Arama

Sanat Terimleri Sözlüğü - D

Güncelleme: 16 Nisan 2009 Gösterim: 3.759 Cevap: 0
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
16 Nisan 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Sanat Terimleri Sözlüğü
Felsefe Ekibi sitesinden alınmıştır.

Sponsorlu Bağlantılar

- D -

Dagopa – dagoba

Hindistan’da Budistlerin, Budaya ait mukaddes eşyaları muhafaza etmek için yaptıkları üstü kubbeli bina.


Dalan
(Fr. vestibule) Evlerin ve modern dairelerin kapısından içeri girişte hol, giriş boşluğu.

Daltonizm
Yeşil ve kırmızı renkleri göremeyenlerdeki renk körlüğü hastalığına denir.


Dalvar
Çardak. Bazı yörelerde ev önünde yapılan çardaklara verilen ad.


Dam korkuluğu
Binanın dışından dam örtüsünü göstermemek için dam kenarından itibaren yapılan alçak duvar.

Damla Yöntemi
Üzerine resim yapılacak olan ve yere yayılmış olan kâğıt ya da tuvalin üzerine tenekelerdeki boyaların akıtılması ve damlatılması yoluyla gerçekleştirilen resim yapma yöntemi. Pollock, Mason ve Ernst bu yöntemle resim yapan sanatçılardan bazılarıdır.

Dandizm
Züppelik. Ender bulunan nesnelere ve yapay nesnelere düşkünlük için kullanılan bir terim. Dandizm, İngiliz hayranlığı sonucu, 19. yüzyılın son çeyreğinde Fransa'da ortaya çıktı.
Dandizm, göz alıcı giysiler, ender ve yapay şeylere düşkünlük, biblo ve aksesuar düşkünlüğü olarak kendini gösterdi.

Decicento
İtalyanca'da 2000’1i yılları, yani 21. yüzyılı anlatmak için kullanılan bir terim.

Deformalizm
Terim, anti-formalist çalışmaların içeriğinden ve karikatürümsü sürreal deformasyonlarından gelir. Resimde kargaşa ve kötü beğeni eğilimi olan bir postmodern geleneğin adıdır. Bu akıma örnek olarak Philip Gaston, Peter Saul, Carrol Dunham, Matthew Ritchie, Inka Essenhigh ve Takashi Murakami gibi sanatçıların çalışmaları verilebilir.

Deformasyon
Resim ve heykelde model alınan nesnenin ya da figürün biçimini bozarak anlatıma uygun hale getirmek. Biçimi yorumlamak.

Damlalık
Pencere düzlüklerinin altında, yağmur sularının beden duvarının dışına akmasına yarayan çıkıntı.

Damla taşı
(Fr. cabochon; İng. cabochon, bass; Alm. rundlich geschliffener Edeistein) Yapılarda bir süs unsuru olarak kullanılan başı bir damla gibi yuvarlak taş kabartma, kabara.

Dam örtüsü
Çatı üzerine konarak damın akmasına engel olan kiremit, oluklu saç, kurşun kaplama ya da kayagan taşı gibi çeşitli örtü malzemesi.

Dam penceresi
Tavan arasına aydınlık girmesi ve dama çıkılmasına yarayan camlı menteşeli kapak (Arnavud bacası).

Dâr-üs-saade
Osmanlı Sarayı anlamında kullanılan bir deyim (Topkapı Sarayı'nda İçsaray kapısı).

Dârüşşifa
Bimarhane / Bimaristan / Dâr-ül afiye / Dâr-üs sıhha / Dâr-ül tıb: Hastane.

Davlumbaz
Ocak külâhı, Eviçlerindeki ocakların dumanını toplayıp baca vasıtası ile dışarı veren külâh.

Dayak
Yıkılma tehlikesi olan bir bina duvarını ayakta tutmak için kullanılan istinat direklerine denir.

Dayanak
İstinat ayağı. Dayanak, binanın dışa doğru yıkılma tehlikesini önlemek için beden duvarına karşı örülen bir istinat ayağıdır.

Dayanma duvarı
İstinat duvarı.

Deambulatorium
(Lat.; Fr. déambulatoire; Alm. Chorumgang) Kiliselerde kor ve absidin etrafını dolaşan yan sahın. Deambulatorium Roman ve Gotik kiliselerinde görülür.

Defne dalı
Şiirde, sporda ve askerlikte başarı gösterenlere eski Yunanlılarda bir onur nişanı olarak verilen ve güzel kokusu olan safran cinsinden bir ağacın dalı.

Değersiz eser
(Fr. Croute, Alm. Sudelei, Geschmiere)
1- Değeri olmayan bayağı resim.
2- (Alm. kitsch) anlamında değersiz ve adi el işi ve fabrika mamullerine denir.
(Alm. kitsch) denilen şeyler, kaliteden haberi olmayan ve taklit ile sanat eseri derecesinde eser vermeğe çalışan kimselerin yaratıştan ve kaliteden uzak bayağı işleridir.

Dehliz
Koridor, tonoz örtülü uzun hacim.

Dekastil
Yunan mimarisinde önünde 10 sütun olan tapınaklara verilen isimdir.

Dekonstruktivist mimari
Fransız felsefesinin yapı söküm fikirlerinden etkilenen, yerleşik bina modellerine temelden karşı çıkan ve genellikle fantezi (Coop Himmelblau) çağrışımlı üç boyutlu temsillerle deneyler yapan ya da mimarlık vasıtasıyla ifade edilen yerleşik tarih ve işlev fikirlerini yıkan bir mimari Postmodernizm eğilimi.

Dekor
(Fr. décor; İng. décor; Alm. Ausschmückung, Verzierung, Zierot; Arap. tezyin) Süs, ziynet. Donatma öğeleri.

Dekorasyon
Bir bina içi ve dışının dekorasyonu deyince sanat eseri, mobilya ve çeşitli eşyalarla süslenmesi ve tertibi kastedilmektedir. D. içine plastik sanatların tümü girer. Bu bakımdan dekorasyon işi çok çeşitli alanları içine almaktadır ve bir içmimar genel olarak genel havayı düşünür ve işler çeşitli sanatçılara yaptırılır. Buna iç mimari de denir.

Dekoratif
(Fr. décoratif; İng. decorative; Alm. Dekorativ; Arap. tezyini) Tezyini, süs mahiyetinde, süse ait, süsleyici.

Dekoratör
(Fr. decorateur.) Sahne dekorlarını ve ev içlerini tertip edenlere, yapanlara bu isim verilmektedir.

Delta
İçinde göz şekli bulunan bir üçgendir. Eski kavimlerde nazara karşı bir tılsım sayılırdı.

Demet sütun ya da ayak
(Alm. Bündelsoule Bündelpfeiler) Roman ve Gotik kiliselerinde, bir araya getirilmiş sütun demeti biçimindeki ayaklara verilen ad.

Demir dövme sanatı
(Alm. Eisenschmiedekun) Demiri sanatçı gücü ile biçimlendirme sanatıdır. Bilhassa Ortaçağda ve bizde Selçuk ve Osmanlılarda bu alanda dövülerek biçimlendirilmiş kapılar parmaklıklar, kapı tokmakları, kilitler ve çeşitli silâhlar görmekteyiz.

Demir kiriş
Yapılarda pencere, kapı üstü, tavan ve döşemelere betonarme atmak için kullanılan ve aralıklı olarak yerleştirilen demir çubuklar.

Deneme baskısı
(Alm. Probedruck; Fr. preuve) Grafik baskılarında plak üzerine yapılan çalışmadan ne çıkacağını tesbit için alınan ilk baskılara denir.

Denge
(Fr. quilibre; Alm. Gleichgewicht) Plastik sanatlarda kullanılan unsurların kompozisyon bakımından birbirlerini tartacak biçimde düzenlenmelerine denir.

Deniz mavisi
Deniz renginde olan bir çeşit mavi. Fr. bleu marine tercüme edilerek deniz mavisi diye dilimize aktarılmıştır. Bleu marine adı altında bir boya imalatı yoktur. Deniz mavisinin koyusu anlamına gelen ultramarine mavisi vardır, la pis lazuli adlı, yarı asil bir taştan imal edilir. Bugün piyasada görülenleri taklittir ve hafif kırmızıya ya da yeşile çalan bir renktedir. Suni elde edilen ultramarin, kükürtlü notriyum aleminyum silikat’tır.

Derbent
Sınır boylarında bulunan küçük kale, dağ üzerindeki geçit ve boğazlarda bulunan karakol.

Dere- dam deresi
Bir damın- yağmur sularını toplamak için saçak boyunca yapılan saçtan oluk. İç dere ise, ayni yöne bakan iki dam yüzeyinin birbirini kestiği yerde yağmur akıntısı için yapılan oluk’a denir.

Dergâh
Toplanılacak yer anlamına (eski deyim). Dervişlerin toplandıkları yerlere bu ad verilirdi.

Derin baskı
(Alm. Tiefdruck) gravürde olduğu gibi madeni plakların kazınan ya da asitle yedirilen yerlerinden mürekkebi baskı sureti ile kağıt üzerine geçirme tekniğidir. Bugün matbaalarda kullanılan ve en iyi baskı sonuçları alınan bu tekniktir.

Derz
Bir duvarın taş ve tuğlalarının birbirileri arasındaki bitişme yerlerini dolduran harç şerit.

Desen
(Fr. dessin; Alm. Handzeichnung, Ritzzeichnung) Kurşun kalem, uç, tuşe, kömür kalem vb. ile yapılan renkli ya da renksiz, tonlu ya da tonsuz çizgi resimler. Desen’ler iki kısma ayrılır:
1— Bizzat eser olarak yapılanlar.
2— Bir başka sanat eserinin yapılmasında ön çalışma anlamında olanlar (Etüd ve eskizler gibi).
Orta çağ, deseni eser olarak tanımamıştır. Sanat eseri olarak desen ilk kez 15. yy.’da görülüyor. Desen dilimize geçmiş “çizgi resim” karşılığıdır.

Deste sütun
Birkaç sütundan oluşan, bezemesel sütun grubu.


Destek
Bir bina cumba gibi çıkmalarının ağırlığını beden duvarına aktarmak için çıkma altına konulan ağaç ya da taş desteğe denir.

Detay
(Fr. detail; İng. detail; Alm. Ausschnitt, E.inzelheit; Arap. tekstil) Bir bütünün en küçük parçaları, en ince noktaları, ayrıntı, teferruat.

Detramp
(Fr. détrempe) Tempera.

Devir basamak
Minare merdiveni gibi dik bir eksen etrafında dönerek çıkan merdivenlerin her bir ayağı.

Dibek taşı
Ortası havan gibi oyuk büyük taşlar olup bunların içinde kahve çekirdeği dövülürdü. Eskiden toz kahve satan dükkanlar da bulunurdu.

Dijital Sanat
Dijital Sanat, bilgisayar destekli bir sanat formudur. Dijital sanat, fraktal sanat gibi tamamen bilgisayar destekli olabileceği gibi, taranmış fotoğraflar örneğinde görüldüğü gibi başka kaynaklardan alınmış da olabilir. Dijital sanatın uygulayıcısı olan sanatçılar, taranmış olan çeşitli tekniklerdeki resimleri bilgisayar programlarını kullanıp değiştirerek yeni ürünler ortaya koyabilirler. Film endüstrisinde 'bilgisayar destekli betimleme' olarak adlandırılan grafik programları, 1990'lı yıllarda ve 2000'li yıllarda gerçekçi, üç boyutlu bilgisayar animasyonlan yaratmak için kullanıldı. Grafik tasarımlar için ise iki boyutlu çalışmalar yapmak mümkündür. Tablet kalemi ya da maus aracılığıyla ekran üzerine yapılan çizimden oluşan izler, fırça ya da kalemle yapılmış gibi görünebilir.
Dijital fotoğraf, bilgisayar illüstrasyonları, bilgisayar grafikleri, video oyun tasarımı, film efektleri, elektronik müzik, bilgisayar sanatı, internet sanatı ve dijital imgelem, dijital sanatın alanlarıdır.

Dikilitaş
(Fr. obélisque; Alm. Obelisk) Bir zafer ya da önemli bir olayın anısına dikilen yekpare yüksek taş.

Dikka
Dikke.

Dike
(Fr. dikka; İng dikkah) Camilerde mihrabın karşı tarafında bulunan yüksek ve etrafı parmaklıklı mahfil, yer.

Diptik Resim

İki tuvalin ya da panelin menteşeyle birleştirilmesinden oluşan resimleri tanımlamak için kullanılan terim. Bu form Roma'dan itibaren geliştirildi ve tabletlerin yazılı mumlu yüzeyinin korunması için kullanıldı.

Dipylon vazoları

Yunan sanatında M.Ö. 10-8. y.y.’larda görülen erken geometrik üslup’ta yapılmış sütlü Attika vazoları.

Dikme

Ahşap yapılarda alt ve üst taban arasına birbirine paralel olarak konulan direkler. Bunlara kuşak dikmesi de denir.(kuşaklama). Kapı ve pencerelerin iki tarafına konulan ağaçlara da dikme denir.

Dipteros

Tapınak.

Direk

Dikliğine duran ve taşıyıcı iş gören parça.

Direk başlığı

Direklerin üzerine konacak tabanların yükünü direklerin tepesinden daha geniş bir alana oturmak için kullanılan ağaç parçası.


Diri renk

Fazla karıştırılarak öldürülmemiş renklere denir.

Dirsek

Cumba ve balkanlorın altına konulan destek.

Dişli kalem

Taş yontucularının kullandıkları ucu dişli kalem. Bunlara taşcı tarağı da denir.

Dişi kalıp

Bir heykelin, bir aletin ya da bir parçanın alınmış kalıbı olup içine alçı, balmumu ya da maden dökülerek elde edilmesine yarar.

Divizyonizm

(Fr. divisionisme) Yeni izlenimcilik.

Diyadem

Romalılar ve Yunanlılarda kralların başlarına koydukları kıymetli taşlı taç.

Dizayn

(İng. design) Bu terim plastik sanatların bütün çeşitleri ile ilgilidir. Renkli ve çizgi resimde, renklerin, biçimlerin düzenini ve dengesini; elişlerinde biçemin bütünü ile yapacağı iş ve yapılmış olduğu madde arasındaki ilişkiyi anlatır. Yani bir eserin yaptığı iş ile, yapıldığı madde arasındaki ilişkilerin düzenini anlatır. Eşyada işe, boyutlarını, dokusunu ve rengini kapsar. Hatta hazır eşyaların bir sergi halinde düzenlenmesi, bir odanın düzeni anlamına da gelir. Öyle ki, planlamanın, ortaya koymanın ve düzenlemenin her safhasını içine alır. Bu bakımdan Dizayn iş ya da sanat alanında yapılan eserlerin her safhasını içine alan çalışmalar ile ilgilidir.

Dodekastil

Yunan tapınaklarından cephesinde 12 sütun bulunanı.

Doku
Bir sanat yapıtının yüzeyinin görünümü veya hissedilmesi. Nesnenin görünümü veya hissi, düz veya parlaktan kaba veya mata kadar çeşitlenebilir. Nesnenin karakterini anlamamızı sağlayan bu örüntü 'doku'olarak tanımlanır. Doğada varolan her şeyin yüzeyi kendi dokusu ile örtülüdür. Hem görme duyusuna hem de dokunma duyusuna hitap eden doku, nesnenin iç yapısı ve dış yapısı hakkında bilgi verir.
1) Resim, heykel ya da mimari biçimin yüzeyinin doğası.
2) Bir sanat eserindeki genel materyalin nitelikleri: örneğin bir resimdeki fırça vuruşlarının ritmi.
Dominant Kompozisyonun bir parçasının vurgulanması, daha büyük bir görsel ağırlığa sahip olması, daha önemli, daha güçlü ve daha etkili olması durumu. Belirli bir renk, çizgi, obje ya da doku dominant olabilir.

Dolap

Bedesten ve çarşılardaki dükkânların eşyalarını koydukları dolaplar; buna bağlı olarak dükkânlara da dolap denmiştir.


Dolmen

Yere karşılıklı olarak dikilmiş iki enli taş üzerine masa tablosu gibi örtülen üçüncü taştan meydana gelir. Mezar oldukları sanılmaktadır.

Domus

Eski Roma'da özel konuta verilen ad. Küçük evlerden saray tanımına giren yapılara kadar çeşitli boyutlarda olabilirdi. Birçok ailenin barındığı kiralık ev bloklarından oluşan insula'nın tersine domus ek aile konutuydu; başlıca bölümleri atrium ve peristildi.
Ailenin günlük yaşamı, kare ya da dikdörtgen planlı bir mekân olan atriumda geçerdi. Çevresinde sohbet etmek ve dinlenmek için kullanılan bölmeler bulunan atriuma sokaktan prothyrum adı verilen bir koridordan geçilerek ulaşılırdı. Atrium ile peristil arasında yer alan tablinum ise açık bir yaşam mekânıydı. Tablinum'ım bir kenarında, peristile geçilen bir hol (fauces) bulunurdu.
Atrium, evin tümünün bir atriumdan oluştuğu Etrüsk konut mimarlığından gelen bir öğeydi; peristil ise İÖ 2. yüzyıl dolaylanndaki Eski Yunan konutlarından alınmıştı.
Tipik bir örneği Pompei'deki Vetti Evi'nde görülen peristile, ailenin özel yaşamının geçtiği oecus (kabul odası), cubiculum (yatak odası), ala (özel konuşmalar için niş) ve triclinium (yemek odası) gibi mekânlar açılırdı. Pompei'deki Pansa Evi'nde yemek odalannda, her biri üçer kişilik üç sedir bulunuyordu, çünkü Eski Roma'da şölenlere en çok dokuz konuk çağnlırdı. Aynı evin atrium ve peristilinde çepeçevre üst kat odalan da vardı.
Roma'daki Palatium Tepesi, üstünde yer alan saray gibi büyük evlerle ün yapmıştı. Domus Augustana, İÖ 55 dolaylarından kalma Domus Augusti (Livia Villası) ve sonraları imparatorların konut olarak kullandığı Domus Tiberiana (İS 80'de yıkıldı) bunlardan bazısıydı. Neron'un İS 65-68 arasında yapılan görkemli sarayı Domus Aurea da bu tepedeydi.

Dorik düzen
Sütun sistemi.

Dövme demir sanatı
Demir dövme sanatı.

Dokümenta
1955 yılından beri Almanya'nın Kassel kentinde çağdaş avangard çalışmaların toplandığı ve her beş yılda bir yaz aylarında düzenlenen muazzam uluslararası sergileri tanımlamak için kullanılan terim. Dökümenta sergileri, fikrinin babası profesör Arnold Bode’dir. Dökümenta sergileri, genellikle bir tema üzerine organize edilir: Örneğin 1972 yılında düzenlenen dökümenta sergisi 'gerçekliğin sorgu­lanması’ teması üzerine; 1987 yılında düzenlenense 'sanat ve toplum’ teması üzerine yoğunlaşmıştır.

Döküm işleri

Heykel dökümü sanatı. Burada sanayi dökümü konu değildir.

Dömitent

(Fr. demiteinte; Alm. Holbtöne) Ararenk. Resimde iki ton arasındaki ara rengi.

Dörtlü çatı

Birbirini dikey olarak kesen iki beşik çatının biçimi. Üstten istavroz biçiminde görünür.

Döşeme

Bir binanın ahşap, beton ya da taş zemini.

Döşeme kirişi

Karşılıklı iki duvar arasına atılmış krişler. Bunların üzerine döşeme tahtaları çakılır.

Drapöri

(Fr.) Resim ve heykel yapıtlarında estetik bir biçimde düzenlenmiş kıvrımlı bez ve elbise.

Duvar resmi

(Fr. peinture murale; Alm. Wandgemö Wandmalerei) Teknik olarak çeşitlidir. Kuru boya olarak çalışılmasına İtl. “a secco”, sulu olarak çalışılmasına ise İtal. “a fresco” fresko resim denir. Mumlu boyalar kullanılıyorsa “enkaustik” denir. Bu tekniklerin yanında “mozaik”, “sgraffito” gibi duvar resmi çeşitleri yer alır. Duvar resmi tablo resminden önce bulunmuş olup bütün bu yukarıda saydıklarımız ilk uygarlıklardan bu yana önemini yitirmemiştir. Rönesans ve Barok'ta duvar resmi tavan ve duvarlarının dekore edilmesinde önem kazanmıştır.

Duvar semeri
Bir duvarı yağmurdan korumak için üst kısmının iki tarafa yuvarlak meyilli yapılması.

Dühenk

Eski hamamların kül hanlarında yanan ateş dumanının cehennemlikten geçtikten sonra havaya çıkmak için hamam duvarları içinden geçtiği ince baca delikleri.

Dünyanın Yedi Harikası

(Fr. - Les sept merveilles du monde; Alm. Sieben Weltwunder) Acaibi-Sabai Alem. İlk büyük uygarlıklar zamanında yapılmış olan dünyanın 7 büyük anıtına denir.
1— Mısır piramitleri.
2— Babilde Semiramisin yaptırdığı Asma Bahçeleri.
3— Efesteki Artemis Tapınağı.
4— Olempte Fidyas’ın yaptığı Zeus Heykeli.
5— Halikarnas (Bodrum) ta Karya kralının karısı Artemisia tarafından kocası için yaptırılmış anıt yapı Maussoleion.
6— 120 m yüksekliğindeki İskenderiye Feneri.
7— Rodosta M.Ö. 260 da Güneş tanrısı Helyos adına dikilen muazzam heykel. Bacakları arasından gemilerin geçtiği anlatılır.

Düzbaskı
Litografi.

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!

Benzer Konular

22 Nisan 2009 / ThinkerBeLL Taslak Konular
24 Nisan 2009 / ThinkerBeLL Sanat
22 Nisan 2009 / ThinkerBeLL Sanat
16 Nisan 2009 / ThinkerBeLL Sanat
22 Nisan 2009 / ThinkerBeLL Sanat