Arama

Ahmet Ertegün

Güncelleme: 16 Ekim 2012 Gösterim: 15.166 Cevap: 2
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
15 Aralık 2006       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
ahmetertegun00118dc865qc5
1923-2006
Sponsorlu Bağlantılar

31 Temmuz 1923^te İstanbul^da doğan Ertegün, Büyükelçi Mehmet Münir Ertegün^ün oğluydu. Babasının görevi dolayısıyla İsviçre, Paris, Londra ve Washington^da eğitim gören Ertegün, 1947 yılında dişçisinden 10 bin dolar alarak kurduğu Atlantic Records^u dünyanın en önemli müzik şirketleri arasına sokmayı başardı. Ahmet Ertegün uzak görüşlülüğü ile Atlantic Records^u esasen blues ve caz müzik ağırlıklı bir şirketten dünyanın en önde gelen müzik şirketlerinden biri haline getirdi. Ertegün^ün keşfettiği müzisyenler blues, soul ve rock müzikte çığır açtı ve modern müzik kültürünün şekillenmesinde büyük rol oynadı. Ahmet Ertegün, Rock and Roll Hall of Fame Müzesinin de kurucusu oldu ve başkanlığını yaptı. Bugün Cleveland Ohio^daki müzenin ana sergi salonu Ertegün^ün ismini taşıyor. Ertegün, Atlantic Records^un kurucu başkanı olarak müzikle uğraşmaya devam ediyordu. Ertegün, 14 Aralık 2006 tarihinde ABD'de vefat etti.

ÖDÜLLERİ

Ertegün 1991 yılında Boston^daki Berklee Müzik Okulundan onursal doktora ünvanını, 1993 yılında da Sanat ve Bilim Kayıtları Ulusal Akademisinden (National Academy of Recording Arts & Sciences) bir ödül aldı ve 2000 yılında da ABD Kongre Kütüphanesi tarafından "Yaşayan Efsane" ünvanıyla onurlandırıldı. Haziran 2006^da 40. Montreux Caz Festivali^nin açılış konseri Ertegün onuruna verildi.

VEFAT-HABER

Müziğin efsane ismi öldü
Hürriyet 15 Aralık 2006

ABD'nin ünlü müzik şirketi Atlantic Records'un sahibi Ahmet Ertegün, New York'ta tedavi gördüğü hastanede son nefesini verdi. Ertegün'ün sözcüsü, bir süredir komada olan 83 yaşındaki müzik adamının dün gece hayatını kaybettiğini açıkladı.

29 Ekim pazar günü New York'taki Rolling Stones konseri sırasında ayağının kayması sonucu düşerek başını çarpan Ertegün, hastanede bitkisel hayata girmişti. New York'taki Presbyterian Hastanesi Weill Cornell Tıp Merkezi doktorlarından Howard A. Riina, son nefesini verirken tüm ailesinin Ertegün'ün başucunda olduğunu belirtti. Atlantic Records sözcüsü Bob Kaus da, cenazenin Türkiye'de defnedileceğini, yılbaşından sonra da New York'ta bir anma töreni düzenleneceğini açıkladı. Amerikan haber ajansı Associated Press (AP) müzik dünyasının efsanevi isimlerinden olan Ertegün'ün ölümünü acil koduyla dünyaya duyurdu.

Ertegün^ün müzik dünyasına kazandırdığı isimler

Ertegün^ün müzik dünyasına kazandırdığı isimler arasında Ray Charles, Big Jue Turner, Ruth Brown, La Vern Baker, The Clovers, The Drifters, John Coltrane, Ben E. King, Bobby Darin, Sonny & Cher, Aretha Franklin, Otis Redding, Solomon Burke, Wilson Pickett, Led Zeppelin, Eric Clapton, Crosby Stills Nash & Young, The Rolling Stones, Bette Midler, Roberta Flack, Phil Collins bulunuyor.

HAKKINDA YAZILANLAR

TIME, Ahmet Ertegün^ü tanıttı
Hürriyet 06.08.2001

Ünlü haber dergisi TIME dergisi son sayısında, ABD^de yaşayan Türklerin duayeni ve ^^Atlantic Records^^ plak şirketinin eşbaşkanı Ahmet Ertegün^e 4 sayfa ayırdı. Eski ABD başkanlarından Bill Clinton^ın Harlem^deki yeni ofisinin açılışında seslendirilen ^^Stand by Me^^ şarkısının ilk kez Ahmet Ertegün^e ait plak şirketi tarafından kaydedildiği ve ondan sonra meşhur olduğu hatırlatılan yazıda, şarkının, ırklar arasında dayanışmave kardeşliğin simgesi haline geldiğine dikkat çekildi.

^^Stand by Me^^nin yanı sıra ^^Spanish Harlem^^ gibi sevilen çok sayıda parçayı geniş kitlelere duyuran ve meşhur olmalarını sağlayan kişinin Ahmet Ertegün olduğuna işaret eden TİME dergisi, Ertegün^ün, şirketin kuruluş günlerinde sözleşmelerin imzalanmasından, şarkıların yazılmasına ve üretime kadar her şeyi üstlendiğini vurguladı.

Ahmet Ertegün, ^^Atlantic Records^^ plak şirketini 1947 yılında Jerry Wexler ile birlikte kurmuştu.

Görme özürlü siyah şarkıcı Ray Charles^ın da ^^Atlantic Records^^ageldikten sonra üne kavuştuğunu kaydeden TİME dergisi, Nat King Cole^un da şöhretinin bu şekilde geldiğine dikkat çekti. Ahmet Ertegün^ün, anılarını, 1959 yılında kaleme aldığı ^^What^d I Say^^ adlı kitapta topladığını kaydeden TİME, bu başlığın daha sonra Ray Charles tarafından şarkı haline getirildiğini ve büyük başarı sağladığını yazdı.

ELVIS PRESLEY^i DE KENDİNE BAĞLAYACAKTI

Son birkaç yıldır Broadway sahnelerinde büyük başarıyla temsil edilen ^^Smokey Joe^s Cafe^^ adlı oyunun şarkılarının da 1950^li yıllarda ^^Atlantic Records^^ plak şirketi tarafından üne kavuşturulduğunu hatırlatan TİME dergisi, Ertegün^ün 1955 yılında Elvis Presley^in ^^Sun^^ şirketiyle mukavelesini 25 bin dolara devralma girişiminde bulunduğunu, fakat RCA şirketinin 20 bin dolar daha fazla vererek Elvis Presley ile mukavele imzaladığını hatırlattı.

Ahmet Ertegün ile ilgili yazıda, Ertegün ve şirketinin New York^a geldikten sonra sadece ünlü şarkıcılar ve gruplar değil, kendi başına bir müzik türü yarattığı da vurgulandı. ^^Atlantic^^ plak şirketinin meşhur ettiği bir zamanların ünlü şarkıları arasında ^^Save the last dance for me^^, ^^Charlie Brown^^, Aretha Franklin^in söylediği ^^Spanish Harlem^^, Donna Summer^ın söylediği ^^There goes my Baby^^, Tom Jones^un seslendirdiği ^^Who have nothing^^ ve son
günlerde dillerden düşmeyen ^^Stand by Me^^ bulunuyor.



ATLANTIC RECORDS'UN KURUCUSU VE BAŞKANI AHMET ERTEGÜN ÇOK SEVDİĞİ BODRUM'U VE SOUTH HAMPTON'DAKİ EVİNİ ALEM'E ANLATTI
Atlantic Records'un Kurucusu ve Başkanı Ahmet Ertegün, yaşamını 56 yıldır Amerika'da sürdürüyor. Dünya müziğindeki 'Dev Türk İmza' Ahmet Ertegün'ün 1947'de kurduğu 'Atlantic', Amerika'da sık sık yeni bir örneğine tanık olduğumuz dev şirket birleşmelerinin sonucu olarak, önce 'Time Warner'a katıldı. Bir süre önce de 'Atlantic', 'Time Warner'ı satın alan Internet şirketi America On Line'ın (AOL) bir parçası oldu. 'Atlantic', müzik hayranı iki arkadaşın, Ahmet Ertegün ile Herb Abramson'un, tek odada, borç parayla kurduğu bir şirket. Ama 'Atlantic' bir şirket olmanın ötesinde zaman içinde bir akım, bir kültür, bir ekol oldu... 'Atlantic', yarattığı kültürün sayesinde, RCA, Columbia, Decca gibi devlerin hakimiyetindeki plak sanayiinde tutunup başarıya ulaştı. Ve müziğin seyrini izleyip kendini yenileyebildiği için de kazandığı yeri, tartışılmaz bir üstünlükle hala koruyor. Gelişimin başında da, ilk günden beri olduğu gibi Ahmet Ertegün var. 18 yaşındayken 50 bin plağı olan, Türkler için bir Amerikan rüyasını sembolize eden Ahmet Ertegün'ün ismi NY'ta yaşayan Türkler için ayrı bir anlam ifade ediyor. Çünkü onun Türk olması, Amerika'ya her ayak basan Türk için bir ilham kaynağı. Ahmet Ertegün, geçtiğimiz yıl İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'ndan 'Yaşam Boyu Onur Ödülü' ve en son olarak da ALEM'in New York'ta düzenlediği 'ALEM NY'ta Başarılı Türkleri Buluşturuyor' davetinde başarılarından dolayı ödül almıştı. Ahmet Ertegün'le Amerika'daki yazlığında; South Hampton'daki evinde buluştuk. Hemen her yıl Bodrum'daki evinde eşi Mica ile yaz mevsimini geçiren Ertegün buraya dünyaca ünlü konuklarını da davet ediyor. Müzik dünyasının dev ismi Ahmet Ertegün, Türk basınından 'ilk' kez ALEM'e, South Hampton'daki evinin kapılarını açtı.


Amerika hikayenizi kısaca anlatır mısınız?

Babam Atatürk'ün Hukuk Müşaviri'ydi. Ben henüz 2 yaşındayken babamı İsviçre'ye tayin etmişlerdi. Oranın İsviçre-Türk Temsilcisi'ydi. Ondan sonra Paris, Roma, Londra ve en son olarak da Washington'a atandı. O yüzden buralarda büyüdüm. Hiç Türk okuluna da gitmedim. 14 yaşıma kadar da Paris ve Londra'daydım. Bu yaşımda Amerika'ya geldim ve felsefe üzerine eğitim almaya başladım.

Felsefeden sonra müzik tutkunuz mu başladı?

16 yaşıma geldiğimde benim kadar pop müzik konusunda bilgisi olan yoktu bu dünyada. 18 yaşımdayken de 50 bin plağım vardı. O plakların hepsinde kim bas, davul çalıyorsa hepsini biliyordum. Ve tüm dünyada kaç plak satıldığını, nerede satıldığını ve kim kimi alıyor biliyordum. Ayrıca hangi sanatçı hangi ülkede daha ünlü oluyor onu da biliyordum. 21 yaşıma geldiğimde plak yapmaya başladım; 23 yaşımda da 'Atlantic Kumpanyası'nı hobi olarak kurdum. Yani
anlayacağınız bu işe bir hobi olarak başladım.
Hobi olarak başlamanıza rağmen, müzik de yazmıştınız.
Evet, yazdım ama hangilerini yazdığımı hatırlamıyorum. Uzun zamandan bu yana da artık yazmıyorum. Biz başlangıçtan beri daha çok zenci Amerikan müziği içinde yol aldık. Ondan sonra yavaş yavaş Rock & Roll müziğini aşağı yukarı biz dünyaya tanıttık. Yani Aretha Fraklin, Ray Charles'tan sonra çıkan grupları tanıttık dünyaya. Led Zeppelin, Rolling Stones, Eric Clapton'ı biz ünlendirdik.

Ahmet Bey, bize biraz da South Hampton'daki evinizden ve yaşantınızdan bahseder misiniz?

Ben South Hampton'a 1961 yılında geldim. Burası bizim yazlık sayfiye yerimiz, deniz kenarında. Amerika'da üç tane sayfiye yeri var. Bunlar North Island'da bulunan 'New Port', 'South Hampton' ve 'Palm Beach'. Bu yerler 1900'den beri, hatta daha da evvelden, eski Amerikan ailelerinin sayfiye yerleriydi. Son zamanlarda buralar daha da popüler oldu. Şimdi 'East Hampton'da birçok Hollywood artistinin evleri var. Fakat 'South Hampton' daha çok, eski Amerikan sosyete ailelerinin yeri. Orası da yavaş yavaş değişiyor, her yer gibi. Ama halen bu eski Hampton'ı muhafaza etmeye çalışıyorlar.

Buraya sadece yazın değil, kışın da geliyorsunuz değil mi?

Evet, biz daha çok sonbahar, kış ve ilkbahar aylarında buradayız. Yazları Avrupa'ya gidiyoruz ve daha çok tabii Bodrum'u tercih ediyoruz. Orada evimiz var; Yaz aylarını daha çok orada geçiriyoruz.

Biraz Bodrum'daki evinizden de bahsedebilir misiniz?


Biz Bodrum'u çok seviyoruz. Tabii Bodrum da çok değişti. Son zamanlarda çok fazla kalabalık oldu. Birdenbire büyüdü ama suları çok güzel, zaten orası cennet gibi bir yer. İnşallah bu yeni gelen nüfusu kontrol altına alabilecekler, çünkü biz oraya ilk gittiğimiz zaman nüfus aşağı yukarı 9-10 bin kişiydi. O zamanlar yazlık nüfus da 25 bin kadardı. Bana, geçen yaz yarımadaya 1.5 milyon kişiden fazla gelen olduğunu söylediler. Epey bir göç var tabii. Bakalım bu sene turizm nasıl olacak, kim bilir?


Neden Bodrum'da ev almayı tercih ettiniz?

Eşimle Mica ile beraber 1970'li yıllarda Türkiye'yi ziyaret etmiştik, bir yer bulalım diye; Yazlık ev yapmak için. Sahilleri dolaştık ancak bir yer beğenmedim. Marmaris'e gittik, orayı hiç beğenmedim. Bodrum'a gittim ve o zamanki Bodrum inanılmaz güzel bir yerdi ve küçücüktü. Orada o
zamanlar birkaç şair, müzisyenler, küçük kahveler ve eski yerler vardı. Biz eşimle burayı inanılmaz derecede sevdik ve eski bir yer bulduk. İngiliz haritalarında duruyordu; 'Ağa'nın Konağı' diye. Orasını satın aldık. Tam 58 kişiye miras kalmıştı. Tek tek dolaştım ve insanları buldum. Restore ettik eski Osmanlı stilinde ama esas olarak Bodrum stilinde. Asıl 2 ev var. Birisi büyük ev haremlik; diğeri selamlık. Her yaz Bodrum'a gidiyoruz. Tabii ki Bodrum çok değişti, çok bozuldu ama her yer bozuldu. Ona bakarsanız Saint Tropez de bozuldu. Eski tatil yerleri değişiyor. Ama Bodrum yine bir şekilde devam ediyor. Tabii eski Bodrumlular çok az kaldı. Şimdi bir sürü başka insan dolu orada. Her şeye rağmen yüksek binalar yasaklanmış, o çok iyi. O yüksek otellerin burada olmaması çok iyi. Fakat gittikçe daha popüler oluyor. Türkiye denince herkes oradan bahsediyor, eğlence yeri gibi.

Siz senelerden beri Bodrum'a Amerika'nın ve dünyanın çok ünlü isimlerini getiriyorsunuz. Onların tepkileri nasıl oluyor Bodrum'a ve Türkiye'ye karşı?

Bize gelen misafirler çok memnun, çünkü biz orada çok sakin bir hayat yaşıyoruz. Bütün gün denizdeyiz. Konuklarımız bizim yemeklerimizi çok seviyorlar. Çok şükür, çok iyi aşçılarımız var. Evimiz de eski bir Osmanlı evi, biliyorsunuz onu restore ettik. Çok büyük, çok lüks olmasa bile eski zaman hali; 'Old World Charme' hali var. Bize gelenler çok memnun.

Eşiniz de Amerika'da çok ünlü bir içmimar. Türkiye'de de çok iyi tanınıyor. South Hampton'daki evinizi kim dizayn etti?

Eşim Mica dizayn etti. Bütün planlarını da Amerika'nın önemli mimarlarından, yakın dostumuz Jakie Robertson çizdi. Planları o çizdi ama Mica'nın dizaynları üzerine.

Buraya geldiğinizde eşinizle birlikte bir hafta sonunuzu nasıl geçiriyorsunuz?

Her hafta sonu başka türlü oluyor. Eskiden çok fazla tenis, golf oynardık ama son zamanlarda azalttık sporları. Bütün hafta sonları hep dolu geçiyor. Birçok dostlarımız var. Partiler oluyor, birbirimizin evlerine gidiyoruz.

Son zamanlarda New York'un içinden çok başarılı Türk isimler çıkmaya başladı; Tabii biz ilk sizin isminizi duyduk. Bu konuda neler düşünüyorsunuz?

Bunlar olacak tabii. Benim babam Washington'a ilk büyükelçi tayin edildiği zaman, Amerika'da pek az Türk vardı. Ama yavaş yavaş artmaya başladı. Sanıyorum ki, çok fazla insan gelmeye başladı buraya, çünkü üniversitelerde birçok öğretim elemanlarımız var, doktorlar var. Birçok Türk avukatlar görüyorum burada. Ayrıca üniversitelerde de pek çok öğrenci var. İnşallah bunların çoğu Türkiye'ye döner. Çünkü biz onlara orada ihtiyaç duyuyoruz. Asıl işi yapacak olanlar da Türkiye'ye dönenler; onlar
bize lazım. Tabii burada kalanlar da bize yardımcı oluyor. Bütün memleket kalkınıyor; Son 30-40 sene içerisinde çok büyük değişiklikler oldu ve iyi, doğru bir yola gidiyoruz. İnşallah Atatürk'ün ideallerini iyi bir yere getireceğiz.

Müzik dünyasındaki Türkler'i nasıl görüyorsunuz?

Müzik dünyasında asıl Türkler değil, ecnebiler pek az var. Çünkü onlar, hep kendi ülkelerinde tanınıyor. Amerika'da çok az ecnebi şarkıcı var. Bizim tüm şarkıcılarımız arasında ilk defa Tarkan tüm dünyaya girmeyi başardı ve bunu Türkçe şarkılarla yaptı. Şimdi bir İngilizce albüm üzerinde çalışıyoruz ve çok iyi şarkılarımız var.

Başarılı olacağını düşünüyor musunuz?

Başarılı olabilirsek tüm dünyada ilk defa büyük bir star yaratmış olacağız.

İşinizin dışında nelerden hoşlanırsınız? Amerika'nın mutlaka sevdiğiniz yönleri vardır. Biraz bahseder misiniz?

Amerika'da yaşamak güzel çünkü burada kanunlar güzel işliyor ve demokrasi var. İnsan istediğini söyleyebiliyor; Başkalarının önünde istediğin gibi konuşabiliyorsun. Bu başka memleketlerde öyle değil, hatta çoğunda yok.
Bu güzel söyleşi için size çok teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim. İnşallah yakında gelirseniz sizi görmekten çok memnun olacağız.





































Atlantic Records" plak şirketinin kurucusu ve başkanı Ahmet Ertegün, müzik dünyasının en saygın ödüllerinden Grammy Müzik Ödülleri'nin 48'incisine gösterilen adaylar arasında yer aldı.

Ertegün'ün basın sözcüsü tarafından yapılan açıklamada, Ertegün'ün, Amerikalı ünlü caz yorumcusu Ray Charles'ın 1952-1959 yılları arasında seslendirdiği kayıtlardan derlenen "Pure Genius: The Complete Atlantic Recordings" adlı kolleksiyonun yapımcısı olarak, "En İyi Tarihi Albüm" kategorisinde Grammy müzik ödüllerine aday gösterildiği bildirildi.

48. Grammy Müzik Ödülleri, 8 Şubat Çarşamba günü Los Angeles'ta yapılacak bir törenle sahiplerini bulacak.

Ahmet Ertegün, daha önce de üç farklı alanda Grammy ödülüne layık görülmüştü.




kaynak = alem.com.tr
biografi.net
kanald.com

Biyografi Konusu: Ahmet Ertegün nereli hayatı kimdir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Şubat 2007       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ahmet Ertegün'ü kaybettik

Sponsorlu Bağlantılar
ertegun Ahmet Ertegün

Vefat ve Başsağlığı
Örnek bir Türk ve İşadamıydı
Müzik dünyasına büyük katkıları oldu.
Tüm ülkenin ve müzik dünyasının başı sağolsun.

Vodaco Takımı

Ahmet Ertegün'ün müzik dünyasına kazandırdığı ünlülerden bazıları;
Ray Charles, Aretha Franklin, Ella Fitzgerald, Miles Davis, Herbie Mann, Bobby Darin, The Rolling Stones, Otis Redding, Eric Clapton, Bette Midler, Cream, Led Zeppelin, The Coasters, The Bee Gees, Roberta Flack, The Blues Brothers, Phil Collins, Genesis, Pete Townshend, Stevie Nicks, Percy Sledge, John Coltrane, Charlie Mingus Ve Tori Amos
Amerikan müzik sanatı ve sanayiine yarım yüzyıldır damgasını vuran ahmet ertegün 31 temmuz 1923 yılında diplomat Münir Nurettin Ertegün ve Hayrunisa Rüstem’in ikinci oğlu olarak İstanbul’da dünyaya geldi. İsviçre, Paris ve İngiltere’de görevlerde bulunan babasının, Ertegün 12 yaşındayken Washington’a Türkiye büyükelçisi olarak atanmasıyla birlikte Amerika’ya taşındılar.

Müzisyen olan annesi Hayrunisa Rüstem sayesinde küçük yaştan itibaren müzikle ilgilendi. annesi ona 14 yaşındayken Cootie Williams’ın “west and blues” albümünü ve onu çalabileceği bir plak makinesi aldı. Ertegün plakta müzik çalarken, kendi yazdığı sözleri mikrofona okuyor ve bunları kaydediyordu. sonra hazırladığı bu plakları ailesine dinletmeye başladı. Ahmet Ertegün küçükken kendine model olarak babasını ve ağabeyini seçmişti. bunlar, Ertegün’ün hayatında en büyük etkisi olan babası ve ağabeyi idi.

Babası 1920’li yıllardan itibaren Atatürk’ün hukuk müşavirliğini yapmıştı. savaş döneminde, babası Atatürk’ün çevresinde lisan bilen tek kişi olduğu için, Atatürk nutuk verdiği zaman tercümanlık yapardı. 1934 senesinde Washington’a tayin edildi ve on sene orada büyükelçilik yaptı.

Babası, Roosevelt’in de çok yakın arkadaşıydı.1944’de kalp krizinden öldüğü gece annesini görmeye ilk gelen kişi, Roosevelt’in karısı Eleanor Roosevelt’ti. önce Arlington ulusal mezarlığına gömülen, 2. dünya savaşı sonrası Türkiye’ye getirilen Münir Nurettin Ertegün, Türkiye ve Amerika arasındaki ilk güçlü ilişkileri yaratmıştır.

Bir diğer öğretmeni de, onu blues ve caz müziğinin ustalarıyla tanıştıran ağabeyi Nasuhi Ertegün oldu. Nasuhi Ertegün, 26 Kasım1917 yılında doğdu. çok gençken Fransa’nın yüksek entelektüel hayatına giren ağabeyi Nasuhi, Paris’te Sorbonne’da tahsil gördü. o günlerde Paris’te yaşayan türk entelektüeller arasında Abidin Dino ve Fikret Mualla, ağabey Ertegün’ün çok yakın dostlarıydı. sadece müziğe değil, sanat, resim ve heykele de çok meraklıydı.

Amerika’da zencilerle beyazların ayrı yaşadıkları dönemlerde Fransa’ya kaçan zenci cazcılar arasında Coleman Hawkins, Benny Carter, Bill Coleman gibi isimler vardı ve bu isimler Nasuhi Ertegün’ün dostlarıydı. ağabeyi ile birlikte caz dinlemeye giden Ahmet Ertegün’de bu müzik çok büyük bir heyecan yarattı ve Amerika’ya döndüğünde plak toplamaya başladı. ağabeyi ile birlikte topladıkları 15-20 bin plaklık koleksiyonları ile zamanla tanınmaya başladılar. St. John’s Üniversitesi’nde felsefe eğitimi gören Ahmet Ertegün 21 yaşında iken babası Münir Bey vefat edince annesi Hayrünnisa Ertegün ile üç kardeşin ortancası olan Selma (Göksel), Türkiye’ye döndüler. 21 yaşındaki Ahmet bey ile ağabeyi Nasuhi Ertegün, Amerika’da kalarak müzik dünyasının zirvesine doğru uzanan yolculuğuna devam etti. iki kardeş birlikte Atlantik Müzik’i kurdular. 1947’de Atlantic ecords albümlerini çıkarmaya başladı. ilk olarak Atlantik müzik stüdyolarında 21 Kasım 1947’de Harlemaies’in “the rose of the rio grande” albümü kaydedildi. 1949 yılının nisan ayında çıkarılan Stick Mcghee’in “Drinkin’ wine sop-dee-o-dee” albümü, 1 milyondan fazla satışı ile Atlantis’in ilk hiti oldu. 1955 yılında Elvis Presley’e kontrat imzalaması için 25 bin dolar teklif edildi, ancak kontrat Rca’ya satıldı.

Ray Charles, Aretha Franklin, The Modern Jazz Quartet, Bobby Darin gibi isimlere kasetler yapan Ertegün, The Rolling Stones, Led Zeppelin, Cream, Genesis gibi isimleri de üne kavuşturdu. Craig David, Phil Collins, Jewel, Metallica, James Blunt gibi başarılı müzisyenleri bünyesinde bulunduran şirket, kısa zamanda dünyanın en önemli plak şirketlerinden biri haline geldi. Newyork’ta 10 bin dolar borçla kurulan küçük bir plak şirketinin bir dünya devi olacağını kimse tahmin edemezdi. ismini okyanustan alan müzik endüstrisi devi Atlantic Records’un şu an yaklaşık 155 tane sanatçısı var.

Ertegün, Amerikalı ünlü caz yorumcusu Ray Charles’ın 1952-1959 yılları arasında seslendirdiği kayıtlardan derlenen “pure genius: the complete atlantic recordings” adlı kolleksiyonun yapımcısı olarak, “en iyi tarihi albüm” kategorisinde Grammy müzik ödüllerine aday gösterildi. daha önce 3 farklı alanda Grammy ödülü kazanmış olan Ertegün, 2006 Grammy ödül töreni’nde “icon” adı verilen onur ödülü’ne layık görüldü. bu ödül, müzik dünyasına emeği geçen kişiler için ilk kez verilmeye başlandı.
Cumhuriyetle yaşıt olan Ertegün, yaşamının büyük kısmını Türkiye dışında geçirmesine rağmen, hep Türkiye’nin tanıtımı için çalıştı. hem Türkiye’ye, Amerika’dan yatırım getirmek, hem de Türkiye’ye yatırım yapmak isteyenlere yardımcı olan ertegün, medyada da büyük işlere imza attı.

“Rock and roll hall of fame müzesi” nin kurucusu Ahmet Ertegün, aynı zamanda, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Türk cemiyetinin de en önde gelen isimlerindendi. Amerika’ya Avrupa futbolunu ilk getiren kişi olan Ertegün, 70’li yıllarda Newyork Cosmos takımını kurdu. Maradona’yı almak istediğinde, Maradona henüz 17 yaşındaydı. lig büyüdükçe daha iyi oyuncuları getirdi ve 1975’te Pele’yi aldı.

1961 yılında evlendiği, en az kendisi kadar alanında ünlü Romanya asıllı dekoratör Mica Ertegün ile sağlığında, her yıl Türkiye’ye gelerek Bodrum’daki yazlığında yorgunluğunu gideren Ertegün, Türkiye’nin gönüllü kültür elçisi olarak ülkemizi farklı platformlarda temsil etmiştir. Ahmet Ertegün’ün The Carlyle Oteli’nde, başbakan recep Tayyip Erdoğan’ın onuruna verdiği iftar yemeğinde ABD’li işadamları ve basın mensuplarının yanı sıra ünlü kalp cerrahı dr. Mehmet Öz, ABD’li ünlü aktör Robert De Niro ve Newyork’un eski belediye başkanı Rudy Guiliani’de yer almıştı. Kaynak: ntvmsnbc
Sinem12 - avatarı
Sinem12
Ziyaretçi
16 Ekim 2012       Mesaj #3
Sinem12 - avatarı
Ziyaretçi
Ahmet Ertegün



Ahmet Ertegün, (d. 31 Temmuz1923, İstanbul– ö. 14 Aralık2006, New York). Türk müzik dehası ve iş adamıdır. Atlantic Recordsplak şirketinin kurucusu ve yönetim kurulu başkanı.



Kökeni



Ertegün'ün büyük dedesi İbrahim Edhem Efendi, Üsküdar Özbekler Tekkesi'nin eski şeyhidir. ABD'deki Türk Büyükelçisi olan Diplomat Münir Ertegünve Hayrunisa Rüstem’in ikinci oğludur. Babası Münir Ertegün, Milli Mücadeledöneminde önemli görevler almış bir devlet adamı olup Cumhuriyet'in ilanından sonra Milletler Cemiyetigözlemcisi ve büyükelçi olarak çeşitli Avrupaanakentlerinde ve daha sonra Amerika'da bulunmuştur.

Ertegün'ün amacı



Amerikan Türk İşadamları Derneğibaşkanlığı yaptı.

Türk devlet adamlarıyla ve ABD'li devlet adamlarıyla sempatik bağ kurardı.

Müzikte devrimciydi.

Sporda devrimciydi. (Futbolu ABD'ye soktu)Üsküdara Giderken'i Amerikan müziğine kazandırdı.

Mevlevimüziğini tanıttı.

Münir Ertegün Tarih Araştırma Vakfı'nı kurdu.



Hayatı



Ertegün 1923 yılında İstanbul’da doğar. Babasının görevi dolayısıyla İsviçre, Parisve Londra'da eğitim gören Ertegün, 1935yılında babasının Washington’a Türkiye Büyükelçisi olarak atanmasıyla birlikte ailesiyle beraber Amerika’ya gelir.

14 yaşındayken annesi, Cootie Williams'ın enstrumental West and Blues albümünü ve kayıt yapabilen bir plak makinesini ona hediye eder. Ertegün bir yandan çalarken kendi yazdığı sözleri mikrofona okuyor ve bunları kaydediyor, abisi Nasuhi Ertegünile birlikte odalarında sevdikleri müzikleri dinliyorlardı. "16 yaşındayken bir pop müzik uzmanı sayılabilecek kadar bilgim, 18 yaşımdayken de 50 bin plağım vardı" diyen Ertegün, abisi ile beraber o yıllarda Duke Ellington, Lena Horne, Jelly Roll Morton gibi sanatçılarla arkadaşlık kurdu.



St. John’s Üniversitesi’nde felsefe eğitimi gören Ertegün, 1945yılında babasının ölümü ile ailesi Türkiye'ye dönerken ağabeyi ile birlikte Amerika’da kaldı. İki kardeş 1947yılında Herb Abramson ile beraber, aile dostları olan diş hekimi Dr. Vahdi Sabit'den 10 bin dolar borç alarak Atlantic Recordsadlı plak şirketini kurdu. Siyah müzisyenlerle arasındaki iyi bağlardan ötürü dönemin en önemli jazz müzisyenleri hiç düşünmeden anlaşmalarını onunla yapmışlardır.



1947’de Atlantic Records albümlerini çıkarmaya başladı. İlk olarak stüdyolarında Harlemaies’in "The Rose of the Rio Grande" albümü kaydedildi. 1949yılının Nisanayında çıkarılan Stick Mcghee’in "Drinkin’ Wine Spo-Dee-O-Dee" albümü, 1 milyondan fazla satışı ile Atlantic’in ilk hiti oldu. 1955yılında Elvis Presley’e kontrat imzalaması için 25 bin dolar teklif edildi, ancak 20 bin dolar farkla kontrat RCA plak şirketine satıldı. 1959'da Arif Mardin'de aralarına katıldı.



Ray Charles, Aretha Franklin, Ella Fitzgerald, Miles Davisgibi isimlere kasetler yapan Ertegün, Frank Zappa, Stevie Wonder, Rolling Stones, Bee Gees, Led Zeppelin, Genesis, Emerson Lake and Palmer, Bette Midlergibi birçok isimlerin üne kavuşmasında büyük rol oynadı.



Ödülleri



Ertegün 1991yılında Boston'daki Berklee Müzik Okulu'ndan onursal doktora unvanını, 1993yılında da Sanat ve Bilim Kayıtları Ulusal Akademisi'nden (National Academy of Recording Arts & Sciences) bir ödül aldı ve 2000yılında ABD Kongre Kütüphanesi tarafından "Yaşayan Efsane" unvanıyla onurlandırıldı. Haziran 2006'da 40. Montreux Caz Festivali'nin açılış konseri kendisinin onuruna verildi.

Ertegün, ABD'li ünlü caz yorumcusu Ray Charles’ın 1952-1959yılları arasında seslendirdiği kayıtlardan derlenen “Pure Genius: The Complete Atlantic Recordings” adlı koleksiyonun yapımcısı olarak “en iyi tarihi albüm” kategorisinde Grammy Müzik Ödülleri'ne aday gösterildi. Daha önce üç farklı alanda GrammyÖdülü kazanmış olan Ertegün, 2006yılı töreninde “icon” adı verilen Onur Ödülü’ne layık görüldü. Bu ödül, müzik dünyasına emeği geçen kişiler için ilk kez verilmeye başlanmıştı. Ertegün ödülünü alırken tek cümle söyledi:



"Bana bu imkânı tanıyan Amerika'ya ve sevgili öz vatanım Türkiye'ye teşekkür ederim."



Ölümü



29 Ekim2006’da New York’ta bir Rolling Stoneskonseri sırasında ayağının kayması sonucu düşerek başını vuran Ertegün hastaneye kaldırılmıştı. New York Presbyterian Hastanesi’nde yapılan ilk müdahalesinden sonra yoğun bakıma alınmış, 14 Aralık2006günü vefat etmiştir. Cenazesi 19 Aralık2006'da ailesinin diğer fertleri gibi Özbekler Tekkesinedefnedilmiştir.



Diğer



Cumhuriyet ile yaşıt olan Ertegün, yaşamının büyük kısmını Türkiye dışında geçirmesine rağmen Türkiye’nin tanıtımı için gönüllü bir kültür elçisi olarak çalıştı. Hem Türkiye’ye yatırım getirmek hem de Türkiye’ye yatırım yapmak isteyenlere yardımcı olan Ertegün, medyada da büyük işlere imza attı. Bir Bodrum aşığı olan Ertegün müzik sevgisi kadar doğa sevgisi ile de şaşırtıcıydı. Büyük bir koleksiyoner olarak isimsiz Türk ressamlarının tablolarına ilgi göstermiştir.

Eartha Kitt'in yorumu ile "Üsküdar'a gider iken" şarkısının melodisinin ABD kültürünün bir parçası haline gelmesini sağladı.



Merhum ağabeyinin anısına Nasuhi-Ahmet Ertegün Rock and Roll Şöhretler Müzesi'ni (Rock and Roll Hall of Fame) kuran Ahmet Ertegün, Amerika'daki Türk diasporasının önemli isimlerindendi.



Bugün Cleveland Ohio'daki müzenin ana sergi salonu Ertegün'ün ismini taşıyor.

2004yılında New York’ta inşa edilen Time Warner ikiz gökdeleninde "Ertegün Caz Şöhretleri Müzesi"nin destekleyicisi oldu.



Amerika’ya Avrupa futbolunu ilk getiren kişi olan Ertegün, 70’li yıllarda New York Cosmostakımını kurdu. Maradona’yı almak istediğinde, Maradona henüz 17 yaşındaydı. Lig büyüdükçe iyi oyuncular getirdi. Pele, Carlos Alberto, Franz Beckenbauer ve GS'dan kaleci Yasin gibi isimleri takıma aldı.



Ray Charles'ı anlatan Rayadlı filmde Curtis Armstrong, Bobby Darin'ı anlatan Beyond the Seaadlı filmde ise Tayfun Bademsoy tarafından canlandırıldı.



"Atlantic Records'u kurmamızın sebebi, müziklerini beğendiğimiz birkaç şarkıcı ile kontrat imzalamak ve satın almak isteyeceğimiz albümlerini çıkartmaktı. Açıkçası asla çok eğlenceli bir şeyler yaparak para kazanabileceğimi düşünmedim. Yanılmış olduğum için çok mutluyum."

Ahmet Ertegün

Benzer Konular

12 Haziran 2008 / KisukE UraharA Müzik tr
13 Kasım 2006 / TiglonBoYs Edebiyat tr
17 Kasım 2006 / Asi-BeL Siyaset tr
26 Ağustos 2011 / DERUNİ Edebiyat tr
8 Ağustos 2015 / nötrino Edebiyat