Arama

Edirne'nin Fethi (Sazlıdere Savaşı)

Güncelleme: 14 Şubat 2014 Gösterim: 2.748 Cevap: 0
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
14 Şubat 2014       Mesaj #1
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
Edirne'nin fethi
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar


Edirne'nin fethi, Osmanlı İmparatorluğu ile Bizans İmparatorluğu arasında yapılan ve Osmanlı'nın Edirne'yi (o zamanki adıyla Hadrianopolis) fethiyle sonuçlanan süreçtir. Tarihi, çeşitli kaynaklara göre farklılık göstermekle beraber 1361-1371 yılları arasında gerçekleştiği bilinmektedir.


Arka plan


Padişah Orhan Gazi'nin en büyük oğlu Süleyman Paşa, Osmanlı Devleti'nin Balkanlardaki fetihlerini gerçekleştiren isimdi. Yaptığı fetihler sonrasında bölgede Paşa Sancağı kurulmuştu. Sancak, batıda Keşan ile arasında Yayla Dağı'ndan ve Malkara ile Hayrabolu'yu ayıran dağlık bölgeden geçmekte, Marmara Denizi sahillerinde Tekfurdağı kasabası güneyinde Bakacık Tepesi ve Hora'ya kadar uzanmaktaydı.


1357 yazında, 11 yaşındaki oğlu Halil'in Foçalı korsanlara esir düşmesinin ardından Orhan Gazi, oğlunu kurtarmak için Bizans İmparatoru V. Yannis Palaiologos'a başvurdu. İki taraf arasında yapılan anlaşma gereğince Osmanlılar Bizans topraklarına saldırmayacak, Foçalılara gönderilecek gemilerin masraflarını üstlenecek, Bizans İmparatoru'nun eski borçlarını affedecek ve Rumeli'de imparatora karşı duran Matthaios Kantakuzenos'a yardımdan vazgeçerek imparatoru destekleyecekti. Anlaşmadan önce Osmanlılar ile Matthaios Kantakuzenos iş birliği yapmakta ve bu sayede Osmanlı'nın Rumeli'deki fetihleri sürmekteydi. Diğer taraftan Süleyman Paşa, Halil'in esir düşmesinden kısa bir süre sonra ölmüş; en büyük kardeşi Murad, lalası Şahin ile birlikte Rumeli'deki en önemli uc bölgesine gönderilmişti. Matthaios Kantakuzenos ise Sırplar tarafından yakalanmış ve imparatora teslim edilmişti. Orhan Gazi'nin zorlaması üzerine bizzat Yannis Palaiologos'un da bulunduğu üç kadırga ertesi bahar, yani 1358 baharında Foçalıların üzerine gitti. Foçalıları karadan sıkıştırmak için ise Saruhanoğulları Beyi İlyas Bey ile anlaşılmıştı. Ancak her iki taraf da başarısız oldu ve imparator tahtına geri döndü. Orhan Gazi'nin imparatora, oğlunu kurtarmazsa anlaşmayı bozacağını ve Bizans topraklarına karşı saldırılara tekrardan başlayacağını belirtmesi üzerine imparator, iki gemiyle birlikte Prokonnesos'a gitti ve burada Orhan Gazi'yle buluşmasının ardından aynı yıl içerisinde Foça'ya hareket etti. Bu sefer de bir sonuç alınamamasının ardından 1359 baharında Kadıköy'e gelen Orhan Gazi, imparatorun elçileriyle gemide bir görüşme yaptı. Oğlu Halil'in kurtarılmasının ardından, imparatorun kızıyla nişanlanması ve aralarındaki barışın daimi olması şartlarıyla tekrardan bir anlaşma yapıldı. Aynı yılın yaz aylarında tekrardan Foça'ya hareket eden imparator, Halil'i kurtardı ve İstanbul'a getirerek on yaşındaki kızı İrini ile nişanladı. 1359 yılının Eylül sonlarına tekabül eden tarihlerde ise gemi ile İzmit'e getirilip, babasına teslim edildi. 1357 yazında esir düşen Halil'in 1359 yazında kurtarılmasına kadarki yaklaşık iki yıllık sürede, iki devlet arasında Rumeli'de herhangi bir çatışma yaşanmadı.


Osmanlı gazilerinin müttefiki olan Matthaios Kantakuzenos'un bölgeden atılmasının ardından, bölgedeki hâkimiyet doğrudan doğruya Yannis Palaiologos'un kontrolüne geçmişti. Halil'in kurtarılmasından kısa bir süre sonra Rumeli'deki gazilerin başında bulunan Orhan Gazi'nin Murad'ın lalası Şahin ve uc kumandanları Hacı İlbeği ile Gazi Evrenos, bölgedeki fetih hareketlerine tekrardan giriştiler. Rumeli'deki yeni saldırıların hedefi ise, Osmanlıların himayeleri altında saydığı bu bölgeler olacaktı. Rumeli'deki Osmanlı kuvvetleri, 1359'dan itibaren doğuya doğru sistematik olarak akınlar düzenlemeye başladı. Floransalı Matteo Villani'ye göre bu taarruzlar sırasında Dimetoka (o zamanki adıyla Didymeteichon) ilk defa geçici olarak Osmanlıların eline geçmiş, Türk akıncıları aynı yıl İstanbul (o zamanki adıyla Konstantinopolis) surları karşısında görünmüştü.


Fetih tarihi hakkındaki görüşler


Fethin yapıldığı yıl konusunda farklı görüşler mevcuttur. Bulgar tarihçi Aleksandr Burmov, Sırp kronikleri ile Laonikos Chalkokondyles ve Giacomo Luccari'nin kayıtlarına dayanarak 26 Eylül 1371'deki Çirmen Muharebesi'nden hemen sonra, 1371'in Eylül sonları ile Ekim başları civarında yapıldığını öne sürmektedir. Ancak Burmov, son iki kaynakta yer alan Edirne'yi fetheden ordunun başında Süleyman Paşa bulunduğu bilgisini reddeder. O dönemdeki genel durumu da göz önünde bulundurarak fetih tarihini 1371 olarak tanımlayan Burmov'a göre Sırp prenslerinin birden Çirmen'e gelmeleri ve o zamanlar Arnavutluk taraflarında bulunan Vukašin Mrnjavčević'in kardeşi Jovan Uglješa ile birleşmesi sonucunda bölgede gerçekleşen Çirmen Muharebesi, Edirne'yi Osmanlıların elinden kurtarmak için düzenlenmişti. Bu muharebede Sırp tarafının yenilmesi üzerine şehir, Osmanlı egemenliğine girmişti. Ancak Georgiy Ostrogorskiy'in belirttiği üzere Burmov'un kaynak olarak kullandığı Sırp kronikleri, Osmanlıların Balkanlardaki ilerleyişi hakkında birtakım hatalı tarihler gösterdiğinden kesin olarak doğru olduğu söylenememektedir. Ostrogorskiy, eserini 1480'lerde yazmış olan Chalkokondyles'in de kronolojik hatalar yaptığını belirtir.


Diğer taraftan Burmov, Bizanslı yazarlardan VI. Yannis Kantakuzenos ve Demetrios Kydones'in Edirne'nin düşmesinden hiç bahsetmemelerini, olayın 1371 öncesinde yaşanmadığının bir göstergesi olarak belirtir. Halil İnalcık, Burmov'un Edirne'nin 1371'deki Çirmen Muharebesi'nden sonra fethedildiği tezinin kesin delillere dayanmadığını ifade etmektedir.
Çek tarihçi Konstantin Josef Jireček, Burmov'dan önce yazdığı eserlerinde Bizans Kısa Kronikler'de verilen tarihi esas alarak Orhan Gazi'nin 1362'de öldüğünü belirmekte ve kendisinden sonra yerine gelen oğlu I. Murad'ın 1363 sonrası Edirne'yi fethettiğini ileri sürüyordu. Daha sonraları Jireček, eserini 15. yüzyılda yazmış olan Mihail Panaretos'un bir kaydına dayanarak Edirne'nin 1362 Mart'ında Bizans'ın elinde bulunduğunu ve şehrin 1363'te Osmanlı egemenliğine girdiği hakkındaki tahmininin bununla kuvvetlendiğini belirmektedir.
Türk tarihçi İsmail Hakkı Uzunçarşılı ise, 1362'de vefat eden Orhan Gazi'nin ardından tahta geçen oğlu I. Murad ilk olarak kardeşlerinin isyanlarıyla karşılaştığını ve bunlarla ilgilenmek amacıyla Ankara taraflarına doğru sefer düzenlediğini, bu yüzden Edirne'nin fetih tarihinin 1363-1365 yılları arasında değişebileceğini söylemektedir.


Fetih


Osmanlı kaynakları da fetih tarihini, 1360 ile 1365 arasında değişiklik göstermektedir. Edirne'nin fethiyle sonuçlanacak olan harekâttan, Osmanlı kaynaklarında iki ana rivâyette bahsedilir. Bunlardan birisi Âşıkpaşazâde'nin, diğeri ise kendisinden sonra birçok kişinin kullandığı ve Ruhî ile Neşrî'nin en detaylı versiyonunu verdiği Ahmedî rivayetidir. Her iki rivayet de Murad'ın Rumeli'de fetih hareketlerine başladığı yılı Hicrî takvime göre 761 (Miladî takvime göre 23 Kasım 1359-13 Kasım 1360 arası) olarak verse de, hatalı olarak Murad'ın tahta çıkış tarihi 1359 olarak göstermektedir. Halil İnalcık'a göre Murad'ın, babası Orhan Gazi'nin sağlığında devletin büyük sorumluluklarını üzerine alması sebebiyle bu hataya düşülmüştür.


Âşıkpaşazâde'ye göre Orhan Gazi ölünce, Murad Bursa'ya geldi. Karesi'den ve kendi vilâyetinden asker toplayarak, lalası Şahin ile birlikte Gelibolu üzerinden Rumeli'ye geçti. Önce Panados Kalesi'ni (günümüzde Barbaros) savaşmadan aldı, sonrasında ise gerçekleşen çatışmalar sonucunda Çorlu'yu Osmanlı topraklarına kattı ve kaleyi yıktı. Misini Kalesi (günümüzdeki adı Misinli) önüne geldiğinde, kale tekfuru kaleyi kendisine teslim etti. Kısa süre sonra da Burgos'u (günümüzdeki adı Lüleburgaz) ele geçirildi, kalesi yıkıldı. Diğer taraftan Hacı İlbeği, ele geçirdiği Burgos'ta (günümüzdeki adı Pythion) konuşlanmış ve Dimetoka'yı sıkıştırmaktaydı. Bir süre sonra kale tekfuru pusuya düşürülüp esir alınınca, tekfurun serbest kalması şartıyla kaleyi teslim aldı. Gazi Evrenos ise Keşan hisarını almış ve oradan İpsala'yı sıkıştırmaktaydı. İlerlemeye devam eden Murad, Babaeskisi'ye (günümüzdeki adı Babaeski) geldi; ancak kalede bulunan halk Edirne'ye kaçmıştı. Civardaki birkaç kaleyi daha fetheden Murad, lalası Şahin'i Edirne üzerine gönderdi. Edirne yakınlarındaki Sazlıdere civarında gerçekleşen muharebede Osmanlı kuvvetleri galip gelirken, yenilen taraf kaleye çekildi. Bu sırada Hacı İlbeği ile Gazi Evrenos gelip, Murad ile buluştular ve birlikte Edirne'ye geldiler. Murad'ın da Edirne'ye gelmesinin ardından Edirne tekfuru geceleyin kaleyi terk ederek, Meriç üzerinden Enez'e gitti. Ertesi sabah bu haber duyulunca, içeridekiler kaleyi teslim etti. Âşıkpaşazâde, fetih tarihini H. 761 olarak vermektedir.


Ruhî rivayetine göre Orhan Gazi'nin ölümünün ardından oğlu Murad, devlet büyüklükleri tarafından tahta geçirildi. Tahta çıkışının ardından Ankara tarafında gerçekleşen isyanları bastırmasının ardından Bursa'ya döndü ve asker toplayarak Rumeli'ye geçti. H. 761 yılında ise Edirne'yi fethetti.
Neşrî, ilk önce Murad'ın tahta çıkmasından sonra Ahmedî-Ruhî rivayetini nakletmiş, Edirne'nin fethinde yaşanan olayları ise Âşıkpaşazâde'den almış ve bu olayları, hatalı olarak Murad'ın tahta çıkışından sonra gerçekleşmiş gibi eklemiştir. Diğer taraftan Âşıkpaşazâde'de yer alan Süleyman Paşa'nın ölüm tarihini H. 760 (M. 3 Aralık 1358-22 Kasım 1359) olarak düzeltmiş ve Orhan Gazi'nin Süleyman Paşa'dan iki ay sonra öldüğünü belirtmiş; Murad'ın tahta çıkışı ve Ankara seferini de Ruhî'den alıp bir yıl da bunlara ayırdığından Edirne'nin fetih tarihini H. 762 (M. 11 Kasım 1360-30 Ekim 1361) olarak vermiştir.
Edirne'nin fethi hakkındaki iki eski rivayet, yani Âşıkpaşazâde ile Ahmedî-Ruhî rivayetleri fetih tarihini H. 761 verirken, yaptığı değişiklikler sonucunda bu tarihi Neşrî H. 762 olarak vermektedir. Dönemi anlatan diğer tarih yazarları Ahmedî, Şükrullâh ve Mehmed bin Hacı Halil'in eserlerinde Edirne'nin fethinden bahsedilmemektedir. Murad'ın tahta çıktığı 1362 Mart'ından sonra yaşanan gelişmeleri anlatan bu eserlerde Edirne'nin fethinin yer almaması, fethin bu yıldan önce gerçekleştiği anlamı taşımaktadır. Diğer taraftan Oruç Bey tarihinin Manisa nüshasında Edirne'nin H. 762 yılında fethedildiği ve o yıl bir güneş tutulmasının gerçekleştiği bilgisi yer almaktadır. Yapılan hesaplarla o yıl, 5 Mayıs günü bir güneş tutulmasının gerçekleştiği belirlenmiştir. Belirtilen Osmanlı kaynaklarından faydalanarak Halil İnalcık, Edirne'nin 1361 yılında Osmanlı himayesine girdiğini belirmektedir.


Sonrası


Edirne'nin fethi sonrasında Murad, lalası Şahin'i burada bırakarak Dimetoka'ya gitti. Bir müddet burayı karargâh olarak kullanırken; şehirde bir cami ile kendisi için bir saray yaptırdı. Daha sonraları Şahin'i kuzeyde Filibe ve Zagra, Gazi Evrenos'u ise Gümülcine üzerine gönderdi. Edirne'den sonra Filibe'nin alınması; Bizans, Bulgar ve Makedonya'daki Sırpların irtibatını keserken, Bizans İmparatorluğu'nun Avrupa ve Balkanlar ile kara bağlantısı Osmanlı İmparatorluğu tarafından koparılmış oldu.






🌘 🚀

Benzer Konular

1 Ocak 2012 / P.u.S.u Müslümanlık/İslamiyet
25 Ağustos 2013 / sevda4 Soru-Cevap
11 Eylül 2008 / Bia Eğitim Bilimleri
14 Mayıs 2015 / Misafir Cevaplanmış
23 Mart 2010 / asla_asla_deme Taslak Konular