Arama

Yükleme Teorisi

Güncelleme: 11 Aralık 2009 Gösterim: 9.331 Cevap: 1
_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
28 Ekim 2009       Mesaj #1
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
Yükleme Teorisi

Sponsorlu Bağlantılar
Yükleme teorisi (İng. Attribution Theory), sosyal psikolojinin insanların bir davranışla ilgili olarak ne zaman ve nasıl "niçin?" sorusunu sorduklarıyla ilgilenen alanıdır. Nedensel yüklemelerin kuramlaştırılması Fritz Heider (1958) ile başlar. Heider'e göre insanların iki güçlü motivasyonu vardır: dünyayı tutarlı bir şekilde anlama ve çevreyi kontrol etme ihtiyacı. Bu ihtiyaçlardan dolayı, insanlar başkalarının nasıl davranacaklarına yönelik önceden kestirimlerde bulunmak isterler.

Bu "niçin" sorusunu sürme işlemi, her zaman üzerinde düşünülen bir işlem değildir. Sıklıkla insanlar yüklemeyi otomatik bir şekilde, insanlar ve durumlar hakkındaki izlenimlerine dayanarak yaparlar. Bununla birlikte beklenmeyen bir davranışla karşılaşıldığında nedensellik ön plana çıkar. Çünkü olumsuz yaşantılar daha fazla önceden kestirilebilirlik gerektirirler.

Jones ve Davis'in "Uygun Sonuç Çıkartma Teorisi"

Jones ve Davis'in (1965) "uygun sonuç çıkartma teorisi" (correspondent inference theory) bir kişinin davranışının onun kişisel özelliklerinden mi, yoksa durumun etkisinden mi kaynaklandığına nasıl karar verdiğimizle ilgilidir. Birinin davranışının nedenini tayin ederken ilk önemli etken davranışın toplumsal olarak istenir olup olmamasıdır. Toplumsal olarak istenmeyen davranış daha çok kişisel özelliklerle ilişkilendirilirken, toplumsal olarak istenen davranış daha çok bu özelliklerle ilgili görünmez.

Yüklemede bir diğer temel, davranışın özgür seçimle mi yapıldığı, yoksa durum tarafından sınırlandırılmış mı olduğuyla ilgilidir. Özgür seçimle yapılan davranış, kişinin karakter özellikleriyle ilgili daha çok bilgi verir.

Yine niyetin mi, yoksa başkasının davranışının etkisinin mi davranışa yol açtığı yükleme sırasında göz önünde tutulur. Eğer kişinin eylemi birçok sonuca yol açıyorsa, davranışı ortaya çıkartan temel motivasyonu kestirmek güçtür. Ancak eğer davranış ayırdedici bir sonuç ortaya çıkartıyorsa, o zaman davranışı belirleyen motivasyon hakkında çıkarım yapmak kolaylaşır. İnsanların seçimlerindeki ayırdedici özellikler daha çok onların karakter özellikleriyle ilgili olarak kullanılır.

Yükleme yapılırken dikkate alınan bir diğer nokta, davranışın toplumsal bir rolün bir parçası olup olmadığıdır. Yani bir itfaiyecinin yangın söndürmesi onun yardımseverliğiyle değil, mesleğiyle açıklanırken, yoldan geçen birinin yangını söndürmeye katkıda bulunması, onun kişilik özellikleriyle ilişkilendirilir.

Son olarak başkalarının davranışları yorumlanırken onların gerçek özellikleriyle ilgili önceki beklentilerimizi kullanırız. Yani eğer solcu olduğunu bildiğimiz bir arkadaşımız bir akşam yemeğinde babasının muhafazakar görüşlerini onaylıyorsa, bunu onun babasıyla tartışmaya girmekten kaçınmasıyla açıklarız, yani bir dışsal yükleme yaparız.

Kelley'in Kovaryasyon Teorisi


Harold Kelley'in (1967) kovaryasyon teorisine (covariation theory) göre insanlar belli bir etkinin belli bir nedenle farklı durumlarda da bir arada olup olmadığını görmeye çalışırlar. Bir şeyin bir davranışın nedeni olması için davranış gerçekleştiğinde var olması, gerçekleşmediğinde de var olmaması gerekir. Kelley nedensel yüklemelerimizi yaparken başvurduğumuz üç tip bilgiden bahseder: tutarlılık (consistency), ayırdedicilik (distinctiveness) ve fikir birliği (consensus). Bir davranış yapıldığında davranışın ayırdedici olması önemlidir. Yani davranışı yapan her durumda mı bu davranışı yapmaktadır, yoksa bu duruma özgü olarak mı bu davranışı yapmıştır? Ayrıca davranışla ilgili bir fikir birliği var mıdır? Yani diğer insanlar da bu davranışı tekrar etmekte midirler? Son olarak davranış tutarlı mıdır? Yani bu davranışı yapan kişi, başka bir durumda da aynı davranışı yapacak mıdır? İzlediği bir komedyeni bize öneren bir arkadaşımızı düşünelim. Bu durumda, arkadaşımızın komedyeni beğenme nedeninin, komedyenin gerçekten iyi oluşu mu yoksa arkadaşımızın karakter özellikleri mi olduğunu kestirmek için soracağımız ilk soru, arkadaşımızın izlediği her komedyeni beğenip beğenmediğidir (ayırdedicilik). Ayrıca başka insanlar da komedyeni beğenmiş midir (fikir birliği)? Son olarak eğer arkadaşımız aynı komedyeni başka bir zaman izlese yine beğenecek midir, yoksa beğenisi, komedyeni izlediği günkü ruh haliyle, birlikte izlediği arkadaşlarıyla, ya da içtiği içkiyle mi ilgilidir (tutarlılık)? Eğer üç boyut da yüksekse (arkadaşımız başka komedyenlere gülmüyor, başkaları da bu komedyene gülüyor ve arkadaşımız bu komedyene her zaman gülüyor), bu durumda davranışın nedeni dışarıya (komedyene) yüklenir. Eğer ayırdedicilik ve fikir birliği düşük, ama tutarlılık yüksekse (yani: arkadaşımız bütün komedyenlere gülüyor, başkası bu komedyene gülmüyor ve arkadaşımız bu komedyene hep gülüyor), davranışın nedeni kişiye yüklenir. Eğer ayırdedicilik yüksek ama diğer iki boyut düşükse (yani: arkadaşımız başka komedyene gülmüyor, bu komedyene başkaları gülmüyor ve arkadaşımız bu komedyene başka zaman gülmüyor), bu durumda davranışın nedeni bağlama yani davranışın ortaya çıktığı duruma yüklenir.

Birçok olası açıklamanın olduğu durumlar için Kelley (1972)indirgeme ilkesini (discounting principle) ortaya atar. Buna göre eğer daha olası bir neden varsa, yükleme ona yapılır. Eğer bize malını satmak isteyen biri bize kahve ısmarlıyorsa, bunu onun iyilikseverliğiyle açıklamayız. Ancak bir trafik kazasından sonra yoldan geçen biri bize bir bardak su getiriyorsa bunu o kişinin karakter özellikleriyle açıklama eğiliminde oluruz.

Yükleme sürecinde yanlılık

Ancak yükleme süreci her zaman rasyonel değildir. Bu süreçte bir dizi yanlılık yüklemede önemli bir etkide bulunur. Bu yanlılıklar bazen kendi ihtiyaçlarımızla, özsaygının korunmasıyla ve kendi hayatımızı kontrol altında tutabilme hissiyle ilgiliyken, bazı durumlarda bilişsel indirgemeler ve basitleştirmelerden kaynaklanır.

Temel yükleme hatası (Fundamental Attribution Error)

Genellikle insanların davranışlarının nedenlerini davranışın gerçekleştiği duruma değil, insanların özelliklerine yükleme eğilimindeyizdir. Bu eğilim temel yükleme hatası (Ross, 1977) olarak adlandırılır. Bu eğilim genellikle kendiliğinden ortaya çıkar. Nedenin duruma yüklenmesi daha az kendiliğinden, üzerinde daha çok düşünüldükten sonra ortaya çıkar. Ayrıca daha iyi tanıdığımız insanların davranışlarının nedenlerini duruma yükleme eğilimimiz daha yüksektir. Bununla birlikte bu yanlılık, farklı kültürlerde değişiklik gösterebilir.

Gözleyici-eylemi yapan etkisi (The Actor-Observer Effect)

Gözleyiciler genellikle eylemi yapanın özelliklerinin davranış üzerindeki önemini abartma eğilimindeyken, eylemi yapanlar kendi davranışlarını daha çok durumla açıklama eğilimindedir (Jones ve Nisbett, 1972). Bu yanlılığın bir nedeni eylemi yapanla, gözlemcinin farklı bilgileri sahip olmasıdır. Eylemi yapan davranışın tarihsel bilgisine daha çok sahiptir. Kendi davranışlarının farklı durumlarda nasıl değiştiğini daha iyi bilmektedirler ve gözlemlenemeyen olaylara daha çok dikkat ederler. Bir başka nedense gözlemciyle eylemi yapanın farklı perspektiflere sahip olmasıdır. Gözlemci eylemi yapanın davranışını gözlerken, eylemi yapan kendi davranışını değil, süreci gözler. Bununla birlikte bu etkinin azaldığı durumlar vardır. Örneğin empati kurduğumuz birinin davranışı gözlenirken, davranışı duruma özgü etkenlerle açıklama eğiliminde oluruz.

Yanlış fikir birliği (False Concensus)

İnsanlar genellikle kendi düşüncelerinin ya da davranışlarının genel geçerliğini abartma eğilimindedir. Başkalarının da bir durumda aynı davranışı yapacağını varsayarlar. Bunun olası açıklamaları şöyledir: İnsanlar kendilerine benzer şekilde düşünen ve davranan insanlarla ortaklık ararlar. Ayrıca kendi düşüncemiz özellikle dikkat çekicidir ve kendi pozisyonumuz düşündüğümüz tek pozisyon olduğundan fikir birliğine ilişkin inancımız artar. Bir başka olasılık benzer durumda kendimizin nasıl davranacağımızı düşünürken, belirsiz olan noktaları kendi davranış biçimimiz lehinde tamamlama eğiliminde olmamız, yani yaptığımız seçimin sadece nesnel durumun değil, bizim o durumu inşa edişimizin de bir fonksiyonu olduğunun farkına varamamamızdır. Bir başka olasılık da, insanların kendi inançlarının ve davranışlarının iyi ve tipik olduğunu görme ihtiyacıdır. Böylece başkalarının davranışlarına yükleme yapılırken özsaygı korunur.

Bu yanlılık başlığı altında ele alınması gereken bir diğer yanlılık türü de yanlış biriciklik etkisidir (false uniqueness effect). İnsanlar bazı yetenekleri sözkonusu olduğunda farklı, biricik iyi olmaya ihtiyaç duyarlar.

Kendine hizmet eden yükleme yanlılığı (The Self-Serving Attributional Bias)

Kendine hizmet eden yükleme yanlılığı (Miller ve Ross, 1975) başarının yükümlülüğünü üstüne alma, başarısızlığın sorumluluğunu reddetme eğilimidir. İnsanlar olumlu davranışlarının kendi içsel özelliklerinden kaynaklandığına, ancak olumsuz davranışlarının dış koşullar tarafından belirlendiğine inanma eğilimindedir. Böylece gelecekte de başarısız olmayacakları inancını koruyabilirler.

Kaynak

_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
11 Aralık 2009       Mesaj #2
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
KİŞİLERARASI ALGI ve YÜKLEME

Sponsorlu Bağlantılar
Kişilerarası algı çevremizdeki insanların davranışlarını açıklama, anlama ve tahmin etme girişimizle ilgilenir. Bizler, bir anlamda insanlarla etkileşim içerisinde olup onların davranışlarını anlamlandırmaya çalışmamak ve gelecekte nasıl davranabilecekleri hakkında tahminde bulunmamak imkansız olduğundan dolayı, bilim adamı olarak bir psikologun yapmış olduğu işi günlük hayatimizin her anında yapmaktayız...

Her türlü psikolojik araştırmada, psikologlar davranışları incelemek için seçme, düzenleme ve çıkarım yaparlar ki bu üç kavram alginin temel ilkelerine temsil etmektedir. Buradan hareketle iki önemli soru ortaya çıkmaktadır.

1- Algi ile kişilerarası algi arasındaki ilişki ne düzeydedir ?
2- Profesyonel psikolog ile normal vatandaş ( lay person ) arasındaki farklılık nedir ?

Kişilerarası algi diğer kişilerin algısıdır. Sosyal alginin diğer bileşeni ise benlik algısıdır.Diğerlerin algısı ise şunları içerir:

1- Seçme; bazı kişileri fiziksel görünüşleri ya da davranışlarının sadece belirli bir yönü üzerinde odaklaşma gibi.
2- Düzenleme; Bir kişinin tam ve tutarlı portresini şekillendirmeye çalışmak gibi.
3- çıkarım Yapma; Doğrudan ya da hazır bir bulgu olmaksızın bazılarına belirli özellikler yükleme ( atfetme) . Damgalamada olduğu gibi.

Görüldüğü gibi genel algi ( nesne algısı) ile kişilerarası algi birbirlerine oldukça benzemektedir. Bununla birlikte belli başlı farklılıkları da bulunmaktadır. Bunlar;
1- Kişiler hareket ederler; ( fakat nesneler hareket etmezler). Kişiler hakkındaki çıkarımlarımızı onların davranışlarından sağlarız.
2- Kişiler birbirlerini etkilerler; fakat nesneler birbirlerini etkilemezler). Bir kişinin davranışı, diğer kişinin davranışını etkileyebilir. Çünkü her bir kişinin diğer bir kişiye olan davranışı, en azından o diğer kişinin onlara karşı olan davranışının bir ürünüdür.
3- Kişiler algılar ve yaşarlar; Bir kişinin algısı diğer kişinin algısını etkileyebilir.( Gross,R.D.;1987:ss.197-98 )

Çevremizdeki kişiler üzerinde bıraktığımız izlenimler Kişilerarası etkileşim için önemli bir temel oluşturur. Kişi algısı oldukça karmaşık bir konu olup, fiziksel algıdan açık bir şekilde ayrılmaktadır. Kişi algısında gözlemci, uyarıcı kişinin ( ne hissettiği, gelecek için planları ve davranışının nedenleri gibi ) iç psikolojik süreçleriyle ilgilenir. Bu sorular duyu mekanizmasıyla cevap verilemez. Ancak gözlemci tarafından yapılan çıkarım ya da yüklemeler yoluyla cevap bulunabilir. Kişi algısı inceleme, sokaktaki kişinin çevresindeki insanların ve kendi hakkındaki bilgiyi yeniden yapılandırma sürecidir. Gözlemci, uyarıcı kişinin neden o şekilde davrandığı sorusuna cevap arar. Bundan dolayı sokaktaki kişi davranışa açıklamalar getirirken deneyimsiz bir psikolog gibi hareket eder.

Yükleme Süreci ( Attributional Process )

diğer kişiler hakkındaki izlenimlerimizin çoğu yaptıkları şeye (görünüşteki davranışlarına ) ve oluşturdukları duruma dayanır. Tabii ki bazen bazı kişilerin davranışları hakkındaki bilgileri, başkalarından elde ederiz. Yani izlenimlerimiz ikinci el bilgiye dayanabilir.

Hemen hemen her durumda davranışın nedenini belirleyerek niye o şekilde davrandığını açıklamaya çalışırız. Özellikle güdüleri, niyetleri ya da kişiliği gibi içsel bir nedenden dolayı mi, yoksa çevrenin fiziksel şartları gibi dışsal bir nedene mi bağlı olduğunu bulmaya çalışırız.

Bu yargılama süreci yükleme süreci olarak adlandırılır ve ilk olarak Fritz Heider (1958) tarafından ortaya konulmuştur.

Heider’e göre, davranışın nedenleri ya çevresel ya da kişisel faktörlere yüklenebilir. Davranış çevresel nedenlere yüklenildiğinde, aktör davranışın olumlu ya da olumsuz etkilerinden ( sonuçlarından ) sorumlu tutulamaz. Fakat davranış kişisel faktörlere yüklenirse, aktör bu davranışın sonuçlarından sorumlu tutulabilir.

Heider’e göre kişiler çevresindeki kişilerin davranışlarını tahmin etmek ve kontrol etmek amacıyla yüklemelerde bulunur.

Heider bazen kasıtlılığı ( intention ) cansız nesnelere yüklediğimizi göstererek, kişilerin davranışlarını amaçları ( maksatları ) yoluyla açıklama eğiliminin güçlülüğünü göstermiştir.

Ünlü bir çalışmada Heider ve Simmel (1944) geniş bir karenin etrafında, içinde ve dışında hareket eden üç geometrik şekilden ( geniş bir üçgen, küçük bir üçgen ve yuvarlak bir levha ) oluşan hareketli kartonları deneklere göstermiştir.

Denekler nesneleri kişisel özellikler olarak algılama eğilimi göstermişlerdir. İki üçgeni bir adam olarak görüp, bir kız için ( yuvarlak levha ) rekabet ettiklerini algılamışlardır. Büyük üçgeni saldırgan ve zorba birisi olarak; küçük üçgeni meydan okuyucu ve kahraman olarak ; yuvarlak levhayı ise çekingen ve utangaç birisi olarak algılamışlardır.

Yükleme Teorisi


Arkadaşım benden neden bu kadar uzak duruyor? Öğretmenim sınıftaki yorumlarımı neden göz ardı ediyor ? Hemen hemen her gün yukarıdaki olaylar gibi açıklama gerektiren bir çok olayla karşılaşırız. Nedensel analiz ( yani hangi nedenler hangi sonuçları doğurur ? ) olayları açıklamak ( daha genel olarak ta sosyal biliş için ) oldukça önemlidir.

En önemsiz olaylar da bile gizli bir nedensel analiz ( causal analysis ) vardır. bazı durumlarda yükleme süreci hemen hemen bütünüyle otomatik olup, yüklemede bulunduğumuzun çoğu zaman farkında olmayız.

Ancak diğer bir çok durumda yükleme sürecinin farkında olup nedensel yüklemeleri isteğimiz doğrultusunda bazı şeylere yükleriz.

Psikologlar yükleme teorisi ile niteleyici teoriler arasında ayrım yapmışlardır. Yükleme teorisi bir kaç müşterek tarafı olan değişik kuramsal ve deneysel makalelerin bir koleksiyonudur. Yükleme teorisi nedensel açıklamalara varmak için o soyal algılayıcının bilgiyi nasıl kullandığı ile ilgilenir. Yükleme teorisi nedensel bir yargı(ya varmak için) oluşturmak için ne tür bilginin toplandığı ve nasıl bir araya getirildiğini araştırır. Niteleyici teoriler ( attributional teories ) ise başarı davranışı, yardim etme ve tehdit edici olaylarla başa çıkmak gibi özel ( particular ) alanlar hakkındaki teorilerdir.

Yükleme teorisi bireylerin bir çok değişik ortamda kullanabileceği genel nedensel prensiplerle ilgilenirken niteleyici teoriler ise bireyleri özel bir yaşam alanında kullanabileceği spesifik nedensel yükleme süreçleriyle ilgilenir.

Yapılan araştırmalar nedensel analizin insanların geleceği tahmin ve olayları kontrol etme ihtiyacından kaynaklandığını göstermiştir. Belirli sonuçların elde edilebilmesi için hangi faktörlerin gerektiğinin bilinmesi o sonucu kontrol edilebilmesine imkan tanır. Ya da en azından ne olabileceğini tahmin edilmesini sağlar. Bu noktadan hareket edersek nedensel yüklemenin amaçların gerçekleştirilmesi için oldukça önemli olduğu görülmektedir. Belki de yükleme araştırmalarının en temel varsayımı nedensel yüklemelerin önemli olduğudur.

Yükleme teorisinin bel kemiğini altı farklı kuramsal gelenek şekillendirmektedir. Birincisi Heider’in sağduyu ( common sense ) psikolojisidir: Heder’in çalışmaları hem E.E. Jones ve Davis ‘in karşılıklı çıkarsama teorisini hem de Kelley’in birlikte değişme ( covariation) ve nedensel şema teorilerini oldukça etkilemiştir. Schachter’in duygusal kararsızlık ( emotional lability ) ve D. J. Ben’in benlik algısı ( self-perception ), yükleme teorisinin benlik algısı alanına genişlemesine neden olmuştur. Bernard Weiner’in yükleme teorisi başarı ve yardim alanlarında yapılan çalışmalardan çıkarılmıştır. ( Fiske ve Taylor; s.24 )

Heider’ın Yükleme Kuramı


Fritz Heider’ın çalışmaları ( 1944-48 ) yükleme kuramı alanına öncülük etmiştir. Heider kuramını ilk olarak Brunswik ( 1956 ) tarafından geliştirilen algı lens modeline ( lens model of perception ) dayandırmıştır. Bu modele göre nesneler hiç bir zaman doğrudan algılanamazlar. Nesnelerin birey tarafından algılanışı ;

a-Nesneye ( nesnenin kendi özellikleri )
b- Ortama ( kontekse )
c- Arabulucuya ( mediation- algılama usulü )
d- Algılayıcıya ( algılayıcının özelliklerine )
bağlıdır. Heider’e göre nesne algısı ile kişi algısının özellikleri genelde aynıdır.( Fiske ve Taylor; s.24 )

Heider’e göre asıl sormamız gereken soru ; “nedenselliğin merkezinde birey mi ( içsel /person-internal ), yoksa çevre mi ( dışsal / environment-external ), ya da her ikisi mi vardır ?”

İçsel ya da Kişisel Faktörler, güdü ve beceriyi ( ability ) kapsar. Bir öğrencinin ev ödevi yapması gerektiğini farz edelim. Ödevi yapacak kadar güdü ve beceri olmazsa öğrenci ödevi yapamayabilir. Dahası güdü v becerinin birlikte olması yeterli olmayabilir. Bu faktörlerin yanında çevresel faktörlerin de hesaba katılması lazımdır. ( Fiske ve Taylor; s.25 )

Heider, bir olayın sonuçları için sorumluluk algısıyla da ( perception of responsibility ) ilgilenmiştir. Bir çok durumda sadece olaya neden olan şeylerin değil de , ondan sorumlu olan şeylerin önemli olduğu görülmektedir. Eğer birisi komşusuna vurduğunu söylerse, doğal olarak nedenselik sorusu “ kim ( who ) vurdu “ olması gerekirken, sorumluluk sorusu “ acaba kazayla mı yoksa isteyerek mi vurdu “ olacaktır.

Heider’e göre değişen düzeylerde sorumluluk vardır. Heider’in yükleme kuramına en büyük katkısı, ileriki yıllarda daha sistematik olarak araştırılacak olan temel kavramları tanımlamasıdır. Özellikle nedensellik ve sorumluluk üzerine olan düşünceleri E.E. Jones ve Davis (1965) ve Kelley üzerinde oldukça etkili olmuştur. ( Fiske ve Taylor; s.26 )

Heider’ in yükleme kuramına olan etkisini dört madde altında toplayabiliriz:
1- Nedensel analiz bazı yönlerden algısal sürece benzemektedir.
2- Kişisel ve duruma ait nedenler arasında önemli farklılıklar vardır.
3- Kişisel özellikler ( kasıtlı olmayan davranışlardan daha ziyade ) kasıtlı davranışlardan daha kolay çıkarılır.
4- Neden sonuçları bazen kişilere, bazen nesnelere ve bazen de ortama yükleriz ? ( Hewstone, M; ss. 13-15 )

Heider’in yaklaşımı fenomonolojik bir yaklaşım olarak adlandırılmasına rağmen, kendisi bu adlandırmayı reddetmiştir.

Jones ve Davis ’in Yükleme Kuramı

Algılayıcının birincil problemi, gözlenen bir davranışın hangi sonuçlarının aktör tarafından amaçlandığına karar vermektir. Bir davranışın herhangi bir etkisinin amaçlandığını çıkarsamak için, algılayıcı aktörün davranışının sonuçlarının kendisi tarafından bilindiğine ve o davranışı başarabilmek için yeterli beceriye sahip olduğuna inanmalıdır.

Jones ve Davis ‘in kuramına göre, algılayıcı bilgiyi geriye doğru işler.( Hewstone, M; ss. 16 )

Karşılıklı Çıkarsama Kuramının 4 Temel Sınırlılığı

1- Kasıt ( intention ), kişisel özellikler çıkarımdan önce gelir. Fakat bazı kişisel özellikler kasıtlı olmayan ( unintentional ) davranışlar aracılıyla tanımlanır ( dikkatsizlik, unutkanlık, sakarlık gibi ). Bundan dolayı, kuram sadece tercih ( choice ) içeren davranışlara uygulanabildiği halde, ihtiyar harici ( involuntary ) olan olaylara uygulanamaz.
2- Kuram kişilerin gerçekten nasıl yüklemelerde bulunduğuna dair tutarlı bir açıklama getirmemektedir.
3- Beklentilere uymayan davranış açıkça bilgilendirici olduğu halde, beklentilere uyan davranış ta aynı şekilde bilgilendirici olabilir.
4- Kurama dayanan orijinal çalışmaların hemen hemen hepsinin bağımlı değişkenleri arasında nedensel yüklemeler yoktur. Bilişsel bir perspektiften hareketle yapılmış bir araştırmada kişisel özelliklerin ( trait ) daha spontan ve daha az düşünce ve çaba içerdiği bulunmuştur. ( Hewstone, M; ss. 25-26 )

Kelley’ in Yükleme Kuramı

Kelley’ in yükleme kuramına olan katkısı, nedensel bir yüklemeye varmak için hangi tür bilginin kullanıldığı sorusuyla başlamıştır. Kelley algılayıcının kullanabileceği bilginin miktarına dayanan iki değişik durum tespit etmiştir.

1- Algılayıcı birden fazla kaynaktan bilgi sahibidir ve sonuçla muhtemel nedenleri arasındaki birlikte değişimi algılayabilir.
2- Algılayıcı bir tek gözlemle karşılaşmıştır ve faktörlerin gruplaşmasını ( configuration ) hesaba katmak zorundadır. Bu faktörler gözlenen sonucun makul nedenleridirler.
Kelley birlikte değişme modelini oluştururken, Heider’ in kuramına bina etmiştir.

Bunlar;
a)- Dış çevrenin anlaşılması, nedensel analiz yoluyla kazanılır. Bu nedensel analiz deneysel metotlara benzemektedir.
b)- Sosyal algı, faktör analiziyle benzerlik gösterir.

Kelley’ e göre, algılayıcını gayesi bilim adamı gibi hangi sonuçların hangi muhtemel faktörlere yüklenebileceği ayırt etmektir. Ayrıca Kelley modelini ANOVA istatistik tekniğine dayandırmıştır.

ANOVA modeli bağımsız değişkenler ( durumlar ) maniple edildiğinde bağımlı değişkendeki ( sonuç ) değişmeleri inceler.ANOVA modelinin esası şu örnekle açıklanabilir.

“ Ahmet komedyene güler “ . Bu sonuç kişiden kaynaklanabilir ( Ahmet ) durumdan ( sonucun oluştuğu durum ) ya da uyarıcı ( komedyen ) ya da bu faktörlerin birleşiminden kaynaklanabilir

KAYNAKLAR
Hewstone, M. , ( 1994 ), Causal Attribution, Blacwell Publishers, Oxford.
Gross, R.D.,(1987 ),Psychology. Edward Arnold,London
Fiske, S.T., Taylor, ( 1985 ) Social Cognition, London.
Hazırlayan: Uzman Psikolog Sezai KALAFAT

Benzer Konular

21 Temmuz 2013 / ahmetseydi Akademik
1 Temmuz 2011 / Misafir Psikoloji ve Psikiyatri
11 Haziran 2016 / tersinim Akademik
11 Nisan 2012 / endless_dark Bilgisayar
29 Haziran 2015 / ThinkerBeLL X-Sözlük