını kıldırdı. Güneş bir mızrak iken bize kurban bayramı namazını kıldırdı." Şcvkânî şöyle demiştir: "Bu hadis, bayram namazının vaktinin belirtilmesi konusunda gelen haberlerin en iyisidir. Yine bu hadîsten; kurban bayramı namazını acele kılmak ve ramazan bayramı namazını tehir etmenin müstehab olduğu da anlaşılmaktadır." İbn Kudâme; "Kurban kesme vakti geniş olsun diye, kurban bayramı namazını öne almak sünnet olduğu gibi, sadaka-i fıtr vaktinin geniş olması için ramazan bayramını uzak kılmak da sünnettir. Bu konuda başka zıt bir görüş bilmiyoruz," demiştir.
7. Bayram Namazlarında Ezan ve Kamet
Ibn Kayyım demiştir ki; "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem musalla'ya vardığı zaman ezan ve kamet getirmeden, "es-salâtü câmi'atün' demeden namaza başlardı. Sünnet oian bunların hiç birisini yapmamaktır. Ibn Abbâs ve Câbir (r.a.)'dcn yapılan rivayete göre; şöyle demişlerdir: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem zamanında ramazan ve kurban bayramlarında ezan okunmazdı." (Hadîsi Buharî ve Müslîm rivayet etmiştir.) Müslim, 'Atâ'dan rivayeten şöyle demiştir: "Câbir bana haber verdi ki ramazan bayramı namazında imam çıktığı zaman veya imam çıktıktan sonra ezan, kamet, nida ve benzeri herhangi birşey yoktur. O gün nida etmek de yok, kâmet de yok." Sa'd b. Ebî Vakkâs (r.a.)'dan rivayeten: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem ezan ve kâmetsiz bayramı kılmış, aralarını bir oturuşla ayırmadan ayakta iken arka arkaya iki hutbe okumuştur." (Hadisi Bezzâr rivayet etmiştir.)
8. Bayram Namazlarında Tekbir
Bayram namazı iki rek'attir. Birinci rek'atta; iftitah tekbirinden sonra, kırâetten önce yedi tekbir almak sünnettir. İkinci rek'atla; kıyam tekbiri hariç tekbir almak, her tekbirde elleri kaldırmak sünnettir. Amr b. Şuayb babasından, o da dedesinden rivayeten: "Nebi aleyhisselâm bayramda oniki tekbir almıştır. Birinci rek'atta yedi, son rek'atta beş tekbir almış, bayramdan önce ve sonra herhangi bir namaz kılmamıştır." (Hadîsi Ahmed ve Ibn Mâce rivayet etmiştir. Ahmed; "Ben bu görüşü benimsiyorum." demiştir.) Ebû Dâvûd ve Dârekutnî'nin rivayetine göre; Nebî aleyhisselâm şöyle buyurmuştur: "Ramazan bayramında birinci rek'atta yedi tekbîr, son rek'atta beş tekbir vardır. Her iki rek'atla tekbirden sonra kırâet vardır."
Bu görüş en kuvvetli görüş olup, sahabe, tabiin ve imamlardan ilim ehlinin çoğu bu görüşü benimsemiştir.
Ibn Abdilberr şöyle demiştir: "Nebî aleyhisselam'dan bir takım ha-sen rivayetler varid olmuştur ki, bayram namazlarında birinci rek'atta yedi, ikinci rek'atta beş tekbir almıştır. Bu husus Abdullah b. Amr, Ibn Ömer, Câbir, Âişe, Ebû Vâkıt ve Amr bin Avf el-Müzenî'nin hadisinden rivayet olunmuştur. Bunun dışında kuvvetli veya zayıf bu hadise zıt bîr rivayet yoktur ve ilk olarak bu görüşle amel edilmiştir."
Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in, tekbirler arasında azıcık durup, herhangi bir zikir yaptığı varid değildir. Fakat Taberânî ve Beyhakî'nin Ibn Mes'ûd'dan kuvvetli bir senetle rivayet ettiğine göre; Ibn
Mes'ûd (r.a.) sözüyle ve fiiliyle Allah'a hamdeder, sena eder ve Rasûîül-lah sallallahu aleyhi ve sellem'e salâvat getirirdi. Aynı durum Huzeyfe ve Musa'dan da rivayet olunmuştur. Tekbîr sünnet olup kasden veya unutarak terkedilmesi ile namaz bozulmaz. İbn Kudâme; "bu konuda herhangi bir ihtilâf bilmiyorum," demiştir. Şevkânî ise; "tekbîrleri unutarak terke-derse unuttuğu için sehiv secdesi yapmaz," görüşünü tercih etmiştir.
9. Bayram Namazından Önce ve Sonra Namaz Kılmak
Bayram namazından önce veya sonra sünnet kılmak sabit olmamıştır. Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem ve ashabı musalla'ya çıktıkları zaman bayram namazından önce veya sonra herhangi bir namaz kılmamışlardır. İbn Abbûs (r.a.) şöyle demiştir: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem bayram günü musalla'ya çıkıp iki rek'at namaz kıidı. Ondan önce veya sonra başka namaz kılmadı." (Hadîsi Buharı, Müslim, Tirmizî, Ebû Dâvûd, Nesâî ve İbn Mâce rivayet etmiştir. İbn Ömer (r.a.)'den rivayeten: Kendisi bayram günü musalla'ya çıktı. Bayramdan Önce veya sonra namaz kılmadı. İbn Ömer (r.a.) Nebi aleyhisselâm'm böyle yaptığını da ha-tırlaltı. Buharî'nin İbn Abbâs'dan zikrettiğine göre; bayramdan önce namaz kılmak mekruhtur. Ama mutlak olarak nafile kılmaya gelince; Hafız İbn Haccr 'Fetih' kitabında; "bütün günlerin kerahet vakitleri hariç, nafile kılmanın menedildiğine dair hususi bir delil mevcut değildir," demiştir.
10. Kimlerin Bayram Namazı Kılması Sahihtir
Bayram namazını erkek, kadın ve çocukların, misafir ve mukimin, cemaatle evde, mescidde ya da musallada kılmaları sahihdir. Cemaatle namazı kaçıran kimse, iki rek'at namaz kılar. Buharı; 'Bayram namazım kaçıran iki rek'al namaz kılar' başlığı altında şöyle demiştir: "Kadınlarla evlerde ve köyierde duranlar da aynıdır. Çünkü Rasûlüllah: "Bu bizim, islâm ehlinin bayramıdır," buyurmuştur." Enes b. Malik (r.a.), kölesi İbn Ebî Utbe'ye bir köşeyi hazırlamasını emredip, çocuklarını ve ailesini orada topladı. Şehirde oturanların namazı ve tekbîrleri gibi namaz kıldırdı. İkrime (r.a.) şöyle demiştir: "Sevad ahalisi bayram günü toplanır, imamın yaptığı gibi iki rek'at kılardı." 'Atâ: "Bayram kaçıran iki rek'at kılar," demiştir.
11. Bayram Hutbesi
Bayram namazından sonra hutbe okunması ve onun dinlenmesi sünnettir. Ebû Sa'îd (r.a.)'den yapılan rivayete göre; o şöyle demiştir: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem, ramazan ve kurban bayramı günü musallaya çıkardı. İlk önce namaza başlar, sonra bitince kalkar cemaatin karşısına geçerdi. Cemaat saflarında oturmuş olduğu halde onlara vaaz eder, tavsiyelerde bulunur ve onlara emirler verirdi. Eğer herhangi bir tarafa asker göndermek islerse gönderir, emredeceğini emreder, sonra dönerdi." Ebû Sa'îd (r.a.) devamla şöyle demiştir: "İnsanlar, Medine emiri olan Mervan'la birlikte kurban veya ramazan bayramına çıktığımız zamana kadar bu şekle devam ettiler. Mervan'la namazgâha çıkınca Kesir b. es-Sa'îd'in yaptığı minber karşımıza çıktı. Mervan kılmadan önce minbere çıkmak istedi. Elbisesini çektim. O da benden kurtularak minbere çıktı. Namazdan önce hutbe okudu. Ben de; 'Vallahi değiştirdiniz,' dedim. Mervan; "Ey Ebû Sa'îd, senin bildiğin devir geçti,' dedi. Ben de; 'Vallahi benim bildiğimden daha hayırlı bir şey bilmiyorum,' dedim. Mervan; 'Namazdan sonra cemaat oturup bizi dinlemiyor. Ben de hutbeyi namazdan önceye aldım,' dedi." (Bu hadisi Buharı ve Müslîm rivayet etmiştir.) Abdullah b. Sa'îd (r.a.)'den rivaycı olunduğuna göre: o demiştir ki: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber bayram namazında bulundum. Namaz bitince şöyle buyurdu: "Biz hutbe okuyacağız. Oturmak isteyen otursun. Gitmek isleyen gitsin." (Hadîsi Nesâî, Ebû Dâvûd ve İbn Mâcc rivayet etmiştir.)
Bayram namazlarında hutbe arasında imamın oturması hakkında varid olan rivayetlerin hepsi zayıftır. Nevevî şöyle demiştir: "Hutbenin tekrarı hakkında bir şey sabit olmamıştır. Hutbeye Allah'a hamd ile başlamak müstehabdır. Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'den bunun dışında bir şey işitilmem iştir." İbn Kayyım demiştir ki: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem Bütün hutbelerinde Allah'a hamd ile başlardı. Bayram hutbelerine tekbîrle başladığına dair ondan bir badis rivayet edilmemiştir. İbn Mâce'nin "Sünen'inde, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in müezzini Sa'îd (r.a.)'den yaptığı rivayete göre; "Nebi aleyhisselam hutbenin bölümleri arasında tekbir alırdı, ve bayram hutbelerinde tekbîri çoğallirdı." Böyle yapması hutbeyi tekbîrle açlığına delâlet etmez. Bayram hutbelerinde ve yağmur duasının başlangıcındaki tekbîrinde insanlar ihtilâf etmişlerdir. Dendi ki; 'her ikisine de tekbîrle başlar.' Yİnc başka bir görüşe göre; 'yağmur duası hutbesine istiğfar ile başlar.' Bazıları ise; 'her ikisine hamd ile başlar.' demişlerdir." Şeyh-ül İslâm Takıyyüddin şöyle demiştir: "Doğru olan hamd ile başlamaktır. Çünkü Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Elhamdülillah ile başlanmayan her iş noksandır." Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem hutbelerin hepsine "Elhamdülillah" ile
başlardı. Birçok fakihlerin Rasûlüllah'ın yağmur duası hutbesine tekbîrle başladığına dair sözleri hakkında Nebî aleyhisselam'dan asla bir sünnet yoktur. Aksine sünnet bunun tersini gerektiriyor. O da Rasûlüllah sallalla-hu aleyhi ve sellem'in bütün hutbelerinde "Elhamdülillah" ile başladığıdır."
12. Bayram Namazının Kazası
Ebû Umeyr b. Enes şöyle demiştir: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabından ve ensarın çoğundan duyduğuma göre şöyle demişlerdir: 'Şevval ayının hilâlini göremeyince oruçlu olarak sabahladık. Gündüzün sonunda bir kafile geldi. Rasûlüllah'ın huzurunda hilâli dün gördüklerine şahitlik etliler. Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem iftar etmelerini ve yarın için bayrama çıkmalarını emretti." (Hadisi Anmcd, Nesâî ve Ibn Mâce sahih bir senetle rivayet etmiştir.) Bu hadiste, 'eğer cemaat bir özür sebebiyle bayram namazını kaçınırsa, öbür gün namazgâha çıkıp bayram namazını kılar,' diyenlere delil vardır.
13. Bayramlarda Oynamak, Eğlenmek, Şarkı Söylemek ve Yemek Yemek
Mubah olan oyun, iyi eğlence, güzel şarkı; bunlar bayram günleri bedeni dinlendirmek ve istirahat etmek için Allah'ın meşru kıldığı dini alâmetler. Enes (r.a.) şöyle demiştir: "Nebî aleyhisselam Medine'ye geldiğinde Medine halkının oynayıp eğlendikleri iki günleri vardı. Nebî aleyhisselam şöyle buyurdu: "Allah Teâlâ bu iki gününüzü hayırlı iki gün olan ramazan ve kurban bayramı ile değiştirdi." (Hadîsi Nesâî ve îbn Hibbân sahih bir senetle rivayet etmişlerdir.) Yine Âişe (r.a.)'den rivayeten; o demiştir ki: "Bayram günü, iki cariye Boğas günü hakkında şarkı söylerken Ebû Bckr yanımıza girdi. Boğas, Evs ile Hazrec kabileleri arasında yapılan ve çok kişinin öldürüldüğü gündür. Ebû Bekr (r.a.); 'Ey Allah'ın kullan, şeytan çalgısını mı çalıyorsunuz?' dedi. Üç defa böyle söyleyince Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Ya Ebâ Bekr, her milletin bir bayramı vardır. Bugün bizim bayramımızdır." Buharî'nin lâfzına göre Âişe (r.a.) şöyle demiştir: "Yanımda Boğas günü şarkısı söyleyen iki cariye olduğu halde Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem yanıma girdi, yatağın üzerine yaslandı, yüzünü çevirdi. Ebâ Bekr içeri girdi. Beni azarlayarak şöyle dedi: 'Nebî'nin huzurunda şeytan çalgısı ha!' Nebî aleyhisselam ona dönerek şöyle buyurdu: "Onları bırak." Rasûlüllah'tan bir an fırsat bulunca cariyelere işaret ettim, çıktılar. Bir bayram günü Sudanlılar kalkan ve harbe ile oynuyorlardı. Rasûlüllah'a sordum. "Bakmak istiyor musun?" dedi. 'Evet,' dedim. Yanağım yanağına dayalı olduğu halde beni arkasına durdurarak oynayanlara şöyle diyordu: "Ey Erfedeoğulları, haydi göreyim sizi." Nihayet bıktım. Rasûlüllah; "Yeter mi?" diye sordu. Ben de; "Evet," dedim. "Öyleyse git," buyurdu." Hafız 'Fetih' kitabında demiştir ki: Ebû'z-Zenâd, Urve ve Âişe (r.a.) yoluyla İbn'üs-Serrâc'dan rivayet olunan hadise göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem o gün şöyle buyurdu: "Medine yahudileri bilsin ki, bizim dinimizde genişlik vardır. Şüphesiz ben müsamahakâr Hanif dini ile gönderildim. Ahmed ve Müslim'in Nübeyşe (r.a.)'den rivayetine göre; Nebî aleyhisselam şöyle buyurdu: "Teşrik günleri yeme, içme ve Allah'ı zikir günleridir."
14. Zilhicce'nin İlk On Gününde îyi Ameller Yapmanın Fazileti
Ibn Abbâs (r.a.)'dan rivayeten Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "(Zilhicce'nin onunu kastederek,) Bu günlerde yapılan ameli salihlen Allah'a daha sevimli hiçbir gün yoklur." Ashab: "Yâ Rasûlallah, Allah yolunda cihaddan daha mı sevimlidir?" deyince, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem: "Evet, Allah yolunda cihaddan daha sevimlidir. Ancak bir kimse canıyla ve malıyla cihada çıkar da sonra ondan hiçbir şey geri dönmezse o müstesna." buyurdu. (Hadîsi Buharî, Tirmizî, Ebû Dâvûd ve tbn Mâce rivayet etmiştir.) Ahmed ve Taberânî'nin Ibn Ömer (r.a.)'dcn rivayetlerine göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Allah katında bu on günde yapılan amelden daha sevimli hiçbir amel yoktur. Bu günlerde 'Lailâhe illallah, 'Allahuekber' ve 'Elhamdülillah'ı çoğaltınız,"
Ibn Abbâs: "Allah'ın ismini belli günlerde anarlar."(Hacc:28) âyetinden maksat Zilhicce'nin ilk on günüdür," demiştir. Ibn Ömer ve Ebû Hüreyrc (r.a.) on günde sokağa çıkarlar, tekbir alırlar, insanlar da onların tekbirle-riyle tekbîr alırdı. (Hadîsi Buharî rivayet etmiştir.) Sa'îd b. Cübeyr (r.a.) on gün girdiği zaman, çok ibadet eder. Hattâ ibadet yapmaya gücü yetmeyecek duruma gelirdi. Evzaî şöyle demiştir: "Bana ulaşan haberlere göre, on günde amel etmek, Allah yolunda gazveye çıkarken gündüzleri oruç tutmak, geceleri nöbet beklemek gibidir. Ancak şehitlikle hususi nimete eren müstesna." Evzaî devamla demiştir ki: "Bu hadisi bana bir adam Rasûlüllah'ıan rivayet ederek anlattı." Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Zilhicce'nin on gününde yapılan ibadetten Allah'a daha hoş gelen başka bir günde yapılan ibadet yoktur. On günün her birinde tutulan oruç, bir senelik oruca denktir ve her gece kılınan namaz kadir gecesine denktir." (Hadîsi Tirmizî, Ibn Mâce ve Beyhakî rivayet etmiştir.)
15. Bayramda Tebrikleşmenin Müstehab Olduğu
Cübeyr b. Nüfeyr (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; o şöyle demiştir: "Rasûlüllah'ın ashabı bayram günü karşılaştıklarında birbirlerine "Te-gabbel tninnâ ve minke" (Allah bizim ve sizin bayramlarımızı kabul etsin,) derlerdi."
16. Bayram Günlerinde Tekbir Getirmek
Bayram günlerinde tekbir sünnettir. Ramazan Bayramı için Allah şöyle buyuruyor: "Kaza borcunuzu tamamlayasınız da, size hidayet ettiği şekilde Allah'ı tekbirle yüceltesiniz. Gerek ki şükredersiniz."(Bakara: 267) Kurban Bayramı için ise: "Allah'ı sayılı günlerde zikredin." (Bakara: 203) buyuruyor. Yine; "Böylece sizi doğruya hidayet ettiği için Allah'ı tekbîr edesiniz diye, onlara (kurbanlıklara) sizin için boyun eğdirdi. "(Hacc:37)
Cumhur ulemaya göre Ramazan Bayramı'nda tekbîr, namaza çıkarken başlar, hutbeye kadar devam eder. (Her ne kadar Ibn Ömer ve diğer sahabelerden bu konuda sahih rivayetler varsa da, bu konuda bir takım zayıf hadisler de vardır.) Hâkim: "Bu, hadis ehlinin kabul ettiği bir sünnettir," demiştir. Ahmed, Ishâk ve Ebû Sevr de aynı görüştedir. Başka bir grup âlim; "Ramazan gecesinde tekbir getirmek, hilâli gördükten sonra başlar, ertesi gün namazgahta imam hutbeye çıkıncaya kadar devam eder," demişlerdir. Kurban Bayramı'nda tekbirin vakti, arefe gününün sabahından başlar, teşrik günleri'nin ikindisine kadar devam eder. Teşrik günleri; Zilhicce'nin onbir, oniki ve onüçüncü günleridir. Hafız 'Fetih' kitabında şöyle demiştir: "Bu konuda Nebi aleyhisseîam'dan bunların hiçbiri hakkında hadis sabit olmamıştır. Sahabeden varid olanların en sahihi Ali (r.a.) ile Ibn Mcs'ûd (r.a.)'m: "Arefe günü sabahından Mina'daki son günün ikindisine kadardır," sözleridir." Ibn Münzîr ve diğerleri de bunu tahric etmişlerdir. Şafiî, Ahmed, Ebû Yusuf, Muhammcd bu görüşü benimsemiştir. Ömer ve tbn Abbâs (r.a.)'ın görüşleri de budur.
Teşrik günleri'nde tekbîr, sadece bir vakte mahsus olmayıp, o günlerdeki bütün vakitlerde müstehaptır. Buharî demiştir ki: "Ömer (r.a.) Mina'da yüksek çadırında tekbîr getirir, mescid ehli bunu işitir, tekbîr alırlar, çarşıdakiler de tekbîr alırlardı. Mina tekbîrlerle çınlardı. îbn Ömer (r.a.) bu günierde, Mina'da namazların arkasında, yatağında, çadırında, oturduğu yerde, yürüdüğü yerde, her yerde tekbîr getirirdi. Meymune kurban günlerinin hepsinde tekbîr alırdı. Kadınlar, Eban b. Osman ve Ömer b. Abdülaziz ile beraber teşrik gecelerinde mescidde crkcklerie beraber tekbîr getirirlerdi." Hafız şöyle demiştir: "Bu rivayetler, bu günlerde na-rnazın sonunda tekbîrin mevcudiyetini kapsıyorsa da, bazı konularda alimler arasında ihtilâf konusu olmuşlardır. Bazıları namazların sonunda tekbîr getirmeyi, bazıları nafileler hariç, sadece farz namazlarda getirmeyi, kimisi kadınların değil erkeklerin getirmesini, tek başına kılanın değil cemaatle kılanın, kaza kılanların değil eda kılanların, misafirin değil mukim olanların, bazıları ise köydekilerin değil şehirde oturanların tekbir getirmesini gerekli görmüşlerdir. Buharî'nin seçmiş olduğu görüşün zahiri bütün rivayetleri içine alacak kadar şümullüdür. Tekbîr lafzına gelince; bu oldukça geniştir. Bu konudaki hadîslerin en sahihi, sahîh bir senetle Abdürrezzak'ın Seimân (r.a.)'dan rivayet elmiş olduğu hadistir. Selman (r.a.) şöyle demiştir: "Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber kebîran" diye tekbîr getirin." Ömer ve Ibn Mes'ûd (r.a.)'den gelen rivayette ise tekbîr şöyledir: "Allahu ekber, Allahu ekber, Lâ ilahe illâ'llâhu va'llâhu ekber, Allahu ekber ve li'ilahi'l-hamd"

Bayram Namazları
