Arama

Psişik yetenekler hakkında bilgi verebilir misiniz?

Güncelleme: 6 Aralık 2016 Gösterim: 3.046 Cevap: 4
ziyaretçi - avatarı
ziyaretçi
Ziyaretçi
16 Eylül 2009       Mesaj #1
ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Psişik yetenekler hakkında bilgi verebilir misiniz?
Son düzenleyen Safi; 6 Aralık 2016 22:43
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
16 Eylül 2009       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Psişik yetenek
Metapsişiğin ve Parapsikoloji’nin araştırma alanında bulunan, insanın paranormal (normal dışı, normal ötesi) denilen, bilinen fizikokimyasal yasalarla açıklanamayan psişik fenomenlerde sözkonusu olan yeteneklerini ifade etmek üzere kullanılan bir terimdir. Paranormal yetenek terimiyle eşanlamlıdır. Bilimsel yöntemler ve deney araçları kullanılarak irdelendiğinde destekleyen ya da varlığı olasılığını düşündüren hiç bir kanıt bulunamamıştır.
Sponsorlu Bağlantılar

Parapsikologlar bu yetenekleri ESP (Duyular-dışı algılama) ve PK (Psikokinezi) paranormal yetenekleri adı altında, Metapsişikçiler ise zihinsel medyumluk ve fiziksel medyumluk yetenekleri adı altında iki grupta ele alırlar.
Psişik yeteneklerden başlıcaları Metapsişikteki adlarıyla şunlardır: Durugörü, duruişiti, telekinezi, psikometri, telepatlık, düşünce okuma, prekognisyon (prekognititif duyarlık), postkognisyon (postkognitif duyarlık), kriptoskopi, duyarlığın dışarılaşması, ideoplasti, dermooptik.

Şuurumuzu şimdiki farkındalığımızın ötelerine genişletme gücü hepimizin içinde saklı olarak vardır. ‘Psişik Okuma’nın en kısa tanımı da şuurumuzu şimdiki farkındalığımızın ötelerine genişletme gücü demektir. Bu yönümüze ya da bu yeteneğimize aslında “Psişik Yetenek” denir. Aslında herkesin psişik yeteneği vardır, fakat çok az sayıda insan bu yeteneklerini nasıl kullanacağını ya da nasıl kontrol edebileceğini bilir.

Pek çok insan gibi görme, işitme, tatma, koklama, dokunma gibi bilinen beş duyunun ötesindeki algılama, görme, duyma, sezme yeteneği gibi yetenekleri olan insanlarda vardır ve onlara yapılan tanım rahatlıkla “Psişik Okuma” yapan insanlar tanımı olabilir. Bazılarında çok küçük yaşlardan itibaren ortaya çıkarlar bazılarında ise zaman içinde tek tek ya da hepsi bir arada belirmeye başlayabilirler. Yağmura hazırlıksız yakalananlar gibi el çantanızda minik bir şemsiyeniz ya da yağmurluğunuz yoksa bir anda sırılsıklam olabilir ve karşılaştığınız şeyden ilk anda hiç hoşlanmayabilirsiniz. Ama bu yetenekler yağmurun yağması ya da güneşin doğması gibi doğal olaylardır.

Psişik Yeteneklerin nasıl kullanılacağı konusu binlerce yıl içinde hep saklı tutulmuştur. Bunun nedeni de bilinmeyen durumlara pek alışık olmayan günlük dünya içindeki kişileri ürkütmemek ve bazı bilgilerin kötüye kullanılmasını engellemek olmalıdır. Oysa şimdi UYANIŞ zamanında olduğumuz için tüm bilgiler ve kullanım alanları iyisi ile kötüsü ile ortalık yerdedir.
Olur olmaz herkes bu yeteneklerini daha fazla güç ve maddiyat elde edilmesi konusunda nasıl kullanacağımızı parlak, gösterişli ve tabi ki yüksek ücretli seminerlerle bize tanıtmaya çalışmaktadır. “Yeteneğini kullan, en kısa yoldan bilgeliğe uzan onunla da yetinme istediğin ne varsa onu elde et” tarzındaki popüler seminerlere ve toplantılara öyle sık rastlar olduk ki, gerçekten Psişik Yetenek ve Psişik Okuma nedir? Nasıl kullanılmalıdır? soruları, hırs ve kariyer gürültü-patırtıları arasında cılız sorulara dönüştü. Kullan da nasıl kullanırsan kullan mantığının en geçersiz olduğu alan bu alandır ve zararlı sonuçlarla karşılaşmamak için baştan dikkatli olmakta, bilgiyle hareket etmekte, ağır ve emin adımlarla gitmekte çok yarar vardır.

Psişik Yeteneklerin Eğitimi
Yaygın bir kanıya göre bazı insanlar, Allah vergisi ihsanlar 'la doğarlar sözü her zaman geçerli olmayabilir. Pek çoğumuz zekamızı, bedenimizi, aklımızı, bilgimizi geliştirmek için ne kadar uğraş veriyorsak, psişik yeteneklerimizi de ciddiye alıp onları da aynı ciddiyetle geliştirme gayreti içinde olmalıyız. Yeteneklerin eğitimini hafife almak hiçbir yetenek için kabul edilir bir şey değildir. Psişik yeteneklerimizi geliştirmek istiyorsak, iç benliğimizle çalıştığımızı unutmamalı ve onun dilinin dış benlikten farklı olarak kısa iç konuşmalardan ve telkinlerden oluştuğunu öncelikle bilmeliyiz.

İç benliğimiz, sadece şuurumuzun inandığı bir sınır varsa, işte onunla sınırlıdır. Bir şeyi yapamayacağımıza dair şuurlu bir kanımız varsa içsel benlik bunu kabul eder ve uygulamaya koyar. Kararı gerçekleştirmek için tüm gücünü ortaya koyar ve inanın ki onun gücü haylidir. Örneğin ben asla piyano çalamam derseniz hiç şüpheniz olmasın ki çalamazsınız ama neden olmasın, dünyanın en ünlü piyanisti olmasam da çalmak ve o notaların tınılarını duymak istiyorum derseniz, bir süre sonra epey hüner kazanmanız mümkündür.

Psişik yeteneklerinizi eğitmek ve geliştirmek istiyorsanız öncelikle daha önce yapamadığınız için belli bir şeyi yapamayacağınızı söylemekten kaçınmalısınız. Eğer bir şeyi denememişsek ve o şey olmamışsa, bu o işi yapamayacağımız anlamına gelmez; sadece biraz daha çalışmaya gerek olduğu anlamına gelir. Kazanmak istediğimiz beceride ustalık kazanmış birini gözlemlemek, fevkalade bir öğrenme yoludur. İç benliğin doğasında olan taklit etme becerisi, becerileri geliştirmede kullanılabilir. Diğer iki yol ise öğrenme yani o konu hakkında okuma ve bilgilenme ve denemeden geçer.

Hepimiz Psişik Yeteneğe Sahibiz
Bize, başkalarının beğenisini kazanacak şekilde düşünmek ve davranmak üzere, iç hissedişlerimizi dikkate almamayı öğrettiler. Sezgisel zihnimizden gelen mesajlara açık olmak, psişik yetenek pratiklerinde büyük önem taşır. Sezgisel zihin, beynin sağ yarıküresinde yerleşmiştir. Şuurumuzun bulunduğu rasyonel zihin ise soldadır. Hemen bu ikisinin altındaki limbik bölge de programlamalı zihne aittir. Programlamalı zihin şuuraltıdır. Burası rasyonel zihin tarafından alınan dış dünya hakkında sezgimizden ve hissedişimizden gelen materyali absorbe eder. Limbik bölgenin altında, tüm bedensel fonksiyonları yöneten objektif zihin bulunur. Bu zihinlerin tümü pozitif ve yansıtıcı yönüyle enerji yayınlar. Aynı şekilde, negatif ya da alıcı tarafının bir fonksiyonu olarak da enerji çekerler. Bu enerjiler farklı frekanslarda hareket ederler ya da titreşirler. Frekans yavaşladıkça mantal madde kabalaşır.

Objektif zihin, şuuraltı programlamalı zihinden daha düşük frekansta titreşir. Benzer şekilde şuuraltı programlamalı zihin, şuurumuzun rasyonel düşünen zihninden daha düşük frekansta titreşir. Sezgisel zihin ise şimşek hızıyla çalışır. “Evrensel” düşünceleri, gelişsinler ve kuvvetlendirilsinler diye şuura aktarır.
Herkes bu zihin seviyeleri ve yayınladıkları frekanslarla donatılmış durumdadır. Başkalarından gelen düşünceleri, duyguları, heyecanları toplamak üzere hepimizin “alıcı cihazı” vardır. Ama herkes cihazlarını nasıl kullanacağını maalesef bilemez. Köpek nasıl birçok insanın duymadığı sesleri duyuyorsa, arılar nasıl bizim asla göremediğimiz renkleri görüyorlarsa, bazı insanlar da diğerlerinin algılayamadıklarını algılarlar. Çevremiz, titreşimlerin farkına varışımızın seviyesi, doğrudan doğruya geliştirdiğimiz psişik becerilerin seviyesine bağlıdır.

Şuur dışı seviyede, psişik becerilerin zaten büyük ölçüde gelişmiş olduğunu bilmek önemlidir. Düşündüklerimiz ve hissettiklerimiz bizden çıkıp sessizce yayınlanırlar. Bu duygu ve düşünceler, bilmediğimiz bir şekilde, çevremizde etki yaratırlar. O sıradaki ilişkileri ve kendi kişiliğinizi etkilerler. Biz çevremizi ne derecede etkilediğimizin farkında değilizdir. Yansıtıcı şuur dışı ve algılayıcı şuur dışı arasındaki etkileşme, dünyamızı yaratmak üzere devam ede gelen bir süreçtir. Psişik becerilerin gelişmesi, sadece bu süreci şuurlu yönlendirme alanına getirir. Böylelikle hem giren hem çıkan akışı kontrol etmeyi öğrenebiliriz.

Yansıtıcı ve Algılayıcı Yeteneklerimiz
Gelişecek iki temel psişik beceriden birine yansıtıcı beceriler ve diğerine algılayıcı beceriler adını verebiliriz. Bu iki tür beceriye en iyi örnek, mantal telepatidir. Telepatide iki kişiye ihtiyaç vardır. Biri gönderici, biri de alıcıdır. Bu da gösterir ki, bu kişilerin her biri, farklı bir beceriyi tezahür ettirmektedir. Psişik mesajları ya gönderirsiniz ya da alırsınız; ama ikisini de aynı anda yapamazsınız. Tüm psişik becerileriniz bu sınıflandırmanın bir bölümüne ya da diğer bölümüne dahildirler. Ya ruhsal şifa yaparsınız ya da size ruhsal şifa yaparlar. Ya bir fenomeni tezahür ettirirsiniz ya da o fenomenin tezahürünü algılarsınız.
Yansıtıcı beceriler, kendi titreşimlerinizin yayınımını kontrol etmenizi sağlar. İki benliğimiz de aynı işe senkronize olduklarında yansıma oluşur. Bu becerilere zihnin madde üzerine etkisi denebilir. Bu beceriler arasında şunlar vardır: Telepati, psikokinezi, teleportasyon, materyalizasyon ve demateryalizasyon, ruhsal ameliyat, ruhsal şifa, levitasyon ve ruhsal fotoğrafçılık.Tekinsiz evler, insanlardaki bu becerilerin kontrolsüz tezahürlerinden başka bir şey değildir. Ama o kişiler bunun farkında değillerdir. Yansıyı beceriler için kullanılan diğer bir terim, “yaratıcı beceriler” dir. Çünkü her yansıma ile bir şeyler yaratırız. Yaratıcı şuur, psişemizin pozitif tarafıdır.

Algılayıcı beceriler, bilgileri ve enerjiyi almanızı sağlar. Bunlar sizin farkındalık becerilerinizdir. Bunlar arasında, DDA (Duyular Dışı Algılama, İngilizcesi ESP-Extra Sensory Perception), durugörü, duruişiti, sezgi, telepati, prekognisyon (önceden bilme, geleceği bilme, kehanet), geçmişi bilme, psikometri, radyestezi, psişik okuma, psişik tanı ve kristal kürede vizyon görme vardır. Daha sonra küreye de gerek kalmaz zaten küre sadece konsantrasyon için bir aracıdır. Algılayıcı ve yansıyıcı beceriler beraberce çalışırlar, ama aynı anda değil. Önce biri çalışır, sonra diğeri. Algılayıcı ve yansıyıcı becerilerle çalışırken, biri diğerinin çizgisini geçmemelidir. Yani, birbiriyle uyumlu olmalı ve karışıklık meydana gelmemelidir.
Birçok insan, algılayıcı ve yansıtıcı becerilerinde bu ahenkli bütünlüğü elde etmişler ve de psişik alanda meşhur olmuşlardır. Bir süre başka şeylere bağlanmışlar, ama psişik yeteneklerinin eğitilmesi üzerine bu yönlerine önem vermişler ve kendilerine yeni yollar açmışlardır.

Psişik Okuma
Ara sıra yaşanan sınırların ötesine taşmış farkındalık deneyimleri, bazı şeyleri sezgisel olarak, duyusal algıların desteği olmaksızın bilmemizle sonuçlanabilir. Nasıl olduğuna pek dikkat etmesek de bunu sık sık yaşıyor olabiliriz. Telefon çaldığında kimin aradığını bilebiliriz. Bir mektubun veya paketin yolda olduğunu biliriz. Telefon çaldığında kimin aradığını bilebiliriz.En doğru zamanda en doğru yerde olmak gibi harika bir yeteneğe sahip olabilir kolayca park yeri bulabilir, girdiğimiz ilk dükkanda aradığımız malı bulabiliriz. Problemlerin nasıl çözümleneceğini bilebiliriz. Okuduğumuzu hiç çaba harcamadan kavramada fevkalade yetenekli olabiliriz. Kişisel bazda veya dünyanın herhangi bir yerinde olacak olayları önceden bilme durumlarıyla karşılaşabiliriz. Telepatik ve önceden haber veren rüyalar görebiliriz. Bir insanı düşünerek onun düşüncelerini ve içinde bulunduğu koşulları bilebiliriz.

Bazı kişilerin içsel yetenekleri öyle gelişmiştir ki bu şeyleri ve daha birçoklarını iradi olarak yapabilirler. Bulundukları yerden çok uzak yerlerde olan hadiseleri iç vizyonlarıyla görebilirler. Bir başka kişinin zihnini veya bedenini görebilir, hastalık ve psikolojik rahatsızlıkların tezahürüne neden olan iç şartları teşhis edebilirler. Bazıları doğanın sübjektif seviyelerine nüfuz edebilir ve evrenin daha ince işlerini ayırt edebilirler. Bazıları da Hakikatin Özünü görür ve tezahür halindeki yaşamın kaynağını bilirler.

Bu yeteneklerle, farkındalığı arttırmak ve işlevleri gerçekleştirmek amacıyla bir süre uğraşmak ve deneyim yapmak faydalı olabilir. Fakat bunları ruhsal büyümeyi ihmal etme noktasına gelecek kadar çok kendini kaptırmak ve aşırı meşgul olmak zararlıdır. Bizim yalnızca bir beden veya zihin olmaktan öte bir yanımız olduğunu bize kanıtlamaları bakımından ara sıra deneyimlenen duyular dışı idrak diğer adıyla DDA olaylarının faydası olabilir. Bu sayede ruhsal potansiyelimizi gerçekleştirmeye götüren daha yüksek bilgileri kazanma olasılıklarını keşfetmeye esinlenebiliriz. Kendi kendine şifa vakalarına ve bunların belli koşullarda meydana getirdiği belirgin düzelmelere ve hatta odaklanmış bir niyet vasıtasıyla fizik nesnelerin materyalize oluşu vakalarına tanık olmuş veya deneyimlemiş birçok kişi, bunların sonucundan yaşamlarını daha olumlu yönde değiştirmişlerdir. Fizik evrenin hiç de sanıldığı gibi katı ve hükmedilemez olmadığının aksine akışkan, esnek ve içsel nedenler gerektiği gibi ayarlandığında dönüşüme açık olduğunu kendi gözüyle görmüşlerdir.
Son düzenleyen Safi; 6 Aralık 2016 23:05
runeşya - avatarı
runeşya
Ziyaretçi
11 Ağustos 2015       Mesaj #3
runeşya - avatarı
Ziyaretçi
Bilim Parapsikoloji adı altında, psişik ya da paranormal oluşumlara getirilecek açıklamaları en azından 1800’lerden beri araştırmaktadır. Bilim adamları için sorun, psişik yeteneğin doğasıyla kontrollü koşullarda ölçülmesinin zor oluşudur. Bir duyguyu veya rüyayı, bir örnek olarak nasıl sayabilirsiniz? Gelecekte olacak bir olayı bilme yeteneği nasıl açıklanabilir? Bu önceden biliş neden veya nereden yayılmaktadır? Bu durum, enerjinin doğası hakkında veya bizim dünyada var oluşumuz hakkında ne söylemektedir?

Bilim için özellikle ilginç alan, neden Psi ’yi, (bilimsel deneylerde bazen bilinmeyen bir ölçümü tanımlamak için sembol olarak kullanılan Yunan alfabesinin 23. harfi) insanların bazılarının deneyimledikleri ve bazılarının deneyimleyemedikleridir. Bir dizi deney, insanların Psi ’ye yaklaşımlarının önemli bir faktör olduğunu önermektedir. New York’taki Şehir Kolejinden Getrude R. Schnmeidler, Psi ’ye inanan süjelerin Psi testlerinde iyi sonuç alırken şüpheci eğilimlilerin şans seviyesinin altına düştüklerini bulmuştur.

Parapsikoloji psişik yeteneği şöyle tanımlamaktadır. Duyular Dışı Algılama (DDA): DDA, parapsikolojinin babası Profesör J.B. Rhine tarafından, duyusal fonksiyonlar gibi görünen Psi ’nin herhangi bir tezahürünü göstermek için tanıtılan genel bir terimdir. Diğer tanımlar ise şunları içerir; kahinlik, kehanet, cam küre okuma, tele veya para-gnosis, ikinci görüş, paranormal biliş, paranormal bilgi aktarımı.

DDA Türleri - Bunlar aşağıdaki türden fenomenleri kapsamaktadırlar;
  • Telepati (uzaktan hissediş/algılama): Geçerli duyu kanalları kullanılır durumda değilken bir kişi tarafından fark edilen bilginin başka bir kişi tarafından alınması.
  • Duru görü (açık görüş): Geçerli duyu kanalları kullanılır durumda değilken kişinin çevre hakkında bilgi alır gibi görüntüler görmesi.
  • Prekognisyon (önceden biliş): Gelecekte olacak bir olay hakkında sonuç çıkarılamayacak bir bilgiyi herhangi bir şekilde almak.
  • Psikokinezi (PK): Psikokinezi veya zihin hareketi, Profesör Rhine tarafından bir kişinin sadece isteyerek çevresini etkileyebildiği Psi fenomenini açıklamak üzere ortaya atılmış bir terimdir. DDA duyusal fonksiyonlar olarak kabul edilirken, PK motor fonksiyonların Psi karşılığıdır. PK genel olarak iki kategoriye ayrılmıştırMsn Bat*] Mikro PK: Ortada bir olayın olduğunu belirlemek için araçlara veya istatistik analizlere gerek duyulan olaylardır (mikro elektronik aygıtlar üzerindeki etki gibi)
  • Makro PK: Basit, çıplak gözle gözlemin ortada fiziksel bir etki olduğunu önerdiği olaylar
Son düzenleyen Safi; 6 Aralık 2016 23:06
Martinaa - avatarı
Martinaa
Ziyaretçi
24 Ağustos 2015       Mesaj #4
Martinaa - avatarı
Ziyaretçi
Dikkat çekmek istediğimiz bir başka konuda psişik yeteneklerin hiçbir zaman gösteri konusu olmaması gerektiği ile ilgildir. Konu hakkında hiç bilgisi olmayanların bu nedenle ilgisinin çekildiği doğru olsa da, yetenek sahibi kişilerin kendi kişisel gelişimleri ve bazı muhtemel tehlikelerle karşılaşmamaları için sadelikten, tevazudan ve bu yetenek aracılığıyla başkalarına üstünlük taslamaktan şiddetle kaçınmalarını öneririz... Daha detaylı bilgi için dileyenler site editörüne mail atabilirler... Psi yeteneklerimizi nasıl geliştirebiliriz ? Sezgilere ve pis yeteneklerinin tümüne halk arasında içime doğdu şeklinde tarif edilen tek bir isim verilir bu ismin adı da "altıncı his" tir. Hemen hemen bütün insanlarda saklı olarak var olan sezme yeteneği, hissetme gücü yada diğer adıyla altıncı his, günlük yaşamın içinde sürekli aktiftir ama biz onun sesini bazen duyarız bazen de duyamayız. Günlük koşuşturmalarımız iç sesleri, altıncı hissi veya sezgileri duymaya pek fırsat vermez, verse de “hadi canım sende rastlantı der, geçip gideriz.” Oysa bazen öyle ilginç rastlantılar arka arkaya gelir ki, insanın ister istemez dikkati çekilir. Artık farkına varmamak diye bir şey söz konusu olmaktan çıkmıştır ve düşünmeye başlar, neler olup bittiğini olduğunu anlamaya çalışırız. Eğer bu konuyla hiç ilgilenmemişseniz, bir kitap ya da konuyu bilen bir arkadaş yoksa doğal olarak işin içinden çıkamayacağınızı, mantıklı bir açıklama bulamayacağınızı anladığınız anda ne olup bittiğini anlamaktan ve altıncı hissin size neler söylemeye çalıştığını dinlemekten vazgeçersiniz. Kısa bir süre içinde de olup bitenleri unutursunuz. Ama olaylar da pek kolay kolay peşinizi bırakmaz… Sonra bir gün sizin yaşadığınıza benzer hisler, olaylar, rastlantılar yaşamış biri karşınıza çıkıp yaşadıklarını anlatmaya başlayınca dikkat kesilip daha önce unuttuklarınızı anımsaya başlarsınız. Örneğin o da sizin gibi çalan telefonların kimden geldiğini biliyor, bazı rüyaları gerçek çıkıyor, bazı sezgilerinin de günlük yaşamda birebir karşılığını buluyordur. Olaylar hafızanızda canlanmaya başlar ve size de zaman zaman benzer şeyler olduğunu düşünürsünüz. İşte bu neyi nasıl algılarız sorusunun da ilk yanıtlarının verildiği andır. Artık önünüzde yeni bir kapı açılmaktadır. Sezgi, his ve duyular dışı algılamalar kapısı. Bu kapıdan korkmadan içeri girebilmek için konu hakkında bilgilenmeniz gerektiğini unutmayın. İnsan sadece bilmediği şeyden korkar, bilinir ve anlaşılır olanın korkulası bir yanı da yoktur. Çünkü bilgi insanı korur ve adımlarını sağlam atmasını sağlar. Tabii ki, dürüst bir karakteri, doğruluğu ve doğrunun uygulamalarını da ihmal etmeden… Psi yeteneğiniz yolda bir aracıdır sadece yolun getirdiği daha derin bilgilere ulaşmak için bir araç. Aracı amaç haline getirmek bir süre sonra gittiğiniz yolda hiç de istemediğiniz sonuçlarla karşılaşacağınız olaylara neden olabilir. Amaç nedir? Diyebilirsiniz. Amaç ise çok sadedir. "Aydınlanmak ve aydınlatmak"

NEYİ NASIL ALGILARIZ???

sişik yetenekler alanında üç bilme ya da algılama yolu vardır: Duru sezi-Duru görü-Duru işiti Psi yetenekleri konusunda bilgilenirken şuna çok dikkat etmek gerekir. Hiçbir yöntem diğerinden daha iyi değildir; her insanın kendi psişik yeteneklerini geliştirme konusunda kendine has becerileri ve özellikleri vardır, tek bir formül vermek mümkün olmadığından en yararlısı, tarafsız şekilde bilimsel verilerle de açıklanan ve parapsikolojinin tanımları içinde yer alan bilgiyi ortaya koymak ve ondan herkesin kendi ihtiyacı kadar yararlanmasını sağlamaktır. Yöntem farklılıkları da önemlidir, yeteneklerden birine karşı doğal bir eğilim olsa da, uygulamayla diğerlerini geliştirebilirsiniz. Nasıl algıladığınız önemli değildir; önemli olan tek şey algılamanız ve algıladıklarınıza önem vermeniz, dikkat göstermenizdir çünkü bu dikkat hali, yeteneklerin günlük yaşama inmesinin tek aracıdır. ALGILAMA VE DDA Bu üç öğeye topluca Parapsikoloji biliminin literatüründe DDA denir. DDA ya da duyular dışı algılama; görme, işitme, tatma, koklama ve dokunma gibi beş fizik duyunun ötesinde duyular aracılığıyla algılama yeteneğidir. Burada duyular dışı derken, “dışı” demek, “beş duyuya ek olarak” demek değil, aksine “beş duyunun ötesi” demektir. Gerek beş fizik duyu ve gerekse DDA, tüm insanlarda mevcut standart donanımlardır. Yaşanan deneyimlerin pek çoğu açıkça sözü edilen bu üç kategoriden birine girmesine rağmen, diğerlerini sınıflandırmak zordur; çünkü bu oluşumlar yeteneklerin karışımından oluşurlar. Bir psişik beceriyi geliştirme alıştırmaları yaparken, bu arada diğerlerini de geliştirmekte olduğunuzu hatırınızdan çıkarmayın. Bu alıştırmaların sınıflandırılması tek ve kesin ölçü de değildir, tüm bu sınıflandırmalar aslında psişik yeteneği olan kişiyi aydınlatmak, rahatlatmak ve bunları yaşayan bir tek ben değilmişim, bilenler, yaşayanlar hatta bilimsel bir dilde sınıflandırmalar bile varmış duygusunu yaşayarak rahatlamasını sağlamak içindir. Bu yüzden sonucun umduğunuz gibi çıkmamasına aldırmayın; hangi yoldan giderseniz gidin alıştırmaların tümünde psişik becerilerinizi geliştirmekte olduğunuzu siz de görecek ve hissedeceksiniz.


Avatarı yok
OneNight
Yasaklı
6 Aralık 2016       Mesaj #5
Avatarı yok
Yasaklı
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.

Bedendışı Deneyimler


Ad:  pisişik güçler.jpg
Gösterim: 248
Boyut:  137.5 KB
Bütün insanlar için rüya görmek zorunluluktur. Çalışmalar, insanların rüya gömleksizin birkaç günden fazla yapamadıklarını göstermiştir. Zaten belli bir süreden sonra mantal sapma tezahürleri kendini göstermeye başlamaktadır. Rüya görmenin temel işlevi, şuuraltınızın, uyanıklık durumunda çözemediğiniz bazı hayatsal sorunlar üzerinde aralıksız çalışmasına izin vermektir. Böyle bir zaman olmasa, ağır mantal gerilimler ortaya çıkar. Zor bir zaman yaşadıktan sonra, daha fazla uykuya ihtiyaç duyduğunuzu fark ettiniz mi? Uyku, sorunlardan kaçış olmaktan ziyade, şuuraltının bir sorunu çözme zamanıdır.

Rüyalarımız şuuraltımıza bir giriş oluştururlar. Şuur ve şuuraltı benliklerinin ahenkli bir şekilde etkileşmeleri psişik becerilerin gelişmesi için gereklidir. Bu nedenle rüyaları anlamak ve onlar üzerinde çalışmak gereklidir. Ama önce rüyalarınızı hatırlamanız gerekir, değil mi? Aslında hepimiz rüyalarımızı hatırlama yeteneğine sahibiz, ama çoğumuz bunu yapmayız.


Devamı > Psişik Güçler

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

15 Mart 2014 / PrensesPolyanna Soru-Cevap
16 Kasım 2009 / hbbm Soru-Cevap
1 Mayıs 2013 / Misafir Soru-Cevap
19 Kasım 2016 / Misafir Cevaplanmış
15 Ocak 2009 / Ziyaretçi Soru-Cevap