Arama

Bağımlı Kişilik Bozukluğu

Güncelleme: 15 Mayıs 2011 Gösterim: 3.260 Cevap: 3
_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
30 Aralık 2007       Mesaj #1
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
Bağımlı Kişilik Bozukluğu ve tedavisi

Başka birinin desteği yada yardımı olmadan hiç bir şey yapamama
Sponsorlu Bağlantılar

Nedir

Bağımlı Kişilik Bozukluğu, başka birinin desteği yada yardımı olmadan hiç bir şey yapamama olarak tanımlanabilir. Ergenliğin ilk zamanlarında ortaya çıkan bu rahatsızlığın temelinde kişinin başkası tarafından korunma ihtiyacı ve bağımsız olmaktan korkması yatar. Bağımlı kişiler genelde yalnız kaldıklarında aşırı derecede rahatsızlık hissederler, çoğunlukla depresyonda ve gergindirler.

Bu kişiler kendi yeteneklerine güvenmezler ve başkalarının her zaman daha iyi fikirleri olduğunu düşünürler. Birisinden ayrıldıklarında yada kaybettiklerinde çok büyük acı yaşarlar ve ilişkilerini devam ettirebilmek için her tür koşula ve duruma katlanabilirler.

Bağımlı kişilik bozukluğu olan bireyler genelde pesimist, kendini küçük gören kişilerdir. Başkalarının eleştirilerini kendi değersizlikleri olarak algılarlar. Başkalarının kendilerini yönetmesine ve korumasına ihtiyaç duyarlar. İş hayatlarında sorumluluk gerektiren görevlerden, yöneticilik yapmaktan yada yaratıcılık gerektiren işlerden kaçınırlar.

Bu kişiler genelde bir başkası için kendi ihtiyaçlarını bir tarafa bırakır, kendilerine yönelik kötü davranışlara katlanır ve kendilerini ifade etmekte zorlanırlar. Çoğunlukla kontrol eden, zorba, aşırı korumacı ve çocuk gibi davranan insanarla birlikte olurlar. Birlikte oldukları kişiler kendilerine zarar verse bile (şiddet kullanma, sözlü saldırıda bulunma, küçük düşürme, aşağılama vs..) ilişkiye devam ederler çünkü tek başlarına yaşayamayacaklarına inanırlar. Bütün yaşamları boyunca başka insanları rahatsız etmemek yada kızdırmamak için çaba sarfederek geçirirler. Kendi varlıklarından, bağımsızlıklarından ve bireyselliklerinden vazgeçerler.

Hastalığın nedeni tam olarak bilinmemektedir ama başlangıcının ergenliğin başlarında geliştiği tespit edilmiştir. Araştırmalar anne – çocuk ilişkisinde aşırı otoriter yaklaşım ile aşırı korumacı davranışların hastalığın oluşumunda büyük etkisi olduğunu göstermektedir. Bu iki yaklaşım şekli kişinin kendi başına hareket edemeyeceğine, başkalarının korumasına ihtiyacı olduğuna ve insanlar ile ilişkisini devam ettirebilmek için her zaman başkalarının isteklerine beklentilerine ve taleplerine uyması gerektiğine dair inancın oluşmasını sağlamaktadır.

Belirtiler

1.Kendi başlarına karar verememek
2.Pasiflik
3.Kişisel sorumluluktan kaçınmak
4.Yalnız kalmaktan aşırı derecede korkmak
5.Bir ilişki bittiğinde büyük acı çekmek ve çaresizlik hissetmek
6.Normal yaşam gereklerini yerine getirememek
7.Terkedilme korkusundan başka bir şey düşünmemek
8.Kritize edilme, kınanma, onaylanmama gibi yaklaşımlarda kolaylıkla incinme
9.Başka insanlara aşırı derecede bağımlı olmak
10.Uzun süreli bir ilişki içinde olma ve aşırı derecede sevgi gösterilmesine ihtiyaç duymak
11.Aynı anda birden fazla insana bağımlı olmak (biri giderse diğerlerini devreye sokmak)

Tedavi

Bağımlı kişiler psikoloğa yada psikiyatriste kendi başlarına gelirler fakat şikayetleri aşırı bağımlı olmaları yada kendi kararlarını vermemeleri değildir. Bu kişiler çoğunlukla bağımlı olduklarını bilirler fakat bunun bir problem olduğunu düşünmezler, aksine bağımlı olmaktan hoşlanırlar. Tedaviye genelde sinirlilik, gerginlik yada depresyondan şikayet ederek gelirler.

Bazı hastalar için sakinleştirci yada antidepresan gibi ilaçlar önerilebilir fakat bu tip hastalar ilaca karşı bağımlılık geliştirebileceklerinden dolayı zararlı olabilir. Hasta insanlara bağımlı olmak yerine bu sefer ilaca bağımlı hale gelebilir.

Psikoterapi bu hastalar için tercih edilen tedavi yöntemidir ve Psikoterapi ile hastanın yavaş yavaş kendi yaşamlarını etkileyen kararlar almaları sağlanabilir. Sonuçlar genelde uzun süreli tedavi sonucunda gerçekleşir. Başlangıçta bu hastalar tedavisi kolay gibi görünebilirler çünkü bu kişiler ilgili, işbirliği yapan ve minnettar davranan kişilerdir. Tedaviye harfi harfine uyarlar ve doktorun söylediği her şeyi yaparlar. Fakat bir süre sonra hastanın sadece terapiste yada tedaviye bağımlılık geliştirdiği ve her hangi bir şekilde sorumluluk almaya yanaşmadığı görülür. Bu nedenle kişinin tedavi sırasında daha aktif olması gerekir. Bu değişim oldukça zordur ve bağımsız olmanın getireceği tehlikeler ile ilgili fantaziler geliştirmesine yol açabilir.

Bu kişiler için belli hedeflere yönelik kısa vadeli terapi faydalı olabilir. Kişinin kendine güven geliştirmesi ve daha bağımsız olmaya yönlendirilmesi tedavinin temel hedefidir.



pesimist - avatarı
pesimist
Ziyaretçi
15 Mayıs 2011       Mesaj #2
pesimist - avatarı
Ziyaretçi
Bağımlı Kişilik Bozukluğu

Sponsorlu Bağlantılar
* İleri derecede bağımlı uysal ve boyun eğen kişilerdir.
* Kendi sorumluluk ve gereksinimleri başkalarınınkinden sonra gelir.
* Yaşamlarının çoğunda önemli alanlarda sorumluluk almak için başkalarına gereksinim duyarlar.
* Kendileri ile ilgili kararları başkalarının almasını ister.
* Sömürüye dayalı kişilere dayanabilirler.
* Kendilerine güvenleri yoktur başkalarının öğüt ve desteğine ihtiyaçları vardır.
* Kendisine bakamayacağına ilişkin aşırı korku nedeniyle tek başlarına kalmaya katlanamazlar kendilerini rahatsız ve çaresiz hissederler.
* Yakın bir ilişkisi bittiğinde bakım ve destek kaynağı olarak derhal başka bir ilişki arayışı içine girerler.
* Başkalarının bakım ve desteğini sağlamak için hoş olmayan şeyleri yapmayı isteyecek kadar aşırı gidebilirler.
* İşyerinde sürekli gözetim altında tutulmaya gereksinim duyarlar. İşleri başlatma ve tek başına iş yapma zorlukları vardır.
* Pasiftirler kendilerinin farklı görüşlerini ifade etmekte zorlanırlar.
* Bütün kişilik bozukluklarının %25’unu oluşturular.
* Daha çok kadınlarda görülür.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Gece Prensesi - avatarı
Gece Prensesi
Ziyaretçi
15 Mayıs 2011       Mesaj #3
Gece Prensesi - avatarı
Ziyaretçi
Belirtiler :
1. Devamlı olarak birilerinin tavsiye ve desteğine ihtiyaç duyma, gündelik sıradan olaylarda bile tek başına karar almaktan kaçınma.
2. Sorumluluktan kaçınma ve derhal başkalarına sığınarak destek almaya çalışma.
3. Pasif bir tavır içerisinde olma, karşıt fikirlere de sahip olsam gördüğü desteği kaybetme, kabul edilmeme gibi kaygılarla fikirlerini ifadeden kaçınma.
4. Başkalarının yardım ve desteğini elde etmek amacıyla kendisine ters gelen, hiç de uygun ve hoş olmayan işleri yapmaktan dahi çekinmeme hali.
5. Herhangi bir işi başlatma, tek başına yürütebilme imkânsızlığı.
6. Yalnız kalmaktan şiddetli korku duyma ve kendi kendisine bakamayacağına dair taşıdığı inanç ve duyduğu yoğun korku nedeni ile yalnız kaldığında kendisini çok kötü hissetme.
7. Yakın bir ilişkisi sona erdiği takdirde hemen kendisini yönlendirip yönetecek, bakacak yeni birisinin aranması.
8. Kendi kendisine bakmaya mecbur kalacağı kaygısı üzerine sık sık gerçeklere uymayan düşüncelere dalınması durumu.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
pesimist - avatarı
pesimist
Ziyaretçi
15 Mayıs 2011       Mesaj #4
pesimist - avatarı
Ziyaretçi
Bağımlı kişilik bozukluğu

Bağlımlı Kişilik Bozukluğu'nun başlıca özelliği uysal, yapışkan (askıntı) davranışa ve ayrılma korkusuna yol açacak şekilde aşırı bir düzeyde kendisine bakım verilmesi ihtiyacının olmasıdır. Ergenlik ve ergenlik sonrası (genç yetişkinlik) döneminde başlar ve değişik koşullarda ortaya çıkar. Bağımlı ve uysal davranışlar kendisine baktırmak (bakım vermek) üzerine tasarlanır. Bireyin başkalarının yardımı olmadan kendi başına başaramayacağı düşüncesi ise ilgili benlik algısından kaynaklanır.

Bu kişiler başkalarından bol miktarda öğüt ve destek almazlarsa günlük kararlarını almakta bile güçlük çekebilirler. Girişimde bulunmak ve sorumluluk almak için başkalarının (çoğu zaman tek bir kişi) ön ayak olmasını isterler. Nerede yaşayacaklar, ne gibi işleri olacak, hangi komşuyla yakın görüşecekler gibi konularda karar verirken anne, baba ya da eşe bağımlıdırlar. Böyle bozukluğu olan ergenler, ne giymeleri gerektiği, kimlerle arkadaşlık etmeleri, hangi okula gitmeleri, hangi hobileri seçmeleri konularında anne ve babaları karar versin isterler. Sorumluluğu başkalarının almasını istemeleri yaşlarına ve durumlarına uygun değildir (küçük çocukların gereksinimleri, yaşlı ve özürlü kişilerin yardım istemesinden bu durum farklıdır).

Bu kişiler sevgileri kaybetme, destekleri yitirme, ya da kabul görmeyecekleri korkusu ile bağımlı oldukları kişiler başta olmak üzere , diğerleriyle aynı görüşte olmadıklarını söylemekte çoğu zaman güçlük çekerler. Tek başına başaramama inancı öylesine yerleşmiştir ki, yanlış olduğuna inansalar bile, rehberlik eden kişinin önerilerini uygularlar. Kendilerinden uzaklaşacak kaygısı ile gereksinim duydukları şeyleri söyleyemeyip, kızgınlıklarını gösteremezler. Misillemeden korkarlar.

Tasarıları başlatamazlar. Kendilerine güvenmedikleri için, işi başlatmak üzere başkalarını beklerler; çünkü bir kural olarak başkaları kendilerinden daha iyi yapar; onlar yardımsız yapamazlar. Kendilerini beceriksiz sunarlar. Eğer yeterli destek görürlerse işlerini iyi yaparlar. Daha yeterli biri olmak ya da daha yeterli biri olarak görünmekten korkarlar. Çünkü bu durumun terkedilmelerine yol açacağına inanırlar. Sorunlarının çözümü için başkalarına güvendikleri için bağımsız yaşama becerileri geliştiremezler ve bir kısır döngü ile bağımlılıkları artar.

Bu kişiler bakım ve destek almak için, akla yatkın olmasa da başkalarının hoş olmayan isteklerine boyun eğecek kadar aşırıya gidebilirler. Önemli bir bağı sürdürme ihtiyaçları çoğu zaman dengesiz ya da çarpık ilişkilerin doğmasıyla sonuçlanabilir. Olağandışı özverilerde bulunup, sözel ya da cinsel olarak kötüye kullanıma katlanabilirler. Kendilerine bakamayacakları inancı öylesine yerleşmiştir ki, tek başlarına kaldıklarında kendilerini rahatsız ve çaresiz hissederler. Sırf tek başına kalmamak için önemli buldukları kişinin peşine takılıp giderler. Yakın bir ilişkileri sonlandığında (sevgiliden ayrılma, bakan kişinin ölümü gibi) DERHAL bakım ve destek kaynağı olarak başka bir ilişki arayışı içine girerler. Yakın bir ilişkileri olmadığında "olamayacakları" inancıyla başka birine gelişigüzel bağlanabilirler.

Aşırı ve gerçek dışı bir korkuyla, sağlam bir delilleri olmadığı halde terkedilecekleri endişesi yaşarlar. Kendi kendilerine bakamayacakları korkusu ile gerçekçi olmayan bir biçimde kafa yorarlar. Genelde kötümserdirler, kendilerinden kuşkulanırlar. Yeteneklerini, sahip oldukları değerleri küçümserler ve sürekli kendilerini " aptal " olarak tanımlanıyor olabilirler. Eleştirileri ve kabul görmemeyi değersiz olduklarının bir kanıtı olarak alıp, kendilerine olan güvenlerini yitirirler. Başkasının kendisini aşırı bir düzeyde koruyup, kollamasını ve üzerlerinde egemenlik kurmasını isterler. Girişimci olunması gereken bir meslekte başarısız olabilirler. Sorumluluk alma ve karar verme durumlarında endişe ve gerginlik başlar.

Toplumsal ilişkileri kişinin bağımlı olduğu birkaç kişi ile sınırlıdır. Duygu durum bozuklukları başta olmak üzere, diğer kişilik bozuklukları : borderline, çekingen ve histerionik kişilik bozuklukları ile birlikte görülür.Çocukluk ve ergenlikte uzun süren (kronik) fiziksel hastalık ya da ayrılma anksiyete bozukluğu geçirmiş kişi de bu bozukluğun gelişmesine zemin hazırlayabilir.

Bağımlı davranışların yaşa ve sosyokültürel grupların etkenleri dikkate alınarak incelenmesi gerekir. Kültürel değerlere göre fazla ise ya da gerçek dışı kaygılar yansıtıyorsa bu tanı konmalıdır. Çocuklara ve ergenlere bu tanı konulurken çok dikkatli olunmalıdır. Çocuk ve ergenin rehberliğe ihtiyacı olması farklı bir durumdur.

Bağımlı kişilik bozukluğu ruh sağlığı kliniklerinde en sık karşılaşıldığı bildirilen bozukluklardan biridir. Kadınlarda ve erkeklerde eşit görülür. Ortak özelliklere sahip olduğu için diğer kişilik bozuklukları ile karıştırılabilir.
Bağımlı kişilik bozukluğu daha çok boyun eğer, tepkisel ve yapışkan davranışlar gösterir. Borderline kişilik bozukluğunda da terkedilme korkusu vardır ama bu kişi duygusal olarak boşlukta kalma, öfke duyguları ve isteklerde bulunma ile tepki gösterirken. Bağımlı kişilik bozukluğu olan kişi terkedilmeye suskunlukla ve boyun eğerek tepki gösterir. Böyle bir durumda derhal onun yerini tutacak başka bir ilişkinin arayışına girer. Histerioniklerse güvence verilmesine ve kabul görmeye karşı güçlü ihtiyaçları vardır. Bunlar da çocuksu ve yapışkan görülürler. Ancak silik ve yumuşak başlı davranışlarla davranan bağımlı kişilik bozukluğundan farklı olarak histerionikler aşırı derecede süslü olmaları ile belirlidir ve ilgi çekmek için özel bir takım çabalar harcarlar. Çekingen kişilik bozukluğunda öylesine güçlü aşağılanma ve reddedilme korkusu vardır ki, kabul görüleceklerinden emin olana dek kendilerini geri çekerler. Bunun tersine bağımlı kişilik bozukluğu olan kişiler, ilişkilerden kaçmak ya da kendilerini geri çekmekten çok, önemli buldukları diğer kişilerle bağlantı kurma ve bu bağlantıyı sürdürme çabası gösterirler
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

23 Ekim 2013 / Pasakli_Prenses Psikoloji ve Psikiyatri
26 Aralık 2007 / Pasakli_Prenses Psikoloji ve Psikiyatri
24 Eylül 2016 / _PaPiLLoN_ Psikoloji ve Psikiyatri
15 Mayıs 2011 / _PaPiLLoN_ Psikoloji ve Psikiyatri
18 Aralık 2007 / _PaPiLLoN_ Psikoloji ve Psikiyatri