Arama

Eklektisizm (Seçmecilik)

Güncelleme: 6 Eylül 2012 Gösterim: 8.276 Cevap: 2
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Ağustos 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Eklektisizm
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Eklektisizm, farklı sanatsal dizgelerden alınan öğelerin yeni bir dizge içinde yeniden kullanılmasıdır. Sanattaki farklı çağ ve usluplardan seçilip devşirilen öğelerin yeni bir tasarım ya da ürün oluşturmak için ele alınması olgusunu ifade eder.
Eklektisizm kelimesinin kökü olan Eklektik kelimesi genellikle, bir sisteme ait olan veya tek başına anlam ifade eden ögelerin birden fazlasını toparlayarak oluşturulan yeni sistem veya sistemler anlamına gelmektedir. Türkçe'de "seçmeci" anlamına gelen bu kelime, Yunanca "eklektikos" veya tam olarak "seçmeci" anlamına karşılık gelen "eklegein" kelimelerinden türemiştir.
Eklektisizm, 19. yüzyılda çok yaygın bir biçimde görülür. Bunula birlikte eklektisizm bir üslup değil, bir davranış biçimi olarak değerlendirirmelidir. Ancak farklı eklentisist üsluplardan söz edilebilir. Bu üsluplar hepsinde davranış biçimi ortak olduğu halde, biçim malzemesinin devşirirdiği çağ ya da üslup ve bunların yeniden dizgeleştirilişi farklıdır.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Ağustos 2008       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Eklektisizm

Sponsorlu Bağlantılar
80'li yıllarda, bir yanda eski kuşak sanatçılar geleneksel üretme biçimlerini sürdürürlerken, diğer yanda ise tün sanat alanlarında bir biçim farklılaşması kendini gösterir. Bu biçim "postmodern" sanat olarak tanımlanır. Söz konusu sanatın önemli özelliği, tür ayrımı gözetmeksizin birçok biçimsel öğenin birlikte kullanılmasıdır. Bu bir tür derleme yöntemine dayanır. Çünkü her şeyin söylenmiş, bütün yöntemlerin denenmiş olduğu düşüncesi egemendir. Yapılabilecek tek şey, var olanı kullanarak yeni çeşitlemeler denemektir. Öncelikle mimaride kendini göstermiş olan postmodern sanat anlayışı, başka yapıtlardan alınan öğelerle eklektik bir sanat yapıtının ortaya çıkması sonucunu doğurur. Tarihsel dönemlerden birebir alıntılar söz konusudur. Bütünlüğün kaybolması, bunun sonucu olarak da belirsizliğin artması ve kuralların hiçe sayılması postmodern sanatın en önemli özellikleridir. Kuralları reddetme, aynı zamanda geçerli olan sanat anlayışı ve sanat yapıtlarının da sorgulanması anlamına gelir. Karışım ya da birçok biçem ve biçim öğesinin birlikteliğidir artık geçerli olan. Parodi, travesti ve pastij en önemli kurgu öğeleridir. Bir başka deyişle burada birçoklu kodlama söz konusudur. Karşıt öğeler yapının içinde eşzamanlı olarak bulunabilir.
Postmodern sanat anlayışı, bir toplumsal kritik iddiası taşımadan estetik ölçütlerini popülizm ve eklektizm üzerine kurmaktadır. Belli bir inanca sahip olmadan, farklı fikirler ve üsluplar içersinde kendine en uygun geleni seçmek. Bunu yaparken de zamanı öne çıkarmadan, tarihsellik boyutunu dışlayarak mekânsallık ya da yerelliğin ön planda olduğu bir anlayışın kabul edilmesi gerekmektedir. Eklektisizm, öğretilerin alındığı sistemlerin bütününü benimsemediği gibi, aralarındaki çözümleme amacını da gütmez. Dolayısıyla, düşünce sistemlerini birleştirme ya da uzlaştırma yöntemi olan sinkretizmden farklıdır.
Farklı tarzları karıştırarak mimaride, sinemada, plastik sanatlarda ve edebiyatta ki biçimleri değiştirmek, kaldırmak ve yeniden kurmak anlamına gelmektedir.
“Soyut düşünce düzeyinde her sistemin öğretileriyle ayrılmaz bir bütün oluşturduğu kabul edilirse, eklektizm, farklı sistemlerden keyfi olarak seçilen öğretilerin bir araya getirilmesinden doğacak tutarsızlıklar yüzünden eleştirilebilir. Çünkü eklektik bir bütün tam olarak öğelerinin toplamından ibarettir. Bütünü oluşturan öğeler arasında belirleyici olan yan yanalık ilişkisidir ve her öğe bir başınalığını korur. Bulunduğu yere ait olmamazlık durumundadır ve bizi sürekli olarak asıl dizgesine geri götürür. Yanına katıldığı öğelerle bir anlam üretemez, bir başınalığın içinde aslının bir “benzeşimidir”. Bu anımsatış hiçbir dizgeye dayanmadığından, yalnızca geçmiş cansız imgelerin rasgele toplandığı bir depodur. Ama giderek toplamanın yoğunluğu arttıkça “benzeşim” kendi belleğini kurar böylece sahici geçmiş silinir, anımsanan olarak bile ortada kalmaz. Modernist bir yapıtta alıntılar düzlem değiştirir, postmodernist bir yapıtta ise düzlem kaydırma söz konusudur. Birinci durumda alıntılanan şey, bir tarihsel düzlemden diğer bir tarihsel düzleme geçerken aldığı konumuyla yeni bir tarihsel değer yüklenir, ikinci durumda alıntılanansa tarihselliğinden arınarak doğal bir konuma çekilir, yeni bir içerik yüklenmez. Eklektik bir bütünde tam da bu doğal konumlarından ötürü aralarında hiçbir çatışma üretmezler, keyfi biçimde kazandıkları yerlerini her an terk etmeye hazırdırlar; tam bir kayıtsızlık içinde değiş tokuşa girebilirler. Farklılıklar böylece silinir, eski-yeni, seçkin-sıradan, her şey aynı değer düzlemine çekilerek eşitlenir. Eşitlenmez aslında, her türlü farklılık tam bir tarafsızlıkla onaylanırken, tam da bu biçimde, bütün farklılıklar yok sayılır, mutlaklaştırılır. Yalnız geçmiş değil, yalnız yaşanan anın gerçeği değil, gelecek de bu noktada yitirilir asıl, daha doğrusu kamufle edilir.”
Eklektisizmi maddeler halinde özetlersek;
  • Belirli bir inanca sahip olmayan,
  • Çeşitli üslup ve fikirler arasından kendine uygun geleni seçen,
  • Formları ve cinsleri melezleştiren,
  • Farklı kültürlerde veya zaman periyotlarındaki tarzları bir araya getiren,
  • Görsel sanatlardaki biçimleri değiştiren ve yeniden kuran,
  • Farklı düşünce sistemlerinden seçilen öğretileri ayrı bir sistem içinde birleştiren,
  • Öğretilerin alındığı sistemi benimsemeyen,
  • Öğretilerin arasındaki farkları çözümleme amacı gütmeyen,
  • Tutarsızlığı nedeni ile eleştirilebilen,
  • Tür ayrımı gözetmeksizin birçok biçimsel öğeyi birlikte kullanan,
  • Var olanı kullanılarak yeni çeşitlemeler yapması,
  • Seçme yaparken zamanı öne çıkarmadan, tarihsel boyutunu dışlayarak, mekânsallık ya da yerelliğin ön planda olduğu bir anlayıştır.
Yapılan Çalışmalarda Eklektisizmin Ele Alınış Biçimi
Postmodern dönemin öğretilerini oturttuğu iki temelden biri olan eklektizm sadece sanat alanında değil insanı ilgilendiren ve insanın bu gün yaşadığı bilgi çağı diye adlandırılan takvimsel dönemi de kapsayan bir anlayıştır. Bu anlayış postmodernizmin temelini oluştururken farklı tarihsel dönem ve düşünce sistemlerinden öğeleri bir araya getirerek öğelerin düzlem değiştirmesi sonucunu ortaya koyar ve yeni bir bütün içinde postmodern bir yapıtı oluşturur. Öğelerin alındığı dönemin özelliklerini benimsemez ve bu yeni bütün içinde öğeler köklerini yitirirler bütüne bakıldığında artık öğeler dönemin bir parçası olmaktan uzaktır ve bakan göz artık bunu anımsamayacaktır.
Bu tarz bir yapıt oluşturmak üzere yola çıktığımızda farklı dönem ve tarzlardan seçtiğimiz öğeler ve var olan bu öğelerin yeni çeşitlemeleri, varyasyonları üzerinde durulması gerekmektedir. Söz konusu tasarımı gerçekleştirmek için dönemlerin yada yapıtların seçilmesi önem kazanmaktadır. Daha sonra ise endüstriyel bir çalışma olduğu için fonksiyon ve ergonomi üzerine düşünmek doru olacaktır. Başka bir önemli hususta seçme yaparken zamanı öne çıkarmadan, tarihsel boyutunu dışlayarak, mekânsallık ya da yerelliğin ön planda olduğu bir anlayışta fonksiyonun yer alacağı mekanı yada mekanları belirlemektir. Tüm bu hususların ışığında tasarıma başlanılmalıdır.



Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
6 Eylül 2012       Mesaj #3
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Eklektisizm (Seçmecilik)
MsXLabs.Org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

Çeşitli sistemlerin uygun görünen yanlarını birleştirerek bir sistem ortaya koyma eğilimi, eklektizm. Birbirine karşıt sistemlerin bile birbiriyle uyuşan yanları bulunabilir. Sistemlerin birbiriyle uyuşan yanlarını alıp uyuşmayan yanlarını bırakarak yeni bir sistem oluşturmaya gidilebilir. Bununla birlikte seçmeci tutumlara felsefe tarihinde az rastlanır. Bu da elbette filozofların apayrı parçalardan bir bütün kurmaktansa özgün bir sistem oluşturmayı yeğ tutmalarından gelir.

Felsefe tarihinin bu konuda anılmaya değer ilk filozofu belki de İskenderiyeli Potamon'dur (İ.S. 1. yüzyıl). Potamon'un felsefesinden günümüze çok bir şey kalmamışsa da bu felsefenin doğaüstüyle ilgili konularda Aristotelesçi, ahlâk konularında biraz Stoacı, biraz Epikurosçu olduğu bilinir. Seçmecilikte adı en çok anılması gereken kişi elbette Leibniz'dir. Leibniz felsefesini kurarken seçmeci bir tutum almakla kalmamış, ayrıca seçmeciliği savunmuştur. Onun seçmeciliği biraz da kendinden önceki felsefelere, özellikle de skolastik felsefeye karşı kesin yadsıyıcı bir tutum almış olan Descartes'a yöneltilmiş bir eleştiridir. Descartes'ın tersine Leibniz skolastik felsefede bile işe yarar bir şeyler bulunabileceğine inanıyordu. Seçmeciliği bir öğreti olarak temellendiren, 19. yüzyıl Fransız filozofu Victor Cousin'dir. "Sistemler varsadıkları şeylerle doğru, yoksadıkları şeylerle yanlıştırlar" diyen Cousin'in daha çok Descartes'a ve Kant'a dayanan seçmeciliği Fransa'da Temmuz Monarşisi sırasında üniversitenin resmî öğretisi durumuna gelmiştir. Cousin'e göre tüm felsefe sistemleri dört temel biçime indirgenebilir: Ülkücülük, duyumculuk, kuşkuculuk, gizemcilik. Seçmecilik bu dört bakış açısının olumlu yanlarını almalıdır. Sonradan Taine ve Renouvier gibi filozoflar bu anlayışı temelsizlikle eleştirdiler. Giderek seçmecilik küçültücü bir anlam kazandı.
Sen sadece aynasin...

Benzer Konular

7 Ekim 2015 / Safi X-Sözlük