Arama

Mübarek Gün ve Geceler - Mir'ac Gecesi (Miraç Kandili)

Güncelleme: 13 Nisan 2018 Gösterim: 32.548 Cevap: 10
evo - avatarı
evo
VIP kirlenmek güseldir : )
20 Ağustos 2006       Mesaj #1
evo - avatarı
VIP kirlenmek güseldir : )

MİRAÇ KANDİLİ

Ad:  Mirac Kandili1.jpg
Gösterim: 14345
Boyut:  46.9 KB
Hz. Peygamber Efendimizin, gökyüzüne Allah'ın (c.c.) huzuruna kabul edildiği gece...

İslâm dininin kıymet verdiği mübarek gecelerden birisi de Mirac gecesidir. Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm’ın beden ve ruh ile beraber, uyanık iken göklere çıkarıldığı, bilinmeyen yerlere götürüldüğü, Allah-u Tealâ’nın emri ile Cennet ve Cehennem’in kendisine gösterildiği gecedir.
Sponsorlu Bağlantılar
Mirac, lügatta “merdiven” demektir. Yüksek bir yere çıkılan alet, vasıta veya yükseğe çıkmak mânâlarına gelir. Mirac hadisesi, Resûlullah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem), Peygamber oluşunun dokuzuncu yılına rastlayan Receb ayının 27. gecesinde vuku bulmuştur.
Mirac gecesinde Resûlullah’ın Mekke’den Mescid-i Aksa’ya götürüldüğü Kur’an-ı Kerim’de açıkça bildirilmektedir. Allah-u Tealâ, İsra Sûresi’nin başında meâlen; “Kulumu (Muhammed’i) gece Mescid-i Haram’dan (Mekke’den) Mescid-i Aksa’ya (Kudüs’e) âyetlerimizi göstermek için götürdüm” buyuruyor. Peygamberimiz de, “Beden ile gittim” buyurmuştur.

Bu kandili nasıl farklı kutlayalım?

Rahmetin üzerimize sağanak sağanak yağdığı zaman dilimlerindeyiz.
Gönlü ötelere açık ruhlar, tavır ve davranışlarıyla Allah (cc) ve Rasulü’nü (sas) hoşnut etme çabasında. Manevi büyüklerimiz, üç ayların gelişini düğün bayram edasıyla karşılar ve bu zamanlarda boş işlerle uğraşmamaya, hayatlarının her dakikasını, her anını Hakk’la beraber geçirmeye gayret gösterirler. Önlerine gelen her yeni fırsatı cennet müjdesi verilmişçesine değerlendirmeye çalışırlar. Gündüzlerini oruç tutarak, sadakalar dağıtarak, gecelerini ise ibadetle geçirirler, Azrail, her an hayatına son noktayı koyacakmışçasına. İşte o kutlu ruhlar için pazar günü idrak edeceğimiz Miraç Kandili de bulunmaz fırsatlardan.
Yine Hakk’a yakın olabilmek niyeti, Efendimiz’in (sas) şefaatine mazhar olmak ümidiyle çırpınıp duracak kalpleri. Biz de mana büyüklerinin bu özel günlerde yaptığı gibi teklifler hazırladık? Buyrun size uygun olan tekliflerimizi seçin ve affedilme ümidiyle uygulamaya başlayın.
Miraç Kandili pazar günü ve hemen herkes bugün izinli. Geniş bir program yapma fırsatı var. Mesela sabah namazını çocuklarınızla camiye giderek programa başlayabilirsiniz.
Her namazdan sonra mümkün olduğunca çok sayıda tevbe istiğfar etmeyi ihmal etmeyin.
Eğer mümkünse bu gününüzü oruçlu geçirmeye çalışın.
Sabah erkenden, babalar, en yakın kitapçıya gidip imkan ölçüsünde Peygamberimiz veya Miraç hakkında küçük kitapçıklar alıp, başta aile üyelerine olmak üzere, akraba veya komşulara hediye edebilir. Anneler ise evlerinde, çocuklarının odalarını minik süslerle, bu günün önemli olduğunu hissettirecek şekilde düzenleyebilirler.
Erkekler hanımlarına, hanımlar da eşlerine güzel bir sürpriz hazırlayabilirler bu güne özel. Mesela bir güle ne dersiniz?
Vakit öğlene yaklaşıyor. Şimdi şehrinizin güzel bir camisinde öğle namazını kılın ve sonrasında manevi büyüklerin türbelerini ziyaret ederek hem oranın manevi atmosferinden faydalanın hem de bir kere daha Rabb’inize yönelerek tevbe istiğfar edin.
Daha sonra mümkünse ailenizle, ölmüşlerinizin mezarlıklarını ziyaret edin. Ölümü iliklerinize kadar hissedin ve bu dünyanın faniliğini, ahiretin ebediliğini tefekkür edin.

Bu arada çocukları oyun oynayıp eğlenecekleri bir oyun parkına götürmeyi de ihmal etmeyin.
Çocuklarımıza bugüne özel küçük bir dua öğretip o duayı minicik ve tertemiz kalbiyle okumasını sağlayabiliriz.
İkindi namazını da kıldıktan sonra yine imkanınız ölçüsünde çevrenizde bulunan birkaç yoksula sadaka verin. Onları ziyaret edin, yalnızlıklarını kısa bir süre de olsa giderin.
Akşam namazından önce vaktin müsaitliği ölçüsünde anne babanızı ve akrabalarınızı ziyaret edebilir, onlara küçük hediyeler sunabilirsiniz. Bu merasimi akşamleyin de yapabilirsiniz.
Tabii komşularınızı da unutmamanız gerekir. Yapacağınız küçük bir tatlı veya alacağınız bir paket çikolata ya da şeker ile komşularınızın kandillerini kutlayabilirsiniz.

Akşam ezanı da okunmaya başladı. Oruçlu iseniz güzel bir iftar yapın. Değilseniz akşam namazını yine camide cemaatle kıldıktan sonra, uzaktaki akraba ve dostlarınızı da arayarak kandillerini tebrik edebilir ve dualarını isteyebilirsiniz.
Bu günü kurtuluş günü olarak görün ve dargın olduğunuz veya üzerinizde kul hakkı olduğunu düşündüğünüz dostlarınızı arayın, onlarla helalleşin ve dargınlığınızı giderin. Emin olun gününüzün daha bereketli geçtiğini fark edeceksiniz.
Bu gecenin güzelliklerine tam vâkıf olabilmek niyetiyle, bugün televizyonlarınızı tamamen kapatın ve günboyu süren güzelliği gece de devam ettirin.
Yatsı namazından sonra ailece bir Kur’an ziyafeti yapabilirsiniz. Ailenin her ferdi sırasıyla Kur’an okuyabilir, bu arada küçük yarışmalar yapabilirsiniz.

Kendimize hedef koyup, bugün yüzlerce kelime-i tevhid, kelime-i şehadet ve Efendimiz’e salat ü selamlar okuyabiliriz.
En güzel ve koruyucu dualardan biri olan cevşeni bitirebiliriz bugün.
Miraç’tan bizlere hediye olarak gelen Bakara Sûresi’nin son iki ayetini (Amenerrasûlü) eğer bilmiyorsanız şu andan itibaren ezberlemeye başlayabilirsiniz.
Peygamberimiz’in, her gece yatmadan önce ısrarla okumamızı tavsiye ettiği Amenerrasûlü’nü eğer uygulamıyorsak, bu geceden itibaren uygulamaya başlayabiliriz.
Namaz ibadetinin hediye edildiği bu gece hürmetine, çokça gece, nafile ve kaza namazları kılabiliriz.
Bu gece eller duadan inmemeli. Dünyanın dört bir yanında sıkıntı çeken, zulüm gören Müslümanlara, ailemize, anne-babamıza ve ümmet-i Muhammed’e dualar edebiliriz.
Gönlü ötelere açık ruhlar, tavır ve davranışlarıyla Allah (cc) ve Rasulü’nü (sas) hoşnut etme çabasında. Manevi büyüklerimiz, üç ayların gelişini düğün bayram edasıyla karşılar ve bu zamanlarda boş işlerle uğraşmamaya, hayatlarının her anını Hakk’la beraber geçirmeye gayret gösterirler

BAKINIZ Mübarek Gün ve Geceler
Son düzenleyen Safi; 19 Temmuz 2016 23:39
P.u.S.u - avatarı
P.u.S.u
Ziyaretçi
3 Haziran 2007       Mesaj #2
P.u.S.u - avatarı
Ziyaretçi

MIRAC

Ad:  mk.jpg
Gösterim: 1069
Boyut:  13.1 KB

Arapça'da merdiven, yukari çikmak, yükselmek anlamlarini dile getirir. Islam'da Hz. Peygamber (s.a.s)' in göge yükselerek Allah'in huzuruna kabul edilmesi olayi. Mirac olayi hicretten bir yil ya da onyedi ay önce Receb ayinin yirmi yedinci gecesi gerçeklesir. Olayin iki asamasi vardir. Birinci asamada Hz. Peygamber (s.a.s) Mescidül-Haram'dan Beytü'l-Makdis'e (Kudüs) götürülür. Kur'an'in andigi bu asama, gece yürüyüsü anlaminda isra adini alir. Ikinci asamayi ise Hz. Peygamber (s.a.s)'in Beytü'l-Makdis'ten Allah'a yükselisi olusturur. Mirac olarak anilan bu yükselme olayi Kur'an'da anilmaz, ama çok sayidaki hadis ayrintili biçimde anlatilir.
Sponsorlu Bağlantılar

Hadislerde verilen bilgiye göre Hz. Peygamber (s.a.s), Kâbe'de Hatim'de ya da amcasinin kizi Ümmühani binti Ebi Talib'in evinde yatarken Cebrail gelip gögsünü yardi, kalbini Zemzem ile yikadiktan sonra içine iman ve hikmet doldurdu. Burak adli binege bindirilerek Beytü'l-Makdis'e getirildi. Burada Hz. Ibrahim, Hz. Musa, Hz. Isa ve diger bazi peygamberler tarafindan karsilandi. Hz. Peygamber (s.a.s) imam olarak diger peygamberlere namaz kildirdi.

Hz. Peygamber (s.a.s), Beytü'l-Makdis'te kurulan bir Mirac'la ve yaninda Cebrail oldugu halde göge yükselmeye basladi. Gögün birinci katinda Hz. Adem, ikinci katinda Hz. Isa ve Yahya, üçüncü katinda Hz. Yusuf, dördüncü katinda Hz. Idris, besinci katinda Hz. Harun, altinci katinda Hz. Musa ve yedinci katinda Hz. Ibrahim ile görüstü. Cebrail ile birlikte yükselis Sidretü'l-Münteha'ya kadar sürdü. Cebrail, "Buradan bir parmak ucu ileri geçecek olursam yanarim" diyerek Sidretü'l Münteha'da kaldi. Hz. Peygamber (s.a.s) buradan itibaren Refref adli baska bir binekle yükselisini sürdürdü. Bu yükselis sirasinda Cennet ve nimetlerini, Cehennem ve azabini müsahede etti. Sonunda Allah'in huzuruna kabul edildi. Kendisine ümmetinden Allah'a sirk kosmayanlarin Cennet'e girecegi müjdelendi, Bakara suresinin son ayetleri verildi ve bes vakit namaz fari kilindi. Yeniden Refref ile Sidretü'l-Münteha'ya, oradan Burak'la Kudüs'e, oradan da Mekke'ye döndürüldü.

Hz. Peygamber (s.a.s) ertesi günü Mirac olayini anlatti. Olayi duyan müsrikler yogun bir kampanya baslatarak Hz. Peygamber (s.a.s)'i suçlamaya, alaya almaya basladilar. Bu kampanya bazi müslümanlari da etkileyerek süpheye düsürdü. Olayin gerçek olup olmadigini arastirmak isteyenler Beytü'l-Makdis'e ve Mekke'ye gelmekte olan bir kervana iliskin sorular sorarak Hz. Peygamber (s.a.s)'i sinadilar. Hz. Peygamber (s.a.s)'in verdigi bilgilerin dogrulugu müslümanlari süpheden kurtardiysa da müsriklerin inatlarini kirmaya yetmedi. Mirac olayi inatlarini ve düsmanliklarini artirarak onlar için bir fitne nedeni oldu. Bu olay karsisindaki tutumu nedeniyle Hz. Ebu Bekr, Hz. Peygamber (s.a.s)'ce "Siddîk" lakabiyla onurlandirildi. Hz. Ebu Bekir olayi kendisine anlatarak hala inanmaya devam edip etmeyecegini soran müsriklere "O söylüyorsa süphesiz dogrudur" cevabini vermisti.

Ahad hadislere dayansa da Mirac olayinin gerçekliginde tüm müslümanlar birlesmislerdir. Ancak olayin gerçeklesme biçimi Islam bilginleri arasinda görüs ayriliklarina neden olmustur. Buna göre Ibn Abbas'in da içinde bulundugu bazi bilginlere göre Mirac olayi uykuda gerçeklesmistir. Bilginlerin büyük çogunluguna göre ise uyku durumunda ve rüyada degil, uyanik iken gerçeklesmistir. Fakat bu görüsü savunanlar da Mirac'in yalniz ruhla mi, yoksa hem ruh, hem de bedenle mi oldugu konusunda ikiye ayrilmislardir. Sonraki Kelamcilarin büyük çogunluguna göre mirac olayi uyanikken hem ruh, hem de bedenle gerçeklesmistir. Içlerinde Hz. Aise'nin de bulundugu bazi bilginlerle mutasavviflarin büyük çogunluguna göre ise uyanik durumda iken ama yalniz ruhla gerçeklesmistir.

Mirac olayinin gerçeklestigi gece müslümanlarca kadir gecesinden sonra en kutsal gece sayilmis ve bu gecenin ibadetle ihyasi geleneklesmistir. Osmanlilar döneminde, camiler kandillerle donatildigi için Mirac kandili olarak anilan geceyi izleyen gün, cami ve tekkelerde Mirac olayini anlatan ve Miraciye adi verilen siirlerin okunmasi, dinleyenlere süt ikram edilmesi de bir gelenekti.

Son düzenleyen Safi; 19 Temmuz 2016 23:04
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Ağustos 2007       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Mirac Kandili2.jpg
Gösterim: 1763
Boyut:  36.2 KB

Mirac Kandili,


sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.) Efendimizin gecenin bir anında Mekke'deki Mescid-i Haram'dan Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'ya, oradan da göklere seyahat ettirildiği mübarek gecenin adıdır. Nitekim Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerim'de; "Kulu Muhammed'i bir gece Mescid-i Haram'dan kendisine bir kısım âyetlerimizi göstermek için, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah'ın şânı yücedir.Doğrusu O, işitir ve görür." (İsra Suresi:1)

buyurmuştur.Peygamberimizin hayatı içinde önemli bir yeri olan Mirac, Allah'ın sevgili Rasûlünden başka hiç kimseye sunmadığı ilahî bir ihsandır.
Yüce Peygamberimiz için pek büyük şan ve şereflerle dolu olan Mirac mûcizesi, biz müslümanlar için de ilahî rahmetler ve lütuflarla doludur.
Mirac olayının biz müslümanlar için en önemli sonuçlarından birisi, hiç şüphe yok ki, dinin direği olan namazdır. Namaz, bize bir Mirac hediyesidir. Onun içindir ki, namaz mü'minin miracı olmuştur. Nasıl ki, yüce Peygamberimiz Mirac'ta vasıtalardan arınmış olarak Mevlası ile karşı karşıya geldi ise, mü'min de namazda vasıtasız olarak doğrudan doğruya Rabbinin huzuruna çıkar; sadece O'na kulluk etme ve sadece O'ndan yardım isteme fırsatı bulur. Eğer mü'min, günde beş vakit namazını dikkatle ve huşu içerisinde kılacak olursa, o namaz onun için bir Mirac olur, kul onunla Hakk'a yol bulur.
Böyle müstesna bir gece vesilesiyle sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s)'e vahyedilen, insanlığı mutluluğa götürecek prensipleri de hatırlamak lazımdır. Çünkü Kur'an-ı Kerim'de Mirac'ın ruhî hallerinden söz edilirken: "Allah kuluna vahyedeceğini etti"(2) buyurulmaktadır. Bu vahyedilen hakikatleri şöylece özetleyebiliriz: "Allah'a ortak koşulmayacak, yalnız O'na kulluk edilecek ve yalnız O'ndan yardım istenecektir. Anne ve babaya hürmet edilecek, onların duaları alınacaktır. Zinaya yaklaşılmayacaktır. Haksız olarak kimsenin canına kıyılmayacaktır. Yetimlere iyi muamele edilecektir. Ölçü ve tartıda doğruluk üzere olunacaktır. Bilmediğimiz bir şeyin ardından körü körüne gidilmeyecek, şuurlu hareket edilecektir. Yeryüzünde kibir ve gurur taslayarak yürünmeyecektir."

Bu saydığımız prensipler hiç şüphe yok ki bir toplum için gerekli bütün ahlâk ve fazilet kurallarını ihtiva etmektedir.
İşte Mirac gecesi böyle mübarek bir gecedir. Bu geceyi ihya ederken, bu gecede vahyedilen üstün gerçeklere kulak vermeliyiz. Yalnız Yüce Mevla'ya kulluk etmeli, O'na hiçbir şeyi ortak koşmamalıyız.
Mirac gecesi, ulvî bir gecedir. O halde bu mübarek geceyi gaflet içerisinde geçirmemeli, ibadetle Allah'a karşı şükran borçlarımızı ödemeliyiz; namaz kılmalı, Kur'an okumalı ve Allah'tan af ve bağış dilemeliyiz, çoluk çocuğumuza bu gecenin anlam ve önemini öğretmeliyiz. Çevremizdeki yoksullara ve kimsesiz çocuklara yardım ellerimizi uzatmalıyız. Annemizi, babamızı ve büyüklerimizi ziyaret edip ellerini öpmeli ve dualarını almalıyız. Ebediyete intikal etmiş olanlarımızı rahmetle anarak ruhlarını şadetmeliyiz. Dostlarımızla tebrikleşmeli, sevgi ve saygı duygularımızı perçinlemeliyiz.

Kandilleri birer fırsat bilmeli, bu müstesna zaman dilimlerinde Allah'a daha da yakın olmaya çalışılmalıdır. Bilelim ki, Allah'a yakınlık, O'nun emirlerini yerine getirmek, yasak ettiği şeylerden kaçınmakla mümkündür
Son düzenleyen Safi; 19 Temmuz 2016 23:22
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Ağustos 2007       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

İsra Miraç

Ad:  Mirac Kandili3.jpg
Gösterim: 2868
Boyut:  54.5 KB

Miraç hadisesi nübüvvetin onikinci yılında, Peygamberimiz Aleyhisselemın Medine’ye hicretinden bir yıl önce Recep ayının 27. gecesinde vuku bulmuştur.

İsra; gece yürümek, yola gitmek, gece yolculuğu etmek, ettirilmek demektir. Özel Manasıyla Peygamber efendimizin bir gece vakti yatsı namazından sonra Mekke’den alınıp önce Tur-u Sina’da namaz kılması, sonra Mescid-i Aksa’ya gitmesidir.
Miraç da yükseğe çıkış aracı demektir. Özel manasıyla Peygamber Efendimizin Mescid-i Aksa’dan Cenabı Hakkın Yanına Çıkmasıdır.

Miraç Hadisesi Kuran’ı Kerimde Necm Suresi 1-18. ayetlerinde geçmektedir.
İsra hadisesi de İsra Suresinde anlatılmaktadır.

MİRAÇ KANDİLİ


Feyiz ve bereketin coştuğu mübarek gecelerimizden biri de Miraç Gecesidir. Miraç bir yükseliştir, bütün süfli duygulardan, beşeri hislerden ter temiz bir kulluğa, en yüce mertebeye terakki ediştir. Resulullahın (a.s.m.) şahsında insanlığın önüne açılmış sınırsız bir terakki ufkudur.
Bu ulvi seyahat, mucizelerin en büyüğüdür. Miraç mucizesi Kur’ân-ı Kerimde âyetlerle anlatılmış ve varlığı inkâr edilemeyecek bir şekilde ortaya konmuştur. Bu îlâhî yolculuğun ilk merhalesi olan Mescid-i Aksâya kadarki safha Kur’ân’da şöyle anlatılır:

“Âyetlerimizden bir kısmını ona göstermek için kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan alıp çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya seyahat ettiren Allah, her türlü noksandan münezzehtir. Şüphesiz ki O her şeyi hakkıyla işiten, herşeyi hakkıyla görendir.” (İsra Suresi,1)

Miraçın ikinci merhalesi de Mescid-i Aksâdan başlayarak semânın bütün tabakalarından geçip tâ İlâhi huzura varmasıdır. Bu safha da Necm Sûresinde şöyle’ anlatılır:
“O ufkun en yukarısında idi. Sonra indi ve yaklaştı. Nihayet kendisine iki yay kadar, hatta daha da yakın oldu. Sonra da vahyolunacak şeyi Allah kuluna vahyetti. O’nun gördüğünü kalbi yalanlamadı. Şimdi O’nun gördüğü hakkında onunla mücadele mi edeceksiniz? And olsun ki onu bir kere daha hakiki suretinde gördü. Sidre-i Müntehâda gördü. Ki, onun yanında Me’vâ Cenneti vardır. O zaman Sidre’yi Allah’ın nuru kaplamıştı. Gözü ne şaştı, ne de başka bir şeye baktı. And olsun ki Rabbinin âyetlerinden en büyüklerini gördü.” (Necm Suresi, 7-18.)
Son düzenleyen Safi; 19 Temmuz 2016 23:22
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Temmuz 2008       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Mirac
Ad:  Miraj_by_Sultan_Muhammad.jpg
Gösterim: 2328
Boyut:  121.0 KB
Burak'a binerek göğe çıkan Muhammed (Minyatür, İran, 16.yy)

Mirac (Arapça: ,معراج Mi'rāj, genelde "İsra" ile birlikte "Al-Isrā w-al-M'irāj" denir), yükseğe çıkma anlamındaki “uruc” sözcüğünden türetilmiş olup, sözcük anlamıyla “merdiven” anlamına gelir ve İslam’da Muhammed’in yaşadığı bir manevi yükseliş olayını ifade etmek üzere kullanılan bir terim haline gelmiştir.

Mirac’a Tarihsel Yaklaşım


İslam tarihçilerine göre, İslam’ın ilk zamanlarında bu dinin belli kuralları, prensipleri henüz vahiy yoluyla tam olarak tebliğ edilmemişti. O zamana kadar verilen ayetlerde oruç, zekat, şehitlik ve hac gibi şartlar henüz tamamiyle gelişmiş değildi, yani biçimsel olarak mevcut değildi. Gece namazları rağbet görmekle birlikte, ibadet kuralları da açık ve seçik olarak belirlenmemişti.İsra ve Mirac olayları işte bu konudaki belirlenmeleri sağlamış olaylardır.

Mirac’ın Tanımı


"Geceleyin yolculuk yapmak" anlamındaki fiilin türevi olan ve "gece yolculuğu" anlamına gelen İsra, Muhammed’in manevi olarak geceleyin Mekke’deki Mescid-i Haram’dan Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya götürülmesidir. Mirac ise 7. gök katına ulaşmak üzere yükselmesidir. Bu yükselmede gök katlarını Burak ile bir bir aşarken Musa ve İsa peygamberler başta olmak üzere Musevilik ve Hıristiyanlık'ta kutsal sayılan kişileri görmüş ve onların bulunduğu gök katlarından daha yükseğe, yedinci gök katına,Sidretül Münteha'ya kadar yükselebilmiştir.
Kimilerine göre bu yükselme fiziksel, kimilerine göre manevi, kimilerine göre hem maddi hem manevi, kimilerine göre de ne tam anlamıyla maddi ne de tam anlamıyla manevidir. Muhammed’in eşi Ayşe, Mirac sırasında Muhammed’in vücudunun yerinden kaybolmadığını bildirmiştir. Mirac olayının hicretten bir yıl ya da on yedi ay önce (milâdî 621 yılı başlarında) recep ayının 27. gecesi gerçekleştiği sanılmaktadır.

Sidretül Münteha


Mirac yükselişinde Muhammed’in eriştiği son menzil Sidretül Münteha (Sidre-i Münteha, Necm Suresi, 53/14,16) adıyla bilinir. Bu menzilden sonraki aleme geçebilmek yeryüzündeki varlıklar için mümkün değildir. Arş, Kürsi, Levh-i mahfuz gibi Sidretül münteha'da pek bilinmeyen ya da hakkında fazla bilgi verilmemiş bir konuyu oluşturmaktadır. Tasavvuf ehline göre o alemde mahlukun bir vücudu, şekiller ve renkler yoktur.
Neşet Çağatay'ın da belirttiği gibi, bu yükselişte Ayşe’ye göre, Muhammed, doğrudan doğruya Rabb’ini değil, Cebrail’i temaşa etmiştir. Nitekim Kuran’da Allah’ı görmenin mümkün olmadığı belirtilmiştir. Kuran'da Mirac'a ilişkin olarak şöyle denir (Necm Suresi: 13-18):
"Andolsun ki, o, Cebrail’i bir başka inişte daha (aslî suretiyle) görmüştü. Sidretü’l Müntehâ’nın yanında. Me’va cenneti onun (Sidre’nin) yanındadır. O zaman Sidre’yi kaplayan kaplamıştı. Göz (gördüğünden) şaşmadı ve (onu) aşmadı. Andolsun, o, Rabbinin en büyük alametlerinden bir kısmını gördü."
Sidre kök anlamı, maddiyatı olmayan, münte ha da onun olduğu yer gibi anlamları içerir. Birleşik olarak ta, vücutsuzluk alemi veya vücutsuzluk alanı yani manevi bir alemdir.

Mirac’ta Bildirilenler

  • Muhammed Mirac sırasında namaz vakitlerinin beş vakit olarak düzenlenmesi gerektiğini öğrenmiş ve Miraçtan sonra bu buyruğu Müslümanlara bildirmiştir. Muhammed İsra ve Mirac olaylarından sonra Kudüs’e gitmiş, yaşadıklarının gerçek olup olmadığından kuşku duyanların soru yağmuruna tutulmuş, o anda kendisine vizyon tarzında Mescid-i Aksa gösterilmiş ve tüm sorulara doğru yanıt vermiştir.
  • Bakara sûresinin son âyetleri tebliğ edilmiştir ki bu âyetler, iman esaslarını ve dua cümlelerini içermektedir.
Son düzenleyen Safi; 19 Temmuz 2016 23:07
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Temmuz 2008       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Geceniz Mübarek Olsun


Mirac Kandili (Arapça: لیلة المعراج, Farsça: شب معراج)
Ad:  Mirac Kandili4.jpg
Gösterim: 1962
Boyut:  39.7 KB

"Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir." (İsra :1)
Mirac Gecesi, Recep ayının 27. gecesidir. Mirac mucizesi, hicretten bir buçuk yıl önce, 621 yılı başlarında vuku bulmuştur. Olayın iki aşaması vardır. Birinci aşamada Hz. Peygamber (s.a.v) Mescidül-Haram'dan Beytü'l-Makdis'e (Kudüs) götürülür. Kur'an'ın andığı bu aşama, gece yürüyüşü anlamında isra adını alır. İkinci aşamayı ise Hz. Peygamber (s.a.v)'in Beytü'l-Makdis'ten Allah'a yükselişi oluşturur. Mirac olarak anılan bu yükselme olayı Kur'an'da anılmaz, ama çok sayıdaki hadis-i şerifde ayrıntılı biçimde anlatılır.

Hadis kitaplarında rivayet edildiği üzere:

Hz. Peygamber (s.a.v) Burak ile Beytü'l Makdis'e vardıktan sonra oradaki büyük ve sert kayadan göğe çıkarıldı. Her bir gökte peygamberlerden biriyle görüştü, nice nice melekler gördü. Cennet ve cehennemin durumlarını gördü, Sidre-i Müntehâ'ya geçti, Allah'ın melekût âleminden bir çok acaib şeyler gördü. Nihayet beş vakit namazın farz kılınması emri ile aynı gecede geri döndü.
Sabahleyin Mescid-i Haram'a çıkıp Kureyş'e haber verdi. Hayret etmek ve kabul etmemekten kimi el çırpıyor, kimi elini başına koyuyordu. İman etmiş olanlardan bazıları dönüp dinden çıktı. Birtakım erkekler Ebû Bekir'e koştular.
Ebu Bekir;
"Eğer o, bunu söylediyse şüphesiz doğrudur" dedi.
Onlar:
"Onu bu konuda da mı tasdik ediyorsun?" dediler.
O da:
"Ben onu bundan daha ötesinde tasdik ediyorum, sabah akşam gökten getirdiği haberleri yani peygamberliğini tasdik ediyorum" dedi. Bunun üzerine kendisine Sıddık unvanı verildi.
Kureyşliler içinde Beytü'l-Makdis'i o zamanki haliyle bilenler vardı. Bunlar, onun vasıfları ve durumuyla ilgili sorular sordular, tanımlamasını istediler. Derhal Hz. Peygambere Beytü'l-Makdis gösterildi. Bunun üzerine ona bakıp anlatıyordu.
"Gerçi Beytül-Makdis'i tanımlamada isabet etti." dediler.
Sonra:
"Haydi bakalım bizim kervandan haber ver, o bizce daha önemlidir, onlardan bir şeyle karşılaştın mı?" dediler.
Peygamber (s.a.v):
"Evet, falancanın kervanlarıyla karşılaştım, Revhâ'da idi. Bir deve kaybetmişler arıyorlardı. Yüklerinde bir su kadehi vardı. Susadım onu alıp su içtim ve yine eskiden olduğu gibi yerine koydum. Geldiklerinde sorun bakalım kadehte suyu bulmuşlar mı?" buyurdu.
"Bu da diğer bir alâmettir" dediler. Sonra sayıların, yüklerini ve görünüşlerini sordular.
Bu defa da kervan olduğu gibi Hz. Peygambere gösterildi ve sorduklarının hepsine cevap verdi ve buyurdu ki:
"İçlerinde falan ve falan önde, boz renkte bir deve üzerinde dikilmiş iki harar olduğu halde falan gün güneşin doğması ile beraber gelirler".
Bunun üzerine:
"Bu da diğer bir âyettir" dediler ve o gün hızla Seniyye'ye doğru çıktılar. Güneş ne zaman doğacak da onu yalancı çıkaracağız diye bakıyorlardı. Derken içlerinden birisi:
"Güneş doğdu!" diye haykırdı. Diğer birisi de:
"İşte kervan geliyor, önünde boz bir deve ve içlerinde falan ve falan da var, tıpkı (Hz. Muhammed'in) dediği gibi" dedi. Böyle olduğu halde yine iman etmediler de:
"Bu apaçık bir büyüdür." dediler.

Bazıları göğe yükselmenin de "Burak" üzerinde meydana geldiğini söylemişler ise de gerçek olan şudur: Mescid-i Aksâ'ya kadar İsrâ (gece yolculuğu) Burak ile olmuş. Ondan sonra Mirac, asansör kurulmuştur.

Ebu Sa'îd-i Hudrî'den rivayet olunduğu üzere Resulullah buyurmuştur ki:
"Beytü'l-Mak-dis'te olanları bitirdiğim zaman Mirac getirildi ki, ben ondan güzel bir şey görmedim. Ve o, odur ki, ölünüz can çekişme vaktinde gözlerini ona diker. Arkadaşım, beni, onun içinde kapılardan bir kapıya ulaşıncaya kadar çıkardı ki, ona "Koruyucu melekler kapısı" denir. Koruyucular kapısı, gök koruyucularının beklediği dünya göğü kapısıdır.
Nitekim bu konuda,
"Ve onu, her kovulmuş şeytandan koruduk" (Hicr, 15/17) buyurulmuştu.
Ve Ebu Sa'îd-i Hüdrî'nin diğer bir rivayetinde şu detaylı açıklama vardır:
"Sonra Mirac getirildi -ki insanların ruhu onda göğe yükselir. Baktım ki, gördüğüm şeylerin en güzeli; görmez misin ölmek üzere olan kimse, ona nasıl gözünü diker? Bunun üzerine dünya göğü kapısına kadar yükseltildik. Cebrail kapının açılmasını istedi.
"O kimdir?" denildi.
"Cibril" dedi.
"Yanındaki kim?" denildi.
"Muhammed" dedi.
"Öyle mi?
O Peygamber olarak gönderildi mi?" denildi.
O, "evet" dedi.
Hemen kapıyı açtılar ve beni selamladılar. Bir de ne bakayım görevli bir melek gördüm ki göğü koruyor ve ona İsmail deniliyor, emrinde yetmişbin melek ve her birinin emrinde yüzbin melek var.
"Burada Resulullah (s.a.v) şu âyeti okudu:
Biz o ateşin koruyucularını meleklerden başkasını kılmadık. Ve onların sayısını inkar edenler için yalnızca bir fitne (konusu) yaptık ki, kendilerine kitap verilenler, kesin bir bilgiyle inansın, iman edenlerin de imanları artsın; kendilerine kitap verilenler ve iman edenler (böylece) kuşkuya kapılmasın. Kalplerinde bir hastalık olanlar ile kafirler de şöyle desin: "Allah, bu örnekle neyi anlatmak istedi?" İşte Allah, dilediğini böyle şaşırtıp-saptırır, dilediğini böyle hidayete erdirir. Rabbinin ordularını Kendisi'nden başka (hiç kimse) bilmez. Bu ise, beşer (insan) için yalnızca bir öğüttür. (Müddessir, 74/31)
Ve buyurdu ki:
Derken bir adam ile beraberim ki, şekli Allah'ın yarattığı günkü gibi, ondan hiçbir şey değişmemiş, kendisine soyundan olan insanların ruhu arzediliyor: "Mümin ruhu, hoş ruh, hoş kokuludur. Bunun kitabını (iyilerin defterin)de kılın" diyor. "Kâfir ruhu ise; kötü ruh, kötü kokuludur. Bunun kitabını (kötülerin defterin) de kılın" diyor.
"Ey Cibril! bu kim?" dedim.
"Baban Âdem" dedi. Ve o, bana selam verdi, gönlümü aldı, hayır ile dua etti
"Hoş geldin salih peygamber ve salih evlad" dedi.
Sonra baktım bir toplum gördüm ki, dudakları deve dudağı gibiydi. Onlara bir takım memurlar görevlendirilmişti, dudaklarını kesiyorlar ve ağızlarına ateşten bir taş koyuyorlar, bu taşlar makadlarından çıkıyordu.
"Ey Cibril! Bunlar kimler?" dedim.
O: "Yetimlerin mallarını haksızlıkla yiyenlerdir" dedi.
Sonra baktım bir toplum vardı ki, derilerinden sırım kesiliyor ve ağızlarına tıkılıyor. Ve yediğiniz gibi yiyiniz deniliyor. Ve bu onlara en iğrenç bir şey oluyor.
"Ey Cibril! Bunlar kimler?" dedim.
"Bunlar o koğucular, fitnecilerdir ki, insanların etlerini yerler ve sövmek ile ırz ve namuslarına saldırırlar." dedi.
Sonra baktım bir toplum var ki, önlerine bir sofra kurulmuş, üzerinde benim gördüğüm etlerin en güzellerinden kebaplar var, etraflarında da leşler var. Onlar, o güzel etleri bırakıp bu leşlerden yemeğe başladılar.
"Bunlar kim? Ey Cebrail!" dedim. O:
"Bunlar zinakarlar" dedi. "Allah'ın helal kıldığını bırakırlar da haram kıldığını yerler."
Sonra baktım bir toplum var ki, karınları evler gibidir. Bunlar Firavun ailesinin yolu üzerinde bulunuyor. Firavun ailesi sabah ve akşam ateşe atılırken bunlara uğruyor, uğradı mı bunlar bir fırlıyorlar, fırlayınca her biri karnının ağır basması ile düşüyor ve bunun üzerine Firavun ailesi bunları ayaklarıyla çiğniyorlar.
"Ey Cibril! Bunlar kimler?" dedim...
Dedi ki:
"Bunlar, karınlarında faiz yiyenlerdir. "onların misali kendisini şeytan çarpmış olan kimse gibidir".
Sonra birtakım kadınlar memelerinden asılmış ve birtakım kadınlar, baş aşağı ayaklarından asılmış.
"Ey Cibril! Bunlar kimler?" dedim. O:
"Bunlar zina eden ve çocuklarını öldüren kadınlardır" dedi.
Sonra ikinci göğe çıktık. Orada Yusuf ile buluştum. Ümmetinden kendine tabi olanlar da etrafında idi. Yüzü, ayın ondördündeki dolunay gibiydi. Bana selam verdi, hoş geldin dedi.
Sonra üçüncü göğe geçtik. Orada iki teyzeoğlu; Yahya ve İsa ile buluştum. Giyimleri ve saç sakalları birbirine benziyordu. Bana selam verdiler. Hoş geldin dediler.
Sonra dördüncü göğe geçtik. İdris ile buluştum. Bana selam verdi, hoşgeldin dedi. Nitekim yüce Allah:
"Biz onu yüce bir yere yükselttik" (Meryem, 19/57) buyurmuştur.
Sonra beşinci göğe geçtik. Orada milletine sevdirilmiş olan Harun ile buluştum. Etrafında ümmetinden birçok tabileri vardı, uzun sakallı idi. Sakalı hemen hemen göbeğine değecekti. Beni selamladı, hoşgeldin dedi.
Sonra altıncı göğe çıktık, Orada Musa b. İmran ile buluştum. Çok kıllı idi. Üzerinde iki gömlek olsaydı kılları onlardan çıkardı. Musa dedi ki:
"İnsanlar beni "Allah katında en şerefli olan yaratık" diye iddia ederler. Bu ise Allah katında benden yalnız daha şerefli olsaydı aldırış etmezdim. Fakat her peygamber ümmetinden kendine uyanlarla beraberdir. "
Sonra yedinci göğe geçtik. Ben, orada İbrahim ile buluştum. Sırtını Beyt-i Ma'mur'a dayamıştı. Beni selamladı.
"Salih Peygamber ve Salih evlad hoş geldin" dedi. Bunun üzerine bana denildi ki:
"İşte senin yerin ve ümmetinin yeri."
Sonra Resulullah,
"Gerçekten İbrahim'e insanların en yakını, zamanında ona tabi olanlarla şu Peygamber (Hz. Muhammed) ve ona iman edenlerdir. Allah müminlerin yardımcısıdır." (Al-i İmran, 3/68) âyetini tilavet etti ve buyurdu ki:
"Sonra Beyt-i Ma'mur'a girdim, içinde namaz kıldım. Ona her gün yetmişbin melek girer, Kıyamete kadar geri de dönmezler. Sonra baktım bir ağaç var ki bir yaprağı bu ümmeti bürür. Bunun kökünde bir kaynak akıyor, iki kola ayrılıyordu.
"Ey Cibril! Bu nedir?" dedim. O:
"Şu rahmet nehri, şu da Allah'ın sana verdiği Kevser'dir" dedi. Bunun üzerine rahmet nehrinde yıkandım, geçmiş ve gelecek günahlarım bağışlandı. Sonra Kevser'in akış istikametini tuttum ve nihayet cennete girdim. Bir de ne bakayım orada hiçbir gözün görmediği, kulağın işitmediği, insan kalbine gelmeyen şeyler var.

Namaz Emri


Sonra yüce Allah bana emrini emretti ve elli namaz farz kıldı. Ondan sonra Musa'ya uğradım.
"Rabbin ne emretti?" dedi.
"Üzerime elli namaz farz kıldı" dedim. O:
"Dön, azaltması için Rabbine yalvar. Çünkü ümmetin bunun altından kalkamaz" dedi.
Rabbime döndüm, azaltması için yalvardım. O benden on vakit namaz indirdi. Sonra Musa'ya döndüm. Bu şekilde Musa'ya uğradıkça Rabbime dönüyordum. Sonunda beş vakit namaz farz kıldı.
Musa, yine:
"Rabbine dön, azaltmasını iste" dedi.
Ben:
"Çok müracaat ettim, artık utandım." dedim.
Bunun üzerine bana denildi ki:
"Sana bu beş vakit namaz, elli namazdır. Bir iyilik on katı iledir. Her kim iyilik yapmaya gayret eder de onu işlemezse, onu bir iyilik yazılır, işleyene de on iyilik yazılır. Her kim de bir günah yapmaya teşebbüs eder de işlemezse bir şey yazılmaz, işlerse bir günah yazılır."

Alâî Tefsiri'nden Âlûsî'nin naklettiğine göre, Resulullah'ın İsra gecesi biniti beş tane idi. Birincisi Beytü'l-Makdis'e kadar Burak. İkincisi dünya göğüne kadar Mi'rac; üçüncüsü yedinci göğe kadar meleklerin kanatları; dördüncüsü Sidre-i Münteha'ya kadar Cibril'in kanadı; beşincisi Kâbe Kavseyn'e (Mirac gecesi iki yay arası kadar Allah'a yaklaşmasına) kadar Refref (manevî bir binek) Farsça bir şiirde şöyle denilmiştir:
"Renk Onu, yani Muhammed (s.a.v.)'i âyetlerimizden göstermemiz için geceleyin yürüttük. Bu şekilde Mirac, Peygambere âyet göstermekten ibaret değil, Peygamberin kendisini bir âyet olarak kâinata göstermek olmuştur. Gerçekten Necm Sûresi'nin inişi daha önce olduğuna göre, Peygamber hakkında;
"Andolsun, O, Rabbinin âyetlerinden en büyüğünü gördü" (Necm, 53/18)
anlamı daha önce gerçekleşmiştir. Ve o, kendisi Allah'ın âyetlerinden en büyük bir âyettir. Ve İsrâ'nın hikmeti de ona göstermeden çok, onu göstermeye daha uygundur.

Muhakkak ki, ancak o, herşeyi işiten ve herşeyi görendir. Tefsircilerin çoğu, bu zamiri yüce Allah'a işaret etmek üzere tefsir etmişler ve meâlini şöyle açıklamışlardır: O noksan sıfatlardan münezzeh zattır ki, ancak o, kulunun gizli ve açık bütün hallerini gerçek anlamda gören ve haberdar olan ve bundan dolayı, bu yüksek makama ehil ve layık olduğunu bilendir. Onun için bu makamı ona tahsis etmiş ve ona bu şekilde ikramda bulunmuştur. Bu şekilde âyet, gıyabdan (üçüncü şahıstan) birinci şahısa iltifat (çevirme) ile başlamış ve birinci şahıstan üçüncü şahısa iltifat ile son bulmuş olur. Aynı zamanda kâfirlere karşı bir tehdid mânâsını da gerektirir. Ebu'l-Bekâ'nın naklettiğine göre, bazı tefsirciler de zamirin Peygambere işaret ettiğini söylemiş ve âyetin meâlinde demiştir ki: "Gerçekten sözümüzü işiten ve zatımızı gören yalnız o kuldur". Bu şekilde üçüncü şahısa iltifat yoktur. Ve âyet, zahirine göre yorumlanmıştır. Ancak "zatımızı gören" diye tefsir etmek için açık bir ipucu yoktur. "O gösterdiğimiz âyetleri gören" demek daha açıktır. Bununla birlikte Tıybî demiştir ki: "Zamirin böyle iki ayrı yoruma muhtemel olarak gelmesinin sırrı, Hz. Peygamberin yüce Allah'ı görmesi ve noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah'ın sözünü işitmesi ve ancak, "Benim yardımımla işitir ve benim yardımımla görür." Hadisi şerifin mânâsı üzere olduğuna işaret olsa gerektir.
Mirac olayının gerçekleştiği gece müslümanlarca kadir gecesinden sonra en kutsal gece sayılmış ve bu gecenin ibadetle ihyası gelenekleşmiştir. Osmanlılar döneminde, camiler kandillerle donatıldığı için Mirac kandili olarak anılan geceyi izleyen gün, cami ve tekkelerde Mirac olayını anlatan ve Miraciye adı verilen şiirlerin okunması, dinleyenlere süt ikram edilmesi de bir gelenekti.

Geceyi İhya Etmek İçin


Yatsı namazından sonra 12 rek'at "Hacet namazı" kılınır.
Beher rek'atte Fâtiha-i şerîfeden sonra 10 İhlâs-ı şerîf okunur.
Namaza niyet:
"Yâ Rabbî, rızâ-i şerîfin için niyet eyledim namaza. Bu gece yedi kat gökleri ve bütün esrârını göstererek muhabbetin ile müşerref kıldığın sevgili habîbin Resûl-i Zîşan Efendimiz hürmetine ben âciz kulunu afv-ı ilâhîne, feyz-i ilâhîne ve rızâ-i ilâhîne mazhar eyle, Allâhü Ekber."
Namazdan sonra:
4 Fâtiha-i şerîfe,
100 defa:
"Sübhânallâhi vel-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber. Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azıym"
100 İstiğfâr-ı şerîf,
100 Salevât- şerîfe okunup duâ yapılır.
Bu namazda, İhlâs-ı şerîfeler 100'er adet okunursa veya bu namaz 100 rek'at olarak kılınırsa; bunu yerine getiren mü'min huzûr-i ilâhîye namaz borçlusu olarak çıkmaz.
Mi'rac gecesinden sonraki gün, mutlaka oruçlu olmalıdır.
Namaz borcu olanların hiç olmazsa 1 günlük namazlarını kaza etmeleri makbul olsa gerekir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 19 Temmuz 2016 23:23
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
28 Haziran 2011       Mesaj #7
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Miraç Kandili


(Arapça: لیلة المعراج, Farsça: شب معراج), İslam dininde kutsal sayılan gecelerden biridir. Recep ayının 27. gecesidir. Müslümanlar bu gecede peygamberleri Muhammed’in, Mekke´deki Mescid-i Haram´dan, Kudüs´teki Mescid-i Aksa´ya götürüldüğüne, oradan da gökleri aşarak, Cebrail’in bile giremediği Sidretül Münteha’yı geçerek Allah´ın katına ulaştığına inanırlar. Bu olaya miraç ya da göğe çıkış denir.


Miraç gecesindeki yolculuğun ruhsal bir deneyim olduğu tezine karşı Schimmel gibi bazı araştırmacılar ayette kulunun ruhuyla değil, ‘kuluyla birlikte’ seyahat ettiği belirtilmesini sunmuştur. Bazı İslam âlimleri de Burak adlı bineğin kullanılmasını Miraç’ın tamamen ruhsal bir deneyim olamayacağına kanıt olarak göstermişlerdir.

Miraç’ta kendisine sunulan şarap, bal ve süt dolu üç bardaktan süt bardağını tercih ederek sütü içmiştir. Bu sebeple Anadolu’da çoğu yerde bu gecede süt içme ve dağıtma geleneği olduğu ifade edilmektedir. Bazı yerlerde tatlı da yapılır ve dağıtırlır. Konya’da bu geceye “süt gecesi” de denilmektedir.

Beş vakit namaz, bu gecede farz kılınmış, Bakara suresinin iman esaslarını ve dua cümleleri içeren son 2 ayeti tebliğ edilmiş ve şirk koşmayan herkesin cennete gireceği müjdesi verilmiştir. Bu günde genelde Müslümanlar dua eder, tesbih çeker ve Yasin Suresi’ni okurlar, veya camilerdeki programlarda yer alırlar.

Bu olayın bahsi İslam’ın kutsal kitabı Kur’an’da İsra ve Necm Surelerinde geçer. “Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir.” (İsra :1)
Son düzenleyen Safi; 19 Temmuz 2016 23:08
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
16 Haziran 2012       Mesaj #8
Avatarı yok
Yasaklı

Mirac Kandili / Mirac Ne Demektir, Bu Gecenin Önemi Nedir?


Mirac, merdiven demektir. Resulullah efendimizin göklere çıkarıldığı, bilinmeyen yerlere götürüldüğü gecedir. Recebin 27. gecesidir. İsra suresinin ilk âyet-i kerimesinde, Mirac bildirilmektedir.Mutezile fırkası, Resulullah efendimizin bir anda, Cenneti, Cehennemi ve daha birçok yerleri gezip gelmesine akıl erdirememiş, “Miracı kabul etmek, Allah’a mekan ittihaz etmek olur” diyerek Miracı inkâr etmiştir. Allahü Teâlâ, Hazret-i Musa ile Tur dağında konuşmuştur. Tur dağı Allahü Teâlâ'nın mekanı mıdır? Elbette değildir. Cennete giren müminler de Allahü Teâlâ'yı görecektir. Cennet de Allahü Teâlâ'nın mekanı değildir. Allahü Teâlâ mekandan münezzehtir.

Kavl-ül-Fasl Kitabında Deniyor ki:

İsra suresinin ilk âyetinde, Allahü Teâlâ, kudret ve azametinden nice acayip işlerden bazılarını göstermek için,Hz.Muhammed aleyhisselamı, Mekke'den Kudüs'e götürdüğünü bildiriyor. İsra kelimesi, rüya için kullanılmaz. Uyanık iken, gece yürümek manasına kullanılır. (Sana[Miracda] gösterdiğimiz temaşayı insanlar için bir fitne kıldık)âyetindeki fitne, imtihan demektir. İmtihan ise uyanıkken olur. Peygamber Efendimizin anlattığı rüya olsaydı, hiç kimse tuhaf karşılamazdı.Hazret-i Ebu Bekir (R.A.) tasdik edip, yüksek derecelere kavuşmazdı. Resulullahın (S.A.V.), Mekke'den Kudüs'e götürüldüğüne inanmayan kâfir olur. Göklere ve bilinmeyen yerlere götürüldüğüne inanmayan sapık olur (Bahr). Birkaç saniyede Mekke'den Kudüs'e götüren Allahü Teâlâ, neden daha uzaklara götüremesin?Allah’ın (C.C.) kudretinden ancak kâfirler şüphe eder.Mirac gecesini ibadetle, gündüzünü de oruçla geçirmeli.

Mirac Hakkında Hadis-i Şerifler
  • (İsra gecesi [Miraca çıkınca] Cennetin kapısı üzerinde “Sadakanın on,ödünç vermenin sevabı onsekiz mislidir” yazılmış olduğunu gördüm.) [Beyheki]
  • (İsra gecesi her gökte, Muhammedün Resulullah ve arkasından Ebu Bekri Sıddık yazılı olduğunu gördüm.) [Ebu Nuaym]
  • (İsra gecesi, nura gark olmuş bir zat gördüm. “Bu kim?” dedim. Cebrail aleyhisselam,“Dünyada iken Allahü teâlâyı devamlı anan, kalbi camiye bağlı ve ana-babasına asi olmayan bir zattır” dedi.) [İ. Ebiddünya]
  • (Miracda, Cehennemde kokmuş leş yiyenlerin kim olduğunu sordum.“Bunlar, gıybet ederek insanların etlerini yiyenlerdir” dendi.) [I. Ahmed]
  • (Mirac gecesi, uğradığım her melek topluluğu, ümmetime hacamatı tavsiye etti.) [Hakim]
  • (Mirac gecesinde ateşten makasla kendi dudaklarını kesenleri görüp, kim olduklarını sordum. "İlmi ile amel etmeyen din adamlarıdır" dendi.) [Buhari, Müslim]
  • (Mirac gecesi Cehennemi gösterdiler, çoğunun kadın olduğunu gördüm.) [Tirmizi]
  • (Mirac gecesi, ekin ekip bir günde biçen bir topluluk gördüm.Biçtiği mahsul yeniden eski haline dönüyordu. “Bunlar kim?” dedim. Cebrail aleyhisselam,“Bunlar Allah yolunda cihad edenlerdir. Bunların bir iyiliğine yedi yüz misli sevap verilir.Harcadıklarının yerine yenisi verilir” dedi.) [Bezzar]
  • (Mirac gecesinde iyi amel eden için yüz yıllık mükâfat vardır.)[İ.Gazali]
  • (Recebin 27. günü oruç tutana, 60 yıllık oruç sevabı verilir.)[İ.Gazali]
  • (Cebrail aleyhisselamla bütün gökleri geçerek Sidre-i müntehaya geldim. Cenneti gösterdiler. Daha sonra elli vakit namazla dönerken Musa aleyhisselamı gördüm. Elli vakit namazın ümmetime zor geleceğini, dönüp namaz vakitlerini azaltmasını Allahü teâlâdan istememi söyledi. Azar azar kaldırılarak sonunda beş vakte indirildi.) [Müslim]
Kaynak : Dinimizislam
Son düzenleyen Safi; 19 Temmuz 2016 23:09
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
5 Haziran 2013       Mesaj #9
Avatarı yok
Yasaklı

Miraçla Gelen Hediyeler


Birincisi: Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselam bütün iman hakikatlerini gözleriyle gördü. Melekleri, Cenneti, âhireti, hattâ Cenab-ı Hakkın cemâlini gözleriyle müşahede etti. Sözlerinde ve vaadinde en küçük bir hilafı, aksi beyanı olmayan o yüce insan mü'min ruhlara manen şöyle diyordu: Sizin inandığınız, melekleri, âhireti, Rabbinizin Nur cemâlini bizzat gördüm; bu iman esasları vardır, mevcuttur; tereddüt ve şüphe etmeyiniz. Böylece mü'minler sonsuz bir imana ermenin saadetine kavuştular.

İkincisi: İnsan herşeyi merak ediyor. Ayda hayat var mı, yok mu? diye araştırıyor. Halbuki Ay O Ezelî Sultanın memleketinde ancak bir sinek kadar yer kaplıyor.Mü'minler merak ediyorlar. Rabbimiz bizden ne istiyor? Acaba ne yaparsak Rabbimiz bizden razı olur? Bir yolunu bulsak da doğrudan doğruya Rabbimizle muhatap olsak, bizden ne istiyor, anlasaydık derken, İki Cihan Serveri yetmiş bin perde arkasından ezel ve ebed Sultanının razı olacağı amelleri Miraç meyvesi olarak getirdi beşere hediye etti. Bu hediye başta namaz olmak üzere İslâmın diğer esasları ve ibadetleridir.

Üçüncüsü: Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam ebedî saadet definesinin anahtarını alıp getirmiş, cinlere ve insanlara hediye etmiştir. Peygamber Efendimiz kendi gözüyle Cenneti görmüş, sonsuz saadetin varlığını müşahede etmiş ve bu büyük müjdeyi haber vermiştir. Öyle ki, bir adama idam edileceği anda affedilerek padişahın yakınında bir saray verilse ne kadar sevinir.
Öyle de bütün cinler ve insanlar sayısınca toplu bir müjde olan bu sevinç ne kadar önemli ve değerlidir.

Dördüncüsü:
Peygamber Efendimiz Miraçta Cenab-ı Hakkın cemalini görme nimetini tattı. Bu manevi nimetin Cennette mü'minlere de nasip olacağı müjdesini verdi. ayın on dördünü nasıl açıkça gözünüzle görüyorsanız, Rabbinizi de öyle Cennette apaçık göreceksiniz buyurarak bu ezelî müjdeyi bizlere hediye olarak getirdi.

Beşincisi: İnsanın kâinatın en kıymetli bir meyvesi ve Kâinat Sahibinin en nazlı bir sevgilisi olduğu Miraçla anlaşıldı. Kâinata nisbetle küçük bir varlık, zayıf bir canlı olan insan bu meyve ile öyle bir dereceye çıktı ki, bütün varlıklar üzerinde bir makam ve mevki kazandı. Çünkü rütbesiz bir askere, Sen paşa oldun dense ne kadar sevinir.

Öyle de âciz, fani, devamlı ayrılık ve zeval tokadını yiyen biçare insana birden, "Sonsuz ve baki bir Cennette Rahman ve Rahîm olan Allah'ın rahmetine gireceksin" dendiğinde o insan ne kadar büyük bir mevki ve makama çıkar. Cennette hayal hızında, ruh genişliğinde, akıl akıcılığında, kalbin bütün arzularında Cenab-ı Hakkın ebedi mülkünde seyir ve seyahate erecektir. Cenab-ı Hakkın (c.c.) nur cemalini seyretme nimetini tadacaktır. Böyle bir insanın kalb ve ruhu ne kadar büyük bir sevince kavuşur değil mi? Miraçın bu meyvesi insanın en büyük arzu ve hedefidir. (Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, 31. Söz.)

Miraç Gecesi Namazı


Miraç gecesi kılınacak namaz on iki rekattır. İki rekatte bir selam verilerek kılınacak olan namaz on iki rekat ile bitirilir. Her rekatte Fatihadan sonra on kere ihlas okunur. Kılınma zamanı yatsı namazı kılındıktan sonra, imsak vaktine kadar ki herhangi bir vakit olabilir. Bu oniki rekat namaz bittiği zaman selamdan sonra yüz defa :'Sübhanallahi vel hamdülillahi vela ilahe illallahü vallahü ekber vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyül azim' duası okunur.Ardından da yüz kere istiğfar yapılır.

Miraç Gecesinin Gündüzünde Kılınacak Namaz


Miraç gecesinin gündüzünde öğlen namazını kıldıktan sonra sonra dört rekat namaz kılınır.
Bu namazın; birinci rekatında Fatiha dan sonra bir kere Felak suresi, ikinci rekattan sonra bir kere Nas suresi, üçüncü rekatta üç kere Kadr suresi, dördüncü rekatta elli kere İhlas suresi okunur.


Kaynak: Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı, Sözler
Son düzenleyen Safi; 19 Temmuz 2016 23:10
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
15 Mayıs 2015       Mesaj #10
Avatarı yok
Yasaklı

Mirâc Gecesi


Recep ayının 27. gecesi Mirâc Gecesi’dir. Mirâc, merdiven anlamına gelmektedir. Cebrâil aleyhisselâm gelip, Peygamber Efendimizi, 52 yaşında iken, Recep ayının 27. gecesi, Mekke-i Mükerreme’de Mescid-i Haram’dan, Kudüs’te Mescid-i Aksa’ya ve oradan göklere götürdü. İslâm âlimleri buyurdu ki: “Mirâc ruh ve ceset ile birlikte oldu. Âyet-i kerîme ile sabit olduğundan, Mekke’den Kudüs’e götürüldüğüne inanmayan kâfir olur.” Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, Mirâc’da Cenneti, Cehennemi, sayısız şeyleri görüp, Kürsî, Arş ve Ruh âlemlerini geçip, bilinmeyen, anlaşılamayan, anlatılamayan şekilde, mekânsız, zamansız, cihetsiz, sıfatsız olarak Allahü Teâlâ'yı gördü. Hiçbir mahlukun bilemeyeceği, anlayamayacağı nimetlere kavuşup bir anda, Kudüs’e ve oradan da Mekke-i Mükerreme’ye geldi.Bu mübarek gecede günahların affı için bol bol tevbe, istiğfar edilip samimi bir şekilde içten dua edilmelidir.

Kaynak: Dinimizislam / Yeni Ümit
Son düzenleyen Safi; 19 Temmuz 2016 23:10

Benzer Konular

20 Ağustos 2006 / KafKasKarTaLi Müslümanlık/İslamiyet
19 Kasım 2018 / Misafir Hz. Muhammed
6 Mayıs 2021 / Misafir Müslümanlık/İslamiyet
30 Mart 2017 / evo Müslümanlık/İslamiyet
30 Nisan 2018 / ThinkerBeLL Müslümanlık/İslamiyet