Arama

Doğum Sonrası Kadın Sağlığı

Güncelleme: 11 Aralık 2014 Gösterim: 11.007 Cevap: 7
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
23 Mart 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Doğum Sonrası Kadın Sağlığı ve Aile Planlaması
Önemli:
Sponsorlu Bağlantılar
İçerik, kullanıcıyı bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut ilaç tedavisinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez.
Bölüm 1
Lohusalıkta anne kendisine nasıl bakmalı?
Doğum sonu kanamanın azalması için rahim, karından tutularak sıkıştırılmalı, karına masaj yapılmalıdır. Doğal olarak ilk günlerde kanlı, sonra pembe, daha sonra kahverengi akıntı olur. Birkaç haftadan sonra beyaz akıntı başlar.
Doğumdan sonra olabilecek en erken zamanda ayağa kalkmak ve hareket etmek kan dolaşımı için olduğu kadar bağırsakların iyi çalışması için de yararlıdır. Ancak lohusa yine de çok yorulmamalıdır. İlk günlerde istirahat etmemek, kanamaya ve ağrıya yol açabilir. Doğumdan hemen sonra ağrı varsa, ağrı kesici ilaçlar kullanılabilir. Ateşlenme hissedilirse derece ile ölçülmelidir. Yüksek ateşte (38 derece) kesinlikle doktora danışmak gerekir. İlk iki gün içinde dışkılama olabilir. Olmazsa, kabızlığı önleyici yöntemlere başvurulmalıdır.
Emzirme sırasında annenin rahat oturması için yardım edilmelidir. Oturmak istenmiyorsa yan yatarak da bebek emzirilebilir. Emzirmenin başlangıcında memeler acıyabilir. Bebek doğru emiyorsa bu acı giderek azalır ve bebek emdikçe tümüyle geçer. Bebek memelerdeki sütü boşaltacak şekilde sık sık emzirilirse, memelerde süt birikimine bağlı anneyi rahatsız edecek şişlikler, kızarma ve ağrı olmaz. Olduğu takdirde sütü boşaltmak, emzirmeden önce sıcak su ile pansuman ya da banyo yapmak, emzirdikten sonra memelere soğuk su ile pansuman yapmak şikayetleri azaltır.

Doğum sonu lohusanın kontrolü niçin önemlidir? Ne zaman yapılması gerekir?

Her annenin doğum yaptıktan sonra kendi sağlığı açısından kontrol edilmesi gerekir. En az bebek kadar onu dünyaya getiren annenin sağlığı da önemlidir.
İlk iki ay (60 gün) içinde lohusanın doğum sonu kontrolü yapılmalıdır. Muayene yapılarak annenin sorularının cevaplanacağı bu doktor kontrolü ihmal edilmemeli, olabildiği kadar erken zamanda yapılmalıdır.

Doğum sonu dikişlerin bakımı nasıl yapılır?

Dikişler için en iyi bakım temizliktir. Tuvalette taharetlenme her zaman ön taraftan (idrar yapılan yer) arka tarafa (makat) doğru yapılmalıdır. Makat çevresinde bulunabilecek dışkı mikropları dikişlere ya da idrar borusuna ulaşırsa iltihaplanmaya neden olur. İltihaplanan dikişler kaynayamaz ve yara açılır. Kızarıklık, şişlik ve aşırı ağrı dikişlerin atma belirtisidir. Dikişler atınca açılan yara temizlenmelidir. Açılan yara tekrar dikilebilir. En iyisi hiç açılmaması için dikişlerin temiz tutulmasıdır.
Doğumdan sonra yıkanmanın dikişlere bir zararı olmaz. Sabunlanmış elle temizlik yapılabilir. Sonra, dikiş bölgesi su ile durulanmalı ve her zaman kurulanmalıdır. kurulama, temiz tuvalet kağıtları ile yapılmalı, kağıt atılmalıdır. Her seferde ayrı ve temiz bir bez kullanılamayacağı için bezle kurulama doğru değildir. Temizlik için rivanol ya da tavsiye edilen başka ilaçlı sular da kullanılabilir. Bu suların tarife göre uygulanması gerekir. Ancak nasıl temizlenirse temizlensin dikiş bölgesi her zaman kurulanmalı, ıslak kalmamalıdır.
Önemli başka bir nokta da kullanılan hijyenik bağların sık sık değiştirilmesidir. Uzun süre kalan hijyenik bağlar da iltihaplanmaya neden olabilir. Kanama olmasa bile hijyenik bağ en fazla 6 saatte bir değiştirilmelidir. Bu dönemde hazır hijyenik bağların kullanılması daha kolay ve güvenlidir.

Doğumdan sonra anne ne zaman yıkanabilir?

Anne, kendini yıkanabilecek gibi hissettiği her an yıkanabilir. İlk yıkanmalar ayakta ve duş şeklinde ya da su dökünerek olmalıdır. Su dolu leğene ve küvete oturmadan sık sık yıkanılabilir. Normal bir doğumdan 24 saat sonra da banyo yapılabilir. Sezaryen doğumdan sonra genellikle dördüncü günde dikişler alınır ve ertesi günü yıkanılabilir.

Doğum sonrası dönemde anne nasıl beslenmeli?

Doğumdan sonra anne bebeğini emzirirken gebelik öncesi döneme göre her gün en az 1 litre daha fazla su ve sulu gıdalar, 2 tane meyve ya da 2 tabak sebze yemeği, 3 dilim ekmek ya da 1 tabak makarna - pilav, 1 yumurta, 1 bardak süt ile beslenmesine ilave yapmalıdır. Gebelikte aldığı kan hapları doğumdan sonra bir ay daha kullanılır. Eski ağırlığa hemen dönmek için acele edilmemelidir. Annenin eski kilosuna kavuşması altı ay sürebilir. Anne şişmansa her ay iki kilogramlık bir ağırlık kaybı olabilir. Süt salgısı bundan etkilenmez. Ayda iki kilogramdan daha fazla zayıflamak doğru değildir. Özel zayıflama diyeti uygulanmamalıdır. Ancak unlu, yağlı besinlerden fazla yememeye dikkat edilmelidir.

Lohusa doğum sonu kabızlıktan nasıl kurtulabilir?

Kabızlığı ortadan kaldırmak için jimnastik yapmak yararlıdır. Ayrıca 3 - 4 pozisyon sebze ve meyve yemek, kabukları ile yenebilecek sebze ve meyveleri kabuklarını soymadan yemek kabızlıktan kurtulmak için faydalıdır. Kuru baklagiller (mercimek, fasulye, nohut) ve kepekli ekmek yemek, aç karnına 1 bardak ılık su veya kayısı suyu içmek de yararlıdır. Beyaz ekmek, makarna, pirinç, az yağlı besinler, yeterince sıvı içilmemesi, dengesiz beslenme, fazla çay ve kahve tüketimi kabızlığı arttırdığı için bunlardan kaçınılmalıdır.

Doğum sonu bel ağrısı olursa neler yapılmalı?

Gebelik sırasında fazla hareket yapılmaması sonucu zayıflayan kaslar, doğum sonu bel ağrısının bir nedenidir. Jimnastik yapmakla bu ağrılar ortadan kalkabilir. Ayrıca fazla kilolar da ağrı nedenidir. Gebelikte ve doğum sonrasında aşırı kilo almamaya ve dengeli beslenmeye dikkat etmek gerekir. Bel ağrısını önlemek için ağır yük taşımamaya, yerden bir şey alırken beli dik tutup dizleri kırarak çömelmeye özen gösterilmelidir. Bebeği kucağa alırken veya altını değiştirirken belden eğilmemek, bunun için bebeğin altını ya da çamaşırını değiştirmek için uygun yükseklikte masa kullanmak ya da babadan yardım istemek gereklidir.



BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
23 Mart 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Doğum Sonrası Kadın Sağlığı ve Aile Planlaması
Önemli:
Sponsorlu Bağlantılar
İçerik, kullanıcıyı bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut ilaç tedavisinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez.


Bölüm 2

Doğumdan sonra lohusa nasıl formuna dönebilir?
Doğum sonu yapacağınız hafif hareketlerle en erken üç ay sonra eski formunuza dönebilirsiniz, ama karın kaslarının eski halini alması daha uzun süre alır. Sezaryenle doğum yapanlar karın hareketlerine iki hafta sonra başlamalıdırlar.
Aşağıdaki hareketleri her gün giderek artan sayıda tekrarlarsanız bedeniniz belirli bir firma ulaşacaktır. Ama hiç bir hareket için kendinizi zorlamayın. Yeterince istirahat ettikten ve bedeniniz gerekli güve eriştikten sonra daha önce rahatlıkla yapamadığınız beden hareketlerini yeniden deneyebilirsiniz.
1. İlk günlerde her saat başı ayak bileğini ön ve arkaya doğru bükerek kan dolaşımınızı kolaylaştırın.
2. Yine ilk günlerde dizleriniz bükük halde sırtüstü yere yatarak nefes alırken bütün gücünüzle karnınızı içeri çekin ve 10’a kadar sayın. Rahatlayın. Tekrar yapın.
3. İlk haftanın sonunda: Sırtüstü uzanın, dizlerinizi bükün ve ayak tabanlarınızı yere basın. İdrar tutar gibi kaslarınızı sıkın ve içinize doğru çekin. Bu halde kalın ve 10’a kadar sayın. Rahatlayın. Tekrar Yapın.
4. İkinci haftanın sonunda: Sırt üstü yatıp dizlerinizi bükün. Ayaklarınız yerdeyken kollarınızı karnınızda kavuşturun ve ellerinizle karnınızı için. Başınız ve omuzlarınızla vücudunuzu kaldırmaya çalışın. 10’a kadar sayıp rahatlayın. Tekrar yapın.
5. Üçüncü haftanın sonunda: Sırt üstü yatarken dizlerinizi bükün. Bacaklarınızı hafifçe ayırın. Kollarınızı öne uzatarak dik olarak oturun. Dengeyi bozmadan bacaklarınızı hafifçe uzatın. Sırtınızı geriye doğru kaydırın ve 10’a kadar sayın. Kollarınız öne doğru gergin dururken, rahatlayın ve hareketi tekrar yapın. Harekete alıştıktan sonra kollarınızı dizlerinize doğru uzatarak sırtınızı yere daha çok yaklaştırabilirsiniz.

Doğumdan sonra ne zaman cinsel ilişkide bulunulabilir?

Sezaryenle olsun normal doğumla olsun doğum sonu kanaması tümüyle bitmeden ilişkide bulunmak doğru değildir. Genel olarak döl yolunun iltihaptan koruyucu ortamı kanama sırasında etkilenir, mikropların üremesi kolaylaşır. Doğumdan sonra rahim de kolay iltihaplanır. bu nedenle kanamanın bitmesini beklemek, iltihaplı hastalıklardan korunmak için doğru bir davranıştır. Kanama ve doğum sonu kanlı akıntılar kesilmiş, doğum kanalı iyileşmişse ve ağrı hissedilmiyorsa cinsel ilişkinin genellikle sakıncası yoktur. Ancak emzirilmiyorsa ilk 25 günde yumurtlama olabileceği, bu nedenle de gebelikten korunmak gerektiği unutulmamalıdır.

Doğumdan sonra ne zaman adet görülür? Düzensiz adet görülürse ne yapılmalıdır?

Doğumdan sonraki ilk bir iki ayda “kırk sonu”da denilen adet kanamasına benzer bir kanama olabilir. Bu kanamanın olması artık adetlerin mutlaka düzene gireceğini göstermez. Bebek yalnız anne sütü ile besleniyorsa genellikle ilk altı ayda adetlerin başlaması ve düzenli olması beklenmez. Bu durumda telaşlanmamak gerekir, zamanla düzene girecektir. Uzun bir süre, 18 aya kadar adet görülmediği de olabilir. Daha da gecikirse veya anne emzirmediği halde adetleri düzensiz olursa doktora başvurmak doğru olur.

Doğumdan sonra gebelikten korunmak gerekir mi?
Hemen yeni bir gebelik istemeyen her çift uygun gördükleri en kısa zamanda korunmaya başlamalıdır. Her çiftte gebelik olasılığı farklıdır, ama doğum yapmış olmak, her an başka bir gebeliğin de olabileceğini düşündürür.
Bu gebelik, kısırlık tedavisi sonunda güçlükle elde edilmiş de olsa, aynı sorunun devam edip etmediği belli olmaz. Hemen çocuk istense bile bir süre ara vermek gerekir. İki doğum arasında iki yıldan az ara olursa sağlık ve yaşam niteliği açısından iki çocuğun da olumsuz olarak etkilenebildiği, annenin de zorluklarla karşılaştığı bilinmektedir. Bu nedenle doğum ister sezaryen ister normal yolla olsun, çiftler en az bir yıl gebelikten korunmalıdır. Bu sürenin üst sınırı yoktur.

Doğumdan sonra hangi yöntemlerle korunmak uygun olur?

Doğum sonrası gebelikten korunmak için bütün yöntemler kullanılabilir. Kişinin ve yöntemin özellikleri bilinerek seçim yapılırsa istenmeyen etkiler en aza indirilebilir.
Doğum kontrol yöntemleri zararlı olmamaları için uzun süren araştırmalar sonucu geliştirilmişlerdir. Ancak çeşitli özellikleri, kullanan kişiyi etkileyebilir. Pek çok önteme ait, özellikle kullanmayanlar tarafından yayılan dedikodular vardır. Bunların çoğu yöntemin özelliklerine bağlı beklenen etkilerdir. Bazıları ise asılsız söylentilerdir. Bu söylenenlerin doğruluğunu uzmanlara sorup danışmak gerekir.
Gebelikten korunmak için kullanılan hap, rahim içi araç, kılıf, diyafram, kola takılan çubuklar, kadında ve erkekte tüplerin bağlanması gibi yöntemlerin pek çok özelliği vardır.



BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
23 Mart 2009       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Doğum Sonrası Kadın Sağlığı ve Aile Planlaması
Önemli:
İçerik, kullanıcıyı bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut ilaç tedavisinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez.
Bölüm 3
Doğum Kontrol Yöntemleri
Spiral, hazneden yalnız ipliği hissedilebilecek şekilde rahme sağlık personelinde yerleştirilen plastik, küçük bir araçtır.
Prezervatif (kılıf), ilişkide erkeğin sertleşen penisine takarak kullandığı ince lastikten bir kılıftır. Diyafram, ilişkiden önce kadının rahim ağzına taktığı küçük, yuvarlak, ince lastikten bir araçtır.
Doğum kontrol hapları, kadınların cinsiyet hormonlarını içeren ve her gün yutulması gereken haplardır.
Kadında tüplerin bağlanması (tüp ligasyonu).
Erkekte kanalların bağlanması (vazektomi), kalıcı yöntemlerdir ve kolay bir ameliyatla uygulanabilir.
Kola takılan çubuklar (Norplant) hormon içeren yeni bir yöntemdir ve beş yıl süreyle korur.
Bu özellikler kadın ve erkek, kullanacak kişilerin farklılığına göre sağlığı etkileyebilir. Örneğin, bebeğini emziren annelerin kullanabileceği doğum kontrol hapı farklıdır. Bu durumda östrojen hormonu bulunmayan türde haplar kullanılmalıdır. Aksi halde süt azalabilir.
Doğru kullanılıp kullanılmadığına göre yöntemlerin koruyuculukları da değişir. Kim hangi yöntemi kullanmak istiyorsa özelliklerini ve nasıl kullanılacağını ayrıca öğrenmelidir. Birisi için uygun olan, bir başkası için uygun olmayabilir. Ama tüm yöntemlerin en önemli yararları istenmeyen gebelikten korumaları, bu sayede de gebelik korkusu ortadan kalktığı için cinsel hayatı zevkli hale getirmeleri, kürtaj sorununu ortadan kaldırmaları ve yaşamı kolaylaştırmalarıdır.

Doğumdan sonra ne zaman yöntem kullanmaya başlanabilir?

Doğumdan sonra bazı yöntemlerle hemen gebelikten korunmaya başlanabilir. Örneğin tüpler bağlanabilir, rahme araç takılabilir. Emzirmeyi engellemeyen özel bir hap kullanılmaya başlanabilir. Kılıf kullanılacaksa ilk ilişkide kullanılır. Doğumdan sonra, hastaneden çıkmadan rahim içi araç takılmamışsa, kırkıncı günde (6. hafta) kanama olsun ya da olmasın bu uygulama yaptırılabilir. Diyafram ve kola takılan çubuklar doğum sonu altıncı haftadan sonra kullanılabilir.

Hangi doğum kontrol yöntemi en güvenli yöntem?

“Kişi için hangi yöntem en iyi kullanılabilecekse o yöntem güvenlidir” demek daha doğru olur. Kullanırken dikkat edilirse tüm yöntemlerin güvenilirliği artar. Ama yanlış kullanılırlarsa gebelikten koruyamazlar. Örneğin haplar, kadında ya da erkekte tüplerin bağlanması kadar güvenilir bir yöntemdir. Ancak kullanmayı unutunca hapın güvenilirliği azalır. Aynı şekilde, kılıf ve diyafram her ilişkide kullanılmazsa gebelik olabilir. Rahim içi araçların kullanımında kişinin bir çaba sarf etmesi gerekmediğinden bu yöntemin gebeliğe karşı koruması kullanıcıya göre genellikle değişmez. Bu nedenle herkeste koruma etkisi fazladır. Ancak, nasıl kullanılırlarsa kullanılsın unutulmamalıdır ki en az koruyan yöntemlerin başında “erkeğin kendini koruması” ya da “geri çekme” denilen yöntem gelmektedir.

Emzirme gebelikten korur mu?

Doğumdan sonra ilk altı ayda, bebek anne sütünden başka bir besin ile doyurulmuyorsa, anne adet görmedikçe gebelik riski çok azdır. (İlk iki ayda olan kırk sonu kanaması, düzenli adet görmeye başlamak değildir.) Bu durum sürdükçe ilk altı ayda başka bir yöntemle korunmak için acele edilmeyebilir. Bu süre, çiftin başka yöntemle korunmaya başlamak için bir aile planlaması danışmanından bilgi alacağı bir geçiş dönemidir.
Emziren anne altı aydan önce adet görmeye başlarsa ya da yine bu sürede bebeğe anne sütünden başka besin verilirse hemen gebelikten korunmak gerektiği unutulmamalıdır.
Emziren anne altı aydan önce adet görmeye başlarsa ya da yine bu sürede bebeğe anne sütünden başka besin verilirse hemen gebelikten korunmak gerektiği unutulmamalıdır.


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
22 Ocak 2012       Mesaj #4
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Lohusalık
Bebeğin doğup, plasentanın çıkması ile başlayan ve anne organizması ile genital yollarda gebelik ve doğuma bağlı gelişmelerin, gebelikten önceki durumuna dönüşmeleri için geçen 4 ila 6 haftalık döneme lohusalık, kadına da lohusa denir.

Plasentanın rahim içinde yapışık olduğu duvardan ayrıldığı zaman bir yara dokusu oluşur. Doğum sonrası olan kanama bu yara dokusunun salgısıdır. Doğum sonrası hijyen önemlidir. Bu kanama, hem yeni doğum yapmış anne, hem bebek için enfeksiyon kaynağı olup, bebek kucağa alınırken ve emzirilirken, ellerin sabun ve bol su ile yıkanması, tırnakların da kısa kesilmiş olması gerekir. Halk arasında doğum sonrası çok korkulan “al basması” olayı, rahim içindeki plesantanın çıktığı duvardaki yaranın, hijyenik olmayan doğum şartları veya sonrası, bakım sırasında mikrop kapması ve mikrobun kana karışarak, tüm vücuda ve organlara yayılması sonucu, yüksek ateş ve vücutta parçalar şeklinde oluşan kırmızı döküntülü halidir.

Al Basması Nedir?
Yüksek ateş, lohusa kadının halüsünasyon (hayaller) görmesine de sebep olur. Böylece sepsis (mikrobun kana karışarak organların işlevlerini durdurmasına neden olması durumu) sonucu kadınlar ölürlerdi. Eski yıllarda mikroplar bilinmezken hastalıklara görünmeyen kötü güçlerin sebep olduğu düşünülür ve korunma çareleri aranırdı. İşte “al basması” olarak isimlendirilip, bunun olmaması için de başa kırmızı kurdela takmak, loğusa kadını yalnız bırakmamak, 40 gün boyunca evden çıkmayıp, istirahatini sağlamak, yeni annenin ve bebeğin korunması için alınan bir önlemdi. Kırmızı enerji çeken, çevreden enerji toplayan bir renk olduğundan; doğum sonrası yorgun ve tüm enerji kaynaklan sıfırlanmış anneye başa bağlanan kırmızı kordela kesinlikle yarar sağlar.

Siz de doğumdan sonra üstünüzde kırmızı renkli bir eşya bulundurabilirsiniz. Mesela, kırmızı bir şal ya da geleneksel olan saça kırmızı kordela... Ama onun haricinde anlatılan hikayelere inanmayın. Tabii ki doğum, normal spontane de olsa, operasyonla da gerçekleşse, sonrasındaki günlerde istirahat etmeye özen göstermelisiniz. Bebeğin gece gündüz düzeni henüz olmadığından, onun rutinine uymalısınız. Ev işleri, misafirler size engel olmamalı; önceliğiniz, bebek, dinlenmek ve emzirmek olmalıdır. Bu duruma herkesin hoşgörülü olacağından emin olun. Rahim içindeki yara iyleştikçe, gelen kanama kahverengimsi bir hal alır. Zaman geçtikçe pembeleşir ve akıntı şeklinde yaklaşık 40 gün gelmeyi sürdürür. Bu süre içinde ayakta duş alabilirsiniz. Havuza, denize girmek ve küvette yıkanmak ise sakıncalıdır. Cinsel ilişki 6 hafta sonra doktor kontrolünden sonra başlar.

Emzirirken Hamile Kalmayın
Plasenta çıktıktan sonra gebelik hormonları kesilir. Bebek emmeye başladığı için sütün salgılanmasını sağlayan prolaktin hormonun kandaki düzeyi artar. Bu hormon regli olmayı ve hamile kalmayı önler. Ancak her 2,5-3 saatte bebeğinizi emzirmelisiniz ki, bu hormonun kandaki seviyesi hamile kalmanızı önleyecek düzeyde olsun. Regl, 2-3 ay sonra başlasa bile yumurtalıklar 1,5 ay içinde faal hale gelebilir. Emzirmenin gebeliği önleyeceğini düşünmek yanıltıcıdır. Geceleri emme süresi uzadığında kandaki prolaktin (süt hormonu) düzeyi düşer, bu esnada overde (yumurtalıklarınızdan birinde) gelişen bir folikül, içindeki ovumu (kadının döllenmeye hazır hale gelmiş eşey hücresi) olgunlaştınp atar, siz de böylece farkında bile olmadan hamile kalabilirsiniz. Bu nedenle doktor kontrolüne gittiğinizde aile planlaması ile ilgili önerilerinden birini seçmelisiniz. Doğumdan sonra, ikinci kez hamile kalmak için aradan geçmesi gereken ideal süre 2 yıldır. Hemen ikinci çocuk düşünseniz dahi, en erken 6 veya 8 ay ara olmalı; hem vücudunuz, hem bebeğiniz, hem de ruhsal durumunuz için kendinize süre tanımalısınız.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Sen sadece aynasin...
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
31 Ocak 2012       Mesaj #5
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Emzirmek Gebelikten Korur mu?

Emzirmek Gebelikten Korur mu

Çoğu kadının inancıdır emzirmenin kendilerini gebelikten koruduğu. Peki gerçekten de durum öyle mi? Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Remzi Aydın bu soruya en açıklayıcı yanıtı veriyor.

Hamilelik ve doğumla birlikte, annenin vücudundaki pek çok hormonda artış olur. Annenin bebekle teması ve bebeğin meme emmesiyle artan hormonlardan birinin görevi de, yumurtalıklara bebeğin varlığını duyurmaktır. Böylece yumurtalıklar, yumurtlamayı durdurur. Yani süt anneyi gebelikten korur. Ancak bu sürpriz gebeliklerin olmayacağız anlamına gelmiyor.

Emzirmek Gebelikten Korur mu


Bebeğin düzenli olarak emzirilmesi, bu sürecin devamını sağlamakla beraber, süt üretimi için gerekli olan prolaktin hormonun kandaki seviyesini de yükseltir. Bu hormonun bir diğer görevi de bir bebeğin varlığını vücudun tüm organlarına ve yumurtalıklarına duyurmaktır. Bu duyuruyu düzenli olarak alan yumurtalık, yen bir gebeliğe yol açabilecek yumurtlama faaliyetine son verir.
Cinsel istek azalır. Vagen kuruluğu gelişir. Bütün bu gelişmenin ana amacı, büyüyen yeni nesli korumaktır. Bun nedenle “süt korur” demek mümkündür.
Bu yöntemle korunmanın, yüzde 98-99 arasında başarılı olduğu bildirilmiştir. Ancak bu başarı oranını yakalamak için:

• Anne, bebeği beslemek için ek gıda ve su kullanmamalı.
• Emzirme aralıkları gündüz 4, gece ise 6 saatten fazla olmamalı.
• Lohusalık kanamalarının bitmesinin ardından, aybaşı kanamaları başlamamış olmalıdır.

Emzirmek Gebelikten Korur mu

Ekolojik Emzirme
İlk 6 aydan sonra başarı oranı belirgin olarak düşer. Başarı oranını belirgin olarak düşer. Başarı oranını ilerleyen zamanlarda da yüksek tutabilmek için bazı kriterler belirlenmiştir. Bunlar karşılandığında ilk 6 aydan sonra, ilk adet görülünceye kadar olan başarı oranı yüzde 94 olarak bildirilmiştir.

Ortalama olarak adet görmeye başlama 14 ay olarak bildirilmiştir. Bu kriterlerin karşılandığı doğum kontrol yöntemi de “ekolojik emzirme” yöntemi olarak adlandırılmıştır. Belirlenen toplam 7 kriter şunlardır:

1. Doğumdan sonraki ilk 56 gün hariç, vajinal kanama olmamalıdır.
2. Emzirme ilk 6 ay için bebeğin tek beslenme kaynağı olmalıdır. Pompa kullanılmamalı, su dahi verilmemelidir.
3. Emzik kullanılmamalıdır. Bebeği sakinleştirmek için emzirme tercih edilmelidir.
4. Emzirme mümkün olduğunca sık ve uzun olmalıdır. Programlı aralıklarla emzirme yöntemi uygulanmamalıdır. Bebek her istediğinde meme verilmelidir.
5. Bebek gece anne ile beraber uyumalıdır. Fakat yapılan araştırmalar “ani bebek ölüm sendromunda” aynı yatakta uyuma ile artış görüldüğü bildirilmiş olduğu için ya gerekli önlemler alınmalı ya da bebek annenin yatağının yanında kendi yatağında yatırılmalıdır.
6. Annenin, gündüz de bebek ile beraber aralıklarla uyuması sağlanmalıdır. Anne ile bebeğin dokunsal beraberliğinin prolaktin hormon miktarını artırdığı gösterilmiştir.
7. Bebek bakımı ile anne birincil olarak ilgilenmelidir. Bir bakıcının uzun süreler bebek ile ilgilenmesi annenin bebekten uzaklaşmasına yol açabilir.

Fakat bütün bunların karşılanmasına rağmen en azından yüzde 6 başarısızlık oranı olduğu unutulmamalıdır. Her bünyenin duyarlılığı farklı olabileceği gibi bazen herhangi bir nedenle (işe başlama, meme başı çatlakları, bebeğin hastalıkları gibi) süt verme frekansı düştüğünde, yumurtalığın çalışmaya başlaması sürpriz bir gebeliğe yol açabilir. Bu nedenle eğer bu tür sürprizler istemiyorsanız, uzman doktorunuza danışarak, sizi üzmeyecek başka bir doğum kontrol metodunu kullanın.


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Sen sadece aynasin...
KAPTAN - avatarı
KAPTAN
Ziyaretçi
8 Mayıs 2012       Mesaj #6
KAPTAN - avatarı
Ziyaretçi
Doğum Sonrası Sağlık Problemleri

Hafif vajinal kanamalar, kendini iyi hissetmeme duygusu ve yorgunluk bebeğinizin doğumundan sonra normaldir. Ancak, doğumdan birkaç gün veya hafta sonra arasıra da olsa tıbbi anlamda ciddi problemler olabilir. Acil durumlarda nasıl tıbbi yardım alabileceğiniz hakkında ebenize veya doktorunuza danışın. Edindiğiniz bilgileri ve annelik karnenizi emin bir yerde muhafaza edin ve bu belgelerin yerini ailenize de bildirin. Acil durumlarda bu belgelerin yardımıyla tedaviye derhal başlanabilir.
Aşağıdaki listeler yardımıyla derhal bir doktora ihtiyacınız olup olmadığına veya normal bir doktor randevusunu bekleyip bekleyemeyeceğinize karar verebilirsiniz. Eğer şüphe duyuyorsanız, derhal bir doktor veya ebe ile irtibata geçmelisiniz.


Tedaviyi derhal gerektirecek durumlar

Ambulans çağırılması gereken durumlar:
• Ani veya aşırı kan kaybı
Vajinal kanamadan dolayı yüksek kan kaybına doğum sonrası kanama denir ve bu da derhal yardıma ihtiyacınız olduğu anlamına gelir (kalp çarpıntısı, baş dönmesi, ter dökme ve halsizlik hissi eşlik edebilir).
• Uzun süren veya yoğun baş ağrısı
Bu, doğum sancılarınız sırasında size verilen ağrı kesiciden dolayı sonradan ortaya çıkan bir etki olabilir. Bu durumu en kısa zamanda bir doktorla görüşmeniz gerekir. Doğum sonrası 72 saat içerisindeki aşırı baş ağrıları (belki puslu görüyorsunuzdur ve / veya kendinizi halsiz hissediyorsunuzdur) Preeklampsi'ye ilişkin bir işaret olabilir. Bu da kan dolaşımınızda sorunlara neden olur ve hem hamilelik döneminde hem de doğum sonrası meydana gelebilir.
• Nefes darlığı
Eğer nefes darlığı çekiyorsanız (kısa kısa soluma) ve dinlendiğinizde durum değişmiyorsa, bu kan damarlarınızda veya akciğerinizde (akciğer embolisi) bir trombüsün (damarın içinde bir kan pıhtısının oluştuğu) meydana geldiğine dair bir işarettir. Derhal bir ambulans çağırmalısınız.
• Göğüs ağrısı
Burada göğüste bir enfeksiyon veya doğum sancıları sırasında meydana gelen bir kas kopması/gerilmesi söz konusu olabilir. Ancak göğüs ağrısı aynı zamanda akciğer embolisinin de bir işareti olabileceğinden, bu durum hiçbir zaman gözardı edilmemelidir. Ağrınız varsa, nefes darlığı çekiyorsanız ve öksürürken ağzınızdan kan geliyorsa, derhal bir ambulans çağırmalısınız.
• Baldır ağrıları
Baldırda hissedilen ağrı önemli bir trombüsün (damar içinde oluşan kan pıhtısı) işaretçisi olabilir. Kasın derininde bulunan toplar damardaki bir trombüs ölümcül olabilir. Bazı durumlarda kızarıklıklar, şişmeler ve/veya ateş yükselmesi meydana gelebilir (Tromboflibit / yüzeysel toplardamar enfeksiyonu).
• İntihar düşünceleri
Ölmeyi veya intihar etmeyi düşündüğünüzü farkettiğiniz taktirde, yardım alabilmek için doktorunuz veya ebeniz ile derhal irtibata geçin veya bir akrabanız ile görüşün.
• Olağandışı davranışlar
Uykusuzluk, korku duygusu, düşüncelerin karmaşık olması ve delüzyon (hastadaki gerçek dışı inançlar) hamilelik psikozu adı verilen çok önemli bir hastalığın başlangıcı olabilir. Derhal tedavi görmeniz ve sizin için gereken tüm yardımları almanız çok önemlidir.
• Yüksek ateş
(38 derece veya üstü) yüksek ateşe üşüme/titreme de eklenebilir. Bu da bebeğin doğumunda vajinanın kesilmesi esnasında meydana gelen bir enfeksiyonun veya rahimdeki bir enfeksiyonun olduğuna dair bir göstergesidir. Söz konusu bu enfeksiyonu tedavi ettirmediğiz taktirde çok çabuk hastalanabilirsiniz.
• İdrara çıkma sorunları
İdrar kesenizin dolu olduğunu hissediyor ancak idrara çıkamıyorsanız derhal doktorunuz veya ebeniz ile irtibata geçmelisiniz.

Aşağıda belirtilmiş olan rahatsızlıklar önemlidir ancak doktorunuzdan veya ebenizden bir randevu alıncaya kadar bekleyebilir.

•Kötü kokulu vajina akıntısı
Kötü kokulu vajina akıntısı, rahimde veya vajinada bir enfeksiyon olduğunun göstergesidir.
• Gereğinden yumuşak karın
Karın gereğinden yumuşak olduğunda enfeksiyon göstergesi olabilir. Burada karnınızın yüzeyindeki dikişlerde meydana gelen (sezeryan ile doğum yaptıysanız) bir enfeksiyon veya rahminizdeki (doğumdan sonra plasentanın ayrılması nedeni ile) bir enfeksiyon söz konusu olabilir. Anne rahmindeki bir enfeksiyon tedavi edilmediği taktirde önemli riskleri doğurabilecek kanamaların artmasına neden olabilir.
• Hemoroitler
Doğum sonrası hemoroit şikayetleri sıklıkla meydana gelse dahi bazen (dış hemoroit) önemli ölçüde şişebilir, çok ağrılı olabilir ve hatta kanayabilir.
• Doğum sonrası depresyon
Bebeğinizin doğumundan sonraki 10 - 14 gün içerisinde ağlamaklı hissediyorsanız ve moraliniz çökmüş vaziyette ise bu durum sizin depresyonda olduğunuzu gösterir. Size yardımcı olmaları amacıyla doktorunuz veya ebeniz ile görüşün.
• Apış arası aşırı ağrılar
Anüs ile Vajina arasındaki belki de keskin ve kötü kokulu idrarla birlikte baş gösteren ağrılar, dikiş yerinde veya idrar yollarında enfeksiyonuna işaret ediyor olabilir. Prineum'un gereğince iyileşip iyileşmediğini lütfen ebeniz veya doktorunuza muayene ettirin. Vajinanızın dokusunda bir baskı unsuru da bulunuyor olabilir.
• Kontrol dışı idrar kaçırma
Hamilelikten sonraki dönemde acilen tuvalete gitme ihtiyacı olabilir. Ancak tuvalete ulaşmadan önce damlacıklar şeklinde idrar kaçırıyorsanız, bu durum idrar kesenizi gereğince kontrol edemediğimiz anlamına gelmektedir. Bu durumda doktorunuz veya ebeniz ile görüşmeniz gerekir.

Yazının Kaynağı: babycentre.co.uk
biruni - avatarı
biruni
VIP Önce Sağlık
9 Mayıs 2012       Mesaj #7
biruni - avatarı
VIP Önce Sağlık
bebek ile ortaklaşa kullanıldıktan sonra anneye yetmeyebilen; vitamin mineral eksikliği; annelerin en büyük sorunlarından biridir.
Düşüncene katılmam şart değil, düşünceni anlatman için savaşırım...
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
11 Aralık 2014       Mesaj #8
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
lohusa

Lohusalık; Doğumdan sonra aşağı yukarı kırkıncı güne kadar geçen devreye “lohusalık”, bu devredeki anneye de “lohusa” denir.
Lohusalığın özellikle başlangıcında, annenin çok iyi, çok dikkatli bir bakıma ihtiyacı vardır, çünkü gebelik sırasında büyük değişmelere uğramış olan bazı organlar, henüz normal duruma girmemiştir. Meselâ, dölyatağı (rahim) doğumdan hemen sonra aşağı yukarı 900 gr. ağırlıktadır. Loğusalık devresinde, normal ağırlığı olan 50-55 grama iner. Çocuğun, dölyatağındayken, 9 ay beslenmesini sağlayabilmek için çok genişlemiş olan damarlar da loğusalık devresinde normal durumlarını alırlar. Lohusanın üreme organları da 6-8 hafta arasında normal durumuna döner.
Bu bakımlardan, eskiden loğusalar 10 gün yatakta istirahat ettirilir, ondan sonraki bir ay içinde de evden dışarı çıkarılmazdı. Bugün ise, yeni tıp anlayışına göre loğusalar elden geldiği kadar çabuk ayağa kaldırılıyor, bir an önce normal hareketlere başlatılıyor. Gebelik de, doğum da normal şartlar altında geçmişse loğusaların bir haftadan çok yatmaları gerekmiyor. Yalnız, lohusalığın ilk 3 gününde annenin sükûnet içinde bulunmasına, fazla ziyaretçiden sakınmasına dikkat ediliyor. Özellikle nezlesi, öksürüğü, her hangi başka bir bulaşıcı hastalığı olan kimseler, lohusalarla temas ettirilmiyor.
Lohusaların, dikkatli olmak şartı ile, bir an önce normal hayatlarına dönmesi, birçok sıhhi sebeplerden dolayı faydalıdır. Meselâ, eskiden lohusalar için en önemli rahatsızlıklardan biri sütün gelişiyle meydana çıkan hafif bir ateşti. Bu yüzden, lohusaları uzun bir süre yatakta yatırmanın ateşe engel olacağı sanılıyordu. Bugün biliyoruz ki süt ateşinin pek önemi yoktur. Bu hafif ateş, vücudun yaptığı normal bir şeydir. Lohusanın ateşi çok daha artarsa, bunda başka sebepler aramak gerekir. Meselâ, dölyatağının doğumdan zedelenmiş yerlerinde gelişen bakteriler çoğu zaman büyük ateşe yol açarlar. Bu durumda loğusa derhal bir doktora gösterilmelidir.
Eskiden, tıp bugünkü kadar gelişmiş olmadığından, özellikle bizde doğumlar daha çok evlerde yapıldığından, lohusalık devresi gerçekten de tehlikeliydi. Hattâ bu tehlike, halk arasında çok eskiden beri bilindiği için “Lohusanın mezarı kırk gün açık durur” gibi atasözleri bile söylenmiştir. Halbuki bugün artık bu tehlikelerden uzaktır.
Bugüne kadar gelmiş geleneklerimizden biri de, lohusa evinde, gelen ziyaretçilere “lohusa şerbeti” ikram etmektir. Şekercilerde hazır olarak satılan kırmızı renkli, karanfilli loğusa şekerinden yapılan bu şerbete ayrıca tarçınla karanfil de karıştırılır, sıcak sıcak, misafirlere ikram edilir.

nkfu.com/
🌘 🚀

Benzer Konular

25 Temmuz 2014 / Misafir Taslak Konular