Arama

Misterler (Sırlar)

Güncelleme: 31 Ağustos 2012 Gösterim: 4.313 Cevap: 2
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
4 Temmuz 2011       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Misterler

Sponsorlu Bağlantılar
Misterler, "sırlar" anlamına gelir, eski inisiyasyonlarda yalnızca inisiyelerin bilebileceği ilahi hakikatleri ifade etmek üzere kullanılırdı.
Sözcük eski Yunanca’daki “kapamak” anlamına gelen “myein” sözcüğünden türetilmiş olup, hakikatlerin öğrenilmesinde ağzın kapalı olması gerektiğine işaret etmektedir. Ağzın kapalılığı ikili bir anlama sahiptir: Hem, hakikatleri inisiyenin üstadından sözle öğrenmemesi, kendisinin sezmesi anlamına, hem de sezdiği hakikatleri kimseye ifade etmemesi anlamına işaret eder.
Ağzın kapalı olması gerektiğini ifade etmek üzere parmağıyla ağzı işaret eden Horus (Harpocrates)
Ad:  220px-Harpocrates_gulb_082006.JPG
Gösterim: 408
Boyut:  16.4 KB

Kimi ezoterik kaynaklara göre, inisiyasyonlarda misterler iki değil, üç temel aşamada öğrenilirdi; bu bakımdan misterler üç gruba ayrılırdı:
  • Küçük misterler: Bunlar, reenkarnasyon, nedensellik kuralı gibi evrensel yasalar ile imajinasyon denetlemesi, nefis denetlemesi ve psişik yetenekler hakkındaki teorik bilgilerdi.
  • Büyük misterler: Bunlar, ilk aşamada edinilen teorik bilgilerin uygulanmasıyla kazanılan bilgilerdi. Yani inisiye adayının, yüksek bilinç hallerini, görünmez alemi ve birtakım realiteleri bizzat deneyimlerek tanımasıyla edindiği bilgilerdi.
  • Hakiki misterler: İnisiye adayının spiritüel tesiri görünmez alemden kendi başına çekip aşağı (çevresine) aktarabilmesiyle ilgili bilgi ve deneyimlerdi. Bu aşamanın sonunda inisiye, sezgi yoluyla aldıklarını çevresine aktararak, ışık saçan bir meşale haline gelirdi.
Tarihçe
Eski Yunanistan’ın dinsel etkinlikleri arasında misterleri de saymak gerekir. Misterler tanrısal güçlerle ilişkiye girme törenleriydi. Bu törenleri dinsel gize ulaşmış olduğuna inanılan ayrıcalı kişiler yönetirdi, törene katılan kişiler de gize katılan kişilerdi. Misterlerin en ünlüsü Eleusis ya da Lepsina misterleriydi. Eleusis’te bir Demeter tapınağı vardı, bu tapınak inançlılardan büyük saygı görüyordu. Demeter’e tapınma tüm Attika’da yaygındı. Bu saygı giderek Orpheus’çuluğun da etkisiyle bir dinsel devinime dönüştü, böylece Eleusis misterleri ortaya çıktı. Dine giriş ya da dinin gizlerine katılma törenleri (misterion’lar) ve arınma ayinleri belli zamanlarda yapılırdı. Mağaralarda okunan dualar ve Demeter’le ilgili temsiller bu dinin en önemli gerekleri arasındadır. Temsiller arasında en belirleyici olanı Zeus’la Demeter’in birleşmesini gösteren temsildi. Bu yolda Eleusis misterleri Eskiçağ’da tiyatronun gelişmesi yönünde çok önemli katkılarda bulunmuştur. Trajedinin gelişimi de bu çerçevede olmuştur. Tarihsel açıdan trajedinin temeli din,tiyatronun temeli de trajedidir. Tüm yunan dünyasında yaygın olan bu şenlikler gerçekte basit kır eğlenceleriydi, bir bakıma da içki ve aşk alemleriydi. Şenliklerin en etkin kişileri şairler ve oyunculardı. İlkyazdaki büyük Dionysos şenliklerinde törenlerle geçen ilk iki günden sonra sanat etkinlikleri başlardı. En başta tiyatro gösterileri ve dithyrambos (dinsel şarkı) yarışmaları yapılırdı. Dithyrambos okuyan korolar Satyros’ları temsil ederdi. MÖ VI. yüzyılda koronun karşısına koyulan oyuncuyla trajedi belirmiş oldu. Sonra bu oyuncu ikiye üçe çıktı. Böylece tartışmalı, konuşmalı, çekişmeli, bir karşılıklı ilişkiler ağı örülmeye başladı.


- Derlemedir -

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
2 Temmuz 2012       Mesaj #2
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Misterler

Sponsorlu Bağlantılar
Misterler insanların yaşamından el etek çekince, insanlar ile saklı bilgi arasındaki bağlantı da kopmuştur. Bu bilgiye ilişkin düşünceler giderek daha bir allanıp pullanmış ve genelde kabul edilen gerçekçi yaşam görüşüne ters düşmeye başlamıştır. Nitekim, günümüzde ezoterizm düşüncesi tüm olağan yaşam görüşlerine zıt bir konumda yer alır.

Misterlerde ‘‘tahıl tanesi’’ son derece önemli bir rol oynardı. Tanenin toprağa ‘‘gömülmesi’’ yani ‘‘ölümü’’ ve yeşil bir filiz halinde ‘‘kıyamı’’ ana fikri simgeler. Günümüzde çarpık bir bilimsellikle, misterleri ‘‘ziraatle ilgili mitler’’, yani ziraatle uğraşan ilkel bir halkın yaptığı ayinlerin kalıntısı olarak açıklamaya çalışanlar vardır. Oysa bu düşüncenin altında çok derin bir anlam yatıyor.

Tane ‘‘insanı’’ simgelerdi. Eleusis misterlerinde her inisiyasyon adayı, belirli bir geçit töreni sırasında, küçük bir toprak kase içerisinde bir buğday tanesi taşır. İnisiyasyon sırasında ortaya çıkan giz ise, insanın da aynen bir tahıl tanesi gibi ya harcanıp gidebileceği, ya da başka bir yaşama doğabileceği düşüncesini işliyor. Birçok farklı sembol ile ifade edilmiş olan, misterlerin ana fikri de işte bu. Hz. İsa da oldukça güçlü olan bu düşünceyi birkaç kez kullanmıştır. Bu düşüncede yaşama ilişkin bütün bir karmaşık sorunlar dizisinin biyolojik nitelikteki bir açılımı yatmaktadır. Doğa, uyguladığı yöntemlerde oldukça cömert , hatta biraz da savurgandır. Sadece birkaç tanesi filizlenebilip türünün yaşamını sürdürebilsin diye inanılmaz miktarda tohum üretir. Aynı şekilde insana da bir tohum gözüyle bakacak olursak, İncil'de sürekli olarak vurgulanan o‘‘zalim’’ yasa da açıklığa kavuşur: İnsanlığın büyük bir kısmı ‘‘samandan’’ ibaret olup ‘‘yakılacaktır.’

Misterler düşüncesinin özü, anlaşılmaz nitelikteki o yeniden doğum olayının, insanın yeryüzündeki fizik doğumuna ilişkin koşullarla karşılaştırılmasında yatar. Burada özellikle de iki yön vurgulanır. Birincisi, çok sayıdaki kişinin ölümüyle eşzamanlı olarak bir kişinin yeni bir yaşama geçmesi; ikincisi, ölen ile doğan arasındaki olağanüstü fark.

Tohum ile ondan doğan ve giderek kendisi de bir başkasının tohumunu oluşturacak olan insan arasındaki fark ne ise, o insan ile oluşturacağı daha yüksek varlık arasındaki devasa fark da en az o kadardır. Ölüm, ölümdür, doğum değil. Ama doğum da meydana gelecektir.

Misterlerin ölüm ve doğumla ilgili içeriği işte buydu. Böylece, bu sırrı öğrenen, yani tümüyle anlayan ve kavrayan kişi artık eskisi gibi olamayacaktı. Kişinin içinde işlemeye başlayan bu yeni anlayış, yaşamın tümüne anlam katacak ve eylemlerini yönlendirecekti.

Eğer bizler de insanın bir tohumdan ibaret olduğu düşüncesini onaylanmış bir teori olarak kabul edebilseydik, insana ve insanlığa ilişkin tüm kavramlarımızın temelden değiştiğini görecek ve daha önce hayal meyal tahminde bulunduğumuz bir çok hususu açıklığa kavuşturabilecektik.

Bizim bildiğimiz kadarıyla yaşamın özde hiçbir amacı bulunmamaktadır. İşte bu yüzden de yaşamımızda bir çok garip, anlaşılmaz ve açıklanamaz nitelikte olaylar olup bitmektedir. Bunları gerçekten de kendi başlarına açıklamamız olanaksızdır

Yaşamın ne acı, ne zevkleri, ne başlangıcı, ne sonu, ne de en büyük başarıları belirli bir anlam taşır. Bütün bunlar ya ilerdeki diğer bir yaşam için hazırlık oluştururlar ya da bir hiçtirler. Yaşamın bizim varoluş düzeyimizde kendi başına hiçbir değeri ve anlamı yoktur. Yaşam kendisinden hiçbir şey beklenilmeyecek, herhangi bir şeyin temelini oluşturamayacak ve herhangi bir şeye yol açamayacak kadar kısa, gerçek dışı, geçici ve yanıltıcıdır. Bu yaşamın tüm anlamı, ‘‘doğum’’ ile birlikte başlayacak olan gelecekteki başka yeni bir yaşamda yatmaktadır.

Yukarıda anlattıklarımız, ezoterik kökenli dinsel öğretilerin de asıl anlamını oluşturur. Yaşamda bizlere anlamsız ve tutarsız gelen konuları da açıklamış olur. Eğer bizler beşeriyet olarak tohumlardan ibaretsek, bu yaşam düzeyimizdekinin aksine bazı dış koşulların sonucu olmayıp, o ‘‘tohum’’un kendi arzu, çaba ve iradesi'ne bağlı olacaktır. İşte misterlerdeki ‘‘doğum’’, ‘‘kurtuluş’’ ve ‘‘ebedi yaşamın edinilmesi’’ gibi düşüncelerin temelinde yatan öz buydu. ‘‘Ebedi yaşam’’ birden fazla anlamı olan bir kavramdır. Üstelik bir çelişkiyi de barındırıyor gibidir: Bir yandan varolan her şey için ‘‘ebedi yaşam’’ var denilirken, öte yandan ‘‘ebedi yaşamın edinilmesi’’ için tekrar doğmak gerektiği dile getirilir. Her iki olgu da aslında ebediyet'tir. Ancak, birincisi değişmeyen bir tekrar halinde hep aynı sonucu verirken, ikincisi bu tekrardan kaçıp kurtulmayı sağlar.

Kaynak:
Lena Weishaupt,
Mysteries,
esoterica and initiation,
Critique-A Journal of Conspiracies and Metaphysics,
P.S.İ Yayınları

In science we trust.
eku123 - avatarı
eku123
Ziyaretçi
31 Ağustos 2012       Mesaj #3
eku123 - avatarı
Ziyaretçi
Ölüler Kitabında şöyle geçer:
“Burada başlar konular... Ruhun çıkışını anlatan,
Günün dolgun ışığına doğru... Ruhta tekrar dirilme,
Öbür dünyanın bölgelerine... Giriş ve Seyahatleri...”

Misterler; eski çağların gizemsel bilgisidir. “Gizem, sır veya muamma” anlamına gelir. Etimolojik bakımdan Yunancadaki “Mysterion” teriminden türetilmiştir. Mister kelimesinin Grek kökenli “myein” (kapamak) fiilinden türediği de söylenir. Dudaklar ve gözlerin “kapatılması” sembolize edilir. Ağzın kapalılığı ikili bir anlama sahiptir: Hem, inisiyenin hakikatleri üstadından sözle öğrenmemesi ve kendisinin sezmesi anlamına, hem de sezdiği hakikatleri kimseye ifade etmemesi anlamına işaret eder.

“Misterion”, Sanskritçede ise “Muo”dan gelir. “Muo”, dilsiz, dile getirilemeyen, anlatılamayan demektir. Mutlak olanın ancak sezgi yoluyla kavranabilmesi “Misterion”dur. Görünmeyen, tarif edilemeyen bilgi anlamına gelir.

Richard Cavendish “Mister” tanımını şöyle yapıyor: “Kadim kültlerin bazıları, öğretilerinin belirli bir kısmını, bazı gizli sembolleri açıklamak ve kurallarla belirlenmiş olan çeşitli ayinleri, törenleri uygulamak suretiyle içeri kabul ettikleri seçilmiş birkaç kişiye açıklamak üzere saklı tutarlardı. Bu öğretiler ile ayinler, “misterler”’i oluştururdu.

Mister, eski çağların gizemsel bilgisini ifade etmektedir. Mister, sıradan bir gizem olmayıp bir yöntemi ile öğretilen ezoterik bir gizemdir. Tarihte birçok meslek ve sanat kuruluşunun kendilerine özgü gizemleri olmuştur. Misterler, "sırlar" anlamı ile eski inisiyasyonlarda yalnızca inisiyelerin bilebileceği ilahi hakikatleri ifade etmek üzere kullanılır.

Eski Yunan’da üç tür bilgiden söz edilir. Mathesis; öğrenilebilir bilgi, gnosis; tefekkür veya sezgi yoluyla edinilebilen bilgi, pathesis; his veya ıstırap yoluyla edinilen bilgi. Misterler bu üç tür bilginin hepsini birden edinmek sonucunda aydınlanmayı amaçlar. Eski misterlerden bazıları Adonis, Attis, Hermetizm, Dionysos, Mısır, Hint, Eleusis, Mitra, Orfe, Druid, Odin, Maniheizm, Pythagorasçılık misterleridir. Hermetizmde aranan öncelikle bilimsel gerçektir. Misterler evrenseldir.

Misterlerin konusu doğurganlık, doğanın döngüsü, değişimi ve yenilenmesi, ölümsüzlük, Tanrının mevcudiyeti, ölümden sonraki yaşam, iyilik-kötülük savaşı, ruhun ölümsüzlüğü ve yeniden doğuş veya diriliş olabileceği gibi kişinin kendini yaşarken yenilemesi, gelişmesi ve farkındalığının artması da olabilmekteydi. Misterde gerçek ile yenilgi, ışık ile karanlık, güzellikle çirkinlik, erdem ile kusur, yaşam ile ölüm arasındaki çatışma anlatılmıştır.

Üzerine emek harcanan inisiye birçok farklı konuda bilgi edinmekte ve eksiklerini tamamlamaktaydı. Doğal ve fiziksel bilimler, geometri ve mimari bilgileri, sosyal bilimler ve hukuk, kimya, astronomi ve matematik ve felsefe konularında eğitim mevcuttu.

“Bu misterlerin öğretildiği kurumlara girebilmek için, öncelikle zorlu sınavlardan geçmek gerekirdi. Aday uzun bir hazırlık dönemi geçirirdi. Öğretinin temelinde genellikle dinsel kaynaklı bir efsane yatan mit yer alırdı. Bu öyküde haksızcasına öldürülen bir kahramanın tanrısallaşması ve yeniden yaşama kavuşması anlatılırdı. Bu diriliş olayı belirli zamanlarda düzenlenen şenliklerle kutlanırdı. Eski misterlerin bir diğer özelliği de öğretilen gizemlerin büyük bir titizlikle korunması idi.” Ketumiyet çok önemlidir. Mevlana: “İki dudak arasından çıkan sır değildir.” der.

Bazılarında halkın katılabildiği dış halka ile sadece seçilmiş kişilere gizli olarak öğretilen iç halka mevcuttu. Öğretiye alınanlara gerçekler aşama aşama, derece derece verilirdi. İçrek ve dışrak şeklindeki yapılanma tüm ezoterik öğretilerde geçerli olan evrensel bir ilkedir. Bir takım bilgiler, elit bir topluluk dışında bilinmesinin sakıncalılığından ötürü son derece gizli bir şekilde yalnızca hak edenlere aktarılırdı. Bu, hem bilginin, kullanamayacak kişiler elinde dejenere olmasını engellemeyi hem de bilgiyi edinenlerin bundan zarar görmemesini sağlamayı amaçlar. Yahudi kabalası, Hıristiyan gnostisizmi ve İslam tasavvufu da “ezoterik” yöntemi benimsemiştir.

Ergün Arıkdal “Gizli Öğreticilik” kitabında şöyle der: “Ezoterizme girmek için önce egzoterizmden geçmek lazım. Yani önce bir şeyin “dış anlamından” başlanır, ondan sonra yavaş yavaş “iç anlamına” doğru gidilir. Doğrudan doğruya bir hakikatin kendisiyle karşılaşmanın imkânı yoktur. Bu ayırım her doktrinde zaruri olarak vardır ve çeşitli kelimelerle ifade edilmiştir; kabuk-çekirdek gibi.”

Tüm misterler, ruhsal bir deneyimi içerirdi. Misterlerin temeli, ölüm denilen muammayı konu alırdı. Misterlerde öğretiye kutsal sayılan ayinler ve ritüeller eşlik ederdi. Tümünde sembolik bir ölüm ve kıyam süreci mevcuttu.

Eski misterler tefekkür ve derin düşünme ile kendi içine tarafsız bakış için cesaretlendirirdi. Kendini tanımanın ilk adım olduğu belirtilir ve yaratıcı düşünceye önem verilirdi. İçsel rehberin kişinin gönlünde olduğu ve herkesten daha iyi onu tanıdığı varsayılırdı. Eski misterlerin kişinin kendine kazandırması için bir vesile olduğu değerlerin başında kendini tanıma gelmektedir. Kendini tanımak sonrasında eksiklerimizi tamamlamak üzere harekete geçmeyi gerektirir. Öğrenmeye açık olmak ve içsel özgürlük de önemlidir. Kendine içsel aynada objektif olarak bakabilen olumlu ve olumsuz taraflarını görebilir. Son olarak en zor ve çaba gerektiren bölüm ise değişiklik yaratmaktır.

Zamandan arınıp zaman dışına geçen eski misterlerin kadim mirası halen yaşamaktadır. Onlar güzel ahlakı, kişinin kendini ve evreni tanımasını ve zamanını iyi değerlendirip gerçekten insan olmak bilinci ile yaşamasını hedeflemişlerdir. Delphi Tapınağın girişindeki tabelada şöyle yazardı. "Kendini Tanı". Misterlere göre “Kendisiyle ilgili objektif değerlendirme yapan birey kendi iç karanlığına dalarak kendini kendinden kurtaracak ve derin uykusundan uyanacaktır. Karanlıktan geçip arınarak ışığa ulaşmak için çabalayacaktır.”

Her gün yeni bilgiler öğrenmek, her yaşadığımız deneyimden ders çıkarmak gereklidir. Birey, iyi, doğru ve güzel peşinde akıl yardımı ile hikmet ve sevgi arayışında ise, bu dünyada bir yer sahibi olabilmek için hakkı vardır. O, sürüler gibi beyhude yaşamıyordur artık ışık saçmak için gayret eden bir meşale olmuştur...

"Uygulamadan ve ifade etmeden bilgi sahibi olmak, kıymetli taşları toplamak ve yığmak gibi boş ve saçma bir uğraştır. Bilgi servet gibi kullanılmak için yaratılmıştır. Kullanma kanunu evrenseldir.” Kybalion

Benzer Konular

29 Mayıs 2011 / ThinkerBeLL Edebiyat
9 Mart 2009 / nötrino Uzay Bilimleri