Arama

Danslar - Tango

Güncelleme: 18 Eylül 2016 Gösterim: 20.917 Cevap: 4
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
15 Aralık 2009       Mesaj #1
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Tango, Buenos Aires, Arjantin ve Montevideo, Uruguay kökenli bir dans ve müzik türüdür. Dansla beraber gelişen müzik tarzı da aynı adla anılmaktadır.
İlk yılların tangosu "tango criollo" veya "basit tango" olarak bilinmekle beraber, günümüzde Amerikan ve uluslararasi tango stilleri, Fin tangosu, Çin tangosu gibi çeşitli türler gelişmiştir. Ancak orijinal tango, doğduğu toprakların adıyla, "Arjantin tangosu" olarak anılmaktadır. Tangonun dramatik duygusu, dans sırasında cok zengin doğaçlama fırsatları yaratması, dansın özünde aşk ve melankoli tutkusunun yatmasından ileri gelmektedir.
Sponsorlu Bağlantılar
Tango müziğinin temel çalgısı Alman icadı olan fakat ismini Arjantin Tango'su ile duyuran akordeonun akrabası bandoneon'dur. Yalçın Yılmaz adlı bir Türk Türkiye'de Tangonun duayenidir.


180pxtangoau015808473


Tango

1912 yılında çıkarılan Kadınların Evrensel Oy Kullanma Hakkı yasası insanlara yeni bir özgürlük anlayışı getirmiş, Tango’ya da yeni bir hız kazandırmıştı. Artık Tango yapmak isteyen insanlar yalnızca alt sınıfa ait değildi, yüksek sosyete mensupları arasında Tango partileri vermek moda haline geldi ve Buenos Aires’in zengin mahallelerine kısa sürede bir çok Tango salonu açıldı.
Tango’nun ünü Güney Amerika’dan New York, Londra ve Paris’e de yayıldı; buralarda Tango dersleri verilmeye başladı.

Birinci Dünya Savaşı sırasında insanlar, savaşın şiddetinden kaçış yolları aramaya başlamıştı ve zamanın karışıklığına rağmen Tango unutulmamıştı. Artık zaman değişiyordu ve yeni bir özgürlük havası esmeye başlamıştı. Tango macerası bu duyguları bir yansımasıydı ve tangoya olan talep gittikçe artıyordu. Savaşın sona ermesi ile birlikte Tango, 1920′li yıllarda altın çağına girdi. 1930 yılındaki ani askeri darbe vatandaşların oy verme hakkını ve dolayısıyla insanların kendilerini ifade etme özgürlüğünü, yani tangoyu ellerinden aldı. İşte bu dönemde, şu sözleriyle ünlü, çok kötümser bir tango filozofu/vokalisti çıktı ortaya; Enrique Santos Discepolo: “20. yüzyıl bir çöp yığınıdır. Bunu kimse inkâr edemez”.
Arjantin halkının politik özgürlüklerini büyük ölçüde yeniden ele geçirmeleri ile birlikte Tango, 1930′lu yılların sonlarında tekrar canlanmaya başladı. İnsanlar sosyal yükselişlerini, fiziksel yalnızlıklarının bir simgesi ve hayatlarının bir parçası haline gelmiş olan Tango dansı ile kutluyorlardı.
Bu dönemde aralarında Fresedo, de Caro, Pugliese ve Anibal Troiro olan ve Tango’ya yeni bir yön veren sanatçılar ortaya çıktı. Tango Avrupa ve Kuzey Amerika’da daha popüler hale geldikçe, Buenos Aires’teki popülaritesi önceden görülmemiş düzeylere erişti. Bazı müzisyenler Tango’yu müziksel bir sanat dalı olarak yeni ve yaratıcı yollarla yorumlamak için çalışmaya başladılar. Bu müzisyenler ve besteciler çok takdir ediliyordu ve Buenos Aires ve ötesinde herkesçe tanınan insanlar olmuşlardı. Bandoneon çalan sanatçılar neredeyse tanrı gibi görülüyordu.

Ancak insanları etkileyenler yalnızca müzisyenler değildi büyük dansçılar da bir hayli beğeni topluyordu. Belki de en çok tanına ve hafızalarda en uzun süre yer edinen sanatçı El Cachafaz (Jose Ovidio Bianquet) idi. Carmencita Calmeron ile dans eden El Cachafaz halkın büyük sevgisini kazanmıştı. Son zamanları en büyük Tango dansçıları ise Juan Carlos Copes ve Maria Nieves’dir. Onlar Tango dansının simgesi haline gelmiştir ve kendilerini seyredenleri mutlaka etkileyip onlara ilham kaynağı olurlar. Yakın zamanda dünya çapında yapılan muhteşem gösterilerde meşhur olan Tango dansçıları yetişmiştir. Ancak onların stili şov Tango’sudur ve bu tarz yıllar geçtikçe Buenos Aires’in orijinal Tango’sundan uzaklaşmaktadır. Tango Avrupa’da geniş çaplı bir evrim süreci yaşamıştır. Arjantin Tango, uzun süredir Avrupa’da kabul görmüş olan dans stilleri ile uyuşmuyordu ve orijinal Tango süratli ve acımasız bir şekilde değiştirildi.
Salon etrafında dolaşıma imkân veren yürüyüşler bulundu ve Tango’nun baştan çıkarıcı karakteri daha hızlı, daha sert ve daha saldırgan ritimler altında ezilmeye başladı. 1950li yıların Buenos Aires’inde Tango düşüşe geçti. Juan Peron 1946 yılında devlet başkanı olmuştu ve bu dönemde Tango popülaritesinin zirvesine erişti, Peron ve eşi Evita da Tango sevdalısıydı. Fakat 1952 yılında Evita’nın ölümü ile birlikte Tango yeniden gözden düşmeye başladı.
Amerikan Rock’n'Roll müziği ortalığı kasıp kavuruyordu ve Tango yine zamanına ait olmayan bir dans olarak görülmeye başladı. Göç edenler artık kendilerini yabancı olarak görmüyorlardı, Arjantin’li oldukları fikrini benimsemişlerdi ve artık Tango’nun onların ülkelerine olan hasretlerini hafifletici bir özelliği kalmamıştı. Ekonomik düşüş, 1940′ların tipik büyük Tango toplantılarının ve orkestra dinletilerinin düzenlenmesini çok zor bir hale getirmişti. Tango müziği hala küçük gruplar tarafından icra ediliyordu ama artık izleyiciler dans etmektense dinlemeyi tercih ediyordu. 1960′lı yıllarda müzisyenler ve besteciler, “el nuevo Tango” (Yeni Tango) tarzı üzerinde çalışıyorlardı. Bu tarzın popülaritesi arttıkça Tango dansına olan ilgi azalmaktaydı. Aralarında Osvaldo Pugliese’nin de olduğu bazı önemli orkestralar ve besteciler, Arjantin’de ve yabancı ülkelerde izleyicilere Tango müziği çalmaya devam ettiler. 1980′lerde büyük bütçeli yapımlar için dünya turları düzenlemeye başladı ve Arjantin dışında Tango’ya olan ilginin yeniden canlandı. Bu akımın etkisi öyle büyük oldu ki, yepyeni bir nesil Tango ile ilk defa tanıştı. Bu dönemde Kuzey Amerika’da, Avrupa’da ve Uzak Doğu’da Tango kulüpleri, salonları ve okulları açılmaya başladı. Tango, başlangıç yıllarındaki mütevazılığinden sonra çok yol kat etti, ancak daha gitmesi gereken çok yolu var. Tarihi; efsanelerle, romantizmle ve nostaljik göndermelerle dolu. Tango, insanın duygularını, onun ümitlerini, hayal kırıklıklarını ve yaşamın kendisini yakalayan,aşırı dokunaklı bir dans (Esto es Tango- Tango Bu)



Vikipedi /Arjantintango

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
23 Aralık 2011       Mesaj #2
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
TANGO

Sponsorlu Bağlantılar
Özel ritmli ağır bir dans ve bu dansın havası. Lâtin Amerika'dan (Arjantin) dünyaya yayıldı. I. Dünya Savaşı sırasında moda oldu. İki zamanlı ve yavaş tempoludur. Ayak hareketlerinin ritmi, iki yavaş, iki çabuk, bir yavaş biçimdedir.



MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi



BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
pinus - avatarı
pinus
Ziyaretçi
19 Ocak 2012       Mesaj #3
pinus - avatarı
Ziyaretçi
Tango seviyorsanız bunu izleyin.

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
18 Temmuz 2015       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  7280527_tfg.jpg
Gösterim: 2700
Boyut:  44.3 KB

Ad:  foto.jpg
Gösterim: 2463
Boyut:  265.2 KB

Ad:  obi.jpg
Gösterim: 2699
Boyut:  145.3 KB

TANGO
a. (amerikan ispanyolcasında söze).
1. Yavaş ritimli, iki zamanlı (2 ölçü zamanı için 4 sekizlik), habaneraya benzeyen salpn dansı ve vokal ya da çalgısal beste. (Birbirine sıkı sıkıya sarılan bir çift tarafından oynanan tangonun, özellikle "arjantin” tangosunun esnek ve çok işlenmiş bir koregrafisi vardır.) [Bk. ansikl. böl.]
2. Bu dansın müziği: Bir tango dinlemek. (Bk. ansikl. böl.)
3. Arg. Son moda giyinmiş, züppeliğe kaçan bir şıklığı olan kadın.

♦ sıf. Tangonun yayılmasıyla birlikte moda olan parlak ve koyu bir portakal rengi için kullanılır.

—ANSİKL. Koregr. Tangonun kökeninin, XV. yy.’a kadar uzandığı sanılmaktadır. XV. yy.’da şangp adlı bir afrika ayininin ritimleri, Güney ispanya'da yaygınlık kazandı. O sırada iber yarımadasının bu bölümünü işgal eden Mağribliler ve bazı yerliler, verimliliği simgeleyen bu dansı çok sevdi. Ancak birçok yeni adımla süslenen bu afrika-ispanyol dansını, asıl Çingeneler ithal etti. Latin Amerika’ya yerleşen Çingeneler, Arjantin'de (Rio de la Plata tangosu), Küba'da (Havana'da tango, habanera durumuna geldi) olduğu kadar, Brezilya (tango brasileiro) ve hatta Meksika’da bu tangonun çeşitli biçimlerini yarattı. 1910’a doğru arjantin tangosu, ABD'ye geçti. ABD'de Vernon ve irene Castle çifti gibi dans çiftleri, tango adımlarını üslup- laştırdılar; erotizmini hafiflettikleri bu dansta, zarif bir şehevilikten başka bir şey bırakmadılar. 1912’de Avrupa’ya geçen tango, ikinci Dünya savaşı'nın başına kadar çok tutuldu, ardından bir gerileme (1945 -1960) gösterdikten sonra, dansçıların sevgisini yeniden kazandı. Çeşitlendirilip çok karmaşık bir duruma getirilen adımlarla, ileri yürüyüşler, dönüşler, çıkışlar, yön değiştirmeler, habanera adımları (bedenin hafifçe sallanması), gezintiler vb. birbirine karıştırıldı.

—Müz. Küba habanera'sının, milonga ve arjantin fango’sunun kökeninde, tango ritmi vardı. Hemen hemen aynı şey olan milonga ve tango, o sıralarda hızlı ve neşeli bir müzik niteliği taşıyorlardı. Özellikle bandoneonu da kendine kattıktan sonra tango, içselleştirilmiş ve daha ağır bir müzik olmaya doğru yöneldi. Bu görünümüyle dansa olduğu kadar, şarkı ve salt müzikal anlatıma da uygun bir nitelik kazandı. Kuruluşu sağlam, dramatik, genellikle sevgilisi tarafından aldatılıp yüzüstü bırakılan erkeğin öyküsünü anlatan gerçek tango-şarkı 1917’de başladı. Türün ilk büyük yorumcusu olan Carlos Gardel (1890 -1935), Mi noche İriste adlı plağı bu yıl doldurdu. Celedonio Flores (Mano a mano), bu dönemin bir başka ünlü sanatçısıydı. 1925-1935 arasında tangonun gezici elçiliğini yapan C. Gardel ve sözyazarı Alfredo Le Pera ile birlikte, uzak bir yer (Buenos Aires) ya da geçmiş zaman teması gibi başka temalar ortaya çıktı. Dünya bunalımı sırasında tango-şarkı, ahlakçı ve itirazcı Enrique Santos Discöpolo sayesinde kendini yeniledi. 40'lı yıllarda şairler, tangoda şaraptan, çiçeklerden, coşkulardan söz ettiler. XX. yy. sonunda Eladia Blâzquez adlı bir kadın, yorumcu olarak Susana Rinaidi'yle birlikte, tangonun sözcüsü durumuna geldi. Tango müziksel bakımdan zenginleşerek özerk bir çalgı türüne dönüştü. Başlangıçta temel çalgı gitardı. Piyano yavaş yavaş gitarın yerine geçerken, bandoneon da flütün yerini aldı. Böylece daha XX. yy. başında, örnek tango topluluğu oluştu: bandoneon, keman ya da daha genel olarak yaylı çalgılar ve piyano. En büyük tango bestecileri arasında, şu adları sayabiliriz: A. Villodo, V. Greco, E. Arolas, A. Bardi, J. C. Cobiân, J. de Dios Filiberto, J. de Caro, A. Troilo, M. Mores, H. Salgân, A. Piazzolla ve J. Plaza.
Türkiye'de tango 1930’lu yıllarda yaygınlaştı. Yabancı kaynaklı tangoların yerini giderek kimi zaman türk müziği makamlarından da yararlanılarak bestelenmiş türkçe tangolar aldı. İbrahim Özgür, Necip Celal, Fehmi Ege bu bestecilerin başlıcalarındandı. Bu dönemde tangoyu Latin Amerika'daki biçimiyle Türkiye'de icra eden ilk kişi Orhan Avşar oldu. Seyhan Hanım ve İbrahim Solmaz 1930'larda; Zehra Eren, Celal ince 1950’lerde en tanınmış tango yorumcularıydılar. Tango söyleyen sanatçılar arasında en uzun süre sahnede kalan Şecaattin Tanyerli, adını taşıyan dans orkestrasıyla Cemil Başargan, Fehmi Ege'nin oğlu Engin Ege ve yeni düzenlemeleriyle Esin Engin, bu müziği ve dansı günümüzde de yaşatmaya çalışan sanatçılardır.

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
18 Eylül 2016       Mesaj #5
perlina - avatarı
Ziyaretçi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

7 Ağustos 2011 / istenali Soru-Cevap
9 Ağustos 2012 / _Yağmur_ Sanat
10 Şubat 2012 / _Yağmur_ Sanat