Arama

Munchausen Sendromu

Güncelleme: 18 Temmuz 2008 Gösterim: 3.635 Cevap: 0
_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
18 Temmuz 2008       Mesaj #1
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
Munchausen Sendromu

Sponsorlu Bağlantılar
Karl Fredrich von Munchausen 18. yüzyılda yaşamış bir Alman Baronuydu ve Rus ordusunda paralı süvariydi.

Rus-Osmanlı savaşından dönüşte arkadaşlarına ve komşularına kahramanlıklarıyla ilgili hikayeler anlatmaya başladı. Hikayeleri o kadar abartıldı ve yayıldı ki, sonunda yalan olduğu ortaya çıkınca yalancılığıyla ünlendi. Bu nedenle yalan hastalık öyküleri anlatanları tanımlayan sendroma ismi verildi.


Pek çok doktor meslek hayatında yapay bozukluk olgusu ile karşılaşmıştır. Munchausen Sendromu yapay bozuklukların en uç tipidir. Hastalık taklidi, patolojik yalan (pseudologia fantastica) ve sürekli dolaşma üçlemi karakteristiktir. Destekleyen faktörler ise borderline ve/veya antisosyal kişilik bozuklukları, çocukluktaki yoksunluk, tanısal işlemler, tedavi veya operasyon için sukunet, kendi kendine yapılmış fiziksel işlemlerin kanıtları, tıbbi geçmiş hakkında bilgi, erkek olma, bir çok defa hastaneye yatma öyküsü, bir çok yara izi (genellikle abdominal), polis kayıtları, alışılmamış ya da dramatic sunum olarak sayılabilir. Olgular sıklıkla alt sosyoekonomik seviyedeki erkeklerdir. Genelde erken adult yaşamda görülür.


Munchausen Sendromlu hastalar değişik şekillerde hekimlerin karşısına çıkabilirler.


Kronik yapay bozuklukların yaygın görülme şekilleri organ sistemlerine göre; abdominal, kardiak, dermatolojik, genitoüriner, hematolojik, infeksiyöz, nörolojik, psikiatrik ve kendi kendine ilaç (özellikle insülin, vitamin, diüretik ve laksatif) alan grup olarak sınıflanabilir.


Munchausen sendromu ilk kez 1951’de hastane hastane dolaşıp hastalık öyküleri uyduran ve kendilerine gereksiz yere cerrahi girişimler uygulanmasına razı bir grup hastayı belirtmek için Asher tarafından kullanılmıştır.


Asher ve arkadaşlarının “Munchausen Sendromu” olarak tanımladığı durumda hasta, doktorun muayenehanesine veya acil servise sıklıkla klinik manifestasyonlarla desteklenen uydurma bir öykü ile gelmektedir. Hasta, sonuç alamadan hastaneden ayrılmakta ve aynı tabloyu yineleyerek tekrar tekrar hastaneye başvurmaktadır. Bu hastalar en zeki gözlemcileri bile aldatabilecek psikiyatrik sorunları olan kişilerdir. Nazofarinksini keskin bir aletle yaralayıp kanı yutabilir ve hematemezmiş gibi kusabilir. Anal ya da vajinal mukozalarını ustaca delebilir, gereksiz yere dijital alarak kalp atımında düzensizliğe neden olabilir veya büyük miktarda havuç yiyerek karotenemi gibi görünebilir.


Hastanın öyküsü genellikle yalanlarla doludur. Şaşırtıcı sayıda hastaneye gittiği ve sağlık personelini aldattığı görülür. Hemen her zaman doktorlar ve hemşirelerle şiddetli tartışmalardan sonra kendi kendine ayrılır. Çok sayıda skar karakteristiktir. Yalan söyleme belirgin bir özelliktir (pseudologia fantastica).


Tıbbi öyküyü uydurabilirler, kayıt esnasında yanlış isim verebilirler. Sıklıkla akut abdominal ağrı, hemorajik bozukluklar, romatolojik manifestasyonlar, sahte ateş ve cilt yaraları gibi şikayetler görülür . Bu hastalar sık olarak yaşamın erken dönemlerinde yoksunluk ve karışıklık tariflemektedirler. Prognoz oldukça kötüdür.


1977’de Meadow tarafından tanımlanan Munchausen by Proxy Sendromu (Vekaleten Hastalık) ise özel bir çocuk istismarı formudur. Aileler ya da çocuğa bakmakla yükümlü kimseler çocukta hastalık yaratmakta veya uydurmaktadır. “Hasta” çocuk doktora götürülmekte ve doktorlar bu senaryoya gereksiz girişimsel muayeneleri ve incelemeleri yaparak veya çeşitli ilaçları reçete ederek istemeden katılmaktadırlar.


Bilgisayar kayıt sistemlerinin iyi tutulması sayesinde hasta başka bir gereksiz operasyona girmeden önce durdurulur. Bu tür sistemler Munchausen Sendromu tanısı olan ya da henüz tanı almayan hastaları belirlemede yardımcı olabilir.


Prof. Dr. İ. Hamit HANCI


Benzer Konular

26 Mart 2013 / Pollyanna Tıp Bilimleri
28 Mart 2009 / HipHopRocK Tıp Bilimleri
4 Mayıs 2008 / Pollyanna Tıp Bilimleri
3 Ağustos 2008 / GusinapsE Tıp Bilimleri
28 Ekim 2008 / Gabriella Taslak Konular