Kaçış Sendromu Nedir, Sebepleri Nelerdir?

Kaçış Sendromu Nedir, Sebepleri Nelerdir?

Kaçış sendromu yani bilimsel adıyla "kapiller kaçış sendromu" dokulardaki sıvı ve elementlerin kan damarları yerine damar dışına difüzyonu nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Ataklar ve tekrarlayan krizler kaçış sendromu hastalığının en yaygın belirtileridir. Sıvı kütlesinin damarın dışına sızması akciğer, karın ve kas bölgelerinde birikmeye neden olabilmektedir. Hastada ani şok, tansiyonun hızlı düşmesi ve şişlikler oluşabilmektedir. Bu noktada hastaya acil müdahale etmek oldukça önemlidir.

Kaçış sendromunda meydana gelen komplikasyonlar birden kendini göstermemekte ve birkaç günlük süreçte yavaş yavaş gelişmektedir. Özellikle krizlerden 24 saat önce gözlenen halsizlik ve yorgunluk gibi belirtiler oldukça yaygındır. Kaçış sendromunda sık gözlenen tekrarlayan şoklar konusunda net bir zaman verilememektedir. Kişide birkaç ayda bir görülebileceği gibi yıllarca görülmemesi de mümkündür.

Hastalığa yol açan etkenler tam olarak bilinmemektedir. Bunun yanında yapılan araştırmalara göre hastalığın gelişiminde rol oynayan etkenler şu şekilde sıralanabilmektedir:

• Bazı enfeksiyon hastalıkları
• Karbonmonoksit zehirlenmeleri
• Lenfoma
• Hemofagositik sendrom
• Ağır sepsis tabloları
• Kan zehirlenmesi
• Endokrin hastalıkları
• Kemoterapi süreci
• Böbrek yetmezliği

Kaçış Sendromu Belirtileri

Kaçış sendromu] hastalığı belirtileri incelendiğinde, hastalığın ilk dönemlerinde belirti gözlenmediği görülmektedir. Tanı koyulan pek çok hasta uzun yıllar normal bir şekilde yaşamaktadır. Sonraki dönemlerde ise tekrarlayan ataklar, kriz öncesi gribal enfeksiyon belirtileri en yaygın görülen belirtilerdir. Bu kapsamda ateş yükselmesi, halsizlik ve eklem ağrıları kriz öncesi belirti olarak sıralanabilmektedir. Sonraki dönemde kaçış sendromu hastalığı aktifken karşılaşılabilecek belirtiler ise şu şekilde sıralanabilmektedir:

• Tansiyon düşüklüğü
• Vücutta meydana gelen şişlikler
• Kanın koyulaşması
• Susuzluk hissi
• Ödem oluşması
• Sinirlilik
• Karın ağrısı
• Baş dönmesi ve bulantı
• Kanda albümin azalması
• Şok

Kaçış Sendromu Tanısı

Kapiller kaçış sendromu tanısı, klinik bulgular ve hastanın öyküsü dinlenerek konulmaktadır. Kaçış sendromu tanısı koyulan pek çok hastada tansiyon düşüklüğü, kanın yoğunlaşması ve albümin azalması gibi belirtiler görülmektedir. Kapsamlı muayeneler sonucu hastalığı destekleyen belirtiler olması durumunda kaçış sendromu tanısı koyulmaktadır.

Kaçış sendromu hastalığı teşhisi koyulurken hastanın sağlık taramasından geçirilmesi ve belirtilerin ortaya çıkmasına sebep olan farklı sağlık sorunlarının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi önemlidir. Özellikle akut böbrek yetmezliği belirtileri sıklıkla kaçış sendromu ile karıştırılabilmektedir. Bunun yanında tanı testleri de yapılması gerekmektedir. Hastalığın erken teşhisi, gelişimini durdurmak ve ölüm riskini en aza indirmek için oldukça önemlidir.

Kaçış Sendromu Tedavisi

Kapiller kaçış sendromu tedavisi kapsamında uygulanan tedaviler hastalığın gelişimini önlemek ve hastalık nedeniyle meydana gelen sorunları gidermek için uygulanmaktadır. Kaçış sendromu hastalığı için bilinen bir kesin tedavi bulunmamaktadır. Kaçış sendromu tedavisi kapsamında uygulanabilecek tedaviler şu şekilde sıralanabilmektedir:

• Tedavi kapsamında öncelikle hastanın ataklarının önlenmesi için çalışılmaktadır. Bu noktada antibiyotikler ve astım ilaçları tercih edilebilmektedir.
• Tedavi süreci kişiye özeldir. Bu kapsamda kan değerlerinin tekrar düzenlenmesi için ilaç tedavisi gerekebilmektedir.
• Ödem oluşumunun önlenmesi ve sıvı takviyesi için ilaç kullanımı gerekebilmektedir.
• Hasta kontrol altına alınmakta ve takip edilmektedir.
• Hastanın kriz yaşamasının engellenmesi için düzenli tansiyon ölçümü ve gerektiğinde tansiyon seviyesini düzenleyecek ilaçlar kullanılması önemlidir.
• Hastanın travma yaşaması veya alerjisi olduğu maddelerle temas etmesi, atak oluşumuna neden olabilmektedir. Hastanın bu hususlara dikkat etmesi gerekecektir.
• Kaçış sendromu hastası olan kişilerin gribal enfeksiyon belirtileri gösterdiğinde olası bir atak riskine karşı sağlık kuruluşuna başvurması gerekmektedir. Bu sayede gerekli tedbirler alınarak risk azaltılacaktır.